@i_am_sunrise
|
Gün ışıkları yeni yeni camların arasından sızıp karanlık odaya loş bir hava vermeye başlamıştı. Yoğun rutubet kokusu, yerde cirit atan farelerin varlığı ve dışarıdan gelen uğultu sesleri sandalyeye bağlı adamın uyanmasını sağlamıştı. Rahatsızlık içinde kıpırdanıp odada göz gezdirdi ve orada ne işi olduğunu sorguladı. Üstelik sandalyeye bağlanmış olduğunu fark etmesiyle bağırmaya ve küfürler yağdırmaya başladı. Adım seslerinin gelmesine kadar sürmüştü bu olay. Kapı gıcırtılı bir sesle aralandı ve içeriye maskeli biri girdi. İlk dakikalarda iki taraf da konuşmayıp birbirlerini izlediler. Sandalyede bağlı olan karşısındaki kişinin kim olduğuna dair çıkarımlarda bulunmaya çalışıyordu, diğeri ise biraz sonra öldüreceği adamın zavallı halini büyük bir memnuniyetle seyrediyordu. Sessizliği bozan sandalyedeki adam oldu. “Kimsin sen? Benim burada ne işim var?” “İlk kurbanım maalesef sensin” diyerek soğuk bir tonda konuştu. Hemen ardından “Kim olduğumu mu merak ediyorsun?” şeklinde bir soru yöneltti. Adamın kafa sallamasıyla yüzündeki maskeyi usulca çıkardı ve gülümsedi. “O halde tanışalım, ben Peccatum.” Adam gördüğü yüzle kaskatı kesilmişti. Kekeleyerek “Sen...Nasıl...Hayır bunu yapamazsın...”diye bağırmaya başladı. Peccatum ise kısa bir süre onun bu anlamsız çırpınışlarını dinledi, daha sonrasında sıkılmış olacak ki bıçağını çıkarıp adamın bacağına sapladı. Evin içinde uzun bir süre kahkahalar ve çığlıklar kesilmedi. Peccatum her bir hamlesinde daha çok zevk aldı, kurban ise ölüme biraz daha yaklaştı. Güneş tam anlamıyla doğduğunda Peccatum odadan maskesini takarak çıktı. Eve girmeden önce benzin döktüğü evi çakmağıyla ateşe verdi ve hızlıca oradan ayrıldı. Yaklaşık bir saat sonra sabah haberlerinde hep aynı ifade vardı. “KORKUNÇ CİNAYET” |
0% |