Yeni Üyelik
8.
Bölüm

-FARKLI ÂLEMLER FARKLI ACILAR-

@iremlgm

Şarkımın bir bildirim nedeni ile bölünmesi sonucu gözlerimi telefonda gezdirdim. "Alev hadi müsait olduğunda gel bir kafeye oturalım." kalbimdeki sızı beni hiç iyi yerlere götürmüyordu ve beni çukura doğru çekiyordu ve üstelik herkesin uzattığı yardım ellerini itekliyordum bu yüzden bu fikir bana çok eğlenceli gelmese bile kabul etmiştim. "Ah, evet, çok iyi olur" Dışarıya çıktığımdan dolayı elimden geldiğince hızlı bir şekilde evin yolunu tuttum. Eve geldiğimde okul çantamı bırakmıştım yanıma sadece evin ve motorumun anahtarını, cüzdanımı ve telefonumu aldım. Saçımı dağınık bir topuz yaparak üstüme kırmızı bir kazak geçirdim. İlk önce Efralara gidip oradan sahile gidecektik, yani en azından şu anda plan böyleydi. Evlerine geldiğimde hazırlanmalarını bekleniyordum. "Evet, ben geldim. Efra sen arkama atla. Erkeklerde taksiyle falan gelir işte." Samimiyetsiz bir kahkahanın ardından konuşmalarına izin vermeyerek gazlamaya başladım. Gideceğimiz çay bahçesi çok sevdiğim bir yerdi ve burada ise sadece bahçe bir alan vardı. Hem sahile yakın olması ile hem de kafenin bahçe bir mekan olması ayrı bir hoşken kalpli led ışıklar ile tam aşıklar içindi sanki. Tabi ki ben bunları sorgularken bahçeye varmıştık. Denizin kokusunun en çok geldiği masayı seçtim ve Efra ile erkekleri beklemeye başladım. Bahçeye giren agresif kişiler oğuz ile Batu'ydu. El sıkışırken bizi görmüş görünüyorlardı. Aynı anda sandalyelere oturduklarında efra ile göz göze geldik aynı anda "Ne oldu?" diye sorduk. “Aynı yerde 80 defa tur attırdı bize" Efra ile kahkalara boğulduğumuzda ortamdaki ciddi ifadeyi görmemizle kendimizi sessiz bir moda aldık. Bir prenses edası ile gelen garson eğilip kahvelerimizi bırakması ile kahvemden büyük bir yudum aldım. Sessizlik ortamı ele geçirirken Efra'nın tiz sesi ile ortam inledi. Hafif bir gülümseme ile teklifini kabul edip sonra Batu'da dolaşan gözlerim bir şey fark etmemi sağladı. Her yerinden belli olan karamsar ifade içimi bir karartının kaplamasına neden oldu. Kısa bir mesafe olan sahile ulaşmamız sadece beş dakikamızı almıştı. Sahildeki sıcak kumlara ruhumu salarak zihnimi rahatlatmaya çalıştım. Bir ses sanki hayatı sorgulatmıyormuşçasına birde beynimde yankılanıyordu. "karanlık gözlerinden çıkan alevlerle resmen sıçradı kırmızılar, bu rahat vicdanın arkasında saklı katil" Aniden ayağımdan çekilme hissi ile derin su beni içine çektiğinde ayaklarım bir zincirle bağlanmıştı sanki. Genzimi yakan tuzlu suyun içindeki çırpınışlarımın bir faydasının olmadığını fark ettiğimde benliğimi karanlığa hapsederek, kendimi ılık suya saldım. Kalbimin göğsümden çıkmak istercesine attığını fark ettiğimde bakışlarımı araladım. Efra'nın cırtlak sesi kulağımı tırmalayarak yükseldiğinde gözlerimi açtığımı söylemeye çalıştığını fark ettim. Öylesine sesi titriyordu ki, içim ürperiyordu. Yavaşça doğrulduğumda titreyen sesim ve gözlerimden akan yaşlar ile mırıldanmaya başladım. Batu'nun çağırttığı taksi ile yola çıktığımızda eve ışınlanmıştık sanki. Zamanın bu kadar hızlı akması kalbimde ki acıyı çoğaltıyor, dünya hayatının ne kadar kısa olduğunu hatırlamama neden oluyordu. Salonlarındaki bej rengi koltuğa uzandıktan sonra çok zaman geçmeden Efra'nın getirdiği kahve ile kuruyan boğazımı ıslattım. Balkona çıkmak için ayaklandığımda Efra'nın kuruduğu cümle kıkırdama neden oldu.

 

"Yardımcı olmamı ister misin?"

 

"Ölmedim efra, boğuldum"

 

"aynı şey" diyerek göz devirdiğinde yavaş adımlarla balkona çıktım. Hafif rüzgarlı havanın sağladığı konfor kalbime işliyordu. Merdivenlerden inen Batu'nun ayak seslerinden dolayı balkonun kapısından içeriye kafamı uzattım. "Alev sen benim odamda kal. Ben bu gece salonumdayım" Kırgın bir gülümseme ile ona hayran olduğumu anlaması için bakışlarım ile ona yalvardım. Titrek bir ses ile konuştum "gerçekten çok teşekkür ederim" ilk kez takındığı acımtırak gülümsemesi ile koltuğa oturdu. "Efra izniniz olursa duşa girebilir miyim?" saçmalama der gibi baktıktan sonra onaylayarak yürüdüm. Yavaş adımlar ile banyoya girdiğimde kapıyı kilitleyerek kendimi küvetin içine saldım. İyice temizlendiğimi hissettikden sonra banyodan ayrıldım Batu'nun odasında gezdirdiğimde. Efra'nın giymem için getirilen kıyafetlere duygulandım. Bol gri pijamayı ve gri kapüşonluyu üstüme geçirerek odasından ayrıldım. Saçıma sarılı olan havlu ile Osmanlı padişahı gibi görünmemi kafaya bile takmamıştım. Aşağı indiğimde Efra parıldayan gözlerle bana bakıyordu. "Kendine gelmişe benziyorsun" gözlerimi fal taşı gibi açtığımda delicesine onayladım. Açtıkları film sesi evi inletirken hepsi televizyona odaklanmıştı. Efra'nın diğer tarafına oturarak tavanı izlemeye başladım. Açılan beyaz ekran ile sorgulama moduna geçtiğimi fark ettim. En garipsediğim durum da daha yeni tanıştığım insanlara bir cinayet işlediğimi söyleyebilecek ve onları aynı ev içinde kalabilecek kadar nasıl güvenebilmiştim? ve önemli olanda şu ki acaba doğru bir şey mi yapıyordum yoksa Kendi Ecelime mi koşuyordum karar verememiştim. Akşam yemeğimizi yedikten sonra yedikten sonra aç biri gibi üst kata koşmuştum telefonumdan alarmımı hızlı bir şekilde kurarak. Derin bir nefes aldım. Açtığım şarkının yavaş ritmi ile gözlerimin kapanmasına izin verdim..

 

Loading...
0%