Yeni Üyelik
9.
Bölüm

-GERÇEKLER BİR TOKATTIR-

@iremlgm

Gözlerimi araladığımda elimde olan telefonumdan saate baktığımda alarmımdan yaklaşık bir saat önce uyandığımı fark ettim. Fakat aşağıdan gelen sesler ile tek uyananın ben olmadığımı anlamak çokta zor olmamalıydı. Odamın kapısına yöneldiğimde kanımı donduran bir görsel ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. Akşam odamın kapısını kilitlediğime yemin edebilirdim ama şu anda kapının açılması kolaydı. Titreyen nefesimi verirken kimseye belli etmeyerek yüzüme sahte bir gülümseme taktım. Aşağı inerek herkese gülücükler saçtım. "Uyandığınıza sevindim çünkü birinin benim ile evime gelmesi gerekiyordu. " diyerek kıkırdadım. Batu'nun yüzünde hiç hoşlanmadığım bir ciddiyet vardı ve bu içerideki lambanın patlamasına neden oluyordu. Batu mutfak masasına doğru yürüyüp arkası dönük bir şekilde kendisine su doldurulduktan sonra yaslandı. Suyundan büyük bir yudum içtikten sonra aynı ciddiyet ile devam etti. "İyi Efra ile gidersiniz değil mi?" Başım ile onayladıktan sonra göz devirerek yukarı çıktım. Kendi kendime söylenmeye başlarken bir zaman sonra kendim ile kavga etmeye başladığımı fark ettim. "Dengesizliğin vücut bulmuş halisin resmen. Sanki çok meraklıyız yanımızda olmana.” Ayna'nın karşısında taklit yapmaya başladım. " Lütfen Batu benim ile gel, seni çok seviyorum." Aynanın karşısında göz devirdiğimde kapının önündeki kahve gözleri duraksama neden olduğunda yanaklarımın kızardığını anlayabiliyordum. "Ö-özür dilerim ya da ne özrü ya. Tam olarak böylesin işte" Bazen kişilik bozukluğum olduğunu düşünmeme neden olan hareketlerim vardı ki şu anda karşımdaki çocuğunda benim hakkımda böyle düşündüğü aşırı belliydi. Büyük gülümsemesi ile odalarından ayrıldığında göz devirdim. Eşyalarımı toplayarak Aşağı indim. Kafa hareketlerim ile Efra'ya gitmemizi işaret ettim. Beni fazla kolay anlamasının hoşuma gittiğini inkar edemezdim. Gülümsememi büyüterek evden ayrıldım. Ardımdan gelen Efra'dan bakışlarımı ayırdığımda önümde duran motorum şok olmama sebep oldu. Akşam sahilde kaldığına emindim ama şu an buradaydı. Motorumun anahtarını çıkarttım ve motora yerleştirdim. Efra arka koltuğa oturduktan sonra gaz sesinin sokakta yankılanması ile evin ayrıldık. Çok zaman geçmeden evin önüne vardık. Hızlı adımlar ile evin içerisine girildikten sonra odama ilerlemeye başladım. Hızla çantamı hazırladıktan sonra kısa süreli bakımlarımı yaparak günlük rutinlerimi yerine getirdim. Altıma giydiğim bol pantolonumun üstüne geçirdiğim siyah kapüşonluyu düzeltip saçımı toplayarak perçemlerimi düzelttim. Çantamı koluma takarak telefonumdaki bildirimleri kontrol etmeye başladım. Beni bekleyen Efra'ya gülümseyerek evden çıktım ve aynı şekilde oda beni takip etti. Evden ayrılarak okulun yolunu tuttuk. Yüzüme vuran esinti nefes almamı zorlaştırsa bile bu bana iyi hissettiriyordu. Okula geldiğimizde büründüğüm ciddiyet ile okul koridorunda ilerlerken sınıfın önündeki kalabalık ile merakımın körüklenmesi adımlarımı hızlandırdı. Gördüğüm manzaranın beni soktuğu şok ile ağzım açık kalmıştı. Batu'nun karşısındaki uzun boylu, deniz gibi gözleri ve bebek sarısı saçları ile gerçek bir Barbie'ye benzeyen kıza ilan-ı aşk mı yapıyordu? Kendi kafamdaki konuşmalarımı bir şekilde susturduktan sonra Batu'nun bana baktıktan sonra ki telaşını fark ettim. Tuttuğunu fark etmediği nefesini vererek dudaklarını aralayarak konuşmaya başladı. "Dünyalar güzeli bir sevdiğim var ve o bunun farkında." bana bakıp göz kırpması hoşuma gitmenin aksine ondan tiksinmeme sebep oluyordu. Sinirle titreyen nefesimi vererek sınıfa girdim. Çok zaman geçmeden yanıma gelen Batu ile olabilecekleri tahmin edebiliyordum. "benimle acil çıkış merdivenlerine iki dakika gelebilir misin?" başımla onayladıktan sonra Efra'nın imalı bakışları sinirime gidiyordu. Acil çıkış merdivenlerine geldiğimizde bana yakınlaşmaya çalışması midemi bulandırırken geri adım atsam bile bunun yanı sıra onu kırmak istemiyorum.

 

"Alev tanışalı pek bir zaman olmadığının farkındayım ama insan duygularını kontrol edemiyor. Hisler tamamen beyin sistemine aittir. Alev benimle çıkar mısın?" gözlerindeki ışıltı içimi paramparça etse bile bu işler böyleydi. "Kısa sürede gerçekleşen hisler hiçbir zaman sevgi ya da aşk durumunda olamaz. Hele ki bu erkeklerde daha zordur. Hissettiğin şey sevgi değil, dış güzelliğe dayanan bir arzu. Kusura bakma ama beni sakın saf gibi görme! Görüşürüz." Söylediklerim onu ​​şaşırtsa da haklıydım ama kırgınlığı gözüne yansımıştı. Kalbinde ki parçalanma duygularının koptuğunu ve güvenin karşılığını alamadığının farkındaydım ama insanlara kendimi yanlış tanıtmayacağım. Aşk geçici bir duygu olduğu için bunların bana saçmalık ve zaman kaybı gibi gelmesi normaldi. Sınıfa girdikten sonra Efra'nın imalı bakışları nedeniyle öfkem artmıştı. Ardımdan gelen ses ürkmeme sebep olduğunda koridorda yankılanan sese doğru bakışlarımı bıraktım. Batu emir niteliğinde "EFRA!" diye bağırması Efra'nın koridora çıkmasına neden oldu. Tam yerime yerleşecekken kolumu tutan Oğuz'a dönerek sorgulayıcı bakışlar ile onu süzdüm. "Eğer Efra'ya herhangi bir zarar gelirse, katilin ben olurum" işaret parmağı ile alnımı ittirip kenarımdan sıyrılıp gitti. Sinirimi bastırmak için en üst katın merdivenlerine attım kendimi. Daima yüksek olan yerlerden hoşlanmıştım. Titreyen bedenimi engelleyemediğim için sinir katlarım yükseliyordu ve aynı zamanda göğüs kafesimi terk etmek için çalışan kalbime sövmemek için çok zor duruyordum. Soğuk soğuk terlemeye başladığımda merdiven basamağına oturarak çocukken bana psikoloğumdan öğrendiğim nefes egzersizlerini yapmaya çalışıyordum Kararan gözlerim ile sessizleşen etrafta sanki bir zaman makinesine binmişçesine geriye doğru gitmeye başladım. Ağacın altında oturarak evcilik oynayan iki çocuğu görmem ile gözlerimden süzülen yaşlara engel olamadım. Bir kadının kadraja girmesi ile oyunları bölünen çocukların suratları düşmüştü. "Alev ve oğuz yemek zamanı hadi gelin artık."

" Geliyoruz selin abla "Bedenimin her yerinde yankılanan ses kanımı dondurmaya yetmişti. "Selin abla" kimdi bu selin ve kafamı yakan benliğimi sorgulatan o soru canımı yakmıştı. Efra'nın sevgilisi olan oğuz olma ihtimali olayı karmaşıklaştırıyordu. Başımda sayıklanan ismim ve çevremdeki insanların arasında gözlerim yukarıya kaydığında Batu'nun kolları arasında oluğumu görmem ile kalkmaya çalıştım. Korkulu gözleri içinde orada duran Efra'dan gelen "iyi misin?" sorusunu artık garipseyemiyordum. Başım ile onayladığımda Efra'dan tutunarak ayaklandım. Neden hayatta hep iyiydik? Kötü olmak neden garipseniyordu bu kadar. İyi olmamasının nedeni olay gibi görülüyordu. Neden kızgın, kırgın ya da yorgun olamıyoruz da hep iyi durumdayız? Sınıfa doğru adımlarken hala selin ablanın kim olduğunu bulma çabasındaydım. Başımı birinciliğe ayırmayı karanlığa hapsetme ayırmam saniyelerimi almamıştı. Hocaların uyumama bir şey yapamadığından dolayı uzun bir yanma dalma kararı aldım. Fakat tahmin ettiğim kadar uzun süre geçmemişti. Çalan zil ile yaşadıklarım araladığımda bunun çıkış zili olduğunu fak etmem çokta zamanımı almamıştı. Evet, o dönemde bu kadar hızlı yaşayabiliyor gibi beni de korkutuyordu ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Hızla ayaklandığımda oğuzun kolundan tutarak ayakta durmasını sağladığımda yapraklarım aralandı " benimle gelir yanlış önemli bir konu var. Dürüstlüğün dağılımını içeren bir konu" dedikten sonra imalı bir göz ile mevcut olana beni takip etmeyi desteklemesini sağladım bir duvarın onu takip ederek sorgulayıcı bir sima durmasını sağladım. "Selin adlı kişiyi tanıyor musun?" onunda aynı sorgulayıcı simayı takmadığını fark ederek duraksadım. "Annem ama sen nereden tanıyorsun anlayamadım" işte bu sefer şaşkınlıklığımı merakımı alevlendiriyordu. Bu yapboz nereden geldiyse parçaları yerinde oturuyordu ve artık hiçbir şey tesadüf olamayacak kadar ciddiydi. Kolayca, evin havada tutulmasında hızlı adımlar ile yolunu sürdürdüm. Motorumun çıkardığı seslere cildimi salmam gerekliydi çünkü şu anda mayışmak için hiç uygun bir zaman değildi. Eve zarar verip çantamı bıraktıktan sonra sadece telefonumu, bütçemi ve anahtarlarımı alarak çıktım. Oğuzların evinin önüne geldiğimde zile basıp kapının açılmasını bekledim. Kapıyı açan Batu'nun şaşkınlık bakışlarının farkındaydınız ama açıklama veremiyordum. "Oğuz hemen çağırıyor" Diyerek emir veriyorde göz devirerek dudaklarını araladığı anda gelip aşağı inen oğuz beni de şaşırtmıştı. Bir şeyin fark edildiği için hazır ol halinde geleceği ve geleceğini anlamıştı. Bu ise ayrı bir garipti ama sorgulamaya gücüm henüz yoktu. Efra sorgularcasına kapıya geldiğinde Oğuzun kulağına bir şeyler fısıldamaya başladı. Oğuzun gözlerindeki alev harlanmıştı. Efra'yı iterek yere düşmesine sebep olduğunda Batu oğuzunu çekerek evden çıkardı. Sertçe kapanan kapının karşısında duraklamıştım. "Ne oldu?" diye sorduğumda sorumu havada bırakarak motora ilerledi ve arka koltuğa oturarak acı bir gülümseme takındı. "E...nereye?" Gülümseyerek dudaklarım aralandı. "annene" diyerek kıkırdadım.

Loading...
0%