Yeni Üyelik
11.
Bölüm

-GİDİYORDU AKLIM, KALBİM VE DUYGULARIM-

@iremlgm

(1 hafta sonra)

Sonunda kurtulmuştum bu sıkışık hastane duvarlarından. Artık midem bulanmaya başlamıştı saçma tedavi ve kontrollerden geçmekten. Tarif edemeyeceğim bir mutluluk vardı üzerimde. Motorum kaza sebebiyetiyle çekilen veya kaza yapan arabaların olduğu araba garajlarına götürülmüş olmalıydı. Taksi ile motorumu almaya gidecek olmam garip geliyor olmalıydı. Hızlı hazırlıklarım sonucu odadan ayrılarak oğuzun odasına adımladım. Hafif tıklamam sonucu içeriden gelen ses ile odaya girdim.

“Günaydın ogi”

“günaydın, hazırsın bakıyorum”

“evet ya motoru alıp size geçerim sen eve geç”

“ben niye gelemiyorum ama”

“sen geldiğinde neler olduğunu gördük bu hafta bir kere daha hastaneye gelmeyi kaldıramam” kıkırdayarak yanıma yaklaştı. Aralanan dudaklarım ile kapıya ilerledim. “ Hem efrayı görmüyorsun bir süredir ona da yazık sana da” ismimi söylemesi ile kapının önünde durarak döndüğümde yüzündeki acıyı fark etmek sorgulayıcı bakışlarımı takınmama sebep oldu. “Alev bu akşam zamanın var mı?”

“Tabi ki bir sıkıntı mı var?”

“yok ama yemek yemeye gidelim mi?”

“Tabi olur konum atarsın görüşürüz” Minik bir gülümseme ile karşılık verdi

“görüşürüz” Kısa vedalaşmamız sonucu eşyalarımı alarak odadan ayrıldım. Hızlıca hastaneden çıkıp oksijen dolu güneş ışıklarının arasına attım kendimi. Sarı taksilerin ortamı renklendirdiği bir durağa giderek en öndeki arabaya bindim. Genellikle yanımda nakit taşımaktan hoşlanmazdım fakat böyle acil durumlar için cüzdanımın kenarına sıkışık birkaç nakit bulundururdum. Uzun sürmeyen bir yolculuğun sonunda iki saatlik bir işlemin sonunda motorumu alabilmiştim. Ölüm kalım meselesi olabilecek derecede bir durum yoktu. Tam motoruma binecekken titreyen cebimdeki telefonu aldığımda gözlerim ekran ile buluştu. Oğuz akşam buluşacağımız yerin konumunu atmıştı. Normalde İzmir’in her yerinden haberim olur her mekana bir kere gitmişliğim olurdu. Fakat burası daha önce hiç gitmediğim ve bilmediğim bir botanik bahçeydi oysa böyle bahçeler oldum olası dikkatimi çekmişti. Bilmemem ne kadar garip gelse de yeni açılmış olma ihtimalini göz önünde bulunarak içime su serptim. Gideceğimiz yer köylük bir alana yakın olduğundan evime uzun bir mesafesi vardı. Gitmem yaklaşık kırk dakikamı alacaktı ama buluşmamıza daha iki saat vardı buda hazırlanmam için gayet yeterliydi. Gireceğimiz ortam modern ve elit bir ortam olduğundan giyinişime dikkat etmem gerektiği düşüncesi sarmıştı benliğimi. Orta boydaki siyah eteğimin üstüne giydiğim sporcu atletinin altına rahat sporlarımı giyerek saçlarımı sıkıca topladım. Üstüme geçirdiğim siyah kısa kolej ceketim ile tam olarak siyah renge dönüşmüştüm. Makyajım ile çantamı uyumlu bir şekilde seçtikten sonra gerekli eşyaları alarak evden çıktım. Bu kombine tabi ki siyah bir kask giderdi. Onlarca kaskımın olduğu odadan iki siyah kask alarak ayrıldım. Kapının ucundan eve son bir göz attıktan sonra kapıyı sertçe kapatarak motoruma atladım. Buluşma saatine kalan yarım saat beş ya da on dakika geç kalacağımın habercisiydi. Hafif esintiye kendimi bırakarak akıllı saatimden yol tarifini açtım. Yaklaşık kırk beş dakika sonra konumun gösterdiği yere varmıştım. Parmak uçlarıma çıkarak oğuzu aradığımda arka masalardan birine oturduğunu fark ettim. Masaya geldiğimde gözlerini üzerimden ayırmıyordu. Sandalyeyi çekip karşısına oturdum. Gülümseyerek konuştum

“eee çıkar bakalım ağzındaki baklayı”

“Alev Efra’ya veya bizlere ne kadar güvendiğinin farkıyım ama bunları söylemenin benim içinde çok zor olduğunu kabul etmen gerekiyor.” Gizemli ve şifreli konuşmalarından bir şey çıkartmaya çalışsam bile nafileydi. “Tabi ki güveniyorum fakat şu anda işkillenmeye başlıyorum. Anlatman en doğrusu hadi” Sorgulayıcı kimliğim ortaya çıkarken gözlerimi kısarak yüzünü süzdüm. Soğuk terliyor bir şeyleri saklıyordu. “Efra’nın sana karşı planları” Ne anlatmak istediğini sorgularcasına gözlerine tutunduğumda fark ettim. Doğruyu söylemiyordu ama ona güvenmek dışında bir çarem yoktu. “Efra senin Savaş’ın kızı olduğunu öğrendikten sonra paranı kullanmanın peşinde düştü. Kurduğu planlar arasında Batu’nun sana açılması da vardı. Her şey yalandan ibaret. Çıkarken Efra ile çatışmamın sebebi ise kurduğu planlara aykırı davranmamdı.” Duyduğum cümleler beni olduğum yere mühürlerken ne hissetiğimi çözemiyordum. İç sesimin haklı çıktığı konuları sevmezdim. İçimde ki alevi söndürmek için dökülen gözyaşlarım olacakların habercisiydi. Gözlerimde belirlenen intikam şehvetine daha çok zaman olduğunun farkındaydım. Titreyen nefesimi vererek etrafı süzdüğümde tavana bakarak nefesimi dizginlemeye çalıştım. Dudaklarımı ıslatan gözyaşlarımı hiçe sayarak konuştum. “Bir isteğim var eğer bunları bana bahsettiğinden birine bahsedersen olacaklardan sorumlu değilim” Kafasıyla onayladığın içindeki yalan gözlerine yansımış acı gülüşünün içine yılanlar saklamıştı. Bunlar plan değil cana kast etmekti. Artık kendi yapabileceğim şeyler bile içimi titretiyordu. Onların yaptığı ihanetti emanete ihanet etmişlerdi. Fakat ben intikam alırsam Dünya kırmızıya boyanacaktı.

Loading...
0%