Yeni Üyelik
4.
Bölüm

-YILDIZLARI TOPLAYIP SAÇLARIMA TAÇ YAPTIM-

@iremlgm

Günaydın, Lisenin ilk günü ve ne kadar heyecanlı ne kadar çocuksu duygular taşıdığımı anlayamazsınız. Yeni insanlar, yeni dersler ve yeni başarılar bile insanı heyecanlandırıyor. Elimden geldiğince normal giyinme çabasındaydım. Çünkü ilgi çekmek gibi bir amacım lise boyunca olmayacaktı. Normal günlük bakım rutinimi yaparak çantamı hazırladım. Telefonumdan açtığım son ses bir müzik ile hoplaya, zıplaya durağa kadar yürüdüm. Otobüse bindikten sonra beş durak geçti ve sonunda okula geldim. Bugün 10 Ocaktı ve yarın benim doğum günümdü. İhtişamlı muhteşem bir okula benziyordu. Yavaş adımlar ile okulun bahçesini gezmeye başladım. Öğretmenden 9/E şubesinin sırasını öğrenerek sırama geçtim. Herkes fazla egoist ve kibirliydi. Tanışmak için sürekli konuşanlar beynimi zorluyordu. Birçok kişinin birbirlerini zaten tanıyordu. Bazı insanların aralarındaki şaşkınlıkla birbirlerine bağırdıklarını fark etmek çokta zor değildi. Benim kimsem yoktu. Ve yalnızlık aslında huzur veriyordu. Bazen insanların sadece gürültü kirliliği olduğunu düşünüyordum. Ben bu hayatta hep yalnız kaldım, kendime iyi geldim. Geçmiş her fırsatta yaralarımı kanatsa da, ben asla yıkılmayacağım. Kendi yaşadığım karmaşadan sonra sonunda sınıflara ayrılmaya başladık. Benim gibi pek fazla konuşmayan bir kaç kişi daha vardı. Arka sıralardan birinden geçtim. Yer kalmadığından dolayı yanıma bir kız oturdu. Kızın farklı nefes alışverişlerini resmen kendimde hissediyordum. Tiz sesim ile konuştuğumda ürktüğünü fark ettim.

 

''Merhaba ben alev, sen?''

 

''Merhaba, ben Efra''

 

'' Tanıştığımıza memnun oldum. "

 

"Bende"

 

Ardından öğretmen geldi. Tanışma aşamaları falan derken zaman hızla geçti. Okul çıkışında Efra'nın koluna giren çocuk tahminimce sevgilisiydi. Bu yaşta nasıl sevgili yapabiliyorlar, nasıl seviliyorlar aklım hayalim almıyordu. Sonunda eve geldim. Saçlarımı topladım ve yemek yedim. Sporumu yaptım. Bunlar zaten benim günlük aktivitelerim arasındaydı. Daha sonra bir dizi açtım. Bütün işlerin ardından yarın ki derslere hazırlanıyordum. En sevdiğim saten geceliğimi giyip, gece bakımımı yaptım. Ve yatağa yatıp, telefona bakmaya başladım. Gözlerim açılıp kapandığında sabah olmuştu. "Bir dakika ne sabah olmuştu ?" Hemen saate baktım, yaklaşık on dakika gecikecektim bu kesindi. Üstümü giyinip hemen evden çıktım. Koşa koşa nefes nefese kaldığımda sonunda okula vardım. Olmazsa olmaz anksiyetem, kalp atışlarımın vücudumun her yerinde yankılanmasına sebep oluyordu. Nefes alışverişlerimin hızlanmasıyla birlikte, ellerimde titremeye başlamıştı. Bu saçma atak kapıyı tıklamama dahi izin vermiyordu. Tam hislerime hakimiyet kurmayı başarmış kapıyı tıklatacakken, kapı açıldı. Efra'nın şaşkın bakışları benim kalp atış seslerime karışmıştı. Ama onu görüyor olmak dahi beni az da olsa rahatlamıştı sanki.

 

"neden içeri girmiyorsun?"

 

"herkesin bakışlarının üstümde gezinecek olması emin ol çok endişe verici"

 

"Garip ama teneffüse beş dakikadan az kaldı. Kantinde zaman geçirsen iyi olacak"

 

"fikir için teşekkürler, düşüneceğim"

 

Soğuk ve şiddetli bir sesle ricada bulundu. Fikir içeri girip kapıyı tıklatmaktan daha sağlıklı olmalı ki ayaklarım kantinin yönünü buldu. Bir masada oturarak çantamdan kitap çıkardım. Aradan çok zaman geçmeden omzumu tutan el irkilmeme sebebi oldu. Bu elin sahibi arkamda duran esmer uzun boylu çocuktu. Erkeklere karşı olan iğrentim geri çekilmeme neden oldu.

 

"Merhaba, bana temas edebileceğini düşündürecek kadar yakınız sanırım, kimsiniz?" Samimiyetsiz gülüşünde farklı bir iticilik vardı.

 

"sen alev olmalısın, öyle değil mi?"

 

"evet, bir şey mi var?" Elini uzattı ve aynı samimiyeti benden bekleyerek el sıkışmayı bekledi.

 

"Ben Batu aynı sınıftayız ve önünde oturuyorum."

 

"Hmm garip hiç görmemişim gibi geliyor." alaycı bir gülümseme ile yüzüme baktı.

 

"görmedin zaten ilk gün bir görüşme dolayısıyla gelmemiştim tanıdığımıza memnun oldum Alev" Samimiyetsiz ve itici bir gülümseme ile "bende" dedim. Biten konuşmanın rahatlığı ile sınıfa doğru ilerlemeye başladım. Nefes alışverişlerim tekrardan yükseliyor gibi hissediyordum ama o lanet olası sınıfa girmek zorunda kalmayı da unutmamam gerekiyordu. Derin bir nefes alarak sırama yöneldim. Efra kalkarak sırama geçmeme izin verdi. Tatlı bir gülümseme ile yerime ilerledim. Ve kitabımı okumaya devam ettim. İstemsizce Efra'nın okul çıkışında yan yana olduğu çocukla konuşmalarına tanık oldum. Galiba ismi Oğuz'du ve Efra'nın yanında olan dün ki çocuktu bu. Kafamdaki düşünceler gözlerimin tavana dalmasına neden olmuştu.

 

"Alev! Alev!"

 

"Ne oldu?"

 

Gözleri ile önünü işaretleyerek konuştu:

 

"hoca geldi."

 

"Ah, özür dilerim."

 

Ayağa kalktım. Ve hızla toparlandım. Önümde kantindeki çocuk vardı. "ah, Allah'ım gerçekten erkeklerden nefret ediyorum.”

 

"neden Alev?"

 

"ne? Nasıl? Bir dakika ne? Ah onu ben özür dilerim." Gelen utanç duygusu ile kızaran yanıklarım ile yüzümü kapattım. Önümden gelen hafif bir kıkırdamayla kantindeki çocuk tekrardan kolumdan tuttu "sakin" diyerek istifini bozmadan kıkırdamasına devam ediyordu. "sakinim kantin çocuk"

 

"kantin çocuk ne süper kahraman mıyım ben tost ayran falan mı kurtaracağım. Ha?" küçük kıkırdamalardan sonra adını unuttuğumu fark ettim isim hafızam hiç olmadı ve muhtemelen hiç olmayacak.

 

"Güldük eğlendik ismin neydi kantin çocuk?"

 

"Batu, Batu özer"

 

"sevdim ben Alev Arslan"

 

"Biliyorum" diyerek samimiyetsiz bir şekilde kıkırdadı. Hoca kalemi ile tahtaya vurarak ekrana geri döndü. Beş saatlik bir okul serüveninden sonra sonunda zil çalmıştı. Tam çıkacak iken Efra kolumdan tutarak durdurdu. "Dört kişilik bir grup kurmayı planladık katılmaya ne dersin? Sen, ben, oğuz ve Batu?" hafif bir gülümsemeyle beraber kafamı öne arkaya salladım. Saçlarımı kulaklarımın arkasına koydum ve eğilerek Efra'nın elindeki defterine numaramı yazdım. Gülümseyerek el salladım ve sınıftan çıktım. Tam o sırada cebimden gelen telefon çalma sesiyle irkildim. Elimi cebime atarak telefonu aldım. Arayan annemdi.

 

"alo anne bir sorun mu var?"

 

"Yok, tatlım nasıl gidiyor?"

 

"iyi anne senin?"

 

"iyi tatlım müsaitsen akşam sana geleceğiz."

 

"bekliyorum annecim görüşürüz."

 

"görüşürüz tatlım"

 

Elimden geldiğince hızlı davranarak eve gittim. Yiyecek bir şeyler hazırladım ve saçımı topladım. Geceliklerimi giydim ve sonunda telefonu elime alma şansım oldu. "05********* kişisi "ARKADAŞLAR NABER?" adlı bir grup kurdu" Grupta tam 46 mesaj vardı. Baştan sona hepsini okudum. "ah tam bir saçmalık" tam kulağımın yanında yükselen ses kanımı dondurmuştu. Hızlıca ayaklandım ve gözlerimle bütün salonu taradım "kimdi o?" tam o sırada kapının çalmasıyla irkildim. "kim o" "biz geldik annecim" Annemin sesini duymak beni azda olsa rahatlatmıştı. Kapıya doğru hızlı adımlar ile ilerlediğimde kapıyı açtım. Ellerinde valizler vardı. "tatlım artık yanında kalacağız " bakışlarımı fal taşı gibi açmış anneme baktım. "içeride konuşalım mı?"

Loading...
0%