
HERKESE SELAM!!!!!
Uzun süredir bu bölümü beklediğinizin farkındayım...
Bu konuda tatlı tatlı her gelen bildirimi yeni bölüm sanıyorum ama diye darlamalarınız da benim için oldukça kıymetli.!!!
Bölümü sizlerle kavuşturmak benim içinde oldukça uzun sürdü fakat hem içime sine sine yazmış hemde yazdıkça yazdığımı fark etmiş bulunmaktayım. Bunu fark ettikçe de bekleme sürenizin uzadığı gibi bölümün uzunluğu da uzayıp artmaya devam ediyordu!
Beklediniz evet,ama beklediğinize oldukça değecek bir bölümle sizlerle karşı karşıyayız.
Sizleri daha fazla tutmadan bölümle baş baş bırakayım!!!
KEYİFLİ OKUMALAR!!!
🥀
~HÜNKAR KAFA DUMAN
~İREM DERİCİ BAZI AŞKLAR YARIM KALMALI
~EMİRHAN KARABEY
“El mecbur söyleyeceğiz, sor gitsin “dememle Nazlı sanki beni öldürmeye ant içmiş gibi “Senin yıllardır sevdiğin kız kim ?”diye sorması da bir oldu .
Yavaş be kızım bendeki de kalp yani !
Bu sorudan sonrasında zaman benim için durmuştu bir şeyler diyordum Nazlıya hatta Nazlı dan çok gözleri konuşuyordu ama konuştuğum son sözle ateş almaya gelmiş gibi ayağa fırlayıp yalandan bir bahaneyle evine gitti .
Hayır yani ne demiştim ki alt tarafı olacaklardan bahsetmiştim.
“Ayşe den beni kıskandın? “diye sorunca:
“Ben burda dalga geçilecek bir şey göremiyorum. “ diye eklemesine karşılık
“Dalga geçtiğimi söyleyen kim ? Neden böyle davrandığını biliyorum . Yani neden görmezden gelmek istediğini en azından şimdi daha iyi anlıyorum her şeyden önce kendini kariyerine vermek istiyorsun bu yıllar geçse de değişmedi bu yüzden gizlice sevdim seni ama inan sevmek kötü bir şey değil ki . Ayrıca ben sabırlı bir adamım şimdi işte 2 yıl lise 6 yıl tıp de ben beklerim seni 8 yıl babandan istemek için. “ demiştim.
Konuşmamın sonunda içtiği suyun boğazında kalması hatta direkt evine geri dönmesi de bir oldu .
Nazlı gideli çok olmuştu öyle ki dış kapının kapanma sesini dahi duyalı çok olmuştu. Annem ve Rozer tam yanıma geliyorlardi ki ayak seslerinden anladığım kadarıyla anneme gelen telefonla rotaları mutfağa doğru son buldu...
Dün akşamki yemek bir hayli tatsız bitmişti. Ne kadar uğraşsam da geceyi onlara zehir etmeden bitirmemiştim.
Babamla uzun bir süre sonra tekrar karşı karşıya gelsek dahi asla geri adım atmamıştım, o da atmamıştı .
Babaannem olanları kafasında tartmak ister gibi amcamlarda kalacağını söyleyip yanına sadece bir günlük kiyafet alip oraya gitmişti.
Fakat bir şeyleri düşünmek istediğini ve dedem Mardin’e dönmeden önce yarın tekrar iki oğlu ,gelinleri ve torunlarını da aynı sofrada görmek istediğini de belirtmişti.....
Ne kadar geri adım atmayacağımı belirtsem de Nazlı gelene kadar annem beni ikna etmeye çalışmıştı bir ara babamın telefonu ile korumalara vermesi gereken dosyayı iletmek için bahçeye çıkmıştı ki sanırım tam o sıra Nazliyi görmüştü...
Zaten bizden birini görmeselerdi Nazlı yi almazlardi içeri ama anlaşılan bu konu hakkında da korumalara emir vermem gerekecekti zaten bu zamana kadar bunu atlamış olmam hataydı....
Akşam ki yemeğin düşüncesi bile tamamen yok olup gitmişken zihnimden odama ilk giren anneme sarılmam bir oldu . Öyle içten öyle derin.....
Gerçi annemle en son ne zaman sarılmıştım bu denli?
Nazlım ......
Her şeyi ile mükemmel şeylere yol açmak zorunda mıydı?
Sarılmama bir hayli acıyla sevinip şaşırmasına rağmen ilk cümlesi annemin “Naptın len kıza ateş alır gibi fırlayıp gitti . Zaten kıpkırmızı da olmuştu annem ?”
“Abi bir şey söyleyecek misin artık? “Susmaya devam etmemle Rozer daha da meraklandığı her halinden belliydi . Sonunda bir nebze kendime gelip “Az önce ne oldu biliyor musunuz ?”
Sahte bir kızgınlıkla annem “Emir,korkuyorum ama annecim aynı kızarıklık neden sende de var ve dahası neden bu kadar gülüyorsun , gül tabii de bu gülüş farklı ben anlarım. “
“Az önce ne oldu biliyor musunuz?"dedim ve ekledim ."Ama tahmin edin?”
Sinirleniyoruz ama! Abim olmasan elinin körü oldu derdim abi ama .”
“Oğlum? Valla bir tane çakacam şimdi? “
Cıklaya cıklaya “Tabii sizde haklısınız nerden bilesiniz ki az önce Nazlı bana ilanı aşk etti. “
Son cümlemi tamamladıktan sonra “Oha sen ciddi misin abi? Ee ama nasıl yaptım aranızı? “
Annem baktı biz resmen Çince konuşuyoruz yani konuştuklarımıza bir hayli yabancı bu denli acıyla ,acıyla dedim çünkü bu zamana kadar en ince detayına kadar her şeyimizi bilen annem en önemli konu hakkında hiç bir şey bilmiyordu . Onun da bizim de suçumuz yoktu evet ama fazlasıyla kendini suçluyordu...
İkisinin de elinde tutup yatağıma oturup başını Rozer sonunu benim anlatmamla “Ee şimdi ne olacak siz şimdi se-“lafını tamamasına izin vermeden annem “Anlaşılan Nazlı biraz tedirgin yada senin gibi ilk defa yaşadığı duyguları anlamdirmaya çalışıyor, ona senden daha zor bu durum oğlum, bir anda hayatına girdin aşkın lafını dahi umruna getirmeyen kız bir anda neler yaşadığının idrakine varamadı. Bir süre üstüne gitme bence her şey zamanla hallolur .” demesi ile “Yok annem zaten bunu bende ona söyledim. Ama bir cevap vermedi . Kalktı gitti ?”
Üzülmedim ama bir cevap belki de beklediğimden “Yani oğlum seninki de pat diye denecek kelam mı? Yok sabırlı adammışsın da 8 yıl beklermişsin babasından istemeye . Pardon kız ne diyecekti tam olarak ? Ne 8 yılı ya akşama gelin isteyin mi ?”
“Tamam anne ya ama olsun yinede bilsin .”dememi beklemeden “Annem iyi yarın gidip 8 yıl sonraya şimdiden nikah tarih-“Demesiyle benden yediği dirsekle “Ya abi şaka yaptım. “ Demesiyle “Abiye şaka yapılmaz .”demesi de bir oldu annemin ağzımdan lafi alarak ...
Resmen yerimde duramıyordum bir süre sonra Nazlı nin kuzenin araması ile Rozer odaya annemse akşam için mutfağa inmişti ama içim içime sığmıyordu...
Daha birkaç haftaya kadar hayatında bile değildim üstelik kesin sevgilisi var falan deme noktasına da gelmiştim yaşadıklarım yüzünden ama tıpkı benim gibi onun da ilk aşkı ben olmuştum.....
Oysa bu hayal bir hayli bana uzaktı. “Karşındakine ne kadar sadıksan o da sana o kadar sadık olur .”demişti bir keresinde annem o zaman anlamayıp sorduğumda “Yani benim canımın içi eğer Nazlı ile sevdanız gerçek sevdaysa inan ki senin onun için yapıp onun için uzak durduklarını Rabbim sizin için onuda öyle yaşatırıyor demişti .
O zaman yine bu kadar anlamamış olsamda şimdi bazı şeyleri daha iyi anlayabiliyordum. Ama annem haklıydı Nazlimin bir hayli zamana ihtiyacı vardı, tek temennim bu süreçte benden uzak durmamasıydı.
Hayır ya kuruntu yapıyorum ama hala daha içim içime sığmıyordu. Mutfağa annemin yanına geçtim. Mutfağa girer girmez annem derdimi anlayıp yanıma geldi .
“Çok mutlusun oğlum biliyorum ve inan ki daha da mutlu olacaksın Allah’ın izniyle ama daha önce konuştuklarımızı sakın unutma “demişti.
Zaten bu kadar süre bunun için uğraşmıştım. Bu yüzden bu denli gizlemiştim ona olan sevdamı.
İnstgram’ı varmış annem Nazlı nin , gerçi açalı çok olmamış tatilin son haftalarında açmış ama kimseyi takip etmiyormuş ailesi ,ve Ela Beyza dışında. “dememle annemin başta kafa sallayıp “Peki sende var mı Emir?”diye sorması da bir oldu .”Hesabı gizli tahmin edeceğin üzere bende yok işte kimse de yok deyince bende boş yere zihnini rahatsız etmemek için sormadım ama zaten hesapta bir paylaşım da yok .”
Anladım der gibi başını sallayıp “Olması gerekeni yapmışsın oğlum, zaten vermek isterse sana verir illaki zorlamanın bir maksadı da yok hadi sen git üstünü değiş bende bir Rozerime bakayım babanız şimdi gelir ,bende hazırlanayım hemen çıkarız. “
Yüz ifademle ne kadar diretsem de sonunda pes edip odama çıktım. Üzerime değiştim ve annemle birlikte tam Rozer ‘e de bakmıştık ki Rozerin odasinda uyuduğunu görmemizde bir oldu . Zaten başımın etini yememesinin başka bir nedeni olamazdı.
Annem onu uyandırırken ben odama geçtim ve üstümü değiştim. Bir süre sonra annemle Rozer’de hazırlanmıştı ki onun gelmesi de bir oldu.
Eve girmeden “Hazırsanız çıkalım direkt .”demişti. Arabaya geçene kadar Nazlimin evine doğru iyice bir dikizlesem de bir hareketlilik yoktu .
Babamın limuzine ilerlemesi ile bizde o tarafa doğru istikamet aldık. Annem ve bizim binmemizi bekleyip öyle bindi arabaya.
Biner binmez de ikazlarina gecikmedi . Fakat benim ona verdiğim cevap “Bugün iyi günümdeyim seninle uğraşmayacağım Kadir Ağa. “Oldu .
Anneme bakıp karşılaştığı ikaz dolu bakış ile sabır çeke çeke konuyu değişti.
“Bugün okula neden gidilmedi ?”demesiyle “Bunu sorman çok erken olmadı mı baba.”demesi de bir oldu Rozer’in ama bir hayli kırılgan ve sitem dolu bakışlarıyla....
“Anneniz yanınızda diye şimdi soruyorum birtanem yoksa anında arardım sizi ,merak ettim sadece .”
Rozer’in cevap vermesi ardından koyu bir sessizlik derken amcamlara ulaşmamız da bir oldu nihayet .
Arabadan inmeden Rozer’i uyarmam da bir oldu :”Ben bir şey diyene kadar tek kelime konuşma Rozer Batulara tamam mı?” Böyle dememe rağmen annem “ikinizde tek kelime etmiyorsunuz ,anlaşıldı mı ? Belki daha sonra ama şimdi değil. “
Her zamanki gibi babamın anlamayan bakışlarına rağmen arabadan inip eve doğru yürüdük...
#07.07.2015~(AŞK DÜŞMANI)
Bugün hayatımın yeni günüydü adeta . Çok çalışmış ve başarmış dahası Nazlı’nın deyimiyle Melegüm ‘ü bir hayli gururlandirmayi başarmıştım....
Bugün artık resmen hem üniversite öğrencisi hemde tıp fakültesi öğrencisi olmamın ilk günüydü.
Okulun açılmasına daha vardı fakat kayıt yaptırmak ve okulda olan tanıtım günü sebebiyle şuanda burada okulumdaydım.
Ben ,
Marmara Üniversitesi tıp fakültesi öğrencisi Eylem Korkmaz.
Rektörlüğe uğrayıp kaydımı yaptırmaya çalışacaktım ki karşımdaki kadının ukala ve bir o kadar da sert ve sinirli cevabiyla rotamı öğrenci işlerine çevirmem bir oldu .
Allah’tan şanslı günümdeydim de şuanda sıra yoktu tam öğrenci işlerine giriyordum ki önüme geçen bir takım elbiseli, hemen hemen benle yaşıt olan adamın benden önce davranıp kadını yerinden kaldırıp kendine yol göstermesini istemesi de bir oldu .
Tabiki öylece susup kalmayacaktım. Adamın önüne geçip “Pardon yalnız benim sıramı kullandınız, ayrıca bu ne saygısızlık bir kadına nasıl davranılması gerektiğini de maalesef size öğretmemişler. “
Ukala tavrıyla göz devirip “Hadi kızım ya git başkasına çat acelem var benim demesi de bir oldu .”
“Oldu paşam şu hadsize bakın ya başka bir şey arzu eder miydiniz ? Bende zaten işsizim diye burdaydim farkındaysanız kayıt yaptırıp az sonra olacak konferansa gecikmeden girmem gerekiyor . Çünkü yapacak olduğum bir konuşmam var ve herkes beni bekliyor.”
Yüzüme bir hayli ukalaca bakıp “Banane gecikmeseydin demek isterdim de konferans sahibi babam senin yüzünden şimdi bir de onu çekemem. “Deyip kadına “Siz bayanın işini bir an önce halledin karşılığında o da beni konferans yerine götürür.”demesi de bir oldu .
Yüzüne dönüp “Hay bayanlar kadar siz bayların başına taş düşsün derdim de senin gibi dünyayı kendi etrafında döndüğünü sanan ukala biri ile daha fazla uğraşmayacağım. “
Dememle beni geçiştirir gibi başını sallamasi ile işimi çoktan halledip odadan tam çıkıyordum ki beni durdurup “Heyyy !!!!Nereye ? O kadar sana iyilik yaptık senin yaptığın oldu mu şimdi? “
“Ay evet olmadı ya Allah razı olsun sıramı çalmayıp bana lutfettiginiz için. “Dememle “Yanliz sonra çene çalarsın konferansa geciktik konferansa ,hani konuşma yapacaktın sen!Acele etsene azıcık? “
İyice sabrımı zorluyordu ama uymayacaktim “İyi madem takıl peşime bu taraftan .”dememle konferans salonuna girmemizle benden ayrılmasını beklediğim ukala adam adete peşime yapışmıştı kuyruğum gibi . Ve tabiki her zaman en şansızı beni bulur ya bu ukala ile yan yana oturuyorduk . İlahi ben ama .....
Bende diyorum manyak beni takip ediyor....
Allah iyiliğini versin senin Eylem ,başka türlü akıllanmazsın çünkü sen,dedim kendi kendime ve tabiki konuşma sıramı da bir hayli atlatınca daha da rahatlamıştım.
Evet maalesef derece yapmanın bir kötü tarafı daha tanımadığın kişilere konuşma yapmak...
Dahası Profesörlerden birinin ricası ile Ataşehir ******** A.İH lisesine de bir konuşma gibi seminer yapacaktım çok sevgili Profesör ve biraz önce tanıştığım şu ukala adamın babası ile ....
Güzel bir başarı hikayesi şeklinde geçmiş bu seminerin heyecanı daha bitmemişken yerine bir yenisi daha eklenmişti.
Sahnedeyken mecburen tanıdığım ukalanin bakışları bir türlü benden ayrılmak bilmedi . Şimdi bir şey derdim de kendime de ayıp kaçardı. Kibarca “Zıkkım mi var ne bakiyon “desemde kendi kendime pek bir şey yapmayıp umursamamaya çalıştım.
Konferans devam ederken sahneye çağrılan kişiyle dumura uğramam bir oldu .”Berat Karadağ “ Şu ukala kendini beğenmişin ta kendisi .
Sahneye gelir gelmez mikrofonu alıp “Herkese selam gençler öncelikle belirtmek isterim ki şu konferans işleri asla bana göre değildirler ama sırf şu benden Türkiye birinciliğini alıp da beni ikinciliğe şutlayan kişiyi görmek adına burdaydim. Tam da birinci olacak tip var zaten kendisinde. Söyleyecek pek bir şeyim yok . Çalışan inanın ki başarıyor. Tabiki sizler de iyisiniz ama şimdi hakkımızı da yiyemeyeceğim biz sizden çok daha iyiyiz ki bu konuşmayı siz değil biz yapıyoruz. Teşekkürler. “
Deyip yanıma gelip “Şimdi daha bir sinir oldum sana . “Demesi de bir oldu .
Birden gözüme takılan annemlerle bir şey demeyip onun yanından uzaklaştım.
Okulun geleneksel fotoğrafında da ısrarla yanıma gelen Berat’tan kurtulamayip mecburen yan yana fotoğraf çekilmiş olduk.
Konuşmalarımız ve dahası fotoğraf çekme faslını atlatınca rahat bir nefes almakla beraber yerimize de geçmemiz fazla sürmedi fakat ne var ki şu kendini beğenmişin yanına da oturmak istemiyordum.
Ben tam bunları düşünüyorken sahneden benden önce atılıp inip inmem için centilmence elini uzatması da bir oldu .
İçimden ne kadar “Sen beni yaktın yaktın. “Desemde kibarca teklifini reddetmeme rağmen eli halen daha havada durmakta üstelik yolu da kapamaktaydı. El mecbur elini tutup sahneden inmem de bir oldu tabii annemin tastikleyen bakışı ile babam ve abimin birbirlerine “Kim bu lavuk ?”diye attıkları bakışları da saymazsak eğer...
Yerime oturur oturmaz “Korkma ya yemem seni “demesi ile iyice sinirimi bozmuştu ki kısasa kısas yapma fikri ile “Ee biz şimdi neyiz ?”dememle dumura uğraması da bir oldu . “Vayy senin yaptığın troll benim hayatıma renk katar diyorsun yani hanimefendi, yanlış anlamadım değil mi?”
Cevap vermedim ve bir süre o beni bense babasının şuanda vermekte olduğu konferansı izlemekteydik...
Konferans baya bir yoğun ve sıkıcı geçmişti. Pek bir aile yoktu ama değil binleri milyonları sollayıp da o Türkiye derece vasfını alan kızınız varsa saygı ile çağırılırdınız okula bu üniversite dahi olsa.
O yüzden çokça mutluydum ki her daim başarının arkasında olan o kadın burada da beni gururla seyretti...
Ben tam bunları düşünüyordum ki “Ne yapsak ya çıksak mi çok sıkıcı bir hal aldı konferans, bir çay ısmarlayayım sana kantinde ?”diye sormasina karşın.
“Sen sıkıldıysan çıkabilirsin ama ben sıkılmadım (Külliyen yalan),çay içmek istiyorsan da git al iç ayrıca ne münasebet sen bana çay ısmarlıyorsun kaldı ki ben çaydan nefret ederim şuanda senden etmeye başladığım gibi. Dikkatimi dağıtmazsan konferansı dinleyeceğim. “Dememe karşın “Sana insanlık da yaramıyor bugün bunu ikinci kez anladım kaldı ki sen doktor olmak istediğine emin misin ? Çünkü yanlış bilmiyorsam babam iş adamı . Kaldı ki sabahtan beri konuştuğu tek bir kelimenin tıpla alakası yoktu .”
Çok bilmiş, yer mi bunu Anadolu çocuğu, aklı sıra bana yürüyecek gerçi bu yürümeyi bıraktı koşmaya başladı ama sert kayaya çarptı. Tabii anlaşılan babasının parasi ile bugüne kadar her şeyi elde etmiş bay ukala. Zaten şu itici tavırlarının başka bir açıklaması da olamaz .
Konferans bitiminde tam annemlerin yanına geçeceğim sırada “Allah kahretmesin ya telefonumu düşürmüşüm, offf babam da çıktı cüzdanım falan da arabada kaldı napacağım ya ben . “Diye söylenmesini bile umursamadim ki “ Ya dur dur dur Eylemdi değil mi ? “ Ne saçmalıyorsun der gibi bakışımı görünce “Acaba telefonunu kullanabilir miyim ? Gerçi sormasam teklif bile etmeyecek tipin de var senin ama . “Daha fazla uzatmama adına telefonumu uzattım ama yapmış olduğu şeyle heyleylerimin gelmesi de bir oldu . Demek ki yermiş Anadolu çocuğu...
Babasını arasın diye verdiğim telefonla kendini çaldırması dahası “Ee ama başka türlü vermezdin ki numaranı. “Diye üste çıkması ile de iyice sinirlenmiştim. Ama cevap vermeden de edemedim “Eee noldu şimdi bir engeli basmama bakar her şey.”dememle ukalaca aynen aynen der gibi başını sallaması bir oldu . Sonra devam etti .”Buralı değiliz de bu üniversite de okuyacağım bir sıkıntı olursa sen yardımcı olursun .”Demesiyle “Uzayın hangi galaksisindensiniz “diye sormamı “Ne diyo bu mal ?”der gibi bakınca “Ee hani buralı değilsiniz ya ondan sordum .”Birkaç saniye sessizlik ardından “Şey mi yapsak sen espri falan yapmasan mı, yani her türlü laf sok ama espri yapma çünkü zeka seviyemi düşürüyorsun güzelim, ben düz mantıklı bir adamım şimdiden söylemesi en azından ona göre seçe seçe yap esprilerini. “
Bir şey demeden oradan uzaklaştım ve kapıda beni bekleyen annemlere doğru ilerledim...
Hayır ya çattık ki ne çattık .... Birdaha nerede göreceğim de seni laf sokacağım anlamadım gitti. Çokta umursamadım sonuçta bir daha görmeyeceğim biriydi o benim için sonuç olarak buralı değildi...
#AŞK DÜŞMANI #
Kağıttaki not beni bir hayli yıpratmaya yetmişti. Üstüne üstlük tüm bu yaşananlara rağmen gece aynı evde yemek yiyip ,hiç bir şey olmamış gibi sohbet etmiştik.
Bakışları ile beni yine binlerce defa daha yoksayarak öldürmüştü...
Meydan okumuştum oysa ona yemek masasında fakat bu onun umruna dahi gelmemişti.
Her zaman yaptığı gibi yoksayarak beni ezip geçmişti sanki defalarca ezip geçmemiş gibi...
Annemle ,Nazlı ‘yla tek kelime dahi etmiyordum günlerdir. İkisinden de adeta kaçıyordum. Annem ne denli üzülse de Nazlı’nin kafası şuan başka bir şeyle meşgul olduğu kesindi.
Zara teyzelerin karşı muhite taşınalı 2 gün olmuştu. Bu iki günde sıklıkla görüşsek de ,annem bir ihtiyaçları olur da çekinirler diye elinden geleni fazlası ile yapmıştı da o yüzden sıklıkla görüşmek zorunda kalmıştık. Bu iki gün Nazli’ya yaramıştı. İki gündür okulu yoktu . Aslında pazartesi eve gelmesini de sayarsak iki buçuk gündür dinleniyordu.
İki üç gündür evde olmasına rağmen neredeyse odasından da çıkmamıştı. Ama bugün mecburen çıkmak zorundaydı.
Sanırım bu akşam ve Cuma akşamı fazlaca dolu geçecekti bizim için.
Nasıl olacağını bilmesem de annem Zara teyze ile Ayşen teyze meselesini konuşmuştu. Koca koca insanlardı tabii . Biri küstü diye diğeri de küsemezdi Ayşen teyzeye . Annem ne olursa olsun lafını esirgememişti Zara teyzeden Ayşen teyzeye ne denli yanlış yaptığını usulünce ona söylemişti . Zaten kendi de inkar etmemişti ama “Bilemezdim Melek ,ona bu denli zarar verebileceğimi.... Bilsem yapar mıydım ona kötülük. “diye de eklemişti Zara teyze .
Resmen bu akşam Zara teyzelere yemeğe davetliydik, Cuma akşamı ise Ayşen teyzelere...
Ayşen teyze her zamanki naifliği ile anneme “Zara ile konuşmanda bir sakınca yok tabiki Meleğim, bana kötülük yaptı diye sende yüz çevirirsen ondan iyice yanlışa sapar şimdi o .”demişti anneme.
#NAZLI(LAVİN)KORKMAZ #
Emirhanla konuştuktan sonra bir hayli ne yapıp ne edeceğimi idrak dahi edememiştim.
Hele bana o son söylediği şeyle beni bir hayli dumura uğramıştı.
Sevinmiş miydim ?
Evet.... Fazlasıyla evet .
O halde şuanda niye bu haldeydim. İki gündür evdeyim ve annem hariç kimseyle doğru dürüst konuşmamıştım . Dahası iki gündür Emirhan’ın yazdığı hiç bir mesaja dahi dönmemiştim. İki gündür resmen full HD ders çalışmıştım ve böyle giderse yks denen illete çalışmasam dahi en kötü Türkiye 2. Olurdum .
Kimseyle konuşmama rağmen anneme olan biten her şeyi en ince detayına kadar anlatmayı da ihmal etmemiştim. Aşk düşmanı ile yalnızca bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek için konuşmuştuk .
Onun Cuma günü Ayşen teyzelere gideceğimizi sanması konusunda iki kelam etmiştik o kadar.
Biz değil onlar bize gelecekti . Ama bunu o an ne yaşadıysa annemin yanında olup duymasına rağmen sevgili aşk düşmanı yanlış anlamıştı .
Ayşen teyzeleri çağırdı diye annem sitem etmiştim ki annem daha fazla dayanamayıp . “Güzel kızım, meleğüm benim sevmek kötü bir şey değil. Aksine çok güzel bir şey. Bu zamana kadar ideallerinizin olmasını isteme sebebim sizin asla birini sevmemeniz değil aksine öncelik kendiniz olduktan sonra yani meleğüm gerçek sevgi bitmez de olurda bitirme kararı alırsınız ortak kararla veyahut tek taraflı dünyanın sonuymuş gibi yaşama devam etmemeniz içindi bu idellaeriniz olsun lafım. Gerçek sevgi ne kadar asla bitmese de hem kendiniz için hemde insanlar için faydalı birer birey olun diyeydi. Sende ablanda bunun gayet bilincindesiniz ve bu bilinçle ben sizin her daim arkanızdayım. Sevmek kötü birşey değil. Şuanda sen yaşının bilincinde olarak da sevebilirsin birilerini . Hoşlanabilirsin. Veyahut aşık olabilirsin . Neydi heh 8 yıl beklerim mi demişti Emirhan sana . 8 yıl beklerse zaten annem doğru kişidir ben sana şimdiden diyeyim . Yani meleğüm 8 yıl az bir zaman da değ-“
“Ya annem ama ya bende ciddi ciddi seni din-“
“Heh söyle gül biraz ,ayrıca Emirhan senin hayatının, isteklerinin ,nasıl bir yaşam yolu çizdiğinin gayet farkında zaten kızım, yani birini sevmek için okulunun bitmesini beklemek zorunda değilsin. Gerçek sevgi zarar vermez annecim bundan emin olabilirsin. Sevdiğinin kötülüğüne olacak en ufak bir ihtimal dahi çıldırtır insanı, Emirhan’ın da sana söyleyip davrandığı gibi. “
“Meleğüm, meleğüm, meleğüm. “
“Kızım adımı mı ez-“
“Sen sana meleğüm demenin mükemmelliğini bilemezsin ki meleğüm. “Dememe kalmadan pompişime yediğim terlikle derhal hazırlanmaya koyuldum tabii annemden sulu sulu öpücüğümü aldıktan sonra .
Odama gelip akşam için üstümü değişmeden önce Emirhan ‘dan gelen mesajlara girip “Mesajlarına cevap vermediğim için özür dilerim Emirhan ama bir süre kendimi dinlemek istedim . Bir anda hayatımın akışı kısaca her şey tepetaklak oldu . Ama bu hayatımdaki en güzel tepetaklak olmaktı. Kendim için zor da olsa en azından artık ne istediğimi biliyorum.” Mesajı göndermemle Emirhanin sanki ona yazmamı bekliyormuş gibi okuyup dönüş sağlaması bir oldu .”Hmmm ne istiyormuşsun peki?”okuduğum şeyle tam “Ee ama seninde bir ortan yok .”yazacaktım ki .”Şaka yaptım güzelim,sana aşığım ama sırf bu yüzden en azından seni ve arkadaşlığını kaybetmek istemiyorum.”
“O gün direkt çıktım ya Ayşen teyzeye de ayıp oldu değil mi ?”
“Yok güzelim tam tersi gelinime naptin da kızı kaçırttın dedi bana.”
“Emirhan ciddi ciddi bir şey sordum ama ?”
“Ee ama bende ciddi ciddi cevapladım. İşi varmış ondan acil gitti dedim ama kurcaladi yani baya çünkü sen gittikten bir yarım saat kadar ben kendime gelemedim de ondan .”
“Hmmm , peki .”
“Yarin geliyorsun değil mi okula ? Haftasonu bu arada full benimlesin güzelim ona göre Melek teyzeden iznini al .”
“Evet geliyorum da ,sebep?”
“Ödev???”
“Aaa benim tamamen aklımdan çıkmış. Anneme söylerim ama iki güne izin vermez, birde pazara da izin vermez .”
“Ama haksızlık üç gündür bende sevdiceğimi göremiyorum ? Güzelim yarın okula gitmesek olur mu ? Zaten Ömür hoca gelmeyenler yok yazilmayacak bu haftalık dedi ya zaten kimse de gitmez .” Cumartesi de kurs yok . İki günde hallederiz ,pazara da bir eksik kalırsa onu hallederiz ?”
“Yarın siz bize geleceksiniz ya Emir,annem dışarı çıkmama izin vermez ama mecbur izin almak zorundayım ,Cuma Sabah başlayıp on iki ,bir gibi bitirsek olur mu ? Cumartesi de full odaklanırız?”
“Tamam güzelim sen nasıl istersen bana haber edersin akşam.”
“Tamam canım, neyse şimdi üstümü değiştirip akşama Zara Hanımlara gideceğiz o yüzden ufaktan ben kaçar.”
“Müsait olursan yaz bana güzelim olur mu ?”
“Bakacaz artık.”
“Nazlıım?”
“?”
“ Sen benim 11 yıllık sevdamın adısın.”
“Yavaş be Emirhan bende kalp var ”
“Vay benim taktik bana ,olsun seni çok seviyorum güzelim.”
(OKUNDU)
Emirhanla konuşmam tam tamına neredeyse on beş dakika sürse de ödevi unutmama annem sahte bir sitem etti . “Koca haftasonu ve Cuma var önünüzde halledersiniz ama bak güzelim hem kendini üzdün bu iki günde hemde rahat rahat yapacağın ödevi son güne sıkıştırdın, her ne olursa olsun ben sizin arkanızdayım ve asla yanlış yapmaktan korkmayın ben yaşadığım sürece. Unutma güzel kızım olmuşla ölmüşe çare yok yalnızca.”
Neredeyse akşam olmuş herkes hazırlanmış bende üzerime haki yeşili bir şort etek üstüne ise kahve tonlarında bir crop giyerek kombinimi noktalamıştım.
Sevgili aşk düşmanı ne kadar gelmemek için bahane arasa da hepsi annem tarafından çürütülüp yok edilmişti. Üzerine giydiği ince askılı bordo bir elbise ile üstüne aldığı krem hırkası ile gelmek istememesine rağmen iki saattir yaptığı saçı ve kırk beş dakikadır yaptığı makyajı ile geceye(!)hazırdı.
Hepimiz tam takır hazırlaninca annemin gündüzüne sipariş ettiği aslında hep ordan aldığı tatlılarla Zara Hanımlara doğru yola koyulduk.
#EMİRHAN KARABEY #
Olaylı geçen bir akşam yemeğinin daha sonunda babaannem bir süre bizimle kalacağını belirtip bizle birlikte eve gelmişti.
Dedem Mardin’e dönmek için yola koyulmuş ve aklınca her şeyi halletmişti.
Evde olaylar durulmasa da tek mutlu olma sebebim de ,Nazlım da iki gündür attığım hiç bir mesaja dönmemişti. Ne kadar karamsarlığa kapilsam da annemin “Kızın kafasını toparlamaya ihtiyacı var Emir ,emin ol o da şuan bu halde illaki bir dönüş sağlayacak olmadı okulda görüşeceksiniz zaten .”demesi ile daha fazla üstelemedim.
Fakat içim içimi yemiyor da değildi .Lakin ansızın gelen bildirim tüm içimdeki kurtları yerle yeksan etmişti.
Normal bir şekilde konuşmamıza rağmen ilk defa farkında olmadan “canım “demişti bana ...
Birde en sonunda bana benim taktikle dumura uğratması da bir olmuştu. Ama Nazlı’m demeden bu benim en güzel dumura uğrayışımdı...
İki gündür akşam yemekleri ve günümüzün çoğu bir hayli uzun ve kötü geçmişti.
Anneme az da olsa yumuşadığımızı gören babaannemin kaynanalık yapası tutmuştu kısaca. Ama ne Rozer’im ne de ben fırsat veriyorduk ona bu denli anneme yüklenmesine. Zaten onun asıl siniri de bunaydı...
Batuhan’larla iki gündür pek görüşmemiştik fakat bu akşam Şadiye hanımın buyruğu ile bize akşam yemeğine geleceklerdi.
Her ne kadar Nazlı için şuanda gergin olsam da Nazlı nın babası babamla yakın zamanda iş ortağı oldular.
Aslında Nazlı nin abisinin maçı alması bir hayli değiştirdi onların hayatını gibi gözükse de değişen bir şey olmamıştı. Sadece Murat amcanın küçük olan işletmesi büyüme imkanı bulmuştu böylece satışları bir hayli yükselmeye geçmişti.
Yarın yemek bir nevi iş yemeği babında olacak olsa da pek öyle olmayacaktı bizim ve Melek teyzeler için...
Nazlı, yalandan nefret ederim demişti sevdiğim insanlardan duymayı demişti o akşam onunla yürüdüğümüz mahallenin yollarında. Bu yalan benim tercihim olmamıştı ki ... İllaki öğrenecekti gerçekleri. O zaman nasıl izah edecektim kendimi ona . Zaten yıkılmış olacaktı. Ve en acısı benide yanında istemeyecekti.
Kendisi de asla öğrenmek istemezdi ki zaten gerçekleri... İstemezdi Melek teyzeyi kaybetmeyi . Onsuz bir hayat sürmeyi....
Peki ya Karadağlılar ne yapacaktı gerçekleri öğrenince?
Çok kan akacak ,dahası bir anne evladına kavuşacak diye bir anne evladından olacaktı...
Adım kadar eminim ki Zara teyze her zamanki gibi bencil bir insana dönüşecek ve ne Melek teyzeyi anlayacak ne de onun Nazlı ‘yı görmesine izin verecek ?
Ve yine adım kadar eminin ki Nazlı Karadağlıları istemeyecekti .
Tek temennim o gün geldiğinde Nazlı ‘nin beni anlayabilmesi ....
Sorsa tabiki asla inkar etmeyecektim fakat yolunda giden bir hayatı ve bir sürü hayali varken bunların katili de ben olmayacaktım...
(AKŞAM)
Amcamlarin gelmesi ile bizimkilerle direkt benim odama geçtik Batuhan ‘in öksürüp püskürüp yaptığı kaş göz işaretleri yüzünden.
Odaya geçer geçmez “Valla ağam ve hanım ağam umutları kesin en yüksek notu Ela ve ben alacağım acı gerçek .”demesi bir oldu Batuhan’ın .
“Alın kuzen de bunun için odaya gelmemize ne gerek vardı?”diye sormama kalmadan”Niye olacak işte bu sana 1 haftada aşk mı olur diye diye başının etini yiyen sevgili kardeşimiz yani Batuhan ağamız şu Ela’ya aşık olmuş da ondan Emir .”
Şaşırdığım bir şey değildi tabii ama şuan da bunu konuşmak için odaya gelmemizi de anlamış değildim.
“Oooo ağam hayırlı uğurlu olsun . Hani bu kız gıcı-”
Tam bu şekilde Batu’nun Ela’ya olan aşkını dinlememiz akşam yatmayı buldu .
Gökçen ve Batuhan ‘in bizde kalması ile Batuhan ‘in susmaması yatana kadar da bir oldu . Kısaca ağzındaki baklayı çıkarıp sevgili olmaya karar verdiklerini söyleyene kadar çilemiz bitmedi. Acaba bende bu kadar aptal aşık mıydim diye düşünmeden de edemedim açıkçası....
#BERAT KARADAĞ #
Eylem ile tartışmamızın üzerinden yalnızca bir kaç gün geçmişti ve annem bu akşam onları yemeğe davet etmişti.
Aslında tek çağırmak istemişti fakat Banu Hanımlara ayıp olmasın diye onlara da teklif etmişti fakat Fatma hanım önemli bir işlerinin olduğunu yetişebilirlerse bir çayımızı içeceklerini söylemiş yoksa bir dahaki sefereymiş...
Annem zaten birlikte çağırmak istememişti fakat Fatma hanımın deccallığı yüzünden ayrı da çağıramamıştı. Fakat ne önemli işleri varsa ki bence çokça önemli böyle bir yemeği reddetebilmişti.
Tek geliyor olmalarına da sevinmiştim açıkçası çünkü Nazlı onların yanında açıkça pek mutlu ve konuşkan değildi.
Ayrıca Eylül ‘ün sürekli Nazlı ile konuşmayayım diye sarf ettiği çabalar beni bile sıkmıştı.
Bana top atıp yaktığı o piknik gününden beri tanımıyordum ben Nazliyi ...
Eylemim sürekli bahsederdi ondan ....
Eyleme göre çeşitli haylazliklari vardı Nazlı’nın ama bana göre aşırı dobra bir kızdı ve nasıl olduğunu çok geç de öğrensem bu minik cadı benim süt kardeşim çıkmıştı.
İlk gördüğümden beri sevmiştim Nazliyi . Üstelik insanları bu denli kolay sevemezken ben...
Anneme çok benziyordu davranışları. Nedenini bilmem . Belki şuanda kayıp kardeşimi arıyoruz diye bana öyle geliyor ama kızdığı zamanki göz devirmesi güldüğündeki gamzesi ,annem gibi tek tarafında vardı gamze . Belki bu yüzden onu kardeşim yerine bile koymuştum. Aslında bilesi fazla öyleydi. Ne de olsa süt kardeşimdi benim .
#NAZLI (LAVİN)KORKMAZ #
Babaannemlerin gelmeyeceğini öğrenmem ne yalan söyleyeyim mutlu etti beni . Son zamanlarda sürekli annem ve benle uğraşması zaten sinirlerimi bozuyordu .
Birde Zara Hanıma önemli işimiz var demiş ya buna işte bayağı güldüm . Bu önemli iş maalesef ki Eylül’ün fizik quizinden düşük alması...
Neymiş madem ben okumuşum sınavları niye üç beş fazla vermemişim ya da niye Rozer e çalıştırdığım gibi Eylül ü de çalıştırmamışım. Bu sefer son noktayı babişkom koydu . Anlaşılan babaanneme sinir olan yalnızca biz değilmişiz. Her ne kadar annesi diye alttan alsa da “Anne sen herkesi benim kızlarım mi sanıyorsun. Eylül geçti mi tamam işte de geç. Kusura bakma ama onun başında benim birtanem Meleğim gibi bir anne yok ki maalesef. “demeyi de ihmal etmemişti.
Zara Hanımlara gelmemizle biraz dinlenip yemeğe geçmemiz bir oldu . Bu fasilda Berat ‘cığımn benimle uğraşmaları da bir türlü bitmek bilmedi . Ama bence kardeşini bulursa ki duyduklarimdan çıkardığım kadarı ile yakında bulacaklar gibi çok iyi bir abi de olacaktı.
Yemek masasında laf yerinde bir tek kuş sütü yoktu . Zara Hanımın bir hayli özendiği belliydi bu yemek için.
Babam ve Azat Bey in iş konuşması haricinde masada koyu bir sohbet devam ediyordu. Abim ve Berat’ın futboldan girip tıpa kadar uzanan sohbetleri ardından Zara Hanım üstten üstte ablamla Berat’a laf çarpıtmaları da kimsenin gözünden kaçmadı.
Bir ara Zara Hanım kendi özel tarifi ile yapmış olduğu mezgiti bize servis etmek için ayağa kalkmıştı ki meleğüm hemen lafa girerek “Nazlı’ya koyma canım o yiyemiyor da.”diye nazikçe açıklamasını da yapmıştı ama Zara Hanımdan hem cevap gecikmedi hemde bana ithafen “Güzelim bence bir denemelisin ,sosu bana ait ve içimden bir ses bayılacağını söylüyor .”demesi ile Zara Hanım in yeterince anlamadığını anlayıp “Yok ,ondan değil eminim mükemmel olmuştur ellerinize sağlık ama benim deniz ürünlerine alerjim var maalesef, ondan ötürü yiyemiyorum .”dememle “ Çok özür dilerim bebeğim bilmiyordum.” Dese de bu sefer lafa atlayan Berat oldu “Resmen hayata 1-0 geride başlamışsın babam gibi . Olacak iş değil” bir hayli şaşırsam da merağımı bu sefer Azat Bey giderdi . Fakat önceliği annemle babama soru sorarak başladı “Ne zaman farkına vardınız peki ?”demesi üzerine herkes sanki devlet meselesiymiş gibi pür dikkat babamı dinlemekteydi. “ Bu yaz ama alerjik belirtileri uzun süredir vardı fakat çok saçma bir şekilde uzun bir süre doktorlar anlayamadı neye alerji olabileceğini hatta alerjisi yok falan da dediler bir süre ama her balık yediğimizde alerjik reaksiyonlar fazlaca oluyordu Nazlimda . Baktık devletin doktoru da özel hastanenin doktoru da bir işe yaramadı ne yapacağımızı şaşırmıştık ki olayı Eylem’im çözdü. Yazın Kadıköy’de balık ekmek yedikten bir süre sonra bayıldı Nazlı,hastane zehirlenme ihtimalini öngördü fakat Eylemim ‘in kanda istediği birkaç test sonrası alerji testi her şeyi açığa çıkardı. “ Bu kadar uzun konuşmanın verdiği yorgunluktan derin bir nefes aldı babam . Sonra Azat Bey konuşmaya başladı. “Hemen hemen bende Nazlı nin yaşlarında iken farkına varmıştık. Alerji denince genelde akla hayvan tüyü, toz ,polen geldiği için kimse pek ihtimal vermiyor yaygın bir alerji türü de olmadığı için. “deyip bana yönelmişti bakışlarını.
“Normalde annem mutlaka kışın her hafta bir gün yapardı çok da seviyorum ama işte maalesef yiyemiyorum . Hatta sırf bu yüzden eve balık sokmuyorlar ne annem ne babam .”
Dememle yüzümdeki o üzgünlüğü görmüş olacak ki Zara Hanım “Ben de bayağıdır yapmıyordum aslında en son kızıma hamile iken canım çekmişti yapmıştım Azat yemesin diye de kırk takla atmıştım.”söylediği şeye bence pişman oldu çünkü anladığım kadarı ile Azat beyle araları limoniydi ama benim için söylediği için de pek umursamamıştı da ayrıca.
“Babam da çok seviyor senin gibi ben çocukken annemle babamın tek kavgası bunun için olurdu annem ne kadar yapmak istemese de aynı Melek teyze gibi her şeyde bir vitamin var diye sıkça yapardı ama babamın aradan aradan tırtıklamalarından annem bir hayli yorulurdu babamı takip edecek de bir tane bile yedirmeyecek diye .”
Demesi ile Berat’ın yüzünde gördüğüm tek şey buruk bir tebessümdü . Belki tek inancı kardeşiydi. İnandığı tek şey onu bulduklarında tekrar bu huzurun içinde olabileceklerini düşünmesiydi.
Yemek faslı bitince görevli masayı toplarken Zara Hanım mutfaktaki diğer görevliye çay servisi için bakmaya gitti . Kısa bir süre sonra geri döndü. Yerine oturmasıyla kapının çalması bir oldu. Gelenler amcamlardı.
Kısa bir hoş geldin faslı bittikten sonra saçma sapan sohbetlerin başlaması da bir oldu .
Hatta öyle ki babaannemin ders konusunda beni övmesine karşılık annem “Yok valla anne bu ara dersin yüzünü gören cennetlik .”diye bana sahte kızgınlıkla sitem etmesi de bir oldu . Ne kadar haklı da olsa göz devirmekle yetindim fakat herkesin odağı fazlaca üzerimdeydi. Babam bile bir hayli şaşırmıştı annemin söylediğine ama nedense bende jeton yeni düşmüştü. Anlaşılan yarınki ödev için babama yer yapıyordu annem . Çünkü ne kadar tanıdık da olsa ailesi babam niye Ela ve Beyza ile yapmıyor diye annemin başının etini yiyebilirdi . Annem bu yüzden burada açmıştı konuyu . Daha fazla dayanamayıp “Dönem ödevi verdi de fizikçi şimdiden ikişerli grup şeklinde pazartesi son ve ben ödevi unutmuşum bugün hatırladım onu diyor annem baba ya.”dememle babam “Ee annen arar Neşey i ya da Sema ‘yı kizlar gelir bize yaparsınız bir şekilde yetişir kızım.”demesi ile annem “Kızlarla yapmıyor Murat ödevi herkes sıra arkadaşı ile yapacakmış, zaten yarın yapacaklar Emirhanla .”demesi ile babamın bu konuyu evde konuşalım bakışını atıp konuyu kapadı ama sevgili abim “Sen niye herşeyi Emirhanla yapmaya başladın Nazlım ? demesi de bir oldu fakat ben cevap vermeden hayretler ola ki kıyamet yakındır bence sevgili aşk düşmanı “Sıra arkadaşı Emirhan olduğu için olabilir mi abi ?”deyip beni kurtarması bir oldu ama bu sefer araya Berat girdi “Abin sadece ödevi kastetmedi Eylem ,geçen maçta da vardı bu çocuk?”meleğüm tam cevap vermeye hazırlanıyordu ki Zara Hanım “Ee yani Berat ve Mert görende Nazlı illa ben ödevi Emirhanla yapayım dedi. Sira arkadaşı o ki onunla yapıyor .”Demesiyle “Ayrıca maça ben davet ettim oğlum bir sorun mu var ?”demesi de bir oldu annemin . Her ne kadar maç lafını Berat etse de annem abimi ikaz etmişti. Çünkü konuyu sen açtın Mert deme babında.
Bu saçma konu tam yarım saat konuşulmasına rağmen annem ,Zara Hanım ve sevgili aşk düşmanım noktaları ardı sıra koymuşlardı. Tabi tüm bunlar olurken Banunun haset dolu bakışları da bir bitmek bilmemişti. En son daha fazla dayanamamış olacak ki “Bizde Eylül ‘e Kürtçe öğretecek bir hoca arıyoruz valla Zaracim “demesi ile Zara Hanım “İnşallah bulursunuz ya canım, benimde pek bildiğim yok ki buralarda sana önereyim”demesi ile annem bir şey söyleyecek gibi oldu fakat sonrasında vazgeçti.
Tüm bu konuşmalar olurken babam ,amcam ve Azat Bey koyu bir iş sohbetindeydiler .
Bir ara Zara Hanım yarınki yemeğe de değindi ve babaannem bu olayı saçma bularak Ayşen’le hala daha ne konuşuyorsuna kadar mevzuyu getirdi ama babamın verdiği cevapla daha da ağzını açamadı. Tabii her ne kadar Zara Hanım ve Azat Bey de annem ve babamı tastiklesede Berat Karabey’lerin adını duyar duymaz bir öfkeye kapılıyor ve elinde olsa ortamı terk etmek durumda bile olurdu . Fakat bu sefer emice kızının lafa girmesi ile Berat abiye ithafen “Ya abi acaba bana sen mi öğretsen Kürtçe yi ?”demesi ile Berat direkt reddetti ama Zara Hanım in ikazı ile bana dönüp “Sana da öğreteyim mi fıstık.”demesi ile “Kürtçe öğrenip napacağım Allah aşkına abi ya hadi Eylül anlaşılan kaldığı bir dersin yerini tutsun diye mecbur öğrenmek zorunda benim zorum ne ki şimdi durduk yere Kürtçe öğreneyim?”dememle “Irkçılık yapma kız cimcime .”demesi ile abim “Irkçılıkla ne alakası var Berat ,Nazlı için zaman önemli değil mi kız kımırcık? Gelip senle Kürtçe öğreneceğine her gün iki saat daha fazla uyur .”demesi ile abime iyicene bilenmiştim. Buna yüksek sesle kahkaha atan babaanneme de tabii ve hak verircesine kafa sallayan sevgili aşk düşmanımada.
“Hahaha komik misin çen ya ?”dememle abimin bana arkasındaki yastığı firlatmasi ve annemin “Nazlim. “diye ikaz etmesi de bir oldu .”
Tüm bunlara sinirlenmişken gelen bildirimle öfkemi rafa kaldırdım.
“Eve geçtiniz mi güzelim.”
Gelen mesaj Emirhandandı hızlıca cevap verdim .”Yok daha Zara Hanımlardayiz birazdan geçeriz ama .”
“Peki güzelim, sen iyi misin ?”
“Iyiyim canim iyiyim de abim işte sinir etti Berat abiyle beni onlara takığım şuan.”
“Allah Allah kim sinirlendirmiş benim güzelimi? Valla hepsini doğduğuna pişman ederim. Ben görmek için sebep arıyorum o beyefendiler görüyor üstüne seni sinir mi ediyorlar .”
“Bir de bayıl istersen Emirhann”
“Hastaneye ziyarete geleceksen neden olmasın.”
“Tövbe tövbe Emirrr ya .”
“Şaka yaptım güzelim müsait olsan şakayı daha uzatırdım ay sen benim için...... falan diye ama neyse yarın için izin alabildinmi güzelim. Kaç gibi gelirsin bize ?”
“Geç oldu farkındayım ama eve gidince yazsam uyumuş olur musun ?”
“Haber bekliyorum o zaman senden güzelim bende ders çalışacaktım zaten . Görüşürüz ”
(OKUNDU.)
Sohbetten çıkar çıkmaz Zara Hanım mutfağa meyve getirmeye giderken su almak için ona mutfağa kadar eşlik ettim.
Mutfağa girerken “Canım ben gönderirdim suyu sen niye zahmet ettin .”demesi ile “Yok ne zahmeti hem ben öyle kendimi rahat hissetmezdim zaten .” Meyve tabaklarını servise gidince görevliler Zara Hanım bana dönüp “Emirhan erkek arkadaşın galiba .”Anlamamazlıktan gelip evet arkadaşız dememle “Sevgilin demek istedim güzelim. “demesi ile suyu püskürmem bir oldu . “Cevap vermeden ben salona geçeyim desem de “Ben cevabımı aldım zaten deyip makas aldı benden .” Üstelik tam çıkıyordum ki mutfaktan “içerde çokça belli ettin zaten kızararak ama erkekler anlamazlar ayrica onlarda bu kadar zeka nerede ?”demesinin ardından direkt salona geçtim.
Salona geçer geçmez kendimi salondaki berjerlerden birine atmam bir oldu . Hem bir hayli dumura uğramıştım hemde bir an önce eve gitmek istiyordum , sıkılmamama rağmen sebepsizce...
Meyve faslında Eylül Berat’la kürtçe işini bir şekilde kısaca Zara Hanımın ikazları sonucu kabul ettirmeyi başarmıştı.
Buraya geldiğimizden beri gözümden kaçmayan tek şey ablamın Berata meydan okuyan bakışları, Berat’ın ise hazmedemediği o yenilgi .
Saçma sapan geçen bu günler bir hayli kafamı karıştırmaya yetmişti.
Hem kendi yaşadıklarım hem annemin sürekli anlam veremediğim bir şekilde her şeyden hem tedirgin hem korku duyar olması,ablamın gün geçtikçe, son günlerde hatta uzunca bir süredir bana olan değişen tavırları ve bu denli bizle ,ailesi ile arasına erimeyecek binlerce buz koyması kafamı fazlaca karıştırıp beni haliyle yıpratmaya yetmişti.
~BERAT KARADAĞ ~
Ne kadar eve geç gelmek hatta gelmemek için çabalamaya çalışsam da annemden yediğim koca bir azarla onun da geleceği bir akşam yemeği faslına mecbur bırakılmıştım.
Son dakikaya kadar evden çıkmak dahası eve geç gelmek için ne kadar sebep oluşturduysam annemin”Ne halin varsa gör Berat.” İkazi sonrası yemek için evde hazırdım.
Adım kadar emindim ki o da şuan buraya gelmemek adına olmayan dersin sınavlarını dahi öne sürmüştür. Bari onun çabaları boşa çıkmasın da gelmesin diye umarken bana garezi varmış gibi inadına buradaydı.
Bu denli hazırlanmak zorunda mıydı? Her zamanki gibi göz kamaştırdığı yetmediği gibi bu akşam ayrı bir hazırlanmıştı. Beni çıldırtmaya kesinlikle yemin etmiş gibi bir edası vardı .
Bir türlü anlamıyordum. Niye , niye yanımda olmak yerine karşımda olmak zorundaydı?
Bakışlarındaki çaresizlik nereye kaybolmuştu da yüzüme “canını yakmaktan geri durmayacağım “der gibi bakıyordu.
Ona bu denli ihtiyacım varken neden kendini benden bu denli uzak tutuyordu.
Çokça sert çıkmıştım bir anda güzelce sorup konuşmak yerine sadece onu suçlamıştım. O da ağzımın payını vermekten başka bir şey yapmamıştı.
Gecenin tek güzel yanı Nazlı ‘nın burada olmasıydı. Onu ne denli kardeşimin yerine koyduğumu onu her gördüğümde kendime itiraf ediyordum . Gece boyu Mertle birlikte Nazlı’yla uğraşıp durmuştuk ta ki Fatma hanımlar gelene kadar...
Fazlaca şaşırmıştım Nazlı ‘nın da tıpkı babam gibi deniz ürünlerine alerjisi olduğunu duyunca. Annem için Nazlı’nın ve Melek teyzenin yeri fazlasıyla ayrıydı. Kardeşimi bulunca da annemin Nazlı ‘ya duyduğu hayranlık ve sevgi bitmeyecek gibi duruyordu.
Kısaca Eylem’in umursamaz meydan okuyan ve artık umrumda değilsin bakışları, annemin zoruyla Eylül ‘e öğreteceğim kürtçe olsa bile Nazlı’nin varlığı hepimize iyi gelmeye yetmişti.
~ZARA ROJİN KARADAĞ ~
Nedenini bir türlü kendime ikna edemesem de edemesek de Nazlı’m bana bize fazlasıyla iyi geliyordu.
Hatta Azat’la konuştuğum tek konu Nazlı olabilirdi . “Nazlı ‘ya her baktığımda seni görüyorum Zara’m” demişti Azat bana nedensizce . Sonrasında ne kadar pişman olsa da çünkü beni üzdüğünü düşünmüştü ama öyle değildi. “Kızım yaşasaydı Nazlı’m la çok iyi arkadaş olurdu demiştim Melek’e kızım yaşıyordu ve eminim ki kızımı da bulduğumda Nazlı ‘yla çok iyi bir arkadaş olacaklardı.
Kızımı bulsak bile Nazlı her daim bizim hayatımızda kıymetli bir yerde olacaktı tıpkı Melek gibi . Nazlı’m sadece bana ilaç olmamıştı aynı zamanda Azat ve Berat’a da ilaç olmuştu. Nazlı ‘yı emzirdiğimi duyduktan sonra Berat daha bir hassas olmuştu Nazlı konusunda . Süt kardeşim muhabbeti adı altında Nazlı'yı sinir dahi etmeye çalışmıştı ama başaramamıştı.
Mutfaktaki Nazlı ile konuşmam pek iyi olmamıştı anlaşılan. Nedensizce gerilmişti diyip geçerdim normalde ama sanırım tahminim doğruydu . Emirhan erkek arkadaşıydı. Gözlemlerime göre sadece Melek biliyordu . Zaten Nazlı ne olursa olsun asla Melek’ten bir şey saklamazdı.
Çay faslındaki Melek ‘in sahte yakınmasını bir tek ben anlamıştım. Babasının sıcak bakmayacağını bildiği için öyle davranmıştı. Ne de olsa babalarının prensesleridir kızları. Yanlarına kimsenin yaklaşmasını da istemezler .
~NAZLI(LAVİN)KORKMAZ~
Eve geleli çok olmamıştı derhal odama geçmiş üstüme pijamalarımı giyip annemin yanina salona alt kata inmiştim. Ödev için konuşacaktım ama halimden anlamış ki benden önce konuştu.
“Annecim Emirhan bize gelsin hem zaten akşama bize gelecekler .” demesi üzerine “ Peki meleğüm ben bir Emirhana yazayım. “ dememle “Kütüphanede falan mı çalışacaktınız”diye sordu anlaşılan tavrımdan başka bir şey demek isteyeceğimi anlamıştı. “Emirhan bize gel-“ dememe bile fırsat tanımadan “Ee ama geliyor anne terliği. “demesi ile “Kabul etmeyeceğini bildiğim için kabul etmedim meleğüm anneme soracağım dedim.” Biraz önceki terlik yerini gururlu bakışa bıraksa da “Şimdi daha ne yapacağımız belli değil meleğüm ve iki üç günümüz var ,yarın ne yapacağımıza karar verip Cuma günü başlayacağız o yüzden kütüphaneye gitsek daha iyi olur hem yarın hazırlıkta var öğlene kadar gelmiş olurum eve .”dememle “Sen nasil istersen meleğüm ama yatmadan da bana haber ver demesi de bir oldu .
Emirhan’a hemen yazmamla mesajı hemen okuması da bir oldu . Zaman kaybetmemek adina Eyüp ‘teki sahil kenarına gidecektik .
Sakın kafayla detaylıca düşünmemiz dışarıda çalışmamız iyi olacaktı. Yoksa ben abimi çok iyi biliyordum dakika başı odaya gelecek “Eee daha bitmedi galiba”diye diye başımın etini yemesi kaçınılmazdı.
En azindan ne yapacağımıza karar verip çalışmalarımızı evde yapsak daha akıl kârıydı.
Annemin kabul etmediğini anlayıp özür bile dilemişti Emirhan gereksiz yere . Anlaşılan boş gibi gözüken bu hafta bir hayli yorulmamla son bulacaktı.
Kafam dağılsın diye bitirdiğim 2 paragraf kitabı da buna dahildi. Aklımı paragrafa veremeyip de defalarca okuduğum sorular da buna dahildi.
Hayatımın bir anda bu denli değiştiğini düşünmem gözümü bu denli korkutmamalıydı.
Her şey bu denli çıkmaza girmek zorunda mıydı?
~EMİRHAN KARABEY ~
Pek fazla geç saate kalmadan Nazlı’m bana dönüş yapmıştı. Melek teyzenin pek sıcak bakmaması sonucu (!)ki bu benim fazlasıyla işime gelmişti Nazlı’mla baş başa sahilde çalışacaktık.
Tabii öğlene kadar sürecek olan çalışmamız çalışma sayılabilirse...
Resmen pazartesiden bu yana Ömür hocaya etmediğim dua kalmamıştı. Şu ödev işini ne güzel de bulmuştu.
Tamı tamına bu denli sırıta sırıta düşünmem kapının çalınmadan dan diye annemin odaya girmesi ile son bulmuştu.
“Oğlum senin saatten haberin var mı?”diye ikazina karşılık “Anne yarın Nazlı’yla ödevi yapacağız sabah dışarı çıkacağım.”
“Tamam oğlum, anlaşılan izin vermemiş Melek Nazlı’ya buraya gelmesine . Haklı tabii . Ne de ols-“annem lafını tamamlamadan “Yaa annem evet öyle. “dememe karşın “Bu da senin işine gelmiş gibi Emirhan bey .”ikazlarinin ard ardi kesilmediğini anlayınca “Sahilde çalışacağız annem sadece taslak yapıp geliriz . Çok gecikmeyiz .”dememe karşın “Aman sır da vermeyesin ağam . Ağzından kerpetenle lafı zor alıyoruz resmen . Peki oğlum ben yatıyorum. Hadi sende yat çok gecikme .”
Son lafları beni afallatsa da annem resmen şimdiden kaynanalığa bürünmüştü.
~AŞK DÜŞMANI ~
Berat’in bakışları gece boyu üzerimden bir saniye ayrılmamıştı. Gözleri ile af diler gibiydi . Hayır ama böyle olmamalıydı. Her şeyi mahveden benken bu denli gözleri ile beni mahvetmemeliydi. Çünkü onun bir suçu yoktu .
Benim de suçum yoktu .
Annemin de suçu yoktu .
Deli divane kızının öldüğüne bir saniye bile inanmayan o kadının da suçu yoktu .
Annem....
Elimi kolumu bağlayanım ....
Eğer o olmasaydı, onu ne denli mahvedeceğimi bilmeseydim bir dakika bile susmazdım ,susamazdım.
Babam ...
Beni sebebi olmadığım şey için bu denli yıpratmak dışında onun da bir suçu yoktu .
Peki ,kim suçluydu?
Niye bu denli yaralar açılmak zorundaydı içimizde.
Özür dilemesi gereken kişi o değil bendim.
Eve geleli daha ne kadar olmuştu ya da kaç saat mi demeliyim, o özür dileyen mesajın bana gelmesi için . “Çok sinirliyim Eylem, sana bana anneme babama kardeşimin hayatını çalan herkese . Ama anlayamıyorum. Niye ya niye bu denli canımı yakmak istemen . Evet kabul ediyorum saçma sapan bir şeydi ve ben kırdım seni üstelik Ayşen teyze öyle bir şey yazmamasına rağmen. Senden sonra gidip ne yapmak istiyorsun diye sormamla söyledi notla alakası olmadığını ama düşünemedim. Belli ki bizimle oynayan yalnızca Ayşen teyze değil. Ama neden yanımda olmak yerine karşımda olmak istediğini bir türlü anlayamıyorum. O notta gerçeklik payı yoksa bir hiç uğruna niye beni sildiğini. “
Sanki bana mesaj atmasını beklemişim gibi aynı dakika mesaja girmesem belki de sonradan pişman olacak ve bir de ne yazdı acaba diye kafayı yiyecektim. Çünkü sadece 3 dakika sonrasına o mesaj herkesten sil yapılmışti aklımin önüne geçebilen kalbim sayesinde mesajı gelir gelmez saçma bir iç güdü ile screenshot almam bir mucize olmuştu benim için.
Neden yazmıştı?
Neden silmişti?
Benden bu konu hakkında uzak durmalıydı yoksa bir çuval inciri berbat edecek hale gelmiştim. Özellikle son yaşadıklarım ve onun sürekli burnumun dibinde bitmesi beni bu hale getirmişti.
Ben tam bunları düşünerek kafayı yemeye ant etmiş gibiyken birden göz bandı ile odama giren bir adet Nazlı’yı görmemle sabır çekmem de bir oldu .
“Yine ne oldu Nazlı?” dememle meşhur göz devirmelerinden birini bana armağan etmiş ve usulca yanıma gelmişti. Telefonunu komidine bırakıp “Konuşmamız gereken şeyler sence de yok mu abla?”diye sormasiyla onu def etmeye hazırlanıyordum ki lafa girmesi de bir oldu.”Sence de abimde birkaç günlük bir gariplik yok mu?” bir hayli şaşırmıştım konunun benimle alakalı saçmalamaları olacağını sanırken konu nasıl abime gelmişti ? Dahası bu şeyi benim annemin değil de Nazlı ‘nın fark etmesi beni bir hayli şaşırmıştı.
“Ne gibi farklılıklar Nazlı’m mesela neyi farklı geldi sana ?”dememle bir göz devirmesi daha sonra “Ben ciddiyim abla .”demesi de bir oldu . Abla. Nazlı bana abla dedi . Eylem yada Aşk düşmanı demek yerine abla dedi. Anlaşılan ciddi bir meseleydi.
“Ben de ciddi olarak sordum.”dememle “Nasıl yani sende mi bir şey anlamadın? Demesi bir oldu . Ne yapmaya çalışıyordu? Beni çıldırtmak mi istiyordu gizem yaratarak . Maalesef ki fazlasıyla başarıyordu
“Nazlııı.”meşhur ikazım sonucu konuşmaya karar verdi nihayet.
“Şey ?” demesiyle “Nazlı git başımdan yarın annem-“lafımı tamamlama izin vermeden “Anlatıcam ama abime nasıl öğrendiğimi söylemek yok . Yemin et hemen şimdi.”İyice kizsamda anlaşılan yine bir Nazlı yöntemi ile abimin hakkından gelmişti Nazlı hanım. Çok da yelkenleri suya indirmeden “Bakarız. “deyip anlatmasını bekleyecektim ki bakışları ile ciddi bir şey olduğunu iyice anlayıp “Tamam yemin ederim söylemeyeceğim nasıl öğrendiğini. “ Yemin de etsem Nazlı hanım içimden tövbe ettiğimi anlamış olacak ki “Eğer nasıl öğrendiğimi abime söyleme gibi bir hataya düşersen sevgili ablacım.....”derin bir nefes alıp “geçen gün daha net bir tarihle annemin seni beni almaya göndereceği gün değil dersinin sınavının olmadığı halde anneme yalan söylediğini dahası babama Berat’la sevgili ol-“lafları ile benden abla terliği istese de “Tamam be ne uzattın söylemeyeceğim, o konuyu sonra öteceksin de konuya gel artık Nazlı kızıyorum artık”
Anlaşılan gece bizim için uzun geçecekti. Gıcık şey ayrıca nereden bilebilirdi o gün ne dersimin ne de sınavımın olmadığını yoksa ...... Yoksası Nazlı içi hiç iyi olmazdı. Saç baş girerdim bu sefer .
Gerçekten de gece bir hayli uzun geçmişti bizim için. Biz bunca şeyi nasıl görememiştik. Abim gözümüzün önünde bu denli acı çekerken ben nasıl bu denli kendimle kafayı bozmuştum.
“O çocuk senin ailenden daha mı kıymetli demişti.” annem o saçma geçen konuşmamızın sonunda “Elbette değil .”demiştim o zaman ama gerçekten ben ailemden bu kadar kendimi soyutlamış mıydım?
Peki annem nasıl anlamadı diye düşünmeme kalmadı beynim benden önce akıl verdi bana Emirhanların gelmesiyle annemin uykuları zaten haram olmuşken şimdi birde o kara gece gün yüzüne çıkmıştı. Günlerdir hatta haftalardır gözünün başka bir şey gördüğü yoktu. Peki Merve bu kadar kötü olmayı nasıl başarmıştı. Ne istemişti abimin saf sevgisinden ....
Bizim gözlerimizi kapayıp sadece yaşananları sallamakla uğraştığımız bu günlerde abim Merve ile ciddi bir şekilde konuşmuş laf yerinde “Boyunun ölçüsünü almıştı.” Peki ama neden . Madem abime karşı bir hissi ,duygusu,sevgisi ne bileyim işte kısaca bir aşkı yoktu neden abime bu denli yakın davranmıştı? Hele o maç günü.....Resmen onun gazlaması ile maçın seyri bir hayli değişmişti
Nazlı’nın anlattığına göre ki Nazlı bir konuda emin olmazsa değil o konu hakkında bir kelime konuşmak fikrini dahi söylemezdi.
Merve maçtan bir yada bir buçuk hafta sonra teyzesinin oğlu ile nişanlanmış ve çok yakında evlenecekmiş. Abim Merve ile ciddi bir şekilde konuştuğunda öğrenmiş bunca olup biteni. En son cümlesi abime “Bu olanlari yaşanmamış sayacağım Mert çünkü biz çok iyi birer arkadaşız.” Ne arkadaşı ya abi deme lazım olur hesabı. Madem abime karşı bunu sadece abim diye söylemiyorum,bir hissiyatın yoktu neden ona bu denli umut verdin .
“Bu işte bir iş var abla .”demişti Nazlı ve “Her şerde de bir hayır var. Ee artık Merve diye bir kişilik bozukluğu yaşayan şahıs kalmadığına göre abimin kör gözleri Nurgül yengemin ona olan aşkını görür. “ Ne de olsa artık Nazlı ‘dan mutlusu olamazdı. Ne demişler bir şeyi kırk kere söyle olsun diye . Nazlı bu işin başını artık bırakmazdı zaten abim yüzünden tek cümle edemiyordu ama anlaşılan zorbalamalarina başlayacaktı Nazlı hanım. Nurgül yengem de Nurgül yengem diye .
Nazlı’nın tastiklediği bir sevgiydi Nurgül’ün abime olan sevgisi . Çünkü Nazlı’ya göre hem ne istediğini biliyor hem de Nazlı’nın meşhur çıkarımlarıyla Nurgül eğer bilseydi abimin başka birini sevdiğini asla abimi sevmezdi diye . Çünkü abim de her insan gibi öyle biriydi . Kendini sevdiğni düşündüğü için bu denli ilgilenmiş olsa da Merve’yle bir başkasının varlığıyla bu konunun güncelliğini tarih olup rafa kalkmıştı.
Bu olay yarın bizzat anneme intikal edecekti ve kesin çözümle çözülecekti.
Bu konu burada kapanmayacaktı ama Nazlı Hanım ‘in da bir türlü gidesi de yoktu . Odaları ayirmamıza rağmen Nazlı bir türlü beni bırakamamıştı.
“Eeee ?”diye saçma çıkan bir sesimle “Neyse hadi uyuyalım, sabah erken kalkacağım zaten .”deyip yanıma yatması da bir oldu.
Gerçekten çıldırmama ramak kalmıştı. “Nazlıcım ufaktan yaylan .”dememe bile “Yok ya ben yaylana yaylana yatmayı sevmem .”demesi de bir oldu . Zaten her şeye bir cevabı vardı cadının. Madem öyle o zaman biraz önce beni tehdit etmenin cezasını çekecekti.
“Sen az önce beni tehdit mi ediyordun? “der demez gıdık canavarını devreye sokmam bir oldu. “Vallaha çığlık atarım. Adam öldürüyorlar yetişin komşular diye bağırırım. “ Yok deve ama ya “Bağır Nazlı’m bağır. Hatta kurtar beni Em-“dememe bilr kalmadan “Ne alaka Eylem ?” Eee ama kaşınıyor resmen .”Nazlı ? Annemle konuşmalarınızı duydummmmm. Ha bir de yarın ki ödev niye evde yapılmıyor acaba?”
Göz bandını yukarı kaldırıp müthiş göz devirmelerinden birini daha armağan edip tam ayaklanacakken.
“Tamam be şaka yaptım. Ama anlamadık sanki . Madem kıvama geldin şimdi öt bakalım dersimin dahi sınavımın olmadığını nerden biliyorsun ?”dememle “Annem kızar bu lafı söylediğimizde günah söylemeyin der ama “ALLAH’IN sopası yok sevgili a.d’mm.” demesi de bir oldu .
Daha fazla uzatmayacağını anlamam bir oldu ama hanımefendi ona da bir şart koştu. Fakat yüzümdeki ifadeyle bu şartı da çöp oldu . “Berat abi sana yazmadan önce benimle konuştu da oradan. Yani bana dersinin olup olmadığını sordu ve bende yok dedim . Ama ne hikmetse sen anneme sınavım var demişsin. Neden ?”
Söyledikleri ile iyice dumura uğramıştım. Berat ne yapmaya çalışıyordu? Bunu bana da sorabilirdi ama o Nazlı’ya yazmayı tercih etmişti.
Nazlı cevap vermeyeceğimi anlamış olacak ki yatış pozisyonuna geçmişti.Babamın ikazı ile bir şey demeyip yanına kıvrıldım. O sırada saat kurma bahanesiyle girdiğim sosyal medyada Berat’ın story koyduğunu görmemle girip girmeme ikilemde kalsam da onu daha fazla umursamamalıydım. Onu gerekirse tüm hayatımdan çıkarmalıydım. Ne yapmaya çalışıyordu artık algılayamıyordum. Belki de kendimi kandırıyorum ama o anda Nazlı’nin yanımda oluşu daha fazla düşünmemi engelleyip direkt olarak bütün sosyal medya hesaplarından hem takipten çıkmıştım hemde engeli basmıştım. İçimdeki merak bir türlü dinmiyordu ama artık iş işten geçmişti.
Nazlı hanımın yanımda yaylana yaylana yatması da bu merağımı dindiremese de buraya taşındık taşınalı sık sık Nazlı ile yatar olmuştuk. Bir şey uzak olunca kıymetli oluyormuş onu daha iyi anladım ya da sana kötü gelen şeyler bazen ALLAH’in bize lütfü oluyormuş onu da buraya taşındıktan sonra anladım anladık.
Ne kadar şikayet eder dururduk bizim odalarımız neden ayri değil diye ama meğer o bensiz bende onsuz mutsuzmuşuz bunu anlayamamışız.
Onun beni sinir ederek uyumaları benim sırf onu sinir etmek için gerek ikazlarım gerek sırf ışığı kapatmak zorunda kalmayayım da uyumasın diye ekstra ders çalışmalarım ile ultra zeki olma yoluna girip de bir daha o yoldan çıkamamam....
Yatana kadar bin bir şekilde uğraşsam da günün yorgunluğundan olsa gerek hemen uyumuştu Nazlım . Nefes alışverişleri bunu doğruluyordu. O sırada düşünmemek için çaba sarf etmeme rağmen “Aptal Eylem ne vardı o storye girseydin .”diye diye dört döndüm yatakta öyle ki Nazlı “Yaa yat artık amaaaa.”diye seslenişi beni kendime getirdi.
Aklıma gelen küçük bir hinlikle Nazlı'nın telefonunu aldım. Ama nasıl almak bin bir zorlukla ....
Yaptığım şeye oldukça kızıp beni anneme dahi şikayet edecekti ama kafayı yemek üzereydim. Gece gece kendime bu denli iş çıkarmama gerek var mıydı?
Telefonun kilidini açar açmaz whatsapp dan gelen son bildirimi gözüme çarptı normalde olsa girer bir saat incelerdim ama şuanda bir an önce şu story bakmam gerekiyordu ama nasıl. Aklımdaki şeyi yapsam bile hemen olacak iş değildi ki ....
Yapıp yapmamakta bin bir güçlük çekip dakika başı vazgeçmeye kalksamda sonunda aniden gelen bir cesaretle aklımdakini yaptım. Nazlı’nın daha yeni açtığı dahası “Ya anne Allah aşkına bu nasıl çocuk, kızım biraz çağa ayak uydur diye zorla dayattırıp açtığım instagram hesabından Berat’a istek attım.
Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete. Annem öğrense fena halde mahvedecekti beni ama şuan başka çarem yoktu .
03.57 istek gönderildi ✔️
03.57 Berat tarafından geri takip yapıldı ✔️
Ne alaka ? Bu saatte uyanık ne yapıyordu ya da kiminle mesajlaşıyordu? Kafayı yememe az kalmıştı ama düşüncelerimin kuruntudan ibaret olmadığını anlamam da çok sürmedi.
Attığı story de o kızla olan bir fotoğraf vardı ve altına siyah kalp konulmuştu. Yanlarında Ege ve üniversiteden Can da vardı.
Bu ne demek oluyordu ? Bana o mesajı atıp anında silip ne yaşamıştı da hemen o kızla olan bir fotoğrafı paylaşabililmişti.
“Aynı karede olduğum tek kız yalnızca sen olabilirsin KIR PAPATYAM “dememiş miydi bana ? O halde bu story ne demek oluyordu ?
~NAZLI(LAVİN)KORKMAZ ~
Saat kaçta yatmıştım tek bir fikrim yoktu . Gözlerimi sabahın 06.55 inde açmam bir oldu alarmı bilerek öyle kurmuştum ki 07.30 a kadar uyanmış olabileyim.
Fakat alarmdan sonrası için bir dakika bile uyuyamamıştım çünkü kafayı abime hayliyle takmıştım. Komidine koyduğum telefonumun yorganın üstünde oluşu ile yaşadığımız ufak çaplı sarsıntıyı saymazsak.
Alarmın çalması ile ablamın ayağının kafama geçmesi benim bana doğru gelen bacakları görüp kendimi geriye atmam o sırada ellerimin sarılı olduğu ablamın kolunun bilek kısmını çekmem ile yataktan hakkını vererek düşmemiz bir oldu .Bizim düşmemiz ile ultra toplu olan ablamın yatağının hemen yanına koymayı tercih ettiği komedininin üzerindeki ultra minnak tıp kitaplarının bir bir devrilmesi ile annemin “Eylemmmm!”diye önce seslenip odaya gelmesi bir oldu .
Olanları idrak etmeye çalışana kadar meleğümün odaya gelmesi de bir oldu . İyi ki de hemen geldi yoksa şu aşk düşmanı beni çiğ çiğ yerdi. “Ya gece gece bu alarm ne ALLAH aşkına. Madem korkacaksın niye alarm kuruyorsun ya da şöyle sorayım madem düşüyorsun gider ayak niye beni de yanına alıyorsun?”Bu kadar saçma konuşma annemin “Nazlım sen niye buradasın?” demesi ile rafa kalksa da .Anneme attığım garip bakışım ile “Aman ALLAH’im .”deyip kitapları üzerimden alıp bizi kaldırıp o korku ile anı refleksle bir anda gözümden attığım atarken de yırttığım göz bandımı fark edip bir şeyimiz var mı diye kontrol etmeye koyulmuştu. Uyku sersemliğiyle “Senin yanına gelende kabahat, hayır anlamıyorum bu telefonun ordan kuş olup yatağa uçtu mu ?”deyip anneme kısa bir iyi olduğumu ikna etme çabamdan sonra “Bugün bana gözlük bandı almazsan bu kitapları sana dar ederim Eylem!” dememle arkamdan annemin “odana git geliyorum Nazlım.” demesi arkamdan aşk düşmanının da “ALLAH aşkına bu ne kadar saçma bir tehdit bazen senin benim kardeşim olamayacağından emin oluyorum bu zeka şaka olmalı!”demesine aldırış etmeden odama inecektim çünkü uyku başımda atasözünü katletmiştim resmen ama annemin “Sen ne saçmalıyorsun Eylem kelimelerini seçerek konuş. Senin amacın ne bir anlasam.... Bir daha bu şekilde konuştuğunu duymayacağım !”diye sert çıkan ikaz ile babam “Herkes iyi mi?”deyip odaya girmesi ve annemin odada unuttuğum telefonumu alıp kapıyı babam ve ablamın üstüne sertçe kapaması bir oldu.
Odama geldiğimizde saat 07.11 di . Annem iyi olup olmadığıma bakıp “Güzel kızım!”diye söylenip kanayan avuç içimi görünce ufak çaplı ah ederek çığlık attı. Anlaşılan düşme etkisinde hissetmesem de komedinin üstündeki çöplükteki su bardağından nasibimi almıştım.
Annem gelirken anlaşılan tam duymamıştı gerçi bende duymamış ve acıdığını anlayamamıştım. Babamın "Herkes iyi mi ?”diye sorması anlaşılan bu yüzdendi. Annem beni odada bırakıp kısa süre sonra gelip elimi temizleyip sargı bezi taktığında saat tam 07.21 di . Hala uyumam için dokuz dakika vardı. Ama bu dokuz dakika “Meleğüm neden benim yanıma gelmedin ?”diye kızması da bir oldu .Anneme ne kadar orada uyuyakaldığımı söylesem de bundan sonra sen görürsün bakışını atıp azcık yanıma uzandı.
Bu zamana kadar hep ablamla aynı odada kalmıştık annem halen daha bu duruma alışamadığımı sanıyordu ama dün konuştuklarımız yüzünden gözümde gram uyku yoktu diye orada uyumuştum çünkü odada tek başıma uyumaya kalksam sabahı bekleyemez yapmamam gereken şeyi yapar Merve’yi mahvedebilirdim. Tabii sonra anne terliği garanti olsa da . O yüzden orada uyumuştum ki hiç bir şey düşünmeyeyim.
Saat 07.45 gibi hazırlanmaya koyulmuş annem erteleyin dese de gitmek zorunda olduğum için ödev için hazırlanmıştım. Çünkü ödev yetişmezse bu sefer de bununla uğraşmak zorunda kalacaktım.
Saat 07.59 gibi tam takır hazırlanmış ,dünden hazırladığım çantamı da kulaklıklarımla birlikte alıp annemden öpücüğümü de alıp evden ayrılmıştım. Kafamda binbir soru ile....
Bize bakmak için yanımıza gelen Eylem’i annem sert bir dille odadan kovmuş arkasından da bir hayli söylenmişti. Elimdeki kesiği görüp yanıma gelmesine dahi izin vermemişti.
“Kazara oldu anne ,neden bile isteye ben yapmışım gibi davranıyorsun ki demişti ?”odadan çıkarken....
Bu yaşıma kadar Eylem’in bir şeye bu denli kırılmadığını bilerek bir hayli şaşırarak öylece odadan çıkışını izlemek zorunda kalmıştım çünkü “İyiyim abla,annem korktu diye öyle davrandı sanırım . Uyurken bir anda sesimize kalktı ya.” Dahası da vardı ama Eylem yüzüme bakışlarıyla tüm öfkesini kusup kapıyı çarparak çıktı.
Emirhan’ı çaldırmamla telefonu anında cevaplaması ile buluşma noktamızda çarpışmamız bir oldu. Çarpışmamızdan çok ayrı bir acıyla”Nazlım eline ne oldu? Sen... ? İyi misin ?” diyerek ne diyeceğini ne yapacağını bilemezken”İyiyim Emirhan dur bir sakin ol. ?dememle “Nasıl sakin olayım Nazlı’m ! Sen iyi misin?”demesiyle “Düştüm sadece, önemli bir şey yok Emirhan ! Bir sakin olur musun ? Ayrıca bunlara alışman gerekecek çünkü ben oldukça sakar bir insan olabilirim de . “ Her şeye rağmen halen daha tedirginken daha fazla uzamaması adına yürümeye başladım. Arkamdan bana yetişip “Nazlı’m nasıl oldu peki ?”demesine karşın “ Emirhan seni görende evlatlık olduğu evde zarar gören biriymişim sanır. “Dahası konuşmasına izin vermeden devam ettim.” Son zamanlarda yaşanan kimsenin duymak dahi istemeyeceği ülkece yaşadığımız için bu denli kimseye güvenemememiz. “dememe karşın “Nazlı'm özür dilerim öyle demek is-“ lafını keserek “Kızmadım Emirhan sen de özür dileyecek bir şey yapmadın . Sesi kesilen binlerce çocuğun çığlığını iş işten geçince duymuş olmak bu denli yok etti güvenimizi insanlara ..... “ uzunca bir soluk alıp devam ettim. “Gece ablamla iki lafın belini kıralım dedik sonuç bu.”diyerek elimi göstermem bir oldu.
Bu süreçte durağa geçmiş ve geçtiğimiz gibi gelen otobüse binmemiz de bir oldu.
Gülen yüzünün bu denli düştüğünü görünce “Keşke annemi dinleyip erteleseydim buluşmayı üzdüm seni ama dedim sevdiceğim beni bir gün daha görmeden yapamaz.”dememle sırıtıp”Bak ya!!! “deyip “Bundan sonra daha fazla dikkat edeceksin kendine. Söz mü ? Yoksa sevdiceğin kahrolur.”deyip yanağımdan makas almasıyla birden ayaklanıp “Bir sonraki durak ineceğiz .”dememle sırıtması daha bir büyüdü.
Otobüsten iner inmez sahil yoluna ulaşmamız beş dakikadan az sürdü ama siz bir de bana sorun .İlerideki cafeye rotamızı çevirmemiz bir oldu . “Sana en sevdiğim kurabiyelerden yaptım .”deyip aferin Nazlı aferin diye kendime söylenirken “Bana kurabiye yaptın hem de ellerinle .” Biraz düşünüp “Buna pek inanmamış gibisin ?”
“İnanmamak değil Nazlım senin elinden zehir olsa yerim . Benim şaşkınlığım aslında sevincim yani ,uzun lafın kısası sana olan aşkımı görecek gibi bir halin yoktu ama şuan geldiğimiz noktayla sevdiceğim bana kendi elleri ile kurabiye yapmış ... Hepsi bu...” Gülerek “Hadi öyle olsun ama o kadar da abarmayalım alt tarafı kurabiye yani ,un şeker yağ...”
Cafeye girmemizle ikimiz de susmuştuk. İki büyük boy Latte ile yanıma gelen Emirhanla sahile geçişimiz bir oldu.
Sahile geçer geçmez kısa bir muhabbet faslından sonra telefonuma aniden gelen bildirimle verdiğim tepkiye Emirhan dahi merak edip ne olduğunu sordu.
Dünyanın en saçma olayı olmuştu . Tövbe tövbe....
Az önce paylaştığım sahil storyme Berat Karadağ kalp atmıştı . Gelen bildirim şu şekildeydi:Berat Karadağ hikayenizi beğendi.
Emirhan’a dönüp Berat Karadağ az önceki attığım storyi beğenmiş. “Beğenmesine niye bu kadar şaşırdın ki Nazlı’m ?”demesine karşın “Takipleşmediğin biri bir anda senin hikayeni beğense sende şaşırırsın ama Emirhan?”deyip “Telefonumun yatağın üstüne çıkma nedeni anlaşıldı.”diye devam etmemle “Nasıl yani?”diye sorarken “Şimdi anlarız deyip hesap kısmımdan detaylıca bakmamla gece03.57 de istek atmışım attığım gibi de kabul etmiş.”diye şaşırmamı üzerimden attıktan sonra nihayet derse dönebilecektik ama Emirhan'dan soru gecikmedi:”Kendi hesabın mıydı Berat’ın storyni beğendiği hesap.” Başımı sallamakla yetinsem de “Kızdın sanki.”demesiyle “Bana sormadan nasıl böyle bir şey yapar anlayamıyorum, iki gün önceye kadar hayatımızda olmayan bu insanların bu denli aramızdaki bağı koparmış olmasını anlayamıyorum Emirhan.”
Başını sallamakla yetindi. O da beni takibe almak istiyordu ama şuan için bir şey diyemezdim. Kendi doğrularım vardı dahası ne olursa olsun arkamda duran annemin güvenini de sarsamazdım. Ben buydum ve o da bunun farkındaydı. Belki haklıydı ama bu zamana kadar ne yaparsam yapayım annemin fikrini almadan bir adım atmazdım çünkü bu zamana kadar bizim için ne iyiyse her daim o bizden daha çok çabalamıştı. Bu mevzuda annemin fikrini almadan bir şey yapmak da istemiyordum.
Tüm bunlar haricinde yapacağımız ödevin taslağını yapmamız tam üç saat sürmüştü.
“Taslak bu kadar sürdüyse biz bu ödevi pazartesine yerleştiremeyeceğiz.”demesiyle “Hallederiz hallederiz sen dert etme.”diye takılmam ile “Sen şuan beni mi taklit ediyorsun acaba ?”diye sahteden kızmasıyla aniden başlayan yağmur ile kafamızı gökyüzüne çevirmemiz bir oldu. O ara arayan annelerimizin ikazı ile daha fazla devam edemeyeceğimizi anlayıp çabucak toparlandık ama bugün her şey bize ters olmaya ant içmiş gibi daha bir hızlandı yağmur . Çantamı hızlıca toparlamamla otobüs durağına doğru yönelmemiz bir oldu .
Oldukça hızlanan yağmurla bir anda Emirhan’ın elimden tutarak daha da hızlanmamızı sağlaması bir oldu . El ele tüm sahili koşmamız aniden gelen otobüse binmemizle dahi ayrılmamıştı ellerimiz. Akbil basmaya çalışma çabamda dahi bırakmamıştı elimi . Diğer elim yaralı diye öteki eliyle ceketimin cebindeki akbili alıp basması dahi bıraktıramadı ellerimizi. Daha dayanamayarak “Emirhan elimiz ........”
SAAT 13.00
Eve geleli çok olmamıştı. Dahası eve daha girememiştim. Eve girmek için şu saçma sapan olan ruh halimin geçmesini bekliyordum. Ta ki annemle ablamın şiddetli kavgasını duyana kadar....
“Sabahtan beri neredesin Eylem? Sana seninle konuşacağız diyorum yolunu bulup hemen kayboluyorsun? Senin amacın ne Allah aşkına bana bir anlatsana sen !”diye bağırmasını duymamla içeri girmekten vazgeçip olanları izlemeye koyuldum.
“Ya anne ! Yeter ,yeter ya yeter . Varsa yoksa Nazlı ! Nazlı üzülmesin Nazlı kırılmasın . Herkes üzülsün ama Nazlı’ya bir şey olmasın!!! Ben de varım anne ,neden görmemezlikten geliyorsun beni bu denli?”
Ne demek oluyordu bu ? Şu anda Eylem ne saçmalıyordu. Annem asla evlat ayıran biri olmamıştı ki .... Ben bunları düşünmeye dalmışken devam etti sevgili aşk düşmanı “Anne bu zamana kadar Nazlı yüzünden harcadınız beni . Sende babamda bir toz tanesi kadar düşünmedi beni . Üzülür müyüm? Kırılır mıyım? Ya aman Nazlı şöyle istiyor hemen yapsın dediğin gibi Eylem ne istiyor diye bir kez çabalamadın ,çabalamadınız ya . Bende senin çocuğunum abimde senin çocuğun. Beni görmediğin gibi onu da görmedin. Ama Nazlı bir yutkunsa ne düşündüğüne kadar anlarsın.”
Odaya girmeme ramak kala annemin sesiyle olduğum yerde kaldım. “ Abin senin aksine nerede nasıl davranmasını gayet iyi bildiği için ve başı dara düşsün düşmesin koşacağı ilk kişi bir başkası değil de ailesi olduğu için olanlardan en başından beri haberim vardı Eylem . Siz dillendirmeyin, konuşunca öyle haber vereceği için size bir şey söylemedi,soylemedik ama senin buna bile gözlerin kör olmuştu annecim .Nazlı dün bu yüzden burada uyudu anlaşılan. Her ne olursa olsun her daim olan şeyleri benimle paylaşan sana ne oldu Eylem ? Görmüyorum ya annecim öyle söylüyorsun . Evet görmüyorum. Mesela geçen gün gözümün içine baka baka bana yalan söylediğini dahi görmedim annem çünkü sana o kadar güveniyordum ki ama bu güvenimin dahi boş olduğunu görememişim.”
Cümlesi biter bitmez odadan çıkarken aniden odaya girmeye çalışmamla annemle çarpışmamız bir oldu . Tabii annemi bir hayli korkutmuş olsam da düşmeyeyim diye hemen beni tutma çabası da bir oldu
“Nazlım?”diye çıkan tiz bir çığlıkla “Sen ne zamandır buradas-“lafını tamamlasina izin dahi vermeden annemi es geçip yanıma geldi sevgili aşk düşmanı “Gerçekten bravo ya . İnsanın senin yanında bir açığı olmasın zaten Nazlı . Hemen anneme yetiştirmişsin. Bir vazgeçemedin şu ispikleme vazifenden gitti . Ne o ? Madalya da veriyorlar mı bari?”
Normalde olsa kalıp ona gününü gösterirdim ama anneme cevap verip odama doğru yöneldim “Yeni geldim ama kavga seslerinizi duydum . Biraz uyuyacağım ben annem sonra gelip sana yardım ederim .”
Cümlemi tamamlar tamamlamaz “Sen gir dinlen meleğüm Eylem'in bugün sınavı yok sanırım yani şimdilik o bana yardım eder.”
Birazcık her şeyi mahveden olmuştum ama benim suçum yoktu . Tek suç B12mindi. Berat’in yazdığı gün annemle konuşmuştuk ama ben bunu tamamen aklımdan çıkarmıştım.
İki adim atar atmaz aniden yüklenen ve devreye giren B12imle “Bir dakika bir dakika Eylem? Sen acaba bana neyin hesabını soruyorsun dün gece yaptıklarından sonra?”
Annemin “Nazlım ablanla düzgün konuş ikazı gecikmese de “Ne yapmışım dün gece?” Biz tam az sonra gireceğimiz saç baş kavgaya hazırlanırken zilin çalmasıyla susmamiz bir oldu .
Eylem mutfağa geçerken annem kapıyı açmaya ilerledi ben ise uyumak için odama doğru yöneldim. Aşağıdan güzel sesler geliyordu ama direkt üstümü değiştirip uyumak istiyordum.
Gelen teyzem olduğunu anlamam çok sürmedi ama az çok duyduğum sese göre fazla kalamayacak birazdan eşi onu almaya gelecek ve Süsen’le olan işlerini nihayet halledebileceklerdi.
Bunların da hepsi bir alemdi. Annem ne işi olduğunu sorsa dahi “bir halledelim inşallah konuşuruz güzelce bacım. “diyerek geçiştirmişti.
Bu süreçte üstümü değişmiş yatağıma geçmiştim telefonu elim alır almaz gelen bildirim ile sırıtmam bir oldu .
EMİRHAN
-Eve geçtin mi güzelim?
Direkt cevap vermem biraz zor olsa da tek el klavye kullanma adına.
“Emirhan kafanı bir yere falan mı çarptın? Eve girene kadar kapıda bekledin ya hani?” diye yazsam da gönderemeden odama doğru gelen ayak seslerini duymamla telefonu komedine bırakıp gözlük bandımı gözüme indirmem bir oldu .
Gelen annemdi. Hiç bir şey demeden başımdan öpüp üstümü iyice bir örtüp kapıyı kapatıp odadan çıktı.
Aşağıdan sesler geliyordu hatta aşağıdaki sesten az çok anladığım Eylem annemle konuşmaya çalışmıştı ama başarısız olmuştu. Pür dikkat sesleri duymaya çalışırken kendimi uykunun o tatlı kollarına teslim etmemle sesler son buldu .
~BERAT KARADAĞ ~
Yaşananlar beni asla istemeyeceğim bir adama dönüştürmekle kalmamış onu da benden tamamıyla almıştı.
En sevdiğine de güvenemezse insan kime güvenebilirdi? Kime inanır düşünce kimden güç alabilirdi ?
Onun tarafından bu denli yalnızlığa mahkum bırakılmayı ben istememiştim ama yaptıklarımla o bu yolu seçmişti!
Onu gördüğüm o gün ilk defa biri tarafından sevilmeyi ne kadar istemiştim. Bu zamana kadar ne istersem önüme misliyle serilmişti . Kim olduğumu duyan önümde saygıyla eğilmiş ve binlercesi benimle konuşmak için binbir çabaya girmişti. Ama o öyle değildi kim olduğumu öğrendikten sonra dahi değişmemişti bana karşı olan tavrı ve davranışı...
11.07.2015
Onunla tanışalı dört ya da beş gün olmuştu. Bu süreçte çok şey değişmişti. Konferans sonrası beni bir hayli yıkan haberi almam beni derinden etkiledi . Aslında babamın dönmesine karşın ben burada bir hafta kadar kalacaktım dahası benim kalacağımı duyup bir hafta yanımda kalmaya son dakika karar vermişti babam ama konferanstan çıkar çıkmaz aldığımız o haberle uçağa binip nasıl Mardin’e döndüğümüzü yıllar geçse bile anlatamazdik babamla ben.
ERKURAN aşireti ile yaptığı toplantı sonrası annem kalp krizi geçirmişti. Bu haberi bana konferanstan yalnızca üç saat sonra dedem vermişti. Annemi aradığım telefona dedemin çıkması beni bir hayli şaşırtsa da böyle olacağını bilemezdim.
Uçağa yer bulamayınca babamın şahsi uçağının hazırlanması talimatını vermesiyle uçak tam tamına kırk beş dakika da hazır hale gelmişti. Ama o kırk beş dakika bir türlü bitmek bilemişti.
13.07.2015
Mardin’e geleli 6 ,o kötü haberi alalı 7 gün olmuştu. Umutla başladığım her işin sonu daha bir çıkmaza giriyordu son günlerde. Her şey üstüne üstüne geliyorken bile bu denli yıpranmamıştım. Daha öncesinden alışık olduğum o duyguyu şimdi tekrar yaşamamalıydım.
11yıl önce kalp atışını dahi duyduğumuz meleğimiz bize erkenden veda etmişti . Şimdi ise annem ........
Hayır, hayır böyle olmayacaktı ,olmamalıydı...
21.07.2015
Bugün o kötü haberi alalı on dört koca gün olmuştu ve annem halen daha uyanamamıştı. Kalbi yorgun düşmüştü ve kötü habere her an hazırlıklı olmalıymışız öyle demişti “ilerideki meslektaşlarım.”
Bütün aşiretleri bu haber fazlasıyla sarsmıştı bu haber . Benim nefesimi kesen bu haber diğer aşiretlerin de gündeminden düşmüyordu....
Koskoca aşiretin gözbebeği olan pardon Karadağ ve Öcalan aşiretinin gözbebeği , Azat Karadağ’in uğruna herkesi karşısına aldığı sevdasının durumu vahimdi....
Birkaç gün ne olduğunu nasıl olduğunu anlayamamıştım. Onu bu hale kimin veya neyin getirdiğini de .O gün girdiğimde yanına ......
27.07.2015
Bugün ölmesi için gün saydıkları annem tutunmuştu hayata. O kömür gözlerini açıp tekrardan bakmıştı suratıma uzun uzadıya.....
Dün gece yanına girip uzun uzun konuşmuştum onunla . Belki biraz da sitem etmiştim ona . Beni bu denli nasıl onsuz bırakabilirdi? Ama bu hiç de adil değildi.
Yüzüne kurmaya cesaret edemediğim cümleler dökülmüştü ağzımdan eğer yaşasaydı Meleğimiz affedebilir miydin babamı? Tekrar olabilir miydik o günlerdeki gibi aile......
30.07.2015
Annem uyanalı 3 gün olmuştu. İstanbul’a gitmeyeyim diye taklalar atan kadın benimle şuan Istanbul’a gelmemiz için hazırlanıyordu. Orada kurduğum düzeni görmek istediğini söylemişti. Anneminde beni desteklemesi bir hayli kızdırsa da koca iki aşireti kimse bir şey diyememişti.
Gerekli tedbirleri aldıktan sonra annem için bir risk olmadığından emin olduktan sonra babamın uçağıyla İstanbul’a doğru yola koyulmuştuk. Ben ,babam ve annem .....
İkisi de birbirinden bir hayli uzak durmaya çalışarak. Gerekmedikçe konuşmayarak....
~EMİRHAN KARABEY~
Sırıta sırıta eve doğru dönerken Berat Karadağ ‘ı görmemle duraksadım. Konuşup konuşmamakta kararsız kalsa da sonunda konuşmaya karar vererek “Baban şirkette mi Emirhan ?”diye sordu bir yandan da yanıma doğru yaklaşırken.
Bunu gören korumaların gereksiz dahil olmalarını da es geçerek tekrardan bana döndü.
“Tu here ji diya xwe bipirse Berat Axa li ku ye. Ew her tiştî bi hûrguliya herî piçûk dizane ka kî bi kê re û li ku çi plan dike.”
(Annene gidip sorsana Berat Ağa neredeymiş diye . Kim kiminle nerede ne planlıyor her şeyi en ince detayına kadar biliyordur .). Satması çok sürmez bilirsin .”
Cevabımdan beklediğimden daha çok sinirlenmiş olmalı ki üzerime yürümekle kalmayıp “Tu tiştên mezin dibêjî Emîrhan. Lê sûcê min e,ew kesê ku behsa te dike tiştekî din e. “
(Boyundan laflar edersin Emirhan. Ama suç bende seni bir şey yerine koyup konuşanda kabahat.)
Demesi ardından ne ara geldiğini anlamasam da annemin arkamda belirmesi bir oldu. Annemin gelmesi ile konuşma daha fazla uzamadan kapanır gibi oldu. Arabasına doğru ilerlerken annesinin bu tarafa gelmesi ile annemin”Emir eve geç hemen bende şimdi geliyorum .”demesine aldırış dahi etmemiştim . Bu onu kızdırsa da Zara’nın yanımıza gelmesi ile konu kapanmıştı.
“Neler oluyor burada Berat?”
Neydi şimdi bu ? Bu da yeni taktikleri miydi?
“Onu size sormalı Zara Hanım ? Niye saldın yine oğlunu babamın üstüne ?” cümlemi tamamlamam ile Berat iyice çileden çıkmış üzerime yönelmişti. Daha demin söylediklerimin de intikamını almak gibi bir hali de vardı fakat Zara ile annemin direkt olarak araya girmeleri bizi durdurmuştu.
“Haddini aşarsın Emirhan annen gibi ayağını denk alasın .”demesine karşın annem “Ayağını denk almazsa ne olur Zara ? Hele söyleyesin. “deyip derin bir nefes alırken “Bizim karşımıza çıkmaya yelteneceğinize sen kızını sen kardeşini arayasın. Zira o haddini aşan annemin daha çok kapanırsınız ayağına. Ben ettim sen etme diye...”
Laflarım ağırdı elbette. Fakat bir türlü sindiremiyordum o kadının ona adeta kardeş olan anneme karşı ihanetini..
Aylarca canımız yanmıştı Rozer’imle . Kimse görmemişti ya da görmek istememişti . Şimdi biraz da onların canı yanmalıydı hem de fazlasıyla...
“Sen de ...... Biliyorsun kim olduğunu? Buna rağmen susuyorsun ? Öyle mi Emirhan Ağa.” Cevap vermemi beklemeden atıldı annem yoksa şüphesiz yalan da söylemezdim.
“Ne Rozer ne Emirhan bilir kızının kim olduğunu Zara . Saçmalamayı kes ! Senin vicdanını rahatlatmak adına iyi biri gibi davranmaya çalışmaya çalışan oğluna karşın Emirhan bilseydi ne olursa olsun susmazdı. Bilmez miyim ben oğlumun ne zaman nerede ne yapacağını?”
“Anne babası siz olmanıza rağmen doğru dersin ama çok yazık şimdiden benzemeye başlamış Kadir’e Emirhan . Eserinizle övünün. Yürü Berat!”diyerek Berat ‘çekiştirip kenara çekmesi de bir oldu.
Berat’a az çok kızdığı belliydi . Oldukça kızgındım hepsine . Ben ve kardeşimden çalınan sekiz aya ,Nazlı’m dan çalınan binlerce gerçeğe.....
Nedenini bilmesine rağmen susmuştu Berat. Bize gelip söyleyebilmeyi deyip susup “kahraman”olmayı seçmişti .
~NAZLI (LAVİN) KORKMAZ ~
Gözümü açtığımda saat 14.45 ‘ti hemen hemen bir buçuk saat uyumuştum . Uyanır uyanmaz saat bakmak için telefonu elime alır almaz Emirhan’ın sohbeti karşıma çıktı. Uyuyor numarası yaparken ona cevap dahi verememiştim. Daha önce yazıp da göndermediğim cevabı silip “Sana cevap verirken uyuyakalmışım Emirhan kusura bakma . Aslında yazmıştım da yollayamadan uyuyakalmışım...”yazıp göndermemle “Sorun değil canım ”yazıp göndermesi bir oldu .”Kırıldın sanki ?” yazmama karşın “Ben de eve gelir biraz dinlenirim diyordum Berat’ın sinirimi alt üst etmesi ile dinlemedim . Sen de beni pek nazlı sandın ama unutma sensin Nazlı .” gelen cevapla
“Emirhan sen bir daha espri yapmasan mı ?” yazmamak için oldukça direndim ve “Sorun ne kavga ettiniz diyeceğim nerede göreceksin ki onu kavga edeceksin?”diye sormamla “Eve gelirken karşılaştık senin de canını sıkmış gibi oldum ama yüzlerini dahi görmek istemiyorum Karadağ’ların.”diye cevabına “Sen iyisin ama değil mi ?”yazmam da bir oldu .
On beş dakika gibi bir süre sonrasında olan biteni detaylıca öğrenmiş ve bir hayli yargılamıştım her iki aileyi de kafamda . Zara Hanım oldukça suçluydu tıpkı Emirhan’ın babası gibi ama ne Berat’ın suçu vardı bu konuda ne de Rozerle Emirhan’ın...
Koca bir hiç uğruna Berat’tan aile kavramı ,Emirhan ve Rozer’den de anneleri çalınmıştı.
Bir an önce kalkıp yüzümü yıkayıp yatağımı düzeltip odamdan çıkıp meleğümün yanına mutfağa doğru yönelmiştim. Mutfakta annem tekti . Eylem şöyle nir göz ucuyla gördüğüm kadarıyla yemek takımlarını ayarlamakla meşguldü.
“Meleğümmmm.”diyerek öpmemle annem zoraki bir tebessümle “Kızım niye kalktın ? Dinleseydin biraz daha .”demesine karşın “Özür dilerim Meleğüm, Eylem yüzünden seni üzdüm.”dememle “Benimle değil Eylem'le konuşup orada uyuyup da telefonla bu denli elinden ayırmadığın gibi yatağa kadar koyup kendini yaralamış olmana kırıldım ama annecim özür dileyeceğin bir durum yok. İki kızım da uzaklaşmış benden de benim haberim olmamış.”deyip cümleyi noktalaması ile bir hayli dumura uğramam bir oldu .
“Yargısız infaza kurban oluyorum ama meleğüm. Senin haberinin olduğunu biliyordum çünkü biz senden bir şeyimizi gizlemeyiz üçümüz de . Ama bir an için öyle davrandın ki annem de bilmiyor ben yanlış anladım onun haberi var sandım diye düşünmedim değil . Ablamla konuşurken orada uyumak istedim diye orada yatmıştım çünkü odalarımızın da ayrılması ile hepten yok etti Eylem beni gözünde. Tüm gün boyu ödev taslağı için telefonla uğraşmıştım Zara Hanımlara gideceğimiz gün . Son olarak sabah erken kalkayım da sende uyanma zaten gün içinde yorulacaksın diye alarm kurup komedine koymuştum telefonu gece ama Eylem yatağın içine atmış telefonu nedenini şimdi söylemeyeceğim gece konuşuruz detaylıca.”
Transa geçmiş gibi nu kadar uzun konuşmamın ardından annemin bana su uzatmasıyla adeta krize girmem bir oldu. Ardından salata tahtasının önüme konması ile ne yapmam gerektiğini anlamıştım. Öncesinde annemin ikazını yerine getirerek salata yapmaya koyulmuştum.
“Saçını topla ve yazma tak başına da Nazlı’m.” Klasik Türk anneleri ...
Salık olan saçımdaki bandana bile yetersizdi onun için. Mutfaktan çıkmadan “Sosunu şimdiden atma güzelim, akşama doğru koyarız.”der demez mutfağa geri yönelip “Ödev işi ne oldu meleğüm.”demesine karşın. “Mükemmel bir ödev olacak şimdiden söyleyeyim ama bugün sadece taslağını yapabildik meleğüm. Kızlarla konuştum hepsi de çok iddialı özellikle Süsen.”gülmekle yetinse de alnımdan öperek mutfaktan çıkmayı da ihmal etmedi .
Annemin çıkması ile aniden gelen bir” farkındalıkla” kahkaha patlatmam da bir oldu . Annem az önce bana salata yapmam için tahtayı verip saçımı toplattırıp yazmamı kundak yaptırmıştı ve bende sorgulamadan yapmıştım .
İkimizin de bir hayli dalgın olduğu belliydi . Aksi olması beklenemezdi zaten. Kahkaham sonrası annem ve Eylem mutfağa telaş içinde girmiş adeta “Kız kafayı mı yedin ?”diye sorguluyorlardı. Ki annem bunu sormaktan da çekinmedi. “Kızım kafayı mı üşürsün annem?”diye evhamlaması da bir oldu.
“Meleğüm sen bana salata yap dedin ve bende yapmak için hazırlandım ya ona gülüyorum.”
Sargı avuç içimdeydi aslında yapabilirdim ama ne annem izin verirdi o halde salata yapmama ne de ben yapardım .
“ALLAH’Tan erkenden farkına vardın Nazlı yoksa annem çöpe dökerdi salatayı mecbur. Sen de uğraştığınla kalırdın.”
Ben bize kahve yapmaya yönelirken ablam salatanın başına geçmiş geçerken de “Sosu sizde şefim benden söylemesi.”demesi de bir olmuştu . Cevap vermeyip kahve yapmaya devam edecekken “Özür dilerim , biliyordum kızacağını ama başka türlü bakamazdım ve merak etmiştim. Onunla alakalı bir şey mi koydu diye.”Anlaşılan Eylem’in bipolarlığı üstündeydi.”Senin şu Berat sevdan yüzünden yok yere yaralandım farkında mısın ? Ya her şeyi geçtim abla seni bu denli üzüp yoksayan biri için kendine bunu yapmana değer mi ? Hayır bu adamın ne istediği de belli değil . Hatırlasana piknik gününü önce demediğini bırakmadı sonra kardeşinin arkasına sığındı ve sende biraz önce seni mahvetmemiş gibi anlamaya çalıştın . Sevgi böyle bir şey değil . Önce sana mesaj yazsın sonra gitsin o kızı hikayesine eklesin ? Ne bu bipolarlık? Sevgi fedakarlık istediği gibi dürüstlük de ister . Sana karşı dürüst olmayan birinin senin hayatında yeri olmamalı . O zaman sen de ona kızdın diye git Alperen abinin teklifini kabul et , olacak iş mi ALLAH aşkına. Seni satmam ama konusu açılırsa elim çarptı ayıp olmasın diye de geri alamadım maşallah senin de sana istek atmamı bekliyor gibi bir halin varmış derim.”
Son söylediğimle gülsek de “Sen de yani çocuk gibi engel basma ,telefondan silme ,takipten çıkma ne ALLAH aşkına ya hangi devirdeyiz biraz elitlik please!”
“Senin şu her hareketimizi bu denli gözlemlemen sinirimi bozuyor. “demesine içimden ayıp olmayacağını bilsem “ Annem demeden malımı tanıyorum.”derdim de demedim. Abla dayağı korkumdan değil yoksa tamamen ayıp olmasın diye .
“Kızmazsan bir fikrim var. Fikrin ana teması “Berat sen bittin oğlum!””
Dökül der gibi kafa sallamasıyla Eylem’in lafa girdim. “Şimdi sen bunu takipten çıkıp engeli bastın ya . “
“Eee Nazlı.”
“Hayırlı olsun ablacım sözlenmişsun.” Son kelimemle taşan kahveyi son anda fark etmemiz de bir oldu .” Ben de dinliyorum ciddi ciddi. “diye söylenmesi bir oldu.
“Ya işte kendi aranızda daha konu ailelere gelmemiş ve sende bu yüzden onu takipten çıkmışsın vibe’ı vericem. Ama sen devam ettirmeyeceksin. Şimdi bu da gider o kıza basar nikahı vallahi sen beni çiğ çiğ yersin .”
“O bana sorduğunda ya yok öyle şey biz senin içine dök-“
“Valla şu Berat senin olan beynini yok ediyor iyi ki lisede falan yoktu beyfendi yoksa değil tıp tutturmak barajı bile geçemezdin sen . O zaman da diyeceksin ki Nazlı aramızda bir şey var sandı bana sordu ben bir şey demedim hatta inkar ettim yok falan dedim aklı sıra kendi yöntemlerine başvurmuş . Takipten çıkman ne alaka derse ? Ne takibinden çıkmışım de o sana söyleyince hatta azcık da bana söv gitti bitti . Sonra da tekrardan takibe alırsın bir daha da saçma sapan şeylerle uğraşmazsın o da ona yeter. Arada da birkaç Eylem laf sokması ohh bitti gitti.”
“Sen var ya sen ?”
“Seni bir tek ben kızdırabilirim. Ama bir daha saçma sapan şeyler yapma şimdi Berat’tan görüp beni yedi sülalesi takibe almaya başlar ?”
“Nazlı’m özür diler-“lafını tamamlamadan “Valla şuan da anneme ne hesap vereceğini düşün ablacım çünkü bu yaptığın gerçekten beni aşırı sinir etti ve anneme en geç geceye sen ispikleyeceğim. Şimdiden söylemesi.”
Kaşları ile “Öyle mi?”der gibi deyip “ Canın sağ olsun güzel kardeşim.”diye diye kendini acındırmaya kalkmasıyla “Kahveler Çin’den mi geliyor kızlar?”diye gelen annemin sesiyle en acilinden salona geçmemiz bir oldu .
Salona geçer geçmez Eylem annemden özür dileyip öpücük yağmuruna tutması bir oldu annemi . Gözlerini kaçırırken “Bir şey daha var annem , yanlış yaptığımın farkındayım ve Nazlı’dan da özür diledim biliyorum yapmamalıydım ama yaptım . Benden duy istiyorum çünkü Nazlı’m sağolsun ispikleme haberini önceden söylemiş bulundu bana ben de bizzat benden öğren istedim.”
Lafını devamını getiremeden abimin eve gelmesiyle tüm dikkatler bizzat ona kaydı. Saat 16.00 gibi her şey tam takır hazırdı . Uzun uzadıya abimle konuşmamız ardından herkes odasına çekilmişti .
Annemin her şeyi kusursuz olduğuna ikna olması ardınan dinlenmek üzere salona geçmesi bir olurken ben günlerdir ertelediğim derslerimle yüzleşmek için odama geçmem bir oldu . Odaya girer girmez derslerle boğuşmaya başlamam da bir oldu .
Saat 18.45
Annemin zoru ile kırk beş dakikadır dersten kafamı kaldırmıştım. Hızlıca dağıttığım odamı toplayıp ,ki ders çalışan bir Nazlı’nın odasını ALLAH düşmanıma vermesin,üzerimi değiştirip son eksikliklerde anneme yardım etmek için mutfağa yöneldim.
Ablam,abim çoktan aşağıya inmiş babamla sohbete bile dalmışlardı. Sohbet oldukça koyu da olsa kapının çalmasıyla kapıya yönelmemiz bir oldu.
~MELEK KORKMAZ ~
Son günlerde yaşadıklarımız beni bir hayli yıpratmaya yetmişti. Yaptığımın yaptığımız şeyin hiçbir şekilde açıklaması olamazdı ama ben istememiştim ki böyle olmasını .
Kızımı kaybetmeyi göze alamamış korkmuştum . Tıpkı şimdi olduğu gibi....
Zara’nın her yaklaştığında Nazlı’m a olduğu gibi ...
Zara da benim gibi yaşadıklarını hak etmemişti . Yüzüme dahi bakmazdı eğer öğrenseydi ama öğrenmemeliydi.
Nazlı’m......
Meleğüm......
O öğrenince ne olacaktı? Ya beni ,bizi istemezse ? Ya yüzümüzü dahi görmek istemezse....
Koca bir yalan söylemiştim yıllarca ona gözüne baka baka...
Sevmezdi o yalanı en çok sevdiklerinden duyunca mahvolurdu.
Ne olursa olsun tek bir yalana dahi sabrı olmamayı ona ben öğretmişken en büyük yalanı benden duymuştu. Son günlerde sıklıkla görüşür olmuştuk onlarla ... Bir tarafım kendimden fazlasıyla nefret ederken bir yanım bu olanlardan bir O kadar masum olduğumu haykırıyordu.
Ne fark ederdi? Günün sonunda Nazlı'm dan ayrılacaksam her şeyi göze alırdım. Ben istememiştim ki böyle olmasını . Tıpkı kızımdan ayrılmayı asla istemeyeceğim gibi... Her şeye rağmen akşama fazlasıyla hazırdık. Moralimin bozukluğu ile eli yaralı olan kızıma salata yaptırmaya çalışmam da tam bir fiyaskoydu. Ama o bunda dahi sırf beni güldürmek için her yolu denemişti.
Susmak . . .
Tek suçum susmaktı . Bu hayat benden daha kaç tane daha evladımı ellerimin arasından alıp , bizi ayıracaktı.
~ AŞK DÜŞMANI ~
Kapının çalmasıyla abim ve babamla olan sohbetimizin de bir nevi sonunu gelmiştik . Annem ve Nazlı'nın da mutfaktan gelmesiyle kapıyı açmıştık.
Kısa bir hoşgeldin faslıyla salona geçmiştik . Bu süreçte kısa da olsa annem ve Ayşen teyze oldukça yoğun bir şekilde hasret dahi gidermişlerdi. Salona geçmemizin ardından sohbete babamların da dahil olması bir olmuştu. İşin en komik tarafı babam salona geçtikten sonraki ilk mevzuyu direkt Nazlı'nın bugün Emirhan'la yaptığı ödeve getirmişti. Annemin tatlı uyarısı ile " Belki bir yardımımız dokunur diye sorayım dedim Melek'im" demesi ile konu kapanmadı ama ertelenmiş oldu .
~ NAZLI (LAVIN) KORKMAZ ~
Kapının çalmasıyla hep birlikte kapıya yöneldik. Kapıyı açmaya bizzat babam atıldı. İçimden neydi Şimdi bu? desem de bir şey de söylemedim.
Annemle Ayşen teyzenin sarılması bir hayli uzun sürse de “Hoşgeldin!” faslı ardından hepimiz salonda yerlerimizi almıştık. Bu yemek bir nevi iş yemeği babında olacaktı ama babamın yılların verdiği dostluk buluşması adına bizleri de dahil etmesi bir olmuştu.
Yemek aslında bir restoranda olacaktı ve yemekte yalnızca babam ve Kadir Bey olacakken annemlerin ekstra olarak yapacakları bu akşam yemeği buluşmasına babamlar da dahil olmuştu.
Rozer'e sarılıp “ Hoşgeldin canım.”dememin ardınan Emirhan’ın “Bana da sarılsan fena olmazdı.”demesine karşın “ Gel sana ben sarılayım abicim.”diyerek abimin araya girmesiyle Emirhan’ın r yapması da bir oldu. “Yok abi Hoşgeldin babında dedim ama en iyisi susayım battı balık yan gider sonuçta.”demesine karşın ablam abimin tarafından Emirhan’ı çekip “Gel bende sarılayım sana ablacım. “ demesi ardından fısıldayarak “ Bir Nazlı gibi olmaz ama idare ediver artık.” Demesiyle abimin sabır çekmesi ile son buldu.
Salona geçer geçmez Sohbet direkt olarak bugünkü ödev mevzusuna geldi bizzat babam tarafından . Annemin dahilliğiyle konunun normal şeylere dönmesi bir oldu .
Ayşen teyzeyle de geçen koyu sohbetimizin ardından Kadir Bey’in araya girmesi bir oldu . Araya girdi ama bu durumdan zerre etkilenmemişti Ayşen teyze . “Ne kadar da büyümüşsünüz üçünüz de .”demesine karşın babam “Ee zaman su gibi akıp gidiyor Kadir. Nereden ,nereye?” diye iç çekmesi de bir oldu. Bu sohbet bir hayli eskileri açarken telefonumun çalmasıyla tüm gözler üzerime çevrildi. Ekranı görmemle ablama çevirip izin isteyip salondan ayrılmam bir oldu tabii anında “Kim arıyor bu saatte ?”diye sormadan edemeyen babama cevap verdikten sonra .
~BERAT KARADAĞ-NAZLI ( LAVIN) KORKMAZ TELEFON KONUŞMASI ~
“Alo!”
“İyi akşamlar Nazlı’cım rahatsız etmedim umarım.”
“Yok abi ne rahatsızlığı . Nasılsın ?”
“İyiyim abicim sen nasılsın?”
“Bende iyiyim abi sağol.”
“Nazlı senden bir şey isteyecektim. Bana Eylül'ün numarasını atma şansın var mı müsaitsen.”
“Tabii abi atayım hemen .”
“Sağol abicim , iyi akşamlar.”
“İyi akşamlar abi.”
Konuşmamız kısa da sürse herkesi bir merak kaplamıştı ama salona giripte kimseye de bir açıklama yapmadım . Emirhanla ablamın karşısındaki berjere geçip oturdum ve ablama doğru eğilip “Eylül’ün numarasını istedi , galiba şu Kürtçe öğrenme seansları.”dememle Emirhan’ın şaşırıp “Ne alaka ki ?” diye sormasına benden önce ablam cevap verdi .”Güya kaldığı dersin yerine bir ders seçecekmiş Eylül o da bunu telafi etme adına hiç bilmediği kürtçeyi seçmiş ablacım. Gerçi daha sınavlar başlamadan nasıl dersten kalıyorsa orası da muamma!”
Kısa bir konuşma ardından masaya geçmemiz de bir oldu . Yemek faslını da geçince hızlıca sofra toplama da bitince nihayet çay faslına geçip oturabilmiştik. Biz iki hatta Rozerle birlikte üçümüz toplarken yorulmuştuk Meleğüm tüm bunları neredeyse tek halletmişti. Akşama mutfak ikimizin de elinden öpecekti anlaşılan çünkü ikimiz de annemi mutfağa sokmamaya kararlıydık .
Çay içme faslı sonunda babamlar içeriye iş mevzusunu konuşmaya geçerken ablam onlara kahve yapmakla meşguldü. Çay içtiğimiz sıra çokça koyu sohbetler geçmişti . Ablamın kahve yapmaya geçmesiyle “Batuhanla Ela ‘dan haberin var mı Emirhan?”dememle nedenini anlamasam da Rozer’in gülmesi de bir oldu. “Evet canım haberi vermeye geldiğinde başımızın etini yedi de kendisi.” O kadar da sesli olmamamıza rağmen Ayşen teyze “Kim yedi başınızın etini ?”demesiyle Emirhan’ın “Batuhan anne ama önemli bir şey yok.” Diye cevaplaması da bir oldu .
Babamların da salona gelmesiyle konu tekrar bizim ödeve dönmesi bir oldu . Salona girer girmez abimin Emirhanla aramıza doğru ilerleyip oturması bir oldu .
“Ödevinizin konusu Basit makinelermiş.”diye lafa girmesiyle Kadir Bey’in “Evet de baba ne alaka şimdi ?”diye sormasıyla Emirhan’ın babamın lafa girip “Size yardım edelim diyoruz.”diye eklemesiyle lafa girmem bir oldu. “Durun tahmin edeyim ödevi bizim yerimize siz yapıp sunacaksınız?”dememle salonda kahkaha kopması da bir oldu . “Valla bize uyar .”diye eklemesi de bir oldu Emirhan’ın.
Annemden cevap gecikmedi : “Oldu olacak sınavlara da siz girin beyler ? Hayır anlamadığım nasıl bir yardım edebileceksiniz çocuklara?”
Babam anneme dönüp “Küçük bir maket yardımında bulunacağız alt tarafı Melek’im. Ödevlerine materyal olur diye düşündük.”
Bu heyecanlarını neye borçluyduk hiç bir fikrimiz olmasa da Emirhan’ın bana dönüp “Olur mu ki canım?” içtiğim bir suyun daha boğazımda kalmasıyla “Yaniiii canım arkadaşım?”demesi ile rahat bir nefes almam da bir oldu . ALLAH ‘tan tam o sıra Kadir Bey’in telefonu çalmıştı da tüm dikkatler oraya kaymıştı.
Sonunu kimsenin mahvetmediği bir hayli eğlenceli bir geceyi de ardımızda bırakmıştık. Gece herkes tarafından bol bol kahkaha atarak bitmişti . Yarına annem ve Ayşen teyze Neşe teyzenin gününe gitmek için sözleşmişti . Neşe Teyze’yle nasıl tanışmışlardı şuan için bilmesem de yarın oraya birlikte gideceklerdi ve onları oraya abim bırakacaktı.
Yarın ki ödevi bizim evde yapacak olmamızla Rozer’i de davet etmeden duramadım. Tam o sırada o akşam bizzat Batuhan'ın açtığı “SAP OLAN GİREMEZ!!!”adlı grubuna eklenmemiz de bir oldu. Emirhan'ın her şeyi geçip gruba niye Rozer’i aldın diye çıkışmasıyla Ela “Önce bir grup açıklamasını okusaydın Emirhan.”yazmasıyla açıklama kısmına bakmamız da bir oldu .
GRUP AÇIKLAMASI=ROZER hariç sap olanlar GIREMEZ!!!
“Bu açıklama olmasa ne yapardık Batuhan ya ?”diye yazıp göndermemle “ Çok pardon da Ela’yla yazışmak için grup açmana ne gerek vardı acaba? Çünkü bildiğim kadarıyla siz ikiniz haricinde hepimiz sapız da!” Beyza’nın ikazıyla Gökçen ve Süsen’in meşhur Z kuşağı dili olan +1yazıp göndermesi ile yazışma son buldu .
Bu arada ödev mevzusuna kadar konuşup yarın bizim evde toplanmak üzere sözleşmiştik.
“İyi geceler pek sevgili sap insanlar ?”yazmasıyla Batuhan’a Emirhan “Sap olduğumuzu sana kim söyledi ?”yazmasına karşın grup ismini “SAP VE PLATONİK OLANLAR GİREMEZ!!!”diye düzeltmesi ile Batuhan’ın, Emirhan dan cevap gecikmedi “Ee ama kaşınıyor @Nazlım ? Sence?”diye sormasına “Siz öyle diyorsanız öyledir @Emirhan 11/A” bu arada Emirhan’ın ismini değişmediğimin farkına varıp ismini “EMİRRR”diye düzeltmemle annemlerin ikazı ile telefonları bırakmamız bir oldu . Kısa bir süre sonra ise Emirhanların kalkmalarıyla da gün son buldu.
Yorucu başlayıp aksiyon dolu geçen bir günün sonunda topladığımız mutfakla yatağa girer girmez uyumamız da bir oldu . Mutfağı toplayıp annemle konuşmamız dahi ertelenmişti çünkü biz mutfağı toplayana kadar annem çoktan uyuyakalmıştı. Kahvaltı diye anlaşsak da Kadir Bey’in ikazı sonucu öğlen 12.00 a kadar Emirhanla işinin olduğunu hatırlatmış 12. 00 gibi başlayın demişti ödev için . Akşam 16.00 gibi babamlarla buluşup şu maket işini halledecektik.
SABAH 08.45
Saat sekiz civarı zoraki kalkmış annemle birlikte çalışırken yememiz için bir şeyler hazırlamıştık . Birkaç ufak tefek şeylerde annem Neşe teyzenin günü için hazırlamıştı.
Her şeyi halledip Ayşen teyzenin gelmesiyle arabaya geçmeleri o sırada Rozer’in de bize gelmesiyle bir güne daha başladığımı anlamam kısa sürdü . İkimize de getirmeye gittiğim çayı almaya giderken annemin çaldırmasıyla bir şey unuttuklarını anlamam da bir oldu .
Sarma borcamını abimin almayı unuttuğunu otobüs durağına yakın olduklarını getirebilir miyim diye sormuştu . Oradan u dönüşün olmamasının en kötü yanı sanırım buydu .
Durumu Rozer’e açıklayıp beş dakikaya geleceğimi söylerek evden ayrıldım. Ayrılmadan önce yanıma telefonumu da almayi ihmal etmeyerek. Çünkü eve varana kadar mesafe yakın da olsa varıp varmadığımı öğrenene kadar annem diken üstünde olurdu .
Annemlerin yanına varmam çok sürmemişti ama eve dönmem bir hayli uzun sürmüştü.
Annemlerin yanına varıp öpücüğümü almayı ihmal etmeyip eve doğru yürüdüğüm sırada arabanın gözden kaybolması da çok sürmedi. Bahçe kapısına girmeden bir kaç saniye önce hemen hemen ablamın yaşlarında bir genç adamın “Pardon bakar mısınız?”diye seslenmesiyle istifimi bozmadan yoluma devam ediyordum ki ,sonuçta yabancılarla konuşmayalım diye az anne terliği yememiştik zamanında, birden tekrar “Nazlı bir bakabilir misin ?” demesiyle irkildim . Neler oluyordu ? Bu da ne demek oluyordu şimdi? Bu adam benim ismimi dahi beni nereden tanıyordu?
Adamın yüzüne bakıp “Kimsiniz ve adımı nereden biliyorsunuz ?”diye sormamla “Benim kim olduğumun bir önemi yok ama ,ben Ali Fermanoğlu . Sen beni tanımazsın ama Berat iyi tanır. Onu görmek için gelmiştim ama yoktu rica etsem bu flaş belleği ona verebilir misin?”
Bu karşımdaki genç adam beni delirtmeye ant mi içmişti?
“Size bir soru sordum , beni nereden tanıyorsunuz? Derhal söyleyin yoksa buraya polisleri dikmem çok sürmez.”
“Sakin ol Nazlı seni korkutmak istemedim. Ben sad-“
“Pardon da siz kimsiniz de ben sizden korkacağım . Sana beni nereden tanıyorsun dedim . Ayrıca madem Berat yok kapısında binlerce koruma var bir zahmet onlara verseydin senin ayakçın mi var burada ?”
Daha fazla tahammül etmeyecektim. Hızlıca eve doğru yönelirken birden elime bir flash bellek koyup “Söylendiğinden daha cesurmuşsun. Nazlı mi demeliyim yoksa Lavin mi?” Son kısmını bir hayli alçak sesle söylese de durmuştum . O sırada yanına gelen biri verdiysen Lavin’e acelemiz var hayde gidelim Ömer .”demişti.
Bazı dakikalar vardır geri almak isteyeceğimiz ama alamadığımız bazı saniyeler vardır o an ne yaşayıp nasıl tepki vereceğimizi bilemeyeceğimiz. Ben şuanda tam olarak o dakikalar dahası saniyeler eşiğindeyim. Bağırıp buraya binlerce adamı dikebilir dahası polisi arayıp fazla uzaklaşmadiklarini tahmin ettiğim annemleri buraya getirebilirdim ama o an ,o an öyle bir kalakalmıştım ki değil bağırmak adım dahi atamamıştım.
O adamlar defolup gitmiş, tanıdık bir ses defalarca adımı seslenmesine dahi dönüp bakamamıştım.
Az önce yaşadıklarım da neyin nesiydi? Anlaşılan uzun zaman geçmişti ama bana kısa gelmişti .
İsmimi tekrar onun ağzından duymamla irkilerek ona doğru yüzümü çevirmem kısa değil epeyce bir uzun sürmüştü.
BÖLÜM SONU!!!!
Epeyce uzun bir aradan sonra kabul ediyorum bol kaosu sahneler içeren sahnelerin olduğu bölümle baş başaydınız!
Bu zamana kadar yeteri kadar pişmanlık okuduğumuza göre artık flashbackli sahneleri çoğaltıp olayların olduğu güne dahası saate ve dakikaya ışınlanabiliriz?
Ali Fermanoğlu? Veyahut Ömer ?
Nazlı'nın sondaki kalakalması,siz olsanız Lavin kim diye sorabilir miydiniz yoksa Nazlı gibi " Adını dahi bilen adamın niyeti gözünüzü az da olsa korkutabilir mıydı?
Hemen hemen ilk flashbackli sahneler olan 07.07.2015?
Berat ve aşk düşmanının tanışma sahnesi hayallerinizdeki gibi miydi yoksa sizi epey şaşırttı mı?
Hikayede kimlere kızıyor, kimlere kızmanıza rağmen hak veriyorsunuz ?
Nazlı’nın Berat'a oynayacağı oyun sonundaki Beratın tepkisi sizce ne olacak ya da nasıl bir yol izleyecek şimdiden söylemesi "Eee ama yok artık! "diyeceğiniz sahne olacak kendisi .
Mert kaptanın aşk dramı? Hayatı beklemediği bir anda değişen ve hayalleri hayata oldukça güzel dönen Mert kaptanın son anda aşktan kaybetmesi biraz üzdü:(
Berat'a gelen notu kim gönderdi de Ayşen kendisiyle bir alakası olmadığını söyledi.
Nazlı-Emirhan aşkları?
Berat -Aşk düşmanı aşkı?
Son olarak......
Mert kaptan ve ..................aşkı?
Bölümde en şaşırdığınız sahne hangisi oldu ?
Bölümle alakalı herhangi bir yazım yanlışı olursa bildirirseniz sevinirim .
20 Ocak itibari ile yoğun bir yazma sürecine girip bu bölümü de tekrardan bir düzenlemeye sokacağımı şimdiden haber vermiş olayım!
Oy ve yorumlarındaki geri bildirimleri merakla bekliyor olacağım.
Bir aksilik olmazsa Şubat 1 e kadar gelecek olan yeni bölümde görüşünceye kadar
HOŞÇAKALIN!!!!!!!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 528 Okunma |
101 Oy |
0 Takip |
19 Bölümlü Kitap |