
Bir amacı olmalı insanın yada bir hedefi. Ama bu öyle yada böyle bir amaç değil. Kendini,çevresini,hayatını değiştiren bir amaç.
Bazense bu amaç için çabalamalı insan , öyle bir amaç olmalı ki bakış açısını değiştirmeli, yapabileceklerinin gücüne varmalı insan.Öyle bir amaç ki tam boşver dediği anda sıfırdan başlatmalı ama daha güçlü daha yıkılmaz...
Her şey bitti derken başlamaz mı yeni maceralar,yeni hayatlar,yeni hayaller... Hayaller bir insan için çok önemlidir.Amacı olmayan bir insanın hayali olamaz. Olsa bile sadece hayalinde kalır. Ama bir amaca bağlanırsa hayalleri hayalden öte olur .
Hayallerimizin baş kahramanları genelde annelerimizdir yada en azından benim için öyle.
16 yaşında tatlı bir genç kızdım. Benim amaçlarım, hayallerim annem sayesinde hayalden hayata dönecekti bilemezdim. Herkes gibi sıradan bir insandım. Okul git gel falanlar filanlar...
Günümüzün oyuncağı sosyal medya olmuştu. YouTube, Instagram,benim için eski de olsa Facebook....
Aşırı konuşkan bir kızdım. Bazense ağzı var dili yok.Sürekli gittiğim yerleri videoya çeken yada bir fotoğrafı bile eksik etmeyen ve en az birini paylaşan, nedense herşeyin bir anısı olmalıydı ama her şeyin. Yıllar sonrada içine o sıcaklığıyla dokunan bir çift gülen gözler. Gülümsetebilen hayaller...
5 kişilik çekirdek bir aileydik.Annem Melek, babam Murat,abim Mert,ablam Eylem ve ben Nazlı. Nazlı Korkmaz. Yazdıklarımdan da anlayacağınız gibi kardeşlerin en küçüğüydüm.
Abim bir futbol profesörüydü. Ablam tusa hazırlanıyordu. Ben ise bir buçuk yada iki yıl kadar sonra gireceğim üniversite sınavına hazırlanmaya şimdiden başlamıştım çalışmaya.Ama ben bundan ibaret değildim. Müzik istiyordum ve küçüklüğümden beri ne yapsalar da fikrimi değiştiremedikleri Profesör Beyin Cerrahisi olmak.Annem ve babam ne yaptıysa bile bundan vazgeçirememişlerdi beni.
Müzikle alakalı inancımı çoğu kez ablam kırmıştı. Hayat onun için ciddi bir şeydi. Ama bazende çok saçma şeylere güler ama o sadece o an için geçerliydi,sonra o halinden bir eser kalmazdı.
Tam bir şarkıya başlayacak olsam dalga geçer yada hemen kulaklarını kapatırdı.”IIIIyyyy kulaklarım özür dilerim” der, alayla bana bakardı. Annem gerçekten mi bilmem ama ben kırılırım inancım düşer diye hiç bir zaman kötü demez “Çok beğendim aferin benim canıma “derdi. Babam bir keresinde “Şu Naz Naz’ın sesi güzel olsaydı bu müziği söylerdi “dedi. Alay mıydı gerçekten alınmalı mıydım sonuçta üstü kapalı sesi güzel değil demişti. Bilemedim....Ama annem sayesinde inancım yok olmadı.
Herkesin sesi her şarkıya uyacak diye bir şey yoktu . Elbette benim de uymayan vardı ama uyan daha çok vardı. Ayrıca aşılamayacak bir problemde değildi.
Bir gün YouTube da gezerken bir video ile karşılaştım ve kendi kendime o videoları izledim. Ses koçluğu videoları ve bütün denemelerimi videoya aldım.
Orta gelirli bir aileye sahiptim. O yüzden bu ara ekstra bir masraf yaptıramayacağımı biliyordum. Konu para olsa neyse de babam bu konularda çok katıydı biraz”bunun için para mı verilir?”falanlar filanlar....
Abim genelde zamanını futbolda geçirsede bu konuda hayallerimi yıkanlar listesindeydi.
Bir gün telefonumda sanki karşımda biri varmış gibi çektiğim videoları görünce keşke YouTube’m olsa da koysam dedim. Biliyorsunuz ki babam bu konularda katı,sosyal medyada olan onca şeyi görünce daha da bir katıydı. Zaten babama kalsa bana lise sona kadar telefon yoktu ama annemin doğum günü sürprizi ile konu kapandı. Aslında bu kadar şeyde olsa mutlu bir aileydik.
Annem gününü bizle çoğu zaman benim yardımımla işle,babam çalışarak, abim futbolda, ablam da telefonla oynayarak ve tusa hazırlanarak geçirirdi. Ne olursa olsun o Pazar kahvaltıları ve babamın “Herkes aynı saatte masada olacak lafıyla “herkesin masada bulunması ile son bulurdu.
Ben galiba biraz anneciyim. Çünkü günümün çoğu annemle geçerdi. Annem ona yardım ettiğimde ders çalışmadığım için kızsa da annemle biraz daha vakit geçirmek için annemi tatlı dille ikna eder,ona yardım eder,sonra çalışırdım. Bir gün annem ütü yaparken telefonumdaki videolar geldi aklıma. Sesli bir şekilde “Keşke YouTube ‘m olsa”dememe anne irkilecek ki bana her zamanki tatlı gülümsemesi ile gülümsedi. Bende tabii duymasa iyi olurdu diye düşündüm. Sonuçta olmayacaktı. Yan odadan ablam sesimi duymuş olacak ki “Videoların konusu da senin çalışkanlığın (!)olsun “dedi alaycı bir sesle yarı da “Sen kim köpek? “dercesine .”Yok ya konusu aşk olur.”dedim . Şaşırdı yüzünde büyük bir öfke ile bana baktı. Tam bir aşk düşmanıydı ablam. Aşkın lafına bile sinir oluyordu. Bunu ben 2 sene öncesinde fark etmiştim. Bana daha sonra sinsi bir gülüş atıp anneme döndü:”Anneciğim kahve yapacağım ister misin?”Annemden cevap gecikmedi:” Olur tatlım yorgunluk kahvesi iyi gelir.” Hemen atıldım. Eksik kalsam olmazdı. “Bende isterim ama kırmızı çizgim tam kıvamında ne şekerli ne şekersiz. “Daha deminin acısını alma edasıyla “Kendi kahveni kendin yap “dedi.Ama siniri yüzünden okunuyordu aşk düşmanının. “Aman yapma zaten içmeyeceğim.”dememle annem ütünün fişini çekip yanıma gelip oturdu. “Bu ara derslerin yüzünü gören cennetlik .”bu laf banaydı,aslında tatlı bir uyarıydı. Sanki başka kime olacaksa odada tek bendim, duvara konuşmayacağına göre neyse...
“Yok annem ya”şirinlik yapar gibi “Olur mu günde 3 saat çalışıyorum “daha az çalışmam imkansızdı zaten.
Annem derslerimize çok önem verirdi.Allah ‘tan aşk düşmanı canım ablam (!)içeri girdi “oh be kurtuldum “ tam zamanlamaydı.
O da ne!!!
Gerçekten bana kahve yapmamıştı. Anlaşılan yine kızdırmıştım fena halde onu. Annem ablama sordu :”Nazlı ‘nın kahvesi nerede Eylem?” Aşk düşmanının cevabı gecikmedi. “Mutfakta anneciğim gitsin yapsın. “dedi. Neyse aman hiç onunla uğraşamam şuan. Annem kendi kahvesini tam bana verecekken:”Annem ben içmeyeceğim. “dedim. “Ya zaten bu saatte uykum falan kaçmasın ,uğraşamam. “
Aşk düşmanıyla maalesef ki odamız aynıydı ve ben uyuyacaktım, o ise ders çalışacaktı ve evde boş oda yoktu. O yüzden çileme katlanacaktım.
Ona laf atarken attığı sinsice bakış bu olmalıydı. Beni uyutmayacağı kesindi. Sinirimi bozmuştu ama tabiki belli etmeyecektim. Güldüm ve “İyi geceler a.d “dedim.
Anladı mı anlamamazlıktan mı geldi bilmem.”Sanada a.d neyse “dedi. O dersine bense uyku ile baş başaydım.
Uykuyla baş başaydım ama ışıkla olmayan ya da gram gelen uykum da yok olmuştu. Tam telefonumu elime alıp YouTube ‘dan video izleyecekken ablamın elindeki fotoğraf gibi bir şeye baktığını gördüm. Öyle merak etmiştim ki neydi ya ? Neyse şimdi ona sorsam bir dert sormasam bin.... Ne de olsa illaki öğrenecektim...
Derslerimi çalışsam bile bu annem için azdı . Bu yaşımıza kadar annem ilgilenmişti. Hem benimle hem ablam”aşk düşmanıyla “hem abimle . Babam hiç mi hiç okullarımızla gram ilgilenmemişti.
Abim top peşinde koşar dururdu. Ablam ve ben ise annem (meleğümüz)birtanemiz sayesinde hep çalışkanlar listesinin başını çekerdik.
Her ne kadar çalışmamı annem beğenmese de örnek olmuştu hep . Annem benim daha fazla çalışmam gerektiği konusunda iki konuda ısrarcıydı.
Birincisi çalışkanlığın getirdiği sorumluluklar, ne de olsa bir öğrenci çalışkansa ona çok şey düşerdi. Bu benim ve annemin kanıtı. Şu şekilde sınava, nota ,puana bakan eğitim sistemi ile oluyordu.
Mesela kendimden örnek verirsem;sınıfa sorulan soru bilinmeyince hocaların “Sen söyle Nazlı “demesiydi. Oysa bende o sınıftaydım ve bilsem söylerdim. İşte bu yüzden daha çok çalışmam gerekti. Sorulan soruyu bilemeyince o vicdan azabı ve hocaların “Sen de mi?”bakışı.... Oysa ne kadar da normal bir şey. “Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp “sonuçta.
İkincisi ise annem,canım annem çok çalışkan olmasına rağmen okuyamamıştı,babası izin vermemişti. “Kız çocuk okur mu? Okuyup da ne yapacak?”demiş. Oysa annem okusaymış ya öğretmen ya da avukat olacakmış.
Avukat olursa suçluların değil suçsuzların yanında olacakmış. Para onun için önemli değilmiş.
Öğretmen olsa da işi ben maaşımı almayı bilirimli olanlardan değil gerçekten öğretebilmek için öğretecekmiş.Dersin önemli olmadığını yani içinde “Adalet,merhamet sevgi ve saygı” yoksa istersen en iyi mesleğe sahip ol anneme göre önemli değilmiş. İşte o yüzden öğrencilerine ilk önce “Adaleti,merhameti,sevgi ve saygıyı “öğretecekmiş. Ama babası yüzünden sadece beşinci sınıfa kadar okuyabilmiş. Öğretmenleri ne kadar uğraşsa da olmamış, ikna edememişler dedemi..
İşte annemin bu kadar çalışmamıza destek ve her dakika çalışmamızı istemesi bu yüzden. İşte bu yüzden anneme çalışmamın neden yetmediğini anladım.
Biz iki kız kardeş belki annem olmasaydı bu kadar azimli ve çalışkan olamayacaktık.
İşte biz bunu öğrendiğimizde aldığımız tüm iftiharların, takdirlerin ,onur belgelerinin ve karnelerin aslında annemin olduğunu anladık.En azından bizim için öyleydi. İşte bu yüzden bazen annem çok kırılır. Dedim ya orta gelirli bir aileydik. Bazen en ufak şeyde bile hep “Şimdi okumuş olsaydım benim maaşım kızlarım ve oğlumu mutlu ederdi.”derdi . Ama o o yaşanmamışlığa rağmen bizimle yüzü güleceğine inanırdı. Bazen derdi ki “Tek isteğim kimseye muhtaç olmamanızdı, dik durabilmeniz, insanlara faydalı olabilmenizdi. “Zaten öyle de olmalıydı...
Nasıl uyumuşum ne ara uyumuşum farkına bile varmadım bu gece gece susamalarım da olmasa.
Birden gözüm ablam Eylem ‘e çarptı. Öyle bir telefonuna gömülmüştü ki benim onun ne yaptığına gizlice bakmamı bile fark edememişti.
“Waow “dememle anı bir dirsek yedim kafama, korkmuştu anlaşılan. Takılarak sordum .”Oo aşk meşk falan mı? “Boş yapma Nazlı niye kalktın sen?”dedi. Anlaşılan soru soru üstüne ama olsun cevap vermeden mutfağa gittim,su alacaktım. Haaa bu arada ablamla aramız normalde çok iyidir ama bazen öyle bir gıcıklığı, uyuzluğu tutar ki üfff yani öyle böyle değil,didişir dururduk ayırabilene aşk olsun . Bazense aramızdan su sızmazdı can ciğerdik ama çoğunlukla da iki inatçı keçi....
Mutfaktayken annemi gördüm. Bu saatte domates biber yapıyordu. İçimden “lan saat kaç? “ derken annem abime seslendi:”5dakikaya hazır Mert.” Tabiki yine abimin acıkma saatleriydi. Neyse tam su alıp çıkacakken annem” Yarın seninle konuşacağım” dedi. Bu laf beni tırsıtmıştı ama bir şey de yapamadım. Şaşırmış olmalıyım ki direkt anneme “Ne oldu anneciğim? “dedim.”Bir şey yok kızım “dedi.
Bu arada annemin bir hayli yorulduğunu görüp suyu tezgaha bıraktım. “Hadi sen git dinlen ben devam ederim “dedim.”Mutfağı da toplarım hem.”Annem başta “Hayır “dedi .”Uykunu kaçırma “ama ısrarıma da dayanamadı. “Peki birtanem “dedi.Uykulu olsam da biriciğime ,birtaneme kıyamam.
Abime yemeğini verip mutfağı toparlayıp odama gittim. “Yarın seninle konuşacağım “bu niyeydi şimdi, buna ne gerek vardı? Gece gece gizeme oy anam oy ya gel de uyu şimdi uyuyabilirsen...
Yine dersler miydi mevzu? Dersse okey 3-5 saat daha fazla çalışırım olur biter yoksa annemin yanında ona “AŞK DÜŞMANI “diyişim mi? Neyse ki ışık kapandı ve hemen uyunuldu, uyumuştum.
Günlerden Cuma. Yarın haftasonu tatili vardı ve annem benimle ne konuşacaktı?
Son iki dersin beden olması bile rahatlatamamıştı beni . Akşam sanki çabuk geçecekti. Okulda akrep yavaş olsada eminim bugün öyle olmayacaktı.
İlk iki dersim boştu. Hoca raporlu. “Ooo süper vallahi”o yüzden mutluydum ve birden anı bir şekilde gelen bir istekle ders çalıştım. İki dersi dolu dolu geçirdim.
Normalde benim “oh” çekip uyumam gerekmez miydi? Ne kadar erken uyusam da sevmezdim ki erken kalkmayı. Duy da inan. “Takdiri ilahi işte ya”
Son dersin çıkışında Best friendlerim Ela ve Beyza ile eve doğru ilerledik. Evlerimiz çok yakındı.
Saçma geçen bir okul gününün ardından eve geldim. Kapıyı annem açmadı. Açan kimsede olmadı.
Çantamdan zar zor bulduğum anahtarı çıkardım. Eve girdim. Annemden not vardı:
“Teyzenlerdeyim, eve gelince beni ara Nazlım”
Annen ....
BÖLÜM SONU!!!!
Oy ve yorumlarınızdaki hikaye hakkındaki düşüncelerinizi merakla bekliyor olacağım....
Bakalım yeni bölümde neler olacak ?
Hikaye kadrosunu ileriki bölümlerde daha net bir şekilde sizlere sunmuş olacağımı belirtmiş olayım.
Yeni bölümde GÖRÜŞMEK ÜZERE!!!!
HOŞÇAKALIN!!!!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 528 Okunma |
101 Oy |
0 Takip |
19 Bölümlü Kitap |