16. Bölüm

ÖFKEYLE ALINAN YANLIŞ KARARLAR

İREM PAÇ
iremnida77

UZUNCA BİR ARADAN SONRA HEPİNİZE SELAMLAR!

EN MERAK ETTİĞİNİZ YERİN SPOİLERİNİ İSTEYİN DESEM BU SPOİLER HANGİ SAHNEDEN OLURDU?

ŞİMDİDEN KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM!

 

 

 

'Doğruluk, her türlü şartlar altında meyve verir. '

Schiller.

 

 

 

~ALİ ÖMER FERMANOĞLU ~

Eylem’in anlattıklarından çok daha fazlasına sahiptim Berat’ın kardeşi hakkında. Her şeyi biliyor olsam da dostumu satmazdım, satamazdım. O bana güvendiği için anlatmıştı bütün olup biteni en ince detayına kadar . Her şey Eylem’in Berat’tan ayrılmaya karar vermesi ile gün yüzüne çıkmıştı bir nevi .

Eylem’le olan arkadaşlığımız çok öncesine dayanıyordu. Fakat her şeyi bir lafı ile önüne serebileceğini düşünen Berat için bu böyle değildi. Başından beri Eylemle olan dostluğumuz onu zıvanadan çıkarmaya yetmişti. Öyle ki ondan ayrılma sebebi olarak da beni görmüş ve bana yapmadığını da bırakmamaya ant içmişti.

Eylem’le olan arkadaşlığımız ilkokul kısmı tesadüf olsa da ortaokuldan beri oldukça iyi bir dostluğumuz vardı. İlkokul kısmı tesadüf dememdeki amacım ilkokulda pek iyi tanışmamız olmamakla beraber birbirimize etmediğimiz kalmamıştı. Öyle ki bir ara dedemler beni buradaki okuldan dahi almayı düşünmüşlerdi fakat benim inadım onlardan baskın çıkmıştı.

Saçını çekmeler , yağmur yağdığı zaman onu bahçede çamura düşürüp üstünü pisletmeler , ödevini çantasından alıp saklamalar........

Benim altımdan sıramı çekmeler, ödevimi çöpe atıp üstüne su dökmeler.....

Annemin haftanın her günü kıyafetlerimi yıkadığını hatırlarım......

Kafasına düzenli olarak attığım silgi parçacıklarını saymıyorum bile tabii onun da benim topumu gelişi güzel caddelere atmalarını.....

Kaç topum bir kez kullanamadan yok olup gitmişti.

Ne kadar Eylem’e kızıp giden toplarımı telafi etse de Melek teyze bir türlü dur durak bilmemiştik.

Melek teyzenin hakkını da yememek lazımdı. Dedemlerin ve annemin karşısında durmuş “Onlar çocuk canım, çocukla çocuk olunur mu hiç ? Alt tarafı birbirlerini kızdırdıklarını sanıyorlar. Ortada kötüye giden bir şey de yok . Bırakın da az çocukluklarını yaşasın çocuklar “demişti ve noktayı koymuştu.

Nazlı beni oldukça sevmekten ziyade , tanıyordu ama o bana Ali ya da Ömer demediği haliyle soy ismimi bilmediği dahası araya bir hayli zaman girdiği için tanıyamamıştı büyük bir olasılıkla...

O yüzden korkutmak istememiştim onun karşısına çıktığımda....

İsmime dönmezdi dili o zamanlar ondan sebep isim bilgisi yoktu onun hafızasında . Eylem’e her zaman “ Benim yaaķkışıklı geldi İylem. Haydi çende geyl de oyyun oyanayak. “diye diye Türkçeyi katlede katlede konuşmayı öğrenmişti cimcime .

Her ne kadar bana olan sevgisi olsa da Eylem’in “Nazlı ne oyunu biz ödev yapacağız. Anne !Nazliyi alır mısın başımızdan!” der demez Nazlı kucağıma atlar “ Ödevleri İylem yapsın her ikiçini de çen beynle oyuna Yakkışıklı! “ demesine gülümseyerek Ödevleri hızlıca bitirip oynayacağımıza söz verip Nazlı’yı kırmadan ödevi aradan çıkarıp Nazlı’yla sıkılana kadar oyun oynardık.

Belki de uyku mahmurluğu ile tanımamıştı beni buna kırılmamıştım çünkü onun bana olan sevgisi hiç bir zaman değişmemişti. Mert neyse onun için ben de öyleydim .

Acımasızlığın en büyüğünü bana Berat yapmıştı. Onun bu yüklenmeleri beni olmak istemediğim birine dönüştürdü.

Saçma sapan yaşantıları yüzünden dönüştüğü kişiye ne kadar kayıtsız kalmaya çalışsam da sırf Eylem’le görüşmeyeyim diye yaptıkları artık son noktayı koymam bir hayli acımasız da olsa onun yaptıkları karşısında benim ona yaptığım bir hiç kadardı.

Tek başına tutunmaya çalıştığım bu hayatı sırf kendi egosu için bana dar etmeye yemin etmişti şüphesiz. Son olarak saymayı artık yirmiden sonra bıraktığım projelerimi batırmış dahası okula geri döndüğünden beri de benimle uğraşmayı bırakmamıştı .

Hiç birini umursamamıştım fakat konuşmak için önünü kestiğim o kuytu köşede ona bir zarar vermek aklımın ucundan dahi geçmemişti beni en hassas noktamdan vurmasıyla kendimi kaybetmekle kalmayıp asla inmeyeceğim Berat’ın seviyesine inmekle kalmayıp üstelik onu o durumda o halde bırakmaktan dahi gocunmamıştım.

Hayat tüm iyi şeyleri bana laf yerinde kaşıkla verip kepçesiyle geri almıştı.

~NAZLI (LAVİN) KORKMAZ ~

“Ya yeter ama sizce de bu kadar temizlik yetmez mi ? Vallahi annem bana bu kadar temizlik yaptırmamıştır. Vallahi çocuk işçi çalıştırıyorlar diye avazım çıktığı kadar bağıracağım. “dememe karşın “Nazlı haklı vallahi Mert , çocuklar sabah okul akşam burası derken canları çıktı zaten pek bir şey de kalmadı. Yarın komple biter şu temizlik işleri de sonra eşyaları yerleştirmeye başlarız zaten .” diye beni savunmasıyla sevgili yenge adayımın ablamın onayı ile anneme Eyüp'deki kütüphanedeyiz dememiz üzerine pek üstelememişti ki “Eve gelince soracağım ben size.”diyerek telefonu kapatması da bizi bir hayli korkutmuştu tabii .

Saatin çok geç olmamakla beraber anneme göre geçin geçine gelmişti ki bizde dükkandan ayrılıp kızları ve Nurgül ablayı evlerine bırakıp eve geçecektik ki Nurgül yengemlerim evine doğru olan yolda gecenin karanlığında abimin çıkmaz sokağa doğru yanlışlıkla sürmesiyle korku dolu gözlerle birbirimize bakmış ve yerde arabanın hemen yanında yatan kişiyi uzaktan görmemizle abimin ikazına kulak kesilir olmuştuk.

Abim hepimizden önce söylenmiş dahası bizi arabadan inmemiz konusunda uyarsa da hepimiz zaten kişi fazlalığı ile zar zor oturduğumuz arabadan birer ikişer inmemizle abimin sert ikazı ile yerimizde kalsak da ablam aldırış etmemiş araba plakasını görür görmez korkuyla ağzından “Berat (!)”diye bir tiz çığlık kaçmıştı.

 

~EYLEM KORKMAZ(AŞK DÜŞMANI)~

Berat’la konuşmamızın ardından çok geçmemişti. Çok saçma bir şekilde Nazlı huzursuzlaşmaya başlamakta birlikte sürekli “Hadi eve gidelim , yoruldum ben yeter artık. “diye söylenmelerini devam ettirmişti.

Oldukça huzursuz geçen bir gecede ne yaptıysam yüzü bir kez gülmemişti. Bize belli etmemeye çalışsa da onu en iyi ben tanıyordum. Nedenini anlayamasam da üstelememiştim. Ama oldukça gidelim diye söylenince saatin de vermiş olduğu yorulmuşlukla Nurgül ile buna katılmış ve gitmek için hazırlanmaya başlamıştık .

Tam o sırada Nazlı’nin tuvalete gideceğim diye yanımızdan ayrılmasıyla ile Nazlı’ya eşlik ederek onunla tuvalete gitmiş “Nazlım neyin var senin ? Akşamdan beri pek iyi değilsin. “ diye sormamla “Kendimi iyi hissetmiyorum abla , içimde bir sıkıntı var . Kötü bir şey olacak gibi hissediyorum.” Diye cümlesini tamamlaması ile ona sıkıca sarılmış ona takılmaya çalışarak “Sen kaç gündür Meleğünü görmedin ya ondandır. Ya da kaç gündür sır saklamak seni bu hale getirmiş olmalı Nazlım. “diye konuyu dağıtmaya çalışsam da yüzüne bir kaç defa su çarpmasıyla arabaya doğru yol almıştık.

~NAZLI(LAVİN)KORKMAZ ~

İçimden “Nasıl ya , Allah’im.(!) Neden ama kim ? Daha bir kaç saat önce. Hayır Nazlı ! Saçmalama istersen ölmüş gibi konuşuyorsun durduk yere . Allah’im sen yardım et . “ diye iç geçirerek “Annemi istiyorum.”diye ağlamama ramak kalmıştı.

Abimin sesi bizi kendimize getirmişti. Nurgül yengemin de abimin peşinden ilerlemesi ile abim eğilip nabzını kontrol etmesi ile “Çok şükür yaşıyor.” Biz tüm bunları yaşarken ablam Berat’ı net olarak gördüğü ilk noktada öylece kalakalmış adeta laf yerinde kal gelmişti ablama .

Art arda kafamı sallamış “Hayır, hayır şimdi olmaz şimdi saçma sapan inme inmiş gibi kala kalamaz . Bir şeyler yapması gerek dahası onu kurtarmak için her şeyi yapması gerek .”diye diye söylenip ablamın yanına doğru yürümüş onu sarsmakla kalmayıp bir hayli ismini söylesem de yüksek sesle beni duyduğu yoktu . Nurgül yenge ,kızlar yanımıza gelmekle kalmayıp ablamdaki şoku geçirmeye çalışsalar da ablam için hayat adeta son bulmuş gibiydi .

“Nazlım ambulansı ara konum bilgilerini paylaş. Eylem kendine gel abiciğim. Bir şeyler yapman gerek.” Sesin sahibi abim ablamın bu haline bir hayli şaşırmış olsa da ben hemen dediğini yapmış sağlık çalışanlarına kısa bir durum özeti geçip kapatmıştım.

“Daha bir kaç saat önce Seni seviyorum dedim ona ama şimdi . Hayır hayır bu olamaz . Bu gerçek olamaz . Bu bir rüya. Rüya değil tam bir kabus bu ve uyanacağım şimdi. Evet evet . “

Şeklindeki bağırışları ile abim bir şeyleri anlayıp kızsa da her zamanki gibi şuan önemli olan Berat’i kurtarmak olduğu için “Eylem (!) “diye bağırması ile resmen mahalle yerinden oynamıştı ablamın abime bakmasıyla .”Saçmalamayı kes çabuk ilk müdahaleyi yap yoksa oturur mezarının başında zırlarsın.”

Abim şuan da ablama olan kızgınlığı bir hayli yüksek olmasına rağmen abimin sesi onu kendine getirmişti. Gerekli ilk yardımı yapar yapmaz abime dönerek konuşmuştu

“Kafasında önemli bir şey yok çok sarsmadan kaldırabiliriz. “demesi ile abim Berat’ı Berat’ ın arabasına taşımış şoför koltuğuna geçmiş Nurgül yengemle biz onları takibe almış abimin söylemesi ile sağlık ekipleri ile konum bilgilerini tekrar paylaşmış ve orta yolda buluşuncaya kadar bu şekilde ilerlemiştik.

Hastaneye varır varmaz Berat’ı müşahede odasına alıp bizi içeri almamış birazdan haber vereceklerini söylemişlerdi.

Hastaneye gelene kadar durumu anneme anlatmış onlarda buraya gelmek üzere yola koyulmuşlardı. Bu sırada abim Azat Bey’i aramış olanı haber vermişti fakat anladığımız kadarıyla onların da haberi vardı hastane ismi söylememizle istikametlerini direkt olarak zaman kaybetmeden buraya çevirmişlerdi.

Annemler gelmeden abimle ablam adeta birbirlerine girmişlerdi.

“Ne gereği vardı yalan söylemenizin? Ben ne zaman senin kararlarında arkanda durmadım Eylem ?” diye oldukça sert bir ses tonuyla konuşmasıyla Nurgül yengem araya girse dahi engel olamamıştı tartışmalarına bizim gibi .

“Ne değişecekti abi ?”

“Ne demek lan ne değişecekti? Her şeyi geçtim sen bir doktorsun doktor . Neydi o halin yahu ? Ya önemli bir durumu olsaydı. Bu kadar süre zarfında müdahale etmediğin için şimdiye ölmüş olurdu . Biz de seviniyoruz kardeşimiz doktor olacak diye . Allah sana düşürmesin. Vallahi sen şokunu atlatana kadar yaşayacağımız varsa da hık diye ölürdük. Güven tek seferliktir . Acı gerçek Eylem.”

Abimin sinirle konuşmasını bize bilgi vermek için yanımıza gelen doktor susturdu . “İç kanama riski var hastanın . Acil ameliyata alıyoruz. Ameliyat durumuna göre size bilgi vereceğiz fakat bize 0 Rh (-) kan gerekiyor . Biz anonsu geçtik fakat siz de arasanız çok iyi olur. Çok kan kaybetmiş.”

Doktorun söyledikleri ile ablam adeta yıkılmış kalktığı sandalyeye düşerek oturmuştu. Ne kadar güçlü durup ablam için dik durmaya çalışsam da göz yaşlarıma engel olamıyordum.

Ablamın söylediklerini yaşıyor olmayı dilerdim. Bu bir kabus olmalıydı kesinlikle . Ve biz çok geçmeden uyanmalıydık.

“Bizim hiç birimizin kanı uymuyor .”

Geçirdiği şok ablamın zeka seviyesini sıfırlamış olmalıydı. Yoksa başka türlüsü olsa ablama fena takardım. “Sizden sayılmıyorum onu anladım yoksa benim kan grubumu başka türlü unutmuş olamazsın abla(!)” Diye sitem etsem de annemlerin gelişi ve Zara Hanımın “Berat(!)”diye hastaneyi inletmesi ile olduğumuz yerde kala kalmaya devam etmiştik. Kızlar direkt haber verseler de teyzoşlarıma onlar da gelmeyi ihmal etmemişti.

Çok geçmeden Banu’lar da burada bitmişti. En sakinimiz olan abim durumu hızlıca bir anlatıp bize dönüp kan vermek için hareketlenmemizi sağlamıştı . Tabii Azat Karadağ aşiretine çoktan haber salmış ve kan durumunu haber vermişti.

Kan vermek için hemşireyi takip etmiş kan verip gelmem bir hayli uzun sürmüştü. Zara Hanım kan verdiğim süre boyunca yanımdan ayrılmamış olsa da ameliyathaneden çıkan doktorların haberini alır almaz ameliyathanenin olduğu yere doğru adımlarını çevirmiş adeta koşar adım fırlayıp gitmişti.

Ne kadar kimse fark etmemiş olsa sürekli eli kalbindeydi. Anne kalbi diye düşünsem de zoraki ayakta kalmaya çalışması ile başka bir şey olduğunu anlamıştım. Azat Bey gözünü ayırmasa da Zara Hanımın üstünden doktorun gelişi hepimizin odak noktasını bir noktaya çevirtmişti.

Durum ciddiyetini korumuş olsa da kan probleminin kalmadığını söylemiş “Berat Karadağ “adına verilen kanların da bir çok hastaya ulaştığını söyleyip teşekkür dahi etmişti.

Azat Bey ve Zara Hanım her ne kadar benim eve gidip dinlenmemi söylese de annem “Berat’ın iyi olduğunu görene kadar gitmez Zara’m . İyi şükür. Biraz dinlense bir şeyi kalmaz. “ Halsiz oluşum herkesi korkutsa da annemin cevabı ile kimse başka bir şey dememişti . Ege abinin gelişi ile Azat Bey biraz daha gerilse ve aralarında gerginlik olsa da Zara Hanım in ikazıyla konu kapanmıştı .

Herkes bir köşede oturmuş iyi haber beklemekle meşguldü. Kan sorunu başlamadan bitmişti fakat ameliyat bitti haberi bir türlü gelmemişti.

Eylül’ün bana göre belki acımasızca olacak ama yapmacık tavır ve gözyaşları devam ederken babaannem konuyu “Siz o saatte orada ne yapıyordunuz? “diye bize soru yöneltmesi ile durumu kurtarma adına Nurgül yengem “ Kızlara ders anlatmak için buluşmuştuk biz Fatma teyze beni eve bırakmak için oradaydılar. O ara rastlaştık Berat ile . “

İnanmamış gibi cıklasa da babaannem bir şey dememişti. Herkes felaket haldeydi .

Ablam....

Zara Hanım....

Azat Bey....

Ben ....

Annemle babam , teyzoşlarım, angels Girls'üm...........

Amcamlar......

Gece bizim için Berat’in gözünü açıp kendine gelmesi ile gündüze kavuşmuştu.

Sabah olmak üzereydi hemen hemen .

06.17 Berat’in iyi olduğunu iyice görmemizle annemle babamın sertçe ve sahteden ikazları ile abimle eve geçmek zorunda kalmıştım.

Tabii bizimle beraber babaannem çocukları da alıp “Bizi de eve götür Mert’im “demişti. Fakat yolumuzu daha fazla uzatmış olmayalım diye sonradan ne hikmetse Neşe teyzelerle gitmek istemiş ve onlarla gitmişlerdi.

Zara Hanımın bana sıkıca sarılması ardından abim anneme “Evdeyim bugün Nazliyla ilgilenirim aklın kalmasın annem bir şeye ihtiyaç olursa haber edin . Biraz dinlensin Nazlı tekrar geliriz .”diye söylemesi ardından abimin, annemden öpücüğümü alıp “Haber edin .”diye bininci söylememin ardından arabaya doğru yol almıştım.

Kaç günün yorgunluğu üstüne bu yaşadıklarım ve Berat’a verdiğim iki buçuk litre kan sonrası fazlasıyla bitik haldeydim.

Annemin Nurgül yengeme teşekkür edip saygıdan ötürü annesinin haberi de olsa durum için annesi ile görüşmüş tek başına yollamak doğru olmaz diye Nurgül de bu saatte kadar gelemedi diye açıklamasını yapmıştı.

Arkada uzanacağımı söylememle Nurgül yengem el mecbur öne oturmak zorunda kalmıştı.

Arabaya biner binmez derin düşüncelere dalmıştım. “İnsan sevdiklerinin başına iyi ya da kötü bir şey gelir gelmez hisseder Nazlım” demişti annem bir keresinde .

Berat.....

Nefret ettiğim biri değildi elbette ama daha düne kadar hayatımda bile değildi. Onu tanıyalı uzun da olmamıştı. O halde dün gece yaşadıklarım neyin nesiydi ?

Onun başına kötü bir şey geleceğini hissetmiştim adeta . Dahası sırf bu yüzden içimdeki huzursuzluğu tarif dahi edemezdim. Ablam her ne kadar yorgunluğumu verse de başka bir açıklaması olamazdı bu durumun .

Hani belki en mutlu olacağımız bir anda ,belki sıradan geçirdiğimiz bir günün sonunda ortada hiç bir sebep yokken boşluğa düşer gibi içimize düşen o kötü hise deriz ya “İçimde bir sıkıntı var , hayırlısı inşallah. “ diye o sıkıntı bende Berat Karadağ için dün akşam fazlası ile mevcuttu .

Ne yaptıysam, ya da abim ve ablamın, beni sevip değer veren insanların sırf güleyim diye çabalamalarına rağmen bir türlü içten gülemeyişimin sebebi daha düne kadar hayatımda olmayan kısa süre önce süt kardeşi olduğumuzu öğrendiğimiz Berat Karadağ içindi.

Kan verdiğim sıra konuşulanlara göre benim önümü kesen çocuk getirmiş Berat’ı bu hale . Bir insan bu denli nasıl acımasız hatta cani olabilir diye düşünüyordum ki abimle Nurgül yengenin konuşmalarına şahit oldum .

“Ali denen kişi çok tehlikeli biri olmalı, siz de dikkatli olun Mert şimdi yardım ettin diye sana falan da takar . Psikopat bu gibi insanlar. Böyle bir canilik ol-“

Daha lafını tamamlamadan abim araya girdi.”Ali iyi çocuktur Nurgül, karıncayı bile incitmez . Evet yaptığını tasdiklemiyorum ama kim bilir Berat yine ne yaptı da onu bu kadar zıvanadan çıkardı. “

İyice kafam karışmış olsa da abimin lafına devam etmesi ile bir kez daha kendime kızmadan edemedim . Aynı hayatı nasıl iki kez yapabilirdim. Bu benim değil B12’min sorunuydu fakat laf yerinde ceremesini ben çekiyordum hem de bir değil iki seferdir .

“Çocukluğumuz bizim Ali’yle geçti. Babası onun hayatında hiç olmadı. Çok küçük yaşta da annesini töre adı verdikleri lanet kuralları olan bir topluluk yüzünden yitirdi . Hırçınlaşmak kırıp dökmek yerine o iyi olmayı seçti yaşadığı tüm kötülüklere inat . Üstelik salak yerine konduğum kardeşime karşın sebepsizce onu kırmama rağmen beni incitmemeyi seçti. Tabii küçükken fazlaca yemiştir dayağımı ama olsun kardeşler arasında olur öyle şeyler. “

Nurgül yengem itinayla dinlerken abimi “Yok artık, ben harbi katıksız salağım ama abi ben nasıl tanıyamam benim Yakkışıklı'yı. “

Kıskançlık krizine girmemek az kaldı sinyali verse de abim şakadan “Uzun süredir görüşemedik abim . Ayrıca sen onun ismiyle hitap etmiyordun. Haliyle biz de sana takılmak adına yakkışıklı diye seslenince sende isim bilgisi olmadı. “

Kafamı “Yemezler “anlamında sallayıp “Görüşemedik değil abim görüşemediniz çünkü anladığım kadarıyla sende ablamda görüşmeye devam ediyordunuz . Her ne olursa olsun böyle bir şeyi nasıl yapar aklım almıyor? “ diye söylensem de abim “Yaptığı şeyi doğru bulmadığını söyledim en başında ama Berat’ın bir süredir onunla uğraşmalarına rağmen umursamamıştı Berat’ı anlaşılan kanayan yarasından vurdu Berat Ali’ yi yoksa imkanı yok Ali böyle bir şey yapmaz . “

İkimizde şaşkın vaziyette abime bakarken “Babasından sonra annesini kaybetti Ali . Gerçi babası kim ? Halen daha onu bilmiyor ama .... Allah kimseye vermesin . Çok zor . Anneni küçük yaşta kaybedip hayata tutunmaya çalışırken ortada babanın belirsizliği ile cebelleşmek. “

Konuşa konuşa yolu bitirmiştik adeta .”İkinizle de küstüm .”desem de abim “Sordun da söylemedim mi güzelim. “diyerek haklı bir savunma ile kendini kurtarmış ve topu aşk düşmanına atmıştı.

Korkmama rağmen ablam Ali’nin kim olduğunu Emirhan’ın kim olduğunu sakladığı gibi saklamıştı.

Eve yaklaştığımızda gördüğümüz kalabalık bizi hayrete düşürmüştü. Cuma'ya kadar annemi atlatamayacağımızı Nurgül yengeme abim söylemiş ve eğer onun için de sorun olmayacaksa kaldığımız yerden Cuma , cumartesi, Pazar devam etmek adına sözleşmiştik.

Hem Karadağ Hem de Karabey’lerin bahçelerindeki koruma sayısı adeta şaka olmalıydı. Abimle göz göze geldiğimiz gibi ,abimin de Ali abinin arabasını Emirhan’ların bahçede görmesiyle “İyi misin güzelim, iyiysen gel bir gidip şu mevzunun aslını öğrenelim.”

Tebessüm edip “Aklım okudun vallahi abim ya .” derken Karabeylerin muhite doğru yürürken “Yakkışıklı falan yok bak bozuşuruz sonra. “demesine “Yav hehe.”der gibi kafa sallar sallamaz “Söz veremem .”diye iyice abimi çıldırtmış olsam da korumaların bizi değil de abimi sadece durdurmaları abimi iyice sabır çektirtse de “Nazlı Hanım’in abisiymiş buyurun kusura bakmayın bir yanlışlık oldu .”deyip içeri sormadan bizi içeri almaları bir olurken abimi daha fazla sinir etmemek adına “Ödev yapmaya gelmiştim ya bir kere oradan tanıyorlar abim.”diye gereksiz açıklamama abim takılmadan “Ali içerde mi ?”diye kapıdaki korumaya sorup olumlu cevap almasıyla kapıya yöneldik.

Kapı açıldığında içeriden Ayşen teyzenin sesini duymamızda çok sürmedi “Ali sen nasıl yaparsın böyle bir şeyi ben anlamıyorum ki . Gerçekten inanamıyorum sana . Tek bir adım dahi atmayacaksın benim haberim olmadan . Babamlar öğlen olmadan burada olur sen asıl ona ne diyeceksin onu düşün.Senin üzerine ne denli titrediğini biliyorsun . Sadece o da değil biz de öyle her şeyden önemlisi sen bana bacımın emanetisin. Sana tek kötü bir şey olsa yüreğim yerinden çıkıyor zaten .”

Lafını bitirdiği sırada çalışanların “Kadir Bey , Nazlı Hanım ve Mert Bey geldiler.”demesine fırsat vermeden abim Ali'ye doğru yönelip “Kardeşim nasılsın? “diye yönelmesi herkesi şaşkına çevirse de asıl şaşkınlıkları benim konuşmamla olmuştu.

Herkes tam anlamıyla buradaydı.Emirhan , Rozer , Batuhan , Gökçen onların anne babası.

Ali abime cevap verir vermez bana doğru döndü. “Ben de diyorum kim bu Yakkışıklı?”der demez herkes şaşırmış bir vaziyette olsa da Ali “Gel buraya cimcime” deyip bana kocaman sarıldı. Tabii ben de ona . O benim oyun arkadaşım. İkinci abimdi. Abim neyse o da oydu benim gözümde.

Siz tanışıyor musunuz faslı başlamadan. “Siz kuzenlerin benimle zoru ne Allah aşkına önce Emirhan şimdi sen . Hadi Emirhan’ı başta tanıyamam neyse de seni nasıl tanıyamadım . Kesinlikle uyku sersemliği başka bir açıklaması olamaz . Bir de diyorum bir yerden çıkaracak gibiyim ama nereden . Benim B12 bu aralar evde yok vallahi. “diye lafımı bitirir bitirmez .”Tanıyama diye zaten sabah geldim yanına cimcime . Her neyse konuşuruz bunları Eylem çok kızdı mı?”diye lafını tamamlasıyla muhabbet bir hayli koyulaşmış olsa da Ali bir hayli bitik haldeydi .

Bizim bu konuşma faslımız biter bitmez Ali’yle abim ayaklanır gibi olmuştu ki Ayşen teyze buna engel oldu. “Hiç bir yere gitmiyorsun Ali . “

“Teyze , abartma. Korkak gibi evden çıkmayayım bir de . Allah’ım sen sabır ver .”deyip devam etmesine Ayşen teyze “Sana hiç bir yere gitmiyorsun dedim . O pisliklerin sana bir şey yapmasını göz göre göre kabul mu edeyim. “

“Senin olanlardan haberin yok galiba teyze . Hastanelik olan Berat şerefsizi ben değilim. Ayrıca ben çocuk değilim. Sen de benim annem değilsin. Otur evinde kendi çocuklarına sahip çık. “

Fazlası ile ağır konuşmuş olsa dahi Ayşen teyze tavrından ödün vermeden devam etti. “Sana hiç bir yere gitmiyorsun dedim. Gidebiliyorsan buyur kapı orada . Bakalım çıkabiliyor musun ? Sen benim soruma cevap ver cevap niye kavga ettiniz Zara’nın oğluyla. “

Ali şuan içinden sabır da çekse kurtulamayacağını anlamış olmalı ki abimin “Otur Ali konuşalım. Ne yaptı da seni bu kadar zıvanadan çıkardı? “ Demesiyle kalktığı berjere gerisin geri oturdu . Abimden adeta izin alıp da en sonunda “Ben demiştim “der gibi bakıp “ Ben sadece konuşacaktım onunla ama o Eylem’i benden kıskanıp bana saldırınca. “

Kafasını art arda sallayıp “Olayın başını sormadık Ali , kaldı ki sen kendi bildiğin doğruyu biri inkar ediyor diye de bu denli delirmezsin başka bir şey olmalı.”deyince abim, abime kızgınca bir bakış atıp en sonunda pes eder gibi kendi aralarındaki konuşma şekliyle “Her zamanki zırvalamaları işte Mert.”deyince bu sefer kaçmak ister gibi”Ben bir elimi yüzümü yıkayacağım. “deyip yanımızdan ayrılmasıyla abim “Şerefsiz. “diye söylenmesiyle ara verildi konuşmaya bir nevi.

Ali abinin odadan çıkmasıyla ondan kafasını anca kaldırmış olacak ki Emirhan bana dönüp telaşlı bir halde ‘ Güzelim sen iyi misin ? Yorgun gözüküyorsun ?’ demesiyle abimin Berat’tan alamadığı hıncı Emirhan ‘dan almak ister gibi ‘ Güzelin Berat’a kan verdi ondan biraz halsiz dinlense geçer ama Emirhan’cım’

Abim cümlesinin tamamlar tamamlamaz herkes bir hayli oldukça şaşırmış gibiydi. Görende devrimler açıp kapadığımı sanırdı . Alt tarafı kanımız uyumluydu ve ona kan vermiştim , ne vardı bunda bu kadar şaşacak ?

Şaşkınlığı gizleyen Emirhan’ın cevabı oldu. ‘ Yok abi ben sevgi şeysi olarak öyle demişti-’ lafını tamamlamadan abimin ‘Sevgi?’ diye homurdanması kapı önündeki görevli teyzenin ‘ Ali oğlum , vallahi açmam kapıyı hiç bir yere gidemezsin .’diye konuşması ile hepimiz kapıya yönelmiştik. Lafa ilk giren Ali abi oldu.

‘Teyze buraya çağırdın geldim, ne için geldim ? Beni göresin geldi diye. Söyle çıksınlar önümden vallahi hiç hoş olmayacak .’

Ayşen teyzeye Ali abinin bu tavrı sökecek gibi değildi . ‘Zara yüzünden evlatlarımdan oluyordum. Burnu havada oğlu için de senden olmayacağım Ali . Derhal içeri geçiyorsun.’

“Teyze yeter , vallahi bak kalbini kıracağım.” Araya Kadir Bey girmişti. Anlam veremeyeceğimiz kadar sakindi. Üstelik ucu Karadağ’lara dokunan bir mevzuda oldukça sakindi . Bu işte bir iş olmalıydı. Ya da Ali ‘nin sinirini ve Ayşen teyzenin gerginliğini dağıtmak adına bu şekilde davranıyordu. Başka bir zaman olsa bu sakinliğin ne olduğunu hemencecik anlardım fakat dünün vermiş olduğu yorgunluk bana bu konuyu sonraya ertelemem gerektiğini düşündürüyordu.

‘Abi o şer**** lerin şakası olmadığını bilmez gibi konuşuyorsun . Üstelik şuan babama olan kinleri de yeterince hat safhada iken bu yaptığın olacak iş değil. Gel otur dedemleri bekleyelim . Ne yapıp ne yapmayacağımıza sonra karar verelim.’

Ayşen teyzenin kötü konuşmasına karşın attığı bakışa rağmen Emirhan’ı onaylayarak sakinleşmesini istedi oldukça gergin olmasına rağmen anacan bir tavırla.

Herkes bir ağızdan bir şey konuşuyordu ama abimin ve benim anladığımız kadarıyla Ali abi şuan oldukça boğulur bir vaziyetteydi. Berat’a yaptıklarından değil abimin az önce vardığı kanı yüzünden olmalıydı.

Abime bir şeyler yapmamız bakışını atmamla abim Ayşen teyzeye dönüp ‘Ayşen teyze izninle Ali’yle bize geçip bir konuşalım sonra gelir buraya . ‘ Ayşen teyzenin reddeder bakışı ile yüzleşmeden ‘Söz kendi ellerimle getireceğim en fazla bir yarım saat babanız buraya gelmeden gelmiş oluruz.’

Ayşen teyze izni zar zor vermiş de olsa korumaları bizim evi korumaları için emri hemen vermişti.

Abimlerin ardından giderken Ayşen teyze ‘ Bir sorun olursa beni hemen arar mısın Nazlı’m olurda gitmeye çalışır falan.’

Tebessüm edip ‘Abim bir konuşsun Ayşen teyze ben sana haber veririm . Gözün arkada da kalmasın abimi atlatamaz .’

Biz bunları konuşurken ayakkabılarını giymiş olan abimin ikazı ile derhal kapıya yöneldim.

Abimin kapıyı açması ile içeri geçtik. Abim mutfağa geçip birer kahve yapıp daha doğrusu kahve makinesine koyup ‘ Hadi abicim küçükler laf dinlemez kahveleri al gel salona kendine de süt ısıt istersen ‘diye konuşmasına adeta sinir olmuştum.

‘ınga ınga diye ağlıyayım istersen bir de abicim?’ deyip göz devirmemi dahi görmeden içeri geçmişti abim.

İnsan der kardeşim yorgun ona az yardımcı olayım benim abim bana iş kitliyor resmen . Vallahi bayılmama az kaldı resmen . Zaten bir ton kanım gitti olmaz ama böyle. Ben bunları düşünürken kahve makinesi ötmüş , kahveleri doldurup abim sırf bir de süt ısıtayım diye beni mutfağa yollamasın diye dolaptan bardağa süt koyup ısıtmış vibeı verip nihayet salona geçebilmiştim.

Tam salona geçtiğim sırada Ali abi abime 'Bilmediğin şeyler var Mert . Benim sana anlatmak isteyip anlatamadığım ama şuanda buna bile mecalim yok.'

Abim üstelemek yerine ‘ Boş boş konuşmayı bırak Ali , seni bu hale ne getirdi onu söyle ?’

Daha fazla kaçamayacağını anlamış olmalı ki ‘Konuyu babama çekti yine . Niye peki ? Eylem’in adını ağzıma aldım diye . Sırf Eylem’le görüşüyoruz diye bana yapmadığını bırakmadı , umrumda değil o ne yaptıysa ne umruma geldi ne de altında kaldım ama bu son olay ......’Abim tam cevap vereceği sırada beni fark etmesiyle ‘Kahveler Kolombia’dan mı geliyor Nazlı’m alt tarafı fincana koyup getireceksin ?’

Ali abi beni görmesiyle tepsiyi elimden alıp ‘ Lan kız Berat’a kan verdim demedi mi niye yoruyorsun kızı kalk kendin yap kahveni bir zahmet .’

Ali abinin bu şekilde konuşmasına takılarak ‘ Herkes sen mi Yakkışıklım?’ diye sitem etmemle abim ‘Vallahi abi dayağı geliyor şimdi , ne konuştuk kız biz senle?’ diye sahte kızgınlığına omuz silkip onların karşılarındaki berjere attım kendimi.

‘Sütün hani ?’ dese de abim elimdeki bardağı göstermemle ‘ Sen iflah olmazsın!’ bakışı atıp Ali abiye döndü.

Bu sefer konuşan abim oldu. ‘Sen hala bir bilgiye ulaşamadın mı peki baban hakkında Ali? Belki adamın senin varlığından haberi dahi yok.’‘Bir şeylere ulaştım ama o bilgilerden de bir cacık olmaz. Yaşıyor mu ? Ölü mü? Daha onu bile bilmiyorum Mert ! Yoksa gerçekten beni istememiş mi ?’Diye derin bir iç çekmesiyle ardından ceplerini yoklayıp istediğini bulamayışı abimin gözünden kaçmamış olacak ki o sormadan cevapladı Ali abi’ Telefonumu teyzemlerde unutmuşum. Ulaştığım birinin adı vardı içinde hatta soy ismi sizle benzerdi bir Mert ‘e ya da Eylem’e sorayım diyordum da . Tanıyor musunuz diye ama başka zamana artık.’Abimin beni göz hapsine alıp ‘Hadi abicim bir git bakalım biz Ayşen teyzelerde miyiz?’diye sormasına bininci göz devirmemi armağan etmiştim.

Küçükken en nefret ettiğim ama her seferinde de kandığım abimin mükemmel ötesi şakalarından yalnızca bir tanesiydi. Ne zaman duymamamızı istemediği bir konuşma olsa bizi bu şekilde o odadan bu şekilde çıkarırdı.

‘Ya ama resmen şuanda üvey evlat muamelesi görüyorum ama .’ der demez Ali abinin içtiği suyu püskürtmesi bir oldu.

İkimiz de şaşırmış olsak da bir şey demedik. Abim peş peşe sırtına vururken ‘ Hadi ama Nazlı’m iki dakikada git al gel bakalım kimmiş şu bizim soy ismimizin benzer olduğu kişi.’

Elimdeki telefonu konuşur gibi kulağıma dayayıp’Yok vallahi anne abim bana eziyet ediyor sabahtan beri . Bulaşıkları yıkattı makinedeki çamaşırları astırttı şimdi de yemek yap da yiyelim diyor.’dememle bu sefer abim bir yudum aldığı kahveyi püskürtüp ‘ Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim. Yok deve ama Nazlım.’ demesi ile yüzüme şaşkınca bakakalmıştı.

İkisinin de şoka girmesiyle adeta ‘Şaka yaptım şaşkınlar . Gideyim de alıp geleyim telefonu hemencecik. Aklınızı aldım ama kabul edin.’deyip ikisinden makas alarak ‘ Senin esprinden daha komikti ama kabul edin abimler.’diye söylenmeyi de ihmal etmemiştim.

İyice kendimi bitkin hissetmeye başlamıştım. Onları evde hipnoze bir şaşkınlık içinde bırakmış ve hızlıca Ayşen teyzelere doğru yürümüştüm. Ev kapısı hemencecik açıldı. İçeri girer girmez görevli “Ayşen Hanımlara ben haber vereyim ,onlar üst kata kadar çıkmışlardı. “diye gereksiz bir açıklama yapmış olsa da tebessümle “Gerek yok hanımefendi ama yine de siz bilirsiniz . Ali abinin telefonu alıp geri gideceğim zaten .”diye açıklama yapmıştım. Gerek yoktu ama sonuçta o burada çalışan biriydi. Belki onlara bu gibi durumda haber vermesi istenmişti yada başka şeyler. .....

Daha fazla takılmadan bu mevzuya salona doğru yürüdüm. Ev bir hayli kalabalıktı ama şuanda resmen in cin top oynuyordu . Salona doğru adımlarımı yönelttiğim an yerimde kalakaldım.

“Ali babasının yaşadığını bilmeyecek dedim yıllar evvel Rüya ‘ya .Ona bir anlaşma sundum ve onun babası hakkında en ufak bir şey öğrenmesine engel oldum . Ne için peki evlat Alim için. Benim kızım bir hata yaptı yıllar evvel ama bunun ceremesini Alim çekmeyecekti elbette.” Sesin sahibi Ayşen teyzenin babasına ait olmalıydı. Karşısında Kadir amca ve Batuhan’ın babası olduğunu düşündüğüm Kazım Bey vardı. Ayrıca Emirhan in dedesi ve babaannesi de bu salondaydı. Anlaşılan gelmişlerdi ama Ayşen teyzeler şuan niye burada değillerdi?

Kadir amca hak verircesine kafasını sallayıp onaylıyordu. Kazım Bey ise tasdiklemez bir vaziyette cıklıyordu.

Kimsenin konuşmasına izin vermeden “Ya bir şekilde öğrenirse baba ya Rüya ona bir vasiyet tarzında bir mektup bırakmışa.” diye soru sormasına sert bir dille cevap verdi Kadir amcaya Ayşen teyzenin babası “Barışın ölmesini göze alamazdı benim salak kızım. Eğer Ali öğrenirse Barış Korkmaz ölecekti. Halen daha bu durum devam ediyor Kadir asla blöf yapmadım. O adam benim kızımı aldı benden yıllar evvel . Bende ondan oğlunu. Benim kızım o adam yüzünden babasına atasına töresine karşı geldi . Affettim ama o adam yüzünden canından olacağını anladığı gibi Aliye anlatmasına müsade de etmedim . Ben açmamış fidanımı bir asalak yüzünden solmasına engel olamadım o da hiç tanımadığı dahası sevdasından ona kalan tek şeyi bilmeden tanımadan geberip gidecek .”

Bu adamın konuştuğu her kelime Korkmaz soy adını duymamla birer birer beynimde yankı yapmaya başladı. İçimden bir ses “İyice salaklaştın ama Nazlı bu dünyada bir Barış Korkmaz senin amcan mı?” Derken diğer ses “Bu adamlar birden bire sizin hayatınızın ortasına girmedi mi ?”diyordu .

Ben tüm bunları düşünürken devam etti .”O da asla bulamaz zaten Aliyi . Olurda bulmaya kalkarsa seni istemedi deyip geçiştireceğim konuyu . Aliyi bilirsiniz çabuk parlar öfkelenir ama vicdanlı olduğu gibi akıllı çocuktur beni istemeyeni ben hiç istemem bu yaştan sonra der geçer zaten . Kaldı ki evli ve çocukları dahi olan bir adam onun umruna dahi gelmez. Cadı anası kendi köylerinden bir kızı almış oğluna gelin diye. İsmi Banu’muymuş neymiş. Sevmeden evlenmiş anasının zoruyla . O pisliğe tüm bunlar müstahak bu saatten sonra .” Öfkeyle kurduğu bu cümlelerden sonra halen daha devam etti .”Eğer olurda ulaşmaya çalışırsa Ali'me elindeki Eylül'ünden Ekim'inden ve oğlundan canı çıka çıka, ciğeri söküle söküle olur.”

Derin bir nefes alıp yine konuştu. “Yani anlayacağınız ben de çare tükenmez eğer torunuma ilişmeye kalkarsa canını yakacağım yolları bulmaktan yorulmamda gocunmamda .”

Herkes pür dikkat onu dinliyor Kadir amca ise büyük bir keyifle onay veriyordu. Bu tüm yaşadıklarım benim için oldukça fazlaydı. Bunlar nasıl insanlardı? Doğmadan kayıp giden bebekler , babasını bilmeden büyütülmeye çalışılmış çocuklar, silahlar , planlar ,kurallar , adı batasıca adi töreler.....Her şeyi geçtim hadi bir bebeği annesinden ayırdınız. Bu duymadığımız kötülüklerden değildi elbette . Hadi bir bebeği babasından koparttınız ve gram vicdanınız sızlamadığı gibi bununla gururlandınız ama bu kötülüğü insan evladına nasıl yapar?

Rüya’yı yitirdim demişti bu zalim adam . Belki hastalıktan belki korkarım ki töre kurbanı olmaktan . Hasta birine bir de bu acıyı nasıl yüklediniz? Bir anne evladı acı çekerken kahrolurken kendi derdiyle baş başa kalmış bir kadını hem sevdiğinden hem de evladında yüklediği acıdan ötürü yalnız bırakmayı bu kadar insan nasıl başardınız?

Bu insanları değil görmek isimlerini dahi duymak istemiyordum ama kahretsin ki içimden “Annemi istiyorum .”diye diye ağlamak gelse de şimdi içeri geçip herkese sahteden tebessüm edip selam verip o telefonu alıp hiç bir şey duymamış gibi çıkmam gerekecekti.

Elbette susmayacaktım ama hem her şeyi detaylıca öğrenene kadar hem de amcam ve kuzenlerimin canını tehlikeye atmadan yapacaktım bunu . Çünkü kendi kızına acımayan bir adam elin oğluna acır mıydı?

İsmimin birkaç kez seslenilmiş olduktan sonra irkildiğimi düşünerek sesin sahibine döndüm. “Ayşen teyze (!) Şey ben duymadım bana seslendiğini kusura bakma .” Biz bunları konuşurken salondakilerin odak noktası olmuştuk. Herkes büyük bir “Acaba ?” ile bana bakıyorlardı. Daha fazla uzatmamak adına “Ali abi telefonunu istedi de onu almaya geldim salonda mıdır yoksa nereye koymuştur orasını sormayı unutmuşum da onu düşünüyordum? “ Ayşen teyze telefonu almamam için benden önce davranıp onaylamaz şekilde reddederken Kadir amca “Sen ne zaman geldin Nazlıcım?”dedi sahte bir tebessümle.

Şeytan diyor ki bas şunlara türlü hakareti, bedduayı çık evine git ama ben iyi bir insanım ki şeytanın dediğini yapmayacaktım ,uzun lafın kısası ben sabırlı ve akıllı bir insanım ki şuanda sabrederek en nefret ettiğim şeyi yapıp onlara oynamam gerekiyordu.

“Çok olmadı Kadir amca ben tam geldim Ayşen teyzenin sesiyle irkildim . Halsizleştim iyice telefonu götüreyim de dinleneyim artık.” Geri kalanlara dönüp sahte bir baş selamı verip Ayşen teyzeye döndüm. “Ayşen teyze endişeni anlıyorum ama tek bir adım atamaz abim varken yanında. Kaldı ki abim sana söz verdi hayatta bırakmaz onu.”

Bu konuşmama “Ali nerede ki ?”diye sormasına babasına cevap dahi vermeden “Nazlıcım anlıyorum ama ..”lafını tamamlamadan “Telefondan bir şey gönderecek ya da gösterecekti . “ Yalan söylemek istemiyordum ama Ayşen teyze de bir türlü kabul etmiyordu araya Emirhan girip “Ben de geleyim Nazlım senle birlikte de döneriz abimle .”diye şansını denemiş ve başarılı olmuştu Emirhan . Ayşen teyze “Çok gecikmeyin “dese de “Acil bir şey olursa hemen geliriz annem .”diyerek Emirhan annesini az da olsa rahatlatmaya çalışmıştı. Tam çıkmaya yönelirken o adam bana “Sen kimlerdensin kızım? “diye sormuştu. İçimdeki ses “Uzaylılardan .”diye geçirse de sinir olmamaya çalışarak cevap verdim . Ama o ne Allah aşkına siz kimlerdensin ne yahu ?

Soru sorarak gerilip gerilmeyeceğimi teyit etmek istemişti anlaşılan işini garantiye alarak.

İçimden sakin ol Nazlı hem amcan hem Yakkışıklı için diyerek gülerek”Şimdi siz öyle sorunca ne diyeceğimi bilemedim . Ama sizin camiadan değilim efendim.”dememle kaşı havalanıp adeta “Bizim camia?”der gibi bakınca “Yani aşiret beklentiniz varsa aşiret değilim demek istedim .”dememle “Pek de tatlı dillisin maşallah kızım. “diyerek Emirhanin babaannesinden ilk övgümü almıştım.

Adamın hala bir cevap beklediğini anlayınca “Doğma büyüme İstanbul’luyum . Memlekete pek gitmeyiz.” diye cevap vermiştim.

“Ayakta kaldın kızım az otur öyle konuşalım.” Bunu diyen bu sefer de Kadir amcanın babasıydı. Tebessüm edip oturdum . Benimle birlikte herkes de oturmuştu.

İşte kaçıncı sınıfa gidiyorsun , gitmesen de nerelesiniz? Sorularından sonra anneni babanı tanır mıyız gibi sorular soruldu .Tüm bu sorulara benden çok Kadir amca cevap vermiş olsa da son soru ile bir nevi onlara salağa yatarak korku salmıştım. Duymadığımı düşünmeye böylece ikna olmuşlardı.“Memlekete gitmeme nedeniniz akrabalarınızın hepsi burada mı ya da burada var mı ki akrabanız? “ bu sorunun cevabı istediğim gibi az da olsa hepsinin o vicdansızlıkla gülen yüzlerini düşürmeme yetmişti. Vallahi fenayım başa tatlı belayım.

“Yok efendim hepsi memlekette akrabalarımızın yani çoğu. Burada sadece Gülce teyzem eşi Mehmet eniştem ve kızları bir de Barış amcamlar eşi Banu yengem ve çocukları var. “ dememle dede bey eline içmek için aldığı suyu püskürttü.

Kızım bunlar senin getir götürünü yapar . Vallahi az değilim yahu diye iç geçirmeden de edememiştim.

İç sesim her zamanki gibi beni tebrik etmekle meşguldü. Yaptığımı bir tek Emirhan yadırgamıştı. Dikkatleri çekmemek için teyzemin ismi ve eşinin ismini vererek başlamış aradan da amcamı katabilmiştim. Böyle yaparak şüpheleri yerle yeksan etmiştim.

“Baba iyi misin?”diye araya girse de Ayşen teyze “Vallahi bir ara bütün sülaleni sayacaksın sandım Nazlım?”diyerek sebebini sorgulamayı ihmal etmedi Emirhan. Dikkatler bu soruya dönünce. “Burada çok akrabamız yok yani onu söylemek istedim. Kaldı ki ben bir an önce yatıp dinlensem iyi olacak yoksa bütün sülalemi sayarken sülalemin başı olan abim onu unuttum diye ansızın buraya gelebilir . Bu kız düştü bayıldı herhalde diye .”

Emirhan'la izin isteyip telefonu da alıp bize doğru yola koyulmuştuk. “Nazlım bir şey saklıyorsun sen benden ? Hemen niye ne alaka deme anlarım ben sen ne zaman yalan söylemek istemesen bile isteye saçmalamaya başlarsın. Ve içerde az kalsın soy ağacını çizecektin sırf annem sana bir şey sormasın diye. ?”

Saçmalamak ?

Ben saçmalıyormuşum yalan söylememek için?

Emirhan bu kadar iyi bir gözlemci olmak zorunda mıydı?

Trip atarak “Ben saçmalıyorum yani ? Peki . En iyisi ben susayım da daha fazla saçmalık dinleme sen .”diye sahte sitem etmeme “Nazlım? Ne demek istediğimi gayet de anladın? “

“Çok yorgunum Emirhan . Kafam da çok karışık biraz dinleneyim öyle konuşalım niye saçmaladım ben yine .”

Diyerek eve doğru yöneldik. Kırgın bir şekilde sadece gözlerime bakmakla yetindi . Anahtarla hızlıca kapıyı açıp içeri geçtik. “Biz geldik abimler.”dememle abim içeriden “Biz ?”diye sorgularken Emirhan'ı görünce “Hoş geldiniz siz (!)”diye ikazını da geciktirmedi. Bana sahteden “Nerede kaldın ?”bakışı kızgınlıkla atsa da Emirhan’a dönüp “Hoş geldin abim.” demeyi de ihmal etmedi .Emirhan buraya gelme niyetini söylemesiyle “İyi ki geldin biraz da siz uğraşın bu deliyle.' diye takılarak Ali abinin sırtına vurdu . O sırada Ali abi telefondan bize bahsettiği ismi bulup “Hah Fatma Korkmaz kim kardeşim tanıyor musunuz ?”

Son sözüyle “Yok artık, vallahi gerçekmiş. “diye sesli düşünmesem iyiydi fakat ağzımdan çıkan sözcükler geri girmiyordu maalesef. Üçü de sorgular gibi bana bakarken “Ee seni dinliyoruz abi .”diyerek topu Ali abiye attım garipsese de devam etti . “Bu kadın annemi tanıyormuş tam da benim doğumuma birkaç ay kala görüşmüşler . Yani bir şeyler biliyor olabilir . Annem ve babam hakkında. Neden ayrıldıklarını biliyor olabilir . Belki de annemin neden sustuğunu. “

Gerçekten bayılmama az kalmıştı. “Babaanne ne olur bunu amcama , Rüya denen kadına dahası öz torununa yapmış olma. Eğer bilip de susuyorsa amcamı korumak için yapmıştır. Ama bu kimsesizliği bu çocuğa ne hakla reva görebilir? “ İstemiyor olsam da göz yaşlarım birer birer firar ediyordu gözlerimden yanaklarıma doğru. Allah'ım bu nasıl zor bir imtihandı ve bunlar nasıl insanlardı? İnsan evladını diri diri nasıl öldürüp mezara koyardı.

Durumu ilk fark eden Ali abi oldu sonra abim ve Emirhan . Bana bin bir soru sormalarına tek bir cevap dahi vermeyip aniden ayağa kalkıp “ Ben dinleneceğim biraz , abi kusura bakma haberleşiriz. Alırım numaranı bizimkilerden .”deyip odama doğru adeta koşar adımlarla yürüdüm.

En nefret ettiğim şey yalandı......

Daha kötüsü sevdiklerime yalan söylemekti.....

Ve ben şuan ilk defa yalan söyleyeceğim diye değil söyleyemediğim o lanet olası doğrular yüzünden bitmiş haldeydim .

En azından' Baban yaşıyormuş abi!' diyebilirdim şimdilik ama eğer onu desem diğer dinlediklerim de açığa çıkacaktı ve kötü şeyler olacak ve ben buna engel olamayacaktım.

Uyumam gerekiyordu ama bu halde bir türlü uyuyamadım döndüm durdum . Tam o sıra abim odaya geldi ve duş alacağımı söyleyip onu odadan gönderdim. Banyoya geçtim fakat değil duş almak elimi kaldırıp musluğu açacak halim yoktu . Banyoda kaç dakika kaç saat durdum bilmiyorum . Yorgun adımlarla yatağıma geçtim. Ağlamanın vermiş olduğu ekstra bir bitkinlikle nihayet özlemini çektiğim o uyku bu sefer benim kurtuluşum olabilmişti.

En azından her şey sadece bir kaç saatlik beynimi ele geçirmeyi bırakacaktı. Uyandığımda vereceğim o acı kararla yüzleşmem gerekecekti. Ama şimdilik kendime gelene kadar bu yataktan kalkmamalıydım. Ve gözümü açtığımda annem başımda benimle olmalıydı.

27.04.2014~

Yeni yaşıma gireli bir aydan az olmuştu . Bugün günümüzün çoğunu babaannemle geçirmiştik abim ve ablamla . Günün sonunda Eylül ile bir olmuş amcamı bizi sinemaya götürmesi için ikna etmiştik . Abim her zamanki gibi son dakika golünü bize atarak halı sahaya doğru yol almıştı. Sinema saatinden önce orada olduğumuz için öncesinde tatlı bir şeyler yiyip amcamla sohbet etme fırsatı bulmuştuk.

Konuyu nihayet amcamın askerlik anılarına çekebilmiştik. Çünkü ne zaman amcam konuyu askerliğe getirse amcam konuyu geçiştirmek adına bize babamın askerlik anılarını anlatır bizi adeta krize sokardı. Bizim gülücükler saçtığımız o dakikalar o mutluluk ona zehir olurdu. Ablamın bizden daha olgun davrandığını gösterme adına amcama sorduğu soru adeta amcamın başından kaynar sular dökmüş gibiydi fakat bozuntuya vermeden sorunun cevabını vermeyi ihmal etmemişti.

‘Hep babam hep babam ama amca . Sen nerede yaptın askerliğini ? Bize hiç anlatmadın.’ diye sormuştu Eylem .

‘Mardin’de yaptım amcacım. Bizim zamanımızdan askerlikler tam on sekiz ile yirmi dört ay yapılıyordu. Uzunca bir süre orada kaldım anlayacağınız.’

Cümlesi biter bitmez ‘ Nasıl yani on sekiz veya yirmi dört ay boyunca full askeriyede miydiniz? Ayy sıkılır insan canım.’ diye sormuştum amcama tüm saflığımla . Canını bizim için hiçe sayan o yiğitlerin uzunca bir süre ailelerine hasret kalma fikri belki de beni üzmüş ve onların canının sıkılacağını düşündürtmüştü. Vazifeleri ne kadar kutsal da olsa aile hasreti bambaşka olmalıydı. Çok geçmeden cevap vermişti amcam. ‘ Çarşı izinlerimiz vardı Nazlım o zamanlar şimdi olduğu gibi. Kaldı ki izin sürelerinde eve gidip gelme iznimiz de oluyordu. Ama ben çarşı izni ve ev izni almama rağmen gitmedim eve buradaydım hep. Güzel şehir burada geçirdim vaktimin hepsini.’

Demesini birazda ukalalığa vurup ‘ Ooo kız meselesi mi? Yoksa Mardin’li güzel yarini mi buldun amca ? E ama yengem Mardin’li değil ki ya da oralı mı biz bilmiyoruz. Zamanını hep onla geçirmiş olmalısın . Vallahi büyük aşkmış seninkisi.’ diye saf duygularımı dile getirmiş olmam amcamı bir hayli kızdırmıştı. ‘ Senin yaşın kaç Nazlı aşk meşke kafa yormaya başladın. Orada olmam gezdiğim anlamına gelmez mi ? Yengenin Mardinli olmadığını bilebilecek yaştasın ayrıca.’ diye saçma bir şekilde bana yüklenmişti.

Yüzüm düşmüş ağlamama az kalmıştı. Tuvalete diye izin isteyip sinema izlemek için gittiğimiz AVM'den kaçmış eve doğru yol almıştım. Annem , babam, abim,ablam ,babaannemler çok kızsa da kırıldığımı gören amcam benden özür dilemekle akşamı akşam etmişti.

Ne olduğunu öğrendiklerinde amcama babaannem ‘ Sen ne yapmaya çalışıyorsun ? Evli barklı adam oldun. Azıcık edep yahu .Seni sevip sana evlat vermiş kadını hoşlantı duyduğun o kadın için hiçe mi sayacaksın ? Vallahi hakkımı helal etmem sana .’ diye sitem etmişti amcama kapalı kapı ardında kimsenin onları duymadığını düşünerek.

&NAZLI (LAVİN) KORKMAZ&

Art arda çalan telefonun titremesi beni uyandırmıştı. Arayandan ziyade saatin kaç olduğunu bakmak için almıştım telefonu elime. Saat daha çok erkendi. Kaç gibi uyumuştum bilmiyordum fakat çok uyumadığım saatin erken olmasından belliydi.

Titremesi duyan telefon tekrar titreyince arayanın Emirhan olduğunu görüp yatakta dikleştim.

Bir karar vermiştim. Acı da olsa bir karar vermiştim. Verdiğim kararı duymayı o hiç hakketmese dahi başka çarem yoktu. Benim onunla yan yana olmam amcamın veya Ali abinin dolaylı yoldan zarar görmesiydi. Dahası Emirhan’a anlatsam her şeyi o da asla susmazdı ki . Abi yerine koyduğu Ali için her şeyi yapardı. Sonra ne olurdu ? Amcam ve günahsız kuzenlerim bu acıma duygusu gram olmayan insanlar yüzünden yitip giderdi.

Eğer sakin kalabileceğini bilseydim Emirhan’ın, bu acı kararı almazdım ki ikimiz için. Telefonu açıp sesi hoparlöre verdim. ‘ Efendim Emirhan ?’ sesim oldukça bitkindi. Elbette kan verdiğim için değildi bu bitkinlik . Son zamanlarda yaşadığım her şey bana fazlaydı.

‘Nasılsın canım ? Art arda aradım ama merak ettim seni. Ali abim de aynı şekilde . İyi misin ?’ Kalbim bu kadar acı çekmek zorunda mıydı? Neden ama .......

‘İyiyim Emirhan . Halsizim sadece biraz dinleniyordum. Aradığını duymamışım. Ali abi nasıl ?’diye sormamla derin bir nefes alıp ‘İyi ama yarın akşama aşiret toplanacak , Mardin’e gideceğiz. Toplantıyı yarına bizzat Berat istemiş. Gitmeden görüşebilir miyiz ? Beş dakika bile yeter yoksa aklım sende kalacak.’

Kim ya bu aşiret ? Kendilerini ne sanıyor bu adamlar. Nerede kaldı o zaman adalet? Herkesin her yaşadığının cezasını güçlü olanlar kesecekse niye varlar savcılar, hakimler? Kendini bilmezlerin icatları dedikleri bu olsa gerek.

‘Biraz dinleneyim haber veririm sana Emirhan , bende seninle konuşmak istiyordum zaten . Görüşürüz.’ adeta konuşmasına pek fırsat vermeden kapatır gibi olmuştum. ‘ Tamam , görüşürüz.’ demekle yetinmişti. Sonrasında telefonu kapatıp kapatmaz odaya gelen abimle ‘Bir haber var mı ?’ diye sorsam da o bu sorumu es geçip bana sarılmıştı. Nasıl olduğumu iyicene ikna olana kadar sormuş sonrasında ise bir şeyler yemek için mutfağa doğru koyulmuştuk.

Annemden gelen telefonla Berat’ın daha iyi olduğunu öğrenmiş. Yarın sabah hastaneden çıkışının olacağını söylemiş ve sonrası için toplanacak aşiret toplantısının varlığından bahsetmişti. Ablamın şuanda babamın zoru ile eve doğru geldiğini söyleyerek telefonu kapatmadan önce ‘Akşama kadar dinlensin ablan Nazlım öyle gelin hastaneye .’diye eklemeden de kapatmamıştı telefonu.

Ablam geleceği haberi ikimizin de suratını düşürmeye yetmişti. Adeta habersiz gelen akrabalar gibi tat kaçırmıştı. Yediklerimizi kaldırıp duş almak için odama çıkmış saç bakım rutinimi yaparken çalan zil ile elimdeki tarağı bırakıp kapıyı açmaya giderken abimin sesiyle odaya gerisin geri dönmüştüm.

Hızlıca saçımı tarayıp akşam için hazır olmak adına pijama yerine şort etek ve bluzumu giymiştim. Saç bakım rutinim bittiği sırayla artan sesler adeta gözümü korkutmuş istikametimi hızlıca salona abimlerin yanına çevirmiştim. Ablam berjerde otururken abim adeta karşısına dikilmiş bir vaziyetteydi. Salona girmemle sevgili aşk düşmanım bana dönerek ’Nazlım nasılsın ?’ diye sormuştu.

Aniden çatılan kaşlarımla ‘ Sana ne nasılım iyi miyim? Çok da umrunda sanki. Yapmacık olmana gerek yok Eylem.’ diye konuşmama fazlaca sinirlenmiş ayağa fırlamıştı. Konuşmasına izin dahi vermeden devam ettim. ‘Önce Emirhan da aynısını yaptın . Tanımana rağmen zırvalayıp durdun. Çok da takmamıştım ama Ali konusunda ne kadar korktuğumu görmene rağmen ağzını açıp tek bir kelime etmedin. Neden ? Sanki senin çok umrundaymışım gibi bana nasılsın diye sorup durma . Komik oluyorsun .’ diye aralıksız konuşmam onu adeta dumura uğratmıştı. Çünkü benden bu tavrı beklemiyor olsa gerekti.

Ağzını açıp tek kelime etmeden abim devraldı konuşmayı bu sefer ‘Siz bizden ne saklıyorsunuz ? Sen ... Annem....Babam....’ derin bir iç çekip devam etti. ‘Babam baştan beri biliyordu değil mi o şeref****i . Onunla her yan yana geldiğinizde ondandı bu kadar öfkeye kapılması. Vallahi bravo ne güzel uyuttunuz bizi sen ,annen ve baban. Her şeyi geçtim ben sana gelip sordum ama sen bana yalan söylemeyi tercih ettin. Gittim o mala da sordum o da inkar etti. Daha sevgisinin arkasında duramayan bir adamı seviyor olman ne kadar da mide bulandırıcı ama.’ diye cümlesini tamamalarken ‘En azından sevgim karşılıklı abi bir de iyi tarafından bak.’ yaptığı ima olacak şey değildi. Ablamın söylediği söze abimin cevabı ‘Hastaneye bizimle gelmeyeceksin ona göre planını yap. Ha yok tek gitmeyi aklının ucundan geçirme yoksa Ali den bulamadığı belayı benden bulur o denyo.’

Abimin konuşması sonucu ablam mırın kırın etse de son konuşmayı adeta ikimiz birleşmiş gibi tek yumurta ikizleri gibi aynı anda ‘Bir süre benimle konuşma Eylem.’diye konuşmamız çok absürt olsa da çok kırılmıştık. Bizim değer verip değil yalan incinmesin diye tek kötü kelime etmediğimiz insanlar bizi adeta laf yerinde salak yerine koymuşlardı. Bir süre abimle burunlarından getireceğimiz aşikardı. Her ne olursa olsun bize yalan söylememeyi öğreten annemiz ve babamız adeta bize yalanın kralını yutturmuşlardı. Şimdi ise hiçbir şey olamamış gibi güllük gülistanlık olmamızı bekliyorlardı. Konuşma sonrası herkes bir köşeye dağılmış ablamsa annemi arayıp abimin gelmesine izin vermediğini söylüyordu. Tabii benim yaptığım onun hadsizlik olarak nitelendirdiği konuşmamı da birime bin katarak anlatmayı da ihmal etmemişti.

Abimin dediğini yapmasını ablamdan istemiş ve biz gelene kadar dinlenebilirse bir şeyler hazırlamasını da istemeyi ihmal etmemişti hem bizim hem de dün geceden beri hastanede olan Beratlar için.

Hoparlör de olan konuşmayı duyduğumu fark etmeden aşk düşmanı aralık kalan kapıdan tüymeyi başarmıştım. Son günler fazlasıyla benim için ağır geçmişti.

-AŞK DÜŞMANI-

Herkesin son zamanlarda nefretini kazanmak zorunda mıydım?

Beni her şeyden çok sevip koruyan abimi nasıl olmuştu da kırabilmiştim, üstelik en acımasız yerinden.

Tüm saçmalığını benimle yapan kardeşimi bu denli niçin yok saymıştım? ‘O çocuk senin ailenden daha mı kıymetli ?’ gibi bir cümle kurmuştu annem haftalar öncesinde bana .

İnsan sevdiği kişiyi bu denli ikilemde bırakabilir miydi? Onu bu denli hataya sürükleyebilir miydi?

Kahretsin ki Ali her şeyi ama her şeyi biliyordu.....

Biliyordu ve şuan beni buradan vuruyordu. Ben onu kardeş bilip abime anlatamadığım onca şeyi güvenip anlatmışken o beni bir kalemde satmıştı.

Niçin peki?

Berata duyduğu kin yüzünden....

Berata duyduğu kin yüzünden hem beni hiçe saymış hem de Beratın canını hiçe sayacak kadar gözünü karartmıştı.

Şimdi ne olacaktı? Halen daha kardeş saydığım Ali için o adı batası aşiret ne karara varacaktı ? Berat bu yaptığının karşılığı olarak ona yine ne zararlar verecekti, o zararı verirken o ve biz ne kadar yıpranacak ve uçurumun kıyısından dönecek ya da dönemeyecektik.

Babamın tüm sert ikazları ve tasdiklemeyen cıklamaları hem annem sayesinde hem de mesleğim açısından boşa çıkmıştı. Ne kadar eve gitmem için diretse de annemin ‘Sağlık şakaya gelmez Murat , Eylem de bir doktor tabii ki de detaylı ilgilenecek.’ diye uyarmıştı babamı. Konu bir nebze de olsa kapanmıştı.

Ne düşünüp ne yapacağımı adeta şaşırmış vaziyetteydim. Ne hissetmem gerektiğini dahi anlamlandıramıyordum.

-BERAT KARADAĞ-

Gözlerimi açtığım an yaşadıklarım bir bir gözümün önünden yitip gitti . Onunla yaşadığımız o olay ve sonrasında olanlar...

Kendime gelir gelmez annem ve babamın tasdiklemediği kararı vermiş yarın için aşiretin toplanacağı bilgisini aşiret büyüklerine haber salmıştım. Haber Fermanoğlunun eline ulaşır ulaşmaz yaptığı hamle adeta eğlenir gibi hastaneye odama çelenk göndermek olmuştu. Üstündeki o anlamsız notla ‘AĞLAYACAKSAN OYNAMAYALIM KARADAĞLI!’ Gönderen:FERMANOĞLU 😊

İsminden çok soy ismiyle övünmesi cahil özgüveninden başka bir şey değildi.

Bana yaptıkları kalleşceydi. Hem kardeşimi alay konusu yapıyordu hem de konu babasına gelince küplere biniyordu. Kafayı yer gibi her taşın altından kardeşimi ararken o bu konuda bile benimle eğlenmeyi seçmişti. Ağrıyan bedenim değil kafamın içiydi. Öfkem bu halime bile dur durak vermemişti ve o toplantı için aşirete haber salmıştım.

Bugün toplanmasını istediğim toplantı babam ve annemin bin bir yalvarışı ile yarın akşamı bulmuştu. Tüm çabalarım sayesinde bu akşam taburcu olmaya ikna edebilmiştim herkesi. Akşam eve geçebilecektim nihayet. Aklım şuan için Nazlımda kalmıştı. Kan aranmasına rağmen anında kendi kanını vermişti bana. Üstelik çoğu insanın veremeyeceği kadar çok kan vermişti. Normalde buraya geleceklerdi ama akşama çıkacağımız için Melek teyzenin isteğiyle evde bir şeyler hazırlayacaklardı. Annem ne kadar ‘ Gerek yok Melek’im yorma çocukları’ dese de Fatma Hanım’ın yardım edeceğini söyleyip konuyu kapatmıştı Melek teyze. Doktor bin bir tedbir alarak çıkabileceğimi söylemiş ve pansumanlar için gelmeyi ihmal etmememi rica etmiş ilaçlarımı yazmış ve son serumum da bitince çıkabileceğimi söylemişti.

Annem benim yüzümden fazlasıyla bitkindi. Hem bitkin hem yorgun hem de öfkeliydi. ‘Kızımı bulamadan oğlumu kaybedecektim Melek .’diye korkusunu dile getirmişti annem ne olursa olsun yanımızdan ayrılmayan annemi yalnız bırakmayan Melek teyzeye.

-EMİRHAN KARABEY-

Son günlerde yaşadıklarımız beni de tıpkı Nazlım gibi bir hayli yıpratmıştı. Önce annem sonra ise Ali abim öncesinde yaşadıklarımızı bile dile getirmeye yorulmuş vaziyetteydim. Fakat her şeye rağmen Nazlımın varlığı bana iyi gelen tek şeydi. Ta ki bizim için almış olduğu pardon ikimiz adına aldığı o kararı duyana kadar içimde yaşamaya dair olan o umut yitmeye sanki ant içmişti. Konuşmak istediği şeyi az çok tahmin ediyor olsam da bu konuşmanın sonunun bizim ayrılık kararımız ile son bulacağını tahmin etmezdim. Daha da acı veren şey Nazlı bana yalan söylememek için ayrılmıştı benden. Bense onun için hayati önem taşıyan o gerçekleri ondan saklarken gram gocunmamıştım. Her ne olduysa o gün olmuştu. Nazlının abimin telefonunu almaya geldiği o gün. Her ne duyduysa bir hayli şoka girmiş ve ne yaşadığını idrak edememiş gibi bir hali vardı.

Dedemin’ Bir daha o kızla görüşmeyeceksin Emirhan .’diye aniden çıkışına anlam verememiştim oysa meğer altında başka bir gerçek varmış da ben anlayamamışım. Her ne kadar Ali abim için konuşmamam gerektiğini vurgulamış olsa da altındaki sebep çok başkaydı.

Nazlı bu kararla beni ne denli mahvedeceğini nasıl öngörememişti. Onunla konuştuktan sonraki halim tam bir fiyaskoydu. Adeta dünyam başıma yıkılmıştı. Ne kadar diretsem de beni görmemiş görmek istememişti.

Kendi söyleyeceklerini transa girmiş gibi söylemiş sonra çekip gitmişti. Bense ardında öylece kalakalmıştım.

-ZARA KARADAĞ-

Yıllarca yaşadığım o korkunun üzerine daha fazla acı çekemem sanmıştım. Kırılıp yıpranacağım tek konunun kokusunu dahi içime çekemediğim kızım olduğunu sanıyormuşum meğer.

Her şeyin kötü ve altüst olduğu bugünlerde Azat’a gelen o telefona kadar ta ki...

Dünyamın başıma yıkıldığı ikinci anımdı belki de. Onca kötü şeye rağmen beni altüst etmeyi başaran ikinci kara haberdi belki de.

Ne düşünüp ne yapıp ne karara varacağımı dahi bilmediğim şu günler fazlası ile kalbimi yorgun düşürmüştü. Ne kadar yok saysam da Nazlımın onca olan şeye rağmen gözünden kaçmamıştı. Beni fark ettiğinden sonra dahası kalbimi fark eder etmez benimle ayrı ilgilenmiş yanımdan da bir türlü ayrılmamıştı . Bir türlü anlam veremediğim kadar varlığı bana huzur veriyordu. Ne kadar kızsam da kendime buraya geleli Nazlım her yanımda olduğu an aklımdan burada olma sebebim olan kızım çıkıveriyordu. ‘ Ben nasıl anneyim?’ diye düşünür haline gelmiştim adeta .

Ama bana huzur veren tek şey Beratımdan sonra tek kişiydi Nazlım . Azat’ın kırıp dökmelerine karşın beni ayakta tutan hayatımdaki cevherlerdendi.

Her ne olursa olsun Berat’ımın iyi olması acımı bir nevi dindirmişti. Kızımı bulduktan sonra artık kimse umrumda olmayacaktı. Yaşama sebebim olan oğlum ve kızımdan başka kimse olmayacaktı hayatımda Azat bile......

-NAZLI(LAVİN)KORKMAZ-

Hastaneye gitme işimiz iptal olur olmaz babaannemlerin bize geleceğini öğrenir öğrenmez modum düşmüş ve Emirhanın ısrarları sonucu bahçeye hava almak için çıkmıştım.

Hava almak adına istemeye istemeye aldığım o kararı Emirhan'la paylaşacaktım.

.... 

Babaannemlerin gelmesi ile söylediklerime bir cevap beklemeden kaçar adım eve doğru yol almıştım. Beni durdurmak için çabalasa da Emirhan kılını dahi kıpırdatamamıştı. Duydukları karşısında geçirdiği hayal kırıklığı ve kabullenemeyişi bariz bir şekilde açıktı. O son bakışı için kendime kızmam dahi içimi soğutmamıştı ama elimden hiçbir şey de gelmiyordu. Annem dahi bana bile isteye onun söylemleriyle ise ‘ Ben de yeni öğrendim meleğüm Ali'nin bizim Ali olduğunu’ dese de beni kandırmıştı. Babaanneme bakışlarımı ilk fark eden kendisi oldu.

‘Ne oldu Nazlı Hanım niye öyle bakıyorsun bana ciğerlerimi sökmek ister gibi.’ diye söylenmesine aşk düşmanı üstünkörü geçiştirmişti.

‘Ne alaka babaanne? Onun bu aralar heyheyleri üstünde .’ diye geçiştirmişti.

Babaannem ve Banu’nun hazırlığı aşk düşmanı ve Eylül’ün yardımı ile çabucak bitecek gibiydi.

‘ Hayır yani hazırlığınızı evinizde yapamıyor muydunuz , Buraya geldiniz?’diye söyler söylemez aşk düşmanı ‘Nazlı derhal odana çık. ‘diye adeta emretmişti. ‘Ne odası ya daha kaç yüzünüz var onu öğrenmeyi deneyimleyecektim.’ bu şekilde saçmalamalarım beni de mutlu etmese de babaannemi bir türlü haklı bulamıyor ,affedemiyor ve affetmeyecektim de.

İnat bu ya ablama tüm sahteliğimle ‘Ali abiyi gördün mü sen de Eylem Hanım. Hani şu Rüya teyzenin oğlu Ali abiden bahsediyorum.’

Emirhan demeden saçmalamalarıma başlamıştım adeta yine.

Rüya teyze der demez babaannem elindeki yağdanlığı düşürüp kırmıştı. ‘ Babaanne napıyorsun ya seti bozdun ama . Ne olacak şimdi ? Görende yaran var gocundu sanır.’ Lafımı tamamlar tamamlamaz aşk düşmanı kolumdan tutup beni kaldırmış ‘Odana Nazlı . Sen iyice saçmalamaya başladın. Bana olan sinirini saygısızca ne diye babaannemden çıkarmaya çalıştığını anlamış değilim.’

‘Ne dedim ben Eylem ? Rüya ismini duyar duymaz buz kesen babaannem . Ona sor hayırdır diye? Aman ben uzanacağım ne haliniz varsa görün. Annem gelene kadar inşallah evi derbeder etmezsiniz.’

‘Nazlıııı!!!!’ hep bir ağızdan adımı duymamla umursamaz bir tavırla mutfaktan ayrılmıştım. Telefonuma gelen arama ile mutfağa yakın bir konumda durup telefonu cevapladım. İçeriden ‘Kim o arayan ?’ nidaları yükselse de hiçbirine cevap dahi vermemiştim. Aksine yüksek sesle telefonu yanıtlamıştım.

-Efendim Aliii abii.

Adeta Ali ismini bağıra bağıra ve uzatarak söylemiştim. Ali abinin konuyu dolaylı yoldan olmadan direkt Emirhan’a çekmesi ve benimle konuşmak istemesi beklediğim bir şey olmadığı için kalan konuşmayı salona geçerek kısık sesle yapmayı tercih ettim. Çardakta beni beklediğini ve bir beş dakika konuşmak istediğini söylemişti. Üstüme hırkamı alıp kapıya yöneldiğim sıra abimden çoktan izin almanın vermiş olduğu rahatlıkla kimseye bir şey dememiştim. Fakat önümü kesmesi ile aşk düşmanına ‘Seni ilgilendirmez Eylem. Senin aksine abime dürüstçe nereye gideceğimi söyledim. Çekil şimdi. Haa babaannem çok merak ettiysen Ali abiyle bir şey konuşup geliyorum.’

Son cümlem babaannemi gerse dahi şaşkınlığından tek kelime edemedi yalnızca kafasını sallamakla yetindi.

-ALİ FERMANOĞLU- NAZLI (LAVİN) KORKMAZ-

Ali abiyi çoktan çardakta oturmuş görünce hızlı adımlarla yanına ilerledim.

‘Abi ? Nasılsın ?’

Öncesinde iyi olduğuma ikna olmuş gibi bakıp sıkıca bana sarıldı. Sonrasında ise birkaç saat içinde acı ile verdiğim o karar hakkında konuşmaya başlamıştı.

-Emir’den benim yüzümden mi ayrıldın Nazlım? Sanırım aranızda-

Konuşmasını tamamlamadan ‘Seninle bir alakası yok abi ! Öyle gerekti. En azından benim için hayırlısı buydu.’

-Seni üzecek bir şey yaptı diyeceğim ama ben tanırım Emir’i 11yıldır sevdiği kızı asla üzme-

Söyledikleri hem kızarmama sebep olmuş hem de kendimi daha fazla suçlamama . Evet hataydı ondan ayrılmam ama her şey Ali abimin ve hiçbir şeyden haberi dahi olmayan ne kadar aynı kafa yapımız olmasa da masum kuzenlerim içindi.

‘Abiii!’

Ses tonum adeta bitsin bu konuşma der gibiydi. Ama susmadı.

-Emirhan onu sevmed-

Bu kaçıncı lafı ağzına tıkışımdı bilmiyordum ama anlaşılan daha net olmalıydım.

‘Abi konu senin Berat’ı dövmen değil bu yüzden ayrılmadım Emir’den ya da onu sevmediğim için değil. Emirhan benim için çok kıymetli hep de öyle kalacak ama ..... Tamam baştan beri aşiret olduğunu biliyordum ama bu kadar sizin için normal olan şeyler benim için oldukça ağır. Yaşantınız , töreleriniz .... Nasıl insanlar ki yeni doğmuş bir kızı annesinden ayırabilmişler bu beni belli etmesem de kötü etkiledi ama noktayı sen koydun. Kim bilir ne oldu da seni de babandan ayırdılar. Kim bilir Düşdüş teyzeme ne yaşattılar da ya da ne ile tehdit ettiler de senden senin için hayatını çalmak zorunda kaldı. Elbette bunların suçlusu Emirhan değil . O senin ve kaçırılan o kız kadar masum ama bu hayat tarzı bize birbirimizi kırdırtacak elinde sonunda . Hayır on sekizine bastığında ne olacak Emirhan? Bir silah da onun beline verip başka başka kişilerin hayatını karartması için mi girecek on sekiz yaşına. Benim sevdiğim adam da eli kanlı biri mi olacak veyahut töre adına çoluk çocuk demeden can mı yakacak. Ben Emirhan ‘a sonuna kadar güveniyorum ben onun kalbini görüyorum ama ya bir gün mecburiyet adına istemeyeceği birine dönüşürse? Kendine olan nefretini görmeye ben dayanamam ki!’

Konuşmam adeta Ali abiyi sarmış gibiydi . Kafa sallamakla yetinmeyip.

-Telefonumu almaya gittiğinde bir şey mi duydun dedemlerin konuştuğu çünkü Emir bana ondan bir şey gizlediğini söyledi.

Kahretsin ki anlamış ama bir şey dememişti. Suskunluğu belki de bu yüzdendi. Bozuntuya vermeden kafa ile reddettim oysa konuşmasına devam etmeyi tercih etti.

-Evet bizler seçmedik bu hayatı ama kendini onun ya da Rozer’İn yerine koy ya da her şeyi bir kenara bırakıp o kayıp olan kızın sen olduğunu düşün!

Histerik bir kahkaha ile ‘Yok daha neler ! Allah yazdıysa bozsun. Kafayı bu sefer hepten sıyırırdım herhalde.’

-Daha sorumu sormadım Nazlım ne yapardın o zaman ?

‘Benim için değişen bir şey olmazdı. Benim bir ailem var zaten .’

-Sorumu çarpıtma Nazlım. Ya o kız sen olsaydın ya da aşirette büyüyen sen olsaydın? Emirhan bu yüzden senden ayrılsa ne düşünürdün.

‘ O kız ben olsaydım . Allah yazdıysa bozsun tabii . Saçma sapan varsayımlar.... Bir daha kimseye güvenemezdim. Annemden asla ayrılamam ki ben zaten ama ilk öğrensem alır başımı giderdim kimsenin beni bulamayacağı yere..... Allah aşkına abi bu nasıl soru ne saçmalıyorum bende . Nerden bileyim ne yapadım sanki o kız benim gibi soruyorsun sende ama senin de alacağın olsun. İkinci soruna gelince Emir beni ne olursa olsun bırakmazdı evet.’

Kahretsin ki mecburdum en azından şimdilik. Hem bu sayede kazandıklarını sanacaklardı ya da aptal gibi her şeyi duyduğumu ifşa etmiştim şuan hiç bir şeyi kestiremiyorum.

-İyi sen biraz bizim yaşantımıza alış Emir de azcık daha sürünsün ne de olsa kız evi naz evi canım. Kolay değil hem Merttin hem de benim prensesimize talip olmak.

Yok daha neler yemin ederim şuan domates salçasına dönmüştüm adeta.

-Beni de dert etme güzelim. Peşini bırakmayacağım. İstemese bile karşıma hiç çıkmadığına göre babam olacak o denyonun varlığımdan haberi yok gibi duruyor işin peşini bırakmayacağım bir babaya ihtiyacım olduğu için değil annemi ne ile tehdit ettiklerini öğrenip hesap sorabilmek için olup biteni öğreneceğim.

Kafa sallayıp biraz vicdanın sızlasın babaanne bakalım diyerek ‘Aaaa abim babaannem bizde aklımdan çıktı nasıl daha önce söylemedim belki bir şeyler öğrenebilirsin gel istersen ?’

Bana sarılıp ‘ Şimdi değil Nazlım kim olduğunu öğrendim illaki konuşmaya gideceğim yanına . Şimdi uyuyan yılanları uyandırmayalım. Yarın aşiret toplantısı var akşama Mardin’e geçeceğiz. Size haber veririm Fatma hanım ile görüşmek için. Dikkat et kendine prensesim.’

-ALİ FERMANOĞLU-

Nazlı ile konuşmamın ardından şuan da kırgınlığı için saçmalama potansiyeli yüzde yüz olan Emir’e en azından Mardin’den gelene kadar pembe bir yalan söylemiştim.

‘Nazlı ‘nın babası sizi öğrenmiş diye ayrılmış kız.’diye bebeğe anlatsan inanmayacak yalanı söylemiş bulundum. Ama ben malımı tanıyordum benim yüzümden üzülmelerine de izin verecek değildim.

Kahretsin ki Emir haklıydı. Nazlı dedemlerin konuşmasını duymuştu ve her ne öğrendiyse korktuğu için ayrılmıştı Emir ‘den . Söylediğime inanmamış olsa da ‘Mecburiyetten ayrıldı yani benden. Doğru tahmin etmişim abi. Sakladığı şeyi öğrenmeyeyim diye .....’ demeyi de ihmal etmemişti.

Kırgındı çünkü Nazlı istememiş olsa da ilk fırsatta direnmek yerine vazgeçmişti ondan ama asıl kırgınlığını korkuya çeviren şey Emirhan Nazlıyı iyi tanıyordu ciddi bir şey olmamış olsa Nazlı asla böyle bir şeyi aklının ucundan dahi geçirmeyeceğini bilecek kadar da iyi tanıyordu sevdiceğini.

Kimseye belli etmeme kararı alarak ayrılmıştı yanımdan. Ne olduğunu öğrenmeden Nazlı yı tehlikeye atmamak adına.

Odamdan çıkmadan önce ‘Abi sen yalan söyleme . Vallahi rezil olursun el aleme benden söylemesi. Babası öğrenmişmiş . Abisi öğrenmiş desen daha inandırıcı olurdu sanki ‘

Cıklaya cıklaya ‘ Hadi naş abim çık da biraz uyuyayım . Senden bir ara ders alırım ama yalan konusunda değil bilip de belli etmemek adına . Hatta sen o dersi Nazlı ya vermiş olsaydın şuan ayrılmamış olurdunuz sanki. Çık len kapmış güzel kızı hala daha riv riv ediyor. Hadi çık mecburiyet reis.’ diye takılarak bininci uyarımda odadan çıkabilmişti sonunda.

‘Ayrıca Nazlım aşkımızın arkasında durabilecek bir kız . Babası öğrendi diye benden mi ayrılır o ?’

Sabır çeke çeke ‘Xalê, vî kurê xwe ji min bigre.(Teyze alasın şu oğlunu başımdan.)’ diye bağırmamla elindeki yastığı bana fırlatıp ‘ biraz da gidip Rozer le ilgileneyim.’ diye söylenerek odadan nihayet çıktı.

-EMİRHAN KARABEY-

Gerçekleri az çok tahmin ederek benden ayrılmasını bilmem dahi beni yıpratmaya yetmişti. Oldukça saçmalamama rağmen sadece istediği şeyleri dile getirip ayrılmıştı benden. Maalesef bu yönüyle tam anlamıyla Zara Karadağ’ın kızı olduğunu bile ele veriyordu. Tek farkla onu Melek teyze yetiştirmiş merhameti içine ilmek ilmek işlemişti .

Beklenmedik bu yaşadığımız beni adeta ne yapacağımı ne düşüneceğimi bilemez hale getirtmişti. Oldukça sinirli, öfkeli olmama rağmen beni mutlu eden tek kişiyi adaletsizce kaybetmiştim.

Tüm bunları düşünürken odama gireni görmemle düşüncelerimden sıyrılmam da bir oldu.

Kapıyı dahi çalmadan gelip karşıma oturmuştu Batuhan.

‘Neyin var diye sormayacağım Ali abim moreli bozuk dedi bin bir darlamam sonucu sadece tek bir şey konuştu. Nazl-’ konuşmasını dahi duymaya gücüm yoktu ama kendimi zorlayarak ‘Nazlı bana kabul etmek istemediğim gerçeği hatırlattı sadece o kadar Batuhan.’konuşmamı reddetmek istemesi bile boşaydı ama yine de şansını denedi.

‘Abi haksız sayılmaz . Biz bile olan şeylerden ara sıra tedirgin olup korkabiliyoruz. Onun da kork-’

Lafını tamamlatmadan ‘Nazlı inandığı şeylerden korkmaz Batuhan. Kaldı ki benim kabul etmek istemediğim gerçek dediğim bu değil biliyorsun. Şimdi olmasaydı bile babamın ona ve ailesine yaptığı pisliği öğrendiğinde yine aynısı olmayacak mıydı?’

Bana ters ters bakıp ‘İyice saçmalamaya başladın ama Emir.Onu da anlamak lazım sakin giden bir hayatı varken önce biz sonra Karadğlar girdi bir anda hayatına ve belki de hiç şahit olmadığı şeyleri yaşamaya başladı. Evet bunlara alışmaya bizim gibi o da mecbur bırakılacak belli ama bunun kolay olmayacağı da aşikar. Sana gelince amcamın yaptıklarının sorumlusu ne sensin ne Rozer ne de biziz. Evet piyango bize de vurdu ama böyle olmasa Nazlı diye biri hiç hayatında olmayacaktı belki de bir de bu taraftan bak.’

Buna benzer kaç cümle daha kurdu Batuhan ama kurduğu her cümlenin sonu benim ve Nazlımın daha çok imkansız olduğumuzu hatırlatmaktan başka bir şey düşündürmüyordu bana.

..... 

Kaç saat geçti bilmiyorum..

Annem bir ara odaya bana kıyafet hazırlamak için gelip çıktı fakat bende değişen bir şey olmadı.

Dedemlerin masaya çağırması dahi beni yerimden kıpırdatmamıştı ta ki su almak için mutfağa giderken Nazlımın adını içeriden duyana kadar.

Hûn ê dibistana tezê ya Emîrhan biguherînin, ew keç û Nazlî ne tenê ne di heman sinifê de ne, ji niha û pê de jî nabin heman dibistanê.

(‘Emirhan’ların tez okulunu değişeceksiniz o kızla Nazlıyla değil aynı sınıfta olmak aynı okulda dahi olmayacaklar bundan sonra.’) diye emretmişti dedem. Annem ve yengem bu isteğe şaşırırken Ali abim direkt ve otoriter bir şekilde reddetti.

Tiştekî wisa nabe bavo. Ez fêm nakim çima ewqas mêr ji keçek piçûk ditirsin. Çi birîna te heye ku tu aciz dibî?

(‘Böyle bir şey olmayacak dede. Küçücük kızdan ne diye korkarsınız bunca adam onu da anlamış değilim. Ne yaranız var da neyden gocunur durursunuz. )

'Bira, çi eleqeya te bi delalê min re heye?'

(‘Senin benim sevdiğimle alakan nedir ağam?’)

Cümlemi tamamlar tamamlamaz tüm gözler benim üzerimdeydi ama bana cevap veren Kadir Ağa oldu.

'Yara min? Emirhan tu çi dibêjî? 'Ji her tiştî wêdetir, hûn çawa dikarin li dijî bapîrê xwe derkevin?'

(‘Sevdiğim? Sen ne dersin Emirhan ? Her şeyi geçtim sen dedene nasıl karşı gelirsin ?’)

‘Erê evîna min? Kadîr Aga zerarek jê hebû? Ji ber vê tirsê ye ku ez lîstikên te yên qirêj eşkere bikim?’

(‘Evet , sevdiğim ? Bir sakıncası mı vardı Kadir Ağa ? Pis oyunlarınızı ortaya çıkarırım diye midir bu korku?’)

Konuşmam herkesi bir hayli germiş olsa da annemin ikazı bile beni durdurmamıştı.

'Te çi biryar da, bira? Ma hûn dixwazin bi me re parve bikin?'

(‘Neden bu karara vardınız ağam bizimle de paylaşmak ister misiniz?’)

Susmamam herkesi bir hayli daha germiş de olsa ‘Em ê paşê li ser vê yekê Emirhan biaxivin.’'

(‘Bu konuyu seninle sonra konuşacağız Emirhan’)diye konuşmayı sonlandırması ile dedemin , annemin ‘Sofraya otur EMİRHAN !’ ikazını ikiletmeden sofraya geçip oturmuştum.

Onlar çevirdikleri dümenler yüzünden ben Nazlımdan olmayacaktım. Günün birinde babamın yaptıkları ortaya çıktığında yüzümü dahi görmek istemese de o benim sevip değer vereceğim tek kız olacaktı.

-NAZLI (LAVİN) KORKMAZ-

Nihayet annemler eve gelebilmişti. Bir saate kadar Berat’ında taburcu olacağını söylemiş hazırlananları Banu ile birlikte Zara Hanım’ların evine götürmüştü. Zara teyze ne kadar ‘Sende yoruldun benimle birlikte Melek’im yorma kendini dinlen azcık .’dese de annem dinlememişti. Annemler Zara Hanım’lara geçtikten yarım saat sonra kadar gelmişlerdi. Bunu art ardına birbirini takip eden araçlardan anlamam bir olmuştu.

Herkes tek tek hazırlanıp birer birer Zara Hanım’ların evine doğru geçerken aşk düşmanı bininci öfkeli bakışını abime atmış odasına doğru yol almıştı.

2SAAT ÖNCE .....

Annemlerin eve geldiğini arabanın park edilme sesinden anlamıştım. Babaanneme kısmi olarak döktüğüm öfkemin ardından odama kapanmıştım.

İçerideki seslerden babaannemin benim bu davranışımı hem babama hem de anneme söyleyeceği haberini aşk düşmanı ve Banu’ya anlatışını dinliyordum. Hatta en sonunda ‘Her istediği yapılır ve kabul edilirse olacağı bu. Bunların sorumlusu hep youtube açması!’ diye cümlesini noktalamadan sesinden anladığım kadarıyla abim orada belirivermişti.

‘Ne alaka youtube babaanne? Birimize bir şey olsa hep Nazlı youtube açtı ya ondan diyeceksin sen de . Sen önce kendi yaptıklarını tart kafanda . Vallahi senin yaptıklarının sorumlusu da WhatsApp o zaman.’

Demesi ile tebessüm edip ‘Sen şaka yapma abi ya bu neydi vallahi olmaz ama böyle.’ diye düşünürken ablamın lafa girmesi onu hepten kızdırdı ama işine de yaradı bir nevi.

‘Size ne oluyor Allah aşkına ya . Büyüklerin sözünün üstüne laf söylenir mi hiç . Hem ne demiş atalarımız ‘Su küçüğün söz büyüğün .’ diye boşuna mı demiş abi’

‘Öyle mi abicim ? Düşündüm de sen haklısın. Berat’lara sen bizimle gelmeyeceksin otur evde şok durumlarında nasıl ilk yardım yapabilirim en kısa sürede onu çalış. Al abim bu da suyun . Su senin söz benim.’demesine ikinci bir espri zehirlenmesi yaşamadan gelen sesleri dinlemeye devam ettim.

‘Abi?’ diye sitemine abim ‘Sen anladın galiba beni diye anlamalı mıyım ?’ diye sorusu ile mutfak tezgahına çarpılan bardak sesi ardından abim ‘Aferin , vallahi zeki kızsın.’ diye söylenip çalan kapıya doğru ilerleyip ‘Ben bakıyorum.’ diye haber vermesi ile son buldu.

 

..... 

 

Resmen annemin zoru ile Berat’lara gidiyordum. İyi de ben onların dahası gelişi ile hayatımı altüst eden kimseyi görmek istemiyordum ki.

Zara Hanım’ın içten sarılması ardından herkesle merhabalaşıp salona doğru ilerledim. Yanına doğru gitmemi bekleyen Berat’a yalnızca uzaktan ‘Geçmiş olsun Berat abi .’ demekle yetindim . Tavrımı garipsese de kafasını sallamakla yetindi. Aniden oturacağım yere çömelen amcam sayesinde Berat’a yakın oturmak zorunda kaldım . Oturur oturmaz ‘Eylem niye gelmedi abicim ?’ diye sormasına benden önce abim atıldı. Abimin kulaklarının maşallahı vardı. O kısık sesi ben yanında oturmama rağmen zor duymuşken o salonun öte ucundan duyup yanıtlamıştı.

‘Ben izin vermedim buraya gelmesini Berat’cım. Bir sakıncası mı oldu ?’ diye sorusu herkesi şaşırtmaya yetmişti.

Abimdeki meydan okumayı anlar anlamaz ‘Sebep?’ diye sormuştu . Anlaşılan kartlar açık oynanacaktı. ‘Canım öyle istedi .’ deyip ‘Hayırdır aslan parçası!’ bakışı atmasıyla annemler araya girmiş bulundu. Evdeki çalışanın hazırladıklarıyla birlikte yemek faslı hayli uzun sürmüştü.

Her şey için annem başta olmak üzere Banu ve babaanneme teşekkür etmişti Berat.

Aynı şekilde Azat Bey ve Zara Hanım da ....

Ardından bana dönerek ‘Asıl teşekkürüm sana Nazlım.Bana kanını vermişsin. Sonradan söylediler bizimkiler. Sen nasılsın abim iyi misin ?’ diye sormasını kısaca ‘İyiyim .’diye geçiştirmem herkeste şaşkınlık yaratınca ‘Kusura bakmayın ama birine kızıp kırılınca sizler gibi sahteden hiçbir şey olmamış gibi davranamıyorum.’ diye konuşmam ilk önce Azat Beyin konuşmasını sağladı.

Öncesinde annem ve babamdan dolu dolu ikaz alsam da omuz silkmekle geçiştirmiştim.

‘Sen bizim üçümüz için de çok kıymetlisin Nazlım. Seni ilk gördüğümüzden beri . Berat üzdüyse seni eminim ki istemeden üzüp kırmıştır.’ ne dediğimi anlayıp ona göre konuşmuştu Azat Bey.

‘Beni değil Ali’yi ,Ali Fermanoğlu’nu kırmış.’ cümlemi tamamlar tamamlamaz herkes bir şok geçirmiş olsa da ilk konuşan Berat oldu. ‘Kim bilir sana hangi yalanları salladı, hiç şaşırmadım ab-’

Lafını adeta ağzına tıkıp ‘Yalanları sallayan sizsiniz , sizin aksinize o oldukça dürüst davranıyo-’

Anne ve babamın aynı anda adeta sözleşmiş gibi ‘Nazlım ne oluyor ? Sırası mı şimdi?’ diye sormalarına karşın

‘Sırası olduğu zamanı da gördük anne , baba, ağzınızdan tek kelime çıkmadı ama.’ daha fazla uzatmadan abim ‘Ali mevzusu için kızgın size anne , baba haklı olarak.’ demesiyle kimse konuşmadan abimden konuşmayı devraldım. Evet belki sırası değildi ama ben onlar gibi olamıyordum. Arkadan iş çevirmek bana göre bir şey değildi.

‘Alinin kim olduğunu bilmenize rağmen benim korktuğumu görmeniz bile sizin umrunuza gelmedi anne . Kaldı ki Berat abi senin girdiğin ağız dalaşlarına biz ilkokulda dahi girmiyorduk. Ne kadar saçma sapan işleriniz var anlamış değilim. Ali abinin babasını tanımıyor olmasının neresi sana komik geldi? Üstelik onunla aynı durumu yaşayan bir kardeşin varken. Anne babasını dahası seni bile bilmeden bir kızın peşine düşmüşken. Gerçekten acı çektiğini düşünmüştüm kardeşini ararken ama yanılmışım. Eğer acı çekmiş olsaydın aynı durumu yaşayan başka birini bu konuda bel altı vurmaya kalkmazdın.’

Konuşmamla herkesin bakışı Berat’a çevrilmişken ‘Kavga sebebimiz bu değildi Nazlım.’diye halen daha savunma yapıyordu. Savunulacak bir şey yapmış gibi.

‘Diyelim ki diğer konu için kavga ettiniz bundan sana ne Berat ? Kimin kime aşık olduğundan sana ne ? Seni ne ilgilendirir ? He bir abi olarak rahatsız olduysan gelip bana söylemen yeterdi gidip babası ile arasındaki durumla eğlenmen gereksizdi.’ diye konuşması abimin , ipleri koparsa da herkesin konuyu şimdilik kapama sevdası dahi Berat’ı susturamadı ‘Yani tek kişiye onlarca adamı ile saldırması sizin için normal ama benim onu zayıf karnından ay pardon bel altıydı değil mi Nazlım vurmam yanlış öyle mi?’

‘Benim için ikisi de anormal Berat abi bu yüzden bir daha ne seni ne onu ne de Eylem’i görüp konuşmak istemiyorum. Zaten buraya da bunun için geldim. İnsanlara gözünü dahi kırpmadan zarar verebilen fiziksel ya da zihinsel, ustalıkla yalan söyleyebilen kişilerle daha fazla görüşmek istemiyorum. Zara Hanım ,Azat Bey lütfen kusura bakmayın . İzninizle ben eve geçeyim artık.’ diye konuşmamı nihayet noktalamıştım.

Beni yalnız bırakmama adına abim de benimle birlikte izin isteyip ayağa kalkmıştı.

 

-BERAT KARADAĞ-

Gözümü açtığımda yanı başımda olan Eylem’i fark etmemle yaşadıklarım bir bir gözümün önünden bir film şeridi gibi gidip geliyordu.

Uyandığımı fark eder etmez ‘Canım !’ diye konuştu yaşadığı korkuyu ses tonuna yansıtarak. ‘İyiyim , lütfen ağlama artık güzelim.’ diye konuştum oldukça yorgun bir ses tonunda. Kafasını beni onaylar şekilde sallasa da gözünden yaşlar bir bir dökülüyordu.

Avucundaki elimi sıkıca tutup bir buse kondurdu. ‘Daha iyi olacaksın sevdiğim.’ demekle yetindi. Rutin kontrolleri kendince yapıp rahatlayınca haber vermek için odadan çıkacağı sıra doktor olduğunu tahmin ettiğim bir adam odaya girdi.

‘Ben de sana bakmaya geliyordum Eylem’cim. Ama görüyorum ki hastamız gözünü açmış.’

Eylem’cim?

Sana bakmaya geliyorum mu dedi o adam az önce benim Eylem’ime yoksa ben yediğim dayaklardan halüsinasyon mu görüyordum. Hastamız gözünü açmışmış.

Sana mı soracaktım lavuk gözümü açmak için diye konuşmama tek engel üzerimdeki şu lanet olası halsizlikti. Bir ara kafayı yediğimi düşünsem de adamın tavrından uyanmama üzülmüş gibi bir hava bile sezmiştim adeta.

‘Gerçi sen rutin kontrolleri yapmışsındır canım ama ben yine de bakayım gözden kaçan bir şey var mı diye?’ konuşarak biraz önce konuşmak için dudaklarını aralayan Eylem’in lafı ağzına tıkmıştı.

‘Canım?’ göstereceğim ben sana canımı şeref*** adam. Ben tam bunları düşünürken ‘ Evet hocam ben rutin kontrolleri yaptım ama siz yine de bir bakın. Sizin de dediğiniz gibi konu sevdiğim adam olunca bir şey gözden kaçmış olsun asla istemem.’

Sevdiğim adam ! Öyle ölmem yalnız füze atsaydın keşke Eylem’im . Eylem’in konuşmasına kafa sallayıp gerekli kontroller ardından hemşirelere seslenerek yanımızdan ayrıldı. Ardından gelen hemşireler gerekli testler için benden birkaç numune aldı.

Biraz daha kendime gelmemle annemlere haber verileceği sıra ‘Seni ,annemi, babamı çok üzüp korkuttum değil mi? Hele sen duyduğun anı düşünemeden annemin kalbi benim yüzümden .....’ cümlemi tamamlamama bile içim gitmiyordu.

Eylem ...

Babam....

Onlar ayrıydı elbette ama annem, Lavin’imizi kaybetmek onu benden almaya çalışırken şimdi de benim yüzümden ona bir daha bir şey olursa kendimi asla ama asla affedemezdim. İyi olduğuma belki de onu ikna etmeliydim bir şekilde. Tam bunları düşünürken ‘Beni buraya Ali mi getirdi ?’ diye her şeye rağmen ummuştum belki de . Ama benimkisi daha çok cevabını bildiği soruyu bile bile yanlış yapmak olmuştu.

Tabii sorumun ardından ‘Pişman olmasını beklemiyordum.’ dememi duyan Eylem adeta çılgına döndü.

Belki de beni kıskandırmak için Ali’yle arkadaş olduğu için kendine kızıyordu. ‘Sana bunu Ali mi yaptı?’

Bir cevap dahi vermeden ‘Oğlum’ diye odaya giren annem bile konuyu dağıtamamıştı.

Kahretsin ki annemin eli sürekli kalbindeydi. Kimseye belli etmediğini düşünüyordu başarılıydı da çünkü herkesten ve benden önce bunu Nazlım fark etmişti. Nazlının odağına yoğunlaştığım sıra bende bunu fark etmiştim. Kan falan bir şeyler konuşuldu ama benim odağım tam anlamı ile anneme kaymıştı. Konuşulan hiçbir şeyi duymuyor gibiydim. Gibisi sanırım fazlaydı.

Her şeyi geçip ‘Tezinden aşireti toplatasın baba. O pisliğin cezasını kesmek isterim.’ dedim.

 

-AZAT KARADAĞ-

Kızımdan sonra benim nefesimi kesen o telefondan sonra ne kadar her şeye rağmen Zara’m için güçlü durmaya çalışsam da bir türlü içimdeki o huzursuzluk geçmek bilmiyordu. Kan sorunu bize kalmadan Nazlım sayesinde çözülse de bizim gibi hiçbir anne-baba sıkıntıya biraz da olsa düşmesin diye tek bir emrimle bir sürü kan bağışı yapılmıştı. Saatler geçmek bilmese de nihayet o hayırlı haberi almış kısa sürmesi şartı ile oğlumu nihayet görebilecektik. Odaya girdiğimizden beri gözünü annesinden almamıştı bir süre konuşulanları dahi duymamış en sonunda bana dönüp ‘Tezinden aşireti toplatasın baba. O pisliğin cezasını kesmek isterim.’ demişti. Benden önce atılıp ‘Sen ne dediğini işitir misin oğlum ? Üstelik bu haldeyken?’ diyen Zara ile ne kadar diretsek de kararından vazgeçmemişti.

‘Söyleyin dedemlere gelmesinler yarın sabaha o toplantıyı isterim.’ demesine halsiz tavrıyla ‘Sabaha çok geç değil mi abi bir saat sonraya ne dersin ?’ diye söylenmesi Nazlımın hepimiz acı da olsa gülümsetip zar zor doktorun izni ile yarın akşama karar kılmıştık. Zara’nın kabul ettim diye tüm öfkesi bana dönmüş olsa da oğlumu iyi tanıyordum o toplantı olmadan Berat Ali’yi olurda bir yerde görürse hiç şüphesiz ki canını alırdı. Ve töre kısasa kısas diye bir kusur görmez ve olay kan davasına dönerdi. Kızımı daha bulamadan bir de oğlumdan olacak mıyım diye korkularla boğuşacaktım.

Gencecik iki çocuğun bir hiç uğruna hayatı kararacaktı adeta . Zara bunu görememişti. Ama ben buna izin vermeyecektim. ‘Yarın akşam aşiret Mardin’de toplanacak Berat.’ deyip konuyu noktalamıştım. Zor olacaktı ama bir felaketin önüne geçmiş olacaktım. Kızıma adım adım yaklaştığım bu günlerde bu olayların yaşanmış olması hiç iyi olmamıştı. Dinlenmesi için odadan ayrıldığımda Berzan’a durumu bildirip ‘Kadir’in attığı adımdan haberim olacak !’ diye uyarmıştım.

‘Peşinde olduğun bilgiyi öğrendi ağam. O da senin gibi kadının peşine düştü. Adamlarından Ciwan’a bulduğun yerde kafasına sık diye emir verdi. Tedbir amaçlı beni de Ciwan’ın peşine taktı. Canım pahasına engel olacağım fakat bu Ciwan tek değildir.O kadının mühim bir şey bildiği aşikardır. Ciwan’ın peşine işinde oldukça iyi iki tane tetikçi tuttu.’ diye istediğim bilgiyi bana vermişti. Hamlesi şeytana pabucunu ters giydirirdi.

Fakat bu sefer başaramayacaktı. Buna izin vermeyecektim. Hem Berzan’ı , kardeş dediğim dostumu ona yem etmeyeceğim gibi kızımı bize getirecek o kadını ölmeden ele geçirecektim.

Burçak Önsöz bana kızımı getiren kapının anahtarını elleriyle taşıyan tek kişiydi...

Ne pahasına olursa olsun o kadını Kadir ‘den önce ele geçirecektim.

 

-KADİR KARABEY-

Dik başlı oluşu ne kadar beni sinir etse de Ali’nin yeri bende apayrıydı ve ne olursa olsun onu koruyacaktım. Toplantının başlamasına hemen hemen bir saatten az kalmıştı. Berat Karadağ tam karşımızda bize meydan okuyan bakışlarla bakarken Azat bir türlü gelmemişti. Son eksikler bir bir tamamlanmış olmasına rağmen şuan herkes oturmuş Azat Karadağ’ı bekliyorduk.

Ege’nin içeri gelmesi ile gözler ona dönmüştü. ‘Ezê wek nûnerê Azat Axa beşdarî civînê bibim.’

(Toplantıya Azat Ağa 'nın vekili olarak katılacağım ağalar) Diye lafa girmesi ile işime geleceğini düşünüp alaycı bir gülüş ile onu onaylayanlardan ilki olmuştum.

 

-AŞİRET TOPLANTISI-

Aşiretin toplanması ile herkesi gergin dakikalar beklemekteydi.

Yalnızca hesap soracağı için oldukça sabırsız gözüküyordu Berat. Ege' nin salona geçip toplantıya vekil olarak katılacağını söylemesi ile Kadir Karabey’in üzerindeki o korku az da olsa geçmiş gibiydi. Ege ‘nin gelişi toplantıyı başlatmış olmuştu fakat herkesin son dakika fark ettiği toplantının asıl sahiplerinden biri olan Ali toplantıya henüz teşrif etmişti.

‘De zû sax bibe bira.’

(Geçmiş olsun ağam.) Diye baş selamı vererek Berat’a alaycı tavrından ödün vermeden yerine geçip oturmuştu Ali Fermanoğlu. Bu tavrı ağalardan uyarı almasına sebep olsa da geri adım atmamış,

'Min hêvî dikir ku tu bimirî'

(‘Geberir gidersin diye ummuştum’) Diye eklemeyi de ihmal etmemişti ta ki dedesinden hiddetli bir şekilde ismini duymasıyla kafa işaretiyle dedesine kızmış olsa da Berat lafa girene kadar tek cümle dahi kurmamıştı Ali Fermanoğlu. Berat ‘ın dedesinin lafa girmesi ile iki büyük aşiret oldukça gerilse de toplantı tam anlamıyla başlamış oldu.

Yek ji we hewl dide keça me biqedîne, yê din hewl dide ku kurê me biqedîne? Tiştekî din ji bo we di axê de mezin dibe.'

(‘Biriniz kızımızın sonunu getirmek için uğraşır diğeri oğlumuzun ? Bundan gayrısı sizin için toprakta bitecek gibi durur.’)

Bu tehditkar cümlelerin vermiş olduğu gerginlik bir hayli uzun sürecek gibi duruyordu.

'Em bêdeng bin û bila behsa pirsgirêkên xwe bikin.'

‘Hele sizler susun da onlar konuşa dertleri neymiş diye.’ araya ılımlı bir şekilde girmeyi tercih etmişti Behram Ağa.

Lafa giren Berat olacakken Ali meydan okuyan bakışlarını Berat’a gönderir göndermez ‘Derdimiz vardır elbet Behram Ağam.’ diye konuşup eklemeyi de sürdürmüştü ‘Aramızdaki mevzu kız meselesidir Ağam.’der demez Berat ağa hiddetle Ali’nin üstüne yürümüştü. Onlarca kişinin silahı çekilmiş bekledikleri tek bir emirle ateş saçmayı bekliyorlardı.

Yürümesi yetmediği gibi ‘Sana onun ağzını bir daha ağzına almayacaksın demedim mi lan ! Ecelini mi istersin elimden. Vallahi senin bana verdiğin yaşama fırsatını gram vermem sana b** yoluna gidersin şer***siz köpek!’ Diye diye saydırmaya devam ediyordu Berat Karadağ . Ali istediğine ulaşmış gibi sadece gülüp imalı imalı kafa sallamakla yetindi.

‘Sen yokken ben vardım lan ! Aramıza sen girdin, onun sadece aklı karıştı hepsi bu. Belki de bana inat seninle sevgili oldu ama ben hatamı anladım ve sana bay bay Beeerat Karadağğğ.’ diye daha bir üst seviyeye çıkarmıştı Ali konuyu .

Toplantıda öfkesine kapılacağını tahmin eden Mert vermişti Ali’ye bu fikri ‘İsmi geçmesin kardeşimin ama çıldırtabildiğin kadar çıldırt kardeşim o denyoyu .’demişti Mert. Kendince Ali ‘yi koruyabileceği tek çıkar yol buydu .Elbette onları ,törelerini bilmiyordu Mert ama onu babasından vurup zıvanadan çıkarmasın diye aklınca bu oyunu oynamasını istemişti. Bilmediği tek şey Mert verdiği bu fikir ile kardeş dediği Ali’yi Berat’a gönderdiği notların hesabına çekilmekten de kurtarıp atacaktı.

Konuşulacak kelam kalmamıştı artık Berat için. Konuşması gereken tek şey silahlardı bu saatten sonra.

Eli belindeki silaha gider gitmez emniyeti kilidi açık olan silahın emniyetini kapatır kapatmaz silahı Ali’ye doğrulttu . Her şey bir anda olmuştu. Büyük bir kargaşa kopmuş ağalar yerinden fırlamış engel olmaya çalışıyorlardı.

Kadir Karabey kendini Ali’nin önüne siper etmişti. Ali de kendi gençliğini görüyordu belki de onu bu denli korumasının sebebi de buydu. Tek farkla tabii . Ali hayatın onu çektiği tüm çukurlara rağmen iyi kalmayı başarmış ve merhametinden ödün vermemişti.

Kadir’in Ali den farklı olduğu tek konu buydu. Bu fark Kadir’in sıkça Ali’den sinir almasının nedeni tam anlamıyla kimsenin elinden alamadığı o merhamet olmuştu. Dedesi dur diye bininci ikazını etmesine rağmen Berat Ağa geri adım atmamış silahı ateşlemişti. Fakat son anda toplantıya giren kişinin ondan önce davranmasıyla silah kimseye isabet etmeden patlamıştı. Yüzüne takındığı o büyük öfkeyi silahı eline davranıp havaya çeviren o kişiye çevirmekle yetinmemiş önünde bulunan masanın üzerindeki olup biteni yerle yeksan etmişti.

Elin sahibi en olmadık zamanda çıkagelmişti. Kaldı ki Berat’ın töresine göre Ali’nin canı Berat’a helaldi ama o elin sahibi Berat’ın tüm öfkesini misliyle üzerine çekmeyi tek bir hareketi ile başarmıştı.

 

BÖLÜM SONU!

YAPMA ALİ DEDİĞİNİZİ DUYAR GİBİYİM!

BÖLÜM İÇİN KONUŞULACAK ÇOK ŞEY OLDUĞUNUN FARKINDAYIM! BU YÜZDEN OY VE YORUMLARINIZI DÖRT GÖZLE BEKLEDİĞİMİ SÖYLEMİŞ OLAYIM!

EN EĞLENDİĞİNİZ SAHNE-EN BEKLEMEDİĞİNİZ SAHNE-EN KIZDIĞINIZ KİŞİ VE SAHNE?

BURÇAK ÖNSÖZ?

SİLAHIN PATLAMASINA MANİ OLAN KİŞİ?

AŞİRET TOPLANTISINI YAZAR ANLATIMIYLA YAZMAM SİZLER İÇİN DAHA AÇIKLAYICI OLDU MU? BUNLAR SONRAKİ AŞİRET TOPLANTILARI İÇİN KİŞİLERİN AĞZINDAN MI YOKSA YAZAR ANLATIMIYLA VERMEM SİZİ DAHA ÇOK HEYECANLANDIRIR?

EMİRHAN VE NAZLI'NIN AYRILIK KARARI ONLARI NASIL BİR YOL AYRIMINA GÖTÜRECEK SİZCE?

HEM SIK SIK KAHKAHA ATIP HEM DE ALMIŞ OLDUĞU O KARAR YÜZÜNDEN NAZLIYA KIZMIŞ VE SİTEM ETTİĞİNİZ BİR BÖLÜM OLDUĞUNUN FARKINDAYIM! ALİ FERMANOĞLUNUN DA DEDİĞİ GİBİ KIZ EVİ NAZ EVİ EMİRHANCIĞIM!.

BAZI KONULAR OLDUKÇA AÇIKKEN İYİ BİR GÖZLEMCİ OLAN NAZLI MAALESEF KENDİ HAKKINDAKI O GERÇEĞİ BİR TÜRLÜ GÖREMEDİ?

SİZCE NAZLI GERÇEKLERİ NASIL VE NE ZAMAN ÖĞRENECEK?

KIZLARININ KİM OLDUĞUNU İLK SİZCE KİM ÖĞRENECEK?

BÖLÜM HAKKINDA MERAK EDİP SORMAK İSTEDİKLERİNİZİ YORUMLARDA BEKLİYOR OLACAĞIM!

GERÇEKLERİN BİR BİR AÇIĞA ÇIKTIĞI NİCE YENİ BÖLÜMLERE!

SİZLERİ BEKLETMEDEN İLK SAHNESİ AŞİRET TOPLANTISININ DEVAMI OLACAK YENİ BÖLÜMÜ SİZLERLE YAKIN ZAMANDA KAVUŞTURACAĞIM İNŞALLAH.

YENİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜNCEYE KADAR.......

ALLAH'A EMANET OLUN!

 

Bölüm : 03.05.2025 17:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...