
HERKESE SELAM!!!!!
YENİ BÖLÜMLE TEKRARDAN SİZLERLEYİZ!!!!!
BÖLÜME GEÇMEDEN SİZLERE HATIRLATMAK İSTEDİĞİMİ BİRKAÇ BİLGİ VAR!!!!
BIR ÖNCEKİ BÖLÜMDE SIZLERE SÖYLEDİĞİM ÜZERE ARTIK OLAYLARIN TAM İÇERİSİNDEYİZ . O YÜZDEN SİZLERE ARA ARA HATIRLATMALAR YAPACAĞIM.
BU BÖLÜMDE İSMİ GEÇMİŞ OLAN BARIŞ KORKMAZ DAHA ÖNCEKİ BÖLÜMLERDE ÜSTÜN KÖRÜ İSMİ GEÇMİŞ OLAN NAZLI 'NIN AMCASI.
~NAZLI(LAVİN)KORKMAZ ~
Az önce yaşadıklarım da neyin nesiydi? Anlaşılan uzun zaman geçmişti ama bana kısa gelmişti .
İsmimi tekrar onun ağzından durmamla irkilerek ona doğru yüzümü çevirmem kısa değil epeyce bir uzun sürmüştü.
Onun sesiyle ona dönüşümün ardından aşk düşmanının da tedirgin bir şekilde bana doğru yürüdüğünü görmem de bir oldu .
“Nazlı abicim iyi misin sen ? Yolun ortasında durmuşsun seslendim ama duymadın da ?”
Ses Berat Karadağ ‘a aitti ona cevap vermeden aşk düşmanının gelmesi ile bir soruya daha maruz kalmam bir oldu .
“Nazlı neredesin sen Allah aşkına annem aramış on kere açmamışsın “bunu der demez telefona cevap verip “Buradaymış anne sende boş yere evham yapıyorsun ya bir şey de olmamış al bak veriyorum.”Demesiyle telefonu elime tutuşturması da bir oldu .
Annemin kızması ikazları dahi üzerimdeki şoku geçirmemişti ama iyi olduğuma da ikna olup Neşe teyzelere doğru olan yollarına rahatça bir nefes alarak devam edebilmişlerdi.
“Emirhan anahtarı almayı unutmuş Rozer ona anahtar vermeye gitti dedim Nazlı ‘ya bir bakayım annemin telefonu ile de daha da bir korktum . Neredesin sen Nazlı?”
Ard arda konuşması sonrası Berat’ ı fark etmiş olacak ki ve ona dönüp”Senin ne işin var burada ?”
Eylem’e cevap vermek yerine Berat sorusunu yinelemişti “Nazlı sen iyi misin ? Bir saattir sana seslendim ama duymadın?”
Onun bu tavrına karşın Eylem bana dönüp “Nazlı’m neyin var senin ? Niye cevap vermiyorsun ablacım? Annemi arayayım mı gelsin ?”
“Bir şeyim yok abla arama annemi niye arıyorsun Allah aşkına çocuk muyum ben ? Annem gelip ne yapacak ?”deyip Berat’a dönüp “Duymamışım bana seslendiği. Çünkü kafam başka bir şeyle meşguldü.”Ne kadar söyleyip söylemekte kararsız kalsam da sonunda pes edip söyledim ne de olsa beni ilgilendiren bir konu yoktu ortada .”Eve girerken sizin yaşlarda biri bana seslendi ,önce umursamadım yoluma devam ediyordum ki ismimle seslenip şu flash belleği Berat’a verir misin demesiyle neye uğradığımı şaşırdım? “
“Allah Allah bana niye vermemiş de seninle yollamış? Ayrıca sen ne alaka ? “diye söylenmesi bitince “İsmini söyledi mi sana abim?”diye sormasiyla “Söylemekten çekindi ama ısrarla sorunca Ali Fermanoğlu dedi ama sonradan onun yanına gelen adam ona Ömer diye seslendi Berat abi .”
Ben öylece konuşuyordum ama o Ali Fermanoğlu ismini duyar duymaz adeta küplere binmiş telefonu eline aldığı gibi onu aramıştı. Telefon çok çalmadan açıldığı kesindi çünkü arar aramaz Berat’ın öfkesini kusması bir oldu .”Nerdesin lan sen ? Karşıma çıkmaya cesaretin yok uzaktan uzağa dibime kadar girip girip çıkıyorsun “Adam ne cevap veriyordu bilmiyordum ama daha da devam ettirmeden “Konum at lan konum gelince alacağım senin boyunun ölçüsünü. “der demez telefonu kapatmasıyla ablam”Bende geleceğim senle Berat.”diye direkt konuşması ile Berat tam itiraz ediyordu ki “Bensiz gidersen Ali’yi arar bend-“ fazlasını duymaya tahammülü yok gibi kaşını çatarak “Nazlı’yı eve bırakalım 5 dakika içinde hazır olmazsan bir dakika beklemem seni .”diye sahte bir ikazda bulunmuştu. Evde tak kalacağımı düşünmüş olmalı ki biri gelene kadar bekleyecekti ki önce Rozer’in ardından benim canım Angels girls’ümün gelmesiyle ikisi de çıkmıştı. Çıkar çıkmaz da buraya göz kulak olmak için de bir sürü korumayı tembihlemişti. Tabii belli etmeden durun dese de onca adamı görüp de bunu anlamamak saçmalık olurdu .
Biraz tedirgin olsam da herkesin gelmesiyle modum çoktan değişmişti. Aslında bu kadar çabuk kendime gelemezdim ama Batuhan ve Ela’nın gördüğüm şu halleri tüm zihnimi boşaltmaya yetmişti.
Zihnimin dağılması maalesef ki uzun sürmemişti. Biz daha ders aşamasına geçmeden ettiğimiz kahvaltı faslının sonlarına doğru kapının çalması ile hepimizin dikkati kapıya doğru kaydı.
Gelen Azat Beydi . “Hoşgeldiniz, buyurun içeri .”desem de sadece hole kadar girmişti. Herkesin dikkati pür dikkat bizim üzerimizdeyken Azat Bey direkt lafa girdi .”Berat’i arıyorum sabahtan beri ama bir türlü cevap vermedi. Kor-“ lafını tamamlamasına izin dahi vermeden Emirhan “Nazlı da Müge Anlı herhalde. Kayıpları buluyor . “diye benim yerime cevap vermesiyle Azat Bey “Korumalar en son seninle konuşup bir yere gittiğini söyledi sana bir sorayım dedim Nazli’cım. “ Demesiyle Emirhan’ı umursamadan lafını tamamlamıştı. Başımla onaylayarak “Evet görüştük Ali mi Ömer mi Fermanoğlu diye birinin yanına gittiii. “diye uzatsam da sonradan “Yani gittiler ablamla.” Daha fazla ne olduğunu sormadan teşekkür edip Emirhan’a kızgınca bakıp telefondan birini arayarak evden ayrıldı.
Kapıyı kapatmamla Emirhan’ın çoktan telefonda birini aradığını görmemiz bir oldu . Herkes bir hayli şaşkında olsa telefonu kapatana kadar kimse tek bir kelime etmedi. Beklediği cevabı alamamış olacak ki “Güzelim sen nereden tan-“ lafını tamamlasına izin vermeden “Nereden tanıyayım Emirhan ?”diye sorup olup biteni anlatmam bir hayli kısa sürdü çünkü yetiştirmemiz gereken koca bir ödevimiz vardı.
Bu kadar rahat olmamın tek bir nedeni vardı ablamın evden çıkmadan her şeyi detaylıca anneme anlatması annemin sahte kızgınlıkla bana kızması hatta bir ara gelmeye yönelmesi ama ablamın yanımdan uzaklaşıp “Anne ben ne olduğunu öğrenip akşam sana haber edeceğim şimdi gelirsen herkes ne alaka demez mi der tabii ki . Bak Nazlı iyi bir şeyi yok çok şükür sen keyfine bak canını da boş yere sıkma.”
Onca yaşadıklarımdan bir tek bu cümle kafamı kurcalamıştı. Ama sonra annemle tekrar konuşmamla çokta üstünde durmadım.
Asıl eğlence ödev faslında başlamıştı herkes her şeyi bir köşeye atmış ve ödeve odaklanmaya başlamıştı. Ödev faslı Batuhan’ın saçma sapan sevgili muhabbetleri ile bir ara başlamak bilmemişti. Laf yerinde dakika başı açıktan açığa Emirhana yapmadığı göndermeler kalmamıştı. Ama Emirhan’ın şuanda tek düşündüğü şey Ali Ömer Fermanoğlu kişisiydi. Yaklaşık kırk beş dakika sonra bir hayli yol kat etmiştik ödevler için ve biraz ara vermiştik . Küçük bir meyve faslı arasıyla Batuhan'in kötü şakaları bitmek bilmemişti. En sonunda çağın en popüler oyunu olan DC oynamaya karar verip başlamıştık. Doğruluk mu Cesaretlilik mi ? Bu iki soruyu size Batuhan’ın sorduğunu farz edin ama . Dehşet...... Katliam......
Şişe bulma faslımızdan sonra başlamıştık ilk soru Süsen ‘den Rozer’eydi. Doğruluk demişti Rozer ve Süsen “Hiç birine aşık oldun mu? “demesi ile Emirhan “Allah aşkına bu nasıl sorular ama diye mızıkçılık yapması da bir oldu ama Allah’tan Rozer hemen cevap verdi de konu hemen kapandı. “Hayatıma abim gibi biri girerse belki ?” Sonrasında şaka yaptım ama abi diyerek Emirhan’in elinden kurtulmaya çalışması da benim yardımımla bir oldu. Şu abiler saçımızı birbirine karıştırmadan ne anlıyorlarsa..... Tam cinnet geçirmelik resmen kımırcık (kıvırcık) insanlar için ekstra zor .
Rozer Ela’ya ,Ela Gökçen’e Gökçen Batuhan ‘a derken Batuhan bana soracaktı. Şimdi bittik ama .” Emirhan’in çıkmasını isterdim ama madem sen çıktın senle idare edicez artık.”deyip sorusunu yöneltmesi bir oldu “Sabahtan beri soracağım bir türlü soramadım Emirhan’la sevgili misiniz?”diye sorması ile Emirhan’ın ve Rozer’in direkt bana bakması ve benim tebessüm edip “Sen bu zekanı derslere versen okul ikincisi olursun önce bunu söyleyeyim.”deyip kafam sallayıp cevap veriyordum ki kapının anahtarla açılması anahtarın anahtar askılığına asılıp ismimin seslenilmesi ile cevabım ağzımın içinde kalmıştı.
Gelen Eylül’dü “Emice kızım ben geldim.”
Meşhur göz devirmelerimden sonra “Valla anahtarı yengemden aldım sizin Emirhan abiyle dışarıda işiniz varmış ee Berat abi de daha evde değilmiş git bizde bekle dedi ama siz daha çıkmamışsınız. “
“Berat abi sana çalışacağız dedi mi ki ? Çünkü bugün çalışabileceğinizi pek sanmıyorum kardeşi hakkında bir gelişme oldu onla ilgilenir bugün muhtemelen.”dememle
“Olsun bizde Rozer’le takılırız ablam .”deyip annesi kılıklının “ Ben bir Eylem ablama bakip geleyim .”demesi ile sabır dileyip “Eylem evde olsa sence ödevden başımızı kaldırabilir miydik Eylül? “ daha fazla soru sormasina izin vermeden “Haydin derse dememle “Biz derse Rozer’le Eylül de benim odama çıkıp sohbet etmeye koyulmaya gitmeleri bir olurken “Oturmadan odadan telefonumu getirsene Eylül .”deyip işimi garantiye almam da bir oldu sonrasında Emirhan’a dönüp “Bir instgram vakası daha çekemem.”dememle. Bu sefer de Batuhan’ın tripli halleriyle ödev yapmaya koyulmamiz da bir olmuştu. Baya yol kat etmiştik ama daha fazla dayanamayıp “Oğlum siz şimdi sevgili misiniz? “diye sormasına karşın Ela “Ya siz bizi kıskanıp sevgili mi oldunuz ?”diye takilmasiyla “Beyza ve Gökçen’in aynı anda “Sonunda .”deyip Susen’in gülüp bizimse Emirhan’la aynı anda “Aynen Ela sizi kıskanıp sevgili olmaya karar verdik .”diye cıklamamızla koca bir kahkaha salonu doldurmaya yetmişti. Saat 14.45 gibi ablamın eve gelmesi ile dağılmamız tahmin ettiğim gibi Berat’ın dersi iptal etmesi ile Eylem’le Eylül’ün sohbete koyulması bense babamlarin yanına gitmek için üzerimi değişip yola koyulmak için evden çıkmamla günün bir kısmı son buldu Emirhan’la 15.15 gibi buluşacaktık ama saat şuan 14.59 du .”Ablamlara “Ben çıkıyorum.”deyip evden çıkmamla Zara Hanımların evine doğru yönelmem bir oldu . Önüme doğru gelen bir koruma beni durdurmaya yeltense de isminin Ege olduğunu öğrendiğim kişinin emri ile içeri girmiştim tabii arkamdan “Nazlı’nin giriş için bir izne ihtiyacı olmadığını anlamanız için Berat’ın mi size söylemesi lazım. “Üstü kapalı bir tehditte olsa adam kafa sallamakla yetindi .
Berat’ın beni görmesiyle ayağa kalkması bir oldu .”Nazlı ,abicim . Hoş geldin . Nasılsın?”diye sormasiyla “Ben iyiyim abi sen nasılsın?” Fakat o sorumu es geçip direkt özür dilemişti. İstemeden de olsa korkmama sebep olduğu içindi bu özür ama onun bir suçu yoktu ki . O halde bu neyin özrüydü. Azat Bey’in gelmesi de konuşmalarını kesmemişti. “Flaş belleğin içindeki şey kardeşinin arkadan çekilmiş bir bebeklik videosuymuş . Ne yaptıysa elle tutulur bir şey de bulamadıklarını da dile getirmişti. Bir hayli kafam “Şu Azat Bey şimdi nereden çıktı. “diye düşünsem de gelen telefonla bizden izin isteyip yanımızdan ayrılmasıyla derin bir nefes alıp “Ben de ablamla kavga ettiniz diye bu kadar öfkelendin sandım ama yanlış anlamışım. “dememle içinden “Ne alaka şimdi? “der gibi bana dönüp “Niye ki abim ?” demesiyle içimden” Allah’im affet ama kötü bir şey yapmıyorum ki sevenleri kavuşturmaya çalışıyorum deyip.”
“Yaa yok bir şey dedim ya ben yanlış anladım diye . Ben kalkayım en iyisi.”diye söyleyip ayağa kalkmamla “Allah’im valla iyi bir insanım ama ben bu sadece sevenleri kavuşturmak için küçük bir pembiş yalan . Sen benim içimi biliyorsun bunlara kalsa benim bu kurgum reel olur ama .”diye geçirmemle “Nazlım Dökül abicim yoksa – “ benim taktiklerim bana ne alakaydı şimdi üstelik beni çok da iyi tanımamasına rağmen “ Ablam bir arkadaşı istedi diye seni takipten çıktı ya ona kızdın sandım. Ama yanlış anlamışım ben . Gerçi ben senle yazışıyor sanıyordum ama demek o da sen değilmişsin.”
Berat’in sinir küpüne dönüp belli etmeden ne yazişması diye sormasıyla “Ee o zaman o yüzük fotoğrafını da sen atmadın, kim attı o zaman abi ? Yani şey yazıyordu yok neymiş bir arkadaşı evlenme teklifi edecekmiş de ablam olsa hangisini seçermişmiş. “ deyip devam ettim “Ama lütfen aramızda kalsın yoksa ablam beni mahveder sen benim mesajlarımı mi okuyorsun diye .” deyip “Yine çenem düştü ben gideyim en iyisi sonra yine konuşuruz. Deyip çıkmamla Azat Bey Berat’a doğru yönelirken beni yolcu etmeye gelen Ege yanıma gelip “Aferin kız yemi yedi Berat haydi bize hayırlı başarılar bende gidip biraz daha abartayım da bakalım ne yapacak Berat Ağa’m .” Aşırı kızarmamla devam etti “Beratla bebeklikten Eylem’le ise beş altı yıldır tanışıyoruz. Gelişmelerden ben seni haber ederim . Büyük bombayı bıraktın abim gerisi bende .”demesi ile “Ee o zaman bize hayırlı başarılar Ege abi .”dememle yola koyulmam bir oldu .
Emirhan’a doğru yönelmemle Berat abinin evden çıkıp arabaya doğru yönelmesi de bir oldu . Bu sinirle şuan da yapabileceklerinin haddi sınırı yoktu. İnşallah kaş yapayım derken göz çıkartmazdım.
Öyle bir kapıyı çarparak kapaması vardı ki kapıdaki tüm korumalar pür dikkat onu izliyordu .
Babamın parke dükkanına vardığımızda Berat abinin arabayı görmemle şoka girmemde bir oldu öyle ki genelde bimi tercih ederim diye kendi kendime söylenmeyi dahi geçirememiştim içimden.
Babam bir müşteriye fiyat listesi verdiği için onu bekliyordu . Kadir Bey ve Emirhan ara holde oturmuş babamı bekliyorlardı tıpkı benim gibi ama öncesinde Berat'ı görünce Kadir Bey bırak şu gitsin biz öyle başlayalım Emirhan diye ikaz etmeyi de ihmal etmemişti.
Tuvalet bahanesi ile babamın odasındaki tuvalete yöneldim en azından buradan Berat abinin konuştuklarını duyabilirdim. İçimden kendime sövmekle de durmayıp binbir korkuyla olacakları bekliyordum . Babamın bir ara seslenmesi ile aklıma ilk gelen bahaneyi sürüp” karnım ağrıyor baba .”diye söylenmemle içeriye Berat’ın gelmesi ile konu tamamen kapanmış oldu .
Selam vererek içeri girmesiyle annemin beni çaldırmasıyla bir hayli irkilip meşgule alıp “annem babamın yanına ulaştım zaten haber vermiştim şimdi tuvaletteyim çıkayım öyle arayayım seni sonra babam laf ediyor tuvalette telefonla mı oynanır diye seni çok sevirem meleğüm ♡♡♡♡♡♡”telefonu kapayıp cebime atmamla Berat’in selam verip içeriye geçip oturduğunu anlamam bir oldu . Selamını alır almaz babam “Hayrolsun Berat bir sıkıntı yoktur inşallah oğlum. “demesi ile Berat lafa girip “Var Murat amca maalesef var . “Deyip devam etmesi bir oldu .”Uzun süredir Eylem’le olan arkadaşlığımız konu.” Konuşmasa da şuanda babamın yüzündeki ifadeyi az çok tahmin edebiliyorum. “Sende tastiklemediğimi biliyorsun ki şuanda buradasın. Ama ne değişecek anlamış değilim burada olmanın?”
“Bakin sizi anlayabiliyorum iki kızınızı da gözünüzden sakınıyorsunuz. Ama ben haddimi aşacak bir şey yapmadım ne ben ne o . Dahası sizin de uzun süre sevgili kalmamızı tastiklemeyeceğinizi bilerek ismini koymak dahi istedim ama ben Eylem’e. Evlenme teklifi ettiğim gün beni terk etti sizin yüzünüzden. Niyesini bir türlü anlayamıyorum ama ben kızınızı seviyorum Murat Amca ve sizin ona zarar verebileceğimi düşünmenizi anlayamıyorum.”
Bu olanlari ablama anlatsan değil bin yıl asırlardır beni prenses ilan ederdi ve sanırım Ege Berat’in yapacağı şeyi anlamıştı . Ondan bana öyle şeyler söylemişti. Babam derin bir nefes aldı. Ve konuşmaya başladı.
“Sana sizin törenizi mi anlatayım Berat? Asırlarin bildiği törenizi bilmez gibi konuşuyorsun dahası anlamadığım benim kızımın senin gibi biriyle ne işi olur . Töre adında yaptıklarınız ortada benim kızım el bebek gül bebek büyüdü bunlar onun için çok fazla . Her şey sevgide bitmiyor ne yazık ki . Siz ayrı dünyaların insanısınız. Sorun benim kızımın birini sevip evlenmesi değil elbette babalar kıskanır ama bu değildir ki kızım kimseyi sevemez . Sevebilir istediği kişiyi ama bu kişi gerektiği zaman birine zarar verebilmeyi göze alabilen kişi olmamalı. Ne olacak Berat kardeşini bulduğunda Karabeylerden intikam almayacak mısınız? Elbette alacaksınız. Karadağların tek varisi olarak bu iş sana kalmayacak mi ?”
Fazlasıyla gergin geçen dakikalar Berat’ın konuşması ile devam etti “Sorun koca bir aşiretin Ağası olmam mı Murat Amca hemen şimdi toplarım aşiret büyüklerini ağalıktan azlimi isterim . Hiç bir şey umrumda değil. Lakin kardeşimi bu meseleye karıştırmayasın. İntikam uğruna bir yokluğa sürülen benim değil Mertin kardeşi olsaydı o intikam almayacak mıydı herhangi bir aşiretin Ağası olmadığı için kaldı ki bu bana kalmadan ya annem ya babam çoktan kesecekler Karabeylerin hesabını. Lakin anama babama bize dahası benim daha açmadan solan çiçeğime kardeşime bunu edenin yanına kalmayacak. Eylem ile evlenmem için vazgeçmem gerekiyorsa ağalıktan umrumda dahi değil ağalık ama bana kardeşinin intikamindan vazgeç dersen ki diyemezsin bu da senin haddine değildir.”
“Benim tertemiz yetiştirdiğim kızımin kötü birine dönüşmemesidir benim gayem. “Derin bir nefes alip “Sen bana bu pis işlerinizden Eylem’i uzaklaştırabileceğinin teminatını verirsen benim de sizin önünüzde bir engel olmam için bir nedenim kalmaz.”
Bu sefer derin nefes alma sırası Berat’taydı. “İste derhal ağalıktan çekileyim ya da çekilmeyeyim ama şerefimin üzerine yemin ederim ki ne olursa olsun hiç bir işte ne Eylem’in ismi ne dahili olacak Murat Amca. “
Kapıya doğru yönelmesiyle Berat’ın babam “Madem öyle ben Azat’a haber veririm müsait olduğumuz zamani .”
Kalp 180 hayır hayır 18000 olmalı. Ölmediysek bu da ne resmen başarmıştım. Allah’ım biliyordum. Sevenleri kavuşturmanın sevap olduğunu. Ee ordan bir Türkiye birinciliği Hacettepe tıp alırız ama... Daha fazla çarpılmamak için susmuştum ki Berat’ın sorusuyla “Ne müsaitliği anlamadım? “diye sormasina takılarak “İsmini koymak istemiyor muydunuz Berat oğlum? “demesi ile Berat’ın dumura uğradığı kesindi. Hatta algılarının kapandığı da kesindi. “Ee o zaman ben babamdan ay yani sizden haber bekliyoruz yani bekliyorum .”diye diye ne diyeceğini şaşırarak odadan çıktı
Onun çıkmasıyla babam “Nazlım dinlemen bittiyse çık artık bayılıp kalacaksın havasız yerde .”
Demesine karşın “Kim neyi dinliyor babam? Ben bir şey mi kaçırdım? “dememe “Söylediklerimin tek kelimesi ablana iletilmeyecek değil mi kızım? “demesine “Yemin ederim söylemeyeceğim. “deyip içimden Allah'ım tehdit anında yemin ettim sen biliyorsun tamam tamam anneme söyler gibi yaparım olmadı kendi kendime konuşuyor gibi yaparım ablam da duymuş gibi yapar en azından baştan başa günaha girmem . Diye düşünmemle nihayet ödev işini halletmeye koyulmuştuk.
Saat 20.45
Kaçta başladığımızı bilmediğim ödev tamı tamına akşam dokuza yakın annemlerin “Yeter artık .”demesi ile son buldu ama öyle bir ödev oldu ki açık ara en iyi puanı biz alacaktık. Fazlası ile mükemmel 7 maket bizi bir hayli yormuştu. Kadir Bey ısrarla “Nazlı’cim resmiyete sencede artık gerek var mı diye sahte kızması ile ona artık Kadir amca demeye başlamıştım. Bilerek yapmıyordum ki ama yapım gereği bu şekildeydim.
Kadir amcanın eve gitmeden yakınlardaki balıkçıya gidelim fikri babamın “Nazlı ‘nın balığa alerjisi var Kadir’cim en iyisi yakinlardaki kebap evine gidelim demesiyle rotamızı kebap evine çevrilmişti.
Anneme haber verip kapatırken telefonu “Gelince seni öpücük krizine sokacağım. Kızımı özledim yahu on iki saat oldu görmeyeli. Hayır yani ben kızıma hazırlardım bir şeyler.”dese de babamların kararı ile kebap evine gelmiştik.
Babamla Kadir amca ben ve Emir yan yana oturmuştuk. Aslında babam yanıma ışınlanıyordu ki Kadir amca “Biz böyle geçelim Murat.”demesi ile yan yana oturabilmiştik.
Onlar iş konuşmasına dalmışken hem onları ifşalamış hem de çaktırmadan bir kaç fotoğraf çekinmiştik. Bazıları o kadar komikti ki gülmeden de edememiştik. Biz dürüm isterken babamların karışık istemesi sonucu hepimiz mangal yemekle kendimizi bulmuştuk. Mangal gelene kadar çekindiğimiz fotoğrafları instagramıma yükleyip babam bir şey demesin diye onları ifşaladığımız bir pozu da koymadan edememiştim. Ardından instagramın arama kısmına girip telefonun Emirahan’a uzattım. Önce biraz şaşırsa da hesap ismini yazıp telefonu bana geri uzattı. Takip isteği attığım an kabul etmesi ile yemekler geldi diye babamlarin ikazı ile yemeğe odaklanmıştık.
Yemek ardından çay ve tatlı faslında telefonuna bakınca Emirhan bir hayli uzun tebessüm etti . Çünkü sabah benim tarafimdan ifşalandığının haberini henüz yeni almıştı. Posta söyle yazmıştım. “İfşalandığından henüz haberi yok ama ♡” O kadar üstün körü paylaşmıştım ki Emirhan hiç bir şey anlayamamıştı . Çünkü Eylül den telefonu alır almaz ödeve koyulmuştuk ve bir türlü başımızı kaldıramamıştık.
Postun altına hemen yorum yapmıştı. “Gözümüz o ara sizden başka bir şey görmemiş demek ki (Ödev yetiştirmek için sizden yardım almakla meşguldüm o ara ondan öyle şey ettim .)📖
@krbymrhn05 adlı kullanıcıdan gelen yorum tam olarak böyleydi. Tatlı ve çay faslı da bitince yola koyulduk tek araba gelmiştik Kadir amca arabasını korumasına bırakmıştı eve götürmesi için arabayı.
Sabahın erken saatinde kalkıp günü ödev yaparak geçirmek beni bir hayli yormuş olacak ki arabaya biner binmez uyuyakalmışım. Uyuyakldığımı sabah yatağımda kendimi bulunca anladım. En son çok yorulduk diye konuşurken Emirhan’la yolun uzunluğu uyuyakalmamla son bulmuştu.
Odama nasıl çıkmıştım en ufak bir fikrim olmasa da sabah uyandığımda gözümü hem Ege abinin hemde Berat abinin mesajı ile açmıştım. Berat abi acil ablamı görmesi gerektiğini yazmıştı saat 23.45 gibi ama ben ona cevap öğlen 12.45 de verebiliyordum. Hemde ertesi gün 12.45 . Önce onun sohbetine girecekken aramayı daha mantıklı bulup aradım. Tek çalmada telefon açıldı.
-Nazlı ? Abicim nasılsın?
“iyiyim abi sen nasılsın? “
Nasılsın faslını da atlatınca “Abi kusura bakma dün bütün gün ödev yaptım da eve gelirken uyuyakalmışım yeni uyandım. Babamlar bugün evde ancak akşama görüşebilirsiniz.. “dememle .”O halde senden haber bekliyorum abicim malum Eylem beni Twitter dan bile engellemiş de bir türlü ulaşamadım .”Demesiyle “Ben onu bir şekilde çıkarırım evden abi.”diye eklememle “Dün bizimkiler gelmiş size ama benim bir işim olduğu için bana haber vermemişler. Anlaşılan senin de haberin yoktu abiciğim. Neyse senden haber bekliyorum ben . Yazarsın olmadı çaldırırsın güzelim.”demesi ile telefonu görüşmemizi sonlandırdık.
Kafamı yastığa geri koymamla odamın kapısının açılması bir oldu gelen babamdı. Anlaşılan dünkü tembihlemesi yetersiz gelmiş olacaktı ki şuanda buradaydı.
Uzunca bir anneme dahi söylemememi tembihleyip odadan çıkmıştı. Dün akşam anlaşılan konuşamamıştı annemle . Dahası ablamın hemen yelkenleri suya indirmesini de istemiyordu.
Kahvaltı faslı ardından artık ödevin kalan kısmını da halletmiş ve dinlenmeye geçmiştik. Anneme ona anlatacaklarımın olduğunu çaktırmadan belli etmemle akşamki gideceğimiz çay için annem babamı tatlı almaya pastaneye yollamıştı. Tabii gelirken alması için de bir sürü market listesi de yapıp eline vermeyi ihmâl etmemişti. Babam ne kadar beni de yanında götürmeye çalışsa da annemin” kaç gündür ödev yapacağım diye canı çıktı kızın Murat yarın okulu başlıyor bırak da dinleniversin bugün sen Mert’le idare ediver ya da Eylem gelsin seninle ?”diye ikazıyla babamın “Ne haliniz varsa görün. “diyerek cevap vermesiyle abimin “Hadi gidelim baba anlaşılan bugün evde istenmiyoruz.”diye ciklamasıyla evden ayrılmaları bir oldu .
~BARIŞ KORKMAZ~
En körpe zamanlarımı güzeller güzeli bir kıza kalbimi vererek yitirdim. Annemin bana bulduğu binlerce güzel kıza rağmen benim gönlüm yalnızca ondaydı. Onunkisi de bende . Ne kadar uğraştıysam uğraşayım annem bir şekilde engel olmayı başarmıştı onunla mutlu olmayayım diye .
Her şeyi unuturum ama “Sen kimsin o kız kim Barış? Koskoca aşiretin altından biz nasıl kalkarız?”demesini unutmam annemin .
Onunla tanışmam kaderin işiydi onun benden yitip gitmesi ise binlerce eli kanlı katillerin işiydi. Askerliğimi Mardin’de yaparken tanışmıştım onunla . Daha önce ne böyle sevmiş ne de sevilmiştim.. Bundan sonra sevilmesem de gam yemezdim ama o eli kanlı katil ikimizin de sonu olmuştu.
Sadece ikimizin değil koca koca aşiretlerin sonu da o olmuştu. Rüya’yı benden almakla kalmayıp koca Karadağ aşiretinin de sonu olmaya ant içmişti.
Kısasa kısas yapma adına Karadağ aşiretini üzenlerine salmak için kalkıştığım bu oyunda gram zarar görmemişlerdi.
Onlar zarar görmemişti ama benim bu yaptığım gün yüzüne çıkarsa aynı candan aynı kandan sırf okuyup iyi yerlere geleyim diye dişini tırnağına takan abim büyük bir zarar görecek dahası ise yıkılacaktı hem öğrendiğiyle hemde benden sebepsizce aldığı bu darbeyle .
5/04/2005 ~BARIŞ KORKMAZ ~
Yengemin doğum haberini alır almaz hastaneye adeta ışınlanmıştık. Annem çocukların yanında kalmış haliyle bebeği ilk gören de olamamıştı. Sırf bu yüzden bile küs ilan etmişti kısa bir süreliğine de olsa hem abime hem yengeme ......
Onun küsmesinin asıl nedeni bu değildi ya .... Bunu herkes çok iyi biliyordu....
O gün yeğenim sabaha karşı gelecekti dünyaya fakat onun ömrü tek bir nefes almaya dahi yetmemişti. Aynı hastanede o gün iki kız çocuğu dünyaya gelmişti . Fakat biri hayata tutunamadan tek bir nefes dahi alamadan uçup gitmişti . O kız çocuğu benim yeğenimdi......
Bazen kader, bazen olacağı buymuş dediğimiz olaylar sonucu doğuma daha bir hafta varken sancısı tuttuğunu duyar duymaz atmıştık kendimizi Mardin’e .....
Onların orada olması ise kader miydi yoksa olacağı olan hâyır mıydı bilememiştim. Haberi alır almaz ben ve Banu uçağa atladığımız gibi Mardin’e gitmiştik. Biz gittikten yalnızca bir saat sonra doğum başlamıştı.
Biz oraya varmadan çoktan yengemin annesi ,abisi ,babası oradaydılar.
Yalnız o gün hastanede ayrıca bir kalabalık vardı. Ondan bundan sorup soruşturduğumda öğrendiğim kadarıyla Karadağların kızı doğacaktı. Neredeyse bütün Mardin buradaydı. Tüm bu olanları su almaya diye kantine gittiğim sıra öğrendim .
Daha kısa olur umuduyla normal zamanda kullanılması haliyle yasak olan Acil çıkış merdivenlerini kullanarak tekrardan doğumhane katına inerken onu gördüm.
Yıllarımı , sevdamı benden çalan adam burada hastanenin sahibi ve başhekimiyle konuşuyordu. Ama nasıl konuşmak ..... Bizzat emir veriyordu.
“Adamlarımın haber ettiğine göre bugün bu hastanede doğan iki kız çocuğu varmış. Biri sizlere ömür.... Ölen bebek İstanbul'luymuş. “
Lafını tamamlamada adam dahil oldu “Kadir Bey siz bizden ne istediğininizin farkında mısınız ? Çok değil birkaç gün önce sizin de oğlunuz oldu . Size biri bunu yapsay-“
Bu sefer lafı ağzında kalan ellisinde olduğunu tahmin ettiğim adam oldu. “Birinin bunu yapması için bana yapması için ölümü göze değil ölümle adım adım cayır cayır yanarak ölmesi demektir. Kaldı ki bu yaptığınız o kızın iyiliği için. Eğer erkek olmadığını duyarlarsa o çocuk ölecek diyorum. Bunun vebali her iki cihanda da bırakmaz yakanızı . Hem bu iyiliğin karşılığında senin de işin görülmüş olacak . Hem işin görülecek hemde sevaptır sevap...”
Bu adam ne saçmalıyordu?
Ben yeğenim ölmüş müydü?
Peki ben bu duyduklarımın sonrasında nasıl susacaktım?
Yengem kahrolurdu, bunu ona yapamazdım ki......
Ya o kadın .......
Ona bunu nasıl yapacaktım?
Vicdanım beni iki köprü arasında bırakmıştı. Herharükarda kaybeden ben olmuştum yine......
Ya abime bir acı sunacak ya da o acıyı yerle yeksan edip üç maymunu oynayacaktım.
~NAZLI (LAVİN)KORKMAZ ~
-Eee hadi ama kızım çatlatma insanı dökül bakayım.” Demesiyle annemin :
İçimden acaba bildiğim sureleri okumaya başlasam mi diye düşünürken “Kafayı yedin iyice Nazlı, ben bildiğim tüm sureleri okuyana kadar ablamın torunları dahi olur valla.”diye geçirirken ablamdan yediğim dirsekle kendime gelmem bir oldu . “Tamam ya biraz abarttım ama yani napayım gerçekten öyle baya uzun sürebilir . Tamam torunlarını görmezdim daha ama yani şu evlilik mevzusu gün yüzüne çoktan çıkar üstelik düğünleri de olmuş olurdu.
Kendi kendime saçmalamayı bırakıp saadete geldim .
“Ama kızmak yok . Ben şaka yaptım ama o aşırı ciddiye aldı. Yoksa ben masumum Meleğüm. Yani masum olduğumu düşünüyorum .”
Daha fazla kalakalmamla ablam suçu üstlenerek ben yapacağını biliyordum ama engel olmadığımı gibi sana da söyletmedim anne . Önce biz konuştuk ki sen panik yapma.
Vur dedik öldürdü bu da konuları resmen birbirine karıştırdı. Heyecandan olsa gerek . “Ay ne alaka abla , iki ayrı konuyu bir ama bağlacı ile birbirine kattın yahu?”diye söylenmemle daha fazla uzatmadan oyunumuzu anneme ince detayına kadar anlattım. Tabii şu instgram mevzusunu da bir hayli abarta abarta anlattım . Ufak da olsa bir hayli kızmıştı annem ablama. Ufakta olsa bir hayli dedim çünkü annemin bize kızması kırıldığı anlamına gelirdi . O bize kızdığı zaman bize kızmasına değil onu kırdığımız için üzülür kahrolurduk.
Uzun bir uğraş sonucu annemin gönlünü alınca devam ettim. “Ben geçen ki şu Ali midir Ömer midir onu sormak için Berat abilere gittim . Konuştuk ,sonra bende ona ufak bir şaka yapayım dedim ama o ciddiye aldı.”dememin ardından “Kızım nasıl bir ciddiye almak.”diye sinirle sorunca anlattıklarımla pompişime anne terliği yemem bir oldu . “Bak bak bir de ne demiş yok efendim yüzüğü o almamış mıymış. “
Sanırım annemi fazlaca kızdırmıştım ama annem daha çok babamın dediklerinden sonra bir hayli sinir küpü olmuştu. Fakat zilin çalması ve babaannemlerin gelmesiyle konu rafa kalkmıştı.
Asıl şaşırdığım babaannemlerle çay bahçesine gidecekken ne diye üstelik daha bu saatte gelmişlerdi.
Annem oldukça sinirliyken babaannemlerin gelmesiyle daha bir gerilmişti. “Murat’ı aradım hazır havanın son güneşli günleri deniz kenarına gidelim diye . Hadi hazırlanın çıkalım. Banu her şeyi tam takır aldı kızım siz üstünüzü değişin çıkalım Barışlarda kapıda bekliyor. “
Kıyamet yakındır galiba . Her şeyi Banu aldı demek ,anlaşılan yine fena kızdırmıştı Banu babaannemi, senin yorulmana gerek yok demekti.
Nereye nasıl gideceğimizi öğrenip ona göre hazırlanıp arabaya doğru yol almıştık.
Arabaya bineceğimiz sıra Banu , “Zaraları da çağıralım .”der demez . “Göbek bağın Zarayla mı kesildi Banu bin arabaya . Ailece gidiyoruz farkındaysan.”demesiyle annemin inmeye çalıştığı arabaya geri binmesi bir oldu Banu’nun..
Küçük kardeş olmanın zorluklarına cümbür cemaat bir arabaya doluşunca daha iyi anlıyorsunuz. O yolculukların da bitmek bilmeyen yol olduğu kanısına da hemencecik varmış oluyorsunuz .
Evden Şile ‘ye normal şartlardan kısa sürede gitmiş olsak da arabadan iner inmez ilk beş dakika bırakın adım atmayı adeta yürümeyi unutmuş gibiydim..
Tabii benimle birlikte bu işkenceyi çeken emice kızım ve emicemin oğlu da bu durumdaydı. “Bu ne ya Allah aşkına eğlenip dinlenip yeni bir haftaya başlamaya moral almaya mı geldik işkence çekmeye mi geldik ya. “diye söylenmemle annem “Bir iki yürü açılır bacakların Nazlım. Murat’i da ne diye dışarı yolladık nereye geldi ?”diye söylenmesi de bir oldu tabii. Babama oldukça kızgındı . Bu kararı değil anneme ,ablama dahi sormadan kendi başına vermiş olması onu kızdıran tek noktaydı. “Madem yelkenleri suya indirecekti ne diye sana bunca zaman acı çektirdi hiç yere kızım. “diye sitem etmişti evde . Nasıl yani ablamın aşkının önündeki engel hatta tek engel babam mıydı? Ama neden ? Diye diye kendimi dahi sorgulasam da “Ben ne alaka ya ? Bazen benim de bir ortam yok ama .”diye kendime söylensem de bir kanıya varamamıştım.
Bu konu annemi tahminimden daha çok germiş ve sinirlendirmişti. Annemi sinirlendirmişti ama ablamı o eski neşeli haline geri döndürtmüştü. Hatta öyle ki giymek için converslerini ister istemez bana izin vermiş üstelik kombinime uygun telefon kılıfı dahi vermişti.
Yol boyu saçma sapan gülümsemelerini saymıyorum bile . Arabada bir ara Berat abiyle yazışmış ona bugün evde olamayacağımizı konuşmanın da yarına kalacak gibi olduğunu haber vermiştim ama mesajımı henüz görmemişti. Pikniğe vardıktan kısa bir süre sonra gelen telefonla ablam bir hayli şaşırsa da önce annemden izin alıp öyle cevaplamıştı ablam Berat’ın telefonunu. Tabii arkasından beni de dinlemek için göndermesi de olmuştu annemin . Aksine bu duruma ablam kızmamış üstelik hoparlörü açıp “Asil eğlence şimdi başlıyor Nazlım. Bakalım ne kadar inandırıcı olmuşsunuz. “ demesi ile telefonu cevaplayıp hoparlörü açmasıyla aşk düşmanının deyimiyle “eğlence” başlıyordu .
Tabii bu eğlenceyi tuvalet bahanesi ile aldığımız üzere olduğu için tuvalete yakın yere kadar yürümeden gerçekleştirsek daha iyi olacaktı.
Telefonu bozuk bir şekilde cevapladı ablam .”Efendim Berat.” Karşıdan cevap gecikmedi .”Dünden beri sana ulaşmaya çalışıyorum şükür engelimi kaldırmışsın.”der demez devam etti ablam “Berat ne söyleyeceksen söyle işim var şuan seninle konuşamam.”
“Neredesin ki meşgulsün?”diye sormasina bile ablam “Berat ?”diye ikazı ile “Sana yüzük fotoğrafı atan kim ? Madem oyun oynamak istemiyorsun okey açık açık konuşalım. Ne cüretle sana yüzük fotoğrafı atıp senin seçmeni istiyor ?”
Ablamla bakışıp gülme krizine girmemek için birbirimize bakmamamızla ablam çabucak toparlanıp “Ne yüzüğü? Kim atmış bana yüzük fotoğrafı da ben seçmişim? Bunlar da yeni bahanen mi benimle konuşmak için ?” tabii o öyle ahkam keserken içimden Rabbime yalvarıyordum “Allah'ım sen benim niyetimi en iyi bilensin ben sevenleri kavuşturmak için böyle kötü şeyler yaptım Affet Allah’im affet. “diye diye dualar ederken Berat’tan cevap gecikmedi. “ Eylem .”deyip derin bir nefes aldıktan sonra “Nazlı bana her şeyi anlattı. O yüzden ne olduğunu söyle yoksa illaki öğrenirim biliyorsun beni .” Diye eklemesiyle ablam “Madem kendi kendine ögrenebiliyorsun öğren beni niye arıyorsun ayrıca öyle bir şey olsa bile seni ne ilgilendirir . Sen gerçekten bu kadar basit bir adam mı oldun . Sen basit biri olabilirsin ama ben öyle biri değilim. Gecesine git o kızla kalpli storyler at üstelik ben bunu Nazli'nin ağzından kaçırması ile öğreneyim gecesinde de bana pişmanlık mesajı at . Senin amacın ne . Gerçi artık umrumda değil bir daha beni arama ve rahatsız etme benim sevdiğim adam çoktandır ölmüş geç de olsa anlamdım ama . “diye soluksuz konuşmasıyla ablama “Ne yokuşa sürüyorsun diye bakmamla “Sen anlamazsın. “bakışı atıp cevap beklemek adına sustu . Berat’in konuşması ile pür dikkat onu dinledik .
“Sana attığım mesajda gerçek duygularımla yazmıştım. Suçsuz yere suçladım seni çünkü.” Bu son cümlesi ile ablam bir hayli gerilse de de bir şey belli etmeme adına susup dinlemeye devam etti . “Storye gelince tek amacım senin benden hesap sormandi ama umruna dahi gelmedi maalesef ki.” Bu cümlesi ile kahkaha atmamak için kendimi zor tutmuştum. Umruna gelmemiş hali buysa umruna geldiği halini Allah düşmanıma vermesin . Zavallı çocuğu whatsapptan snapchatine kadar engelledi çünkü. “Merak etmedin sormadın bende bir açıklama yapmadım şimdiye kadar ama ben merak ediyorum ve soruyorum çünkü seni deliler gibi kıskanıyorum ve emin ol ki kendim bulursam o yüzük fotoğrafı atanı gerçekten hiç sağlıklı olmayacak o her kimse .”deyip derin bir nefes almasıyla. “Geçmiş olsun o halde Nazlı hanım tarafından sazanlanmışsın anladığım kadarıyla. “diye söylemesi ile “Nasıl yani , Eylemm(!)”diye ikazı ile “Nasılı şu bu bana senin storyini söyledikten sonra işte siz sevgili misiniz yok ayrıldınız mı niye ayrıldınız diye 5 N 1 K sına maruz bırakınca beni üstelik ben de inkar edip yok öyle bir şey deyip tek bir kelime dahi etmeyince anlaşılan senin üzerinden yürümüş engin denizlerin içindeki gerçeklere . Senin ağzını yoklamış ama Nazlı yöntemlerini devreye sokarak.”Demesiyle “Yok yani öyle bir şey.”diye sorusunu yinelemesi ile Berat "Ben sana ne diyorum sabahtan beri ama ben ona sorarım bunun hesabını.”diye eklemesiyle sevgili aşk düşmanımın “Bak ya cadıya bir de... belliydi bir şeylerden emin olmak istediği söylerken öyle bir yüz ifadesi vardı ki zaten nasıl anlamadım. Gerçi kız o kadar bana ablama sakin söyleme yoksa beni mahveder bile dedi benim zekam zaten konu sen olunca hep yetersiz bakiye çıkıyor. Ama alacağı olsun valla insan süt kardeşine bunu yapar mı be ?”demesi ile bakışmamız ardından “Babamın yanına gitmişsin Nazlı seni ne tür kandırdığını bahsetmedi ama babamın yanına gelişinden bahsetti üstelik babamla konuşmalarınızdan da . Bir şekilde duymuş orasını bir şey demişse bile hatırlamıyorum ama babamın davranışına bende annem de bir hayli kızdık tabii sana da .”
“Haberin var yani ?”demesine “Ne değişecek sana göre veya babama göre. Senin beni kırıp dökmelerin mi yok olacak yoksa babamın sırf seninle sevgiliyim diye bana yaşattıkları mı yok olacak ? Annem bu konuda sanada babamada fazlasıyla kızgın. Ya onu geçtim çok pardonda siz kimsiniz sanki ben bir malmışım gibi aranızda al gülüm ver gülüm yapıyorsunuz? Bu kadarı da gerçekten fazla .”der demez “O gün oraya gittiğimde babanla da olduğu gibi açık açık konuştum . Ağalığımı sorun ettiğini bense senin uğruna binlerce ağalığı feda edeceğimi söyledim. Seni yoksayacak bir konuşma geçmedi aramızda. Nazlı eminim ki olanları olduğu şekli ile anlatmıştır zaten ama anladığım kadarıyla sen sadece kendi anlamak istediğin kısmı anlamışsın. Evet seni saçma bir şekilde üzdüm ama yaptığımı dahası yaptıklarımı onaylamasam da emin ol ki konu seninde hiç kokusunu içine çekemediğin üstelik iyi ya da kötü olup olmadığını bilmediğin küçük kız kardeşine dokunsaydı sende aynı tepkileri verirdin. Hata yaptığımın farkındayım ama izin ver kendimi affettireyim Eylem . Sensiz yapamadığımı anlaman için daha ne yapayım Allah aşkına? Baban da zaten gelin isteyin hemen demedi. Uygunluğumuzu ben Azat’a haber veririm dedi . Dolayısıyla sizin fikrinizi henüz almadığı için. Yarın ki uygulama dersine erken gelme şansın olur mu? Dersten önce boğazda kahvaltı eder detaylıca konuşuruz . Affedersin veyahut bir daha yüzümü dahi görmek istemezsin ama sana kendimi izah etmeme izin ver lütfen .”
Bu sefer derince nefes alma sırası ablamdayken yanımıza gelen Eylül’ü görmemizle “Benim şimdi kapatmam gerek Berat ben sana haber veririm .”deyip telefonu kapatmasıyla Eylül ‘ün “Tuvalete düştünüz sandım emicemin kızları annemde git bir bak bakalım diye beni buraya yolladı.”
“Yaa içine doğmuş biliyor musun emicemin böyük kızı tam ablam düşeyazmıştı senin geldiğini görüp gerisin geri kendini kurtardı. “diye takilmamla “Nazlıii .”diye günün ilk ikazini almam ve “Tuvalete sen düş Eylül biz düşme yaşını geçtik. Sen düş biz seni kurtarmaya geliriz .” Bu sinirle az önceki gelişi ile konuşmanın en heyecanlı yerinde telefonu kapatması yüzündendi .
“Ablam ben ne dedim tuvalete girip de bir saat çıkmak bilmeyince hep bize der ya hani babaannem ondan öyle şey edeyim dedim özür dilerim ,”demesiyle emice kızının koluna kolumu atıp işaret vermemle “Duvalete çen düç Eğlül biz düçme yaşını geçtik. “diye Türkçeyi katlede katlede ağzından yapmamla “Birileri abla dayağı yemeyi özlemiş.”der demez bizi kovalamaya başlaması bir oldu . Tabii abla dayağından deniz kenarında oturan abime doğru kaçmamla abimin elinde telefonumu üstelik Nurgül ablayı kaydettiğim şekli “Nurgül yengem “şeklindeki sohbetteki yazışmaları bana tutması ile bu Sefer abi dayağından kaçarken, tabii kumlara bata çıka koşmak kaçmak sayılıyorsa
“ Abi ben suçsuzum. O mesajları ablam attı. Yapma etme dedim dinlemedi üstelik gerçekten hatta inanmıyorsan anneme sor öyle mi diye? Hatta annem de çok kızdı üstelik neden Nazlıyı katıyorsun dedi ama nafile .”
Resmen bu yaşadıklarım şaka olmalıydı. Mutlulukları için bu denli çırpınan kardeşlerine bu gerilim reva mıydı? Benim tek suçum onları mutlu etmeye çalışmaktı üstelik.
Abim benim çift taraftan yediğim korkuyu ona anlattıklarımı gerçek sanacak ki buraya doğru beni mahvetmeye gelen ablama doğru yönelmesi ile onu kovalamaya başlaması bir oldu. Bir yandan kovalıyor bir yandan “Çöpçatanlık yapmaya başladın demek abicim . Nazlı nin mesleğini elinden almışsın maşallah bakıyorum da .”Tabii o ablama göre saçmalarken abimin ablamı sırtlayıp denize gelişi güzel atması bir oldu . Ablamın kendine gelip “Anne koş abime birileri gelmiş tövbe Allah’im çünkü eğer öyle o birileri kısaca heyheyleri bana geldiği gibi abimi mahvedeceğim. “diye bağırmasıyla abim tuzağa düşmüş olduğunu anlayıp üzerime üzerime gelirken ben çoktan deniz tarafından güvenli bölgeye yani babamın arkasına geçmiş bulunmaktaydım . Burada yerim sağlamdı. Küçüklükten beri hep yaptığımız şey buydu. Bir şaka yaptıktan sonra kendimizi babamın arkasına saklamak . Çünkü öyle zamanlarda babam mahsustan kızmış gibi yapsa da o anki ruh haliyle biz onu gerçek sanıp hiç bir şey yapmadan yapacağımız şeyden vazgeçerdik ama bu sefer o sefer olmamıştı.
Sanırım biz buraya gelene kadar annem bir şekilde mevzuyu açmış ve babamdan yüz bulan abim beni sırtına aldığı gibi denize doğru yürümeye başlamıştı. O sırada fark ettiğim Eylül bizi kameraya almış video çekip “Abi Kıyma ablama diye feryat ediyordu .”Tabii beni sonradan abimin sırtında göre annem “Mert kafayı mı yedin oğlum dur .”dese de abim “Anne emir büyük yerden babamın emri bu yönde. “ bunu der demez engel olma babında bize doğru gelen anneme rağmen abimin hızlanması ile “Bana kıyacak misin abim . Abilerin en yağuşuklusu en karizması. Bunu bana yapacak mısın. Bana bana kımırcığına bunu yapacak mısın? Etma eyleme benim en sevdiğim abim . Valla bak en sevdiğim abim sensin . Daha ne diyeyim ben sana abim . Affetmek büyüklüktür. “diye zirvalamama devam ederken “Salak bir tane abin var zaten hayır oraya kadar iyi gidiyorsun acaba mi dedim ama sonra AQmü düşürünce tekrar dedim at denize gitsin .” abimi ikna etsem de ablam da bana doğru gelince en sonunda kurtulamayacağımı anlayıp “At be at atmazsan abim değilsin yeter be nedir benim sizden çektiğim?”diye sahte sitemimin ardından annem “Mert ,Eylem derhal buraya gelin ve kardeşinizi rahat bırakın! “Diye ikazı maalesef ki geç kalmıştı annem bu konuşmayı yaptığı sırada ben denizi boylamıştım. Annemin ikazı ile abim çıkmama yardıma gelmeye çalışsa da küsmüş trip atmıştım. Tabii benim sahte kızgınlığım ne ki “Hepiniz vallaha çocuk gibisiniz Murat . Hadi bunlar çocuk sende niye çocukla çocuk oluyorsun? Çocuk dediysem Nazlima dedim üzerinize alınmayın Mert Bey ve Eylem Hanım ne istiyorsunuz siz benim kızımdan. Dua edin hasta olmasın yoksa ikinizinde çekeceği var benden . Bir şaka da yapamaz hale gelmiş artık ya benim Nazli kızım. İkinizde hemen sinirleniyorsunuz. Bir daha kardeşinizi üzün bakın ben size ne napıyorum?”
Annem böyle der demez “Öhö öhö . Ay boğazlarım Ay sanki ateşim de var biraz .”dememle annem kulağıma eğilip “Vur dedik öldürdün Nazlım ama aferin Nazlan biraz ikisi de azcık abi abla olduklarını hatırlasınlar. “der demez. Annemden öpücük alıp ablamla az önce geldiğimiz yönde olan giyinme kabinlerine yönelip üstlerimizi değişip gelmemiz bir oldu.
23.56
Eğlenceli bir o kadar da aksiyonlu geçen günün akşamında pert olmuş bir şekilde eve gelebilmiştik nihayet . Eve gelip üzerimi değişmemin ardından duş almamla birlikte yarınki dönem ödevini de güzelce hazırlayıp aşk düşmanı ve abimin yanına gitmeyi düşünürken kapımın çalınması ile odama gelmeleri bir oldu .
Odama gelir gelmez direkt yarınki yapacaklarımızı tekrardan hatırlamamızı sağlayan uyarılar sonrası abimi odadan def edip ablamla baş başa kalmamız bir oldu .
Yarın için anneme bir bahane bulacaktık ama öyle bir bahane olacak ki annem hiç bir şeyden kuşku duymayacaktı. Yarın hakkında plan yapacağız diye odadan çıkmadığını sanarken”Ee artık şu iş bitene kadar dibinden ayrılmayacağız mecbur.” Diye söylenmesi ile “Ama siz ne kadar da kötü insanlarsınız. Sizin gibi abi ve abla düşman başına .”dememle ablamdan dirsek yiyip “Neden acaba küçük cimcime? İki dakika boş bıraksak hemen ötersin anneme . Hayır söylemeden yapsak bin dert söylesek İki bin dert. “demesine karşın “Çok kötüsünüz ama bak ağlarım , sonra annem gelir niye ağlıyorsun kızım der sonra bende aşk düşmanı bu kızın beni zorbalıyor derim.”
“Hadi canım iyi günümdeyim kızmayacağım hadi yatalım ablacım , yatalım da yarın okula gidelim.” İyice sinirlenmeye başlamıştım. Anneme yalan söyleyememek suç mu yani ? Napayım bende böyle bir insanım zaten yalan söylemekten nefret ederim ayrıca annemden değil bir şey saklamak yalan dahi söylemek asla istemiyordum. Hatalı da olsam olanı olduğu gibi söylüyordum her zaman anneme,meleğüme.
Tabii ara sıra kötü bir şey olmuyor da değildi. Kaç kez anneme yaptığımız süprizleri az kalsın ağzımdan kaçırıyordum. Tabii abi ve ablamın bu tedbirli hallerine az da olsa hak veriyordum. Ama onlarda bazen işin cılkını çıkarıyorlardı adeta.
Annemden uyku öpücüğümü alır almaz uykunun derin kollarına kendimi bıraktım.
06.15
Sabahın köründe sevgili aşk düşmanımın telefonunun çalması ile uyanmamız bir oldu. Kimin aradığını görür görmez yataktan fırlamasıyla ablamın yorganın üzerimizden kayıp yere düşmesiyle son buldu . O saçma sapan bir şekilde sabahın o saatinde sanki arama görüntülüymüş gibi saçını başını düzeltmeye geçerken benim sövmeye başlamam bir oldu.
“Yav gapa şu telefonu ayrıca kim bu saatte ? İnşallah seninki değildir yoksa beni bu saatte uyandırmanın cezasını abimle konuşarak çekmek zorunda kalır şimdiden söylemesi.”
Lafım bitmeden ablamın telefonu açmasıyla susmak zorunda kaldım.
“Alo,Berat? Bir şey mi oldu ? Sen iyi misin ?”
Ya sabır diye diye söylenmeme ablam aldırış etmeden pür dikkat telefona kulak kesildi. “Yok güzelim bir şey yok,İyiyim ben uyuduğunu düşünemedim de kahvaltı için bir cevap da vermedin onu bir sorayım dedim sana . Buluşuyor muyuz Boğaz’da kahvaltı da .”
İyice sinirlenmeye çalışsam da goygoya vermeden de edemedim.” Ya ama benim okulum var abla ben gelemem ki , başka zamana inşallah.” Dememle “Seni davet etmiyor Nazlıcım yat uyu sen . Bizi dikizleyerek dinlemen bittiyse.” Uzunca bir iç çekip “Vay benim emeklerim .....”diye adete zılgıt çeker gibi konuşup ardından tekrardan aşk düşmanına dönüp “Tuvalete gidip geleceğim çabuk ver kararını okula gideceğim ben sabaha kadar senin nazlanmanı çekemem.” Deyip tuvalete yönelmem bir oldu . O sırada arkadan Berat ‘ın “Cimcimenin bir yere gelmesi için davet almasına gerek yok Eylem gelmek istemesi yeter. Gelmesiyle bizi onurlandırır. “ alt tarafı şaka yapmıştım Berat ‘ta vur dedik öldürdü resmen . “O onur bize ait.”diye dalga geçerek tuvalete yönelmemle onlar konuşmalarına devam etti.
~BERAT KARADAĞ ~EYLEM KORKMAZ
“Ne Nazlı’nın da gelmesi Berat Allah aşkına. Hem ben geliyor muyum ki o da gelsin.”dememe karşın Berat “Tamam ben daha fazla rahatsız etmeyeyim sizi iyi geceler.” der demez. “O halde 08.30 gibi orada olurum, sanada iyi geceler. Gecikebilirim ama mecbur Nazlı’yı okula bırakıp öyle geleceğim . Yarın ki planı anlatmasın diye yanında uyuyayım dedim şimdi yarın senin aradığını sabah uyanır uyanmaz ötmesin diye mecbur okula götüreceğim.”deyip Berat’ın “Abarttın sanki biraz .”demesiyle odaya giren Nazlı’yı görmemle “Prensesimiz odaya geldi kapattım ben.”der demez telefonu üstüne kapatmamla bir saattir neden ayakta durduğumu çözemeden yatağa gerisin geri yatmamla son buldu aksiyon dolu geçen gecemiz .
~NAZLI (LAVİN)KORKMAZ ~
Uyanmamın ardından uykuya dalmamla okul için tekrar uyanmam bir oldu. Annemin odaya geldiğinde ablamı görmesiyle “Yine ne saklanıyor benden acaba ?”diye söylenmesine aşk düşmanı “Yok daha neler ama anne alt tarafı kardeşimle yatayım dedim . Ne var bunda bu kadar şaşılacak?” Demesiyle “İnşallah kızacağım bir şey yapmıyorsunuzdur çünkü bu ara kızma kotamı fazlasıyla doldurdum.”Onlar konuşadursun ben halen daha uyumaya devam ediyordum ki aşk düşmanı anneme “Anne bugün Nazlım ‘ı ben bırakayım mı okula ?”demesiyle hemencecik uyanıverdim. “Hayır bırakma abim bırakır beni okula.” Lafı ağzımda alıp “Niye sen birakıyormuşsun annecim?” derin bir iç çekip “Yok artık ama kardeşimi okula bırakmak istemem suç mu ?Hem kardeşimle ilgilenmem yasak mı?”Daha da uzamasına fırsat vermeden “Niyetini bilmesek..... Neyse ödev şeylerini yukarıya çıkarmama yardım edeceksen geleyim senle yoksa abim bıraksın beni.” Sanki dünde hazırmış gibi “Canım kardeşim sen iste sunumu da ben yapayım da simdi konumuz o değil.”
Annem şaşkın vaziyette olup biteni izlerken bir yandan burada ne olduğunu anlamaya çalışıyordu fakat daha fazla uzatmadan “Mert bırakacak Eylem ,hem senin okulun yok mu ? Boşu boşuna gecikme . İhtiyaç olsa abinin işi olmuş olsa tabiki sen bırakacaksın ama şimdi gerek yok sen okuluna git.”Emir büyük yerdendi ama bu emirle birlikte ablamın daha bir gerilmesi oldukça fazlalaşmaya başladı
Bu konuşmalarla birlikte zorla da olsa kahvaltı yapmış hızlıca giyinip okula gitmek için yola koyulmuştuk.
Proje ödevlerimi tam takır arabaya güzelce koyup kulaklığımı unutmadan bir yolculuğa daha başlamamız saati 07.45 yapmıştı. Hiç bir şeyi unutmadığıma emin olduktan sonra yola koyulmuştuk.
Hiç bir şey unutmadan dedim ama ayakkabılarımı bağlamak için oturduğum çardağın üstüne koyup geri almayı unuttuğum telefonumun varlığını kulaklığımın Bluetooth bağlantısı belli mesafeden sonra kopunca anlamam ile irkilerek çığlığı basmamla abim ani fren yapar yapmaz”Bu sefer neyi unuttunuz acaba Nazlı Hanım .”Demesiyle “Telefonum çardakta kaldı abi.” Kısaca bir yüzüme bakıp “Bir gün ya bir gün vallahi bir şey unutmadan varalım şu okula yemin ederim ,bak o kadar imkansız bu dediğim ne yapsam diye karar dahi veremedim . Okula yaklaştık güzelim eve dönemeyiz ama al benden anneme haber ver merak etmesin olmadı benim telefonum bugün sende kalsın.”
Anneme aradığım gibi “Kızım telefonu orada unutmayı nasıl becerdin ?”der demez “Ya ama ya .”diye söylenmemin ardından “Çıkışta beni ablam alacak zaten meleğüm o yüzden bir şey olursa kızlardan sana haber veririm .”deyip telefonu kapatmadan “Ablan seni alır almaz .”derin bir iç çekip adeta “Ben bu kızla ne yapacağım? “der gibi “Arabaya biner binmez beni arıyorsun meleğüm yoksa bozuşuruz ona göre.”deyip telefonu kapadıktan birkaç dakika sonra okula varmamızla güvenlikten aldığımız izinle ödevi abim yardımıyla sınıfa bırakıp ben aşağıya törene abimse antremanlari için takımına doğru yola koyulmak üzere aşağıya indi.
Aşağıya iner inmez bizimkilerin hepsini sırada görmemle yanlarına ilerlememle abim de sırf Emirhan yüzünden benim sıramın yönünden çıkışa gitmeye karar vermiş olacak ki peşimden gelmekteydi. Sıraya gelip bizimkilere bir selam verip gidecekken “Eylem gelir gelmez ararsın beni Nazlım.”Demesiyle abime sarılıp kocaman öpmemle ayrılmamız ve onun arabaya doğru ilerlemeye başlaması bir oldu .Abim gider gitmez Emirhan’ın “Güzelim sabahtan beri seni arıyorum. Meraktan öldüm. “demesi ve Ela’nin “Bir sorun mu var Naz kuşum Eylem abla neden geliyor ?” önce Emirhan ‘a dönüp “Telefonumu evde unutmuşum. Ondan aramlarını göremedim. Demek annem bu yüzden fark etti benim telefonumu .”sonrasına Ela’ya dönüp “Çıkışta işimiz var ablam almaya gelecek bizi ondan öyle dedi abim.”Tabii biz bu konuşmaları yaparken müdürün bitmek bilmeyen konuşmaları devam etmekteydi 08.15 de başlayan müdürün konuşması 08.45 civarı bitmesiyle İstiklal Marşı okuyup meşhur kiyafet kontrolleri ardından sınıflara doluştuk.
Sınıfa girer girmez “Allah aşkına ya telefonunu nasıl unuttun ayıptır sorması yenge hanım?” Bu Batuhan kesinlikle vur deyince öldüren insan tiplerindendi. Hiç bozuntuya vermeden “Hepsi abimin suçuydu sürekli bir acele ettiremesi sonucu illaki her gün bir şeyimi unutuyorum enişte bey . Naparsin işte?” Son kelimelerim herkesi kahkahaya boğarken Batuhan”Hiç de altta kalmıyor anam .”diye söylenmeye devam etti.
Meşhur ansızın değişen bir haftalık ders programına göre bugün ilk ders kimyaydı ve son iki dersimiz bedendi . Program bu haftaya has bir program olsa da sinirimi bozmaya yetmişti.
İlk ders kimya(!)
Kimin günahını almıştım da şuanda bu zulme tabii tutuluyordum.
Üstelik bu hafta iyilik kotamı fazlasıyla doldurup taşırmıştım.
Uzunca bir bu soruları derin derin düşünürken kin kusan kimyacının sınıfa girer girmez quiz yapacağını söylemesi ile meşhur göz devirmelerimden birini daha evrene hediye etmiştim.”Sözlü tahtada gençler.” Bu ne demekti bir öğrenci için? “Açık açık ecel teri dökeceksiniz gençler. “demek gibi bir şeydi. Liste sırasına göre olacaktı Sözlü quizimiz ve listenin başı bendim.
Daha fazla kinlenmeden kimyacıya adımla birlikte beni tahtaya çağırıp ben tahtaya kalktığım sırada “Hazır yoklamayı elime aldım bir yoklama alayım öyle başlayalım.” Bilerek yaptığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Tam beş dakika yoklama alma faslını bekleyip daha bir gerilirken telefonları henüz toplamadığımın farkına varıp bu süreçte telefonları toplatıp telefonları götürmemi istedi . İstedi derken binbir söylenerek yok efendim neymiş “Bunca saattir telefonlar neden toplanmamış?”der demez “Öğrenci zili çalar çalmaz gelmeseydiniz hocam toplamış olacaktım.”Dememe karşın bir şey demeyip adeta bakışlarıyla “Sen sözlüde alacaksın boyunun ölçüsünü.”der gibi bakmıştı bana .
Yoklama fasılları bitince sıra sözlüye gelmişti nihayet “Madem öyle geçelim derse çocuklar şimdiden diyeyim Quiz olmadan zil çalarsa üzülün kalan kişileri bir sonraki ders konu işlerken yapmış olacağım sözlüsünü bakalım biz sizler için bir hafta arı gibi çalışmakla hata mı yapmışız? “diye günün lafını bizlere armağan edip “İlk üniteden gelecek sorun Nazlı MODERN ATOM TEORİSİNDEN.”
SORU:Aşağıda verilen kuantum sayıları ve orbital türlerinden hangisi yanlış eşleştirilmiştir?
n. l. Orbital türü
A- 2. 1. 2p
B- 4. 2. 4d
C- 3. 0. 3s
D- 3. 1. 3d
E- 1. 0. 1s
Kimyayı sevmediğimi dahası dersinde dinliyor gibi yaptığımı bildiği için bu soruyu tercih ettiğine yemin bile edebilirdim . Bu kadar kolay soruyu sorma amacı ben bilmediğimde “Bu kadar basit soruyu da nasıl yapamazsın ki diye söylemlerine başlayıp daha nicesine şeyler ekleyip konuşup durması hatta bir de gözde öğrencisi bildi mi onu överken bana sövmek adına yapacağı türlü konuşmalar.
Soruya benimle birlikte pür dikkat kesilen “Ela,Beyza,Batuhan ,Süsen, Gökçen ve Emirhan.”adeta gergin dakikalarla cebelleşiyorlardı.
Tam tamına kırk beş saniye içinde soruyu çözüp yerime oturmamla derince aldıkları nefes herkesin dikkatini çekmeye yetmişti.
Soru zor olsa özlü söz patlatıp yerime öyle geçerdim ama maalesef ki kolay yerden gelmişti. Yerime geçer geçmez “Neyse vazgeçtim sözlü yapmaktan hadi yine iyisiniz derse başlayabiliriz artık.”diye konuşmasına fırsat vermeden “Sözlü notları hemen e okula geçecek demiştiniz hocam , quiz iptalde olsa ben sorumu çözdüm notumu girerseniz sevinirim.” Hele bir girmesin çirkefleşerim burada diye iç geçirsem de “Not girişi olmayacak ama seni tebrik edebilirler senin soruyu bilmenle herkes kurtulmuş oldu quizden . “
Bir şey dememe fırsat vermeyen Batuhan “ Bu hikayenin günah keçisi niye Nazlı oldu onu da biz anlamadık hocam sınıfça .Kaldı ki madem onun sayesinde quiz olmaktan hepimiz yırtmış bulunduk o halde ona teşekkür babında sözünüzü tutun da sözlü notu 100 ü girin . Girin de hepimiz dolu dolu teşekkür edelim Nazlı ‘ya .”
Cümleleri ile kızdırsa da öfkesi insanlığından büyük olan hocamızı konuşması ile cümlesini tekrarlayıp “Derse başlayabiliriz artık.”demesi ardından derse dönmesi bir oldu . Tabii onunla birlikte bizim de .
“Neydi şimdi bu ?”diye sormasina karşın Emirhan’a “Bu hoca böyle maalesef her hafta bir öğrenci üzerinden affedersin ama egosunu tatmin etmeye çalışıyor. Anladığım kadarıyla kısaca gözlemlerim doğrultusunda kendine başka bir öğretmen tarafından yapılan haksızlıkları o da şuan kendi öğrencilerine uyguluyor . Bir nevi mobbing gibi düşün. Sadece bana karşı olan bir şey değil ama hakkını arayan kişilere daha bir takık çünkü onlarda kendini görüyor kendi başaramadığı gibi onların da susup sinmesini istiyor.”diyerek lafımı tamamlamamla günün ilk ikazini alıp tam anlamıyla derse dönmemiz bir oldu .
Ne yazık ki hayatın gerçek yüzüydü bu yaşanmışlıklar. İnsan olmak da tam anlamıyla burada başlıyordu. Acılar büyütür çoğunlukla bizleri ama bazısı o acıyla kendi özünü bulur merhamet iyilik saçar etrafına bazısı yaşadığı onca merhametsizlik sonucunda güç eline geçer geçmez canii kavramına bürünür insanlara faydalıyım adına yakar yıkar binlerce kalbi.
Bu bir öğretmen olabilir bazen bir doktor bazen bir avukat ya da başka başka meslekleri olan binlercesi ....
Bu otobüste kendini görmediğini gördüğü halde nefretle etrafına kin kusan bir yaşlı da olabilir. Asıl insanlık tam anlamıyla burada başlamaz mıydı bazen ?
Yer isteyen yaşlıya yer vermemekten ziyade acaba o kişi gördü de mi yer vermedi yoksa o an için de olsa herhangi bir özrü vardı da mı yer veremedi ?
İyilikle atmazsa bir kalp bir katili de savunurdu avukat ,bir hastaya yanlış teşhis de koyardı doktor veyahut o derse olan ilgisini görmeseydi öğretmen insanlara binlerce konuda yardımı dokunabilecek bir tohumu açmadan kurutabilirdi o bir öğretmen.....
Çok sevdiğim bir yazar kitabında söyle diyordu “Ben insanları yaşadıklarından ötürü kötü olmaya mecbur bırakıldıklarını sanardım fakat öyle olaylara tanıklık ettim ki insanların çoğu içindeki o kötülüğü kendi yaratmakta kalmıyor binlerce kişinin de hayatına tahribatlar bırakıyor. Kötü olmayı kendi eliyle seçmiş binlercesini görmek gerçekten de acıydı.
Yaşadıklarımız bizi büyütmekle kalmaz o acılarla başa çıkmamız ve nasıl başa çıktığımız ve başa çıkarken kimseyi kırıp incitmememiz işte tüm bunlardı bizi biz yapan gerekçeler......
Uzun lafın kısası iyi olmakta bir insanın elinde kötü olmakta bir insanın elinde...
Iyi veya kötü hiç bir acıyla ortaya çıkabilecek kavram değildir çünkü. Ben bunları düşünürken zilin çalmasıyla irkilmem bir oldu tabii.
Ne der her zaman büyüklerimiz “Bir öğretmen bir çocuğu bir çocuksa dünyayı değiştirir.”
Daha fazla gerilmeye gerek yoktu sonuç olarak son iki ders bedendi. Hangi öğrenci günü bedenle bitirdiği için sevinmezdi ki zaten.
Öğle arasından önceki ders ve öğleden sonraki ders olan fizik dersini öğle teneffüsü ile birleştirerek sunumları tamamlamış ve son ders fizikçinin notları panoya asmasını beklemek üzere beden dersine hazırlanmaya geçmiştik.
Bir hayli yorucu geçen günün ardından daha bir yorulacağımı bilerek aşırı derece mutlulukla beden dersinde ne oynasak diye konuşmaya geçmiştik. Hocanın ders işleyeceğini bilmeden .
Bazen can sıkıcı olan ama bazen de serbest kalıp oynamaktan daha keyif alabileceğimiz o “Ders işliyoruz. Bugün serbest değilsiniz lafı.” Şanslıydık ki bugün ikincisi gerçekleşecekti.
~AŞK DÜŞMANI ~
Sabah ki sinirimi daha doğrusu Nazlı’nin ispikleyip ispiklemeyeceği korkusunu bir nebze yenmeyi başarınca hızlıca üstünkörü bir şekilde hazırlanıp evden çıkmıştım.
“İyi dersler güzel kızım. “Demesiyle anneme dersten önce Berat’la buluşacağımın haberini verip son dakika fark ettiğim Nazli’nin telefonunu anneme haber verip götürebilirsem ona verebilmek adına yanıma alarak evden ayrılmıştım.
08.21
Şans bugün benden yana olmalıydı ki İstanbul gibi bir yerde üstelik Pazartesi gününde trafiğe takılmamayı başararak kısa sürede buluşacağımız yere gelebilmiştim.
Her zamanki masamıza geçip Berat'ı beklemeye koyulmuşken masaya gelen garsona “Sade kahve alayım siparişi arkadaşım gelince vereceğiz .”deyip göndermemle son günlerde yaşadıklarımı düşünmeye dalmışken önüme konan kahve fincanıyla irkilip “Teşekkür ederim.”deyip kahvemden bir yudum almışken düşünmeye geri dönerek bulmuştum kendimi bir ara .
08.53
İsmimi seslenen Berat’a dönmemle bir şey dememe fırsat vermeden “Çok beklettim mi ? Gecikirsin diye düşünmüştüm . Hatta erken mi geldim dedim ama .”cümlesini tamamlayınca “Nazlı ‘yi abim bıraktı ondan gecikmedim.”
Nihayet masaya oturunca “Bir sorun yoktur umarım canım.” Diye söylenmesiyle”Nazlı hanım okula abimle gitmek isteyince erken gelmiş bulundum trafikte olmayınca ama önemli değil çok da beklemedim kafamı dinlemiş oldum.”
Nihayet şu erken geldin ,beklettim faslı bitmiş olunca asıl konuya yavaş yavaş girmeye başladık. Masaya gelen garsonla ikimiz de susmuştuk. Bu fasıla kadar Berat okula geri döneceğinden bahsetmişti. Garsonun gelmesi ile konuşmaya ara vermiş bulunmuştuk bir süre. Siparişi vermeden “Kahvaltı ‘dan önce kahve içer misin Eylem ?” kafamı sallamakla yetinmeyip “Seni beklerken içtim ben kahvemi belki daha sonra.” Diye konuşmamın ardından garson siparişleri alıp yanımızdan ayrıldı.
“Okula geri dönmene şaşırdım. Sonuçta yarın ne olacağı belli değil. Kardeşini bulduktan sonra burada kalacağını pek sanmıyordum ama belli ki sen kalmayı düşünüyorsun.” Uzunca bir konuşmamın ardından “Eylem neyi imâ ettiğini anlıyorum. Şuan ki mesele kardeşimin de olmadığını. Biliyorum bu konuda kırdım seni ve kolay kolay affedemeyeceksin beni ama” Daha fazla saçmalamasına izin vermeden “Yok kırılmadım aksine buraya geldikten sonra bir hayli düşündüm. Belki o not gerçekleri senin eline verdi de sen anlamadın. Birine bu denli güvenmen senin gibi bir adam için aptallık.” Söylemlerim ile onu çıldırtmak istediğimi çabucak anlamış olacak ki
“Ne demek şimdi bu Eylem? Ne yapmaya çalıştığını o kadar iyi anlayabiliyorum ki . Buraya konuşmak için değil komple bitirmek için geldiğini.” Onu çıldırtmak istediğimi anlamıştı ama ne demeye çalıştığımı tam anlamıyla çıkaramamıştı. “Bitirmek için niye buraya geleyim Berat ? Böyle bir şey düşünsem niye buraya geleyim . Bir mesajla bunu sana söyleyebilirdim ama konu o değil anlamıyorsun güvenmediğin biriyle bir yola çıkmayı düşünmek ne bileyim ne kadar doğru ki zaten ? Güvenmediğin biriyle uzunca bir yola çıkmayı düşünmek...”derin bir nefes alarak sustuğum sıra masaya gelen garsonlarla uzunca bir süre susmak zorunda kalmıştık.
Nihayet garsonlar masadan uzaklaşınca “Öfkeyle hareket ettiğimin farkındayım Eylem .” der demez adeta lafı ağzına tıkıp “Ya konu bu değil sen neyini anlamıyorsun ya öfke öfke öfke öfke.. Biz birbirimizle konuşamıyoruz artık, birbirimizi anlamıyoruz, neye kırılıp kırılmayacağımızı bilmemize rağmen bile isteye birbirimizi oldukça rahat kırıyoruz. Hiç düşünmüyor musun ya not gerçekse. Benimle bir yola çıkmak istiyorsun ama için içini yiyor yemiyor mu ? Yapmadığıma değil senin inancın yapmamamı umduğun için bu tavırların senin .” susmamı beklermiş gibi
“Madem kartları açık oynuyoruz ,okey ben dünden hazırım. Sana güvenmesem değil burada seninle oturmak yüzüne dahi bakmazdım. Ama senin de söylediğin kadar aptal değilim demek ki bazı şeyleri görüp ne olup olmadığını anlayabiliyorum. Sana kendimden de çok güveniyorum ama sonra diyorum ki kendi kendime bu not gerçek değilse Eylem beni niye ortada hiç bir sebep yokken şutladı? Acaba benimle sevgiliyken ,evlilik hayalleri kurarken başkasını sevebilecek kadar midesiz miydi de ben göremedim yoksa acımasız planın yalnızca bir parçası mı bu ? Annem de babam da saçma sapan bir şekilde çok güvense de annene , babana , yengene, amcana ben zerre güvenmiyorum hiç birine . Sen benden ayrılmaya mecbur bırakıldın . Belki beni korumak için belki daha önemli bir sebepten ötürü. Bu yüzden kızamıyorum sana. Belki kızmam gereken kişiler arasındasın ama olmuyor kızamıyorum bir türlü sana . Ne olursa olsun çıkaracağım açığa bir şekilde. Sadece şunu gördüm. Acı da olsa gördüm. Ben senin dediğin gibi bir aptal misali kardeşim hakkında ne söylediysem sana o söylemelerim benim önüme kardeşimi bulmayayım diye birer tuğla ola ola bir bina oluşturdular. O yüzden en azından bu konuda azat ettim seni . Mecbur bırakıldığın bu konu daha fazla yaralamasın seni diye ben ikimizin yerine de kendimi yaralamaya razıyım artık.” Söyledikleri ile taş olsa çatlar derlerdi ya hani büyüklerimiz şuanda o durumdaydım. Ne cevap vereceğimi daha kestirememiştim ki çalan telefon her zamanki gibi kurtuluşum olmuştu.
-Efendim anne.
“Kızım ne yaptın verebildim mi telefonu Nazlı'ya .” telefon bahaneydi Berat’la birlikte olup olmadığı öğrenmek için aramıştı.
-Yok anne gidemedim Nazli’ya daha . Çıkışta ben alacağım zaten kızlarla birlikte onu o ara veririm. Çok gecikmeyiz diyemiyorum maalesef anne senin kızının ne yapacağı belli olmaz şimdi zaten abimde bizimle olacak gecikirsek haber veririz sana .
“Sen okulda mısın? “
-Daha geçmedim okula birazdan geçerim annem . Hadi ALLAH’A emanet ol .
Konuşmamızın ardından cevap vermemi beklemeden devam etti “Annenin bu işteki çıkarı ne inan anlayamıyorum ama az kaldı çözeceğim.”
Beni delirtmeye ant içmiş gibiydi adeta . “Bu konunun anne babamla ne alakası var Berat dahası amca ve amcamın karısı ile ne alakası var ?”diye söylenmemle
“Kardeşimi bizden çalan kim ? Kadir Karabey ve karısı Ayşen. Bunlarla yakın olan kim senin anne, babanla kardeşi ve onun karısı. Bu kadar yakın olup da bu mevzu hakkında tek bir fikirleri olmaması gerçekten komik .”
Kafamı sallayıp “Sen iyice kafayı yedin ama . Ne alakası var ? Onlarla yakın olma konusuna gelince Karabey aşireti ile tesadüf bir şekilde tanıştık yıllar önce. Senin kardeşinle ne alakası var ?”
Soğuyan çaylarımız değişince “Bana tek bir şey söyle Eylem her şeye rağmen bize bir şans daha verebilecek misin ?”
Çayımdan bir yudum alıp “Bilmiyorum Berat inan hiç bir şey bilmiyorum. Ne kaçmaya ne de kalıp savaşmaya gücüm var artık. Kime ne diyeceğimi ben artık bilmiyorum . “derin bir nefes almamla kafasını sallayıp gözleri ile adeta “Düşünüp karar vermekte özgürsün .”diyordu . Konuyu dağıtma adına “Nazli'ya bir şey mi götürecektin? “diye sormasına karşın “Hihi öyleydi ama çıkışta vereceğim artık telefonunu prensese.”
“Telefon uyarısı falan mı almıştı?”demesine bir kahkaha atıp”Nazlı o cezayı alabilecek son kişi bile değil. Emin ol yani . O genelde bugün bir şeyini unutmadın diye herkes tarafından övgü alır. Ama bugün alamayacak o övgüyü. Nazlı telefondan çok kulaklık kırmızı çizgisi olduğu için genelde telefonunu evde unutur. Kulaklığı unutmaz ama telefonu unutur .”
Bir hayli şaşırarak “Müziğe düşkünlüğünü biliyorum ama bu kadar olabileceğini tahmin etmedim. Gerçi onun benden çekeceği vardı . Tam bir cadı ya. O kadar ciddi ciddi konuştu ki benle gerçek sandım bayağı.”diye eklemesiyle sadece kafamı sallamakla yetinecektim ki . “Engelleri kaldırmışsın.” Lafını tamamladığı gibi yanımıza gelen Ege’yi görmemle suratımı asmamda bir olmuştu. Ne de olsa Berat ne derse oydu onun için. Öyle de kalmalıydı benim için. Arkadaş hatta dost kavramını onun için harcamamaliydim.
“Selam Eylem nasılsın?”demesine karşın “İyi sağol. “demekle yetinince “Bende iyiyim sende sağol .”diye söylenmesiyle sadece kafa sallamakla yetindim .
Bir süre sonra kalkarken sahteden tebessümle “Görüşürüz.”deyip masadan ayrılırken Berat “Her ne olursa olsun cevabını bekliyorum Eylem mümkünse en kısa sürede.”
Mümkünse en kısa sürede ne ? O söylememişti ama ben söyleyecektim “Hayatıma bakmak istiyorum .”du bu cümlenin devamı... Belki de daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum demekti senin için. Aşırı derecede bozulsam da bozuntuya vermeden oradan uzaklaşırken Berat Ege'ye “Hesabı hallet benim arabayı bana getir..” der demez ardından çıkışta restoranın hemen yanına park ettiğim arabama binerken benden önce davranıp elimden anahtarı alıp sol koltuğa geçip emniyet kemerini takip arabayı çalıştırmaya başlaması ile afallasam da arabaya binmeden “Ne yapıyorsun Berat ?”diye sormama dalga geçer gibi “Senin benzin fiyatlarından haberin var mı acaba ? Aynı yere gidiyoruz sonuçta değil mi ? Ayrıca dünyamıza katkı sağlıyorum ben şuan seninle gelerek !” Her şeyi tüm saçmalığı okey ama “Dünyamıza ne gibi bir katkı sağlıyor olabilirsin arabamı zapt ederken ayrıca niye fakir edebiyatı yapmış olduğunu da anlamış değilim. Ayrıca aptallık etme sen Berat Karadağ ‘sın. “Son cümlemi tamamlarken sağ koltuğa otursam dahi emniyet kemerimi takmadan arabayı sürmemiş daha sonra yola koyulmuştuk. Söylediklerim her ikimizi güldürse de eski günlerdeki gibi yaralarımızı iyileştirmeye yememişti.
Kısa süre sonra konuşmaya başlamıştı “Okuldan sonra nereye gideceksiniz?”der demez “Sana ne !” diye bir tepki almayı beklememiş olacak ki devam ettim “Dersten sonra otobüs, metro ,Marmaray veyahut vapur hangisi ile döneceğine şimdiden karar ver artık.” Lafımı tamamlar tamamlamaz cıklaya cıklaya “Lütfen sen espri yapma ,olmuyor beceremiyorsun çünkü.” Bu sefer altta kalmama edasıyla “Nesini beğenmedin fikrimin hani dünyamıza katkı sağlamak adına benimle geliyordun . Bir seferlikle alınabilecek şey değil bak küresel ısınma şimdiden sana bunu söylemiş olayım devamlı yapman gerekir .”
“Yav hehe ne zaman susarsın tahminen .”der gibi bakıp”Okul çıkışı ne işiniz var ? Ölür müsün söylesen güzelim?” Bu konuşmaları beni iyice çileden çıkarıyordu. Ne olursa olsun vazgeçmeyeceğim senden demişti defalarca ve şimdide eski günlere dönmek için her şeyi yapacağını gösterme edası ile bu şekilde konuşuyordu ama ....
~BERAT KARADAĞ ~
Kartlarını açık oynamayı seçmişti Eylem. Ona güvenmediğimi düşünmesi tam bir aptallıktı . Fakat mecbur kalıp sustuğu şey her neyse bizi uçurumluk edeceği kesindi .
Ne olursa olsun vazgeçmeyecek ne yapmış değil de neye boyun eğip susmak zorunda kalmış olmuş olursa olsun ondan vazgeçmeyecektim....
O bu hayatımda gördüğüm herkesten her şeyden daha mükemmeldi her anlamda ama korkusu .....
Her neyden öteyse o korkusu bizim sevgimiz o korkunun altında ezilmişti. Bir kez daha ezilmesine izin vermeyecektim. Her zamanki gibi hesabı Ege’ye kitleyip Eylem’e yetişinceye kadar ne yapması gerektiğini söyleyip ondan önce sol koltuğa geçmeyi başarmıştım.
Ömer Fermanoğlu olayından sonra gerekli tedbirleri almış fark ettirmeden Nazli’yı izleyip gerektiği durumlarda koruması için korumalar görevlendirmiştim zaten ama şuan Ege den istediğim “Arabamı okula getir Eylem’i takibe al .” Son kısmı o kadar sessiz konuşmuştum ki Ege bile ne dediğimi anlamakta güçlük çekti ama bir şekilde anladı.
“Yakalanırsam Eylem çiğ çiğ yer bizi “bakışları atsa da ona “Sen yaparsın. “der gibi başımı sallayıp koltuğu kaptım.
Belki yaptığım saçmalıktı ama bunu yapmak zorundaydım. Hem bazı şeylerden zarar görür korkusuyla hem de dürüst olmalıyım ki belki de kıskanmıştım onu. Belki az kalırdı. Fazlasıyla kıskanmıştım onu o şerefsizin yanına gittiğimiz günden beri .
Güvensizlik değildi bu yaptığım ama ne olursa olsun benimle konuşmayı seçen o kızı ben haksız yere kaybetmiştim. Öyle bir sır küpü olmuştu ki bazen konuşmaları dahi ne istediğini ele vermeyip gizlenmeyi tercih ediyordu .
~NAZLI (LAVİN)KORKMAZ ~
Spor salonuna inmemizle hocanın ders işleme tutkusu birleşince hemen derse geçmiştik.
Spor salonunda birkaç tane parkur adeta birbirimizle yarışacaktık. “Bir buçuk iki ay sonrası için düzenlenecek EN SPORTİK benim yarışmasına okulumuz 11 aday çıkaracak çocuklar. Sınav seneleri diye 12. Sınıflar bu yarışmadan muaf tutulunca geriye sizler kaldınız. Bu ders ve bir sonraki ders eleme turu yapıp aranızdan 7 kişi seçmiş olacağım. Diğer 11 lerden istediğim sonuç yalnız 4-5kişi çıkınca en fazla kişi sayısı her zamanki gibi size kaldı 11-A sınıfı en fazla mevcutu seçmek. Haydi görelim hünerlerinizi. Şimdiden söyleyeyim katılmak istememe gibi bir durum söz konusu değil. Çünkü asıl 11 kişi seçimi bittikten sonra yedek 11 kişi seçimi yapıp daha sonrası için ayrıca ek bir yedek takım çıkarmayı planlıyorum. Dünyanın bin bir çeşit hali var sonuçta. Haydi zaman kaybetmeyelim. 173 Nazlı Korkmaz senle başlıyoruz 174 Emirhan Karabey sende hazırlan. Aynı şekilde diğerlerini de .”
Bir ders boyunca parkuru tamamlayıp çeşitli oyunları zamana karşı oynamış listeyi hemen hemen oluşturmuştuk.
Üzülerek söylemeliyim ki istemeden o 7kişilik kadroda bulunuyor duruma geçmiştim. O kadroda yer almayayım diye yaptığım onca bahaneye rağmen..
Son dersin bitmesiyle sınıfa çıkıp notlara bakıp aşağıya inmemizle bir mutluluk yaşamamız bir oldu demek isterdim ama çok kötü bir şey olmuştu. İddia ettiği gibi olunca her şey Batuhan ve Ela'nin ödevi ile aynı puanı almış birinciliği paylaşmıştık. Dahası e okula gireceği not için hoca iki grubun sunumu tekrarlayıp sinif oylamasına sunacaktı.
Tüm bunlar gerilmemi sağlasa da okulun bitmiş olması bir nebze mutlu olmama yetmişti.
Bahçe kapısından çıkmamızla birlikte sevgili aşk düşmanını görmemle bu denli mutlu olacağımı hiç tahmin etmezdim . Arabanın kaputuna yaslanmış bir vaziyette bizi beklerken onda doğru koşmamla kocaman bir şekilde ablama sarılıp telefonumu elime almamla “Oy ALLAH’im, telefonim sonunda kavuştim. “Şeklinde şivesel bir konuşmayla kızları güldürmekle kalmayıp ablamdan yediğimiz azar ile arabaya geçip oturmamız da çok olmadı.” Kapıları iyice kitlediniz mi bari ablacım.?”der demez “Okulun devir işlemleri de bitmiştir inşallah.”Arabaya geçmemizle “Önce emniyet kemerleri sonra hemen annemi ara 157 kere aradı Nazlı daha çıkmadı mı ki diye ?”
Kafa sallamakla yetinip annemi arayıp kapatmamla “ O zaman başlasın eğlence DJ Nazlı gururla sunar .”diye söylenip ilk istek parçayı sevgili aşk düşmanı ablama armağan niyetine ~GÖKÇE HER ŞEY BİTMEDİ BİTEMEZ.~
şarkısını armağan edip ardından sesi kısmamla “Eee ablaların bir tanesi dün konuştuğumuz şeyi yapacak mısın? Noluy noluy noluy yapalım. Sevaptır. “ dediğim an “sevaptır diye diye sen bu gidişle bütün mahalleyi evlendireceksin Nazlım ama tamam söz verdim bir kere Nurgül’ü ara hoparlörü aç . Valla abim kızarsa ben karışmam. Gerçi o da nasıl olacaksa ben arıyorum sonuçta. “
-Alo Eylem.
“Selam Nurgül, nasılsın? “
-İyiyim canım sen nasılsın?
“Bende iyiyim güzelim ,müsait miydin böyle aradım direkt ama .”
-Müsaitim güzelim, izin günüm bugün evdeydim bende . Hayırdır?
“Ya canım biz anneme küçük bir süpriz yapacağız da mahalleden bir dükkan beğenip kiralayacağız senin de fikrini almak istedik . “
*Nurgül yen- aman Nurgül ablacım selam . Vallaha biz abime dedik hallederiz ama kendisi bize pek güvenmediği için sen gelsen ne de güzel olur diye düşündük hem abimin dilinden bir nebze kurtulmuş oluruz seni görünce o .
Sevgili aşk düşmanının ölümcül bakışları arasından sevgili yenge adayım cevap verdi
-Çok sevinirim Eylemcim ve Nazlicim yani size yardımım dokunursa mutlu olurum . Ben hazırlanayım o zaman siz beni alırsınız sizin eski evin oradan .
“Yorulma güzelim sizin evin oradan geçeceğiz zaten ama şuan Nazlı 'yı okuldan yeni aldım sen bana konum atsan çok iyi olur en azından nagivasyonla kısa sürede varmış oluruz .”
-Tamam canım atıyorum şimdi konumu . Görüşmek üzere.
Bu yaptığımız asla yanlış değildi. En azından oluru var mı yok mu onu anlayacaklardı her ikisi de . En azından bizim vesilemiz ile .
O zaman azcık kopma zamanı ama ablamın ağzını da nasıl arayacağımı bilememişim tabii kızlar kaş göz yapıp konuyu aç diye baksalar da bende şuanda o cesaret yoktu .
Ayshe mix Cem Belevi’den ~KİM NE DERSE DESİN AŞK İÇİN ~
Şarkısını açıp azcık ne olur ne olmaz diye sesini kısmıştım. Çünkü dünyanın bin türlü hali vardı. Belki bir ambulans geçmek üzere olur da istemeden de duymamış olur birinin canına mal oluruz ,mazAllah, tabii.
Şarkı kısık kısık devam ederken Ela daha fazla dayanamamış olacak ki ‘Eee Eylem ablam nasıl geçti günün.?” Diye sormasına karşın Sevgili aşk düşmanım “Ne alaka şimdi Ela ? “deyip bana bakmasıyla “Valla abla görüşemedik bayağıdır. Ne bu soğukluk? Gelmeseydik keşke biz rahatsiz-“
“Saçmalama ablacım ben senin ne amaçla sorduğunu biliyorum da neyse . İyiyim sizin proje sunumunuz nasıl geçti. “
“Valla abla içler acısı oylama eşitliğine AHİRETLİĞİMLE kaldık. “deyince Ela “Waow birbirinden güzel iki ödev demek , bravo canım da buna niye üzülüyorsunuz ki . Sonuç olarak kim kazanırsa kazansın üzülen olmayacak !”
SAAT 16.45
Uzun geçen bir İstanbul trafiğinin ardından nihayet sevgili yenge adayımı evinden almış abimle buluşacağımız ilk kiralık dükkan yerine gelebilmiştik
Arabadan bir hayli kalabalık inmemizden çok Nurgül ‘ü görmesiyle abim bize “Size ben evde sorarım. “ bakışını atmasıyla “Eee vallaha abicim yen- yani Nurgül ablayi da aldık senin isteğinle yani ,işte, şey geldik. “ uzunca bir saçmala ardından abim “Hoş geldin Nurgül, sana da zahmet verdik kusura bakma .” Demesiyle “Ne kusuru Mert , bende bugün izinliydim. Ne zahmeti ayrıca Mert , ben mutlu oldum ayrıca yani size yardımım dokunacak diye tabii.”demesiyle abim “Vallaha iyi ki geldin en azından şu cadılardan kurtardın beni. Şimdi bir eksik olacak topu bana atacaklardı . Yargısız infaz anlayacağın . Sayende kurtuldum vallaha .”
Onlar bu tatlı atışmaları sürdürürken emlakçının gelmesiyle pür dikkatimizi abilmlerden alıp emlakçıya çevirmemiz de bir oldu tabii.
Dükkana girmemizle Süsen’in ,Ela’nın Beyza’nın aşk düşmanının benim birekt burun kıvırmamızla cadde tarafındaki dükkana doğru yola koyulmamız bir oldu .
Osu , busu , şusu eksik derken nihayet on birinci dükkanda aradığımız dükkanı bulmuştuk ama tek sorun dükkanın aylık kirası kırk bin TL. Abim dünden tamamken evin mantık küpü olarak hemen devreye girdim . Tabii bu araya girmem sevgili yenge adayim Nurgül’ün de desteklemesi ile kazanmamı sağladı.
“Bir buçuk aylık kira depozito ve bir kira elden olacak yanlış anlamadım değil mi ? Ee bir de kira bedeli de kırk bin TL? “
Evet belki İstanbul gibi yerde üstelik konum avantajı olup da cadde üstü olan bir yer kirası için belki ideal bir fiyattı ama şu çok açıktı ki orta gelirli insanların yaşadığı bu semtte daha açık konuşursam sadece küçük bir mahalle ile sınırlı olan bir semtte bu kira olacak iş değildi. Hem bu fiyat bizim için makul olsa bile bu dükkan işleyecek mi işlemeyecek mi? Korkum annemin yapamayacağını düşünmemden ötürü değildi tabii ki ama ne kadar iyi olursan ol insanların geliri belli .
Annemin bu kirayı desteksiz ödemesi için fiyatların fahiş fiyatlar olması gerekiyordu ki ne annem ne biz böyle bir şeye göz yumardık .
“Ama dükkan sıfır. Üstelik konumu .”
-Evet ya tam-
“Ne tamamı Mert Allah aşkına!”diye çıkısmasıyla. Nurgül ablanın. Ablam devam etti .
“Satın alma durumda gideri 120 küsür bin olan bu dükkan için aylık kırk bin TL"diyerek içinden abime sövdüğü çok netti ki ben devam ettim .”O halde biz bu dükkanı satın alıyoruz. Normal durumlara göre boya ve tesisat işlemleri de sizden şeklinde fakat biz bunu kendimiz üstlenip sizden satın alma işlemlerinde fiyattan düşmenizi talep ediyoruz .”
Adam yanlış kayaya çarptığını fark etmesiyle önce kem küm etse de abimin “ İyi niyetliliğimiz salaklıkla karışmasın . Yabancı yerde değiliz Kemal Bey . Kaldı ki siz de bu dükkanın bu semtte bu kadara gitmeyeceğini gayet iyi biliyorsunuz .”diye söylenmesi ile adam “Madem öyle bayanların dediği olsun .”Demesiyle ablamın “Hay biz bayanlar kadar siz baylarin başına daş düşsün daş.” Demesiyle adam şaşkınca “Ben nereye düştüm .”der gibi bakıp ardından “Ee o zaman hayırlı uğurlu olsun gardaş. “ Demesiyle bir daha göz devirdim .
İşe gelince gardaş diyecek kadar samimiyiz ama iş maddiyata girince herkes bir kendini şaşıyordu maalesef .
Para ....
Para değildi insanları değiştiren, insanlardı paraya bir hayli anlam yükleyen.....
Fırsatçılık....
Bizi bizden olanlar kırıyor maalesef çoğu zaman . Yangın çıkar yangın tüplerinin fiyatı artar. Deprem olur , sel çıkar felaketler meydana gelir yemek fiyatından bebek bezine kadar fiyatlar alır başını gider ....
Küçücük muhitte insanların cebinden bu gibi devirde olması gerektiği kadar çıksın değil en çok bende olsun benliğiyle acımasızlaşıyor çoğu insanlar...
Sırf bu yüzden aklım kaymıyor değildi belki bir avukatlığa savcılığa, hakimliğe.....
Her şekilde ama her şekilde insanları kurtarmak istiyordum. Maalesef ki her anlamda bu kurtuluş insan canlarını kurtarmak üzerine kurulu oluyordu .
Belki de küçüklükten beri insanlığını kaybeden insanlara karşı minicik yürekleri olan insanlara ulaşmak istiyorduk .
Bir hayli sinir bozucu geçen dükkan kiralama faslımız bitince hesabı abime kitleyecegimiz kahve date'sine çıkıp uzunca bir koyu sohbete dalmış ve ikiye ayrılarak alışveriş turuna çıkmayı başarmıştık.
Ben , sevgili yenge adayim , abim ve Süsen’le birlikte biz Kadıköy’e ablamlar ise Ümraniye tarafına doğru yola koyulmuş ve saat 19.45 en geç 20.00 da burada dükkanda buluşmak üzere ayrılmıştık.
Tabii araya mahalle muhtarın koymamızla, ne alakaysa artık saat 18.15 gibi de olsa Noter işlemlerini halletmiş kahve içmeye öyle geçmiştik.
Arabaya binme sırasında arkaya oturmaya yönelen Nurgül yengeme biraz anlayışla karşılasak da ikimiz de öne oturmamıştık. Hatta sırf bu yüzden abimden azar da yemiştik.
“Şimdi de yok yere özel şoför olduk iyi mi ?”diye söylense de biz de sohbet koyuydu . Abimi duyan tek bir kişi bile yoktu aramızda.
Avm’ye girmemizle abimleri zorla kuaföre sürükleyip “Ya ama abi imaj da değişsek nasıl da güzel olur ama ?”
Abim “Nazlı’nınkiler geldiler yine Nurgül. Çok korkma birazdan giderler inşallah. Tabii biz alışığız ama senin için söyledim ben .”
“Ama abi ama noluy ya .”diye ciyaklamama daha fazla dayanamamış olacak ki .”Sonra aman niye kestim saçımı ben hepsi sizin suç-“ lafını tamamlamadan Ela ve Süsen’in “Abi kahkül keseceğiz sadece. “deyince “Ha bir de birdiler üç oldular. .” demesine “Amma abarttin Mert alt tarafı toplasan on dakika sürmez. Hadi bizde birer kahve içeriz beklerken .” Demesiyle gerçekten de işimizi on dakika sürmeden halletmemizle kahvesinden son yudumunu alıp ayaklanması bir oldu abimin .
Saat 19.08
“Başka bir bakım rutininiz yoksa abicim artık başlayabilir miyiz alışverişe?”diye söylenmesiyle abime “Sen ne anlarsın zaten abiciğim kız neşesinden. “ diye ciklaya ciklaya oldukça seri bir şekilde alışveriş faslımızı devam ederken gizli gizli günü vloglamam dışına bir de bir fotoğraf bırakma adına abimle Nurgül ablanın yan yana olduğu ilk kareyi de çekerek aradan çıkarmış oldum.
Günü vloglamama pardon gizlice vloglamama kızan abime rağmen mükemmel bir vlog videosu çekmiş ve YouTube video kapağı adına fotoğrafı çekmiş gözüyle tam anlamıyla bakamamıştım sonuçta resimde eksik olan kişiler vardı. Diğer kameramanım sevgili Beyza ‘nında çektiği kısımları editleyip bir an önce halka açmak istiyordum.
Saat 21.15
Dükkana geleli hemen hemen yarım saat bile olmamıştı ki annemin görüntülü aramalarıyla anlık kalp krizleri ile bir şekilde atlatabilmiştik.
Yok işte “Annem İnternet paketimiz bitti . Nazlı hanım günü vloglarken editler yapacağım diye tutturmasa böyle olmazdı. “ Falanlar filanlar .....
Zaten hepte benim üstüme yüklenin ama...
Saat 22.30
Nurgül ablayı evine bırakıp eve geçerken “Yarın da gelirsin değil mi Nurgül abla .”diye söylenmemle “Tabiki Nazlıcım madem birlikte başladık bu işe artık bende varım bu süpriz de. “
Abim “Sen akıllanmazsın. “der gibi baksa da omuz silkmiş arabaya binsek de eve yaklaşana kadar da videoyu kapatmamıştım. Eve girmeden günlük uyarımı almış üstüne “Abicim vlogu süpriz bitene kadar paylaşmayacığını düşünüyoruz. Öyle değil mi ?”
“Kızları bıraktığımız sıra YouTube falan dedin bak valla cimciririm seni bak Nazlı sırrımızı deşifre edersen .”
Kafa sallamamın ardından teyzeme kısa bir selam verip “ Bir daha beni bu şekilde tehdit ederseniz vallahi gider belediyeden anons yaptırırım. Gerçi oradaki anonsu buradan annem duymaz ama olsun . Kem gözlü Cevriyeler (!)arar anneme haber eder.”
Bir hayli yorucu geçen bir günün özetini geçtikten sonra meleğüme direkt olarak uykunun kollarına kendimi teslim etmem çok sürmedi.
07.00
Annemin güzel sesini duyar duymaz uyanmış fakat gram dinlememiş üstüne üstlük kıpırdayacak dermanım dahi yoktu . Annemin”Nazlım bugün Eylem bırakacak seni okula abinin antrenmanı olduğu için sabah ezanıyla çıktı o . Olmadı baban bırakır. “
Boş gözlerle kafamı sallayıp doğruca yüzümü yıkamaya gidip hazırlanıp kahvaltıya mutfağa inmemle saat 07.14 olmuştu.
“Valla annecim bugün erkencisin maşallah. Eylem kahvaltısını eder üstünü giymeye çıkar Nazlım öyle gelir diyordum ama maşallah kızıma. Bugün çok enerjiksin. “
Ne kadar anneme söyleyemesek de şimdilik yalnızca “Bana sor Meleğüm. “diye dalga geçmemle. Babamın “Ben çıkıyorum Melek .”diye seslenmesiyle annem babamı uğurlamaya doğru kapıya doğru ilerlerken önümdeki “Yumurtadan “Nasıl kurtulacağımı düşünme seansım adeta başlamıştı.
Annemin de kendine çay koyup masaya yanıma oturmasıyla “O yumurta bitecek Nazlım yoksa sana sorarım.(!)”
Yumurtadan yüzümü kaldırıp “Bak ya hemen de anladın ama esprimi olmuyor ama böyle. “
“Eee kızım dün nasıl geçti gününüz?” deyip merağını gidermeye çalışmaya başlamasıyla “İşte şimdi yandık. “diye iç geçirmemle kapı zilinin çalmasıyla kapıya doğru koşup “Ben bakarım. “diye söylenip kapıyı açmamla karşımda gördüklerimle “Eee ama benim Angels Girls’m nerede ?”diye bakınıp konuşmamla Neşe teyzeden sopa niyetine ikazını almış geri çekilerek ikisine de terlik uzatmamla arkamda annemi fark edip “Aman ne haliniz varsa görün. “Diye meşhur anne yakınmaları bu sefer ben onlara armağan etmiş çantamı almak için odama doğru yöneldim. Çantamı alır almaz mutfağa geri dönmüş annemlerin dün hakkında konuşmalarına tek kelime dahil olmadan kafamı adeta kahvaltılıklara gömmüş gibi birkaç lokma kahvaltı edip annemden öpücüğümü alıp aşk düşmanının da gelmesiyle ayakkabılarımı giymek üzere kapıya çıkarken , çoktan ayakkabısını giyen sevgili aşk düşmanım “Hızlıca giyin ayakkabılarını Nazlı, derse geç kalacağım aman baştan söyleyeyim çok da acele etme en iyisi sen , telefonunu kulaklık ve çantanı unutmadan gel . Yeter ki bir şeyi unutma ben derse geç kalmaya razıyım. “
“Günün laf sokmasını yaptığına göre ablam güne fazlasıyla hazır meleğüm .”Diye yakınıp annemden bir öpücük daha alıp arabaya doğru yöneldiğim sıra Zara Hanımı görüp selam vermemle “İyiyim Nazlım sen nasılsın? Vallahi yüzünü gören cennetlik(!) “diye takılmasına yalnızca tebessüm edip iyi günler dileyip arabaya doğru yönelmeye başlamıştım ki aniden kısa bir süre, en az beş dakika , olduğum yerde kalıp ardından ard arda çalan kornayla arabaya binip emniyet kemerimi takıp çantayı arka koltuğa fırlatmamla pür dikkat yolu seyre dalmıştım. Bir şeylerden emin olana kadar bir şey demeyecektim. En azından bir kaç dakika daha .
Tam tamına yola çıkalı yedi veyahut sekiz dakika kadar olmuştu ki daha fazla çenemi tutamayıp “ Kahvaltı nasıl geçti dün abla?” dememi bekliyormuş gibi “Ben de Nazlı ne zaman soracak diye diye dakika sayıyordum. İyi geçti güzelim yani pek kötü geçmedi de diyebiliriz “ Yüzümdeki ifadeyi görmesiyle “İnanmamış gibisin ya da bir şey sormak, söylemek ister gibi ? Nazlı ? “ dikkatini yoldan çekip saniyeliğine yüzüme baksa da yanan kırmızı ışıkla tümüyle bakışlarını bana çevirdi. Bir cevap bekler gibiydi .
“Yanii.... Şeyyyy. Tam emin değilim ve hemen delirme ama zaten dün de söyleyecektim ama görüş alanımda sadece plaka vardı diye ses etmedim ama bugün emin oldum dün beni okuldan aldığından beri Ege abi bizi takip ediyor . Keyif için yapmadığına göre kesin emri Berat'tan aldı ama niye ? “
Söylediklerimle pimi çekilmiş bir bomba gibi ablam Berat’ı aradı ama çok çalmadan hatta birinci çalışta kapattı. Gerçi biraz üstüne kapatmış gibi oldu ama orası da ayrı(!)
Bir planı mı var diye düşünsem de sonradan arabada benim varlığım olduğu için konuşmaktan vaz geçtiğini anlamam çok sürmedi.
İşin işten geçmiş olsa da üst üste gelen aramalarla son raddeye gelen ablam sonunda telefonu yanıtladı . Bu sinirle değil Berat abiyi peşine taktiği Ege abiyi bile çiğ çiğ yerdi. Söylediğime az da olsa pişman da olsam doğru olanı yapmıştım.
Babamın yanına gelip konuşan , tüm gemileri yakan Berat ne olmuştu da ablama bu denli güvenmiyordu?
İnsan güvenmediği biri için de bu denli hayatından geçer miydi?
Berat duygularında gerçekçi miydi?
Yoksa emellerine alet etmek için ablamı mi kullanıyordu? İyi de neden ?
Ben bunca olasılığı düşünürken telefonu açan ablamla pür dikkat sesleri dinlemeye koyuldum. Telefon aracın Bluetooth ‘una bağlı olduğu için her şeyi duymam daha bir kolaylaşmıştı.
-Eylem beni aradın, arar aramaz da kapattın bir sorun mu var ? İyi misin sen ?
“Elinin körü var Berat (!) Kuklanı peşime niye taktın? Zahmet olmazsa öğrenebilir miyim ?
-Kuklam kim Eylem ? Ne saçmalıyorsun ?
“Peki konuşmayacaksın anlaşılan o halde derdini emniyette anlatırsın canım, tamam ?”
Ne ne ne? Yok artik ama var artık? Benim tanıdığım aşk düşmanı bu dediğini yapar mıydı? Alasını yapardı ana bundan bir şey çıkar mıydı hayır?
Şu Ömer denen adamdan ötürü güvenlik amaçlı yaptım der bizimkilerden övgü dahi alırdı(!)
-Ne duymak istiyorsun Eylem ?
“Ne duymam gerekiyorsa onu. “
-Dün sabah konuştuklarımızda gayet açıktım halbuki . Ama sen anlamamakta madem ısrar ediyorsun tekrar söyleyeyim. Kardeşim hakkında sakladığın şeyi öğrenmek için ne yapmam gerekiyorsa onu yapıyorum.
Ne demekti bu ?
Bu cümleyle ablamın ani fren yapması da tabiki bir oldu .
Ani fren demiştim değil mi pardon aracın durduk yere istop etmesi bir oldu öyle bir istop ki ani fren tadında . Ki her türlü iddialarına girerdim ki bu ana kadar ablamın Manuel araç kullandığı bilgisi onda asla yoktu .
Kardeşi.....
Berat’ın kardeşi.....
Zara Hanım ve Azat Bey’in kızı.....
Hiç tanıyamadıkları kızı.....
Ablamla ne alakası olabilir ki diye iç geçirmeden.....
-Annen, baban , amcan , sen bana kardeşimi verene kadar yaptığım hiç bir şey seni şaşırtmasın bundan sonra .
Annem.....
Babam...
Ve de amcam ....
Ne saçmalıyordu bu Berat !
Amcam ve babamı geçtim o kim oluyordu da benim annem hakkında böyle konuşabiliyordu?
İyice haddini aşmıştı bu sefer. Zor zamanında annesine kimsenin yapmadığı iyiliği, annem her ne kadar iyilik başa kalkılmaz kızım kalkılıyorsa yapıldığına yazık günah ne anlamı kalır ki zaten , diye her zaman bizi uyarsa da gerçekler buydu . Ya her şeyi geçtim benim annem ya benim annem .....
Aynı acıyı korkuyu doğumdan önce misliyle yaşamış olan benim annem değil birine bile isteye kötülük yapmak bir bebeği ölse annesinden ayırmazdı.
-Ayrıca nereye şikayet ediyorsan et umurumda değil. Başka bir şey yoksa kapatıyorum.
Kapatmasına fırsat vermeden telefonu kapatınca ablam” Nazlı şuan da değil! Saçma sapan merak giderici sorularını sonraya sakla.”
Kafamı ard arda sallayıp “Sonraya saklayayım tabii sen nasıl istersen . Hem o zaman daha mantıklı yalanlar bulmuş olursun . “
Zaten okula dönüş yapacağımız ışıklarda olmamızın verdiği ekstra bir rahatlıkla ışıklarda, tabii kırmızı ışık yanarken ,çantamı alıp derhal arabadan indim .
Bu yaptığımla afallasa da ablam durup daha fazla kandırılmaya gücüm yoktu .
~2014MELEK KORKMAZ ~
Nazlım bugün 9 yaşına basmıştı. Doğum gününde yapılacaklar listesinin bitmesi saati gece 01.00 etmişti ama bitmişti.
Uyuması gerekiyordu ama onu mutlu gördüğüm için bugünlük uyku vakti kuralına uymamasına bir şey de dememiştim.
Gece 01.00 gibi Nazlımla uyumaya geçtiğimiz de bile o mutluluğu gram azalmamıştı. O mutlu olunca da benim mutluluğum kat be kat artmıştı.
O güne kadar hiç onu kaybetme korkusu geçmemişti içimden. Rabbim onu bana bağışladı diye ne denli şükür edip , şükür namazları kılıp adadığım adakları bir bir yerine getirmiştim.
Fakat bu mutluluğum acıma duygusu, merhameti gram bulunmayan insanlar tarafından kepçeyle alınmış bana kaşıkla geri verilmişti. Nazlım okula gittikten birkaç dakika sonra ......
Sadece bir kaç dakika sonra kapı zili susmak bilmiyor gibi çalınmaya devam ediyordu.
“Yine ne unuttu acaba benim küçük prensesim.”diye gülücükler ile kapıyı açmıştım ki kapıda kimse yoktu .
Birkaç dakika korku dolu gözlerle etrafa bakmış tam “Mahallenin çocukları da bir durmak bilmiyor ama anam.”diye tatlı tatlı söylenirken kapı eşiğine bırakılan koca kahverengi zarfı görmemle iyice bir paniklememle bayılacak gibi oldu .
İyice etrafıma bakıp zarfı elime alır almaz sanki biri çıkacakmış gibi kapıyı hızla kapatıp “Murat Nazliyi bırakır bikarmaz derhal eve gel .”diye mesaj attım. Mesajım okunur okunmaz Murat beni defalarca arasa da açmadım......
Açamadım.
Dakikalar sonra okuduğum tek bir not sonra öylece kalakalmıştım ve belki yirmi belki yirmi küsur defa çalan zile dahi cevap verememiş zorlukla kendimi kapıya doğru sürükleye sürükleye kapıyı açmayı başarmış, açtığım gibi de yeri boylamıştım.
“SAVAŞI SENİN BEBEĞİN KAYBETTİ AMA İHALE KARADAĞ’LARA KALDI . (Ölen bebek sizin bebeğiniz Korkmazlar yaşayan bebekse bir Karadağ. Zara’nın bebeği kendine hastalık olurken sana şifa oldu Melek .)”
Bazı anılar vardır zamanı durdurmak isteyeceğimiz bazı anılar vardır ki zamanın içindeki duran insanları harekete geçiremeyeceğimiz.
Bu halim Murat’ı alt üst etmeye yetse de yıllardır bir türlü geçmek bilmeyen panik atağım yüzünden önce beni sakinleştirmek için çaba göstermeyi seçti her zamanki gibi .
O benle bir sürü şey konuşuyordu ama ben ona yalnızca “Barışı ara derhal buraya gelsin Murat.” Diye ikazda bulunarak kendimi sessizliğe bürümüştüm.
~BERAT KARADAĞ ~
“Ne demek lan ağalıktan azlimi isterim .” söylediklerim ile iyicene çıldıran babamı bu defa annem bile yatıştırmamıştı. Bu konuda her daim arkamda olan annem şuan da babama karşı çıkıp yanımda durmak adına kılını dahi kıpırdatmamıştı.
“Diyelim ki iste dedik annecim onda bir problem yok ama sen sevdanın arkasında durmuyorsun ki sen terk edilmeyi hazmedemiyorsun . Ne sevginin hakkını verebiliyorsun ne de uğruna vaz geçmeyi düşündüğün ağalığın. Mardin de tek bir Allah’in kulu göster ya bana senden korkmayan . Neden ? Ne gereği var? Dürüst olmayı dahi beceremiyorsun. “
Annemin konuşmaları beni dağıtmaya yetmişti. Haklı mıydı?
Hayır......
Sadece öfkem beni yanlış yapmaya mecbur bırakıyordu.
Daha dün sabaha kadar onu sevdiğim için karşıma alıp konuştuğum kadına bu sabah telefonda konuşurken demediğimi bırakmamıştım.
“Sen de annem uğruna her şeyi göze almadın mı Azat ağa zamanında. Ne o ballandıra ballandıra anlatıyordunuz. Dedemin, babaannemi ezip geçmemiş miydin sevdan uğruna. Tıpkı şimdi olduğu gibi .”
Konuşmalarım onu fazlasıyla kızdırsa da “Berat haddini aşarsın. Sen kimsin ki karar verirsin ağalıktan çekilip çekilmeyeceğine kaldı ki ben daha ölmedim ki yerime varisim geçsin .”
Üstü kapalı bile olmadan açık açık bana “Sen kimsin böyle bir şeye karar veriyorsun ?”demişti.
“Okula geri döndü kendi hayatını az da olsa çizecek diye umut etmiştim ama biz yine bozuk plak gibi aynı yerde dönüşüp duruyoruz . Ya sen bir kendine baksana . Ben seni tanıyamıyorum Berat . Ben , biz oğlumuzu tanıyamıyoruz. Seni aldım karşıma uzun uzun konuştuk oğlum. Ben bir şeyler değişsin diye çabaladıkça sen...... Sana tek bir hata daha yaparsan ne olacağını söylemiştim değil mi ?”
Sinirimi tepeme gelen son cümlesiyle anneme “Tek hatamda ne ya ? Size olan şeyleri açık açık söylüyorum siz napıyorsunuz ya da tek hatamdaki cezam ne ? Kardeşimi aramamı bırakmam.... Size gelip şu şu şu şöyle diyorum . Siz onlar bizim dostumuz diyorsunuz. Ya anne sen bırak dostu kardeş gibiyken satmadın mı kardeş dediğin Ayşen ‘i . Ne sen ne babam kardeşimi arayıp arayamayacağıma da karışamaz. Kaldı ki sizin aksinize Eylem safı oynamayı bırakıp dürüst olmayı seçti. Üstü kapalı Ben senden kardeşini bulamayasın diye ayrıldım dedi.” Son konuşmam onları bir hayli şaşırmış olmalı ki bakışlarındaki yüz ifadesi bunu kanıtlıyordu.
“Ne zaman dedi bunu sana ve tam olarak ne dedi ?”diye sormasiyla anneme “Böyle demedi ama bu dediğim şeyi inkar etmedi .”
Son anda babamın ve annemin birleşmiş gazaplarından korunmak adına detay veremedim çünkü ben zaten olayın peşini bırakmamıştım. Eğer onlara nottan bahsedersem “Niye daha önce söylemedin? “den ziyade o gün “Ömer pisliğinin yaptıklarını ve benim ona yaptıklarımı tam anlatmadığım için bir de bu yönden darlanacaktım.
Benim bunca konuşmamdan annemlerin çıkarımı”Senin şuan Eylem ‘le aran bozuk diye böyle bir çıkarım yapıyorsun. “
Her şeyi geçtim şu Barış denen adamdaki tuhaflığı kimse sezememiş miydi ? Benim için konuşma , anne ve babamla alacağım yol yol olmaktan çıkmış ve konuşacak da bir şey kalmamıştı. Bırakmamışlardı.
Yıllarca babamı ihtimallerin peşine düşmediği için yoksayan annem nasıl olurdu da içinde ufacık da olsa bir şüphe yeşerip filizlenmezdi.
Kafa sallayıp içimden bin bir eyvAllah ile “Haklısın anne.”diyebildim .
20.45
Günü evde geçirmiş şirketin işlerinin çoğunu şirkete gitmeden halletmiş olmam dahi kafamın dağılmasına yetmemişti
Ege’nin fikirlerine oldukça ihtiyacımın olmasıyla sabahki gergin konuşmamıza rağmen onu aramış annemin Ataşehir’deki evinde buluşmak üzere sözleşmiştik.
Günün yorgunluğunu atlatma adına hızlıca bir duş almış babamın yeterince kim olduğumu hatırlattığı o takım elbiseler yerine siyah kazak beyaz pantolon giymiş üstüme aldığım kabanımla annemin radarına takılmayı başarıp bir hayli zaman kaybetmiştim.
Israrla nereye gideceğimi sorsa da geçiştirmeye çalışmıştım fakat başarılı olamamıştım . En sonunda şirketten dosya alıp geleceğim deyip evden çıkmayı başarmıştım. Annemin radarından çıkmayı başarıp bahçeye çıkmamla Eylem’in radarına takılmam tam bir fiyaskoydu.
“Nereye gidiyorsun bu saatte Berat .” diye sormasıyla içimdeki o kırgınlık olmasa “Ben sana ne yapacağımı bilirdim .”diye geçirsem de “Ege’yle buluşacağım. Sen, yani siz nereye ?”
Son anda arabaya binip sonra bir şey hatırlamış gibi geri inmesiyle fark ettiğim Nazlı’yı görünce.
“Biz Ataşehir'e gidecektik Nazlı’yla ama arabamda küçük bir arıza vardı,seni görünce merak ettim sorayım dedim . Eve geçeceğiz biz de şimdi. “
Nazli’nın uzaktan tebessümle selam verip Eylem’i beklemesiyle aynı tebessümle ona bakıp Eylem’e döndüm. “İsterseniz sizi bırakayım bende oraya gidecektim, yani Ege ile annemin Ataşehir’deki evinde buluşacaktık. “
“Yok bizi bırakman için söylemedim ben ama aslında iyi olur bir abimi arayayım halen daha oradaysa gelelim biz seninle .” Demesiyle kafamı sallayıp beklemek üzere birkaç adım geriledim.
Telefonu kapatır kapatmaz Nazlı ‘ya seslenmesi ile geleceklerini anlayıp arabaya doğru ilerledim. Arabaya ilerlerken Nazlı'nın “Ne alaka şimdi ama ya hani araban bozuktu . Ee ama ben bütün planlarımı ona göre yapmıştım. “demesine Eylem “Allah aşkına ya beş dakika da ne gibi bir plan yaptınız Nazlı Hanım?”diyen Eylem’e cevap vereceği sırada Eylem “Uyku planlarınızı rafa kaldırın sevgili Nazlı Hanım . Hayır bir günlük gelme derim ama yok olmaz . “ ard arda kafa sallayıp “Yok yok olmaz. “diye korku dolu gözleri ardından Nazlı’nin göz devirip “Bir uyutmadınız ama ya. “deyip selam vererek arabaya binmeleriyle harekete geçmiştik.
Yol boyu Nazlı ile şakalaşmalarımız ardından ufaktan şakadan tehditlerimle defalarca konuyu değişip “Ablam kızar ama.” Diye diye topu Eylem’e atmasıyla yolculuğumuz bir hayli keyifli geçmişti.
Tabii konu Ege’nin takibine de gelince tahminlerimin doğruluğunu Nazlı’dan dinleyerek de emin olmuştum. Konu Ege’ye gelince Eylem’le tartışmamız tatlıya bağlanmış olsa da bir nebze en sonunda Nazlı “Yani amaç neydi bir türlü anlayamadım. Babamla konuşmana şahit olmasam ablama güvenmiyor diyeceğim ama Berat abi bu da sana böyle bir hak vermez , dediğimi gibi ne yapmaya çalıştığını anlamadım.”diye noktalaması ile konunun Eylem’le alakalı olmadığını söyleyip , pembe bir yalan, tedbir amaçlı olduğunu söyleyerek konuyu kapatmıştım.
Eylem’in Nazlı’ya ödev mevzusuna açmasıyla Nazlı “Yani inanır mısın bilmem ama sınıftaki oylar da eşit çıktı. Fizikçi nasıl bir manifesto olduğunu anlamdım dese de yarın kura çekeceğini söyledi. Batuhan çabaları ile ki görmen gerekirdi aşırı hak etti ama çocuk oylar eşit çıktı . Bize oy vereceğini söyleyen tam yedi kişi oylama sonrası yanımıza gelip özür dilediler . Oylarını değiştirdikleri için.” Diye söylemesiyle “Ne yaptı ki abim ?”diye araya giremeden edemedim . “Rüşvetsi vaatlerle gitmiş galiba oy verenlere . Ama çok da konunun dışına çıkmadan vermiş bu rüşvetleri. Ama biz çekilmek istediğimizi söyledik Ömür hocaya Ela ile Batuhan ‘a söylemeden onlar kazanacaktı . Sonuç olarak onlar ödevlerini kendi emekleri ile yaptılar hepsini . Bizim ödev de maketleri direkt olarak babamlar yaptı elimizi sürmedik resmen . Ayrıca onların maketleri kimseden yardım almadan yapmalarına rağmen bizimkilerden çok daha kullanışlıydı. Yani bizim kazanmamız onlara haksızlık olur zaten biz ödev için maketlerde yardım aldığımızı söyleyince Ömür hocanın da düşünceleri bu yönde kaydı. Biz bunları söyleyince hoca yarın bu konuya açıklık getireceğini söyleyip oylamaya da gerek duymayacağını söyledi. Yani kazanan baştan belliydi zaten sadece uzamış oldu.” Uzun konuşmanın ardından derin bir nefes almamla bir hayli şaşırsam da Eylem “Aferin ablacım olması gerekeni yapmışsınız. “ Demesiyle kızlar nereye bırakacağımı iyice öğrenmiş ve onları bıraktıktan sonra Ege’yle buluşmak üzere yola koyuldum.
Arabadan inerken “Dikkatli dikkatli git, çok hız yapıyorsun yapma gece gece bu saatte . Kavuşunca ara haber ver abi şimdi ablam merakta kalmasın. “diye takılmasına Eylem’den ikaz dolu bir sesleniş ardından “Nazlı’yı kendine taraf sürüklemesi başlamıştı.
Annemin evine geçer geçmez Ege aldıklarını tabakları koymaya başlamış bana da “Bir zahmet kahveleri de siz yapın ağam. “diye söylenmesi ile “Sen yap bir dahakine ben yaparım. Hem ben Nazlı’yı arayacaktım. “ diye kaytarmamla “Sen iflah olmazsın bari yalan atıyorsun tam at ne alaka Nazlı abi ya .”diye söylenmesi telefonla konuşmamla son bulup bir hayli şaşırsa da telefonu kapar kapmaz halen daha iş kitlemeye çalışan Ege’den zor da olsa kurtulmuş “Bırak şimdi yiyecek içecekleri . Kahveyi git sana sevgilin yapsın Allah Allah . Gel hadi konuşacaklarım var .”
“Konuşacakların değil akıl alacak konuların olmasın. Yine ne yaptın acaba Eylem’e de benden akıl almaya geldin ? Ayrıca biz niye burada buluştuk ki Zara Teyze duysa ne olur sen bunların farkındasın değil mi ?”
“Nutuk dinlemeye gelmedim buraya ama ya başlama sende annem gibi Ege .”
Ben konuşuyordum ama olduğu noktada kalakalmış hatta ve hatta donakalmış bir şekilde mutfak tezgahının hemen altında bunulan çöp kutusunun üstüne bakıyordu. Bir süre sonra o şey neyse eline almış bana doğru dönmüştü.
“ADIMLARIN DOĞRU YOLDA İLERLİYOR BERAT KARADAĞ . SEN BENİ DÜŞMAN BİLİRSİN AMA BEN SANA YOL GÖSTERİRİM.! ~FERMANOĞLU “
Bu adam beni delirtmek mi istiyordu ? Buraya geleceğimi nereden biliyordu da üstelik ne düşünüp ne yaptığımı. Kiminle ne konuştuğumu? Kime ne söyleyip nasıl bir yol izlediğimi?
Kabanımı alır almaz kapıya doğru yöneliyordum ki Ege önüme geçip “Lan oğlum o şerefsiz de bunu istiyor , hata yapmanı görmek istiyor . Onun şuan ki tek amacı var belli o da sizi komple ayırmak. Kardeşin onun umurunda dahi değil. Önce bir otur sakinleş önce bir düşünelim bu adam bize nasıl oluyor da bu denli yakın ve attığımız adımı biliyor? Bir dur bir sakinleş bize şuan da bir tek bu lazım!”
Kafayı yememe ramak kalsa da Ege her zamanki gibi haklıydı ben kendimi her koşulda haklıya çıkarsam da bu kansız bunu yapacağımı bildiği için yapmıştı tüm bu olanları. Eylem’den şüphelenmemi sağlayıp ona yükleneceğimi bilip üstelik peşine en güvendiğimi takacağıma kadar hesap yapıp ona göre planlanmıştı. Ve ben salak gibi yok yok Eylem’in dediği gibi bir aptal gibi oyununa kanmıştım madem öyle bundan sonra kartları ben dağıtacaktım ama bunları yaparken de yanıma sevdiğim kadını da alacaktım.
Birkaç saniye derin derin nefes alıp Eylem’i aradım. “Seni tanıyamıyorum demişti. “ Nazlı ‘nin duymayacağı bir ses tonunda. Ben bu olanları nasıl görememiştim
Telefon açılır açılmaz “Eylem müsait misin bir beş dakika sakin bir yere geçer misin konuşacaklarım acil de . “ bu tavrım onu bir hayli korkutsa da dinlemişti beni . Üstü kapalı olmadan dökmüştüm içimi kızmakta ne kadar haklı olduğu yerler olsa da son cümlesi “Bir cevap vermemi istemiştin ya beni sinir de etsen onu sonra sorarım ben sana Seni seviyorum. “ Bu cümle ne demekti gayet açıktı. Teklifimi kabul etmişti ama sonradan duyduğum Mert’in sesiyle biraz Eylem adına tedirgin olsam da “Kimi seviyorsun kız sen ?” Eylem’in “Abi annemle konuşuyordum, kimi seveceğim başka Allah aşkına ya .” Son cümlesi ile telefonu üstüme kapatmasıyla içimden “Bende seni seviyorum kır papatyam.”desem de asıl meseleye geçmemiz gerekiyordu.
Tüm bunları pür dikkat izlemesine rağmen masaya koyduğu kahvelerle konuşmamı beklemeye koyulmuştu Ege.
Kahvede bir yudum alıp “Kafayı yemediysem birinden şüpheleniyorum. Yani.... Şey.... “
Ben zırvalamaya devam ederken “Artık aklındakileri açık açık konuşacak mısın kardeşim dinliyorum . Diye söylenmesiyle kahvemden bir yudum daha alıp adeta soğumaya bırakır gibi başladım konuşmaya . Ama ne konuşacağımı bir türlü kestiremiyorken kahve fincanımı elime alıp cama doğru ilerledim .
“Nereden başlayayım inan bilmiyorum. Öncelikle Eylem.... Tahmin etmeyeceğim bir şekilde notu inkar etmedi Eylem. Hâl böyle olunca benim şüphelerim birer birer gün yüzüne çıktı. Bu bilgi kalsın şimdilik. Annem Melek teyzeleri bize yemeğe çağırdığı akşam tuhaf bir şekilde bir şekilde bir şey öğrendik. Nazlının deniz ürünlerine alerjisi varmış. Sen şimdi diyeceksin ki ne alaka ? Bunu bize söyleyen Murat Amca ne bileyim işte annesi yada ben veyahut diyelim ki olmaz ama hadi olsun benim babamda vb. de var gibi bir cümle kurmadı. Yani böyle şeyler genetik olur ya bazen . Ama nasıl bir tesadüf ki –“
Cümlemin devamını getirerek “Azat amcanın da deniz ürünlerine alerjisi var. Bu hiç bir şey demek değil ki gardaş yani bazen genetik olmadığı durumlarla da karşılaşabiliniyor. Sen daha iyi bilirsin bu gibi şeyleri. “
Dahasını bilmediği için böyle konuşması normaldi ama kahretsin ki dahası vardı.
“Melek teyze biz diyelim Nazlı ki değil , son çocuğunun doğumunu Mardin’de yapmış ve çok sıradışı bir sebepten Mardin’de bulunuyorlarmış. Ayrıca erişebildiğim kadarıyla Melek teyzenin doğum yapmasına az çok birkaç hafta zaman varmış . Hadi buraya kadar diyelim ki erken doğum okey . Ama illaki ki hastanede bir süre kalmaları gerekirken doğumun ertesi günü taburcu edilmiş. Dahası hamileliği bir hayli riskliymiş. Yani –“
Söylediklerim karşısında nutku tutulsa da “Bazen mucizeler olur hayatımızda Berat . Olmaz dediğimiz her şey olur. Bir tevekküldür bazen bizi koca bir musibetten koruyup kollayan. Bazen bize küçük gelen bir duadır en zorumuzu kolay eden . Yani bu dediklerin mantıksız değil elbette ama sırf bu yüzden niye ayrılmış olsun ki Eylem senden ? Yani kız kardeşin Nazlı’ysa... Belki de ben saçmalıyorum duyduklarımdan şaşırmamla ama , yine de bilemedim .”
“Murat amcanın kardeşi Barış bu hafta tamı tamına on bir kez Karabey şirketine gitti ve gittiği süre zarfında sadece Kadirle konuştu. İyi niyet belirtisi adına sizin için ne yapabiliriz siz buralarda yenisiniz? Size mi kaldı koskoca aşiret ağasına iyilik yapmak.”
“Başka bir şey demiş olmalı içerideki muhbirin sana Berat . Seni bu denli şüphelendiren?”
Bir çıkış yolu da arasam sürekli çıkmaza giriyordum . “Bir şekilde tam üç kez bu hafta DNA testi yaptırdım bir şekilde ama bil bakalım ne oldu ?”
“Ne yaptın ne yaptın?”
“Ege (!)”
“Sonuç ne peki?”
“Ilk sonuç alınan örnekler yetersiz , böyle bir saçmalık olabilir mi üstüne düşmeme rağmen ikinci sonuç direkt negatif üstelik aynı örnekleri vermeme rağmen. Biri Kadir e haber uçurmuş olabilir .”
“Mardin de olsa yüzde yüz derdim ama burada imkansız be . Belki senin Nazlı’ya duyduğun sevgi ,onu kardeşin yerine koymuş olman seni böyle düşündürüyor. Ne olursa olsun ben arkandayım orası ayrı. Bu konunun peşini bırakmayacağım de bırakmayalım ama sakin kafa düşünmen gerek kardeşim. “
“Bilmiyorum Ege , belki de ama bu kadar şey sadece tesadüften ibaret mi ?”
22.56
Son dakika gelen haberle Ege acilen eve dönmüştü. Annesinin tansiyonu bir hayli yükselmiş. Ne kadar gitmek için diretsem de “Annemi bilmiyor gibi davranma sende Berat , kesin yine babaannem bir şey yapmıştır da annemin de fenalık geçiresi tutmuştur. Ben gider bakarım. Bir şeye ihtiyaç olursa ararım kardeşim. “
“Sende böyle diye diye kadın bir gün gerçekten hasta olacak inanamayacaksın-“
“Tövbe tövbe inanmıyorum mu dedim ben sana . Boş beleş şeyleri takıyor diyorum kafasına. Gideyim de ne derdi var bir dinleyeyim anacığımın. Sen de dikkat et eve gidince haber edersin .”
Biraz daha kalmak istesem de saat 23.30 civarı eve gitmek üzere yola koyulmuştum. Navigasyondan kestirme yollarla gideyim derken önümdeki aracın dengesiz tutumu bir şekilde beni yanlış ve çıkmaz sokağa sürüklemişti. Nagivasyonun bir anda on yedi dakika ileri atmasıyla iyice sinirlenmeye başlamıştım.
Geri vitese alıp geri geri çıkmaya çalıştığım sıra önümdeki park halinde sandığım araçların ışıklarının yanması ve arkadan gelen araçlarla tuzağa düştüğümü anlamamla kendime kızmadan edemedim.
Torpidodan çıkardığım silahımın emniyetini kapatıp belime koyup arabadan inmem için açılan kapıdan karşımdakini görmemle iyice küplere binerek arabadan indim .
“Berat Karaaaaadağ sen korumasız gezer miydin ?”
Sesin sahibi bizzat Fermanoğlu na aitti .
“Ne istiyorsun lan it? Açıktan karşıma çıkamayacağını anlamış olman büyük başarı da şimdi ne istiyorsun benden ? Niye bu şov durduk yere?”
Ciklaya ciklaya “Eylem’in yanında-“
Cümlesini tamamlamadan suratına yediği yumrukla afallamasıyla “Bir daha sevdiğim kadının adın ağzına almayacaksın bu bir . Kendini bir halt sanıp itlerini toplayıp yolumu keseceğine sana sunduğum teklifi kabul edecektin bu da iki şimdi haydi kibarca defol . İşim gücüm var seninle uğraşmayacağım. “ deyip arabaya yöneldiğim sıra arkamdan yetişip yüzümü döner dönmez atmayı planladığı yumruğa benden aldığı darbeyle adamlarının üstüme çullanması ile elimden zor kurtuldu.
“Sen bir hiçsin Berat ve bir hiç gibi de yok olup gideceksin bunun için elimden ne geliyorsa onu yapacağım. Gücüne güvenip olmayan gücüne tabii daha dürüst olayım mı babana güvenip ahkam kestiğin günler finitoo. Bundan sonra sen koca bir hiç olacaksın.”
“Senin bu yaptığın..... Korkaksın oğlum sen küçükken de böyleydin senin hesabını dürmeye tek geldim lan onca korumana rağmen ama sen şu haline bak itlerin olmasa bir hiçsin. Korkak herif ama sende haklısın onlar olmasa senin şuan da kırılmadık kemiğin kalmamış olurdu . Bunun için bile çifte maaş vermelisin bu zavallılara. “
Konuşmama fırsat vermeden vurmaya devam ederken “Ayrıca babama gelirsek kuduruyorsun değil mi istediğim hatayı yapmış olayım arkamı toplayan bir babam var ama sen daha baban kim onu bile bilmiyorsun. “
Madem kalleşçe davranmayı seçmişti o zaman laflarımın altında kalmayı da bilecekti.
“Sahi sana şuan bir şey olsa senin arkanda duracak bir baban var mı? Neyi merak ediyorum biliyor musun ? Belki de acıyorum aslında varlığını bile istemeyen bir adam. Üstelik daha sen doğmadan be . Yazık lan sana harbiden .”
Söylediklerim onu fazlasıyla çileden çıkarmakla kalmamış adeta beni öldürmeye ant içmişti. Silahima giden elimden silahımı alıp “Yooo korkma bugün o gün değil bugün gebermeyeceksin. “
Suratıma kaç kez yediğimi sayamadığım yumruklar.....
Sırtım.....
Kolum ....
Bacaklarım.....
Adeta vücudum beni terk etmek üzereydi.
“Şimdilik bu kadar yeter . Unutma Karadağ yaşayıp yaşamamak senin elinde . Uslu durursan ben istediğim sürece yaşarsın. “
Arabayla uzaklaşma seslerini duymama rağmen kılımı dahi kıpırdatmamıştım. Yanımdaki silahı zar zor alıp arabaya doğru gitmek için binbir çabaya girmiştim.
Arabaya gitmem kaç dakika aldı sayamadım bile . Zaten ısrarla çalan telefonuma zar zor cevap vermeye çalışırken kapanması ile babamı aradım ama nasıl aradım gelin birde bana sorun .
Saniye dahi sürmeden telefon açıldı “Oğlum neredesin sen kaç kere ara-“
Lafını tamamlamadan “Eve gelirken Fermanoğlu adamlarıyla yolumu kesti . İyi değilim. Nerdeyim bilmiyorum ama en son bir çıkmaz sokağa girmiştim. Ataşehir ******mahallesinin oradan.”
Arkadan gelen annemin sesine rağmen”Oğlum geliyorum ben . Sen dayanabilecek gibi misin . Berat !Oğlum Cevap ver !
Son kalan dermanımla konuşmaya çalışsam da nafileydi . “İyi değilim. “ diyebilmiştim sadece hatta onu bile yarım yamalak.
“İyi değ-“
“Berat Oğlum ses ver !Allah’im sen yardim et !”
Duyduğum son ses babamın sesindeki çaresizlikti......
BÖLÜM SONU!!!!
BU KADAR GÜZEL BİR BÖLÜME BU SON ......
BEKLEDİĞİNİZE DEĞECEK BİR BÖLÜM GELECEĞİNİ SÖYLEMİŞTİM AMA....
O ZAMAN SONDAN BAŞLAYALIM(!)
ALI FERMANOĞLU? ~BERAT KARADAĞ?
ÇOK DA SİNİRLENMEYİN AMA SEVGİLİ FERMANOĞLU 'NA HER AN HER ŞEY OLABİLİR?
BÖLÜMDE EN BEĞENDİĞİNİZ SAHNE ?
NAZLI'NIN BU BÖLÜMDEKİ ÇÖP ÇATANLIĞI 🙈
MERT~NURGÜL ?
GELECEK BÖLÜMDEN BİR SPOİLER İSTEME ŞANSI VERSEM SİZE BU HANGİ ÇİFT İÇİN OLURDU ?
BÖLÜM HAKKINDAKİ OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYOR OLACAĞIM !!!!
NE KADAR YENİ BÖLÜM İÇİN SİZLERİ ÇOK BEKLETMEK İSTEMESEM DE OKUYACAĞINIZ GÜZEL SAHNELER(!) ADINA KISA BİR SÜRE BEKLEMEDE KALIN!!!!
SİZLERİN AKLINDA SEVGİLİ BERAT KARADAĞ İÇİN MODEL VARSA YORUMLARDA KİMİ DÜŞÜNDÜĞÜNÜZÜ GÖRMEK İSTERİM. MODELİNİ SEÇMEDE BİR HAYLİ ZORLANDIĞIM KAREKTER OLUR KENDİLERİ ÇÜNKÜ!!!!!
YENİ BÖLÜM GELİNCEYE KADAR SAĞLICAKLA KALIN!!!!!!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 528 Okunma |
101 Oy |
0 Takip |
19 Bölümlü Kitap |