Yeni Üyelik
1.
Bölüm

MAVİ

@irmyrt

"Kızım sen hala uyanmadın mı kalk şu yataktan artık ya!"

Yine annemin cazgır gibi bağıran sesiyle uyanmıştım. Doğru ya aslında her sabah böyle uyanırım çünkü bu bir rutin gibidir.

"Uyandım anne uyandım."

"iki ekmek alsana Mavi"

Peki sabahın bu saatinde beni ekmek yollamaya çalışan hain kim mi? Tamda benim erkek kardeşim Tuğra...

"sen kalkıp alsana eşşek bağırtma beni burda"

O sırada yataktan kalkmıştım ki kapı sesi duyuldu ve evet savaşı ben kazanmıştım Tuğra ekmek almaya gitmişti.

Önce elimi yüzümü yıkadım sonra diş falan fırçaladım.

Üzerime uzun bir elbise giydim saçlarımı dağınık topuz olarak topladım.

içeriden gülüşme sesleri gelince korkuyla salona ilerledim. Evimiz iki katlıydı aşağıda amerikan mutfak ve onunla birleşik salon ayrıca bir tuvalet vardı. Yukarıda ise tuğra benim ve annemin odaları vardı artı olarakta bir banyo.

Evimiz şirin bir mahallede yer alıyordu.

Aşağı indiğimde asla karşılaşmak istemediğim bir şeyler karşılaştım kahvaltı masasında oturan annem(Nesrin) ve onun en iyi kankası şükran...

Annem benim aşağı indiğimi fark etti ve hemen toparlandı.

"Aa güzel kızım da uyanmış hadi anneciğim oturda bir şeyler ye bak hem şükran teyzende burda"

Aman ne güzeldi bir şükranımız eksikti o da oldu. Şünkran teyze her mahallede olan tipik bir teyzeydi süper zeka bir oğlu vardı onun kardeşiyle benim kardeşim ortaokulda aynı sınıfa düşünce annemler tanıştı ve kaynaştılar şükran teyze sürekli oğlunun başarılarından bahseden biriydi ve ne yalan söyleyeyim bende oğlunun zekasını hep kıskanırdım. Eskiden şakasına hep 'seni oğluma alacağım.' diyip dururdu ama oğlunu neredeyse 10-15 senedir görmüyordum. Zaten pekte umrumda değildi.

Benim geldiğimi duyan şükran teyze adeta kertenkele gibi lafın üzerine atladı.

"ay nerde kızın nerde? Bayadır olmuştu görüşmeyeli ya ay bakiyim maşallah ne de büyümüş ne de güzelleşmiş ne okudun yavrum sen"

"sınıf öğretmeniyim ben teyze"

"ay ne güzel ne güzel yavrucuğum, Girayda tıp kazandığından beri yurt dışında, Amerikada ama bugün dönüyor öğle vakti hava limanında karşılayacağız sen de gelsene bizle."

Bunu duymam öksürmeme neden oldu çünkü bildiğin oğluyla beni yakınlaştırmaya çalışıyordu.

"Ay yok teyze ben gelmeyeyim" o sırada masada bulunan reçele adeta saldırmıştım.

"Ay gel sen yavrum gel hem Giray oğlumla pek de yakışıyorsunuz senin gibi gelini ben nereden bulacağım bir daha."

Tam da benim pazarda satılan herhangi bir sebze veya meyve olmadığımı dile getirecekken annem araya pire gibi zıpladı.

"Ay tabi tabi şekerim gelir o da gelir."

-fısırdayarak- ya ne diyorsun anne ya dedim.

sus kız anneni dinle sen.

"Ayy canım çok mutlu oldum gelmene Girayda seni görünce mutlu olur hem."

kahvaltıdan sonra havalimanına gitmek üzere yola koyulduk. Yol boyunca biraz düşünüp durdum aslında şimdiye dek çıktığım sadece bir kişi olmuştu o da şüphesiz ki çağlar idi. Beni lise zamanı falan iki kez aldatmıştı. O günden beri kimseyle çıkmadım hatta bazen aynanın karşısına geçer mavi gözlerime,sarı saçlarıma bakardım 1.68 boyunda orta kilolu biriydim acaba çirkin olduğum için mi kimse bana bakmıyordu?

"Ay kız Şükran geldik galiba"

"Ay geldik Nesrincim geldik. Şuraya park edeyim en iyisi"

Arabayı park ettikten sonra arabadan indik ve havalimanında beklemeye başladık.

O sırada gözüme buğday tenli, kehribar gözlü, siyah hafif kıvırcık saçlı 1.90 boylarında kaslı iri yarı bir insan pardon KAYA gözüme çarptı.

Tam ben bu oğlanı gözümle kesecekken Şükran teyze adeta porsuk gibi "Canım oğluşummmm" diye atlamasın mı.

Anlık şok oldum çünkü bu yunan tanrısı nasıl Giray olabilir. O sırada benim mükemmel iç sesim olaya atladı 'salak şey çocuk amerikaya gitmiş tabii ki de kendini geliştirecek ayyy şuna bak maşallahı var tü tü.' Off ne diyorum ben sus iç ses.

"Anne sakin ol boğmadan sarıl lütfen."

"Ayyy oğlum gurbetten gelmiş bırakır mıyım hiç? "

Annesinden ayrıldıktan sonra benim annemin elini öptü. Sanırım ben arkadayım diye beni görmemişti ama olsundu.

o sırada Şükran Teyze beni kolumdan tutup oğluna adeta fırlattı.
"Oğluşum bak küçüklükten beri tanıdığın Mavi de geldi"

Giray şaşkın bir şekilde bana doğru döndü ve "Ne kadar da büyüşümüşsün sen de"

yaş farkını soracak olursak Giray tıp için yurt dışına gitti ama bir sürede öyle orada kaldı yani bende 25 yaşındaysam o da 28 yaşında olmalı.

Bu beyin fırtınasından sonra kendime ancak gelebilmiştim.

Daha sonra giray bana elini uzattı.

Mal gibi uzattığı ele bakarken "rahatsız olabilirsin diye sarılmadım." dedi.

Bende uzattığı eli sıkarak tebessüm ettim ona. "Sorun değil."

En sonunda biz arabaya binince Şükran teyze konuştu. "Ay Nesrincim yarın mangala gel hayatım oğlumun gelmesinin şerefine mangal yakalım."

tabii ki de annem eksik kalmayarak;

"olur canım geliriz." Sözlerini beyan etti.

Bakındığım camdan gözlerimi ayırdım ve Giraya bakmak amaçlı gözlerimi ona çevirdim çevirmez olaydım çünkü Giray da bana bakıyormuş. Orada anlık bir göz kontağı oluşturduk ama ilk çeken Giray oldu gözlerini.

Az sonra araba bizim evin önünde durdu

"ay nesrincim gelin isterseniz bizim eve kahve içeriz." Dedi annem

"Ay yok canım yarın zaten buluşacağız ya hani." Dedi Şükran teyze göz kırparak.

Giray da arabayı sürecekken bir şey fark etti sanırım çünkü direkt durdu.

Araba camını sonuna kadar açtı ve bana doğru bir kutu uzattı.

"Bu senin için mavi"

"Bu ne?"

"Amerikadan özel tasarım ama bunun bir önemi yok önemli olan almam bence."

Uzattığı kutuyu alıp teşekkür ettim o da bir kafa hareketi yapıp arabayı uzaklaştırdı.

Biz eve girince annem sinsi bir surat ifadesiyle "Ay bu iş tamam kesin dedi koşarak telefona sarıldı."

Bende odama çıktım.

Üzerimi çıkartıp pembe saten pijamalarımı giyindim. Ve yüz maskemi yüzüme uyguladım.

Daha sonra Girayın bana verdiği kutuyu açmak için yatağa yerleştim.

Mavi zaman sırlandı aynamda yine
buhurlu bir vedaya döndü kalbim
mavi sandıkta kilitli kalbine.

İlk ‘mavi randevu’ son mavi tren
mavi atlas çığ hevesle akıp giderken
saçların ağardı kül gecelerde.

Mavi kadın ağzında sakızı suyun
bakışları maviş maviş ürperip
köpürdükçe, mavi gömleğime

düşer, korlanır, hevesle sönerdi.
Uyanırdım, serinlerdim kar sesli
bir bulutun mavi parmaklarında.

Ve masmavi gözelerde ürperen
semavi gönüllü yakamozdu aşk
gözyaşlarında kendimi ararken.

Cansever Eyüboğlu
"Bu benden sana bir küçük armağan"

~Giray KOLOĞLU

Abi bu yazı neydi şimdi? Bir şeyi mi ima etmeye çalışıyordu?

Ve içindekini görünce gözlerim hayretle aralandı çünkü bu çocuk beni ne arayıp sormuştu ne de yazmıştı. Genellikle Şükran teyze hep 'oğlum da hep seni soruyor malım biraz utangaç' derdi ama hiç inanmazdım.

Çok güzel mavi bir kolye almıştı. Zincirleri aralıkla mavi ama genellikle gümüş ile bezenmişti ve tam mavi kalbin ortasında bir tüy oraya yerleştirilmişti.

kolyeyi aldım ve boynuma taktım. Gözlerimle aynı renkti kolye bu kadar ayrıntılı olması beni baya etkilemişti.

Daha sonra çok beğendiğimi ona da açıklamak istediğim için (kesinlikle bir bahane değil) annemden Girayın telefonunu istedim. Tabii ki annem hemen veri ve aşırı mutlu oldu.

Daha sonra numarasını kaydettim ve yazmaya başladım;

siz:selam ben mavi (23:57

Siz: kolye çok güzelmiş gerçekten teşekkür ederim.

Giray:

ne demek çokta büyük bir hediye değil bence.

(00.00)

siz:

olsun anlamı büyük.

yazıyor...

çevrimiçi

yazıyor...

çevrimiçi

Siz:

Neyse iyi geceler o zaman sana

Giray:

İyi geceler :)

görüldü

Yarınki mangal için nedensizce heyecanlanmaya başlamıştım ve bu hiç hoşuma gitmemeye başlamıştı. Maskemi çıkarıp yüzümü yıkadım ve örtünün altında girip uyumaya çalıştım.

--------------------------------------------------------

Merhabalar umarım kurguyu beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı ve düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın...

✨🫶🏼

 

 

 

Loading...
0%