(+18) (Askeri Kurgu)
Bin bir parçaydım, bin bir parça. Toplamak için eğilsem kana bulanıyordu ellerim. Toplayıp da onaramayacağım kadar kırıktım. Neye yarardı koca semayı dahi kapatsam üstüne, hiç. İlk gittiğinde, onsuz bir güne uyanmamak için uyumamıştım kaç gece. Tekrar döner diye düşüne düşüne hayallere dalardım. Hayallere daldıkça kendime kızdım, kendime bağırdım. Onu düşünürken dahi yoruldum, sevseydim dayanamazdım. Ben de zamanı örttüm üstüne, ancak kapandı bıraktığı boşluk, ancak yaslanabiliyordum sırtımı örgü duvarlara.
Şimdi yıllar sonra karşımda, bir barda, nereden bilebilirdim üzerini örterken kullandığım zamanın bittiğini?
Karşımdaki adam yavaşça oturduğu yerden kalktı, şimdi oturmuyor, son derece beklemediği aşikâr şekilde bakıyordu bana. Önümde duran çantamı ve telefonumu alıp o bana gelmeden ben oradan uzaklaştım. Çıkış kapısına doğru ilerlerken Gece’ye sesli mesaj atıp onu dışarıda beklediğimi söyledim. En hızlı şekilde çıktım ortamdan, az önce kalbimi ısıtan hava boğazıma kaçmıştı sanki, boğuyordu beni.