@keekiraz
|
Sabah her zamanki gibi annemin mutfaktan gelen kahvaltı hazırlama sesleriyle uyandım, üstümü değiştirip yanında gittiğimde çoktan herkes uyanmıştı.
Anneme günaydın deyip oturdum. Babam sessizdi, normalde her sabah bir kavga çıkarmadan güne başlayamazdı
İlla bir yerden nem kapar, onun için annemle kavga eder ama annem hiç sesini çıkarmadığı için kapıyı vurur çıkar giderdi.
Ama bugün fazla sessizdi sanki... yemeğini yiyip sessizce kapıdan çıktı o kapının bir gün sessizce kapanacağı hiç aklıma gelmezdi
"Başımıza taş yağacak" dedi annem.
"Noldu buna birden böyle, hiç böyle kavgasız ayrılmazdı evden, fıtratına ters bi kere" deyip bir peyniri ağzıma sıkıştırdım ve kalktım, ben mutfaktan çıkaken annemin "hadi hayırlısı" Dediğini duydum.
Odama gidip telefonumu aldım ve bilmem kaçıncı kez sınav sonuçlarımın çıkıp çıkmadığına baktım, bu sefer içimde bir his vardı.
Annem beni başka bir şehirde üniversiteye gitmemde sakınca görmüyordu, tek sıkıntı paraydı o yüzden bende istediğim üniversitenin bursluluk sınavına girdim, eyer kazanırsam babam da parası gitmeyeceği için sesini çıkarmazdı.
Abim zaten Allaha emanet evin yolunu bilmez, benim yokluğum onu tınlatmaz, bu köyden de, kavgası eksik olmayan bu evden de kurtulmamın tek yolu bu sınav sonucumdu.
Ekrana baktığımda bir iki saniye donakaldım. Gördüklerim doğru muydu yoksa ben birkaç gündür bu sınavı kafaya taktım diye paranoyak mı oldum?
Sınavı geçmiştim, hemde tam bursla
"Aaaaa!"
"Kız allah cezanı vermeye ne bağırıyosun kuyruğu kopmuş dana gibi!" Annem elleri köpüklü odama girdi, belli ki bulaşıkları yıkıyordu.
"A-anne ben"
"Kız başlatma annene fare mi gördün gene?"
"Anne hani ben sana demiştim ya bir sınava girdim diye" Dedim. Nefes nefeseydim heyecandan, sonunda gidiyordum!!
" Eee nolmuş sınav açıklanmış mı?"
Dedi merak eder gibi ama bakışlarından belliydi, o da biliyordu eğer kazanırsam ve gidersem geri dönmeyeceğimi.
Dönmeyecektim de dönemezdim ama annemin bakışları beni yıldırmadı heyecanım annemin üzüntüsünü bile bastırıyordu
"Açıklanmış anne, açıklanmış! Tam burs almışım!"Deyip yerimde hoplamaya başladım sevinçten, annemde üzüntüsünü gizleyemeyeceğini anlamış olacak ki
"İyi hadi gözün aydın hoplamaktan yorulursan gel ben bahçedeyim" Deyip bahçeye çıktı.
Bir süre yatakta uzanıp gidiceğim yeri ve beni bekleyen yeni yaşantım hakkında hayal kurdum. Hep böyle yapardım. Pek arkadaşım olmazdı, olmamasını da ben istedim, insanoğlu çiğ süt emmiş hiçkimseye güven duyup yakınlık kurmam, kurduklarım ya beni yüz üstü bıraktı ya da bana yalan söyledi.
Bu yüzden ki kitaplar benim tek ve yegâne arkadaşlarım, onlar insanlar gibi değiller.
Bir zaman yatakda uzanmaya devam ettikten sonra ayağa kalkıp bahçeye annemin yanında gittim. Oda çarşıya çıkacağını söyleyince birlikte gittik. Hava yine çok sıcaktı, ee urfada yaşamamızın da bir katkısı olabilirdi tabi..
Annem bir dükkândan diğerine geçerken ben baygınlık geçirir gibi oluyordum. Bu yüzden anneme haber verip ilerideki dükkânlardan birine girdim, bir sandalyeye oturdum ve soğuk ayran istedim. İçeride sadece ben ve karşı masamda bir kadınla önünde yemek olan bir kız çocuğu oturuyordu.
Onlara ilk baktığınızda anne kız diyebilirsiniz ama kadın çocuğa bakmıyordu bile elindeki telefonla uğraşıyor, muhtemelen 5-6 yaşında olduğunu tahmin ettiğim küçük kızda etrafı seyrediyordu.
Görende hiç çarşıya çıkmamış sanır, sanki hiç gelmediği bir yeri keşfediyor gibiydi.
O etrafa baktıkça bende ondan gözlerimi alamıyordum. Meraklı gözleri öyle güzle bir yeşildi ki insanın baktıkça bakası geliyordu bu kıza. Ona baktığımı fark etmiş olacak ki kızda bana baktı ve aynı anda gülümsedik
gülüşü çok güzel
gözünü benden alıp etrafa bakmaya devam etti ben yine bana baksın, yine bana gülsün istediğimi fark ettim.
Bu sefer gözlerimiz yine buluştuğunda ona komik surat yaptım ve kız ağız dolusu bir kahkaha patlattı. Yanındaki kadının dikkatini çekmiş olacak ki benden yana döndü ama ben hemen telefonla uğraşıyormuşum gibi yapınca kadının gözlerinin bende fazla durmadığını hissedip kıza tekrardan döndüm.
Bu sefer kızın bütün dikkati bendeydi, benden yine birşey beklediğini anlayınca saçımdan bir tutam alıp dudağımın ve burnumun arasına sıkıştrıdım
Gözlerimi de şaşı yaptığımda kız yine bir kahkaha patlatınca kadının bana bakıcağını fark edip yine telefonumla uğraşıyormuşum gibi yaptım ve kadın anlamaz gözlerle telefonuna geri döndü.
Kız hiç dokunulmamış olduğu belli olan yemeğini eline aldı ve yemeye başladı, hem yiyor hemde benim onu güldürmemi bekliyordu. Bu ilgi karşısında içim burkuldu ve ona istediğini verdim.
Bu sefer tecrübeliydim kadın bakmadan kafamı çevirdim ve dükkânın dışarıya konumlandırdığı masalardan birinde oturan bir adamla göz göze geldim.
Ama su lekeri olan camdan sadece onun kahverengi gözlerini görebildim güneşin altında karamel gibiydi gözleri bakışları çok keskindi onunda bana bakmakta olduğunu fark ettim ki daha fazla o yöne bakamadan karşı masadan kadının meraktan ayağa kalkıp etrafa baktığını görünce gülümsemeden edemedim.
O sırada annem de geldi ve yanıma oturdu arkasından dışarıda duran adam da içeri girip kadınla küçük kızın olduğu masaya doğru ilerledi ama ben daha adamın yüzüne bakamadan annem önümü kesti ve tam karşıma oturdu.
Ağğ anneeee!
Kadın sabahtan beri hiç göstermediği bir ilgiyle kızı kaldırıp hırkasını giydirdi ve dışarı çıktılar. Adam da arkası dönük bir şekilde peşlerinden gitti. O an niye beni izlediğini anladım. O beni değil, kızı izliyordu.
Annem de ayranını içince kalkık ve evin yolunu tuttuk. Akşam olmak üzereydi, hava kırmızının tonlarına büründü. Eve varınca annem kapının kilidiyle uğraşırken bir ses duyuldu içerden
"Senin gibi evlat olmaz olsun "
"Evin yolunu bilmezsin sesini çıkarmam" Birşeyin kırılma sesi geldi.
"Eve bir hayrın olmaz sesimi çıkarmam" Birşey duvara çarptı
"Kırk yılda bir eve gelirsin oda başımıza bela açmak için mi ha!"
İçeri girdiğimizde babamın elinde sandalyeyle abimin üstüne yürüdüğünü görünce annem hemen abimi kollamak için önüne geçti ve babamın elindeki sandalye yanımdaki duvarı boylayıp kırıldı.
Annem anın korkusuyla "Ne bağırıyorsun yine çocuğa sabah hırsını mı yiyemedin de bizim yerimize çoçuğa dalaşıyorsun?" Diye hararetli hararetli konuştu, bağırmadı çünkü bağırırsa babamım hazır cevaplılığı konuyu boş yere uzatıcaktı.
Babam ne kadar erkeklik taslamaya çalışsa da aslından korkağın tekidir, kendi dengi olan birinin üstüne asla yürümez çünkü dayak yemekten korkar.
Babamın gözünden ateş fışkırırcasına bakıyordu abime, bu ateş diline de yansıdı ve ağzından çıkan sözler evin içini yangın yerine çevirdi.
"Sen bu oğlum dediğin allahın cezası kumar borcu yapmış"
|Bölüm Sonu |
0% |