Yeni Üyelik
11.
Bölüm

11. Bölüm

@kelebekruhhu

“Hadi yemeğe gidelim,” dedi Selim amca.

Flashback

Babam “Alt tarafı bir yemek niye bu kadar gecikti.”

“Neden, bu yemek tuzsuz,”

“Bir yemeği de doğru düzgün yap be!

“Bu yemeği ite mi yapıyorsun?” Derdi hep sanırım bu yüzden hep nefret ettim yemek yapmaktan.

Flashback bitti

Yüzümü kaldırıp Selim amcaya baktım. Yüzünde hiç kızgın bir ifade yoktu, bağırış çağırış da yoktu. Sakin bir dille yemeği dışarıda da yiyebileceğimizi söyledi. Her şey bu kadar basit miydi? Basit ise ben neden iki dakika yemek geç geldi diye azar işittim?

“Kızım, hazırlan, Araf sende,” dedi.

Odama çıktım. Kıyafetleri ilk kez detaylıca inceledim. Bu kıyafetler hep burada olacaktı giysem de giymesem de o yüzden içinden siyah bir elbiseyi aldım ve giyinmeye başladım.

Üzerime tam olan elbiseye uygun, siyah ayakkabıyı da giydim. Çantamı alıp çıktım. Aynı anda Araf’ta kapıdan çıktı. Ütülediğim beyaz gömleği giymişti, göz göze geldiğimizde kaşları düz bir hal aldı. Kıyafeti incelemeye başladı. Kaşları çatılsa da belli etmemek için aşağı indi.

Selim amcayı daha fazla bekletmemek için bende aşağıya indim. Selim amca siyah takım elbisesi giymişti. Araf, tam babasına çekmişti aynı gözler, aynı esmerlik ve iki de çok karizmatik.

Araf ve ben aynı arabaya bindik. Selim amca öyle istedi. Kendisi ise bizim arkada korumalarla birlikte geliyordu.

Araf ile ilk kez bu kadar sessizdik. Dikkatli araba sürüşü, direksiyona hakimiyeti şaşırttı beni. Demek isteyince böyle de kullanabiliyormuş arabayı!

Gözlerim onun üstündeydi, neden bilmiyorum. Araf “Bir sorun mu var?” dedi. “Hayır,” dedim. Önce inanmadı sonra ise dudağı hafif yana kıvrıldı.

Bir mekana giriş yaptık. Asansöre bindik ve yirminci katta çıktık. Camekan ile kaplıydı deniz manzarası görünüyordu. Çok güzel bir ortamdı. Manzarayı göreceğimiz bir yere geçtik.

“Hoş geldiniz Selim bey, Araf bey, her zaman ki menü mü efendim?” dedi.

“Evet, lütfen. Ama kızım ne yemek ister?” diye bana döndü.

Menüyü getirseler büyük ihtimalle yarısından çoğunu anlayamayacağım kadar lüks bir mekandı.

“Hiç sorun yok,” dedim.

Beyefendi, gitti. Derin nefes aldım, çok sorguluyorum neden buradayım diye fakat yine de edilen tekliflere uyuyorum. Ah aptal kafam.

Selim amca, elini elimin üstüne koydu. “Gerilmene gerek yok, sakin ol,” dedi.

Yüzüme sahte bir gülümse koydum. Araf tam karşımda otururken, nasıl gerilmeyeyim. “İzninizle,” dedim ve lavaboya gittim. Anksiyetimin ortaya şimdi çıkmış olması... Sanki çevremizdeki herkes bize bakıyor gibi. Korumalar girişte, sahi bu korumalar neden var? Ya da ben neden hiç araştırmadım yaşadığım insanları... Aklıma dank etmesiyle çantamdan telefonu çıkardım ve Selim Asafoğlu diye yazdım. 57 yaşında, 180 boy of geç bunları. Aşağı kaydırınca aldığı ödüller , başarılar falan derken dikkat çeken bir başlık gördüm. “Mafya babası olarak bilinen Selim Asafoğlu” yazıyordu.

Linke tıkladım ve silahlı çatışma vardı ama yüzleri net değildi neden Selim amca yazıyordu ki? Ah telefonu hemen kapattım. Babaannem beni kime emanet etti?

Babaannemi aradım.

Sesi telaşlı çıktı. “kızım,”

“Nene sen beni kime emanet ettin?” diye sordum direkt.

“Bir şey mi oldu? Kim sana ne dedi?”

“İlla birinin bana bir şey mi demesi gerekiyor? Evinde kaldığım adam kim? Bunu bilmek istiyorum.” Dedim.

“Orada kalmaya devam edeceksin, başka yol yok, kimse kim,” dedi ve telefonu kapattı.

Tamam sakinim bir şey yok. Kısa bir süre daha, daha fazlası da değil ondan sonra hemen ayrılacağım, dedim kendi kendime ve içeri geçtim.

Yemek servisi yapılmıştı. Yerime oturdum ama düşünmeyi bırakamıyorum, geldiğim ilk gün çatışma oldu, Selim amcanın eşi ve kızı çatışmada ölmesi, alışverişe giderken korumalarla gitmem... Ben nasıl dahil oldum buna? Düşmanları varsa beni nereden bilecek – ki bilseler ne değişecek hiçbir bağlantımız yok.

“İyi misin?” dedi Selim amca

“Evet,” dedim ama hiç iyi değildim. Uğursuz gibiyim, nereye gitsem lanetimi de götürüyor gibiydim.

Yemek boyu, Selim amca ve Araf işten bahsettiler tartışırken, konuşurken o kadar ciddilerdi ki bi’ habere mi inanıyorum diyorum içimden ama yaşananlar ortada iken bu ikilemin içinde sıkışıp kaldım.

✨✨

Eve vardığımda “iyi geceler” deyip, odama geçtim.

Işıkları söndürdüm, loş ışığında ders çalışmaya başladım.

Saatlerdir ders notları çıkardım ve saate baktığımda 3:00 olduğunu gördüm. Su içmek için aşağı inecektim ki Araf’ın sesi geldi “Bu iş artık böyle olmaz! Beni uzaklaştırarak işleri daha zor hale getiriyorsun,” dedi babasına.

“Sen buradaki güvenliği sağla, oraya gelip daha fazla kan dökmene izin veremem!” dedi.

Şaşkınlıktan gözlerim fal taşı gibi açıldı. Araf, insanları mı öldürdü? Of! Neye şaşırıyorum ki tanıştığım ilk günde gözümün önünde birini vurmamış mıydı?

 

 

 

Loading...
0%