Yeni Üyelik
34.
Bölüm

33. Bölüm

@kelebekruhhu

Geç oldu kusura bakmayın, iyi okumalar :)

✨✨

“Olmaz gelmiyorum iptal ettireceğim.” Dedim sakin kalarak.

“Anlamadım? Ne demek gelmiyorum!” Dedi Berke.

“Ben Türkiye’ye geri dönüş yapmayacağım! O dilekçeyi başka ülkelere gitmek için verdim. O şehir olmaz!” Hafif yüksek çıkan sesimle.

“Anlamıyorum seni, ne demek o şehir olmaz!?”

“Açıklama zorunda değilim,” dedim ve hemen masanın başına geçip dilekçe yazmaya başladım. O sırada Berke yapmamamı söyleyip duruyordu. Kulaklarım bunu duymamazlıktan geliyordu.

“Nalin!” Dedi ve beni kendine doğru döndürdü.

“O... O adam o şehir de mi?” dedi, buruk acı bir sesle.

Berke, hayatım ile ilgili bir şey bilmiyordu, abim dışında kimsem olmadığını tek biliyordu...

“Neyden bahsediyorsun?”

“Anlamıyormuş gibi yapma! Yıllardır sadece üniversite ve iş hayatın var. Kimseyi hayatına almıyorsun, kimseyle iş dışında muhatap bile olmuyorsun. Senin hayatına girmek için yıllarca çabaladım arkadaşlıktan öteye geçemedim, sence nedeni açık değil mi?

Berke’nin gözlerindeki hayal kırıklığını çok iyi biliyordum. Böyle olmasını da istemedim. Girme dedim hayatıma, olmaz dedim. İnatla kaldın şimdi ben mi oldum suçlusu?..

“Özür dilerim!” dedim ve kapıdan çıktım. Sekreterime “Bu dilekçeyi hemen işleme koy!” dedim ve hastaneden ayrıldım.

Direkt eve geldim. İyiyim, iyiyim... Diye kendimi avuttum. İçeri girdiğimde abim elinde içeceği ile oturuyordu. Mutfaktan bir bardak aldım ve masanın üzerinde bulunan içecekten doldurdum, abimin yanına oturdum. “İkimiz içinde iyi bir gün değil!” Dedim.

Abim, beni kollarına sardı. “Ne oldu? Niye erken geldin?” diye sordu.

“Sen neden randevundan erken döndün?” diye karşılık verdim sorusuna. Yüzünde tebessüm oluştu. “Sorudan kaçma!” dedi.

“Gideceğim yer belli oldu?” dedim, yutkunmaya çalıştım ama bir şey boğazımda düğüm oluyordu.

“Sevinmen gerekiyordu.”

“....İzmir!”

Sert bakışları bana döndü. Aynı düğüm onda da vardı. Bir şey diyemedi. Sıkıca sarıldı...

“Çizgi film izlemeye ne dersin?” Dedi.

“Tom ve Jerry!”

Abim ile ne zaman mutsuz olsak diğeri çizgi film açardı, şimdi ise ikimizde mutsuzuz...

Abim, bu yolda beni öyle bir sahiplendi ki... Hiçbir şeyin eksikliğini hissetmeme izin vermedi. Ama ikimizde biliyorduk bazı şeylerin yerini hiçbir şey alamaz... Annem oldu, babam oldu, abim oldu... İsterdim ki gönlüme düşen bu sevdanın külü dahi kalmasın. Olmadı...

İzlerken hem ağlıyor hem gülüyordum. Abimle eğlenceli bir vakit geçirmiştim. Şimdi ise evimizin aşçısı Lauren’in hazırladığı yemeği yiyorduk.

“Elime aldığım şarabı havaya kaldırdım. “Hasret çektiklerimize!” dedim ve abimin bardağı ile tokuşturup bir yudumda bitirdim. “Kendine gel!” diyen abimi dinlemedim tabii. Bir daha doldurdum ve “Yalancılara!” dedim ve içtim. Bir daha doldurdum ama abim yanıma gelip bardağı elimden aldı. “Yeter bu kadar!” diye uyardı. Abime baktım ve o an dayanamadım ağlamaya başladım. Neyin gözyaşları bu? Neden, bu kadar hisli ağlıyorum bilmiyorum, bildiğim içimde bir yerlerde bir şeylerin koptuğu...

“Gidelim buradan da gidelim mi?” dedim ağlayan sesimle.

“Sen nasıl istersen abicim!” dedi, yorgun sesiyle.

Yedi yılda çok şeyin değiştiğini sanmıştım. Meğerse üzerini kapatmışım sadece. Abim, özel eğitim vermişti. Güçlü olmam için elinden geleni yaptı... Elimden geleni yaptım... Bir şehir ismi beni yerle bir etti...

Abim beni odama çıkardı ve saçlarımı okşayarak uyumama yardım etti...

Uyuyordum, birden uykumdan uyandım. Yüzüm ter içinde kalmıştı. O kadar gerçek bir rüyaydı ki... Yüreğim sıkışmaya başladı. Bu hissetmekten de öte bir şey. Bir şey oldu, kesin oldu... İçime düşen şüphe ile kalktım ve dışarıya baktım. Gökyüzünde belirlenen aya baktım. Ruhumu acıtan bu acıyı almasını istedim Allah’tan. Ben bu acıların tadını unutmuş iken tekrardan yaşamayacaktım. Tekrardan başımı yukarı doğru kaldırdım ve “Allah’ım ne olur hiç kimseye bir şey olmasın ama benden de uzak durmaya devam etsinler!” dedim ve gözlerimi kapatıp, gözlerimdeki yaşları akıttım...

.....

“Günaydın abicim?” dedim neşeyle.

“Günaydın prensesim,” dedi biraz şaşkınlıkla.

“Kahvaltı yapmayacağım, benimle birlikte gelir misin? Berke ve seninle birlikte paylaşmak istediğim bir şey var.” Dedim.

“Konu ne?”

“İkinize birden açıklama yapacağım.” Dedim ve dışarı çıkıp arabalarımıza bindik.

Gece boyu düşünmüştüm ve doğru bir karar verdiğime emindim.

Sekreterim Tess’e “Berke geldi mi?” diye sordum.

“Evet, efendim. Şu an ameliyatta.” Dedi.

“Çıktığında odama gelsin.” Dedim ve tam arkamı dönüp gidecek iken, geri döndüm. “Dilekçeyi verdin mi Tess?” dedim.

“Ah! Ben unuttum kusura bakmayın. Hemen gönderiyorum.” Dedi.

“Ben alayım onu,” dedim ve Tess masanın üzerinde bulunan dilekçeyi bana uzattı.

Abim oda da telaşlı bir şekilde oturuyordu.

“Abim, artık söyleyecek misin?” dedi.

“Evet ama beklemen gerek Berke’yi.”

“Kızım, delirtme adamı!” diye söylendi.

“Beklemek zorundasın abicim,”

Abim gözlerini devirdi ve sinirle bakmaya başladı. Hiç aldırış etmedim.

Kapı çalma huyu olmadığı için, pat diye Berke içeri geldi. Yüzünde kırgın bir ifade vardı.

“Günaydın, beni çağırmışsınız?” Dedi soğuk bir sesle.

Kapı önünde duruyordu. Yanına gidip içeri aldım. “Soğuk yapmanın zamanı değil.” Dedim.

“Sen bu deli kızla fazla takılma, deli eder seni de!” dedi abim.

“İkinizi beni buraya çekiştirin diye çağırmadım. Tavsiyeni başka bir güne sakla abicim. Ve sen Berke başka bir zamana sakla soğuk tavrını çünkü hep birlikte Türkiye’ye gidiyoruz.” Dedim.

 

 

 

Loading...
0%