Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@kelebekruhhu

Tatlı bir uyku beni kendine doğru çekiyordu, anlam veremediğim bu huzurun kalıcı olmasını isterdim.

Arabanın aniden durması ise beni kendime getirdi. Gözlerimi açtığımda yanımda bulunan adamla göz göze geldik, başım onun omzundaydı. Şaşkınlıkla bakarken birden patlayan silah sesleri ile gözlerim kocaman açıldı, ailem olabilir miydi? Diye düşündüm hemen ve ayağa kalktım, "Ne yaptığını sanıyorsun?" Diyen yanımdaki kişi kolumdan tuttu. "Bırak beni!" Diye, tersledim. Ama hiç umursamadan belinden silahı çıkartıp beni koltuğun arkasına bıraktı. "Buradan çıkmıyorsun!" dedi ve onunla birlikte gelen kişiler de aynı şekilde silah çıkarttı. Bu daha çok şaşırmama neden oldu, bunlar kimdi? İçeri gelen birini vurdular, gerisini izlememek için başımı dizlerime doğru eğdim ve öyle kaldım.

Böylece ne kadar kaldığımı bilmiyorum, silah sesleri susmuyordu beklemek zorunda kalmak, çok zordu. Belki de benim yüzümden insanlar zarar görecekti. Otobüs paramparça oldu ama silah sesleri kesilmedi. Ayağa kalkmam çok tehlikeliydi. Etrafıma baktım, diğer yolcularda aynı şekilde yere çömelmişlerdi.

Hayatımda ki en acı tecrübe oldu, benim tek değil herkesin hayatını mahvettim. İnsanlara zarar gelse n'apacaktım?

Otobüsün içi dumanlarla doldu. Nefes almak da zorlanıyordum, öksürdükçe duman daha fazla boğazımı yakıyordu, güçte olsa ayağa kalktığımda dengemi kaybettim ve koltuğa düştüm, gerisi yok..

✨✨

Başımın ağrısı çok şiddetliydi. Gözlerimi açtığımda bir odanın içindeydim, boğucu olmamasına karşın her yer ağırlıklı olarak siyah ve gri renkleri ile dekore edilmişti. Sol kolumda serum ve oksijen maskesi takılıydı. Etrafı incelemeye başladım, hem sağ hem sol tarafta bulunan siyah komidinin üstünde lambader, dışarıyı gösteren camekan, koltuk ve sandalye vardı. Oda sade bir düzen içindeydi. Giyinme ve banyo odası dahi vardı. Önce nerede olduğumu merak etmem gerekirken odayı incelediğimi fark ettim, burası bizim ev olamayacak kadar lükstü ve hastaneye de benzemediğine göre ben neredeydim?..

Oksijen maskesini çıkardım "Kimse yok mu?" diye seslendim. Ama gelen olmadı. İkinci kez "Kimse yok mu?" Daha güçlü seslendim. Bir kaç saniye sonra otuzlu yaşlarında bir adam geldi. Güleryüzüyle "Kendinize gelmişsiniz, Nalin hanım," dedi. Şaşkınlıkla "Adımı nereden biliyorsunuz?" Dedim.

"Araf beyden," dedi.

"Araf kim?" Dedim. Ben öyle birini tanımıyordum.

Kapının önünde duran kişiye baktı, doktor. O yöne doğru baktığımda, otobüste yanımda oturan kişi olduğunu fark ettim. O sırada doktor biten serumu çıkartmıştı. "İşiniz bittiyse, Ufuk size kapıya kadar eşlik edecek!" Dedi adını henüz yeni öğrendiğim Araf.

Ben ise ne olduğunu kavramaya çalışıyordum. Bu nasıl bir gündü, bitmeyecek miydi?

Doktor "İlaçlarını düzenli alması yeterli, geçmiş olsun Nalin hanım." Dedi ve kapıda Araf denilen kişi ile tokalaşıp, çıktı.

Ayaklarımı yataktan sarkıttım ve yataktan çıktım. Kim olduğunu bilmediğim bir adamın evinde işim neydi, bu nasıl saçmalıktı.

"Ne yaptığını sanıyorsun? Dinlenmen gerek!" Dedi. Böyle keskin ve emir vererek konuşması sinir bozucuydu.

"Sen kimsin?" Dedim.

"Sana yatıp, dinlenmen gerek diyorum!" Diye sesini yükseltti.

"Bana ne yapacağımı söylemeden önce kim olduğunu söyle ya da boşver gidiyorum zaten!" Deyip, odadan çıktım.

Kolumdan tutup, "gitmiyorsun!" Dedi.

"Beni zorla mı alıkoyacaksınız? Ne sanıyorsunuz kendinizi!?" Diye söylenirken, "Araf!" Diye bağıran bir adam geldi. Gel sende gel bir sen eksiktin!

"Nalin'in kolunu çabuk bırak!" Diye gürledi.

Ulan gelen giden Nalin diyor, adımı nereden biliyorlar, beni nereden tanıyorlar? Kafayı sıyırmama az kaldı. Araf kolumu bıraktı. Pis cani canımı acıttı.

"Siz kimsiniz?" Diye sorumu adama yöneltim, zira biraz daha burada ne olduğunu bilmesem, soluğu tımarhanede alacağım.

"Ben Selim Asafoğlu!" Dedi.

Hayat garip, hiç tanımadığım biri ama sanki başka bir hayatta karşılaşmışız gibi bir his.

 

 

Loading...
0%