Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@kelebekruhhu

“Kızım, burada ne işimiz var ya! Hadi gidelim,” dedim, hafif kızgınlıkla.

“Bak, bu çok önemli benim için, neden anlamıyorsun,” dedi, benim gibi kızgınlıkla.

“Önemli şey dediğin dövüş mü?” Dedim.

“Ben dövüşecekmişim gibi konuşmasana kızım,” dedi.

Biz böyle devam ederken, Poyraz geldi. “İyi akşamlar kızlar,” dedi, önce sevgilisini öpüp, sarıldı.

“İyi akşamlar, Poyraz,” dedim, ve sevgilisinden ayrılıp, sarıldık.

Biraz değil, çok tedirgindim ilk kez böyle bir yere geliyordum. Önemli olmasaydı asla gelmezdim. Onlar içeri doğru giderken, ben olduğum yerdeydim.

“Alaca!” Diye seslendiler ve onların yanına gittim. Korumalar, kimliğimize baktılar, sanki yasa dışı işler yapmıyorlarmış gibi! İçeri girdik. İçerisi çok kalabalıktı. Poyraz, hazırlanmak için arka tarafa gitti Derin ile.

En ön sırada bulunan sandalyelerin birine oturdum. Bu kadar insan iki kişinin kavgasını izlemek için gelmiş, bu çok saçma, bu delilik olmalıydı, garipseyen neden sadece bendim sanırım.

“İlk kez mi geliyorsunuz?” dedi, yanımdaki sandalyeye oturan bir kişi.

Kafamı ona doğru döndürdüm, bu kadar belli mi oluyordu.

“Hayır,” deyip önüme döndüm.

Gülmeye başladı, Hay Allah çattık iyi mi?

“Sizi güldüren şey nedir?” Diye sordum.

“Elleriniz titriyor, sürekli etrafınıza bakıyorsunuz ve fazla şıksınız buraya.” Dedi, bana doğru eğilip kısık ses ile konuşarak.

Dedikleri doğru olabilir miydi? Ellerime kaydı gözlerim, farkında bile değilim titrediğinin ve kıyafetime baktım. Deri mini etek, tül bluz ve deri ceket vardı üstümde. Benim için normal bir kıyafetti.

Konuşma gereği duymadan, önüme döndüm. Derin ve Poyraz ne zaman gelecekti?

“Anlaşıldı, ilk kez geliyorsunuz?” Dedi, sınırları zorlayarak.

“Rahatsız etmeye devam ederseniz, korumaları çağıracağım,” dedim ve tekrardan önüme döndüm.

Gözleri kapıdaki korumalara döndü. Yüzünde hafif bi’ gülümseme oluştu. Bana doğru eğilip “Parasını benim ödediğim korumaları mı!?” Dedi.

Ufak bir şaşkınlıkla ona döndüm, ne yani bu muydu, buranın sahibi?

“Ah çok pardon ya!” Dedim alay ederek ve devam ettim “Sizin diye her şeyi yapabileceğinizi mi sanıyorsunuz, bu küstahça tavır yeter bence,” dedim, ayağa kalkacakken Derin ve Poyraz’ın içeri geldiğini gördüm, aniden sesler yükselince oturmaya devam ettim.

Poyraz ringin içine girdi, Derin ise kenarda Poyraz’ı yalnız bırakmıyordu.

Birden herkes “Cellat!” Diye bağırmaya başladı. Kapı eşiğinden içeri uzun boylu, sadece üstünde şort olan ve yüzünü bandana ile kapatan biri girdi. O kadar çok ses vardı ki dikkatim dağılıyordu.

Derin, kordonlarla çevrili yerde Poyraz ile konuşuyordu. Şimdi başlayacak maça hazır mıydım? Bilmiyorum tek düşündüğüm, insanların bunları kendine neden yaptığı?

Ringe, orta boylu bir adam çıktı, “Bu maçta hiçbir kural yok!” Dedi, herkes bi’ anda konuşmaya başladı. Kimse bunu beklemiyordu sanırım.

Derin, yanıma geldi, endişeliydi – ki bu gayet normal. “Nasıl, hiçbir kural yok?” Diye, fısıldadım. Bilmiyorum dercesine omuz silkti.

Ölüm dövüşü gibi bir şey miydi? Derin, bunu bilmesine rağmen bu kadar rahat mıydı? Sevgilisi oradan sağ çıkmayabilir ve bu kadar rahat mı izleyecekti? Şaşkınlar içinde etrafıma bakındım, herkes bağırıyordu, deli gibi! Cidden insanlar bu kadar ruhsuz olabilir miydi, aklım almıyor..

Yanımdaki kişi cellat denilen adamın yanına gitmişti ve tekrardan oturdu yanıma. “Hayatımda ki en güzel maç olacak? Poyraz sağ çıkmaz, buradan!” Dedi. Yüzümü ona döndüm, sinirli bir bakış attım, herkes nasıl bu kadar rahat olabiliyordu?

“Poyraz’ı destekliyorum ve sizin sandığınız gibi bir şey olmayacak!” Dedim, kızgınlıkla.

“Hadi be! Buraya ilk kez geldiğiniz belliydi, zaten,” dedi. Ve ikimizde ringe bakmaya başladık.

Tüm dikkatim Poyraz’daydı. Bu maçta sağ çıkmalıydı, Derin için, arkadaşlığımız için.

Maç başlamıştı yumruklar, tekmeler, havada uçuşuyordu, her ikisinin de yüzünde kanlar vardı. Bunu garipseyen bir tek ben varım. Herkes tezahürat yapıyordu. Şimdi anlıyorum, yanımdaki kişinin neden ilk kez geldiğimi söylemesini, gerçekten de çok iyi dövüşüyordu. Poyraz da aynı şekildeydi ama “cellat” diye hitap edilen kişinin farklı bir karizması vardı.

Poyraz, yere düştü. Ama kimsenin umurunda değildi. Cellat yumrukları ile yüzünü kanlar içinde bıraktı, neden kimse dur demiyor? Derin, korku ile olanları izliyor sadece, bu kadar sakin olması çok can sıkıcıydı.

Alışkın değilim, olacağımı da zannetmiyorum.

Çantamı alıp, “Pardon, geçebilir miyim?” Dedim. Yanımdaki kişi yol verdi. Lavaboya gittim. Aynada kendime baktım, buradan birinin ölmesini izleyebilir miydim? Hiç sanmıyorum. Ben yıllar önce birini toprağa verdim, başka birini toprağa veremezdim. Çantamdan telefonumu çıkardım, ekrana bir süre baktım. Derin bir nefes aldım ve belki de hayatımın en büyük hatasını yapmak üzereydim. Polisi aradım...

Ellerim titrese de, göstermemeye özen göstererek içeri geçtim. Aynı atmosfer devam ediyordu. Gözler, kaşlar, yanaklar her bir uzuvları kanlar içindeydi, Poyraz’ın. Diğerinin ise sadece kaşları kanlar içindeydi, görünen kısmı orası tekti.

Ne olduysa bi’ anda oldu, herkesin bir yere kaçışması, ortamın bi’ anda kaosa dönmesi..

Derin, Poyraz’ın yanına gitti, Poyraz’ın aşağı inmesini bekledim. Ama yardıma ihtiyacı vardı. Bizim gruptakiler neredeydi? Derin ve Poyraz’ın yanına gittim. Acele olmamız gerekiyordu. Arka odaya doğru ilerledik.

Ardımızda bi’ ses “Durun!” Dedi. Polis olmasını beklerken, yanımda bulunan kişiydi. Bu adam kimdi?

“Sorun ne?” Dedim.

“Sorun sensin!” Dedi, kızgın dille.

Poyraz ve Derin’e döndüm. “Siz gidin, bu arabamın anahtarı, hastaneye götür,” dedim. “Sensiz, olmaz,” dedi, Poyraz acı içinde. “Saçmalamayın, vaktimiz yok, Derin gidin!” Dedim. İkiside kararsız kalsa da gönderdim.

Yanıma ne zaman geldiyse! “Evet, seni dinliyorum,” dedim, korkumu belli etmemeye çalışarak. “Benimle geliyorsun,” dedi.

“Hadi ya! Ne hakla alıyorsun beni?” Dedim.

Ardımızda tok bir ses “Al, gidiyoruz,” dedi. Baktığımda yüzündekini hala çıkarmamış üstüne tişört giyen cellat duruyordu.

Kendimi savunsam olmuyor d’imi. Hemen savunmaya geçemem, of! Görmedim, duymadım, bilmiyorum... Bu üç teknik iyi hem nerede çıktı benim yaptığım.

Kolumu tutacağı sırada, kolumu çektim. “Yürüyebilirim.” Dedim. Ve tünel gibi bir yerden, arka tarafa çıktık.

Hayır, birinin katil, birinin de ölmesini engelledim, yanlışlık nerede? Teşekkür etmeleri gerekiyor diye söyleniyordum içimden.

Karşımızda iki tane motosiklet duruyordu. Cellat “Bin hadi!” Dedi. Emir vermesi sinir bozucu olsa da sakin kalmalıydım.

“Bu etekle mi?” Dedim, göz devirerek.

“Bu bizim sorunumuz değil,” dedi.

Hayır, bu çatlaklar ciddi olamaz!

“Sizin olmasın! Umurumda değil, benim sorunum,” Dedim, sinirle.

“Arabayı, getir,” dedi, aradığı bir kişiye karşı.

Siyah bir araba yanımıza yaklaştı, içinden çıkan kişi anahtarı Cellat’a verdi. Beni arkaya kendileri ise öne oturdu.

Hızla oradan uzaklaştık. “Ben Doğu!” Dedi, gün boyu susmayan, yanımdaki çatlak!

Ay bu beni neden ilgilendiriyor, diye geçirdim içimden. En fazla bir kaç saate yollarımız ayrılacak.


Loading...
0%