Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@kelebekruhhu

İki saat sonra;

İki saat boyunca böyle bir şey olmayacak diye tekrarlayıp durdu.

“Böyle bir şey olmayacak!” Dedi tekrardan sinirle yüzüme bakarken. Ölmesini istesem daha az tepki verirdi!

“Bak, sadece aileme sevgilim olduğunu söyleyeceğim bu kadar, belki sadece bir fotoğraf inan başka bir şey istemiyorum ve olmayacak da.” Dedim ikna etmeye çalışırken.

“Hayır, dedim.”

Karşısına dikildim ve “evet,” dedim. İlk kez bu kadar yakından bakıyordum. Kusursuz çene kemiği, yeşil hareleri... Hemen kendime geldim çünkü yeşil hareleri siyaha dönüştü şansımın olmadığını anladım. Ama vazgeçemem, inada bindi artık.

“Neden, kabul etmiyorsun? Biri mi var hayatında?” Diye sorarken buldum kendimi.

Yüzündeki ifadeden hiçbir şey anlaşılmıyor. Duygusuz!

“Öyle ise kusura bakma söylemedim farz edelim.” Dedim ve gitmek için bir adım atacağım sırada kolumdan tuttu ve kendine çekti, gözlerinde anlam veremediğim bi’ bakış vardı.

“Tamam, kabul ediyorum ama...” Diye devam ederken söze atladım.

“Tamam mı dedi o!” Diye kendimi sevinirken buldum.

Gerisinin bi’ önemi yoktu. Ailem bana bu konuda bi’ sürede olsa rahat bırakacatı.

Hala Cellat beni belimden tutuyordu, “Böyle mi kalıyoruz?” Diye sordum, belimdeki elini yavaşça geri çekti.

Doğu’nun varlığını unutmuş iken hemen kendini hatırlattı. “Ne yani şimdi sen benim yengem misin? Şükür ya artık yengem var!! Favori yengem sensin...” Diyen Doğu’ya, Cellat dan hemen sert tepki geldi; “S* boş yapma Doğu,” diye gürledi. Doğu ise hiç hakaret işitmemiş gibi kanepede oturmaya devam etti, o da masasına oturdu. Bende camdan mavinin yansıdığı denize baktım.

Derin bi’ nefes aldım, “Artık gidebilirim sanırım,” dedim. Cellat kaşlarını çatsa da “Tabii, gidebilirsin.” Dedi.

Çantamı masanın üstünden aldım, kapıya doğru ilerliyorken;

“Yarın akşam alırım seni,” dedi.

Arkama doğru baktım. Bu ne şimdi?

“Anlamadım?” Dedim.

“Dediğim şey açık, yarın olacak davete beraber gidiyoruz. “ Dedi soğuk bir dille.

Derin nefes aldım, bunun her dediğini yapacak mıydım? Sanırım yapmalıyım.

Sahte bir gülümse ile “Olur, sahte sevgilim, yarın haberleşiriz.” Dedim onun gibi soğuk bir dille. Ayağa kalktı ve yanıma yaklaştı. “Sahte olduğunu sadece bu odadakiler bilecek, sakın arkadaşlarına ya da yarın ki davete bir hata yapma!” Dedi, tehditkar bir şeklide. Her ne kadar ben sevgilim olmasını istedim ise buna katlanmak gerçekten çok can sıkıcıydı.

“Tabii, yarın davete nasıl tanıştığımızı ve nasıl sevgili olduğumuzu sen açıklarsın,” dedim, insanlar merak etmeyecek mi? Ve ben aileme ne diyeceğim henüz onu bile bilmiyordum resmen sonunu göremediğim bir denize atladım ve şimdiden boğulmaya başladım.

Doğu “Akşam gelmeye ne dersin? O zaman konuşur hallederiz,” dedi.

“Tamam, olur, izninizle hastaneye gidiyorum artık.” Dedim ve kapıdan dışarı çıktım.

Kapının önünde bir taksiye bineceğim sırada, bugün mezarlığa götüren koruma yanıma geldi. “Gideceğiniz yere kadar eşlik edeceğim.” Dedi. Cellat’ın gönderdiği belli oluyordu ince düşünüyor olması, hoştu.

✨✨

Hastaneye geldik. Arabadan iner inmez kapıdan dışarı çıkan Derin’i gördüm.

“Derin!” Diye seslendim.

Yanına gidip, sıkıca sarıldım. Çok bitkin görünüyor, tüm geceyi uykusuz geçirdiği belli oluyordu.

“Poyraz, nasıl?” Diye sordum. Ağlamaya başladı. “B-en çok korktum, bir şey ol...” Hıçkırıklara boğuldu, omzumda.

“Bir şey olmadı, olmayacaktı da, güvende artık güzelim.” Diye teselli verirken, bir şey olsaydı düşüncesi beynimi kemiriyor, sevdiklerimi kaybetmeyi göze alamazdım bir daha..

Bir banka oturduk. Derin başını omzuma koydu, birbirimizin yarasını her zaman sarıyorduk ama bazı acıların yarası sarılmıyor.. bende başımı, Derin’in başına yasladım.

Koruma yanımıza geldi, ellerinde kahve ve tost vardı. “Atıştırması iyi olacak, Kaan...” Devam edemeden Derin elindeki tepsiyi yere fırlattı. “Sen kimsin lan, Kaan’mış! Bir daha sakın onun adını anma, defol git buradan,” diye ittirdi.

Korumaya şaşkınlık içinde, ne yapacağını şaşırdı göz göze geldik ve gitmesini söyledim, gitti.

“Derin, sakin ol güzelim,”

“Ne sakini lan, bunlar yüzünden ölümden döndü Poyraz, bana sakin ol deme bir daha!.”

“Tamam hadi Poyraz’ın yanına gidelim, bu kadar aşırı tepki verme, seni böyle görmesin.” Dedim, başını salladı ve içeri doğru gittik.

Poyraz’ı öyle sargılar, yaralar içinde görünce kendimi tutamadım, gözyaşlarım çoktan firar ettiler.

“Ama sende böyle yaparsan ben nasıl yetişeceğim size,” dedi Poyraz yorgun sesiyle. Yanına gidip, sarıldım. “Evet, bizi toparlaman lazım bu yüzden acilen kendine gel” dedim. Yüzündeki gülümseme içime su serpti.

Bir kaç güne iyi olacaktı, yüzündeki yaralarda zamanla geçecekti. Hayatta her şey gelip geçerdi, geçmeyen tek şey ölümdü.. Her anımızda hatırlarız, unutmak mümkün olmuyordu, aklını kaybedecek kadar gerçek olan bir şey unutulabilir miydi? Hiç sanmıyorum. Ölü birini sevmek delilik miydi? Seve seve bu deliliği kabul ederim o zaman...

✨✨

Derin’e hiçbir zaman yalan konuşmamıştım, ama Kaan’ın yanına gideceğimi öğrenmesi dostluğumuza zarar verebilirdi bu yüzden bir şey diyemedim.

Ben ve Doğu yan yana oturuyorduk, Kaan ise karşımızda oturuyordu.

Doğu “Tesadüfen karşılaştınız ve aşık oldunuz, nasıl ama?”

Ters ters baktım, “Hayatımda gördüğüm en saçma fikir, çok klişe,” dedim.

“Katılıyorum,” dedi Kaan. Ne katılıyor mu bana, ah herkes duydu mu?

Doğu “Romantikleştirelim o zaman; yağmurlu bir havada aynı anda taksiye bindiniz...”

“Lütfen, sus!” dedim. Adamın kapısında arabadan geçilmiyor.

“Geçen sene babanın düzenlediği şirketinizin yıl dönümünde tanıştık. Henüz yeni olduğu için, birbirimizi tanıma sürecindeyiz, deriz.” Diyen Kaan’a odaklanmıştım, sesinin tonu oldukça etkileyiciydi.

Doğu, “İşte bu!” diye bağırmasıyla kendime geldim.

“Katılıyorum,” dedim. “Bir sorunu daha çözüme kavuşturduğumuza göre ben kaçar,” diye devam ettim.

Doğu “Nereye?” diye sordu, Allah’ım bunu merakını n’apcaktık.

“Evime gitme vakti Doğu’cum!” dedim.

“Burada kal, yarın beraber geçerdik,” diyen Doğu’ya baktık. Kaan da benim gibi şaşkın şaşkın bakıyordu.

“Ev, senin mi? Hayır, değilse uzatma!”

“Cevap ver şimdi,” dedi Kaan.

Yüzünde gülümseme oluştu, gamzeleri mi varmış!? Yüzünü asmak yerine neden donuk bakmayı tercih eder ki?

“Aşk olsun, senin benim mi var? Ah kalbim kırıldı,”

“Tamam, tamam kalacağım yeri göster bana,” dedim.

“İşte bu! Benimle gel,” diyen Doğu’yu takip ettim.

İkinci katta, sağ taraftaki odayı gösterdi. “İşte burası, bir şey olursa koridorun sonunda Kaan’ın odası var, yatarken rahatsız edilmeyi sevmiyorum.” Dedi. Çatlak ya!

“Özellikle seni rahatsız edeceğim,” dedim ve içeri geçtim. İçerisi çok eski bir kokuyu hatırlattı bana, kokuyu içime içime çektim. Sekiz yaşımdaki o kiraz kokusu...

Anılar, ölmüyordu işte bende geçmişi bırakmayı isterdim, ama geçmiş beni bırakmıyor ki, ruhuma açtığı yaralar derinleşiyordu.

Yatağa uzanacağım sırada dengemi kaybettim ve komodinin üstündeki lambaya elim çarptı, gerisi yok.

 

 

Loading...
0%