Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@kelebekruhhu

Gözlerimi yavaşça açtığımda, Kaan pencereden dışarı bakıyordu. Sol kolumda serum vardı.

“Ayakta mı dikileceksin?” Diye sordum.

“Uyanmışsın,” dedi ve yanıma yaklaştı.

“Evet,”

“İyi misin?”

“Evet, iyiyim. Sen nasıl fark ettin?”

“Bir şeyin devrilme sesini duyduk ve sana seslendiğimizde cevap vermedin.” Dedi endişe duymuş muydu acaba?

“Nasıl olduğunu bende hatırlamıyorum,” dedim.

“Herhangi bir hastalığın var mı?” Diye sordu.

“Hayır, serum bitti çıkartabilir miyiz, artık?”

Doktoru çağırmak için aşağı indi. Geçmişimde çok fazla panik atak krizleri geçirdim, burada öyle bir durum yoktu.

Kaan, Doğu ve doktor geldi.

“Geçmiş olsun Alaca hanım, nasıl hissediyorsunuz kendinizi?” diye sordu.

“Teşekkürler, iyiyim.” Dedim.

Serumu çıkardı ve Kaan kapıya kadar eşlik etti.

Doğu “Kızım, çok korkuttun bizi,” dedi.

“Neden korktunuz, siz öldüremediğiniz için mi?” dedim alay ederek.

“Evet canım, bu yüzden sakın benden habersiz ölme!” dedi.

Yüzümüzde gülüşmeler oluştu, samimi bir gülümseme.

Yataktan doğruldum. Doğu yanıma oturdu.

“Merak ettiğim bir şey var, sorabilir miyim?” dedim, çekingen bir tonla.

“Tabii istediğini sorabilirsin,” dedi.

“O gün şirkette bir şey fark ettim... Hm, neden ikinizin de geçmişe dair bir şeyi yok!?” dedim.

Doğu, şaşkınlıkla bana baktı. Ben o gün onlarla ilgili tüm verilere ulaşmak isterken, aslında hiçbir şekilde geçmişe dair bir bilgi yoktu.

“Sen kendini ne sanıyorsun?” diye gürledi Kaan, kapıdan içeri girerken.

“B-bben sadece...”

“Sadece ne lan sen kimsin? Yarından sonra tüm irtibatımız bitecek!” dedi ve çıktı.

Doğu “Bunu yapmamalıydın!” Diyerek çıktı.

Ben bir şey yapmadım ki veriler zaten ortadaydı. Onları düzenlediğimi söyleyecektim...

✨✨

Sabah, baş ağrısı ile uyandım. Dün gece doğru düzgün uyuyamadığımdan. Yataktan çıktım, banyoda ellerimi, yüzümü yıkadım.

Etrafa baktığımda hiç ses yoktu. Mutfağa geçtim ve limonlu su içtim ve ada tezgahın üzerinde bulunan kalem ve not kağıdına “Akşam yedi de konum atacağım yerden alırsınız beni.” Yazıp görebileceği yere, oturma odasında bulunan masanın üzerine bıraktım.

Kendi evime geldim. Kısa bir süre önce taşınmıştık. Ankara’da yaşıyorduk. Ailem iş için Amerika’ya gitmişlerdi. A annem demiş iken hemen aradım.

“Alo, anneciğim,”

“Canım, nasılsın?”

“İyiyim, çok özledim sizleri ne zaman geliyorsunuz?”

“İşleri halledince hemen geleceğiz, bizde seni çok özledik canım kızım” diye söze atladı babam.

“Baba! Çok uzadı ama,” dedim, şımarık küçük bir kız gibi.

“Senin için hemen halledeceğiz, şimdi kapatmamız lazım, seni seviyoruz.” Dediler. “bende sizleri seviyorum.” Dedim ve kapattık.

Doğduktan bir saat sonra yetimhane kapısına bırakılmışım. Benden beş yaş büyük olan Bartu beni bulmuş ve o günden beri bizim yetimhanede çalışan Melek anne ile hep yanımdaydı. Ben onunla büyüyecektim, hatta evlenecektim! Ama gel gör ki sekiz yaşımda evlatlık verildim. Kenan ve Derya anneye. Ankara’da yaşıyorlardı ve beni de oraya götürdüler. İtirazımız hiç işe yaramadı. Bartu söz vermişti on sekiz yaşında olduğu zaman gelip beni alacaktı ama yetimhanede çıkan yangın sonucu Bartu ve Melek anneyi kaybetmiştim...

✨✨

Saat 6:00 olmuştu, Kaan ile muhatap olmamak için Doğu’ya konum attım ve benim hazırlanmam için çağırdığım makyözler gelmişti.

“Hoş geldiniz, Emine hanım,” dedim. Emine hanım çok ünlü bir makyözdü ve iki çalışanı ile birlikte gelmişti.

“Hoş bulduk, Alaca hanım, dilerseniz önce kıyafetinizi giyin ona göre makyaj ve saçınızı yaparız.” Dedi.

Kıyafet odasına girdim ve siyah tek omuzlu, büzgü detaylı mini elbiseyi üzerime geçirdim.

“Çok şık bir elbise, Alaca hanım,” dedi.

“Teşekkür ederim,”

“O zaman, mavi gözlerinizi ortaya çıkaracak bir makyaj yapalım,” dedi.

“Tamam,” dedim ve makyaj masasının yanında bulunan pufun üstüne oturdum.

Emine hanım ve yardımcıları ile birlikte abartı olmayacak şekilde makyaj yaptılar ve sıra saçlarıma geçildi.

Uzun saçlarımı, dağınık bir topuz yaptı. Ve akşama hazırdım.

Emine hanım ve yardımcılarını kapıya kadar eşlik ettim.

Şoförüm olan Murat’a gece beni almasını söyledim. Kapıda beni bekleyen Kaan ile göz göze geldim ve ona doğru gittim. Kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. “Bakman bittiyse gidelim!” dedim.

“Geç arabaya!” dedi. Baktığını itiraz etmedi.

Yola koyulduk ama ikimizde konuşmadık. Böylesi daha iyiydi.

Davetin yapılacağı mekana geldik. Açık alanda olan davette Kaan’ın koluna girerek giriş yaptık.

Bu tarz davetlere alışkındım. Babam ve annem çok ünlü ayakkabı tasarımcısı. Burada bulunan herkes çok ünlü kişilerdi fakat Kaan buraya nasıl gelmişti, onu bilemiyorum ve çok merak ediyordum. Daha önce hiçbir davette karşılaşmamıştım bi’ anda nasıl hayatıma girdi?

Kaan “Sorun nedir?” diye sordu.

“Daldım, sadece,” dedim.

“İyi akşamlar,” diyen Doğu’ya baktım ama cevap vermedim. Yanıma geldi “Küs müyüz?” dedi kırılgan bir ifadeyle.

“Küsecek kadar yakın değiliz,” dedim.

Ardımızda Kaan ile bir adam konuşuyordu. Ardıma baktığımda aile dostumuz olan Adnan amcayı gördüm.

“Alaca!” dedi.

“Adnan amca!” dedim ve sarıldık.

“Siz nereden tanışıyorsunuz?” dedi.

Kaan yanıma geldi ve elimi tuttu, beklemiyordum bu hareketi.

“Sevgilim, olur.” Dedi.

“Kızım, ne zamandan beri?” diye sordu çünkü kendisi Akın’ın babasıydı.

“Daha yeni ve birbirimizi tanıma yolundayız.” Dedim.

Buruk bir gülümseme ile “anladım,” dedi, ayrıldı yanımızdan.

Elimi hemen elinden çektim. “Ne yaptığını sanıyorsun?” Dedim kısık sesle.

“Sevgili olduğumuzu herkese ilan ediyorum, önceliğimiz Akın’ın babası!” dedi.

Bu kıskanmış mıydı?

“Ne alakası var?” dedim.

“işime karışma!” dedi ve başka adamların yanına gitti.

“Bunun ergenliği daha bitmedi mi?” dedim.

Doğu ile gülmeye başladık.

Zaman geçmek nedir, bilmiyordu. Hava artık kararmıştı. Kaan yanımıza doğru geliyordu. Tribi bitti sanırım!

Boş boş çalan müziği dinlerken “Alaca!” diyen sese baktım. Annem ve babamdı. “Anne! Baba!”

“kızım,” diye önce anneme sonra babama sarıldım.

“Ama siz nasıl bu kadar erken geldiniz?” dedim.

“Sen, özledim deyince dayanamadık.” Dediler. Ama bunlar bal olsaymış! İkisine birden sarıldım. “Çok güzel olmuş benim bebeğim,” diyen babamdı. Ben çok şanslıydım birilerini kaybettim ama yerine iki mükemmel insan kazandım.

“Sizi tanıştırmak istediğim iki kişi var,” dedim ve masamıza doğru geçtik.

“Doğu ve Kaan! Bunlarda annem ve babam,” dedim.

Kaan, yanıma geldi. Babamın ve annemin elini sıktı. “Memnun oldum, bende Kaan! Alaca’nın sevgilisi,” dedi. Tabii ben yine bir şok!

“Bende Doğu! Sadece Doğu!” dedi.

Babam ve annem bize dikkat kesmişlerdi. “Böyle öğrenmenizi istemezdim,” dedim.

“Ah, hayır şaşırdık sadece!” dedi annem.

“Bunu evde konuşuruz,” dedi babam ve konuyu kapattı.

Kaan ise sınırları zorluyor gibiydi. Elini belime attı. Rahatsız olduğumu belirtmeye çalışsam da bırakmadı. Hareketli müzik değişti ve yerine romantik bir müzik konuldu.

Babam, annemi dansa kaldırdı. Kaan ise beni...

“Ben söyleyecektim, sen değil!” dedim dans ediyor iken.

“Fark göremiyorum,” dedi. Ah cidden deli edecek beni.

Kaan kontrol amaçlı gizli bir kulaklık takıyordu, yanımızdan ayrılırken Doğu bana da uzatmıştı. Korumaların her söylediği anlaşılıyordu.

“Polisi arayan, kişiyi tespit ettik, Kaan bey!” dedi. Ve “Alaca Karadağlı” diye devam etti.

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%