Güney kapıyı gri eşofmanı ve açık mavi oversize tişörtüyle açtı. Duştan yeni çıktığı için saçları dağınıktı ve boynunda havlusu vardı. Onu aylardır net bir şekilde görmediğimi fark ettirecek kadar değişmişti. Yüzü daha aydınlık, saçları daha siyah, gözleri daha yoğun kahverengi ve her nasılsa boyu falan da daha uzun görünüyordu. Karşı villamda oturmasına ve aile dostumuzun oğlu olmasına rağmen geçen yıl İzmir’e ilk adım attığım günden yaz tatiline kadar yalnızca birkaç kez doğru düzgün iletişim kurduğumuzu fark etmiştim. Yüzüne bile bakmamış mıydım gerçekten? O da benimkine bakmamıştı ki... Birbirimizle görüşme ihtiyacı hissetmemiştik ve sanırım evlerimizin yakın olduğunu bilmenin iyi gelmesinden başka bir ortak noktamız da yoktu.