Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@korelimmoments

“Güney bu kadar lezzetli yemek yapabildiğini bilmiyordum,” dedi Elif afiyetle ekmek arası sucuk gömerken.

“Gerçekten Güney, biz de bunca gündür Miray ne yapıyor acaba diye aramızda endişeleniyorduk, siz bizden iyiymişsiniz canım,” diye ekledi Sinem. O sırada açtığımız kırmızı sofra şarabından da bir yudum alıp keyiften dört köşe olmuştu bile.

Bu esnada Beste’nin muhabbetten ve Güney’le bizim baş başa kalmamızdan ne kadar hoşnutsuz olduğunu belli edercesine sandalyesinde kıvranıp tabağındakileri tırtıklaması kesinlikle klişeydi ve Amerikan filmlerindeki huysuz sarışın zorba kızları andırıyordu. Başlarda gıpta ettiğim bu kızı gittikçe daha sığ ve şekilci bulmaya başlıyordum. Geldiğinden beri hiçbir şey yemeyecek kadar aldığı kalorilere dikkat ediyor ama bir yandan da eforsuz bir güzelliği varmışçasına cool hareketler yapıyordu. Sosyal medya fenomenliği böyle bir şey ise pek de cool sayılmazdı. Onu kafama takmamaya çalışıyordum.

“Herkese afiyet olsun, geldiğiniz için çok mutlu olduk,” dedi ve tüm vücudumun şokla karışık bir heyecanla sarsılmasına sebep oldu Güney. Bir anda biz olmuştuk. Elif ayran içecekken ağzı açık kalakalmıştı, Sinem çatalını havada unutmuştu, Berk’in suratıysa aşırı komik bir hal almıştı. Bir anda biz mi olmuştuk??

Beste’nin yanında okları üzerime çekmeyi ya da Deniz’le olduğum zamanlardaki gibi gereksiz gelin güvey olup hayal kırıklığına uğramayı hiç de arzulamıyordum. Kararlı bir sinirle konuyu değiştirmeme en çok Beste’nin sevineceğini tahmin etmeliydim.

“Sizinle konuşmak istediğimiz konuyu biliyorsunuzdur, yemekten sonra ufak bir ateş yakıp etrafında dinlenirken şu Onurcan konusunu hep birlikte konuşalım diyorum, ne dersiniz?”

Sağ yumruğumu hafifçe sıkarken kararlı duruşumda devam etmeye ve özgüvenli görünmeye çalışmıştım ve başardığımı düşünüyordum ki elinde telefonuyla yüzüme bile bakmadan Beste atladı “Siz değil yani sen konuşalım diyorsun öyle mi?”

Ve yine ortam buz kesmişti. Gerginlikle içimde tuttuğum bana güç vermesi gereken nefesi de bıraktım. Bu ekibin birbirine uyumlanması biraz sürecek gibi görünüyordu. Kalan şarabımı bir dikişte yuvarlayarak gözlerimi devirdim ve hafif sarhoş olmanın da verdiği özgüvenle ve ortamın gerginliğinden gelen bıkkınlıkla Beste’ye doğru yaklaştım:

“Ben burada başımız kafayı Güney’le bana takmış bir psikopatla belada diyorum sen bana kişi zamirleri dersi veriyorsun Beste,” dedim. O anda Güney’in gözlerinin karanlıkta bile ruhumu delip geçtiğini hissedebiliyorum. Tüm vücudum titremişti. Sinir, korku, gerginlik, heyecan ve merak. Hepsini aynı anda yaşıyordum ve yaşadığım bu duygulara Güney de yakından tanık oluyormuş gibi hissediyordum.

Son cümlemden sonra Sinem olaya el atmıştı ve hepimize bi tarafımızı kaldırıp ortalığı toplamamıza yönelik emir verdi. Tepeden gelen bu kıymetli emire Beste dışında herkes uymuş gibi görünüyordu.

Gecenin ilerleyen saatlerinde ateş başında müzik dinleyerek oturuyorduk. herkes kendi dünyasına dalmış bir şeyler düşünüyor gibi görünüyordu. Sessizliğimizi Volkan bozdu.

“Gidip dalayım ben şu Onurcan’a ya ne kadar zor olabilir ki ondan kurtulmak,” dedi. Cümlesindeki ve ses tonundaki saflık ve samimiyet beni güldürmüştü.

“Saçmalama oğlum. Adam aile dostumuzun çocuğu diyorum sana hiç mi dinlemedin beni? Çocuğa zarar veremeyiz. Ayrıca o çocuk hasta bunu böyle görmek ve onu zekamızla mümkünse alt etmek zorundayız.” diye Volkanı tersledi Güney. Ona bu kadar çıkışmasına aslında gerek yoktu ama oldukça asabi davranmasından Güney’in de çözüm bulamadığını ve bundan dolayı sinirli olduğunu anlayabiliyordum. Hepimiz kafa yormaya devam ederken Beste’den yine yalnızca kendi çıkarları doğrultusunda bir öneri geldi:

“Yaa of Güney, Miray’la aynı evde yaşamasaydınız bunlar olmayacaktı. Zaten Covid var bir süre Amerika’ya gidelim bu sayede ikinizi de unutur işte,” diye geveledi yarım saat önce Berk’e zorla hazırlattığı sıfır kalorili kokteylini yudumlarken.

“Bu bir seçenek değil Beste, Miray’ı risk altında bırakmıyorum,” dedi Güney.

“Sana taşınarak seni risk altında bırakan oydu ama,” derken ortamda ben yokmuşum gibi rahattı Beste. Üstelik saçlarıyla falan oynuyordu. O derece rahattı. Sinirden dudaklarım büzülmeye başlamıştı. Elif bana kaş göz işaretleri yaparak beni sakin tutmaya çalışıyordu ama işe yarıyor gibi görünmüyordu.

“Ona taşınmamın benim için risk oluşturacağını belirtmeyen Güney’di. Böyle tartışmaya devam edip vakit kaybedeceksek ben yatmaya gidiyorum,” diyerek ateş başından kalktım. Artık Beste’ye tahammülüm kalmamıştı. Ortamda ne işi olduğunu anlamıyordum. Güney’le ilişkilerini anlamıyordum. Kız bana sadece rahatsızlık veriyordu.

Homurdanarak yukarı çıktım ve elimi yüzümü yıkayıp yatağıma geçtim. Elif ve Sinem’le aynı odayı paylaşacaktım ve onların yerlerini de hazır edip yatağıma geçtim. Telefonum bir süredir odada şarjda duruyordu ve annemlerden çağrı var mı diye bakmayı unuttuğumu hatırlayıp panikle telefonu elime aldığımda whatsapptan gelen mesajı gördüm. Numarayı tanımıyordum ve mesajın içeriği gecemi mahvetmeye yetmişti:

“Canımı sıktığınız için canınızı sıkacağım.”

Loading...
0%