@korelimmoments
|
Güney evimden ayrıldıktan sonra yatakta tavanı izleyerek bir süre daha kara kara düşünmeye devam ettim. Beynim uyuşmuş gibiydi. Bana kısacık sürede o kadar yoğun duygular yaşatıyordu ki o duyguları sindirmek için uzun uzun molalar vermem gerekiyordu. Kısacık görüşmemizde hem dehşete düşmüş hem de öpücüğün yarattığı ateşle yanıp yanıp sönmüştüm. Kalbim titriyordu aynı zamanda ciğerim yanıyordu. Güney’in bende yarattığı anlam günden güne hatta bazen saat saat değişiyordu. Bir süre sonra Yasemin aradı. Haftalar önce onu Onurcan konusuyla alakalı bilgi toplamakla görevlendirmiştim ve ona güvenmiştim. O kadar uzun zamandır bana dönmemişti ki adını bile unutmak üzereydim. Tam bir hayal kırıklığıydı. “İyi günler Miray Hanım, umarım müsaitsiniz,” dedi ben daha telefonu kulağıma götürür götürmez. “Müsaitim Yasemin evet ama beni aramakta çok geç kaldın bu birincisi, benimle paylaşabileceğin şeyleri çoktan sosyal medyadan, oradan buradan duydum zaten,” dedim. Hala nezaketimi koruyor olsam da, Yasemin’in sesimdeki tepki tonunu yakalayabilmesi için dedektif olması şart da değildi. “Miray Hanım, izin verin sizi evinizde ziyaret edeyim. Oradan buradan edindiğiniz bilgiler belki yeterli gelmeyebilir,” dedi. İşini yaptı parasını istiyordu tabi. Hakkıdır diye geçirdim içimden. Bu kadar geç kalmasaydı zaten sorun etmezdim muhtemelen. “Bugün çok halsizim Yasemin, kısa sürede uğrayabilirsen çok sevinirim,” diyip telefonu kapattım ve balkona çıkıp kendimi biraz hava almaya zorladım. Yasemin’in söyleyebileceği hiç bir şeyin artık ilgimi çekeceğini düşünmüyordum. Güney gittiğinden beri yanağıma değen dokunuşların hapishanesinde çürüyordum. Balkondan içeri girdiğimde telefonuma ardı ardına gelen mesajları gördüm. Hepsi Yasemin’den geliyordu. Buraya gelene kadar beni zinde tutmak için fotoğrafları yolluyordur muhtemelen ya da sosyal medya ekran görüntülerini atıyordur diye düşünüp telefonu elime aldım. Hala mesaj gelmeye devam ediyordu. Ekranı açıp Yasemin’in yolladığı ilk mesajı bulana kadar bir kaç saniye geçti. Gönderdiği ekran görüntüleri Elif’in uzaktan çekilmiş çıplak fotoğrafları ile başlıyordu. İstemsizce küçük bir çığlık atıp elimle ağzımı kapattım. Gizli kamera açısı olduğu belli olan görüntüler resmen Elif’e aitti. Kendi evinde duştan çıkarken bornozla ve bornozsuz görüntüleri vardı. Karanlıktı ama o olduğu belli oluyordu. Fotoğraflarda inmeye devam ettim. Bu sefer neler olup bittiğini tam olarak anlamadan peşin hüküm vermemeye kararlıydım. Sinem ile alakalı ekran görüntülerini hızlıca taramak için telefonu bir aşağı bir yukarı kaydırıp duruyorken Yasemin’in yazdıklarını kaçırıyordum. Aynı zamanda yaşadığım kaos ve adrenalinden başım da dönmeye başlamıştı. -”Burada Onurcan’ın Elif’i çıplak fotoğraflarını internete yaymakla tehdit ettiğini görebileceğiniz bazı mesajlar paylaşıyorum sizinle. Bu mesajları Elif Hanım’ın dava dosyasından bir avukat arkadaşım aracılığıyla bulabildim. Dosyalarda gizlilik kararı var, lütfen olay çıkarmadan önce bekleyin Miray Hanım” Şu an yolda olan Yasemin, attığı ekran görüntüleri ve fotoğrafların arasına beni yönlendireceğini düşündüğü bir takım mesajlar bırakmıştı. Telefon ekranını biraz daha aşağı kaydırdım. Sinem’in de yarı çıplak pozlarını yakalamayı başarmıştı. Bu fotoğraflar bana bile geldiyse, kimlerin eline geçmiştir diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Onurcan Elif ve Sinem’i bu şekilde bir rezaletle tehdit etmişti demek… Ben yaşadığım yeni şokları sindirmeye çalışıyorken Yasemin sonunda gelmişti. Telaşlı bir şekilde içeri girip beni omuzlarımdan tuttu ve nazikçe sarsarak kendime getirmeye çalıştı. “Miray Hanım, siz neden Türkiye’ye döndünüz? Bu adam manyak! Eğer araştırmaya dahil olduğum anlaşılırsa bana bile kafayı takabilir. Miray Hanım! Size diyorum neden döndünüz ülkeye!” derken beni daldığım boşluktan geri çevirmeye çalışıyordu Yasemin. Bir kaç saniye nefes alıp kendime gelmeye çalıştım ve kendimi zorlayarak ona cevap verdim: “Çünkü konumum açığa çıkmış zaten Yasemin…” diyebildim. “Miray Hanım anlamıyorsunuz. Kişileri çıplak fotoğraflarıyla tehdit etmesi yaşanan tek şey değil. Bu kişilerin avukatlarına da hayatı zindan etmiş. Elif Hanım’ın avukatı davayı bırakmış. Neden bıraktığını sorduğumda aldığı tehditlerden yıldığını söyledi. Avukatların bile hayatlarıyla o kadar uğraşmış ki iş alamayacak hale gelmeye başlamışlar. Sinem ve Elif Hanım’ların başına gelenler muhtemelen sadece şantajla sınırlı değil,” dedi. Konuşurken nefes nefese kalmıştı. Bir yandan evin içinde telaşla yürürken bir yandan telefondan hala yeni bir şeyler bulup beni bir şeylere ikna etmeye çabalıyordu. Oysa beni bir şeye ikna etmesine gerek yoktu. Ben zaten çoktan hayatımdan nefret etmiştim. Üst kata çıkan merdivenin birinci basamağına çöküp kalmıştım. Dedektif Yasemin volta atarak nefes nefese konuşmaya devam ediyordu. “Mesela mesela şu fotoğrafa bakın. Volkan diye birisi var Güney Bey’in yakın arkadaşıymış,” diye girdi konuya. “Evet Yasemin tanıtmana gerek yok hepsini tanıyorum,” dedim sinirle saçlarımı karıştırırken. “Hah işte bu adam mesela evlenmek üzereyken evleneceği kız tarafından terk edilmiş Miray Hanım,” dedi ve olayı kafamda tartabilmem için biraz es verdi. “Bunun da mı Onurcan’la alakası var diyorsun yani,” dedim ağlamaklı bir sesle. Çıldırmak üzereydim. “Kızın ailesine Volkan’ın hayatını ifşa etmiş. Volkan’ın partilediği, ot ve alkol kullandığı, bu kızdan önce başka kızlarla takıldığı partileri bulup tek tek göstermiş. Kızın ailesi de çok muhafazakarmış, kız bu durumu düğün öncesi dengeleyemeyince ayrılmak zorunda kalmış,” dedi. Başka birisi anlatırken Onurcan’ın yaptıkları kulağa çok basit manipülasyonlar gibi geliyordu. Ama 20li yaşlarının başındaki genç insanların hayatlarını mahvetmek gerçekten kolaydı değil mi? Hele de bu toplumda. Kötü olmak ve insanları şantajlamak çok ama çok kolaydı. Üzerine master yapsam heralde kötülüğe dair bu kadar geniş bir repertuarım olmazdı diye düşünüyordum bir yandan. Çok basit, çok yaratıcı, ince ince işlenmiş kötülüklerle herkesin hayatını tek tek mahvetmişti Onurcan. “Dahası da var, daha çok şey var Miray Hanım,” dedi Yasemin. “Hepsine bakacağım,” dedim yılgın bir sesle. “Sadece öncelikle bana şunu söylemeni istiyorum, bu insanların benden bu kadar nefret etmesinin tek sebebi Onurcan’ın onlara hayatı zindan etmesi mi?” diye sordum. Örneğin Güney, benden neden bu kadar tiksiniyordu. Arkadaşlarım neden telefonuma çıkmıyordu? Uzun bir sessizlik oldu. Yasemin yere bakıyordu. Ellerini arkada birleştirmiş resmen yere bakıyor ve gözlerini benden kaçırıyordu. “Konuş Yasemin!” diye bağırdım. Artık nezaketimi de koruyamıyordum. Benim de içimden bir Güney siniri çıkmıştı sanki. Güçlü bir yutkunmadan sonra söze girdi Yasemin: “Siz Kanada’ya gitmeden önceki gece Onurcan Beyle telefonda konuşmuşsunuz,” dedi. “Evet konuştum, ne olmuş yani?” dedim. Gözlerim kocaman açılmış gelecek olan şok dalgasına bedenimi hazırlıyordu. “Onurcan Bey o telefon konuşmasında, onun sizi rahat bırakması için herkesin hayatıyla ilgili zayıf noktalarını ve hassas bilgilerini kendisiyle paylaştığınızı ve tüm bu fikirlerin aslında sizden çıktığını söylemiş,” dedi. Yasemin bile şüpheli bakışlarını saklayamıyordu. |
0% |