Yeni Üyelik
32.
Bölüm

32. Bölüm

@korelimmoments

MİRAY

Yıllar sonra, sonunda ve ilk kez Güney’in dudaklarıyla buluşmuştu dudaklarım. Önce kendimi çok garip hissetmiştim ve neredeyse kendimi çekip vazgeçmek üzereydim. Onu deli gibi arzulasam da bu kadar uzun zamandır tanıdığım biri ile öpüşmek aynı zamanda garip gelmişti. Ne yapacağımı bilemeyip panik olduğum anda vücut dilimi okuyan Güney, beni belimden tutarak kendisine çekti ve benim başlattığımdan daha tutkulu bir öpüşmeye evriltti.

Garipti, kalın dudaklarına değen dudaklarımın kayboluşu garipti mesela. Ürkekliğim ve oradan hemen kaçmak isteyişim çok garipti. Tüm bunlar olurken ahenk içinde hala öpüşmeye devam ediyor olmamız daha garipti.

Çekiciydi… Bir daha ona nasıl karşı koyacağımı bilemememe sebep olacak kadar çekiciydi. Sanki kocaman bir mıknatısla göğsüm onun göğsüne, kollarım onun kollarına, dudaklarımsa onun dudaklarına çekilmeye devam edecek gibiydi. Kokusu, tadı, dokunuşu, vurdumduymaz karizmasıyla her şey şu an beklenmedik derecede çekiciydi.

Ve son olarak üzücüydü. Bir kere ona dokunmanın tadına vardıktan sonrasını asla planlamamıştım ve bu anın bu kadar güzel olması çok üzücüydü. Onun için güzel olup olmadığını bilmemek çok üzücüydü. Bu anı kafamda bir milyon kere yeniden yaşayacağımı bilmek hele en üzücüsüydü.

İşte Güney’le öpüşmek tüm bunların hepsiydi ve hatta daha da fazlasıydı belki.

Yıllardır bu açıdan dokunmak istediğim kaslı kollarını sarmıştım ve parmaklarım yavaşça yukarı çıkmaya çalışıyor, yavaş yavaş boynuna yaklaşıyordu. Bu esnada Güney beni belimden daha sıkı sararak kendine çekiyordu.

Vücutlarımız tamamiyle bir olduğu an kendimi zorlayarak bir karar vermem gerekti.

Güney’in vücut dilinden anladığım kadarıyla, o da beni arzuluyordu. Ama aynı zamanda benden nefret ediyordu ve bunun için çok haklı sebepleri de vardı. O yüzden bir karar vermem ve acilen bunu uygulamam gerekiyordu. Ondan alacağımı almıştım, masum ve biraz da şehvetli bir öpücük. Bundan fazlasını ise haketmiyordum.

Güney’in hayatında bu şekilde bulunmam, onunla sevgili olmam ona sadece zarar verirdi. Öncelikle onu Onurcan’dan kurtarmam, sonra kendimi temize çıkarmam ve sonra eğer hala hayatında kimse yoksa ve beni isteyecek olursa yeniden onla bir araya gelmem gerekiyordu.

Bunun için şimdilik ikimizin de canının yanması gerekecek gibiydi. Ama zaten yıllardır boş yere canımız yanmıyor muydu? Yıllardır herkes benden boş yere nefret etmiyor muydu? Bu sürecin biraz daha uzamasında hiç bir sakınca yoktu.

Güçlü olacaktım. Öncelikle Güney’e karşı koyabilmek için güce ihtiyacım vardı. Ve güçlü olacaktım, aynı şekilde kötü itibarımı sürdürerek Güney’i kendimden uzak tutmak için daha fazla güce ve dirayete ihtiyacım vardı.

Son bir iç çekişle, gözümden akan bir damla acı dolu yaşı da elimin tersiyle silip ona göstermemeye çalışarak onu kendimden ittim.

Bu kadar zor olacağını asla tahmin etmemiştim.

Suratındaki acı dolu şok ifadesini görmek beni daha da incitmişti.

“Neden beni kendinden uzaklaştırıyorsun, yanlış bir şey mi yaptım?” dedi yumuşacık bir sesle. Ah keşke Kanada’dan beni almaya gelen ve bana zorbalık yapan o kaba ve sert Güney modunda olsaydı şu an, her şey gerçekten daha kolay olabilirdi.

“Yanlış bir şey yapmadın, bu yaptığımız zaten yanlış. Başlatan ben olduğum için özür dilerim. Bir şey denemiştim ama umduğumu bulamadım,” dedim umursamaz olmaya çalışan bir sesle. Ve eş zamanlı olarak omzumu silktim.

“Ne saçmalıyorsun Miray, az önce yaşadığımız şey karşılıklıydı. Hissettiğim şeyleri sen de hissettin öyle değil mi?” dedi. Daha hızlı konuşuyordu ve hafiften panik olmuş gibi bir hali vardı.

“Pek öyle bir şey hissetmedim Güney, dediğim gibi b-b-en özür dilerim,” deyip yanından hızla uzaklaştım. O son kekeleme ve ufak ses titremesi olmasa her şey iyiydi.

Yaptığım her şey çok bencilceydi. Onu bu şekilde öpmem ve kafasını karıştırmam hiç doğru gelmiyordu. kalbim her saniye daha hızlı ve daha suçluluk içinde atıyordu.

Kafamı toplamalıydım. Kendi evimden kaçıyor da olsam buradan uzaklaşıp kafamı toplamalı ve Onurcan’ı bulmalıydım.

Titreyen ellerimle telefonumu açarak tekrar Yasemin’i aradım.

“Bana derhal Onurcan’ın yerini bul.”

Loading...
0%