Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@kupakizii

Güneş parlar mıydı bir gün bizim gibiler için? Ben kirliydim.
Ben kötüydüm.
Ben en kötüsüydüm.
Hangi abla kıyardı kardeşine? Yanlışlıkla hangisi öldürürdü? Hangisi kanı daha 10 yaşında bulaştırırdı ellerine?
Bu benim hikayem.
Bu hayata tutunmak zorunda bırakılanların, kül oluncaya kadar intikam ateşiyle yananların hikayesi.
Bu hikaye herkesin kendinden bir parça bulabileceği bir hikaye.
Bu hikayede mutlu son yoktu, bu hikayenin kötü karakteri bendim.

- 3 sene önce. -

"İyi bak bu görüntülere." Dedim telefonu cezaevi müdürünün gözüne tutarken. Demir ensesini daha sıkı tutarak telefona yaklaştırdı. Telefondakiler karısı ve kızından başkası değildi. Onlara zarar vermeyecektik elbette ama sadece gözü korkmalıydı.

"Bu dosyaları size veremem." Dedi zorlukla konuşarak. "Hepsi kırmızı listede adı geçen suçlular. Ülkeyi mahvedebilecek dosyalar. Lütfen beni bırakın."

"Dosyalar kimseye geçmeyecek, Yaralılar zaten tarih oldu. Sadece inceleme yapmamız gerek. Veriyor musun? Vermiyor musun?"

Korku dolu bir nefes verdi. "Kasanın içinde. Parmak iziyle açılıyor. Bırakın açayım"

Lafını bitirmeden Demir onu sürükleyerek kaldırıp kasanın önüne getirdi. Yüzümüzde maske vardı, tanınmıyorduk. Parmağını kasaya yaklaştırdığında küçük kasa açıldı. İçerisinde kırmızı kapaklı 4 dosya vardı.

Yaralılar.

Demir onu yeniden koltuğa oturttu.

"Bırakın karımı ve kızımı artık. Korumalarım birazdan toplanır buraya."

"İşleri uzun onların." Dedim maskenin altından gülerek. "Anlat. Kim bunlar?"

"4.. 4 kişiler. Kendilerini polis ve dedektif zanneden 4 seri katil. Polisten önce hedefleri temizliyorlar ve bu yasal değil."

İlk dosyaya gözüm çarptı. Bir kadındı. Boya olduğu belli olan kırmızı saçları vardı.

"Açelya Yaman. Aralarındaki tek kadın. Sürtüğün teki." Dedi tükürür gibi. "Geldiği günden beri kadınlar koğuşunu birbirine kattı, 6 kişiyi öldürdü, 3 kişiyi intihara sürükledi. 5 kez koğuş değiştirdi çünkü kendi kendine düzenek kurup hepsini patlatmaya çalıştı. Akli dengesinin kısmen yerinde olmadığını düşünüyoruz."

"Ege Yaman. Herif tam bir psikopat. Öfke problemi var. Tek kişilik hücrede tutuluyor. Açelya Yaman ile sevgililer muhtemelen. Her gün kriz geçiriyor. En uzun müebbeti o yedi. 5 gardiyanımızı zehirledi. Kimi kimsesi yok."

"Kuzey Yaman. En küçükleri. Çocuk gibi davranıyor." Hafifçe güldü. "Sağlam bir katil; benden önceki müdürü öldürmüştü, ben 2 sene önce atandım. Müdürü öldürebiliyor ama geçen gün yemekhanede aşçılara yemek yapmasında yardım etti. Çocukluğu yurtlarda geçmiş. O yüzden gelişememiş pek, soytarı."

"Ateş Yaman." Yüzünün aldığı ifade anında değişti. "Liderleri, 3 senedir ağzından tek kelime çıkaramadık. En rahat duranı o çünkü fazla zeki. En az ceza onun. Hakkında hiç bir şey yok diğerlerini biz kendimiz yakaladık ancak Ateş kendiliğinden teslim oldu."

İlginçti bu.

Dosyaları alırken altta bir isim gözüme çarptı.
Çınar Yaman
Üzeri çizilmişti. Ölü müydü?

Ölü olan bir Yaralı benim işimi görmezdi yine de o dosyayı da çantama attım. Demir müdürü tutarken camı açıp kimsenin olup olmadığını kontrol ettim ve elimdeki halatı aşağıya sarkıttım. Bir ucunu kalorifer borusuna bağlayıp Demir'e işaret yaptım.

Müdürün kafasını masaya çarpıp yanıma geldiğinde önce ben ipe tutunarak aşağı sarktım ve kısa bir süre içinde aşağı inip arabaya bindim. Demir de sürücü koltuğuna geçti.

"Şimdi ne yapacağız?" Dedi Demir arabayı çalıştırıp maskesini çıkarırken.

Çenemi hafifçe kaldırdım.

"Sadece doğru zamanı bekleyeceğiz."

--------------------------

"Hedef 3 numaralı odaya ilerliyor." Dedi Ateş hafifçe kulağındaki kulaklığı tutarak. "Açelya durum nedir?

"3 dakikanız var, 3 dakika içinde herkesin burayı boşaltmasını sağlayın. Düzeneği kurdum."

Bu anı bekleyen Kuzey küçük mekandaki sahneye çıkıp mikrofonu aldı.

"Bayanlar baylar! Umarım eğleniyorsunuzdur."

Kalabalıktan ufak tefek çığlıklar döküldü.

"Bayanlar baylar! Eğlencemize kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz ancak daha büyük bir yerde. Sizce de burası fazla havasız değil mi?" İnsanlar onu onaylıyordu. "2 sokak ileride direğin solunda Evde daha büyük bir parti varmış."Ne dersiniz oraya mı kaysak? Herkes beni takip etsin!" Kalabalık Kuzey'in adımlarını takip ederken Ege saatine baktı.

"Son bir dakika kaldı Ateş, söyle acele etsin." Kastettiği Açelya'ydı.

Açelya derin bir nefes aldı, ardından gülümsedi. "Siz de çıkın."

"Kendini falan patlatır umarım yanlışlıkla." Dedi Ege kin dolu sesiyle mekandan çıkarken.

Açelya sayacı başlatmıştı.
Son 4 saniye kalmışken pencerenin pervazından aşağı sallandırdı kendini ve evden olabildiğince koşmaya başladı.

Ev yalnızca birkaç saniye içinde yerle bir oldu.

"Bu seferki gerçekten iyiydi." Dedi Ateş keyifle arabayı çalıştırırken.

"Her zaman."

Ege sıkıntılı bir nefes verdi. "Şimdi nereye gidiyoruz?"

"İşimiz bitti. Eve gidiyoruz. Kuzey nerede?"

Ege sessizliğe gömülürken Açelya yanıtladı sorusunu. "Muhtemelen partiye daldı, sesi soluğu çıkmıyor."

Kimsenin uğramak bile istemeyeceği ama her ihtimale karşı tapusunun şu an ölü iki insana ait olan bir evde yaşıyorlardı. Ateş arabayı durdurduğunda üçü de aşağı indiler.

Kolay kolay kimse bulamazdı evi lakin onları şaşırtacak iki kişi bekliyordu tam karşılarında.

"Ateş Yaman?" Dedi kadın tam gözlerinin içine bakarak.

-------------------------

O gün bugündü.
Artık intikamımı almak için bir koca adım daha öndeydim.
Son adımlarımı atmamı ise Yaralılar sağlayacaktı, onlar babamı cezalandırabilmem için çıktığım bu yolda uğrayacağım son duraktı. Gün geldiğinde Yaralılar avucumun içinde olacaktı.

"Hazal." Dedi Demir arabayı kenara çekip. "Bu önemli bir karar biliyorsun değil mi? Yani.. senin" düzeltti. "Bizim amacımızı öğrenirlerse bizi öldürmekle kalmazlar. Sağlam bir hikaye uydurmamız gerekiyor. Senin için endişeleniyorum."

Gözlerimi yola çevirdim. "Merak etme, öyle büyük bir oyunun içine giriyoruz ki onları zaafından yakalayacağım. Sadece kazanan olacak Demir. Kaybeden bile olmayacak. Yaralılar'ın bütün gücü bize geçecek."

İşte tam karşımdaydı.
Ateş Yaman benim en büyük maşam olacaktı.

"Ateş Yaman?" Tek kaşım havalanırken Ateş'in gözlerindeki tedirginlik karışımı şaşkınlığı gördüm. Çok geçmeden yanındakilerin ikisinin de silahları bize çevrildi.

"Zarar vermek için gelmedik. Silahları indirir misiniz?" Dedim hafif ağlamaklı sesimle.

"Yaa öyle mi? Herkes aynı şeyi söyler bebeğim." Dedi Açelya tiksinti dolu sesiyle.

Ateş'in ufak bir hareketi ile Açelya ve Ege'nin silahları indi lakin en ufak bir davranışımızı bekledikleri belliydi beynimizi dağıtmak için.

Ateş bana doğru bir adım attığında silahını çıkarıp kalbime dayadı. "konuş." Dediğinde gözlerindeki maviliğin yakından korkutucu olabileceğini farkettim.

"Ben Hazal. Hazal Vural." Gözlerimden yaşlar boşaldı. "Çınar Yaman'ın seneler önce tecavüz ettiği o kadınım." Hepsinin yüzündeki ifade değişti. "Size olan borcumu ödemek için gelmek isterdim yanınıza ancak.. birkaç gündür bilmediğim biri tarafından tehdit mesajları alıyorum. Kimsem yok. Ne yapacağımı bilemedim."

"Yerimizi nereden buldunuz?"

"Eski savcıyım." Dedi Demir söze girerek. "Merak etmeyin dosyalarınız sadece bende var, bizden başka kimse bilmiyor. Sizin davanız üzerinde çalışanlardan biriydim."

"Şu rüşvetle tutulan aptal savcı sen miydin yoksa? Durmadan benim koğuşumun değişmesini talep eden?" Dedi Açelya kollarını birbirine bağlayarak.

"Aslında sizin çıkmanız için çabalıyordum. Koğuş talebim senin hakkında akli dengesi yerinde değil raporu çıkarmak içindi." Dirseğimle Demir'in kanına vurdum hafifçe.

"Başaramadın savcı, hepinizden zeki olduğumu kabullenemediniz. Ayrıca sana rüşvet verildiği belliydi, yalakalığa gerek yok."

Demir gözlerini devirirken Ateş bana birkaç adım atarak kolumu tuttu.

"İçeri geçelim."

Yerinden kıpırdamayan tek kişi Ege'ydi. "Onları öylece eve mi alacağız?"

Sanane acaba? Giren memnun alan memnun.

"Ege." Dedi Ateş kolumdan tutmaya devam ederken. "O kadına borcumuz var. Çınar bizim adımıza yaptı bu pisliği."

"Cezasını da çekti."

"Ölmesi kadının ne işine yaradı? Ona yardım etmek zorundayız. Son kararı ben veriyorsam buna karşı gelemezsin."

Ateş'in omzuna çarpıp içeri girdiğinde Ateş'in nefesini verdiğini duydum ama yine kolumu bırakmadan Beni içeri doğru ilerletti. Demir'in sinirlendiğini hissedebiliyordum.

"Pekala hadi şunu anladık." Dedi Açelya çenesiyle beni göstererek. "Savcı ne iş? Çınar ona da mı dokunmuş?"

"Eski savcı. Ayrıca Hazal'ın abisiyim ben."

"Eski meski anlamam ben. Bana deli raporu çıkartırken iyiydi."

"Geç bile kalmışım."

Açelya ona dilini çıkardığında Ateş ayağa kalktı. Gözlerinin içine bakmak beni sebepsizce geriyordu.

Yaşayan birini suçlamak zordu. Yalanınız öyle ya da böyle ortaya çıkardı ancak ölü birini suçladığınızda kimse bunu sorgulamazdı.

"Bir süre burada kal. Çınar'ın yakınlarından biri olabilir. Araştıracağım."

"Teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek. İfadesini bozmadan Açelya'ya döndü.

"Hazal için ayrı bir oda hazırlayalım. Demir'e de Kuzey'in eski odasını verelim. Hallediver güzelim."

Ege suratsızlığını korurken Açelya oflamamıştı bile. Ateş'in sözünden çıkmıyordu.

"Gelsene." Dedi bana bakarak Açelya. "Üstüne başına bir şeyler bulalım."

Kafamı sallayıp peşinden ilerledim. O farketmeden etrafıma bakıyordum. Ev kocamandı. Dışından ne kadar eski görünüyorsa içi bir o kadar yeniydi.

"Burası benim odam." Dedi koridorda gezerken. Diğer odaların kapısı beyazken onunkisi renkliydi, kendi boyamış gibi. "Şurası Ateş'in odası, hemen karşımda. Kuzey çatı katında kendine ait bir yer yaptı, o orada kalıyor. Yıldızları izlemek hoşuna gidiyormuş." Güldü. Son odaya geldiğimizde gülüşü soldu. "Burası da Ege'nin."

"Ayrıldınız mı?" Diye sordum pat diye. İkisinin sevgili olduğunu yıllar önce bütün ülke biliyordu zaten.

"Seni ilgilendirmez." Dedi gülümsemesine zıt bir şekilde.

"Tabii ki ben sadece şey.."

"Sen sadece odana girmek istiyorsun bebeğim biliyorum." Bu kızın gerçekten sorunları vardı. Benim kalacağım odanın kapısını açtı. Kocaman iki kişilik bir yatak ve giysi dolabından başka bişey yoktu.

"Şimdilik bu odada kal, ben yarın biraz daha düzenlerim eşyalarını da getirtiriz." Dolabı işaret etti. "Dolapta birkaç kıyafetim var giymediğim ama eski sayılmazlar. Bir şeye ihtiyacın olursa benim yanıma gelebilirsin. Odanda lavabo ve banyo var. Mutfak aşağıda." Elini uzattı. "Telefonunu ver."

"Saçmalama."

"Yeni telefon vereceğim. Telefonunu ver. Güvenlik için yoksa sevgilinle mesajlarını falan merak etmiyorum."

"Deli misin sen?" Dedim telefonumu uzatırken.

"E zaten." Gözünü kırptı. "İyi geceler."

Gözlerimi devirip kapımı kapattım. Üzerimi değiştirmeden kendimi yatağa attım.

Nasıl bir oyuna başlıyordum bilmiyordum ama içimde sadece yaklaşmakta olan intikamımın zaferi vardı. Bu kez başaracaktım. Hayatın benden aldıklarını babama misliyle ödetecektim. Kızının dönüştüğü canavarı en derinlerinde hissetmeliydi.

Loading...
0%