Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@kupakizii



Gözlerimi zorlukla araladım. Saat kaçtı? Ne ara uyumuştum? Üstümden yorganı atıp banyoya girdim. Buz gibi su tenime işlerken sanki suyla beraber düşüncelerim temizleniyor gibiydi. Ya da ben öyle olduğuna inanmak istiyordum.

Duştan çıkıp üzerime dolapta bulunan gri bir eşofman ve siyah sweet geçirdim. Saçlarımı havluya sarıp odadan çıktım.

Gözlerimi hafifçe ovuştururken ne olduğunu anlayamadan birisi ile çarpışıp kendimi yerde buldum. Burnum acımıştı. Karşımdaki kişiye bakamadan sweetimin ucundan tutup beni kaldırdı. Sanki bir böcekmişim gibi.

"Sen cici kız, kimsin? Evimizde ne işin var? Burası kimin mekanı haberin var mı? Canına mı susadın? Benden kaçabileceğini mi sandın küçük insan?"

"Hepiniz mi kırıksınız anlamadım ki?" Dedim elini iterek. Ancak burnuma doğru uzattığı kılıç ile bakışıyordum.

"Ateş kafam!" Diye bağırmaya başladı Ateş'in odasının kapısının önünde. "Ateş kafa! Hırsızı yakaladım. Köyümüze saldırı düzenlenmiş uyansana lan."

"Ne diyorsun sen be?" Dedim bağırarak ancak hala kılıcını suratıma doğrultuyordu. Bir anda cebinden bıçak çıkardı.

"Ciddileşelim istemezsin. Kes sesini otur, ulan Ateş!"

"Ne oluyor oğlum sabah sabah?" Dedi Ateş kapısını açarak. Üstü çıplaktı, altında siyah eşofmanı vardı.

"Bu kız evimize girmiş."

"Bırak kızı manyak, haberim var."

Bir anda beni bıraktığında dengemi kaybedip yere düştüm.

"Ne oluyor lan?"

Gerçekten şu an mı uyanmayı akıl edebildin Demir?

"Lan bir gün yoktum sadece evimize yeni canlılar mı dahil ettiniz?"

"Hazal?" Dedi Demir Kuzey'i umursamadan yanıma gelip beni kaldırarak.

Ege ve Açelya muhtemelen odalarında değildi yoksa bu gürültüye uyanmamaları mümkün olamazdı.

"Kuzey sana kaç kere şu oyuncağı kaldır dedim."

"Sensin oyuncak Ateş kafa." Dedi Kuzey kılıcını Ateş'e doğrultarak. "Belki lazım olur."

"Kesiyor mu lan o?" Dedi Demir kendini tutamayarak.

"Deneyelim mi?" Kuzey'in kılıcı bu sefer Demir'i gösterdiğinde Ateş üzerine bir tişört geçirdi.

"Kahvaltı yapalım, akşama görev var."

Hepimiz toparlanıp onun peşinden aşağı indik. Kuzey dik dik ama komik bir şekilde bana bakıp duruyordu.

Açelya çayları doldururken hepimiz masaya geçtik. Baya güzel bir sofra hazırlamıştı. Masada sadece Ege yoktu.

"Bizim suratsız goril uyanmadı mı?" Dedi Kuzey çayını karıştırırken.

"Çayına şeker atmadın gerizekalı." Dedi Açelya çıkışarak. Ardından alayla güldü. "Sen 3 senedir onun ne zaman kahvaltı masasına oturduğunu gördün? Onu zehirlememden korkuyor."

"Açlığa nasıl bu kadar dayanıyor bilmiyorum. Gün içinde de yemek yemiyor pek."

"Geceleri içki içiyor, açlık için de haplar kullanıyor. Acıktığını hissetmiyor o yüzden." Dedi Açelya sakince.

Herkes yeniden sessizliğe bürünürken Ateş bozdu.

"Akşama görev var, ona göre hazır olun."

"Çok sıkıldım ben bu ufak tefek görevlerden. Oyun oynuyormuşuz gibi geliyor." Kuzey önündeki salatalığı Açelya'ya doğru fırlattı ancak salatalık Demir'e geldi.

Demir sinirle nefesini verdi. "Çocuk musun oğlum sen rahat dursana."

"Bu abi çok atarlı giderli, sevmedim Ateş değiştirelim."

"Bence bir dahakine rüşvet olarak sinir ilacı veya psikolog randevusu de istemelisin Savcı." Dalga geçme sırası Açelya'daydı. Demir git gide sinirleniyordu.

"Bana Savcı deyip durma."

"Adın pek umrumda değil."

"Adı ne ki?" Dedi Kuzey keyiflenerek.

"Demir."

"Uğraşmayın oğlum çocukla." Dedi Ateş hafifçe gülümseyerek. Gülünce gözleri kısılıyordu.

Bize ne bundan Hazal? Oturup enemies to love ile uğraşacak halin yok.

"Şimdi." Kuzey'in ciddi hali beni çok geriyordu. "Bu elemanlar kim?"

"Şey, ben Hazal."

"Sana sormadım tatlım."

"Hazal, Çınar'ın ölmeden önce yaptığı pisliğe maruz kalan kadın." Dedi Ateş açıklayarak. "Demir de manevi abisi. Eski Savcı. Bizim soruşturmada bizi savunanlardan biri."

Açelya araya girdi. "Bana deli raporu çıkartarak."

Kuzey duraksadı, ardından gülümsedi.

"Pek iyi tanışamadık ama Kuzey ben." Elini uzattı bana. Tutmak istediğim sırada geri çekip el salladı.

"Hazal ben de." Kontrol etmeye çalıştığım sinirim beni zorluyordu. "Memnun oldum."

"Aynen, ondan." Dedi Demir de başıyla onaylayarak.

Onlar tartışırken Ateş bana doğru eğildi. "Sana gelen tehdit mesajlarını okudum, Açelya telefonunu verdi. Araştırıyorum, için rahat olsun. Yarından itibaren örgüttekilerle beraber eğitimlere başla. Demir'in tecrübeli olduğunu biliyorum ama senin kesinlikle kendini savunmayı öğrenmen gerek. Açelya anlatır sana örgütteki işleyişi."

Bilmiyordu ki ben ilk cinayetimi 10 yaşında işlemiştim.

"Teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek.

Kafasını sallayıp çayındaki son yudumu içine çekti ve ayaklandı.

"Kuzey, işlerimiz var toparlan. Açelya ev sana emanet."

"Anlaşıldı kaptan." Açelya Ateş'e her seferinde hayranlık ile bakıyordu, farkedebiliyordum. Bu yüzden her dediğini yapıyor olmalıydı.

Ateş ve Kuzey çıktıktan sonra Açelya hızlıca masayı topladı. Ben ve Demir yardım etmek istesek de karşı gelip salona oturmamızı söyledi. Ardından kendi de gelip yanımıza oturdu.

"Evet, biraz sohbet etsek iyi olacak gibi." Söylediğine gülümsemejle yetinirken laptopunu çıkardı.

"Çınar ile yaşadıklarınızı bana anlatmanı istiyorum."

"Zorunda mıyım? Yeniden olanları hatırlamak istemiyorum."

"Seni yargılamak için değil Hazal." Dedi gözlerime bakarak. "Polis Çınar'ın davasını uzatmadı bile. Biz senin için adaleti istiyoruz çünkü Çınar'ı öldürmüş olsak bile sana yaşattıkları, bize yaşattıkları bitmiyor. Gerçek anlamda adalet değil bu."

Neyse ki rolüme iyi hazırlanmıştım. Bu kız fazla saftı.

"Çınar ile arkadaştık sadece yemin ederim. Benden hoşlandığını dahi bilmiyordum. Örgütten de haberim yoktu zaten. Örgüt yönetmek bir yana, Çınar çok eğlenceli biriydi. Çok da zekiydi. Bir gün beraber bir partiye gitmeye karar verdik. Arkadaşlar arası bir partiydi. Dans ettik saatlerce. Sonra Çınar bana terasa çıkmayı teklif etti, kabul ettim." Gözlerim dolmuştu. Yalandan da olsa acı bir hikayeydi ve gerçekti. Başrolü ben olmasam bile. "Hap almaya başladı. Ne yaptığını sordum, hapı elinden çekip fırlattım. Bir anda saçıma yapışıp yere yatırdı." Gözümden akan bir damla yaşı sildim.

Açelya öylece bana bakıyordu. "O kısmı atlayabilirsin."

Kafamı salladım. "Sonrası bende tam net değil. Bir adam ve bir kadın geldi."

O kadın ve adam Ateş ve Açelya'ydı.

"Ben ve Ateş."

"Sonra Çınar'ı alıp götürdüler, gerisi bende yok."

"Gerisi önemli değil zaten. Teşekkürler." Sesi son derece duygusuz çıkıyordu.

"İfademizi verdiysek gidebilir miyiz?" Dedi Demir dalga geçerek.

"Senin ifadene geçmedik daha Savcı."

"Ben tecavüze uğramadım kızılcık."

"Şüpheli."

"Lan."

Açelya kahkaha atarken Demir ters ters bakmaya devam etti.

"Ateş, örgütle ilgili bana bir şeyler anlatacağını söyledi." Dedim hevesle Açelya'ya bakarak.

"Ha, evet şu mesele." Laptopunu kapattı. "Özet geçmek gerekirse örgütü 4 kişi yönetiyoruz. Herkesten gizli bir örgüt evimiz var, sokakta kalmış, en küçükleri ergenliğe yeni girmiş olan erkek çocuklarından oluşuyor."

"Kızlar neden yok?" Dedi Demir atlayarak.

"Kızların yeri örgütte değil, okullarda. Sokakta kalmış kız çocuklarının da eğitin ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Erkek çocuklarına da eğitimi biz veriyoruz. Böylece ilerde Yaralılar'ın adını taşıyabilecek konuma gelecekler."

"Sizin kiminiz kimseniz yok mu?" Demir ağzından laf almaya çalışıyordu.

"Fazla merak diye başlayan bir söz vardır bilir misin Savcı?" Dedi Açelya gözünü kırparak. "Kimimiz kimsemizin olması demek zaaf demek. Zaafını gördükleri anda onu yüzüne vurmaktan çekinmezler. Zaaf sadece zayıflıktır."

"Ve aramızda hala zaafı olan tek kişi sensin Açelya Yaman." Dedi Ege sessizce içeri girerek.

Açelya yutkundu. "Sen de o zaaflardan biriydin bi zamanlar Ege Yaman."

"Kendi zaaflarına kıymak en büyük hobisidir. Siz de deneyin." Ege'nin dolaptan bir şişe çıkarırken gülüşünü duydum. Açelya da hiçbir şey söylemeden gülümsemeye devam etti. Ardından ayağa kalktı.

"Başka bir şey yoksa eğer dışarıda birkaç işim var, Ege evde nasılsa."

Kafamı aşağı yukarı sallarken Ege yeniden güldü ardından Açelya'ya doğru konuştu.

"Onu asla hak etmiyorsun, biliyorsun değil mi?"

"Buna karar verecek olan sen misin sence?"

Ege cevap veremeden kapıyı sertçe çarpıp çıktı Açelya. Çok gergin hissediyordum. Birkaç saniye Demir ile birbirimize baktık.

Bu gergin havaya daha fazla katlanmamak adına odama gitmeye karar verdim. Demir de banyoya gireceğini söyleyerek odasına gitmişti.

Odama girer girmez yatakta gördüğüm şey ile birkaç adım geriledim.

Korku, vücuduma giysi gibiydi şu an.

Üzerinde kan damlaları olan bir kağıt ile bakışıyordum. Yatağıma yaklaşıp kağıdı elime alıp açtım.

"yalan kanlı bir bıçaktır bazen insanın elinde. Ya kendi kalbine saplarsın ya sevdiğinin sırtına. İhanet artık senin için bir bıçak. Ya kalbine, ya onlara. Kalbinde bir yer seç şimdiden çünkü ihanete ihanet edilmez. Hayatı yalan olmuşlara yalan söylenmez.

Bir oyun başlattın. Artık bu oyundan sadece yaralanmadan ölenler kurtulacak."











 

Loading...
0%