Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm : "Kovuldunuz"

@kupakizii

Geçmiş, çıkmaz bir sokak gibiydi. Nereye gidersem gideyim peşimi bırakmıyordu. Kaderin bana çizdiği yol her türlü uçuruma çıkıyordu sanki.

Kara bir bulut gibi, her an canımı alabilecekmiş gibi hissediyordum annemin gölgesini. Başıma gelen her kötü şeyin sorumlusu o gibi gelirdi hala.

"Kovuldun!" Diye bağırdı müdüre. Refleks olarak olduğum yerde titredim. Bunu bir türlü aşamıyordum.

Gözümden bir damla yaş aktı.

"Hayır!" Dedi Gece kadının masasına yaklaşarak. "Bir iftira uğruna Lavin'i kovamazsınız."

"Kovdum bile, defolsun gitsin bu okuldan. İftira dediğin şey bir öğrencinin bıçaklanması."

Evet, tam olarak bununla suçlanıyordum.

"Lavin karıncayı bile incitmez. Bunu çok iyi biliyorsunuz." Alayla güldüğünde artık saygıyı kaldırmıştı. "İşime gelmiyor desene sen şuna filli boya."

"Bana bak!" Dedi kadın bağırarak ayaklandığında. "Ağzını topla mahvederim seni."

"Öyle mi? Bir dene bakalım kim kimi mahvediyor."

Masasındaki bütün eşyaları bir çırpıda yere attığında müdüre kadın korkuyla geri çekildi. Gece'nin kolunu tuttum, ileri gitmemesi için."

"Gece Ersoy!" Dedi yine avazı çıktığı kadar bağıran kadım. "Sen de kovuldun defolun gidin bu okuldan"

"Anca onu bilirsin zaten, estetik güzeli." Gece ile birlikte odasından çıktığımızda herkes kapının önünde alayla bizi seyrediyordu.

Enes hariç, o bize tam olarak 'ağzınıza sıçacağım." bakışı atıyordu.

Enes, Gece'nin öz abisiydi. Beni de Gece'den ayırmamıştı bugüne kadar.

O yüzden Gece'nin yediği azarı ben de yemek zorundaydım.

Gece abisiyle göz teması kurmadan okulu terk ettiğinde onu takip ettim. Enes de hemen ardımızdaydı. Yanında Arda vardı.

Arda sırıtarak bize bakıyordu, Enes'i bu kadar sinirlendiren kişi belliydi.

"Abi."

"Sus Gece."

"Ya ama abi bak bu sefer haklıyız vallahi billahi."

"Hep aynı zırıltı. Bela mısınız siz benim başıma? Hadi Lavinya'ya iftira attıklarını öğrendim, sen nasıl müdüreyi tehdit edebilirsin?"

"Oha müdüreyi mi tehdit ettin, helal kız! Kimin kardeşi be?" Diyen Arda Enes'in bir bakışıyla susmak zorunda kaldı.

"Enes açıklayabiliriz gerçekten."

"Açıkla lan." Dedi Enes durup bana dönerek.

^adi açıkla Lavinya.

"Açıklayamazmışım.."

"1 hafta boyunca kafedesiniz, ikiniz de!" Gece ile birkaç saniye bakıştık. "Ben size yeni bir okul bakacağım. Ulan dosyanız disiplin suçuyla dolu, neresi alacak sizi? Kafanıza sokayım."

"Ama abi.."

"İlaçlarını almıyorsun almıyorsun böyle olur olmadık kontrolünü kaybediyorsun Gece."

"Ya kadın Lavin'i atacaktı. Ne yapayım?"

"Bana söyle mesela. Arda da atıldı atılacak zaten. Kadının eline koz geçti onu da postalar okuldan."

"Enesciğim" dedi Arda Enes'in adımlarına yetişmeye çalışarak. "İstersen ben gideyim öyle konuş."

"Arda niye atılmış?" Diye sordum.

"Alt sınıfları dolandırırken yakalanmış gerizekalı."

"Dolandırmak değil yalnız." Diye araya girdi Arda. "Ufak çaplı çıkar ilişkisi."

"O ufak çaplı çıkarlar hep senin yönündeymiş nedense."

Kafenin önüne geldiğimizde Enes içeriyi işaret etti. Özge ve Miraç bizden farklı okuldalardı. Onların aileleri sağdı, burslu olarak bir koleje gidiyorlardı. Erken çıktıkları için onlar duruyordu şu an.

Seneler önce, hepimizin annesi gibi gördüğü Sevda Teyze ile birlikte almıştı Enes bu kafeyi. Çok çalışmıştı Sevda Teyze'ye yük olmamak için. Şimdi iyice yaşlanmıştı Sevda teyze, küçük bir evde yaşıyordu. Gözleri görmüyordu artık. Bu yüzden genelde bizdeydi.

"Özge, Miraç." Dedi Enes içeri girdiğimizde. "Çıkın siz. 1 hafta bunlarda burası."

"Bir şey mi oldu?"

Gece hemen tersledi Özge'yi.

"Evet, seni ilgilendirmeyen şeyler oldu."

"Gece!"

Senelerdir böyleydi. Ben gelmeden önce de böylelermiş, Arda anlatmıştı. Gece nefret ederdi Özge'den, sebebini kimse bilmezdi ama Özge Gece'ye asla cevap vermezdi. Gece ise her fırsatta onun üstüne giderdi.

"Gece ve Lavinya okuldan atılmış, Arda da disiplinde her zamanki gibi."

Miraç istifini bozmadan sessizce müşterilerle ilgilenmeye devam ederken Özge göz ucuyla bana baktı. Gülümsedim.

Enes ve Özge'nin hemen ardından Miraç da çıktı. Arda her zamanki gibi kaytarmak için arka tarafa geçerken Gece önlüğü giydi. Ben de kasaya geçtim.

Birkaç saat içinde içerisi tamamen dolmuştu. Gece müşterilere zor yetişiyordu.

Birkaç saatin sonunda içerisi biraz sakinleştiğinde Gece kasanin önünde durup soluklandı. İkimizin de pili bitmek üzereydi.

"Kaç saat oldu? Bu garson nerede?" Dedi masalardan birinde oturan grubun içinden bir çocuk. Beş kişilerdi ve hemen hemen bizim yaşlarımızda oldukları belliydi.

"Geldim." Dedi Gece kıvırcık saçlarını üfleyerek.

Gece o masanın başında birkaç dakika dikikdiğinde bir sorun olduğunu anlayıp yanına gittim.

"Sorun nedir?" Dedim yanında durarak.

"Hizmet gerçekten 0" dedi aynı çocuk sırıtarak. "Garsonunuza sadece kendisinin ne önerdiğini sormak istemiştim. Hanımefendi çok agresif."

"Bak kardeşim" dediğinde elindeki kalem kağıdı fırlattı Gece. "Ne istiyorsan adam gibi söyle, söylemiyorsan siktir git parkında oyna. Ergen ergen şeylerle uğraşacak vaktimiz yok. Yorgunluktan geberiyorum seni şurda gebertirim."

Çocuk ayağa kalkıp tam karşısında dikildiğinde yutkundum.

Acaba biz beşini de dövebilir miydik yoksa onlar mı bizi döverdi?

"Niye kasıyorsun ki bu kadar? gül geç işte." Gece'den bir hayli uzundu.

"Geri çekil." Dedim Gece'yi uzaklaştırmaya çalışarak ama o da çok sinirlenmişti.

Gece anlık sinirle çocuğun bacaklarının arasında tekmeyi bir çaktı..

Çocuk acıyla iki büklüm olurken arkadaşları gülüyordu. İçlerinde gülmeyen tek bir çocuk vardı. O da ayağa kalkıp acıdan kıvranan arkadaşını kolundan tuttu ve arkasında aldı.

"Bön bön bakmak yerine arkadaşına sahip çık." Dedi gözlerini bana dikip.

Ben nasıl suçlu oldum şimdi?

"Yavşak arkadaşının tasmasından tutmayı dene o zaman sen de." Diye çıkıverdi ağzımdan birden.

Herkes sustu bir anda.

Gülsenize.. devam etsenize..

Niye herkes bana bakıyordu?

"Öyle mi?" Çocuğun kolunu bırakıp masada oturan biri kızıl biri sarışın 2 kıza döndü. "Duydunuz mu? Burak'ın tasmasını tutacakmışım."

"Yürek yemiş olmalı." Dedi kızıl olan gülümseyerek. "Tatlım hangi mahallenin varoşusun sen?"

"Sen hangi lağımın faresisin çakma kızıl?" Gece'yi yine kolundan tutup geri çektim. Ağzına hakim olamıyordu.

"Tamam." Dedim kavganın uzayacağını anlayarak. "Gidin, konu kapansın."

Diğerleri susarken yine o çocuk konuştu. "Konu kapanmadı. Dua et daha önemli işlerim var."

Pardon kanka nesin sen ingiliz kraliyet ailesinden falan mısın?

Kendimi tutamadım. "Eminim, eminim öyledir." Elimle kapıyı gösterirken masadaki bardak ve tabakları alıp bir bir yere attı. Kafe kırık sesleriyle yankılanırken ben hala sakinliğimi korumaya çalışıyordum. Ama her kırdığında irkilmeme engel olamıyordum.

"Bittiyse, çık." Dedim sessizce.

Arkadaşları ve o kafeyi terk ederken arkalarından baktım bir süre.

Resmen iki üç ergen yüzünden zarara giriyorduk. Enes bu sefer bizi kesin öldürecekti.

"Sikerim böyle işi!" Dedi Gece sinirle yerdeki kırıkları toplarken. "Bu gerizekalı Arda uyukluyor yine demi? Ulan şurda dövseler bizi herifin haberi olmayacak erkek diye koydu başımıza abim." Söylene söylene çalışmaya devam etti.

Müşteriler olup biteni şaşkınlıkla izliyordu. Bir kısmı çoktan dışarı çıkmıştı.

Biz burayı batırırdık vallahi.

---------------------

"Nasıl çıktı kavga şunu bir baştan anlatsanıza." Dedi Enes kurabiyeden bir ısırık alırken.

Yine her gece beraber toplanıp yıldızları izlediğimiz harabenin üstündeydik. Çatısı yoktu, zemin dümdüzdü ve Miraç bana senelerdir hepsinin her gece buraya geldiğini söylemişti. Son birkaç senedir buna ben de dahildim.

Gökyüzünde parlak duran altı yıldız gözümüze çarpmıştı buraya benimle geldikleri ilk gece. Her yıldızı birimize benzetmiştik.

En parlak olanı Arda'ya benzetmiştik. Ne olursa olsun parlayan. Parlamaktan vazgeçmeyen.

En büyük olanı Enes'e benzettiğimizdi. Hepsinden daha büyüktü. Tıpkı onun gibi, sanki tüm yıldızları koruyup kollayan oydu. Tıpkı Enes gibi.

Onun hemen yanındakini Gece'ye benzetirdik. Aniden parlardı o yıldız. En büyük yıldız parladıkça onun ışığıyla aydınlanırdı.

Diğer yıldızlardan en uzakta olan bir yıldız vardı. "Onu bana benzetin." Demişti Özge. En yalnızı oydu. Oysa ki Özge yalnız değildi. Kendini yalnızlığa layık görüyordu, buna rağmen yalnız değildi.

O yalnız yıldızın arkasındaki Miraç'a benzeyendi. Önündeki yalnız yıldız onu asla göremese de hep arkasındaydı. Sanki tek yaşam kaynağı oymuş gibi. Gerçekte de öyleydi, Miraç Özge'ye aşıktı. Özge Miraç'ı hep görmezden geliyordu, ben bile anlamıştım. Ama Miraç'ın umrunda değildi.

Ve en sönük yıldız.

Bendim.

Tam ortalarındaydı o yıldız. Belli belirsizdi. Ama yaşıyordu, sanki yaşadıkça diğer yıldızları söndürüyordu. Ölüm gibi. İnatla gökyüzünde yerini almaya devam ediyordu o yıldız. Varlığı bir işe yaramıyordu ama "o eksik olsa yıldızların bütünlüğü bozulurdu." Demişti Enes.

Biz bu kadardık işte. 6 çocuk, 6 yıldız. 6 genç, 6 farklı hikaye.

O gün bilemediğim tek bir şey vardı.

Bu hepimizin bir arada olduğu son mutlu gecesiydi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%