
Şehir merkezine indikten sonra soyle bir etrafıma bakındım.Kocaman bir caddesi cıvıl cıvıl insanlarıyla göze hitap eden bir şehirdi burası..Hoş kafamda öyle tonlarca insanla tanışıp üniversite hayatının tadını çıkartmakta yoktu.3-4 kişi olsak yeter diyordum içimden sanki ilerisini görürmüş gibi.Hani insanın o meşhur 6.hissi vardı ya ha işte tam da o 6.his devreye girmiş ve böyle bir şey atmıştı ortaya. Hem ne demiş Victor Hugo; "
"Kalabalıklar her zaman tehlikelidir. İçlerinde ruhlarını ucuza satan alçaklar barındırır."
Bu yüzdendir ki yeni yaşadığım şehirde fazla kalabalıklığa ihtiyacım olmadığını bir kez daha geçirdim.Yolda boş boş yürürken birşeyler yiyip ardından okula geçmemiz gerektiğini farkettik. Bu esnada sürekli sıcaktan olsa gerek kayan kemik gözlüğümü burnumun hizasından kaşlarımın ortasına ittirmekle uğraşıyordum on saniyede bir. Çoğu kişi bu kemik gözlükleri tarz olmak için takarken ben bir türlü geçmek bilmeyen "miyop"um yüzünden bu haldeyim.Birde "astigmat"ımızı ekleyelim yanına hiç fena olmaz.Şuan en doğal halimle etrafta dolaşıyor bundan gocunmuyordum.Saçlarım her daim topuz şeklinde ki çok nadirdir açtığım zamanlar ,makyajı da unutmayalım hafif bi rimel dokunuşu ve kısa bir eyelınerla işlerimi hallettiğimi düşünüyorsanız koca bir yanılgı içerisine girebilirsiniz ki bu dediklerimin tam tersı bi şekilde her defasında dudağıma en koyu rujlarımı sürer ön plana çıkarırdım.Bu bir davet şekli değildi,insanların ne anlaması da umrumda değildi zaten.Tamam fazla abarttım aslında bazı zamanlar umrumda olduğu oluyordu,neyse konumuzdan sapmayalım.Aman dedim içimden "yeni aldatılmış kızsın sen kim sana bakar" diye geçiştirdim içimden.Ne alaka demeyin lütfen bu benim düşüncemde hep vardı dul kadınmış gibi kendimi triplere sokmuştum bile ; hem şu halime bir bakar mısınız kıvırcık saçlarından zar zor yaptığım bir topuz,gözlüklerim üzerime giydiğim beyaz t shirtten fırlayan göbeğim pantolonum ve sırt çantam.Bu arada yaklaşık 58-60 kg civarındaydım,bana göre ideal Türk kızı modundaydım hani şu balıketli olan cinsinden ve bundan asla gocunmuyordum.
Ben bunları size anlatırken meğersem biz çoktan dürümcüye gelmiş önümüze konulan turşuları dürüm gelmeden götürmeye başlamıştık.Annem o sırada öğüt vermeye başlamıştı bile
"Bak Buğlemciğim tanımadığın insanlardan yemek yeme,herkesle arkadaşlık kurma,sakın bana kalkıp anne ben eve çıkıyorum diye ciyaklama gelir bacaklarını keserım.Lise ortamlarına benzemez bu başarın sayesinde defalarca disiplinden kurtuldun,sinirlerine hakim olmaya çalış,insanlarla iletişimin iyi olsun.Sakın ha dışardan her dakika yemek yiyip durma.Ne para dayanır buna ne mide,zaten kilo almaya müsaitsin bıraksam almış başını gidersin.Otur yurdunda ye yemeğini en sağlıklısı he bide kızım...."
"Ayy anne taramalı tüfek gibisin 1 aydır aynı şeyleri tekrarlıyorsun be kadın" dedim gülerek pes edercesine ağzına gizli bir fermuar çekmiş gelen dürümleri hüpletmeye başlamıştık bile.
Fakat aklımı kurcalayan bir diğer tarafta nasıl bir yurtta kalacaktım.En azından kaldığım yerin ve insanlarının temiz olması şarttı.Bunları halledebilecek tek kişinin annem olmasının rahatlığıyla derin bir nefes aldım şöyle.O bir sekilde hallederdi herşeyi.Yinede Buğra olsaydı yanımda icimdeki burukluk biraz olsada giderdi.Beni eglendirrcek birseyler bulurdu hep.Ah be Buğram nasılda ozledim seni.Bunları dusunurken annem artık okula cikmamız ve kayıt islemlerini halletmemiz gerektiğini hatırlattı.Kafam o kadar doluyken bunlar aklıma bile gelmemisti.Şehri pek bilmediğimiz icin taksiye atlayıp gittik.
Taksiden inip okula doğru yol aldık. Sıranın cok fazla olduğunu gorunce durup beklemeye başladım,sakinleşecekti elbet.
O sırada kız gordum sarı kalın bukleli beline kadar uzanan sacları ve bal renkli gozleriyle cekingen cekingen etrafina goz gezdiriyordu.Etrafıma biraz daha göz gezdirdiğimde kıza bakan bir kaç kişi olduğunu gördüm ki kabul edelim güzel bir kızdı ve insanın gözlerini alması ne hacet.Yinede o isimsiz sarışın kız ona bakanların farkında bile olmadan gözlerini kısıp etrafı süzüyor bir taraftan sigarasından derin nefesler çekiyordu.Bu kızın birinden kactığı belliydi gizli gizli elinde tuttuğu sigarasini dudaklarına goturup duruyordu arada.Bir an gozleri bi noktaya odaklandı.Tahminen babası olduğunu dusundugum kisi yavas adımlarla bu tarafa dogru geliyordu.Adını dahi bilemediğim kızın korkusunu gozbebeklerinin icinden okuyabiliyordum.O sırada bir hışımla sigarasını kaptım kızın.Aval aval suratıma baktığında tatlı bir sekilde gülümsedim ona.Babası geldiğinde yanımıza
"Merhaba prensesim.Arkadasınla tanıştırmayacak mısın beni ?" dedi.
O sırada hala aval aval bakmakta olan kızı durumdan kurtarmak icin
"Buğlem benim adım amcacığım.Tanıştıgıma memnun oldum.Bende tam kızınıza Çeko bölümünü kazandığımı soylemiştim"dedim masumca gulumseyerek.
O sırada gozleri elimdeki sigaraya kaydı utancla yere fırlattım
"Cok ozür dilerim.Stresli olduğum zamanlarda sarıyorum bu lanet seye ama inanın fazla icmiyorum saygısızlık ettiysem kusura bakmayin"dedim utanaraktan.
Gülümsedi.
"Olsun Buglemciğim eminim ki yakın bir zamanda son bulur bu alışkanlıgın"dedi.
"Size soz veriyorum kısmet olurda bir daha karsılaşırsak bu alışkanlığı bıraktığımı goreceksiniz"dedim.
Gulumsedi.
O sırada annemin bir kadınla gülerek bize doğru geldiklerini gördüm.Yok artık anne ilk dakikadan kiminle boyle samimi oldun diye gecirdim icimden.O sırada yanımda hala ve hala adını ogremedigim kızın anne diye seslendiğini duydum.Meger benim sultanımın yanındaki kadın annesiymis.Kadının
"İzel kızım bak bu ablanın kızıda Çeko'yu kazanmış"dedi.Sonunda adını öğrendiğim kız bu sefer icten bir sekilde gulumseyerek
"Hadi o zaman kayıda gidelim"dedi.Tamam anlamında başımı sallayarak kayıt bürosuna doğru yol aldık birlikte.
"Teşekkur ederim.Sen olmasaydin ne yapardım bilmiyorum.Bu arada gercekten sigara kullanıyor muydun? dedi
"Ah herseyden once hic önemi yok.Buraya gelmeden önce Buğra'ya hep değisik bir sekilde biriyle tanışmak istedigimi soyledim.Bu da sana kısmetmis.Buğra diyince soru sorar bakışlarıni farkettim,kendisi ikizim olur.Vedalaşmak zor gelir diye getirtmedim buraya.Umarım bir gun tanışırsın,sigaraya gelincede nefret ederim biliyor musun?Ahh neyse cenem dustu benim gene " dedim gulumseyerek.Inanin dakikada kac kelime turettiğimi ben bile bilmiyorum.
O sırada kayıdın bize geldigini farkettim danısman onayımızı halledip elimize ders programını verdiğinde Izel ile aynı sınıfta olmanın mutluluğunu yaşadık adeta.O sırada Izel donup bana
"Kahve içmeyi sever misin ? "dedi.
"Şaka mı yapiyorsun gunde en az 3 fincan turk kahvesi icerim "dedim.Gulumsedi
"Iste bu super seninle iyi bir 'homemate' olacağımız kesin.Ailemizle konuşup eve cıkmak istediğimizimi soylesek.Yurt ortamları geriyor cunku beni" dedi
"Ah super fikir hadi gel"dedim.Hoş annem küplere binip bir ton tantana edecek ve emrivaki olduğu için iyice dellenecekti.
Tam bahceye çıkacağımız sırasında bizimkilerin kafetaryada olduğunu ögrendik.Mutlu bir şekilde yanlarına ulaştığımızda
"Kızlar biz dusunduk taşındık sizi eve çıkartmaya karar verdik.Simdi bir kaç tanıdıkla haberlesiyorum.Bir kac işim var merkeze ineriz daha sonra"dedi.Icimden sevinc çığlıkları atarken Izel'in babasına sarılıp
"Aslan babam seni cook seviyorum"deyişini duydum.
Kalakaldım o an.Bir kızın babasiyla boyle konuşmasi nasıl bir duyguydu?Boylesine hem mutluluk verici hemde icten ice acı mı cekiyordun cidden?O icimdeki sevinc çığlıkları nereye kayboldu peki ? Gulumsedim.En iyisi buydu gülümsemek. O kapıdan çıkıp gittiyse koca bir beden yaslanacak bir omuzunuz,saçınızı okşayıp sizi mutlu ettiği için gözleri ışıl ışıl olan bir insan olmuyor hayatınızda,telefonda ufak tefek görüşmelerle yetinmeyi biliyorsunuz ve asla sahip olamayacağınız bir ressamın portresinden bile daha değerli sımsıkı sarılmış baba kız ikilisine seyre durursunuz.
+
Şuan tam da benim yaptığım gibi...
Annemin bile farkedemeyeceği bir sekilde duygularımı gizlerken Buğra'nın bunları farketmesine şaşırıyorum doğrusu.
Canım kardesim...
Ben bunları dusunurken anneme sinsice sırıtmış yine sen kazandın diye pes edercesine gülmüştü.Aslında ortada iddia yoktu ama yinede zaferimi kutlamak istercesine daha çok sırıttım;bu sırtışlarımın altında tam olarak dokunsalar ağlayacak bir kız vardı.Fakat ben daha ne olduğunu anlayamadan bir anda Izel tarafından çekiştirildiğimi anladım.Bahceye çıkmak istediğini soyledi.Ah simdi anlaşılmıştı bu kızın derdi.Gulumseyerek ağır adımlarla bahceye ilerledik.Bir kac kisinin bize donup donup baktığını farkettim..Aslında insanların bize bakma sebebi guzellikten midir yada yeni insan gorme merakından mıdır belkide sadece İzel içindi sonuçta bu tip kim ne yapsın değil mi ? Yineden ben kendimi ne çok guzel ne çok çirkin bulurum.Rabbim'in yarattıgı kadarım ben diye geciririm hep icimden.Kendimi cok guzel bulup kibirlenmeyede hic gerek yok.Herseye olduğu gibi şükretmek gerekir
Ben bunları dusunurken Izel'in çoktan sigarasını dudaklarının arasına goturdugunu farkettim.Bir kac kişinin gozleri bu sefer Izel'in uzerindeydi hic umrunda değilmiş gibi devam etti dumanını içine çekmeye.Tam o an ne olduğunu anlayamadığım sırada birinin bana çarptığını farkettim.Kafamı cevirdiğim an bacaklarıma tutunmuş korkuyla titreyen bir çift gözle karşı karşıya gelmiştim...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |