Yeni Üyelik
6.
Bölüm

ÖLMEK İSTEMİYORUM

@lavinia_x21

MERHABA....

 

~~~~

ALARCIN'DAN

 

Allah beni alsın yerden yere vursun inşallah.

 

Benim bu çilem ne olacak?

Soruyorum sizlere ey ahali, benim bu dertlerim ne zaman bitecek.

Şuan kesinlikle ne yapacağımı bilmiyorum.

 

Karşımda terörist kıyafetleri içinde askerler vardı.

Üstelik malesef biri ev arkadaşımdı ve bana öldürecek gibi bakıyordu.

 

Sanırım işte şimdi naneyi yemiştim.

Gözlerimi onlardan çekip etrafa baktım ve kasvetten ölecektim.

 

Uzun saçlı sakallı bir adam bana yaklaşınca Asena'ya değdi gözlerim.

Gözlerini güvenle açıp kapatınca derin bir nefes aldım.

 

Sanırım büyük bir görevdeler ve ben tam içine düşmüştüm.

 

"Kimsin sen?" Diye sordu hayatımda gördüğüm en çirkin adam.

 

Allah'ım o göbek ne?

 

"Alarcın" dedim.

 

"Ne işin var burada?" Diye sordu.

 

Farklı bir aksanı vardı.

 

"Haklısınız ne işim var burda değil mi?" Diyerek güldüm.

 

"Ben en iyisi hemen defolup gidiyim" diyerek tam arkaya doğru bir adım atmıştım ki başıma dayalı olan silah yüzünden yutkunup yerimde kaldım.

 

"Acele etme doktor" diyen adamla bu sefer bakışlarım kutay'a değdi.

 

Elleri yumruk olmuştu ve sinirli bir şekilde karşımda ki adama bakıyordu.

 

"Bakın bir yanlış anlaşılma oldu sanırım, benim gitmem gerekiyor" dedim.

 

Hemen kurtulmam gerekiyordu buradan.

Çünkü sanırım hiç iç açıcı şeyler olmayacaktı.

 

"Yok yok gitmen gerekmiyor, benim de ekibimde bir doktor eksikti zaten sonuçta aramızda yaralanan kişiler oluyor ve doktorumuz yok" diyen adamla buz kestim.

 

Vay başıma gelenler.

Ne yani bunlar şimdi beni kaçırıp, yaralanan teröristleri mi tedavi ettirecekler?

 

Afedersiniz ama nah yapardım bunu!

 

"Af buyur ne yapacam" dedim kaşlarımı çatarak.

 

"Tedavi" diyip sırıtınca bütün sinirlerim alt üst oldu.

 

"Bana baksana sen!" Diye bağırınca Asena gözlerini yumdu.

 

Yine bir bela açacaktım başına ama umrumda değildi.

 

"Bak bakiyim gözlerime, Sence ben senin gibi kansızları tedavi edecek gibi mi duruyorum!" Dedim sert bir şekilde.

 

Adamın gülüşü dudaklarında solarken kaşlarını çattı.

 

"Edeceksin!" Dediğinde çığlık atabilirdim.

 

"Nah ederim" diyerek onunda sinirlerini hoplattım.

 

"Bana bak doktor!" Dediğinde sözünü keserek,

 

"Asıl sen bana bak çirkin herif!" Diyerek ayağımı yere vurarak parmağımı ona doğru salladım.

 

"Beni zorla alıkoyamazsınız!" Dedim.

 

Bana doğru bir adım attığında hemen aramıza dağ gibi bir cüsse girdi.

 

Başımı kaldırıp baktığımda kutay'dı.

 

"İşimiz gücümüz var, uğraşma da gönder şu kadını" dedi sert bir şekilde ama omuzları gerilmişti.

 

Adam sabır dolu bir nefes alıp,

"Peki" diyerek arkamda başıma silah tutan adama işaret verip, "götürüp odaya kilitleyin" dediğinde şok olmuştum.

 

Şaka mı bu!

Kimse beni zorla tutamazdı.

 

Asena'ya baktığımda gözleri ile sakin olmamı söylüyordu bana.

 

Kutay aramızdan çekildiğinde,

"Hiç bir yere gitmiyorum!" Dedim sert bir şekilde.

 

"Sabrımı zorlama doktor" diyerek kolumu tutup sıktığında Asena, Kutay ve Ayberk aynı anda hareketlendi ama onlara kalmadan hayatımın en büyük hatasını yaparak adamın çirkin ve pis yüzüne kafamı gömdüm.

 

Ahhh iğrenç kokuyor!

 

Adam inleyip burnuna yapışınca bende öğürerek tişörtümü hafif kaldırıp yüzümü sildim.

 

Bu çok kötü bir fikirdi.

 

"Naptın lan sen!" Diyerek böğüren adama baktım.

 

Sanırım burnu kırılmış çünkü baya bir kan geliyordu.

 

"Daha fazlasını istemiyorsan hemen bırakacaksın beni!" Diyerek bağırdım.

 

"Ulan kahpe!" Diye bağırıp elini kaldırdı ama tokatı yüzüme inmemişti çünkü önce büyük bir el tuttu bileğini sonra da odada bir kırılma sesi duyuldu.

 

Baktığımda yine ve yeniden kutay'dı.

 

"Sen kime el kaldırıyorsun lan!" Diye bağırıp bir kafa da o attı adamın yüzüne.

 

Adam ikinci kez böğürünce arkamda ki iki adam hareketlendi.

 

Arkamı döndüğümde biri bana doğru yöneldi diğeri ise kutay'a doğru.

 

Ama beni kolumdan tutup geriye çekerek ve adamın karnına sert bir tekme atan Asena olurken kutay'ın önüne geçip ona ulaşmasını engelleyen Ayberk'ti.

 

Sonrası zaten harp meydanı.

 

İçeriye birden giren tim ile küçük dilimi yutmak üzereydim.

 

"YETTİM KOMUTANIM" diyen akgün'ü hemen tanımıştım.

 

Olduğumuz yere dışarıdan gelen kurşunlar ile Kutay üstüme kapanıp beni yere düşürdü.

 

Diğer herkes bir köşeye geçip ateş ettiler.

Kutay'ın boynu ile bakışıyordum şuan!

 

Kokusu da ne güzel ama tabi boynundan gelen, kıyafetler için aynı şeyi söyleyemem.

 

Zaten yakışmamış ona üstündekiler.

Sorun şu ki şuan fazla temas ediyorduk birbirimize.

 

Üstümdeydi baya!

 

"Komutanım ekipler geldi" diyen Asena'nın sesine eş değer daha fazla gürültü oldu.

 

Kutay'ın bakışları bana döndüğünde, "iyimisin?" Diye sordu.

 

Lal olmuştum şuan o yüzden başımı aşağı yukarı sallayıp onayladım onu.

Derin bir nefes alarak etrafına baktı ve daha yeni üstümde durmuş olduğunu fark ettiğinde üstümdeki bedeninin kaskatı kesildiğini hissettim.

 

Yerim rahatsız olduğu için yerimde kıbırdayıp durdum.

"Yerinde olsam fazla hareket etmem!" Dişlerini sıkıp konuşan kutay'a baktım.

 

Aferin Alarcın resmen adamı kötü şeylere teşvik ediyorsun.

 

Kutay bakışlarını gözlerime kenetleyince gözlerimi kaçırmadım.

Gözleri de çok güzeldi.

 

Yüzünde ki her bir detay ayrı bir yakışmış adama resmen.

Bütün şansını yüzünde ve vücudunda kullanmış olabilir.

 

Çünkü vücudu o kadar ağır ki hala üstümde olduğu için ezilmek üzereydim.

 

Ne kadar süre geçtiğini bilmediğim bı zaman diliminde birbirimize bakıp durduk sonra ortada sanki ciğerleri çıkarcasına bir öksürük duyuldu.

 

Kafamı kutay'dan biraz kaydırıp etrafıma baktım.

 

Sesler susmuş ve bütün tim şaşkınlık içinde bize bakıyordu ama kutay'ın pek umrunda değil gibiydi.

 

"Kalkacak mısın artık üstümden ezildim resmen" diyerek fısıldadım.

 

Hafif bir sırıtma eşliğinde üstümden kalktığında İlay gelip elimi tutarak beni de kaldırdı.

 

Üstümü başımı çırpıp saçlarımı geri savurup time baktım.

 

Şuan hepsinin gözleri aynı şeyi soruyordu.

Senin burda ne işin var?

 

"Selam" diyerek elimi kaldırıp saçma bir hareket yaptım.

 

"Selam selam tabi, başımın belası senin ne işin var burada?" Diyen Asena ya cevap bile vermedim çünkü ne diyeceğimi bilmiyordum.

 

"Tim toplan!" Diyen Kutay ile herkes ona dönünce derin bir nefes aldım.

 

"Durum ne?" Diye sordu.

 

Bana saldıran adam hala bileğini tutmuş bir şekilde köşede ağlıyordu ve başında serhat vardı.

 

Diğer ikisi zaten çoktan öbür dünyaya uçmuştu.

 

"Ekipler tam zamanında geldi komutanım. Dışarda ki teröristler etkisiz hale getirildi. Şu anda köyün etrafı taranıyor" diyerek bilgi geçti Barlas.

 

"Peki bombalar?" Diye sordu Kutay.

 

Bomba derken?

 

Tedirginlikle yerimde kıpırdadım.

Gözleri bir an bana döndü ama hemen çekti bakışlarını.

 

"Bomba imha ekipleri başlarında" diyen Berk ile Kutay başını aşağı yukarı salladı.

 

"Çıkalım" diyerek kapıya yöneldi Kutay.

Ama herkes bana bakıyordu.

 

Çıkmadan önce kutay'ın, "Asena arkadaşına sahip çık! Bir sorun istemiyorum" dediğini duymuştum.

 

Artist herif!

 

"Bak bak havalara bak, sanki az önce kızın üstüne 1.98 boyuyla uzanan bendim" diyerek kınarcasına kutay'ın gittiği yöne bakarak konuştu Akgün.

 

Bu dediği ile utanmıştım çünkü şu Bahsi geçen kız bendim.

 

"Yanlız söylemeden geçemeyeceğim, çok güzel kafaydı Alarcın" diyen Ayberk göz kırpıp kutay'ın peşinden çıktı.

 

Serhat ve Barlas adamı alıp çıkarken beni de kolumdan sürükleyerek çıkaran tabi ki Asena'ydı.

 

Tabi söylenmeyi de ihmal etmiyordu.

Babam 2 yani buda!

 

Dışarı çıktığımızda tüylerim diken diken oldu.

Yerde yatan bı sürü terörist vardı.

Ve kan.

 

Diğer evlerden biraz uzak kalıyordu bu ev ama ileride korkarak bu tarafa bakan insanları görebiliyordum.

 

Etraf asker doluydu.

Kutay ileride başka bir asker ile konuşurken Tim'dekiler bir arada duruyordu ve tabi ben!

 

"İlay neden burdasınız?" Diye sordum yanımdaki İlay'a.

 

"Bu köy teröristlerin etkisi altındaydı ve zulmün olduğu bir yeri kurtarmak bizim görevimiz" dediğinde İlay'a gülümsedim.

 

Oda aynı samimiyetle karşılık verdi.

Kutay bize doğru gelince diğer askerler de uzaklaştılar yavaş yavaş.

 

"Bitti mi komutanım?" Diye sordu Asena.

 

"Bombalar etkisiz hale geldi, görev bitti Öke timi gidiyoruz, geri kalanı ile diğer askerler ilgilenecek" dediğinde herkes tebessüm etti.

 

Demek Öke timi.

 

Öke, ok gibi doğru ay gibi parlak anlamına geliyordu.

 

Yakışmıştı bu isim onlara.

 

"Gidiyoruz" diyerek kolumdan tutan Asena'ya baktım.

 

Ya sabır bu kadın neden beni sürüklemek peşinde sürekli!

 

"Bırak kolumu artık kaçacak değilim!" Diye cırladım.

 

"Gördük biri başında olmayınca neler yaptığını kes sesini!" Dediğinde haklı olduğu için susmuştum.

 

Tim yürüdüğünde bizde onlara katıldık.

Akgün neler yaptığını abarta abarta anlatıyordu ve Barlas'ta ensesine şamar atmaktan hiç çekinimiyordu.

 

Birkaç adım atmıştık ki,

"YERİNDE KAL!" diyen bağırtı ile hepimiz durup arkamıza baktık.

 

Etrafta olan askerler silahlarını kaldırmış tek bir yere doğrultuyorlardı.

 

İlay ve Kaan önüme geçerek beni korumaya çalıştılar ama görmüştüm.

Silahların hedefi olan 14 yaşlarında bir çocuktu.

 

Kutay ileriye çıkınca İlay ve Kaan hariç hepsi onu takip etti.

Zira onlar beni korumakla meşguldü.

Yine de bu çocuğu görmeme engel değildi.

 

Üstü başı yırtılmış ve kan içindeydi.

Aynı şekilde yüzü de kirlenmiş ti ve akıttığı göz yaşları birer çizgi olarak yol yapmıştı yüzünde.

Kaşından yoğun bir kan akıyordu.

 

"Yardıma ihtiyacı var" diye fısıldadım.

 

İlay arkadan elini uzatıp elimi tutarak sıktı.

Sanırım bu yerinde kal demekti.

 

Yardıma ihtiyacı var dememin sebebi kaşından gelen kan değildi.

Üstünde ki yelek şekilde olan bomba'ydı.

 

"KOMUTAN ABİ!" diye bağırdı.

 

Sesi bir çocuğa göre fazla kalındı ama sesinin her tonundan acı akıyordu.

 

Kutay öne çıkıp tam karşısında durdu.

Aralarında 30'a yakın adım vardı.

Bu beni tedirgin ettiği gibi timi de tedirgin etmişti.

 

"Komutanım yaklaşmayın" dedi Asena.

 

Diğerleri de bunu demek istiyor gibi bakıyordu zaten.

 

"SAKİN OL VE İZİN VER YARDIM ETSİNLER!" diyerek bağırdı Kutay.

 

Oda yardım etmek istiyordu.

 

"GEÇ KALDINIZ KOMUTAN ABİ!" dedi çocuk hem ağlayıp hemde dudaklarında ki gülümsemeyi korurken.

 

"HİÇBİR SEY İÇİN GEÇ DEĞİL, İZİN VER YARDIM ETSİNLER" dedi Kutay.

 

"BEN KÜRT OLDUĞUM İCİN Mİ ÖLMEM GEREKİYOR KOMUTAN ABİ" dediğinde ise gözlerim doldu çünkü oda ağlamaya başlamıştı.

 

"YOK ÖYLE BİR ŞEY, HANGİ ASKER BAYRAĞININ ALTINDA OLANI BİRİNİ DİĞERİNDEN AYIRIR!" dedi Kutay ona doğru bir adım atıp.

 

Bu düşünceye sinirlenmişti.

 

"O HALDE ANAMA VE 6 YAŞINDAKİ KIZ KARDEŞİME TECAVÜZ ETTİKLERİNDE NEREDEYDİNİZ!" diye haykırdığında buz kestim.

 

Bu mesafeden kutay'ın bile kaskatı kesildiğini gördüm.

 

"ASLANIM SAKİN OL! İZİN VER YARDIM ETSİNLER, SÖZ VERİYORUM HERŞEY DÜZELECEK!" diyerek sesini duyurmaya çalıştı Kutay.

 

"BABAMI ÖLDÜRDÜLER ÇÜNKÜ ANAMI VE KARDEŞİMİ ALIP KAÇMAMI SÖYLEDİ. ORADAN BİZİ KURTARIP KENDİNİ FEDA ETTİ! SIRF BENİ YANLARINA ALIP SİZE KARŞI ÇATIŞMAYA ZORLAMASINLAR DİYE! BENİ ŞEHİT KANI DÖKMEK İÇİN EĞİTMESİNLER DİYE!" diyip haykırarak anlatmaya başladığında içim parçalandı.

 

O daha çok küçüktü ve büyük acılar ile baş etmişti çünkü vatanına ihanet etmek istememişti.

 

"AMA NE OLDU BİLİYOR MUSUN?" diye sordu kahkaha atıp.

 

Bütün askerler dahi herkes kaskatı bir şekilde onu dinliyorlardı ve gözlerinde derin bir merhamet duygusu vardı.

 

"BİZİ KABUL ETMEDİLER, ÖLMEMİZİ SÖYLEYEREK KOVDULAR İLK GİTTİĞİMİZ KÖYDE! GÜNLERCE AÇ VE SUSUZ BİR SEKİLDE DIŞARIDA KALDIK!" dedi tekrar ağlarken.

 

Her konuşmasında Kutay ona doğru bir adım atıyordu.

 

Onun bir suçu yoktu, belki de herkesten daha masum bir çocuktu o.

 

"SONRA DÜN AKŞAM BURAYA GELDİK! BİZE BİR EV VERDİLER, ONLAR İYİ İNSANLAR SANARAK İNANDIK ONLARA AMA NE OLDU BİLİYOR MUSUN KOMUTAN ABİ? ÖNCE BİZİ DÖVDÜLER SONRA İSE GÖZLERİMİN ÖNÜNDE ANAMA VE KARDEŞİME DEFALARCA 2 KİŞİ TECAVÜZ EDİP BOĞDULAR ONLARI! BEN NE YAPTIM BİLİYORMUSUN? BENİDE ÖLDÜRÜN DİYEREK YALVARDIM ONLARA AMA SADECE GÜLDÜLER BANA!" diyerek kalbinin üstüne üst üste yumruk attı.

 

Onun bu hali ile içim parçalandı zira onun yüreği yanıyordu.

Kalbine üst üste yumruk atarken durmasını diler gibiydi.

 

"ÖZÜR DİLERİM KOMUTAN ABİ! ARKALARINI İLK DÖNDÜKLERİ ANDA ONLARI ONLARIN SİLAHI İLE ÖLDÜRDÜM!" dediğinde elim ağzıma gitti.

 

Bu yaşında katil olmuştu hemde annesi ve kız kardeşi için.

 

"ASLANIM BENİM! SAKİN OL İZİN VER YANINA GELİYİM!" Dedi Kutay.

Zor durumdaydı, sadece o çocuğu kurtarmaya çalışıyordu.

 

"GİDİN KOMUTAN ABİ, BEN DAHA FAZLA DURAMAM, BU ÜSTÜMDEKİNİ BEN İSTEYEREK GİYMEDİM! ZORLA GİYDİRDİLER! BEN YAPAMAM BABAMA SÖZ VERDİM! VATANA İHANET EDEMEM GİDİN!" dediğinde gözlerinde ki korku belli oluyordu.

 

Ölmek istemiyordu.

Ve masumların kanını hele ki şehit kanını dökmek istemiyordu.

 

"ADIN NE SENİN?" Diye sordu Kutay.

 

"MERT" diye cevap verdi.

 

Akgün'ün ne ara çocuğun arkasına geçip ona doğru yaklaştığını görmemiştim çünkü gözlerimi mert' ten ayırmamıştım.

 

"NERELİSİN MERT?" diye sordu Kutay.

Amacı onu oyalamaktı.

 

"DİYARBAKIR" dediğinde Akgün'ün adımları durdu bir an.

 

Sonra derin bir nefes alıp devam etti yaklaşmaya.

 

"BÜYÜYÜNCE NE OLMAK İSTİYORSUN MERT!" diye sordu bu sefer Kutay.

 

Mert onun sorularına anlamaz gözlerle bakıyordu ama yine de cevap veriyordu.

 

Gözleri kutay'ın kolunda ki armaya gitti.

 

Türk bayrağı!

 

"ASKER OLMAK İSTİYORUM KOMUTAN ABİ!" dedi mert tekrar ağlarken.

 

"O HALDE OLACAKSIN!" dedi Kutay ciddiyetle.

 

Mert dizlerinin üstüne düşüp haykırarak ağlamaya başladı.

 

"ÖLMEK İSTEMİYORUM KOMUTAN ABİ! BU ANAMA, BABAMA, VE KARDEŞİME İHANET Mİ?" diye sordu haykırışları arasında.

 

Değildi.

 

"DEĞİL AKSİNE SENDEN ÇOK BAŞARILI BİR ASKER OLUR MERT" dediğinde Akgün Mert'in kollarını tutarak kıbırdamaması için tuttu.

 

Bomba imha ekipleri hemen oraya koştuğunda derin bir nefes aldım.

Hatta aldık hep beraber.

 

Çok şükür!

Eğer ölseydi sanırım kendime bir daha gelemezdim.

 

Kutay'da mert'e yaklaşıp karşısında diz çöktü.

Mert ıslak gözlerini kutay'a kaldırıp baktı.

 

Dudakları titriyor, gözleri durmaksızın yaşlarını döküyordu.

Siyah saçları vardı, gözleri ise kehribardı ve bu mesafeden bile parlıyordu.

 

Kutay elini yanağına kattığında mert gözlerini yumarak ağlamaya devam etti.

İlay yanıma gelerek elini omuzuma atınca bakışlarım ona döndü.

 

Ela Gözleri dolmuştu.

 

Dudaklarında ise buruk bir tebessüm vardı.

Tekrar bakışlarım mert ile kutay'a döndü.

 

Mert'in üstündeki bombayı çıkardıklarında Kutay onu kolundan kavrayarak ayağı kaldırdı ve ona sımsıkı sarılıp başının üstünden öptü.

 

Mert sanki tutunacak bir dal bulmuş gibi sımsıkı tutunmuştu kutay'a.

Kutay eğilip Mert'in kulağına birşeyler fısıldadığında mert şaşkın bakışlar ile ona dönüp baktı.

 

Sonra yüzüne güzel bir tebessüm yerleştirip başını aşağı yukarı salladı.

Ne dediğini çok merak etmiştim.

 

İki asker mert ile beraber bir arabaya yerleşip uzaklaşınca Kutay arkalarından bakıyordu.

 

En son bakışları buraya döndüğünde direk gözleri gözlerimi buldu.

 

Asena yanıma gelip, "gidelim Alarcın" dediğinde son kez kutay'a bakıp onunla beraber arkamı döndüm.

 

Ben, Asena, Kutay,Akgün ve Berk bir arabaya yerleştiğimizde diğerleri de başka arabalara yerleşti.

Araba büyük olduğu için karşı karşıya oturmuştuk.

 

Asena ve Berk karşı karşıya oturuyordu ve farkettiğim şey ise birbirlerine asla bakmıyor olmalardıydı.

 

Sadece bir diğeri başka yere baktığında bakıyorlardı birbirlerine.

 

"Allah'ım beni bir an önce şu kıyafetlerden kurtar ve mümkünse bir daha giydirtme" diyen Akgün ile bakışlarımı ikisinden çektim.

 

Akgün'e baktığımda tiksinti ile üstüne bakıyordu.

 

Ayrıca bu Kutay neden bana bakıyordu böyle?

Ona bakmamak için üstün bir çaba sarf ediyordum ama o sanki tekmişiz gibi bana bakıyordu.

 

Akgün birden, "Öhö Öhö" diyerek saçma bir ses ile boğazını temizleyince herkes ona döndü.

 

Kutay tek kaşını kaldırarak, "Hayırdır Akgün, ne oldu?" diye sordu.

 

Akgün bir an bana bakıp kutay'a döndü ve, "komutanım hayır yalnız değiliz onu belli ediyim dedim" dedi.

 

Kutay derin bir nefes alıp, "kes sesini Akgün" dediğinde Akgün tam ağzını açacaktı ki yanında oturan Berk dirseği ile karnına vurdu.

 

Bir süre sonra,

"Asena ne kadar yolumuz var?" Diye sordum.

 

"Az kaldı" diyen Asena ile sıkıntı ile nefes alıp kollarımı göğüsümde birleştirdim.

 

Kutay'a baktığımda dudaklarıma bakıyor olması ile afalladım.

 

Ayağım ile ayağına vurunca bakışlarını gözlerime çıkardı.

 

"Ne bakıyorsun" diye fısıldadım.

 

Berk ve Akgün kendi aralarında konuşuyorlardı.

 

Asena ise dışarıya bakmakla meşguldü.

 

"Asıl sen bakıyorsun" dediğinde şoka girdim.

 

Ben mi bakıyormuşum?

Yok daha neler!

 

"Yalan söyleme" dedim aynı fısıltı ile.

Akgün bir an bana baktı ama hemen dudaklarımı kapatıp sustum.

 

Akgün önüne döndüğünde kutay'a baktım tekrar ve sırıtıyor mu o?

Yemin ederim öldürecektim bu adamı!

 

Ya sabır bakışımı ona yolladık tan sonra başımı Asena'nın omuzuna katıp gözlerimi kapattım.

 

Asena'nın bana baktığını hissettim ama açmadım gözlerimi.

Yemin ederim bugün yaşadığım aksiyon bana yeterdi.

 

Ne kadar zaman geçtiğini bilmediğim bir zaman diliminde fısıltı sesleri duydum.

 

"Komutanım hiç uyandırmayalım ben taşırım" diyen Akgün'dü.

 

"Ne haddine lan" diye parlayan ise Kutay'dı.

 

Kulağıma kısık bir gülüş geldiginde Berk'in olduğunu düşündüm.

 

"Komutanım zaten kapıdayız ben götürürüm" diye öneri sundu Asena.

 

"Gerek yok ben taşırım" diyen Kutay ile kolumun havalandığını ve geniş bir omuza yerleştiğini hissettim.

 

Bedenim sanki uyuşmuş gibiydi ve gözlerimi açamıyordum.

Sonra belimde ve bacaklarımda kollar hissettim ve aynı anda havalandım.

 

Araba olduğunu düşündüğüm yerden indik ve beni taşıyan kişi yani Kutay yürümeye başladı.

 

Yüzüme çarpan hava ile Saçlarımdan bir tutam yüzüme doğru havalanıp dudaklarım ve burnumun üstüne kondu.

 

Sonra hafif bir nefes hissettim dudaklarımın üstünde.

Sanırım Kutay yüzüme üflemişti çünkü saç tellerim yüzümden ayrılmıştı.

 

Ne yüzüme mi üfledi o?

 

Sonra asansör sesi geldi kulağıma ve,

"Daha sessiz bir asansör olamaz mıydı?" Diye homurdanan kutay'ın sesi.

 

Umarım beni götürene kadar asansör veya duvarla kavga etmezdi.

 

Şuan birinin kucağında uyuyormuş numarası yapıyordum.

Ama bundan hiç rahatsız değildim.

Sanki Kutay beni hep taşıyormuş gibi bir rahatlık vardı üstümde.

 

Asansör bir süre sonra durduğunda asansörün açılma sesini duydum.

 

"Asena kapıyı aç" dedi Kutay.

Sonra kilit sesi ve tekrar açılma sesi.

 

Eve sıktığım oda spreyi kokusu geldi burnuma.

Yürüdü Kutay biraz daha.

Sonra durdu.

 

Vücudum serin bir yere bırakıldığında istemsizce ürperdim.

 

Ama uyku beni hemen tesiri altına aldığı için bütün seslerden ve hareketlerden uzaklaşıp karanlığa gömüldüm.

 

Halbuki ben karanlıktan korkardım.

 

YAZAR'DAN

 

Kutay Alarcın'ı yatağa bıraktığında nasıl ürperdigini gördü.

Bir süre başında sadece onu izledi.

 

Elini hafifçe saçlarına atarak önüne gelen saçları yastığa yaydı.

Ona göre yüzü hep açıkta olmalıydı.

Alarcın'ın yüzünde huzursuz bir ifade vardı.

 

Ne gördüğünü merak etti.

 

"Komutanım ben üzerini değiştiririm, zaten yol boyunca üstünü çekiştirip durdu" dedi Asena.

 

Kutay başını aşağı yukarı sallayıp onayladı onu ve son kez Alarcın'a bakıp çıktı odadan.

 

Gidip oturma odasında tekli koltuğa oturarak başını arkaya yaslayıp gözlerini kapattı.

Bugün olanları düşündü.

 

Alarcın'ı birden karşısında görmeyi beklemiyordu.

 

Abdullah'ın yüzüne kafasını sertçe vurmasını gururlu gözlerle izlemişti zira kutay'da bunu yapmak istemişti.

 

Sonra korkusuz bir şekilde bağırmasını ve dik durmasını.

 

Yine birbirlerine fazlası ile yakın olmalarını.

 

Sonra ise Mert.

 

Kutay onu gördüğünde yaralı bir çocuk olduğunu anlamıştı.

Zaten söyledikleri ile yaralıdan da beter halde olduğunu öğrenmişti.

 

Canı yanmıştı kutay'ın.

 

Daha küçük bir çocukken annesini gözlerinin önünde kaybetmenin ne demek olduğunu biliyordu.

 

Hayattı bu, insanın elinde değildi hiçbir şey.

 

Kader bir kere yazılmışsa ne yaparsa yapsın ne gideni geri getirirdi ne de önüne geçebilirdi.

 

"Komutanım kahve" diyen Asena ile gözlerini açtı.

 

Elinde tuttuğu kahveyi uzatıyordu.

Kutay sakince bardağı alıp yerinde dikleşti.

 

"Alarcın ile uğraşmak zor olacak, yerinde durmayan biri" diyen Asena ile kafasını aşağı yukarı sallayıp onayladı onu.

 

"Öyle" diye mırıldandı.

 

"Komutanım sizce neden bu kadar önemli bu kız?" Diye sordu Asena.

 

Merak içinde kurt gibi dolaşıyordu.

Neden diyordu sürekli.

 

Bu kız neden önemli ve bu kızdan ne istiyorlardı.

Asena ne kadar kabul etmese de Alarcın'ı sevmişti.

Ve başına kötü birşey gelmesini istemiyordu.

 

 

Loading...
0%