Yeni Üyelik
7.
Bölüm

ÖLMEK İSTEMİYORUM DEVAM

@lavinia_x21

"Bilmiyorum, bize verilen tek bilgi yakınınızda ve güvende tutun oldu" dedi Kutay.

 

Halbuki ne olduğunu biliyordu.

Bilmediği bir işe girmezdi ve Tim'ininde girmesine izin vermezdi.

 

Halbuki bu işe girmemeyi isterdi.

Çünkü Kutay ve alarcın'ın arasında bir şey olması imkansızdı.

 

Kutay için bu sadece bir görevdi ve ne olursa olsun öyle kalmalıydı.

Zaten Alarcın'ın bunu öğrenmemesi gerekiyordu.

 

Aralarında bir duygu ve ilişki olursa Kutay ona kıyamazdı.

Ve görevinde başarılı olamazdı.

 

O yüzden ondan uzak durmalıydı.

Keza Alarcın'ın da uzak durmasını sağlamalıydı.

 

"Komutanım bunu söylemek bana düşmez ama izin verirseniz bir şey sormak istiyorum" dedi Asena.

 

İkisi içinde endişelenmeden duramıyordu.

Kutay'ı yıllardır tanıyordu ve zarar görmesini istemiyordu.

Her anlamda.

 

Ve tabi mi Alarcın'ın da öyle.

 

"Sor Asena" dedi Kutay ona bakarken.

"Ona karşı bir şey hissediyor musunuz?" Diye sordu endişe ile.

 

Kutay kaşlarını çattıp ona baktı.

"Sana bunu düşündüren nedir?" Diye başka bir soru yöneltti.

 

"Bilmiyorum ben sadece..."diyen Asena ile Kutay ayağı kalkıp dışarıya baktı.

 

"Sil o düşünceyi aklından ve time de silmelerini şöyle çünkü öyle bir şey mümkün değil! Alarcın izgi sadece bir görev ve onunla ilgili hiçbir duygu yok içimde, olamazda" dedi sert bir şekilde.

 

Halbuki içi başka şeyler söylüyordu.

Sadece söylediklerine hem kendine hem de asena'yı inandırmaya çalışıyor.

 

"Haklısınız afedersiniz komutanım" dedi Asena.

 

Ama inanmış değildi buna.

Komutanı ne zaman birşey söylemekte zorlansa göz temasını kesiyordu ve az önce tamda bunu yapmıştı.

 

Anladığı şey şu ki Asena'nın,

Ateş bacayı çoktan yakmıştı.

Sıkıntılı bir nefes verip cebindeki sigarayı çıkardı Kutay.

 

"Görev fazla uzun sürmeyecek, o yüzden ona fazla alışma Asena" diyerek uyardı Kutay.

 

Asena içinden, "siz alışmayın da komutanım" dedi ama dile getirmedi bunu.

 

"Emredersiniz komutanım" dedi onun yerine.

 

"Hem zaten görev bittikten sonra hayatımızda alarcın İzgi diye biri olmayacak" diyerek konuşmaya devam etti Kutay.

 

"Nasıl yani?" Diye sordu Asena anlamazken.

 

"Alarcın görev bittikten sonra burada olmayacak ve ait olduğu yere geri dönecek. Sadece güvenliği için buraya tahin edildi" dedi Kutay.

 

Bu düşünce içini huzursuz ediyordu.

"Babasının yanına mı dönecek?" Diye sordu Asena.

 

"Bilmiyorum sadece bu şehirde olmayacak" diye cevap verdi.

 

"O yüzden alışmayın ona çünkü ALARCIN İZGİ bir görev ve bizim için başka bir önemi yok" diye devam etti.

 

"komutanım..." Diye devam eden Asena'nın cümlesini,

 

"Asena" diyen Alarcın böldü.

 

Kutay kaskatı kesilirken Asena hemen ayağı kalkıp arkasını döndü.

Kutay da yavaş yavaş arkasını dönüp sesin geldiği yere baktı.

 

Alarcın üzerinde ki şort gecelik takımı ile onlara bakıyordu.

Ama sorun olan şey gözlerinin dolu olmasıydı.

 

Bir Kutay'a bir de Asena'ya bakıyordu.

Kutay'ın içini endişe kapladı bir şey duydu mu diye.

 

Görev adına değildi bu endişe.

 

Alarcın hakkında söylediklerini duymasıydı.

 

Asena da duymamasını umuyordu.

 

"Ne görevinden bahsediyorsunuz?" Diye sordu alarcın.

 

Kutay ve Asena birbirine baktı.

Kutay çıkardığı sigarayı geri paketine yerleştirip Alarcın'a döndü.

 

"Ne duydun?" Diye sordu rahat bir tavırla.

 

Halbuki içi hiç rahat değil di.

 

"Ne duymam gerekiyor?" Diyerek ona doğru bir adım attı Alarcın.

 

"Seni ilgilendiren birşey değildi konumuz" diye cevap verdi kutay.

 

Alarcın'ın sakin olması onu rahatlatıyor du.

 

"Neden uyandın Alarcın?" Diye sordu Asena yanına giderken.

 

Alarcın bakışlarını Asena'ya çevirip,

"Kabus" diye mırıldandı.

 

"Şu istermisin?" Diye sordu bu sefer Asena.

 

Rengi solmuştu Alarcın'ın bunu fark edebiliyordu.

Kutay da bunu farketmişti.

 

"Ben alırım teşekkür ederim" diyerek arkasını döndü Alarcın.

 

Gözden kaybolması ile ikili tekrar bakıştı.

 

"Gitsem iyi olacak, yarın askeriye de konuşuruz" dedi Kutay kapıya doğru yürürken.

 

Alarcın'ın gözlerine bakmak zor geliyordu ona.

 

"İyi geceler komutanım" diyerek onunla beraber kapıya gidip eşlik etti Asena.

 

"İyi geceler" diyip çıktı evden Kutay.

 

Asena kapıyı kapatıp arkasına döndüğünde Alarcın'ı gördü.

 

Büyük camın önünde dışarıyı izliyordu.

Asena yavaş adımlar ile onun yanına gidip aynı şekilde bakışlarını dışarıya çevirdi.

 

"Nasıl hissediyorsun?" Diye sordu Asena.

 

Alarcın'ın bu sessizliğine anlam veremedi bir an.

Duydu mu diye şüphelendiği için ağzını aramaya çalıştı.

 

"İyiyim, sorun yok" diye mırıldandı Alarcın.

 

O sırada aşağıda Kutay göründü.

Elleri cebinde sakin ama bir o kadar sert adımlar ile arabasına ilerleyişini ve binip gözden kaybolmasını sessizlik içinde izledi Alarcın.

 

Sonra, "uyusam iyi olur, iyi geceler" diyerek odasına gideceğini belli etti.

 

Asena daha fazla üzerine gitmeden,

"İyi geceler" diye karşılık verdi.

 

Alarcın odasına girip kapıyı kapattı.

Sonra yavaş adımlar ile gidip yatağına oturdu.

 

Onu rahatsız eden bir şeyler vardı.

Kutay ve Asena'nın her zor anında karşısına çıkmasına anlam veremiyordu.

 

Mesela Asena neden karakola düştüğünde gelmişti?

 

Mesela neden ev arkadaşı arıyordu asker olmasına rağmen?

 

Ya da neden sanki kendisini onların yanında huzursuz hissediyordu.

 

Oturmayan parçalar vardı aklında.

Eğer birşey varsa onu bulacaktı.

 

Sabaha kadar hafif olan ışık ile birlikte düşündü.

 

Kutay'ın, "bir görev ve bizim için başka bir önemi yok" dediği cümleyi düşünüp durdu.

 

Bu başka bir görevde olabilirdi ama odaya girdiğinde ve sesini çıkardığında kutay'ın kaskatı kesilmesini ve Asena'nın birden telaşla ona dönüp ağzını araması aklını bulandırıyordu.

 

Bunu sonraya bırakıp sabah olduğunda hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı.

 

Geri kalan günler de ta ki izninin bittiği ve doktorluk için hazırlandığı ilk güne kadar.

 

~~~~

 

"Asena çok heyecanlıyım" diye şakıdı Alarcın heyecanla.

 

Asena rahatsız olduğu için bugün askeriye ye gitmemişti ama Alarcın sabahın köründe onu uyandırmıştı.

 

O yüzden pişman olmuştu gitmediği için.

Sabahtan beri ya abisi ile ya da kız kardeşi ve babası ile konuşup duruyordu.

 

Ailesi için çok üzülmüştü Asena.

 

Zira Alarcın'ı ne kadar sakin olması konusunda uyarsalarda Alarcın bir türlü sakin olmuyor ve her defasında başka bir şey yüzünden onları arayıp canlarını okuyordu.

 

En son kız kardeşini arayıp, "Nasıl yeşil tokamı orda unutmama izin verirsin" diyerek bir saat kızı perişan etmişti.

 

Kız kardeşi en son dayanamamış ve telefonu kökten kapatmıştı.

Keza sonra abisi de aynı şeyi yapmıştı.

Ama babası bıkmadan telefonu açıyor ve onunla konuşuyordu.

 

"Alarcın derdin ne senin! Sakin ol biraz" diyerek en sonunda patladı Asena.

 

"Aşk olsun Asena! İnsan arkadaşına böyle mi teselli verir" diyerek cevap verdi alarcın.

 

Sonra da gayet sakin bir şekilde bilmem kaçıncı rujunu değiştirip sade pembe bir ruj sürdü.

 

Asena oflayarak arkasını dönüp çıktı odadan, daha fazla katlanamayacaktı.

Gidip koltuğa kendini bıraktığı gibi gözlerini kapatmıştı.

 

Ne kadar süre geçtiğini anlamadan,

"Ben çıkıyorum görüşürüz" diyen Alarcın'a sadece eli ile görüşürüz anlamında bir hareket yaptı.

 

Alarcın onu umursamadan mutlu mesut bir ifade ile çıktı evden.

Sonra abisinin gönderdiği arabasına binerek hastanenin adresini navigasyon'a yazıp yola koyuldu.

 

İçi içine sığmıyordu.

 

Bugünler için çok uğraşmıştı.

 

Bağıra bağıra şarkı söyleyerek hastaneye gelmiş ve bütün prosedürüleri halledip görevinin başına geçmişti.

 

Tabi bu akşam olduğunda yorulup ağlayana kadardı.

 

Bütün gün canı çıkmıştı.

 

Dillerini anlamadığı insanlar gelip gitmişti.

Onlara yardımcı olmak istiyordu ama anlayamadığı için üzülüyordu.

 

Şimdi ise ilk günden arkadaş edindiği iki doktor ile elinde çay dert yanıyordu.

 

"Ya işte böyle kızlar, adamlar meğerse özel kuvvetlerde asker miş" diyerek bir kahkaha atınca arkadaşları da ona katılıp güldüler.

 

"Alemsin yani Alarcın" diyerek gülmekten gözünden akan yaşları sildi güneş.

 

"Ay vallaha çatlayacağım" diyerek güneşe katıldı sevda.

 

"Kızlar daha birşey anlatmadım ki" dedi Alarcın masum masum.

 

"Ay bugün daha fazla anlatma, zaten mesai bitti. Daha sonra devam ederiz" diyerek ayağı kalktı güneş.

 

"Peki peki" diyip sevda ve Alarcın'da ayağı kalktı.

 

"Hadi beraber çıkalım" diyen sevda ile Alarcın ve güneş başlarını aşağı yukarı sallayıp onayladılar onu.

 

Üçü beraber hazırlanıp çıkmışlardı hastaneden.

Sonra herkes kendi arabası ile evine gitmişti.

 

Alarcın eve geldiğinde direk odasına gitmiş ve uyumuştu.

 

Zordu ilk günü.

 

Ve emin olduğu bir şey varsa bu daha iyi günleri'ydi.

 

Birkaç saat uyuduktan sonra salondan gelen sesler ile uyandı.

 

Birkaç saniye neler olduğunu anlamaya çalıştı.

 

Sonra panik her tarafını ele geçirip onu korkuya itti.

 

Asena akşam üstü aramış ve bugün eve gelmiyeceğini söylemişti.

 

Peki bu mutfaktan gelen ses neydi?

 

"Bismillahirrahmanirrahim" diyerek birden ayaklandı.

 

Eli telefona gittiği gibi rehbere gidip Asena'yı aradı.

 

Bekledi bekledi ama Asena cevap vermeyince daha çok panik yaptı.

 

Bir daha aradı, yine açmadı Asena.

 

Defalarca aradı ama cevap alamadı.

Aklına birşey gelmiyordu kimi arayacaktı?

 

Sonra aklına polis gelince hemen 155' i arayıp yardım istedi.

 

Sesler gittikçe yaklaşıyordu.

 

Yavaş adımlar ile kapıya gidip sessiz bir şekilde kapısını üst üste kilitledi.

 

Olduğu yere karakol biraz uzaktı ve onlar gelene kadar odasında bekleyemezdi.

 

Aklına birden acil durum için olan kırmızı düğme geldi ama bu ihtimali hemen sildi aklından çünkü düğme kapının yanındaydı ve oraya giderse yakalanır dı.

 

Telefonu birden çalınca irkildi.

 

Ve mutfaktan gelen seslerin birden kesilmesi ile kaskatı kesildi.

 

Telefonu hemen eline alıp sesini kapattı.

Ekrana baktığında Asena arıyordu.

 

Telefona cevap verince Asena'nın telaşlı sesini duydu.

 

"Alarcın iyimisin neden aradın o kadar?" Diye sordu.

 

"Asena evde birileri var" diye ağlamaklı bir sesle konuştu Alarcın.

 

"Nasıl birileri var" diyen Asena'nın sesinden gelen endişeyi anlamıştı.

 

"Bilmiyorum, içeriden sesler geliyor ve sen aradığında birden kesildi duymuş olmalı" diye anlattı Alarcın.

 

"Tamam sakin ol ben hemen geliyorum" diyen Asena'nın sesine eş değer kapının altında ki ayakların gölgelerini gördü Alarcın.

 

Asena telefonu kapatmamıştı.

 

Ve arkadan birileri ile konuştuğunu duydu Alarcın.

 

Kapının kolu aşağı inince Alarcın istemsizce,

"Asena!" Diye bağırdı.

 

"Alarcın ne oldu?" Diye sordu Asena.

 

Alarcın'ın bağırışı ile irkilmiş ve endişelenmişti.

 

Kapının kolu daha çok zorlanınca,

"Odama girmeye çalışıyor" diye bağırdı.

 

"Portakal çiçeği" diyen kutay'ın sesini duyduğunda panik hala içinde kol geziyordu.

 

"Portakal çiçeği beni duyuyor musun?" Dedi Kutay tekrar.

 

"Evet duyuyorum" diye cevap verdi Alarcın.

 

"Yoldayız tamam mı sakin ol ve beni bekle" diyerek sakinleştirmeye çalıştı Kutay onu.

 

Asena'ya telefon geldiğinde hep beraber Tim ile oturuyorlardı.

 

Asena'nın telefonu sessizdeydi ama içindeki sese uyup çıkardığında 15 cevapsız çağrı olduğunu görünce birden ayaklanmış ve Alarcın'ı aramıştı.

 

Onun birden ayaklandığını gören Tim de onunla beraber ayaklanmış tı.

 

Ne olduğunu sorduklarında Alarcın'ın defalarca aradığını söylemişti.

 

Kutay hemen hoparlöre vermesini istediğinde dediğini yapmıştı ve alarcın'ın dedikleri ile hemen hazırlanıp yola çıkmışlardı.

 

Asena o kadar panik yapmıştı ki telefonu kapatmamıştı.

Ve Alarcın'da gelen bağırışı duyduğunda irkilmişti.

 

Alarcın'ın sakinleşmedigini duyan Kutay telefonu alarak onu sakinleştirmeye çalışıyordu.

 

Oldukları arabanın sürücü koltuğuna Akgün geçmişti çünkü şuan dikkatle ve hızla giden bir sürücüye ihtiyaçları vardı.

 

Kapının kilit kısmı ile oynadığında Alarcın yanında duran gece lambasını eline alarak,

"Kilidi açmaya çalışıyor yüzbaşı" diye fısıldadı.

 

"Az kaldı portakal çiçeği tamam mı 5 dakikaya ordayım" diyen kutay'ı onaylayan bir ses çıkardı Alarcın.

 

Kapının kilidi açıldığında Alarcın telefonu yatağa fırlatıp elinde ki lambayı daha sıkı tuttu.

 

Dövüşmeyi biliyordu ama kullanmamak konusunda herşeyi yapıyordu çünkü ona göre değildi bu.

 

Sevmiyordu şiddet olayını.

korkusu kendini ne zaman gizlese ve gücü ortaya çıkarsa istemsizce kendi savunacak şekilde koruyordu.

 

Zira birazdan olacak olan oydu.

 

Kapı tamamen açılınca yüzü maskeli iki adam ile karşı karşıya kaldı.

Tırsmadı değil ama belli etmeyecekti bunu.

 

"Ne istiyorsunuz!" Diyen bağırışına kutay'ın,

"Daha hızlı!" Diyen bağırışı karıştı.

 

"Seni" dediklerinde ses Time de gitmişti ve hepsinin buz kesmesine sebep olmuştu.

 

Keza Alarcın'da aynı durumdaydı

.

 

"Ne... Ne demek bu?" Diye sordu korku ile.

 

"Duydun bizimle geliyorsun" diyerek ona doğru gelen adam ile geriye doğru gitti.

 

Kimse bilmiyordu ama bu Alarcın'ın atlattığı ilk badire olacaktı belki ama onu kandırdıları sürece son da olmayacaktı.

 

Ve Alarcın herşeyi öğrendiğinde herşey için çok geç olacaktı.

 

Kimse onun azabından kurtulamayacaktı.

Loading...
0%