Yeni Üyelik
12.
Bölüm

12-RUH

@lavinia_x21

KARACA' DAN

 

"MiR" diyen fısıltım bana bile zor ulaştı.

 

"Kalbi durdu"

 

Kulaklarımda sadece bu cümle çınlıyordu.

 

Doktorlar Alper gile birşeyler söylüyordu ama duyamıyordum.

 

Duru gil de bana birşeyler söylemeye çalışıyordu ama hiç kimseyi duyamıyordum.

 

Sadece ameliyathane kapısına donmuş bir şekilde bakıyordum.

 

Ferman baba hemşirelere bir şeyler soyleyip onlarla konuşuyorlardı.

Bir kaç dakika sonra Hemşireler ferman baba' yı bir yere götürdüler ama neden olduğunu bilmiyordum.

 

Benim yüzümden öldü.

 

Beni kurtarmak için öldü!

 

O ölmüştü.

 

Ölmüştü.

 

Ama yemek,

 

Yer ayaklarımın altından kaydığı zaman birileri beni tuttu ama gözlerimin önü sadece karanlığa bulandı.

 

~~~~~~~

 

Gözlerimin üstünde tonlarca ağırlık vardı ama o kadar halsizdim ki açamıyordum.

 

Etraftan sesler geliyordu. Birileri birşeyler konusuyorlardı ama anlayamıyordum şuan.

 

Allah aşkına bana ne oldu yine!

 

Birileri " ne zaman uyanacak artık" diyordu.

 

Sanırım bu karandı. Elimin üstünde sıcak bir el hissettim. Elleri, sağ elimi kavradı.

Sonra sıcak dudaklar.

 

Gözlerim yavas yavaş açılıyordu ama sanki kum tanelleri batıyordu gözlerime.

 

Duru olduğunu tahmin ettiğim kişi

"kendine geliyor" diyince sol tarafım da da bi hareketlik hissettim.

 

Gözlerimi açtığımda beyaz bir tavanla karşılaştım. Sonra duru ve karanın yüzü ile.

 

"Ablam" dedi karan. Sanki kör olmuşum gibi ellerini gözüme sokacak kadar yakınımda sallıyordu.

 

Duru karanın eline bı tane vurunca karan elini tutup hemen geri çekti.

 

Ne diyebilirim ki halsiz olmasaydım bende aynısını yapardım.

 

Neler oluyor yine!

 

"Karaca, nasıl hissediyorsun?" Diye sordu duru.

 

"İyiyim, halsizim sadece" dedim kısık bir sesle.

 

Biraz doğrulmak istediğimde sırtıma feci bir ağrı girdiği için acıdan yüzümü buruşturdum. karan yardımcı olup dikkatlice sırtıma bir yastık kattı.

 

Lanet olsun üstümde hasta önlüğü var!

 

"Bu önlük neden üstümde" dedim.

 

"Hastane odasında yattığın için olabilir mi" dedi duru alay edercesine.

 

Başım çatlıyordu resmen!

 

"Noldu ki bana" dedim. Duru kolumdaki serumla ilgilenirken.

 

"Bayıldın abla" dedi karan.

 

"Neden" dediğimde duru ve karan göz göze geldiler.

 

"Açlıktan ve yorgunluktan olmalı" diye mırıldandı duru.

 

"Ne zamandır uyuyorum" dedim başımı ovarken.

 

"2 " dedi karan ağzının içinde.

 

"Saat mi?" Dedim

 

"Gün" diye cevap verdi.

 

Vermez olaydı çünkü" NE!" diye çığlık attığımda ikisi de benden uzaklaşıp yüzlerini buruşturdular.

 

Ne demek iki gün!

 

"Neden bu kadar uzun?" Diye sordum dehşet içinde. Mümkün değil bu kadar uzun baygınlık geçirmem.

 

Tamam bazen yorulduğum zaman ve iyi beslenmediğimde yine bayılıyordum ama bu kadar uzun süre değil di.

 

"Sen mir abinin kalbinin durduğunu ve öldüğünü duyunca bayıldın. Duru abla da sen bayılınca iyice dinlenmen için 2 gündür seni uyutuyor" dedi karan tek nefeste.

 

Duru karanın ensesine bı şaplak yapıştırınca benim yüzümde ki dehşet ifade ayrı bir dehşet oldu.

 

Derin bir sessizlik oluştu ortamda.

 

Ne!

 

O öldü mü?

 

Gerçekmiydi öldüğü!

 

Duru ve karan endişe içinde bana bakıyorlar dı.

 

Duru tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken.

 

Salya sümük ağlamaya başladım.

 

Ama ben rüya gördüm sanıyordum.

 

"O öldümü!?" Diye bağırıp ağlamaya devam ettim.

 

"Ben rüya gördüm sanıyordum" diye konuşmaya da devam ettim.

 

Öyle bir ağlıyordum ki ağızlarını açıp söyliyecekleri şeyleri bile söyleyemiyorlardı.

 

"Umarım regl dönemine gireceğin için bu kadar duygusalsındır" diye homurdandı karan.

 

Sanırım gerçekten regl dönemine giriyorum çünkü bu kadar ağlamam normal değil.

 

Ama kalbim ağrıyordu.

 

Karnımın ağırması gerekiyor.

 

"O adi adam bana yemek sözü vermişti" diye bağırdım.

 

"Ne!"diye karan ve duru da bağırdı.

 

𝗡𝗲 𝗼𝗹𝘂𝘆𝗼𝗿 𝗯𝗲!

 

Kapı birden açılınca ağlamaktan önünü görmeyen gözlerimi kırpıştırıp kapıya baktım.

 

Beren, İlayda ve hâlâ tanımadığım çocuk pat diye içeri daldılar.

 

Hepimize tek tek bakıp ne olduğunu çözmeye çalışıyorlardı.

 

Beren hemen yanıma koşup" abla neden ağlıyorsun, canın mı acıyor" dedi ama ben gözlerimi İlayda dan ayırmıyordum.

 

Ona nasıl bakıyordum bilmiyorum ama yutkunup yanındaki çocuğun kolunu tuttu.

 

"Özür dilerim" diyip kafamı eğerek ağlamaya başladım tekrar.

 

"Benim yüzümden abini kaybettin. Ama ben demedim ki ona gel silahların içine gir diye" dedim hala ağlayarak.

 

Kapı tekrar açıldı ama bakmadım.

 

"Kusura bakma ama, abin tam bir aptal. Ne diye geliyorsun ki beni kurtar-maya. Al işte öldün öldün! Ölünün arka-sından konuşulmaz ama Bide bana gider ayak yemek sözü verdi. Neymiş kabul edersem ölmezmiş. Hadi ya!" Diye nefessiz bir şekilde hıçkıra hıçkıra ağlayıp konuşmaya devam ettim.

 

Şuan kimseden çıt çıkmıyordu.

 

Haklı olduğumu biliyorlar tabi!

 

"Onu gömdünüzmü? İzin verirsen bende gitmek istiyorum mezarına. Yanlış anlama ona beni ekersen sana mezarda bile rahat vermem dediğim için değil. Sonuçta benim yüzümden öldü" diyip ağlayarak kafamı kaldırıp İlaydaya baktım.

 

Kaldırmam ile çığlık atmam bir oldu.

 

Siktir!

 

Hemen yanımda duran karanın kolunu tutup tırnaklarımı koluna geçirdim oda bana eşlik edip acı içinde bağırdı.

 

"Abla! Kolumu bırak parçaladın" diye bağırdı.

 

"Kar-an" diye kekeleyerek işaret parmağımı kapıya doğru kaldırdım ve

"Benim gördüğümü sende görüyormusun" diye sordum.

 

"Neyi görüyormuyum" diye inleyerek kolunu kurtarmaya çalıştı ama bırakmadım.

 

𝗔𝗹𝗹𝗮𝗵'ı𝗺 ş𝗶𝗺𝗱𝗶 çı𝗹𝗱ı𝗿𝗮𝗰𝗮ğı𝗺!

 

"Görmüyormusun yani" dedim. Tekrar ağlayarak.

 

Ağlamaktan sırtım acımaya başladı ama şuan düşündüğüm kesinlikle bu değil di.

 

Allah aşkına nedir bu çektiğim!

 

Gördüğüm şey bana doğru bir adım atınca çığlık atıp ayağı kalktım.

 

Siktir et acıyı falan, şuan karşımda gülmemek için yanaklarını ısırarak bakan ruh yüzünden altıma etmek üzereyim.

 

Umarım halüsinasyon falan görüyorumdur!

 

𝗢 𝗱𝗮𝗵𝗮 𝗸ö𝘁ü 𝗱𝗲ğ𝗶𝗹 𝗺𝗶 𝗸𝗮𝗿𝗮𝗰𝗮!

 

Evet daha kötü delirdim mi ben şimdi!

 

Bide bu düşünce ile omuzlarım sarsılarak ağlamaya başladım.

 

Kesinlikle regl olacağım!

 

"Allah'ın cezası adam yani ruh, sakin yaklaşma bana. Tamam benim yüzümden öldün ama ben demedim sana benim için öl diye neden kendin gidip ruhunu bana musallat ediyorsun" diyip serum demirini elime alıp kendimi korumak için önümde tuttum.

 

Bu adam neden ruhunu burda bırakıp gitti ki !

 

Herkes bana şok olmuş bir şekilde bakınca,

 

"Görmüyormusunuz Mir denen Allah'ın cezasi ruhunu burda unutup gitmiş" diye bağırdım.

 

Ne zaman geldiğini bilmediğim Alper kahkaha atınca odada ki herkes sanki bu anı bekliyormuş gibi gülmeye başladı.

 

" Ne gülüyorsunuz be" dedim

 

Hemen karşımda gülmek üzere olan ruh' a bakıp" bak onlar senin arkandan gülüyor hadi bana doğru gelmeyi bırak ve onlara doğru git" dedim telaşla.

 

Sanırım gerçekten altıma yapacağım.

 

"Ama ben sana gel

mek istiyorum" diyince dehşet içinde karşımdaki ruh' a baktım.

 

Ve elimdeki demir de benimle eş zamanlı olarak düştü.

 

Ve sonra yine karanlık.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ⌛ 🤍

 

 

Loading...
0%