@lavinia_x21
|
KARACA' DAN
Elimde patlamış mısır, boş boş rasgele açtığım bir film izliyordum.
Karan,beren ve duru biraz eğlenmek için dışarı çıkmıştı.
Çok ısrar etmişlerdi ama gitmemiştim. Evden çıkmak istemiyordum.
İçimde büyük bir sıkıntı vardı. Kimseye bir şey belli etmiyordum ama canım yanıyordu.
Çünkü karaca hep dik durmak zorunda.
Bir ara kendimi salmış hep ağlamıştım ama sonra kardeşlerim için toparlanmıştım.
Mecburdum.
AHMET KARA, ona ulaşamıyordum.
Beni o berbat günde bırakıp gitmiş, bir daha da sesi çıkmamıştı.
Cehenneme gitsin!
Şerefsiz herif.
Ve Mir, onu 2 aydır görmüyordum.
Zaten evden pek çıkmıyordum. Arada bir sahibi olduğum yetiştirme yurduna gidip geliyordum.
Bazen de geceleri dövüşe.
İlk 1 ay nerdeyse eve hiç gelmemiştim. Hep dışarda kendimi dövüşe ve çocuklara adamış kafamı dağıtmaya çalışmıştım.
Ne zaman ki bir dövüşte zor bela kazanıp, bayılana kadar.
Ondan sonra beren,karan,duru ve Ferman baba ile büyük bir kavga edip, evden çıkmamıştım.
Haklılardı.
Nerdeyse 2 günde bir yemek yemek için bı de duş almak için evde 3 saat ya kalıyordum ya da kalmıyordum.
Tabi dışarı da da bu ihtiyaçlarımı halledebilirdim ama ailemi özlüyordum.
Gelip görüp geri gidiyordum.
10 kilo vermiştim 1 ayda.
Evde kaldığım süre boyunca da ailemin baskısı ile bir kaç kiloyu geri almıştım.
Dövüşe bazen belki mucize olurda Mir gelir diye gidiyordum ama hiçbir şekilde karşıma çıkmıyordu.
Ona ne zaman böyle bağlandım bilmiyorum ama onu özlediğimi hissettiğim an kabullenmiştim.
Onu özlemiştim, bir dakika da olsa görmek için herşeyimi verecek kadar. Bu adam kalbimi zorlamayı bırak, oraya kendine ait bir taht bile kurmuş haberim yokmuş.
Bana mesaj attığı numarayı aradım ama kullanılmıyordu.
Hiç bir iz yoktu.
İlk karşılaştığımız mekana bile gitmiştim ama hiç uğramamıştı oraya da.
Gitmek istedim, gitmek ve ona herşeyi anlatmak.
Ona anlattıktan sonra İlayda yı koruyacak biliyorum ama sanki ona gidecek bütün yollarımı kapatmıştı.
𝗔𝘇 𝗯𝗶𝗹𝗲 𝘆𝗮𝗽𝘁ı 𝗸𝗮𝗿𝗮𝗰𝗮!
Evet az bile yapmıştı.
Neler söylemiştim ona, nasıl yakmıştım canını.
Ama İlayda ya bir şey olursa daha çok yanardı canı.
Ve ben yine mecburdum.
Kalbimdeki sıkıntı artınca elimdeki mısır tabağını sehpaya bırakıp ayağı kalktım.
Sanki nefesim ciğerlerimde takılı kalmış gibiydi.
Derin bir nefes aldım rahatlamak için.
Tam o sırada kapının kilit sesini duydum. Kapı açılınca bizimkiler olduğunu görüp kalktığım yere geri oturdum.
"Erkencisiniz" dedim üçüne de bakarken.
Birbirlerine bakıp bana döndüler.
Bişi olmuş.
Ne zaman bana bir şey söylemek isteyip söyleyemeseler birbirleri ile göz göze gelirlerdi.
"Sorun ne?" Diyip ayağı kalktım.
"Yok bir şey abla, canımız sıkıldı eve döndük" dedi karan rahat olmaya çalışarak.
Yalan söylüyor çünkü kirpikleri titriyordu.
Berene baktığımda tırnakları ile oynuyordu, bu da ne zaman stres yaparsa kullandığı bir hareketti.
Son olarak duruya baktığım da oda dudaklarını kemiriyor du, oda bu hareketi bir şey söyleyip söylememek arasında kaldığında kullanırdı.
"Dökülün!" Dedim sert bir şekilde.
"Karaca" diyip yanıma geldi hemen duru.
Allahım neler oluyor yine!
"1 dakikanız var" dedim.
Kötü olacağını biliyorlar süre bitince. Tekrar göz göze geldiklerin de duru beni koltuğa oturtup," Ama sakin ol tamam mı" dedi.
"Duru söyle artık şunu çünkü sinirleniyorum!" Dedim.
Böyle yapınca daha çok endişe ediyordum.
"Biz bugün gittiğimiz mekanda Mir'i gördük" dedi.
Kalbimde çiçekler açtı.
Yüzüme bir tebessüm konup yayıldı.
"Ne, hangi mekan, nasıl gördünüz düzgün anlat şunu" dedim sesimi yükseltip ard arda soru sorarken.
Hemen ayağı kalkıp, kapıya doğru yürüdüm, ve konuşmaya devam ettim. "Bana yerini söyle, onunla konuşmam gerekiyor hemen" dedim hala gülerken.
Bir sessizlik olunca karan böldü sessizliği,
"Konuşamazsın abla! Çünkü önce nişanlısından izin alman gerekiyor" dedi acımasız bir ses tonu ile.
Ayaklarımın hareketi, yüzümdeki tebessüm gibi donup kaldı.
Buz kestim.
"Ne saçmalıyorsun sen!" Diyip arkamı dönüp karana baktım.
Duru kalkıp berenin yanına geçti ve, "Karan kes sesini! Böyle söylemeyecektik" diye azarladı onu.
Neyi söylemeyeceklerdi.
Neler oluyor!
Karan duruya bakıp, "Görmüyormusunuz duru abla! Hemen yüzüne çiçekleri bile kıskandıracak tebessüm oluştu."
Kafasını çevirip bana baktı ve, "Evet abla bugün büyük bir davet var diye ve herkese açık diye lüks bir mekana gittik. Bir de kimi görelim şu yüzündeki tebessümü asla haketmeyecek MİR ZEMHERİ oradaydı. Ve yanında ünlü bir manken vardı. Ha bir de parmaklarındaki kırmızı kurdeleli alyanslar!" Dedi acımasız bir şekilde konuşmaya devam ederken.
Kalbimde açan çiçekler tek tek tutuşup kor alevlerde yanarak kül oldu sanki.
Nişanlandığını mı söylüyorlar bana !
"Hayır" diye fısıldadım
"Hayır mı!" Diyip yanıma geldi karan. Cebindeki telefonu çıkarıp bir seyler yaptı ama ben yere bakıyordum sadece.
Telefonu elime tutuşturup, "al bak, kendi gözlerin ile görürsen belki inanırsın" diyip bakmam için zorladı.
Telefonu alıp baktığımda ölmek istedim. İnternet sitesinde Mir ve sarışın, mavi gözlü oldukça güzel bir kadının boy boy ve samimi fotoğrafları vardı.
Altına da büyük harfler ile,
Ü𝗡𝗟Ü İŞ 𝗔𝗗𝗔𝗠𝗜 𝗠İ𝗥 𝗭𝗘𝗠𝗛𝗘𝗥İ İ𝗟𝗘 Ü𝗡𝗟Ü 𝗠𝗔𝗡𝗞𝗘𝗡 𝗚İ𝗭𝗘𝗠 𝗗𝗘𝗠İ𝗥' İ𝗡 𝗛𝗘𝗥𝗞𝗘𝗦İ 𝗞𝗜𝗦𝗞𝗔𝗡𝗗𝗜𝗥𝗔𝗖𝗔𝗞 𝗠𝗨𝗛𝗧𝗘Ş𝗘𝗠 𝗡İŞ𝗔𝗡𝗜!
𝗦Ü𝗥𝗣𝗥İ𝗭 𝗕İ𝗥 Ş𝗘𝗞İ𝗟𝗗𝗘 𝗢𝗥𝗧𝗔𝗬𝗔 𝗕𝗢𝗠𝗕𝗔 𝗘𝗧𝗞İ𝗦İ 𝗬𝗔𝗥𝗔𝗧𝗔𝗖𝗔𝗞 𝗡İŞ𝗔𝗡𝗗𝗔𝗡 𝗗𝗢𝗟𝗔𝗬𝗜, 𝗠𝗔𝗡𝗞𝗘𝗡 𝗚İ𝗭𝗘𝗠 𝗗𝗘𝗠İ𝗥'İ𝗡 𝗛𝗔𝗠İ𝗟𝗘 𝗢𝗟𝗗𝗨Ğ𝗨 𝗞𝗢𝗡𝗨Ş𝗨𝗟𝗨𝗬𝗢𝗥!
𝗔𝗠𝗔 𝗧𝗔𝗭𝗘 Çİ𝗙𝗧İ𝗠İ𝗭 𝗕𝗨 𝗛𝗔𝗕𝗘𝗥İ,"İ𝗟𝗞 𝗚Ö𝗥ÜŞ𝗧𝗘 𝗔Ş𝗞 𝗩𝗘 𝗕𝗨 𝗔Ş𝗞𝗜 𝗘𝗩𝗟İ𝗟İ𝗞 İ𝗟𝗘 𝗧𝗔Ç𝗟𝗔𝗡𝗗𝗜𝗥𝗠𝗔𝗞 İ𝗦𝗧𝗘𝗗İ𝗞𝗟𝗘𝗥İ𝗡İ" 𝗬Ü𝗭𝗟𝗘𝗥İ𝗡𝗗𝗘𝗞İ 𝗦𝗔𝗠İ𝗠İ 𝗚Ü𝗟ÜŞ İ𝗟𝗘 𝗗𝗨𝗬𝗨𝗥𝗗𝗨𝗟𝗔𝗥!
Dünya durdu,
Zaman durdu,
Kalbimin atışları durdu,
Nefes alış verişlerim durdu.
O gerçekten nişanlanmış!
Ama bu nasıl olur!
Oda böyle mi hissetmişti.
Birden etraf dönmeye başlayınca, tutunacak bir yer aradım ama beni ayakta tutan tek şey belime dolanan karanın elleri oldu. "KARACA"Diye bağırdı duru, beren ve karan da aynı anda " ABLA" diyerek karşılık verdi.
Geç kaldım, ona çok geç kaldım!
Aşık mı olmuştu?
Bu kadar erken mi?
Ama ilk görüşte...
"Abla özür dilerim birden söylemem gerekirdi." Dedi karan beni ayakta tutmaya çalışırken.
Telefon elimden düşüp yer ile buluştu.
Kendimi iyi hissetiğimde karanın ellerini sert bir şekilde üstümden çekip ittim. Kaşlarımı çatıp ona baktığımda "abla" demişti ki, "KES SESİNİ" Diye bağırdım. Beren ve duru aynı anda irkilince karan yutkunup onlara baktı.
"Beni iyi dinle ! Eğer bir daha bana karşı bu saygısızlığı yaparsan , sesini yükseltip bakmak istemediğim bir şeye bakmaya zorlarsan" diyip parmağımı tehtid edercesine yüzüne sallayıp ona doğru bir adım attım ve,
"Sana yemin ederim ki karan, seni silerim! Seni hayatımdan çıkarıp arkama bakmadan giderim! Haddini bil ve karşında kimin olduğunu unutma sakın!" Diye bağırdım yine.
Gözleri dolunca ilk defa ağlayasım gelmedi.
"Şimdi kaybol gözümün önünden, ve ben istemedikçe sakın karşıma çıkma!" Dedim.
Duru ve beren aynı anda, "karaca","abla" dediler ama "kesin artık!" Diye onlara da sesimi yükseltince duru "yapma" dercesine bakıyordu beren çoktan incilerini gözlerinden bırakmıştı.
"Abla ben sana saygısızlık yapma-" elimi kaldırıp susmasını sağladım.
"Odana git ve ben istemeden karşıma çıkma" diye son bir kez uyardım onu. Sol gözünden bir damla yaş aktığında elinin tersi ile sertçe silip arkasını dönüp odasına gitti.
Kızlara dönüp, "beni rahatsız etmeyin sakın" diyip merdivenlere yöneldim. Arkamdan seslendiler ama dönüp bakmadım.
Aceleyle odama girip kapıyı kapattım ve sırtımı kapıya yaslayıp diz çöktüm.
Yaşlar gözlerimden tek tek firar etti ama umrumda değildi.
Çünkü canım yanıyordu.
Kalbimi biri eline alıp parçalamak istercesine sıkıyordu.
Bı süre ağladıktan sonra ayağı kalktım. Kapıyı kilitleyip derin bir nefes aldım.
Gözlerimin önüne çok sevdiğim yüzü gelince gözlerimi sımsıkı kapattım.
Hayır!
Bu sefer melodi gibi olan sesi kulaklarıma doldu, ellerim ile kullaklarımı kapattım.
Ama burnuma gelen daha ne olduğunu bilmediğim hoş ve ferah kokusunun gelmesine engel olamadım.
Haykırıp makyaj aynasının üstüne ne var ne yoksa dağıttım. Sonra yatağı, sonra kıyafet dolabını.
En son elime bir vazo gelince tutup tüm gücüm ile makyaj aynasına fırlattım. Ayna tuzla buz olunca parçaları etrafa dağıldı.
Yakın mesafede olduğum için kimisi elime geldi.
Masanın üstünde sanki perişan halimi görmem için sağlam kalan yanına baktığımda kaşımın üstü ve yanağıma da cam parçasının gelip kestiğini gördüm.
Dışardan adımı seslenip kapıyı zorluyorlar dı ama umrumda değildi.
Hemen duşa girip üstümü çıkardım. Soğuk suyun altına girdiğimde bir süre orda kaldım.
Vücudum cayır cayır yanıyordu. Ama içim buz tutmuştu.
O gerçekten de hayatımdan gitti artık!
Bu nasıl olur, ben daha ona kendimi anlatamadım ki!
Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama ellerim artık sudan buruşunca ayağı kalkıp bornozumu giydim.
Odama geçip dağınık kıyafetler içinden bir tane siyah tayt, üstüne siyah crop giyindim.
Spor ayakkabılarımı ve kapşonlu siyah ceketimi alıp ıslak saçlar ile çıktım odadan.
Kapımın önünde duruyorlardı ama dönüp bakmadan merdivenlere yöneldim.
Her bir basamakta saçlarımdan akan su damlaları iz bırakıyordu.
Aşağı inip telefonumu ve arabamın anahtarlarını aldım. Tam kapıya varmıştım ki, "Karaca nereye gidiyorsun, biraz konuşalım lütfen"dedi duru.
Kapının kolunu açıp arkama bakmadan, "Önemli bir şey olmadan aramayın beni" diyip çıktım evden.
Yürüyüp arabama bindim.
Koltuğa yerleşip emniyet kemerimi taktıktan sonra radyoyu açıp sesi yükselttim.
ɢöᴢüᴍ ꜱᴇɴɪ ɢöʀᴍᴇꜱᴇ ᴅᴇ, ʙɪʀ ʜᴀʙᴇʀɪɴ ɢᴇʟᴍᴇꜱᴇ ᴅᴇ, ᴋᴀʟʙɪɴ üᴍɪᴛ ᴠᴇʀᴍᴇꜱᴇ ᴅᴇ ᴏ ʙᴇɴɪᴍᴅɪʀ, ᴅɪʏᴇᴄᴇğɪᴍ.
Ne gözüm görüyor, ne de haberi geliyor. 2 ay sonra ilk defa bir haberini aldım ama almamak için herşeye katlanırdım.
ɢöᴢüᴍ ꜱᴇɴɪ ɢöʀᴍᴇꜱᴇ ᴅᴇ, ʙɪʀ ʜᴀʙᴇʀɪɴ ɢᴇʟᴍᴇꜱᴇ ᴅᴇ, ᴋᴀʟʙɪɴ üᴍɪᴛ ᴠᴇʀᴍᴇꜱᴇ ᴅᴇ ʏɪɴᴇ ꜱᴇɴɪ ꜱᴇᴠᴇᴄᴇğɪᴍ.
Onu hep sevecektim biliyorum, çünkü ilk defa kalbime birini buyur etmiş ona taht kurmuştum.
ʜᴀꜱʀᴇᴛɪɴ ɪʟᴇ ꜱüʀüɴꜱᴇᴍ ᴅᴇ, ʙɪɴ ᴘᴀʀçᴀʏᴀ ʙöʟüɴꜱᴇᴍ ᴅᴇ, ᴄᴀɴıᴍ ɢɪᴛꜱᴇ ɢöɴüʟ ꜱᴇɴᴅᴇ ᴏ ʙᴇɴɪᴍᴅɪʀ ᴅɪʏᴇᴄᴇğɪᴍ.
O benim olabilir di, ama geç kalmıştım. Hem ona hem de kendime.
ʙᴇɴᴅᴇ ᴋᴀʀᴀ ʏᴀᴢı ᴏʟꜱᴀɴ, ᴅᴀᴍᴀʀıᴍᴅᴀ ᴀᴄı ᴅᴜʏꜱᴀᴍ, ʙᴇɴɪ ʙöʏʟᴇ ʏᴀɴʟıᴢ ᴋᴏʏꜱᴀɴ ꜱᴇɴ ʙᴇɴɪᴍꜱɪɴ ᴅɪʏᴇᴄᴇğɪᴍ.
O artık başkasına aitti.
Ne gelir ki elimden,
Ben karaca kendimi çaresiz hissediyordum.
Ona hiç bir şey anlatamadan, benden gidişini gördüm bu gece.
Ona olan duygularımı kabullenemeden çıkarmıştım onu hayatımdan.
Hem onu hem de kendimi mecbur etmiştim buna.
"GİT" Diye haykırmıştım ona, gitmişti.
Şimdi "GEL" diye haykırsam gelirmiydi.
Hayır bir daha bana geri gelmezdi.
Gözlerimi büyük bir ışık alınca kafamı çevirip sol tarafıma baktım ve her şey bir anda oldu.
Önce büyük bir gürültü koptu, sonra arabamda sarsıntı.
Arabam asfalt yolda daire şeklinde dönünce kafamı kırılan cama vurdum.
Başımda büyük bir ağrı hissedince yaralandığımı anlamam fazla sürmedi.
Kaza yapmıştım.
Başımdan yanağıma ordan çeneme doğru yoğun bir şekilde sıcaklık hissettim.
Kan olmalıydı.
Sol kolumda da büyük bir acı vardı. Adım sesleri duydum ama kafamı kaldırıp bakamadım.
Gelen kişi tam yanıma gelince bilincim yavaş yavaş kapanıyordu.
Derin bir nefes alıp kıpırdamaya çalıştım ama sıkışmış olmalıyım ki hareket edemiyordum.
Bilincim tam kapanmadan önce duyduğum son şey ise, ölursem eğer gözlerimin açık gitmesine sebep olacak türdendi.
"ZEMHERİ' NİN SELAMI VAR, EĞER ÖLÜRSEN KURTULURSUN AMA ÖLMEZ İSEN HAYATININ KARA KIŞI DAHA YENİ BAŞLIYOR DEMEKTİR"
Benden bu kadar nefret mi ediyordu.
Peki benim kaza yapmama rağmen adını duyunca bile hızlanan kalbimin durmasını nasıl isterdi.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ⌛ 🤍
|
0% |