@lavinia_x21
|
KARACA'DAN
Ben ne yaşadığımı anlamıyordum şuan. Karşımda sevgilim olduğunu söyledikleri ve hissettiklerime göre bunu onayladığım adam ve onun nişanlısı olduğunu söyleyen ama kesinlikle bunu onaylamadığım bir kadın vardı.
"Bir şey söyle!" Dedim dişlerimin arasından.
"Sakin ol, bildiğin gibi değil " dedi ama ayağı kalkıp onu susturdum.
Oda benimle birlikte ayağı kalktı, bana gelecekken kadın birden boynuna kollarını dolayıp ona yapıştı.
Bi de "Seni özledim" dediğinde kendimi daha fazla tutamayarak ileri doğru atıldım.
Saçlarını elime dolayıp ondan ayırdığımda kulakları sağır edecek bir çığlık attı.
Mir şok olmuş bir şekilde bir bana bir de elimde olan saçlara bakıyordu.
"Bırak beni ne yapıyorsun" diye bağırdı ama ben direk mir'e bakıp "NE DİYOR BU KADIN" diye bağırdım.
Asla böyle şeyleri onaylayan biri değildim.
Saç baş kavga etmem, benim işim adaletli bir şekilde benimle aynı güçte olan insanlarla dövüşmekti.
Ama bu kadın mir'e sarıldığında içimden çıkan bu kadını konturol edememiştim.
"Karaca, yeni çıktın hastaneden lütfen sakin ol" diyip bize doğru geldi mir.
Gelip kadının saçlarını zorla elimden söküp aramiza girdi.
"İyiyim ben! Anlat neler oluyor bu kadın neden sana nişanlım diyor" diye tıslandım yüzüne.
Bir ara gülecek gibi oldu ama "kim bu varoş" diyen kadın yüzünden benimle birlikte kaşları çatıldı.
Omuzunun önünden ters bir şekilde kadına baktığında kadın sesli bir şekilde yutkundu.
Ama ben yine de "SEN KİME VAROŞ DİYORSUN YÜRÜYEN KOZMETİK" diye bağırıp kadının üstüne atlamaya çalıştım ama mir beni belimden yakalayıp yine uzaklaştırdı.
"Herkes bize bakıyor lütfen sakin ol" dedi ama arkasından kısık bir şekilde gülüşünü duydum.
Bi de eğleniyormuydu!
Kollarından çıkıp karşında durdum ama beklemediği bir şey yapıp kasıklarına sert bir tekme attım.
Gülüşü dudaklarında donup kalınca " Siktir" diye inleyip hafif büküldü.
Kadına dönüp "ne zamandır nişanlısınız" diye sordum sinirli bir şekilde.
O mir'e vuruşumun şokundayken zorla cevap verip "3 hafta" diyince başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
"Ne!" Diye fısıldadım.
Mir'e döndüğümde vereceğim tepkiden dolayı korkarak bana bakıyordu.
Kasıklarına ikinci bir tekme atıp. "BEN KAZA YAPAR YAPMAZ NİŞANLANDIN MI?" Diye dehşet içinde bağırdım.
Yine inleyip bir adım geri gidince, bende bir adım geri gittim.
"Kes şunu, bildiğin gibi değil " dedi ama dinlemeden arkamı dönüp uzaklaşmaya çalıştım.
Daha 3 adım atmıştım ki kolumdan tutulunca Durup mir'e baktım.
"Karaca lütfen beni bı dinle" dedi ama, "Çek ellerini üstümden" diyip yüzüne sert bir tokat attım.
Herkes şok olmuş bir şekilde bize bakıyordu.
Umrumda değil bu adam beni aldatmış hemde ben kaza yapar yapmaz!
"Ne hakla bana dokunursun, yanında olman gereken kişi ben değilim nişanlın" dedim yüzüne doğru.
Burnum direği sızladı ama tuttum kendimi.
"Bak, herkes bize bakıyor sakin ol ve beni bir dinle" dedi.
"Seni ne dinlemek istiyorum ne de görmek" dedim.
Kolumu çekmeye çalıştım ama daha sıkı tutup bırakmadı.
"Beni dinlemeden hemen karar vermeyi kes" dedi sert bir şekilde.
Derin bir nefes alıp, "tamam hadi anlat, kim bu kadın ve neden sana nişanlım diyor" dedim buz gibi bir sesle.
Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekti ama aklına bir şey gelmiş gibi dudaklarını bir birine bastırıp çaresizmiş gibi yüzüme bakıp sustu.
Hafif ama acı bir tebessüm kondu yüzüme.
Canım fazla yanıyordu ve bundan nefret ettim.
"Biliyormusun mir önemi yok artık, seni neden unuttuğumu biliyorum. Sen hatırlanmaya değmeyecek birisin" dedim acımasız bir şekilde.
Gözlerine hayal kırıklığı oturdu ama umrumda değildi.
Eli kolumdan aşağı düştüğünde yüzüne son kez bakıp ayrıldım ordan.
Restorandan çıktığımda sol gözümden bir damla yaş aktı ama hemen silip bir taksi çevirdim.
Bu adamın böyle biri olduğunu daha önce anlamışmıydım acaba.
Yoksa aptalmıydım.
Taksiye bindiğimde restorana doğru baktım.
Mir kapıda durmuş bana bakıyordu. Yüzümü hemen çevirip taksiciye adresi verdim ve kafamı geriye katıp gözlerimi yumdum.
10 dakika sonra telefonumu cebimden çıkarıp bereni aradım ama açmadı.
Sonra karanı aradım oda açmayınca içime bir sıkıntı doldu.
Son çare olarak duru'yu aradım ama oda açmayınca sıkıntı büyüdü.
Neden açmıyorlar telefonu!
Eve varana kadar yine hepsini aradım ama açmadılar.
Taksiden inip eve doğru yürüdüm.
Kapıya geldiğimde zili çaldım, bekledim ama kimse açmayınca saksının altındaki anahtarı alıp eve girdim.
"BEREN!" diye seslendim ama Ses yoktu.
Bu sefer, "KARAN"diye seslendim yine ses yoktu.
"DURU NERDESİNİZ!" dedim merdivenlere yönelirken.
Hepsinin odasına baktım ama boştu.
Nerde şimdi bunlar, bugün çıkacağımı biliyorlardı.
Telefonumu çıkarıp ferman baba' yı aradım.
Telefonu kapalı olunca bir küfür savurup aşağı indim.
Hangi cehennemde bunlar şimdi!
Belki dışarı çıkmışlardır ve kalabalık olduğu için açmıyorlardır.
𝗕𝘂 𝘀𝗮𝗮𝘁𝗲 𝗺𝗶 𝗸𝗮𝗿𝗮𝗰𝗮!
Evet biz mir ile öğlen yemeği yemeye gitmiştik ama zehir olmuştu!
Bizimkilerin derdine düşüp kendi derdimi unuttum resmen.
Zaten hep böyle olmazmıydı.
Adam akıllı depresyona bile girmeme fırsat olmuyordu!
İnşallah bir daha yemek yiyemez adi herif!
Resmen nişanlıymış!
Beni aldattı ya yazıklar olsun!
𝗞𝗮𝗿𝗮𝗰𝗮 𝘀𝗮𝗻𝗸𝗶 𝗸𝗮ç 𝘀𝗲𝗻𝗲𝗹𝗶𝗸 𝘀𝗲𝘃𝗴𝗶𝗹𝗶𝗻, 𝗯𝗶𝗿 𝗱𝗲 𝗯𝗮𝘆ı𝗹 𝗶𝘀𝘁𝗲𝗿𝘀𝗲𝗻!
İster 5 senelik olsun, ister 5 günlük sevgilimmiş işte ne fark eder ki!
Ayakta daha fazla dikilmeyip koltuğa oturdum.
Ortalığı hemen ayağı kaldırmam anlamsızdı.
Birazdan gelirler zaten.
Onlar gelene kadar televizyonu açıp uzandım.
Bir kaç dakika sonra telefon çalınca arayan kişiye baktım ama "MİR" yazısı ile "yüzsüz"diyip meşgule attım.
Üst üste sürekli arayıp durdu ama sessize alıp benden uzağa kattım tekefonu.
Yarım saat sonra kapı zili çalınca ayağı kalktım.
Gelmişlerdi sonunda!
Kapıya doğru yürüyüp kapıyı açtım ama beklediğim kesinlikle gelen kişi değildi.
Afallamış bir şekilde karşımdaki afet-ül taşa baktım.
Evet gelen mir di ama ne bu hali şimdi. Omuzları şiddetle kalkıp iniyordu, sanki koşmuş gibiydi.
Beni görünce kaskatı olan bedeninin gevşeyişine kendim şahit oldum.
Birden sert bir hareketle bir elini belime diğer elini ise enseme katıp beni kendine çekerek sarıldı.
Sanırım kemiklerim kırılmak üzere.
Çünkü ufak çıt sesi gelmişti.
"Ne yapıyorsun?" Dedim gözlerim iri iri olurken.
Ama o sadece saçlarımı koklamak ve beni kendine daha fazla yapıştırmak dışında bir şey yapmadı.
"Bırak beni" diyip kollarından çıkmaya çalıştım ama izin vermedi.
"Çok korktum" dedi sesine yansıyan bir endişe ile.
Neyden korkmuştu ki.
"Neden korktun sırf beni aldattın diye kendime zarar verecek değilim aptal herif" dedim dişlerimi sıkarak.
Hala çabalıyordum ama 10 dakikadır sıkı sıkı sarılıyordu bana.
"Kes şunu! Bırak beni!" Diye sesimi yükseltince kolları gevşedi.
Ondan tamamen uzaklaşıp aramıza mesafe kattım.
"Ne işin var senin burda, ne hakla beni arayıp kapıma kadar gelirsin" dedim.
"Bazen söylediklerin ile beni sinir ediyorsun ama sırf sesini duyuyorum diye susuyorum" diye homurdandı.
Kaşları çatık bir şekilde ona baktığımda derin bir nefes alıp bana doğru bir adım attı ama bende geriye doğru bir adım atıp aramızdaki mesafeyi korudum.
Aramızda olan mesafeye bakıp kaşlarını çattı ve,"benden bu kadar uzak olman bile haksızlık" dedi.
Cevabı çok geçmeden verip," haksızlık olan sensin, nişanlı olmana rağmen beni kandırman, ve yüzsüzce beni arayıp kapıma gelmen" dedim.
Gözlerini kapatıp " ya sabır" dedi ama umursamadan ters ters ona baktım.
"Ne var ne diye geldin buraya" dedim.
Daha yeni neden geldiğini hatırlamış gibi yüzüne endişe ve korku düştü.
Sanki bir şey söyleyecekte söyliyemiyor gibiydi çünkü sürekli ağzını açıp kapatıyordu.
"Demek boşuna geldin, o halde defol evimden" diyip arkamı döndüm.
Daha bir adım bile atamadan kolumdan tutunca yerimde kalıp yüzüne doğru döndüm.
"Ahmet Kara" dedi ve kaskatı kesildim.
Nerden tanıyordu onu.
Ben söylemiş olamam bunu ama benden başka kimse de bilmiyordu onu.
"Sen bunu nerd-"diye soracakken, "Karaca sakin ol ve beni dinle. İki ay önce en son ortaya çıkmıştı sen hatırlamıyorsun ama o adam seni kaçırıp öldürmeye çalıştı. Son anda kurtuldun. Ondan sonra ortadan kayboldu ne yaptıysam yerini bulamıyoruz bir türlü. Sanki yer yarılmış ta içine girmiş gibi." Dedi.
Nefesim kesildiği için donmuş bir şekilde ona bakıyordum.
Bunların hepsi yaşandı mı gerçekten!
Ben nasıl unuturum bunları.
Peki ailem onlar da öğrendi mi?
"Bana sizinkilerin evde olduğunu söyle" dedi bunu çok istermiş gibi.
"Hayır geldiğimde kimse yoktu evde, arıyorum ama kimseye ulaşamadım" dedim telaşla.
"Sana onu hatırlatmak istemezdim ama durum ciddi. Karan, beren,duru,ferman bey, İlayda, Alper ve hatta Alperin erkek kardeşi Mert'in bile elinde olduğunu düşünüyorum çünkü hiçbirinden haber alınamıyor ve" diyince elim kalbime gitti.
Bir adım geriye sendelediğimde hemen belimden tutup beni kendine yasladı.
Benim ailem neredeydi!
Onun elindeler mi.
"Özür dilerim karaca,seni korkuttum ama benim de kardeşlerim elinde olabilir ve şuan nasıl deli gibi korktuğumu bilemezsin" dedi.
Onun ailesi de benim yüzümden tehlikede olabilirdi.
"Mir onlara nasıl ulaşacağız, eğer onlara birşey olursa ben yaşayamam" dedim gözlerimden yaşlar boşalırken.
Mir sıkıntılı bir nefes alıp verdi.
"Heryere haber saldım merak etme biz bulamasak bile o piç bize ulaşacak çünkü derdi bizim kardeşlerimiz değil onun derdi-" dedi ama cümlesini ben tamamlayıp," benim" dedim.
Evet onun derdi bendim, kimse değil. Allah'ın belası, keşke ölse bir evlat h iç böyle bir dua edermi bilmiyorum ama onun ölmesi dışında hiçbir şey istemedim bugüne kadar.
Ama eğer benim aileme yada mir' in ailesine bir şey yaparsa ölmek için bizzat bize yalvaracak!
Yayalım arkadaşlar... Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ⌛ 🤍
|
0% |