@lavinia_x21
|
KARACA' DAN
Geldiğim yolu aynı şekilde gitmek için yürüdüm. Vakit kaybetmeden arabama binip eve doğru sürdüm. 10 dakika sonra arabaya telefon sesi yayıldı.
Baktığımda"GÜZELLİK" yazısı ile bakıştım. Tabi ki beren, her hafta ismini değiştirmez ise olmaz çünkü. Ama ilk defa kendine yakışan birşey yazmış.
Evet beren çok güzel bir kız. Aynı zaman da zarif ve asil, güzel kızım benim. Aramayı kapatmadan açtım"güzel ablam" diye seslendi. "Efendim beren" diye cevap verdim tebessüm ederken. "Abla çok işin var mı" diye sordu.
"İşim bitti geliyorum, bir şey mi oldu?" Diye sordum." Hayır karan ne zaman geleceğini merak etmiş, onun için aradım"diye cevap verdi.
"Yoldayım geliyorum" dediğim zaman "tamam abla bekliyoruz" diyip telefonu kapattı.
Eve vardığımda saat 4 'ü geçiyordu. Tabi eve gelmeden sahile gidip boş boş oturduğum için zamanın nasıl geçtiğini anlamamışım. Gerçi sorsalar sahile bile niye gittiğimin cevabını veremem.
Telefon arabada olduğu için bir çok cevapsız çağrı vardı. Hepsi karan, beren ve duru ya aitti. Tam elimi kapıya attığım an kapı içerden bir hışım açılınca elim havada kaldı.
Karan "Geliyorum, yoldayım demişti. Yol bu kadar uzun sürmez, gidip her yere bakacağım. Ablam bizim aradığımızı gördüğü halde açmamazlık yapmaz" diye bağırıyordu, ayakkabısını giyerken. Kafasını kaldırıp beni görünce yüzü gevşedi ve derin bir nefes aldı.
Arkasından beren de gelince nemli gözlerini gördüm, ağlamışmıydı. Boğazıma bir yumru oturunca yutkunamadım. Nasıl bu kadar sorumsuz olup onları endişe içinde bırakabilirim. İkisi de aynı anda"ABLA!" diyip bana sarılınca afalladım.
Bu kadar korkacaklarını tahmin etmemiştim. Aptal karaca!
"Üzgünüm" diye mırıldandım. "Abla iyi misin? Sen cevap vermeyince bir şey oldu sandık" dedi karan endişe ile. "İyiyim ablacım" dedim onları kollarımdan ayırırken. "Sahilde oturdum biraz" diye devam edince rahatladılar.
"İçeri geçelim" dedi beren. Sırası ile içeriye geçip koltuklara dağıldık. "Saat kaç oldu" diye sordum. "5.30"diye cevap verdi beren.
"Abla Duru abla aradı, sana ulaşamamış galiba" dedi beren tekrar konuşurken. "Duru ile konuştuktan sonra hazırlanacağım, yukarıdayım" diyip ayaklandım. Merdivenleri çıkıp odama girdim. Hemen duru'yu arayıp beklemeye başladım. Üçüncü çalışta " Neredesin kızım!" Diye cırlamasını duydum. Sesinin yüksekliğinden dolayı yüzümü buruşturup, telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.
Sanki görmüş gibi "O telefonu kulağına yaklaştır hemen!" Diyen bağırtısı ile afalladım. Bu kız bazen beni korkutmuyor değil.
" Bağırıp durma o zaman" diye mırıldandım. " Boşver şimdi sesimin yüksekliğini, sana ulaşamayınca merak ettim, bir sorun yok değil mi?" Diye sordu. " Hayır telefon sessizde olduğu için görmedim" diye cevap verdim.
"Pekâlâ yoldayım, 20 dakikaya orda olurum. Beraber hazırlanalım"diyince "Tamam bekliyorum" diyip telefonu kapattım.
Duru benim en yakın arkadaşım. 6 senedir beraberiz. İlk dövüşümü onun için yapmıştım. Onu culupte bir adamın sıkıştırdığını görünce araya girmiştim. Sebebini sorunca adi babasının borcu olduğunu ve o borcu da onun üzerine yıkıp ortadan kaybolduğunu anlatmıştı. Duru' nun durumu iyiydi ama milyon dolarları yoktu malesef. Sorun şu ki o adam tarafından borcu karşılığında başka türlü ödemesi için taciz edilmesiydi. Buna asla sessiz kalamazdım. Şanslıydım ki adam ferman babanın daim müşterisiydi ona söyleseydim halleder di ama peşini bırakmaz dı yine de. Tacizci adam ile konuşup, onun için dövüşüp kazandığım parayı borç karşılığında almasını istedim. Kabul etti ama istediği para değildi o dövüşte ölmemdi. Ferman baba yüzünden bunu kendisi yapamazdı. Duru ile aralarına girdiğim için bir yolu uygun görmüştü.
Ferman baba kesinlikle dövüşü kabul etmedi tabi ki duru da gerekirse boyun eğecegini, onun yüzünden zarar görmemi istemediğini söyleyip durmuştu. Kabul etmemiştim.
Dövüşe çıktım evet kazandım ama kaburgalarım da iki yerden kırılmıştı. Duru hep başımda beklemişti ağlayarak. Ondan sonra o adam ortadan kaybolmuştu.
İşte o gün bu gündür duru ile arkadaştık. Birbirimizi kardeş olarak gördük hep. Ayrıca onu da dövüş derslerine zorladım. Şimdi en az benim kadar iyi dövüşe biliyor. Bir gün ben olmaz isem kendini koruması için. Zil sesini duyunca odamdan çıkıp aşağıya indim. İndiğimde kapıyı berenin açtığını"HOŞGELDİNN" diye şakıdığını duydum. Duru ile iyi anlaşıyorlar.
Duru bereni öpücüklere boğduktan sonra aynı işlemi karana da yaptı. İkisi de duru'yu bildiği için bu durumu yadırgamıyorlar. "Hoşgeldin duru" diye yanlarına gittiğimde, "hoşbuldum kelebeğim" diyip kollarını bana doladı.
Aynı şekilde karşılık verdiğimde bir süre sonra ayrıldık.
"Bir şey içermisin?" Diye sordum. " Hayır saat 6 hemen hazırlanalım, geç kalacağız" dedi . Olumluca kafamı aşağı yukarı salladıktan sonra" karan sende hazırlan" diyip berene göz kırptıktan sonra yukarı çıktık.
"Ne giyeceksin" diye sordum dolabıma yönelirken. Ellerinde kıyafet kılıfları vardı, kararsız olacak ki iki tane getirmişti.
"Çekil o kıyafetten haberi olmayan dolaptan" Diye cırlayınca elim dolabın kapağında kaldı.
Hayır! Bana elbise getirmiş olamaz, çıplak olmak istemiyorum
"Sana da getirdim" diyince korktuğumun başıma geldiğini anlamam çok uzun sürmedi.
"Hayır" diye cevap verdim hemen.
"Ne demek hayır, bugün benim getirdiğim elbiseyi giyeceksin" dedikten sonra ufak bir savaş çıktı tabi ama geç kalacağız korkusu ile kabul ettim. Ona kalsa sabaha kadar inat ederdi. Evet çok inatçı bir arkadaşım var.
Elbiseyi alıp baktığım da az kalsın tükürüğüm de boğulacaktım. Çok cüretkar bir dekoltesi vardı. Siyah bir elbiseydi.

tamam o kadar kapalı giymezdim zaten ama rahat edebileceğim şeyler giyerdim. Ufak bir tartışmadan sonra elbiseyi giyip hazırlanmaya başladım.
Saçlarım zaten dümdüz olduğu için açık bıraktım. Gözlerime de hafif siyah gölgeli bir makyaj yapıp bordo rujumu sürüp ayağıya kalktım.
Takı kullanmayı pek sevmem ama kulağıma ve sağ bileğime pırlanta bir set taktım.
Evet hazırdım!
Dönüp duruya baktığım da lacivert gece elbisesi, dalgalı sarı saçları ve hafif makyajı ile muhteşem olduğunu gördüm.

"Çok güzel olmuşsun" diye ikimizde aynı anda kurduğumuz cümle ile güldük. Fazla yüksek olmayan topuklu ayakkabıları da giyip aşağıya indik. Beren pijamaları ile koltukta oturup kahve içiyordu.
Bir ıslık sesi duyduğumuz da mutfak kapısına dönüp baktığımızda siyah gömleği ve aynı siyah pantolunu ile Karani gördük. Fazla yakışıklı olmuştu. Siyah saçları, aynı siyah gözleri, kavruk teni ve sinek kaydı tıraşı çok tatlıydı. " Hanımlar bu ne güzellik" diyip bize yaklaştı.
Gelip ikimizin de elimizi zarifçe öptüğünde ne kadar centilmen olduğunu gösterdi.
"Sende çok yakışıklı görünüyorsun" diyip tebessüm ettim. Duru da "kızlar bugün gözleri ile yiyecek seni" diyip bana katıldı. Beren yanımıza gelip" üçünüz de muhteşem görünüyorsunuz, sizi bugün birileri kapmadan bana geri dönün" diyip kocaman gülümsedi.
Her ne kadar gülümsese de gelmek istediğini gözlerinden görebiliyorum.
" Söz veriyorum, hep beraber daha güzel bir yere gideceğiz" diyip bir buse kondurdum yanağına. Kafasını aşağı yukarı sallayıp gülümsedi. Berene sırası ile sarılıp" bir şey olduğunda hemen ara, ve dikkat et" diyip evden çıktık.
Arabama bindiğimiz de karan kullandı. Çünkü hiç rahat değilim. 1.30 saat sonra büyük bir gece mekanına geldik. Evet davet burda olacaktı.
Vale gelip kapımızı açtığında arabadan inip mekana doğru yürüdük. İçeri girdiğimiz de baya kalabalık bir ortam karşıladı bizi. Etraf gece kıyafetleri ile mekanı parlatan kadınlar ve şık takım elbiseleri ile yakışıklı adamlar ile doluydu. Karan bizi boş bir loca ya ilerletip oturttu.
Evet şimdi bekleme zamanı...
𝗘𝘃𝗲𝘁 𝗯𝗮𝗸𝗮𝗹ı𝗺 𝗯𝗶𝘇𝗶𝗺 𝗮𝗳𝗲𝘁-ü𝗹 𝘁𝗮ş 𝗻𝗲𝗿𝗲𝗱𝗲?
Bi sen eksiktin çünkü iç sesim!
𝐌İ𝐑 𝐙𝐄𝐌𝐇𝐄𝐑İ'𝐃𝐄𝐍
Önümdeki kuru kalabalığa bakıyorum. Kim bakarsa baksın yüzümde hiçbir ifade göremezler ama içten içe patlamak üzereyim!
Buraya beni yanına çekmek için fırsat kollayan insanlar için gelemedim. Tek bir kişi için geldim!
KARACA SAYE!
Duydum ki beni araştırıyormuş, benden istediği bir şey varmış. Beni ona getiren benden istediği şeyin merakı , ben onu zaten tanıyorum ama o beni tanımıyor. Evet onu tanıyorum hemde 6 senedir.
Onun hakkında pek bir bilgi yok, 2 kardeşi, onu 10 senedir büyüten bir adam, bide yakın arkadaşı başka kimsesi yok.
Onu ilk 6 sene önce dövuşürken görmüştüm. Alper yüzünden oradaydım.
Arkadaşım, kardeşim, sırdaşım yüzünden. Nişanlısının onu aldattığı adamın bir mekan da dövüşeceğini öğrenince bir şekilde adamın rakibi yerine kendisi çıkmış. Adamı öldürmek üzere olduğu zaman aradıkları için gitmek zorunda kalmıştım.
Dinlenme odasına gideceğim zaman gördüm karaca' yı ferman denen adam ringe çıkmaması konusunda ikna etmeye çalışıyordu ama o korkusuzca kesin bir dille çıkacağını belirtiyordu. Çıktı da, Alper'i aldıktan sonra ring yapılan yerin üst tarafında izledim onu, tamamen meraktan.
Ve meraklanmama da değermiş.
Zaten simsiyah saçları, zifiri gözleri, küçük burnu, biçimli kaşları ve kiraz gibi olan dolgun dudakları ile her erkeğin dönüp dönüp bakacağı bir kadın.
Kusursuz bir şekilde dövüşe başladı. Karşısındaki adam kolay yenebileceği bir adam değildi.Belli olan şey bilerek tutulmuş bir adamdı.
Kaçak oynuyor du, adam ölümüne vuruyordu ama karaca ustaca darbeleri savuşturuyor du.
Muhteşemdi!
Saçları zaten uzun olduğu için at kuyruğu yapmıştı ama baya uzundu işte ve çok güzeldi.
Adam karacanın saçlarını eline dolayıp, kaburgalarına sert bir tekme atınca istemsizce kaşlarım çatıldı, ellerim yumruk oldu.
Piç kurusu!
Adamlara dönüp araştırmalarını söyledim .
Dönüp baktığımda karaca sol ayağının üzerinde durup sağ ayağı ile kendi etrafında dönüp adamın boğazına sert bir şekilde tekme atınca adamın nefesinin kesilişine kendim şahit oldum.
Kusursuzdu!
Adamı öyle yenmişti. Ne diye bilirim ki insanlar boşuna deli gibi haykırcasına karaca diye bağırmıyormuş.
Belki de saçlarına tahmin ettiğimden daha fazla değer veriyordur. Çünkü dövüş boyunca hiç ölümcül darbe vurmamıştı.
Yenmesi ile ordan ayrıldım. Adamlarımın söylediğine göre bir kadın için dövüşü kabul etmiş. Babasının kıza bıraktığı borç yüzünden. Kız borcu ödeyemeyince taciz ediyormuş borç karşılığında. O kız şuan da en yakın arkadaşı olan Duru.
O adam kazandığı halde peşlerini bırakmaz dı. Her türlü pislik vardı adamda. Aslında borcunu kendim ödeyip kurtarabilirdim ama Aslanlarıma yem etmeyi tercih ettim adamı,
napabilirim acıkmışlardı!
Böyle şeylere katiyen göz yummam. Benimde kız kardeşim var, affetmem.
Görüş açıma Alper girince anılardan uzaklaştım. Yanıma gelip oturduğunda "seninki giriş yapmış" diyip sırıtmaya başladı. "Nerden benimki oluyor lan" Diye sert bir şekilde tersledim.
"Yeme beni şimdi, 6 senedir bu kızı gözetliyorsun. Seni araştırdığını öğrendiğimizde gözlerinin nasıl parladığını bana kim unutturabilir ki " diye sırıtmaya devam etti. Kaşlarım çatıldı ne demek gözlerinin parlaması.
"Yok öyle bir şey kapa çeneni" diyip ayağıya kalktım. Ben yukarıda bana ait locada oturduğum için aşağısı ile yukarısı birbirine görünmüyordu.
Elimdeki viski bardağı ile aşağıya göz attım.
Gözlerim direk karaca yı buldu . Duru ve kardeşi karan ile birşey hakkında derin bir sohbet içinde konuşup gülüyorlardı. En köşede ki loca da oturuyorlardı.
Kaşlarım çatıldı çünkü o giydiği elbise elbise değil di. Bez parçasıydı! Sanki hissetmiş gibi bakışlarını yukarıya kaldırdığı gibi göz göze geldik.
Siktir!
Niye sıcak bastı ulan birden . Yutkundum tamam çok güzel hemde baya güzel ve kusursuz ama olamaz değil mi?
Gözlerini bı an bile kırpmadan bana bakıyordu. Onunda yutkunduğunu burdan bile gördüm. Gözleri dikkatlice üzerimde dolaşıyordu. Sıcaklık yükseldiği için arkamı dönüp gözlerimizi ayırdım. Sanırım terlemeye başladım.
Siktir! Siktir! Siktir!
İçimde birşeyler kıpraşıyor!
𝑲𝑨𝑹𝑨𝑪𝑨' 𝑫𝑨𝑵
Bir süredir oturup sohbet ediyorduk. Birden üzerimde yoğun bakışlar hissedince kafamı kaldırıp yukarı locaya doğru baktım.
Ve onu gördüm , 𝐌İ𝐑 𝐙𝐄𝐌𝐇𝐄𝐑İ evet oydu!
Kaşları çatık bir şekilde durmuş bana bakıyordu. Göz göze geldiğimiz de yutkunduğunu gördüm. Şık siyah takım elbisesi ile çok karizmatik duruyordu.
Şekil verdiği koyu kumral saçları ve yakışıklı yüzüyle beni izliyordu. İçimde bir sıcaklık oluştuğu zaman yutkundum. Yüzü ifadesiz di ne hissettiği anlayamıyordum ama yoğun bakışlarını görebiliyordum.
Neye sinirlendi bilmiyorum ama dişlerini sıktığı gibi arkasını dönüp gözden kayboldu.
"Kızım sana diyorum!" Duru' nun sesini duyunca bakışlarımı yukarıdan çekip duruya baktım" ne" dedim anlamadığım için.
"Şu gelen diyorum, seninkinin arkadaşı degilmi?" Diyince benimle birlikte karanın da kaşları çatıldı.
" Benimki derken!" Diye sordum duruya.
" Onun arkadaşı" diyip biyere bakıp sırıtıyordu.
Baktığı yere dönüp baktığımda Mir ' in sürekli yanında yürüyen adamı gördüm. Ve bize doğru geliyordu. İşin garibi ise adam da sadece duruya bakıp yürüyordu.
Duru hala sırıttığı için dirseğim ile hafifçe bana dönmesini sağladım.
Bana dönüp"çok yakışıklı" diyip omuz silkince neye uğradığımı şaşırdım. Yok artık!
𝘉𝘪 𝘴𝘦𝘯𝘥𝘦 𝘪ş 𝘺𝘰𝘬 𝘬𝘢𝘳𝘢𝘤𝘢!
İç sesimde bişey görmeyi versin yani.
Tam ne saçmalıyorsun diyecektim ki adam yanımıza geldiği için susmak zorunda kaldım.
Gayet rahat bir şekilde yanımıza oturup, ortadaki ikramlardan bı tane alıp ağzına atınca afallayıp ona doğru döndük.
Oda bize bakınca şaşkınlığımızı görmüş olacak ki ağzındakini yutup oturuşunu düzeltti.
"Afedersiniz Biraz kaba bir davranış oldu hanımlar, ben ALPER YÜCE" diyip kendini tanıttı.
Şaşkınlığını ilk üzerinden atan duru oldu "Merhaba ben DURU SAYGIN, arkadaşım KARACA ve kardeşi KARAN" diye üçümüzüde tanıttı.
"Evet biliyorum ve memnun oldum"diye cevap verdi Alper.
Gözlerini bana çevirip" karaca Mir Zemheri seni bekliyor" diyince küçük dilimi yutacaktım.
Tamam onunla görüşmek istiyordum ama bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştim. Karan ve duru da bana bakınca hala cevap vermediğimi anladım.
"Onunla görüşmek istediğimi nerden biliyor?" Diye sordum.
Alper bu dediğim komikmiş gibi hafifçe gülüp" Mir Zemheri ' den bahsediyoruz. Onu tanımadığını söyleme bana" diyince susmak zorunda kaldım.
Haklıydı, ne bekliyordum ki. Kafamı aşağı yukarı sallayıp ayağı kalktım.
Karan ve duru da benimle birlikte ayaklanınca" size burda ben eşlik edeceğim, karaca tek gidiyor" dedi.
İkisi de tam hayır diyeceklerdi ki "burda kalın" demem susturdu onları.
Mecburen yerlerine oturup somurttular. Arkamı dönüp merdivenlere yöneldim. Yukarı loca ya çıkarken herkes aşağıya iniyordu.
Garip olansa erkekler dönüp bana bakmıyorlardı bile. Son basamağı da çıkıp sağa doğru yöneldim ve onu gördüm.
Kat tamamen boştu, sadece o ve arkasında herzaman ki (yüzleri yere eğik) 3 koruması vardı.
Büyük loca da oturmuş sağ bileği, sol bacağının üzerinde, arkasına yaslanmış bir şekilde elindeki viskiyi içiyordu.
Topuklu ayakkabılarımın sesi ona ulaşmış olacak ki bakışlarını bardaktan çekip bana baktı. Yerinde hafif doğrulup baştan aşağıya beni süzdü.
O bana böyle bakınca etraf sıcak olmaya başladı.
Geriye kaçma dürtüme zor engel oldum. Tam karşısında durduğumda bakışları yavaşça yüzüme doğru kalktı.
Dilim damağım kuruduğu için dilimle hafifçe dudaklarımı ıslattım.
Gözleri dudaklarıma kayınca biraz orda oyalandı
Ve bugün ikinci kez yutkunuşunu gördüm.
𝐎𝐫𝐭𝐚𝐦 𝐟𝐚𝐳𝐥𝐚 𝐬ı𝐜𝐚𝐤 𝐨𝐥𝐝𝐮 𝐬𝐚𝐧𝐤𝐢 𝐡𝐚 𝐤𝐚𝐫𝐚𝐜𝐚!!
Devam edecek...⌛🤍
|
0% |