Yeni Üyelik
7.
Bölüm

KİM?

@lavinia_x21

MİR ZEMHERİ'DEN

 

Karaca gittiğinden beri ne kadar süre geçti bilmiyorum ama hâlâ odasında, çıkıp gittiği kapıya bakıyorum.

 

Onu çok kırdım. Asla amacım onu annesinden vurmak değildi.

Nasıl oldu bilmiyorum ama bana inanmaması

Bir an sinirlenip o lanet cümleyi kurmama sebep oldu.

 

Nefret ediyorum sinirimden çünkü karşımda ki kim olursa olsun ne dediğimi sonra dan algılıyorum.

 

Gözlerinin dolduğunu görünce kalbimde bı sızı oluştu. Bana ne oluyor bilmiyorum ama onu üzgün görmek istemiyorum sanki.

 

Ama onu üzen de ben oldum.

 

O zifiri gözlerine asla hüzün çökmesin, onun gözlerine, benim yüreğime düşmesi demek.

 

Evet ben MİR ZEMHERİ bir zifiri göze yıllardır vurgunum.

Bugün buna emin oldum.

 

Dövüştüğü zaman şüphe ettim. Aldığı her bir darbe de yüreğim kor gibi yandı, onun acısının bin misli kadar acıdı canım. Sonra da gözlerinin dolması oldu son darbe.

 

Ne zaman nasıl vuruldum ona bilmiyorum ama ben vuruldum işte.

 

Hemde yüreğimle vuruldum.

 

Basit bir şey değil bu, daha önce de ilişkilerim oldu ama hiç birini bu kadar derinden hissetmedim.

 

Onu uzun zamandır izliyordum. Alperin bile haberi yok bundan ama her adımından haberdardım. İçimde ki bir şey sürekli beni ona itiyordu ama kabullenemiyordum.

 

Bugün buraya eğer o adamın öldüğünü öğrenirse biraz rahat eder, gözlerindeki acı dağılır sandım diye geldim.

 

Zaten bir haftadır bunun için uğraşmıyormuydum. Evet bir haftadır bunun için uğraşıyordum. Hatta vurulduğu yere bile gidip kamera kayıtlarına ulaşıp kendim izledim.

 

Evet o adam vurulmuştu hemde 3 kurşun ile.

 

Ama bana inanmadı. Bugün dövüştügü adamın babası tarafından gönderildiğini söyleyince ne diyeceğimi bilemedim.

 

Ama eğer öyle bir şey varsa herşey bir yalansa.

Sırf onu üzmeme sebep olduğu için o adamı parçalarına ayırırım. Sonra da aslanlarıma ziyafet çektiririm.

 

Odada durmayı bırakıp dışarı çıktım. Gidip onu bulacağım. Bulup herşeyi anlatacağım ona. Onu asla üzmek istemediğimi ,gerekirse kamera kayıtlarını izletip bana inanmasını söyliyeceğim, sonra benimle güzel bir yemeğe çıkmasını söyleyip özür dileyeceğim.

 

Evet bu hayatta bana özür dileten üçüncü kişi KARACA SAYE oldu. Yüreğimin onun için yandığı kadını kaybetmeyeceğim.

 

Odadan çıkıp boş koridorda yürüyordum. Alper' in nerde olduğunu bilmiyorum. Adamlarım da dışarıda bekliyorlar zaten.

 

Bir hıçkırık sesi ve şiddetli bir ağlama sesi duyunca ayaklarım durdu.

Kapısında olduğum odadan geliyor ses.

 

Kapıyı yavaşça aralayıp içeriye adım attım ve onu gördüm. Duru koltuğa oturmuş içli içli ağlıyordu.

Beni görünce hemen toparlanıp gözlerindeki yaşları silmeye başladı.

 

Kalbime bı ağırlık oturunca yanılmış olmayı çok istedim. Umarım bu göz yaşlarının sebebinin karaca ile bir alakası yoktur.

 

"Neden ağlıyorsun?" Diye sordum yüzüne bakarken. Bir damla göz yaşı daha aktı yeşil gözlerinden.

 

"Hiç, hiç bir şey için" dedi zar zor konuşarak. O kadar ağlamış ki sesi kısılmıştı.

 

"Karaca nerede?" Diye sorunca daha çok ağlamaya başladı. Yüreğimdeki ağırlık daha çok arttı. Hayır!

 

Üzerine doğru bir kaç adım daha atıp tam karşısında durdum ve " sana karaca nerde diye sordum!" Dedim sert bir sesle. Elimde değil bir şey olmasından deli gibi korkuyorum şuan.

 

"Söyleyemem, bana çok kızar" dedi ağlayarak.

 

İçim yandı, ağlamasının sebebi karaca!

 

" Söyle karaca nerde!" Dedim sesimi yükselterek.

 

Artık çok dolmuş olacak ki " bilmiyorum, o şerefsiz onu takip ettirmiş, gideceğini gerekirse öleceğini ama onu da öldüreceğini söyledi , sonra ,sonra"diyip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

 

Nefes alamadım. Doğruyu mu söylüyor du, o adam yaşıyormuş ve onu takip ettirdiğini bildiği halde onu yakalamasına izin mi verdi yani!

 

"Sonra ne" dedim. Sert bir şekilde.

 

"Silah sesi, ona ateş ettiler duydum, seslendim ama ses vermedi bana, sonra telefon kapandı. Nerde olduğunu bilmiyorum sadece kardeşlerini bana emanet etti, son dediği şey bu oldu!" Dedi kalktığı koltuğa çökerken.

 

Hayır zarar görmüş olamaz, Allah kahretsin gitmesine nasıl izin veririm bide onun için geleceğini söylediği halde.

 

Asla zarar görmesine izin vermem, gidip onu bulup alacağım o cehennemden.

Ama önce ailesini güvenlik altına almalıyım eğer onlara bir şey olursa, ölmeği daha çok istiyecektir. Eğer onu takip ettiriyorlar sa peşine düşmemeleri için ailesinin de peşine düşeceklerdir.

 

"Benimle geliyorsunuz, karan ve bereninde al onlara bı süre benim güvenli bı evimde kalacağınızı, bunun gerekli olduğunu anlat." Dedim.

 

Kafasını kaldırıp ıslak gözler ile bana baktı ve "ne " dedi. Anlamayarak bakıyor du yüzüme.

 

" Duydun gidip onu bulacağım ama eğer onu takip ettirdiyse sizin de pesinizde birileri olacaktır. Zarar görmemeniz için güvenli bı yerde kalsanız iyi olur." Dedim.

 

Haklı olduğumu bildiği için " tamam" dedi sadece arkamı dönüp tam gidecektim ki, kolumdan hafif bir şekilde tutulunca Durup duruya döndüm.

 

" Lütfen onu bize geri getir, o adam ona çok şey yaşatmış küçükken. Onu öldürmek istiyor, karaca her ne kadar güçlü olsa da o adam onun zayıflıklarından vurup bitirmeye çalışacak. Lütfen o eski günlerde yaşayamaz. Kardeşimi bana geri getir" dedi ağlayarak. Canım daha ne kadar yanabilir bilmiyorum ama sineme bir ateş düşmüş gittikçe yayılıyordu.

 

Elimi elinin üstüne katıp" söz veriyorum onu ailesine geri getireceğim" dedim.

 

Minnet dolu gözlerle bana bakıp kafasını aşağı yukarı sallayıp beni onayladı. Sonra beraber odadan çıkıp asansöre bindik. Kapı açılınca dışarıya adamların yanına ilerledim. Beni görünce hepsi önlerini ilikleyip doğruldular.

 

Alper de gelince ona doğru dönüp " karaca yok, ailesini benim çiftlik evine gönder, güvenliği yüksek bir şekilde tut. En ufak bir zarar görmeyecekler. İlayda ve merti de arayıp oraya geçmelerini soyle onlarla ilgilensinler, bir sorun istemiyorum" üst üste konuştuğum zaman mal gibi yüzüme baktı.

 

Bir süre sonra " ne demek karaca yok, neler oluyor?" Diye sordu.

 

" Her şey bir oyundan ibaretmiş, adam tezgah kurup ölü olarak göstermiş kendini, karacanın bugün dövüştügü adamı da o gönderip kendini belli etmiş, karaca burdan çıkınca takip edilmiş ve sonra" diyip durdum. Gerisini söylemeye ne aklım ne de dilim varıyor du.

 

"Sonra ne Mir?"dedi Alper.

"Ateş edilmiş, ama ona denk geldi mi bilmiyorum, duru duymuş telefonla konuşurken sonra da haber alamamış" dedim yükselerek. Kalbimin üstündeki ağırlık kalbimi eziyordu.

 

"Alper, arabasına ait bütün kamera kayıtlarını istiyorum. Hemen bana konumunu bulun"dedim sert bir şekilde.

 

" Tamam kardeşim, hemen bakıyorum." Diyip yanımdan uzaklaştı. Adamlar arabanın kapısını açınca arabaya bindim çok beklemeden Alper de yanıma gelip oturunca yola koyulduk.

 

"Kardeşlerini ve duru'yu adamlarla birlikte gönderdim, İlayda ve mertte yola çıkarlar birazdan" dedi Alper kafamı sallayıp önüme döndüm. Yaklaşık 10 dakika sonra arabada bildirim sesi gelince Alper e döndüm.

 

" Konum geldi " diyip şoföre uzattı telefonu.

 

"Ne kadar mesafe var arada?" Diye sordum. Umarım az bir mesafe vardır.

 

"Yaklaşık 25 dakika" dedi. O bile bana fazla.

 

"Acele et" dedim şoföre dönerken.

 

" Emredersiniz" diyip gaza bastı.

 

Kaç dakika geçti bilmiyorum ama,

"Mir"diyen Alperin sesi ile ona döndüm endişe ile baktığı yere baktığımda az ilerde yanan arabayı gördüm.

 

Kalbim ezildi. Hayır !

 

O değil...

 

"Dur" diye istemsizce bağırdım. Araba sert bir şekilde fren yapıp durunca hemen inip yanan arabaya doğru koştum.

 

Alper arkamdan "MİR!"

diye seslense bile dönüp bakmadım.

 

Şuan tek ihtiyacim olan o arabanın karacanın olmamasını öğrenmek.

Arkamı dönüp "söndürün şunu!" Diye kükredim.

 

Adamlarımın kimisi itfaiye aradı, kimisi ceketleriyle söndürme çalıştı ama nafile.

 

Arabanın plakasına baktığımda kaskatı kesildim.

 

Bu onun plakasıydı. Kanım dondu.

Ben öyle kaskatı durunca Alper yanıma geldi.

 

"Onun plakası" dedim hala yanan arabaya bakarken, kımıldayamıyorum. Sadece boş boş yanan arabaya bakıyordum.

 

"Mir" dedi kısık bir sesle.

Ve sonra kurduğu cümle başımdan aşağıya kaynar sular dökmesine sebep oldu.

 

"Arabada birisi var" dedi kısık bir sesle.

 

Nefes alamadım. Biri var derken, o biri kim peki!

 

Yavaşca Alper e dönüp " kim" dedim.

Yavaşca yutkunup "tamamen yanmış, belli olmuyor

" dedi.

 

Konuşamadım bile, sanki dilim lal, kulağım sağır oldu.

 

Karaca benden gitme, sana daha kavuşamamışken gitme.

 

 

 

Oy vermeyi unutmayın lütfen ⌛

 

Loading...
0%