Yeni Üyelik
18.
Bölüm

SEVGİLİM

@lavinia_x21

KARACA' DAN

 

Karşımda bir çok şaşkın bakış vardı ama benim içime işleyen sadece hüzünlü bir çift gözdü.

 

Onu neden hatırlamıyorum.

 

Onu hatırlamamam onu çok kırmış gibiydi.

 

Kendimi kötü hissediyorum.

 

Onu hatırlamam çok mu önemliydi.

 

Hayatımın neresindeydi o?

 

"Üzgünüm" dedim gözlerine bakarken.

Gerçekten çok üzülmüştüm.

 

Duru'nun dediğine göre bir trafik kazası geçirmişim ve hafızamı kaybetmişim.

 

"Sorun değil" diye konuştu ama gözleri büyük bir sorun olduğunu haykırıyordu.

 

"Bana kim olduğunu veya hayatımın neresinde olduğunu söyler misin?" Diye sordum.

 

Belki öğrenirsem hatırlayabilirdim.

Gerildiğini gördüm ama hala cevap bekliyordum.

 

"Ben-" diye söze girecekti ama odada olan ve tanımadığım kız lafını keserek, "siz sevgilisiniz karaca abla, onu hatırlamıyorsun ama siz birbirinize aşıktınız" diye gülüp konuşunca herkesin şaşkın bakışları onu buldu.

 

Tabi benimde, ne yani o benim sevgilim miydi!

 

Gerçekten de çok zevkliymişim, adam baya yakışıklıydı.

 

Ama şaşkın bakışların arasında sadece bir kişi kızgın ve Sinirli görünüyordu.

 

Karan!

 

"Sevgilim mi?" Dedim.

 

"Evet, çok seviyorsunuz birbirinizi" dedi aynı gülüş ile.

 

Bakışlarımı ondan çekip Mir' e baktım, oda bana dönünce göz göze geldik.

 

İkimizde aynı anda yutkunduk.

 

"Ne zamandır sevgiliniz?" Diye sordum.

 

Sebebini bilmediğim bir şekilde dönüp duruya baktı.

 

Duru kafasını aşağı yukarı sallayıp, "sorun değil bazı şeyleri ona yavaş yavaş anlatırsak hafızası yerine gelecektir" dedi tebessüm ederken.

 

Mir tekrar bana dönüp bakınca, " yeni daha" dedi.

 

"Ama bu mümkün değil ki ben en son CAN ile birlikteydim" dediğimde kaşları çatıldı.

 

Karan gür bir kahkaha atınca Mir'in kızgın bakışları ona döndü.

 

𝗦𝗮𝗹𝗮𝗸 𝗺ı𝘀ı𝗻 𝗸𝗮𝗿𝗮𝗰𝗮? İ𝗻𝘀𝗮𝗻 𝘀𝗲𝘃𝗴𝗶𝗹𝗶𝘀𝗶𝗻𝗲 𝗲𝘀𝗸𝗶 𝘀𝗲𝘃𝗴𝗶𝗹𝗶𝘀𝗶𝗻𝗶 𝘀ö𝘆𝗹𝗲𝗿 𝗺𝗶!

 

Ama hatırladığım şey buydu!

 

"Abla Can abi mazi oldu ya hani, ayrıca sen ona aşık falan değildin, sevmiyordun bile doğru düzgün" dedi beren telaş içinde yanıma gelip elimi tutarken.

 

"Karaca, en son ne hatırlıyorsun?" Dedi duru.

 

Düşündüm, en son ne hatırlıyordum.

 

"En son Can ile onun evindeydik biz, sonra ben sıkıldığım için yanından ayrılıp eve geldim, hatta senin sevgilin Burak ta gelmişti. Hatta ben sizi yanlız bırakmak için uyumuştum" dediğimde kızgın bakışlar 2 oldu.

 

Mir ve onun arkasında duran diğer yakışıklı.

 

Duru kafasını çevirip o adama baktı adamda ona bakıyordu zaten ama adam hemen bakışlarını düz bir hale getirip bana döndü.

 

Duru sahte olduğu belli olan bir kahkaha atıp hafif sandığı bir şekilde koluma vurdu.

 

Sonra da, "ayyy Allah iyiliğini versin, nerden geldi şimdi aklına Burak" diye gülüyordu ama gözleri uyarı niteliğindeydi.

 

"Hayırlı olsun ablam 4 sene önceye gitmiş" dedi karan gülerek.

Bu çocuk neden mir'e bakıp gülüyordu.

 

Mir'e baktığımda çenesini sıkmış bir şekilde bana bakıyordu.

 

Tırsmadım desem yalan olurdu çünkü çok kötü bakıyordu şuan!

 

"Can denen iti hatırlıyorsun ama beni unuttun mu? gerçekten mi karaca" dedi dişlerinin arasından.

 

𝗘𝘃𝗲𝘁 𝗴𝗲𝗿ç𝗲𝗸𝘁𝗲𝗻 𝗺𝗶 𝗸𝗮𝗿𝗮𝗰𝗮!

 

"Son hatırladığım şey bu" dedim mırıldanırken.

 

Bir süre daha herkes sohpet etti ama ne ben ne de mir hiç konuşmadık.

 

O dalmış bir sekilde yere bakıyordu bende çaktırmadan ona bakıyordum.

 

𝗧𝗮𝗯𝗶 𝗰𝗮𝗻ı𝗺 𝗮ğ𝘇ı𝗻𝗮 𝗴𝗶𝗿𝗲𝗰𝗲𝗸𝘀𝗶𝗻 𝗼 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 ç𝗮𝗸𝘁ı𝗿𝗺ı𝘆𝗼𝗿𝘀𝘂𝗻!

 

Bu iç sesimin derdi ne acaba!

 

~~~~~~~

 

1 HAFTA SONRA

 

"Çıkmak istiyorum artık mir lütfen" diye yalvarmaya başladım.

 

Mir sıkın bir nefes verip, "uyandığından beri aynı şeyi söylüyorsun. Bende çıkmanı istiyorum ama tam iyileşmeden çıkamazsın" dedi yine.

 

1 haftadır yalvarıyorum ona ama bir yerine takmıyordu beni!

 

"Ozmn git ve ben iyileşince gel" dedim kaşlarımı çatarken.

 

Oda kaşlarını çok geçmeden çattı.

 

"Karaca, senin sağlığın için bunlar bilmiyormuş gibi davranma" dedi.

 

"Benim iyiliğimi düşünüyorsan çıkar beni burdan artık!" Dedim cırlayarak.

 

Derin bir nefes alıp yanıma geldi.

Yatağımın yanına oturup koca ellerinin yaninda küçük ellerimi ellerine hapsetti.

 

"Güzelim bak az kaldı, biraz daha sabredebilirsin öyle değil mi?" Diye sordu.

 

Onun için biraz daha sabredebilirmiyim diye düşündüm ve öyle cevap verdim.

O gözlerime evet demem için bakıyordu zaten ama, "hayır" dedim pat diye.

 

Gözlerini sabır içinde yumunca, "gerçekten de iyiyim ben, bak çok dinç hissediyorum kendimi" dedim.

 

Gözlerini açıp bana baktı.

 

"Pekâlâ, ama eğer en ufak bir sorun olursa, 1 hafta değil, 1 ay yatmanı sağlarım" diye uyardı.

 

Sevinçle onu yanağından öptüğümde ne yaptığımı vücudu kaskatı kesilince anladım.

 

Kafasını bana çevirince bundan hoşnut değil miş gibi bakınca gözlerim doldu.

 

Bunu görünce, "karaca, beni yanlış anlama, seni üzmek için değil sadece beni hatırlamadan sonra pişman olacağın şeyler yapmanı istemiyorum." Dedi endişe içinde.

 

Evet 1 haftadır ne zaman yakınlaşsak benden uzak duruyordu.

 

İçimde bir şeyler beni ona itiyordu ama sanki onun da içinde birşeyler onu benden uzak tutuyordu.

 

Hala somurtuğumu görünce hafif bir tebessüm edip burnum ucuna fiske vurdu ve,

"Hem bana yakın olmandan şikayet etmem mümkün bile değil, bana yakın olmanı ne kadar bekledim bilemezsin" dedi fısıltı ile.

 

Bu kadar düşünceli olması tebessüm etmemi sağladı.

 

Tebessüm ettiğimi görünce rahat bir nefes aldı.

 

"Ben gidip çıkış işlemlerini halledip geliyorum, sonra hazırlanıp çıkarız" dedi.

 

Kafamı aşağı yukarı sallayıp onayladım onu.

 

Hastane de sadece duru ve mir vardı.

Duru doktor olduğu için, mir ise sevgilim olduğu için.

 

Diğerlerini eve zorla göndermiştim.

 

Çok yorulmuşlardı ama kalmak için ısrar ediyorlardı.

 

Hele ki karan!

 

Ben ve mir yan yana kalmayalım diye her şeyi yapmıştı bu 1 haftada.

 

Mir odadan çıkıp işlemler için gidince ayağı kalkıp lavaboya ilerledim.

 

Ellerimi ve yüzümü yıkayıp aynaya baktım.

 

Saçlarım tahmin ettiğimden de soluk duruyordu, yüzümde öyle.

 

Zayıflamıştım.

 

Duş almama olumlu bakmadıkları için banyo yapamıyordum ama şimdi mir gelene kadar bi duş alabilirdim.

 

Üstümü çıkardım ve duş başlığının altına girdim. Kendimi güzelce yıkamak tam yarım saatimi almıştı.

 

Hiç oyalanmamıştım ama içim rahat etmediği için her bir işlemi 3 kere yapmıştım.

 

İçerden kapının ve mir' in "karaca" diye seslenmesi ile üstüme berenin getirdiği bornozumu giydim.

 

Tam kapıdan çıkacaktım ki kapı birden açılınca kafama çarptı.

 

Mir birden telaş içinde içeri girip "kafana mı geldi karaca? İyimisin bişi söyle" diyip vurduğu yeri hafif bir şekilde ovmaya başladı.

 

Yüzüme baktığında eğer yanlış görmüyorsam gözleri dolmuştu.

 

Şaka mı yapıyordu! bunun için gözleri dolmadı değil mi?

 

"Özür dilerim isteyerek olmadı, hemen doktoru çağırıp geliyorum" diye banyodan çıkmaya çalıştı ama beni banyoda görünce hemen geri dönüp,

" önce seni yatağa bırakayım" diyip kolumu tuttu.

 

Kucağına almaya çalıştı ama ona birden sarılınca donup kaldı.

 

Omuzları gerim gerim gerilince bu sefer umursamadım.

 

Başım dönüp birden bir kaç anı hafızama hücum edince dizlerim bükülür gibi oldu.

 

Ama Mir'in kolları belime dolanıp beni kendine yapıştırınca düşmedim.

 

Silik silik bir şeyler geldi gözümün önüne ama net değildi.

 

Bir gece mekanındaydım.

 

Dövüş ringindeydim.

 

Hastanedeydim.

 

Ama bunların tek ortak noktası bir çift gri gözdü.

 

Evet mir di.

 

"Karaca iyimsin?" Diye sorunca kollarından sıyrılıp karşında durdum.

 

Bornozla olduğumu farkedip yutkundu ama dönüp bakmadı vücuduma.

 

"İyim sadece biraz başım döndü" dedim.

 

"Tamam gel seni yatağa yatırıp doktoru çağırayım" dedi telaşlı gözler ile.

 

"Hayır mir iyiyim, izin ver hazırlanıp çıkalım su hastaneden" dedim.

 

"Hayır önce doktor görecek" diyince ne desem ikna edemiyeceğimi anlayıp onayladım onu.

 

 

Mir yüzünden 1 saat daha hastanede oyalanıp çıktık sonunda.

 

Mir beni arabaya dikkatlice bindirip emniyet kemerini bağladı.

 

"Açmısın bir şeyler yemek istermisin" diye sordu arabayı çalıştırıp yola koyulurken.

 

Aç değildim ama onunla vakit geçirmek istiyordum.

 

"Evet sanırım biraz açım" dedim.

 

Kafasını yoldan çekip yüzüme baktı.

 

"Tamam ozmn birşeyler yiyelim" dedi yola dönerken.

 

"Tamam" dedim

 

Yol sesizlik icinde geçerken radyoya uzanıp şarkı açtım.

 

Arabaya (Eylem Aktaş- fikrimin İnce gülü) yayıldı.

 

Mir başını çevirip bana baktı.

 

Normal bir bakış değildi derin duygular ile baktı.

 

ꜰıᴋʀɪᴍɪɴ ɪɴᴄᴇ ɢüʟü,ᴋᴀʟʙɪᴍɪɴ şᴇɴ ʙüʟʙüʟü

ꜰɪᴋʀɪᴍɪɴ ɪ̇ɴᴄᴇ ɢüʟü,ᴋᴀʟʙɪᴍɪɴ şᴇɴ ʙüʟʙüʟü

 

Mir gözlerini yoldan çekip gözlerime kenetlendi ve şarkıya sessiz bir şekilde eşlik etti.

 

ᴏ ɢüɴ ᴋɪ ɢöʀᴅüᴍ ꜱᴇɴɪ, ʏᴀᴋᴛıɴ ᴀʜ ʏᴀᴋᴛıɴ ʙᴇɴɪ

ᴏ ɢüɴ ᴋɪ ɢöʀᴅüᴍ ꜱᴇɴɪ, ʏᴀᴋᴛıɴ ᴀʜ ʏᴀᴋᴛıɴ ʙᴇɴɪ

 

Kalbim maratona çıkmış gibi hızlandı.

Normalde utangaç bir insan değilim ama yanaklarıma kanın hücum ettiğini hissettim.

 

Yüzümü görünce önüne dönüp tebessüm etti ve devam etti eşlik etmeye.

 

ɢöʀᴅüğüᴍ ɢüɴᴅᴇɴ ʙᴇʀɪ, ᴏʟᴍᴜşᴜᴍ ɪɴᴀɴ ᴅᴇʟɪ

ɢöʀᴅüğüᴍ ɢüɴᴅᴇɴ ʙᴇʀɪ, ᴏʟᴍᴜşᴜᴍ ɪɴᴀɴ ᴅᴇʟɪ

ᴏ ɢüɴ ᴋɪ ɢöʀᴅüᴍ ꜱᴇɴɪ ʏᴀᴋᴛıɴ ᴀʜ ʏᴀᴋᴛıɴ ʙᴇɴɪ

 

Kafamı cama çevirip tebessüm ettim.

Sanırım bu adam beni hayatta ikinci kez aşık edecekti kendine.

 

ᴀᴛᴇşʟɪ ᴅᴜᴅᴀᴋʟᴀʀıɴ, ɢᴀᴍᴢᴇʟɪ ʏᴀɴᴀᴋʟᴀʀıɴ

ᴀᴛᴇşʟɪ ᴅᴜᴅᴀᴋʟᴀʀıɴ, ɢᴀᴍᴢᴇʟɪ ʏᴀɴᴀᴋʟᴀʀıɴ

ᴏ ɢüɴ ᴋɪ ɢöʀᴅüᴍ ꜱᴇɴɪ, ʏᴀᴋᴛıɴ ᴀʜ ʏᴀᴋᴛıɴ ʙᴇɴɪ

ᴏ ɢüɴ ᴋɪ ɢöʀᴅüᴍ ꜱᴇɴɪ, ʏᴀᴋᴛıɴ ᴀʜ ʏᴀᴋᴛıɴ ʙᴇɴɪ

 

İkimizde sessizliğe bürünüp yolu izledik.

Mir ara sıra bana bakıp konturol ediyordu.

 

Sonunda sakin ve şık bir restoranda geldiğimizde arabadan inip kapımı açtı.

 

"Gel bakalım" diyip ellerime uzandı.

 

Beni arabadan indirip girişe doğru yönlendirdi.

 

Garsonlar ve restorant sahibi etrafımızda pervane olunca neye uğradığımı şaşırdım.

 

Sonunda en güzel ve sakin bir masaya oturduğumuz da siparişlerimizi verip birbirimize döndük.

 

"Nasıl hissediyorsun?" Diye sordu.

 

Tebessüm edip, "daha iyiyim merak etme" dedim.

 

Ağzının içinde bir şeyler soyledi ama anlamadım.

 

"Mir biz seninle nerede tanıştık" diye sordum.

 

Onun hakkında herşeyi bilemek istiyordum.

 

"Bir gece mekanında" diye cevap verdi.

 

"İlk hangimiz adım attı peki" dedim heycanla.

 

"Sen" diyince afalladım.

 

"Ben mi" dedim şaşkın bir şekilde.

 

"Evet sen" gayet rahat bir tavırla.

 

"Mümkün değil"dedim inanmaz gibi.

 

"O nedenmiş"dedi tek kaşını kaldırırken.

 

"Çünkü daha önce hiç yapmadım bunu" dedim.

 

"Eee karşında ben vardım güzelim, beni kimlerle kıyaslıyorsun" dedi dalga geçerek.

 

"Haklısın sevgilim" dediğimde bu sefer o afallamıştı.

 

"Ne" dedi.

 

"Ne" dedim.

 

"Ne dedin sen" dedi.

 

"Haklısın dedim" dedim gülmemeye çalışarak.

 

"Ondan sonra ne dedin" dedi sabırsızca.

"Haaa o mu?" Dedim.

 

"Karaca söyle şunu artık" dedi yerinde kıpırdanırken.

 

"SEVGİLİMM!"

 

Evet bu kelimeyi duydu ama bunu söyleyen ben değildim.

 

İkimizde göz göze geldiğimizde mir yutkundu.

 

Bİze doğru gelen ve sadece mir'e bakan kadına döndüm.

 

Sarışın, mavi gözlü, gayet güzel bir fiziği olan hoş bir kadındı.

 

Başımı çevirip mir'e baktığımda durmuş bana bakıyordu.

 

Gözlerinde anlamadığım bir endişe vardı.

 

Kimin içindi bu endişe yanımıza gelip tepemizde dikilen ve elini Mir'in omuzuna koyan kadın için mi, yoksa karşısında sadece olanı anlamaya çalışan ben için mi?

 

"Sevgilim kaç gündür sana ulaşamıyorum, insan nişanlısını bu kadar ihmal etmez." Diyince kaskatı kesildim.

 

Benimle beraber Mir'in de öyle olduğunu gördüm.

 

Nişanlısı derken!

 

Durmuş mir'e bakarken tanımadığım kadın da dönüp bana baktı. Gözlerinde küçümser bir ifade vardı ama takmadım.

 

"Sev

gilim bu kadın da kim, yoksa kız kardeşin İlayda mı?" Dedi cırtlak sesi ile.

 

"Mir" dedim ona bakarken.

 

Kendimi zor tutuyordum ellerim titremeye başlamıştı bile.

 

"Karaca" diyip ellerime uzandı ama hemen ellerimi kendime doğru çektim.

 

Beni aldatmışmıydı yani!

 

Şaka mı bu!

 

 

 

 

 

 

 

Arkadaşlar lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ⌛ 🤍

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%