Işıklar sönecek, mum eriyecek ve sen yavaş yavaş karanlıkta kalacaksın! Tüm her şeyin sonunda seni o karanlığın içinde boğacağım! çıkmana asla izin vermeyeceğim! Sen bir insan değilsin, sen bir canavarsın ve canavarların yeri zincir altıdır! Seni zincirlere vuracağım ve içim bir gram sızlamayacak!
Şehirler eski. Çürük hisler ile daha da yıpranıyor duvarlar. Düşünceler ölmüş. Tek bir satır kalmış geriye, hüzün... Sözler bitiyor. Ruhsuz bedenlerin orkestrası sessizleşti. Sessizlik ile ses buluyor artık dünya. İkilemlerle dolu. Lanetlerle dolu. Kimse kimsenin umurunda değil. Olmayacak!
Beni benden başka kimse kurtaramaz ; o yüzden benimle savaşma, kaybedersen kaybederim. kazanırsan kaybedersin...
Bir kadın, cesetlerle kaplı bir hastane odasında uyandığında en fazla ne olabilirdi? Yok olmuş hafızasının derinlerinde yatan vahşilik ne derece ileri gidebilirdi?
Pusuya yatmış ruhsuzluk, damarlarında akan kanda dolaşıyordu. Henüz hatırlamıyor olsa da masum değildi. Masum değildik!
****
İçindeki hükümdara sesini geçiremediğinde, kendi ruhunun kölesi olursun. Ruhun bir enstrüman olur, onu ise başkası çalar. Senin ise sadece canın yanar.
"O geri geldiğinde beni koruyacağına söz ver!"
Hüda - içimizdeki gerçek hükümdarın öyküsü