Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@laylaparadise

🌹Selam arkadaşlar.

🌹Karakterler hakkında yorumlarınızı bekliyorum...

🌹Bir de kitabı beğenip te , beğeni ve yorumlarını esirgeyen arkadaşlarım.

🌹Lütfen!!! Beğeni ile okuyor ve kitabı sevdiyseniz, oylama yapmayı unutmayın.

🌹Şimdiden anlayışınız için teşekkür ederim...

⭐Beğenmeniz dileği ile,

🌹 İyi Okumalar...


Sabah kahvaltısını hızla hazırlayıp sofrayı kurdum. Sofraya oturduğumuzda kahvaltı esnasında, Tuğrul'un şaşkın bakışları üzerimdeydi. Ona ağabey demeyip ismiyle seslenmem, onun afallamasını sağlamıştı.

Kıkırdamamak için kendimi zor tuttum. Gözlerimiz tekrardan kesiştiğinde, göz kırpıp hemen önüme döndüm. Neyse ki Zümrüt teyze kahvaltı ile ilgileniyordu. Çaktırmadan Tuğrul'a baktığımda sanki yanakları pembeleşmişti.

Hadi canım, hayatımda ilk defa utanan bir erkek görmüştüm. Gözlerime baktığında dudakları kıvrıldı. Bu adam sert görüntüsüne nazaran çok tatlıydı.

İç çektim.

Kahvaltı faslı bittiğinde Tuğrul çıkmıştı. Teyzemin söylediğine göre ,Fatih Sultan Mehmet'in en güvenilir savaşçılarından biriydi. Bu adamın, neden bu kadar kocaman ve heybetli olduğu da belli olmuştu.

Evi hızlıca toparlayıp teyzemden izin alarak dışarı çıkmıştım. İzin almam çok zor olmuştu, lakin erken gelmem şartıyla izni kapmıştım

Burası harika bir yerdi. Erkeklerin ve kadınların kıyafetleri,hanlar,sanki bir kitabın içindeymişim gibi hissettiriyordu. Biraz daha ilerlediğimde handan çıkmış, yemyeşil bir ormana gelmiştim.

Çok sık ağaçlık olan bu orman, korkutucu dursa da aynı zamanda merak uyandırıyordu. Papatyalar ve gelincikler beni büyülemişti. Biraz daha ilerlediğimde gördüğüm göl ile ağzım açık kalakaldım.

Aman Allahım!! Göl çok büyüktü ve her yerinde gelincikler vardı. Resmen büyülenmiştim.

Her şeyi unutup soyunmaya başladım. Bu suya girmezsem ölebilirdim.
Ah, bu sahneyi televizyonlarda ve kitaplarda çok görmüştüm.Etrafa göz gezdirdiğimde, kimsecikler yoktu.

Sadece kilodumla kalana kadar çıkardım. Saçlarımı serbest bırakarak, gölün soğukluğunu ayak parmak ucumla test ettim. Hemen girmeden gözüme ilişen gelinciği de kulak arkası yaparak göle hemen atladım; bu his harikaydı.

Uzun bir süre yüzdükten sonra, birinin resmen kükremesiyle , çıplaklığımı unutup, belime gelen suyla hemen arkamı döndüğümde, Tuğrul'u görmemle şok geçirdim.

Bunun ne işi vardı, Allah aşkına?

Şok olmuş gözlerle yutkunduğunu gördüm. Baktığı yere baktığımda çığlık atmak istedim. Adam resmen göğüslerimi görmüştü.

Panikle suya tekrar girdiğimde, oda kendine gelmiş olacak ki hemen arkasını döndü.
Allahım ben bu adamın yüzüne nasıl bakacaktım.

Ah!! Gülüm ahh

"Sen burada ne yaparsın hatun?" diye kükrediğinde, utancımdan kıpkırmızı olmuştum.Bir de başka adamların sesini duyduğumda, korku dolu gözlerle Tuğrul'a baktım. Hemen ormanın içerisine girerek gözden kayboldu.

"Buradan ağalar!"
Sesiyle uzaklaştıklarını anladığımda gölden çıkarak üzerimi giyindim. Ağlamak üzereydim. Bir daha göze göze gelebileceğimi sanmıyordum

Hızla ormandan çıkarak han pazarına, oradan da eve doğru ilerledim.

Sanki arkamdan geliyormuş korkusuyla hızla kapıyı çaldım.
Kapıyı açan Zümrüt teyze ile göz göze geldiğimizde ters giden bir şeyler olduğunu anladı. Lakin konuşmasına fırsat tanımadan,

"Teyzem başım çok kötü,ateşim bile var. Uyanmazsam beni lütfen hiç kaldırma,"
dedim.

Arkamdan şaşkın bir şekilde baktığına emindim. Hızla odama gittim. Allah'ım, kafamı duvarlara vurmak istiyordum.
Yastığı ağzımla kapayarak çığlık attım. En iyisi biraz uyumaktı.Hızla nemli kıyafetleri çıkardım. Artık çıplak uyumak bile yasaktı bana.

Sınırlı sayıdaki kıyafetlerimden seçerken kapının hışımla açılmasıyla, hızla arkama döndüğümde Tuğrul'u cinayet işleyecekmiş gibi bir suratla görmeyi beklemiyordum.

Kendime geldiğimde, kahretsin ki neremi kapatacağımı bilemedim.Tuğrul da böyle bir görüntü beklemiyor olacak ki, ne yapacağını bilemeden bakıp kalmıştı.

Hışımla,
"Ne bakıyorsun be çıksana dışarı!" dediğimde, kendini silkeledi ve hızla kapıyı kapattı. Allah'ım ben şimdi bu utançla nasıl yaşayacaktım?

Huzursuzca yatağa girdiğimde; ağlamak üzereydim. İç çektim. Ben şimdi ne yapacaktım? Çok utanıyordum. Ailem geldi tekrar aklıma.

"Sizi özledim" dedim. Annemi, babamı ağabeyimi. Onlara çok ihtiyacım vardı. Bu düşüncelerle uykuya daldım.

Akşam olmuş kapımın tıklanmasıyla, uyandım. Zümrüt teyze;

"Kuzum hadi bir şeyler ye. Hem Han'ın orada Zinnet Hanım'ın kızı Fatma'nın da çeyiz görmesi var. Bir gidelim, gelelim ha kuzum"

Çok iyi olurdu.Hem kafam da dağılırdı.
"Geliyorum teyzem" diye seslendim. Allah'ım ne olur Tuğrul gitmiş olsun, ne olur."

Üstümü bir güzel giyindim. Dualarım kabul olmamış, Tuğrul sofrada gelmemi bekliyordu. İkimiz de gözlerimizi kaçırdık ve ikimiz de aynı anda kızardık.

Şakamı bu Allah aşkına, beni iki defa çıplak gören o olduğu halde hem de.

Şaşırdım.Yemeklerimizi sessiz bir şekilde yemiştik. Zümrüt teyze "Oğul" dedi.Tuğrul annesinin seslenmesiyle bakışlarını çevirdi.

"Biz gızımla Fatma'nın çeyiz görmesine gidiyoruz hemi" dedi.

Kaşları çatıldı ve üzerimi inceledi.Yerimde huzursuzca kıpırdandığımda hızla, "Ben sofrayı toparlayayım hemen çıkalım teyzem" dedim.

Başını salladı merhametle. Hızla mutfağı toparlayıp,kendime de çeki düzen verdiğimde, Tuğrul bizi çeyiz bakmaya gideceğimiz eve bıraktı.

Ev çok şirindi.Düğünü olacak kızın o kadar masum bir yüzü vardı ki, beni tanımadığı halde, gördüğü gibi sımsıkı sarıldı.

"Hoş gelmişsin bacım."
"Hoş gördüm," dedim.
O sırada yeni tanıdığım Zinnet teyzenin ellerini öperken, yavaş yavaş ev doluşmaya başlamıştı bile.

Buradaki insanlar çok cana yakındı.Benim kim olduğumu sorduklarında fazla yanlarında kalmayıp teyzemin anlatması daha münasip olduğunu düşünüp kızların yanına ilerledim.

Çok hoş sohbetler ettik. Güldük ,hüzünlendik. Burada bazı genç kızların, daha acıları tazeydi.

Sevdalandıkları adamları,cenk meydanlarında kaybetmişlerdi. Üzüldüm ama benim aksime onların gözlerinde gurur daha ön plandaydı.

Yeni tanıdığım Bahar "Sen anlat bacım,kimsin kimlerdensin," dedi.

Gözlerinde ne kadar belli etmesede huzursuzluk vardı. Anlam veremedim.
"Tuğrul'un neyi olursun?"

"Sanane" dememek için kendimi zor tuttum.
"Emmisinin kızıyım," dememle, derin nefes aldı.
"Kardaşsınız o zaman," diyerek rahat bir nefes verdi. Benden cevap bekliyordu. Kaşlarımı çattım. Bu fesatın Tuğrul' da gözümü vardı. Ona bakarak,
"Öz değil" dediğimde, ısrarla,

"Olsun emmi kızı,gardaş sayılır"
Nedense kafam yavaştan atmaya başlamıştı bile. Ona o istediği cevabı vermeyecektim.

Ne demek istediğini anlamıştım, lakin bu kızın içi çok kötüydü ve ben çoktan ayar olmuştum.

"Aynı ana babadan doğmadık sonuçta," dedim.
O da kaşlarını çattığında Zümrüt teyzemin sesi ilişti kulaklarıma.

"Hadi guzum. Tuğrul gecikmeyin demişti kalkalım," dedi.
Başımı salladım.
"Doğru söylersin bekletmeyelim."
Herkesle sımsıkı sarılıp, Bahar'a sadece baş selamı verdim. Bir daha karşılaşmamayı diledim.

Yola çıktığımızda Tuğrul kapıdaydı. Bu adamın işi gücü yok muydu Allah aşkına?
Sessizce eve yürürken Zümrüt teyze,

"Guzumu çok beğendiler.Görürsünüz yakında eve görümlükler (görücü) gelir."

Ağzım açık bakakaldım. Bu kadın beni evlendirecek miydi? Tuğrul kaşlarını çatarak anasına baktı,

"Ne görümlülüğü ana? Kız daha yeni geldi.Hemen evlendirecek değilim," dediğin de sessizlik oluştu. Eve vardığımızda herkes sessizce odasına dağıldı.

Aklıma takıldı, ben bu insanlarla ne zamana kadar kalacaktım ki? Yükte oluyordum. Ne yapmalıydım bilmiyordum.

Ateş düştü kalbime. "Aslan"diye fısıldadım. Şu an ne yapıyordu?
Pişman mıydı? Izdırap çekiyor muydu? Çekmeliydi.

Gözümden bir damla yaş aktı. İç çekerek kendime gelmeye çalıştığım sırada kapım tıklatıldı.

"Gülüm, uyudun mu?"

Tuğrul'un sesiyle şaşırmıştım. Bu adam beni çıplak gördüğünden beri çekiniyordum. Ses verip vermemek arasında düşünürken tekrar tıklattı.

Uyuduysam da uyanayım diye tıklatıyordu. Heyecan basmıştı.

"Uyumadım."

Sessizlik oldu bir zaman. Sonra, "Avluya gelesin söyleyeceklerim vardır."

Merak ettim. Kendime çeki düzen vererek avluya gittim. Arkası dönüktü. Geldiğimi hissetmiş olacak ki, birden bana dönüp, "Gelinim ol dedi."
Bakakalmıştım.

Bana evlenme teklifinde mi bulunuyordu? Anlayamayan gözlerle baktığımda, "Evlenelim, gelinim ol," dedi.

Şok olmuş gözlerle bakakalmıştım. O da bu sözleri söylerken rahat değildi anlamıştım.
"Burada seni bekar bırakmazlar. Cenk'e gittiğimde gözüm arkada kalsın istemiyorum."

Yavaşça yanıma gelip, " Birbirimize alışana kadar, seni rahatsız etmem."

Demek istediğini anlamıştım. Yanaklarım cayır cayır yanıyordu.

Haklıydı. Ne olacağım belli değildi. Bu insanlara güveniyordum. Lakin ne yapacağımı bilmiyordum.
"Düşün ve karar ver," deyip yanımdan ayrıldı.

Nefesimi tuttuğumu o an anladım. Ne yapmalıydım? Kararsız düşüncelerle dolu bir gece beni bekliyordu.Bunu anlamıştım."Hayırlısı"diye fısıldadım. Sadece "Hayırlısı"...

.

.

Loading...
0%