Hayatım hep bir curcuna içinde geçti. İyisiyle de kötüsüyle de. Eskiden saftım ve bu karmakarışık kader bağlarının beni bir çıkmaza soktuğunu düşünmüştüm. Kördüğümle birbirlerine bağlanmış bu bağları çözmeye ne enerjim ne de yeteneğim vardı. Lakin hayatta hep tek başımayım düşüncesiyle ne kadar yanıldığımı da bu curcunayı hayatıma sokan kişi göstermişti bana. Onun sayesinde başlangıçta nefret dolu hırsım, sevgi dolu minnettarlığa dönüşmüştü. Kendi çapında bana yardım etmiş ama asla anlayamamıştım. Keşkeler her zaman can yakardı ama ben keşkeleri iyi ki`ye dönüştürebilecek gücü onun sayesinde bulmuştum. Belki de o hayatıma girmeseydi normal ve sıradan bir hayatım olacak ve bu olağanüstü değerli duyguları yaşayamamış olacaktım. Nihayetinde o, ben bilmesem bile her zaman yanımdaydı. Maskelerinin ardında saklanıp benim iyiliğim için mücadele eden sıra dışı biriydi o. Akıl almaz ve varlığıyla herkesi hayrete düşüren alaycı biriydi o. Ama benim için vazgeçilmezdi. Tüm dünyamı sarsan ve gerçekleri görmemi sağlayıp kendi içimdeki özü bulmamı sağlayan oydu. O, dünyada tekti ve biriciğimdi.
Çocuktum:
Hayalleri gerçekle karıştıran saf ve masum bir çocuktum.
Büyüdüm:
Kalbimi söküp yerine farklı bir kalp taksam bile, bu paramparça ruhum iyileşmezdi.
Öldüm:
Sadece kötü olmanın iyi olmaktan daha kolay olduğunu öğrendim.