Yeni Üyelik
18.
Bölüm

17. BÖLÜM

@mahinehar

BÖLÜM 17: SİYAH KAPÜŞONLU YABANCI

 

 

 

Halim amca ve Yeter teyzenin yanından ayrıldıktan sonra evin yolunu tutmuştum neşeyle. O kadar sevinmiştim ki iş bulduğuma, evdeki yeni cadı Selvi umurum dışı kalmıştı bu sevinç karşısında. Midem de kelebekler uçuşurken, aklıma gelen feci bir gerçekle hareketlerim kısıtlanmıştı. Ulan eve gittiğimde inşallah katil olmazdım! Ben Selin'e gerekeni söylemiştim zaten. Eğer eve gittiğimde Yasal soyguncu odamda kendine hisse aldıysa, kıyamet bu akşam kopacaktı! Ben ve fevri çıkışlarım ayrılmaz bir bütündük millet.

 

Mahalleye girdiğimde sakin bir şekilde yürümeye devam ettim. Eve doğru yaklaştığımda bizim binanın kapısının önünde birini fark etmiştim. Bu Selin ile birlikte iken gördüğüm siyah kapüşonlu kişiye çok benziyordu. Hayır, hayır bu kesinlikle oydu! Yüzünü görmemi engelleyen şapkası nedeniyle kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu; ne yazık ki. Biraz daha yavaşlayarak kendimi yan binadaki bir merdiven duvarına yaslamıştım hızla. Ulan ben ne diye saklanıp bu adamı gözlüyordum ki? Şüphe etmesine ediyordum da niye gidip kim olduğunu ve burada ne işi olduğunu sormuyordum? Ulan Leyla! Cesaret yükleniyor... %95

 

Yeniden yola baktığımda hâlâ oradaydı. "Hey sen! Kimsin ve ne istiyorsun?" diye ona doğru yürümeye başladım. Birdenbire olduğu yerde kala kalmıştı. Sırtı bana dönük olduğu için tedirgin bir şekilde sağına soluna baktığını fark etmiştim. "Sana söylüyorum. Kimsin sen?" Bu sefer yakalandın!

 

Siyah kapüşonlu çocuk ardına aniden döndüğünde bana doğru sert bir hamle yapmaya çalıştı. Seri bir şekilde manevrasından kurtulup bacağına çelme takarak kolunu havaya doğru kaldırdım. Bir elim yüzünü kavrarken öteki elim kurtulmak için çırpınan kolunu daha da sıkı kavramıştı. Sen kiminle âşık attığını sanıyorsun lan köpek? Karşında Viking Leyla var senin. VİKİNG LEYLA!

 

Sıkıca tuttuğum kolunu yeniden tersine çevirerek kurtulmuş, dirseğimle sırtına vurmuştum. Bu hareketim yüzünden inleyerek benden iki adım öteye doğru düşmüştü siyah kapüşonlu yabancı. Üzerine doğru yürüdüğümde Yaman yüksek sesle seslenmişti.

 

"Leyla!"

 

Geriye doğru baktığımda tedirgin iki çift gözü üzerimde takılı bulmuştum. Hızla başımı çevirip, bakışlarımı yere düşen çocuğa diktiğimde birden kalkıp koşmaya başlamıştı o da. Peşine düşmek için hareket ettiğimde kolumdan sert bir şekilde tutulmuştum. Yaman beni kendine doğru çekerek kollarının arasına almış, yüzümü yüzüne doğru sabitlemişti. "Ne yaptığını sanıyorsun sen? Bu tehlikeli!" diyebilmişti şaşkınca. Tehlikeli olan tek şey, şu an seninle dip dibe olmamız budala!

 

"Bıraksana lan beni!" diyerek kendimi ondan kurtarmıştım. "Senin yüzünden kaçtı ellerimden işte!"

 

Yaman merakla, "Neler oluyor? Kimdi o?" dedi baktığım yöne doğru bakarken.

 

"Bilmiyorum." dedim kaşlarımı ona doğru çattığımda. "Bıraksaydın kim olduğunu öğrenebilirdim!"

 

"Tanımadığın birini sokağın ortasında mı dövüyordun yani?" Sarhoş mu lan bu?

 

"Sana açıklama yapmak zorunda mıyım?" dedim öfkeyle solurken.

 

"Bu mahallenin Teksas'tan bir farkı yokmuş cidden. Nereye taşındım ben böyle?" Korkak mıydı? Yoksa fazla mı egoluydu?

 

"Sorgu memurun değilim ben senin. Ayrıca bu mahallede eli silahlı magandalar dolaşmıyor!"

 

"Sana zarar verebilirdi o kişi. Neden kendini koruyup geri çekilmeyi düşünmüyorsun? Komando musun kızım sen?" Çok tatlısın, ama ben diyetteyim canım. Yemiyorum senin gibi şerbetli tatlıları! 'YASAKLI KELİME İZİNSİZ KULLANILDI!' neon yazılı anime karakterli tablolar görüldü!

 

"Korunmaya ihtiyacım varmış gibi mi görünüyorum sence?" diye sormuştum alayla.

 

Yaman bakışlarını kaçırıp, "Spor yaptığını biliyorum, ama bu seni elin tehlikeli adamlarından korumaya yetmez hanımefendi." dedi gözlerimin içine yeniden bakarken. "Tek ayakla hamle yapmak basit kalır yani." Sen daha yumruklarımın tadına bakmadın tabii. Konuş böyle boş beleş!

 

Karşımda durmuş öylece edebiyat parçalayan megaloman, yanımdan hiçbir şey yokmuş gibi geçip giderken, adını dillendirmiştim hiddetle.

 

"Yaman!"

 

Ne olduğunu anlamadan bana doğru dönmüştü o da. Sağ dan bir yumruk soldan da bir yumruk sallayıp dönerek dirsek vuruşumu yüzüne doğru savurmuştum. Yaman irkilerek iki elini yüzüne doğru yumruk yapmış, görüş mesafesini yarıya düşürmüştü bana bakarken. "Bunun adı 1-2 üst dönüş dirsek vuruşu." dedim nefes almasına müsaade ederek yüzüme bakmasını beklerken. "Bu da..." dediğimde bir tekme vuruşu daha sergilemiştim. "Yüksek tekme! Hepsi MMA hareketleri. Kız olabilirim, ama aynı zamanda bir profesyonelim. Yani kendimi herkesten ve her şeyden koruyabilirim." Yaman ellerini birbirine kenetleyip indirmişti, dut yemiş bülbüle dönerken.

 

"Leyla!" diyen ikinci tanıdık bir sesi daha duymuştum. Bu da çeyrek mafyam Selin'e aitti. Herkes adımı mı ezberliyordu bu akşam nedir?

 

"Efendim?"

 

"Nerede kaldın sen?" dedi bakışlarını Yaman'a çevirip yeniden bana doğru diktiğinde. "Ne istiyor bu arkadaş yine?" Allah'ına kurban. Ver odunu ver!

 

Yaman kuyruğunu kıstırarak gitmeden hemen önce, "Arkadaşın daha demin birini mahallenin ortasında dövüyordu." dedi.

 

Selin hayretle koyu kahve harelerini yüzümde gezdirmişti. "Ne? Bir yerine bir şey olmadı değil mi?" Dayak yemiş bir halim mi vardı lan benim oradan bakınca?

 

"Abartıyor Selin." diyerek göz devirmiştim Yaman'a. Hâlbuki yeni ısınıyordum. Ne diye ortaya çıktıysan sen de!

 

"Sen kolay kolay birini dövmezsin Leyla. Kimdi ve ne yaptı sana?" diye tek seferse sormuştu Bombacım. Seni tanıyan insanların hali de bir başka oluyormuş cidden. Bu huzurla koşa koşa dünyayı tavaf ederdim...

 

"Daha önce sana söylediğim o siyah kapüşonlu çocuk var ya?"

 

"Evet?"

 

"Yeniden karşılaştık. Ben de ona kim olduğunu ve neden burada olduğunu sordum." diye bizi dinleyen Yaman'a öfkeyle bakmıştım.

 

Selin, "E-e?" dedi merakla yeniden.

 

"E-si? Bana doğru sert bir hamle yaparak saldırmaya çalıştı. Ben de kendimi ondan korumaya çalıştım. Hepsi bu. Aslında onun kim olduğunu tam öğrenecektim ki, bu ortaya çıktı. O yüzden ellerimden kaçtı çocuk."

 

Yumruklarını sıkan Yaman gerilerek, "Bu değil, benim bir adım var sakar." Sakar senin... Ne zaman sövmek istesem Selin'in gözlerimin önüne, sövgü yok diye çıka gelmesine ne demeli?

 

"Ya, öyle mi? Merhaba, ben Leyla!" dedim yeniden alayla.

 

"Ben de Mecnun demeyi hiç sevmeyen biri olarak Yaman!" dedi ukala bir şekilde. "Kullanmak istemeyen bilmem kaçıncı kişiyimdir Allah bilir? Bayatladı artık bu espri." diyerek ardına dönmüş, binadan içeri girmişti hızla.

 

"Kendini ne sanıyor lan bu?" diye olduğum yerden sinirlenmiştim. Ben kalkıp sana, ne Yamansın diyor muyum lan Yaman!

 

"Leyla?"

 

"Ne!"

 

Kollarını çiçek şeklinde dolayan Selin, bana doğru kaşlarını çattığını hissedebiliyordum. Kısa saçları ve omzunun üzerinden kalan ışık yüzünü gölgelemişti. Korkmam gerekiyor muydu sizce? Dım tırs Leyla, dım tırs!

 

"Biraz daha eve gelmeseydin Maide teyzeye malumat vermek için arıyordum."

 

"Şaka mısın?"

 

"Sence şaka yapıyor gibi bir halim mi var?" Anama aramızda malumat veren tek isim: Selin Aksöz'dü millet!

 

"Hayır, yok." dediğimde dik dik ona bakmaya devam ettim. "Anamı bu işe karıştırma ve beni her defasında bununla tehdit etme Bombacı. Elinde infilak ederim, yoksa." Benim üzerimde deneme yanılma yoluyla bir şey yapamazdı öyle değil mi? Etkisi büyük bir patlama olabilirdim maalesef. Çakma Etna Leyla...

 

"O zaman sen de evine erken dön. Hepimiz burada birbirimize emanetiz. Bunu unutma." dedi Selin girişe doğru yürüdüğünde.

 

Hızla boynuna kolumu dolayıp müjdeli haberi ilk ona verdim. "Ben iş buldum."

 

Selin, "Ciddi misin?" dedi heyecanla.

 

"Evet!"

 

"Çok sevindim. Bulacağını biliyordum Leyla. Nerede peki?"

 

"Halim amca ve Yeter teyzenin yanında tabii ki."

 

"Onların bir çalışana ihtiyacı olduğunu bilmiyordum." dedi Selin merdivenleri çıkarken.

 

"Sadece akşamları ihtiyacı olduğunu söyledi Yeter patron. Bir de siparişe çıkacağım."

 

Selin gülerek, "Hayırlı olsun o zaman." dedikten sonra anahtarını çıkarmıştı dairemizin kapısına geldiğimizde. "Bunu kutlamamız gerekiyor."

 

"Olur." diye onay verdiğimde içeri girmiştik.

 

İpek beni gördüğünde, "Seni cidden merak ettim. Neredesin sen agresif belam?" diye sordu endişeli bir şekilde.

 

"İşte buradayım, tam karşında."

 

"Deli kız." diye gülmüştü Selin. "Kutlama var, herkes toplansın."

 

"Ne kutlaması?" dedi İpek anlamadan.

 

"Bu ne gürültü! Saatin kaç olduğundan haberiniz var mı?" diye aniden belirmişti Pelin de. "Selvi içeride uyuyor, az sessiz olun!" Sana da Selvine de!

 

"Hangi oda da?" dedim bakışlarımı kaçırmadan. "Yoksa..."

 

Pelin esneyerek dudaklarını araladı. "Senin odan da tabii ki. Başka nerede olacak?" Yedim ulan sizi!

 

Öfkeyle odama doğru yürüdüm. Selin ve İpek hızla ardımdan gelmiş, beni durdurmak için çaba göstermeye çalışmıştılar. Yarı açık olan kapıdan içeri girince ışığı yaktım ve ne göreyim? Selvi kendine yer yatağı yapmış uyuyordu. Etrafıma baktığımda masamın üzerinde makyaj malzemeleri, kremler, parfümler ve birçok kişisel eşyasını da buldum.

 

Hortkuluk görmüş gibi bakışlarımı İpek ve Selin'e dikmiştim. "Masam. Üzerinde. Eşyaları. Var!"

 

"Leyla, sakin ol güzelim." diyebildi İpek.

 

"Masam. Benim. Masam. Bizim. Masamız!"

 

"Ne abartıyorsun Leyla?" diyerek fısıltıyla konuşmuştu Pelin. "Tepki vermeyi bırak, yoksa kızı uyandıracaksın."

 

Mekanik hareketlerle yatağıma gidip yastığımı almıştım. Duvar dibine gittiğimde yastığımı koyup, baş aşağı bakacak şekilde vücudumu duvara doğru yasladım. Ne zaman düşünmeye başlasam ve karar vermek istesem bu şekilde duruyordum bir süre. 'BU İYİYE İŞARET DEĞİL!' adlı neon yazılı tabelalar göklerde.

 

"Eyvah, bittik!" diyerek sözlerini noktalamadan yeniden aralamıştı dudaklarını İpek. "Düşünce seansına girdi Leyla."

 

"Sağ çıkan olursa haber verin." dedi Pelin de odadan çıkmak üzere iken. Selvi'ne ve kendine boş bir mezar bul Baytar sen gitmeden önce!

 

Selin onu kolundan tutup, "Ben sana burada, bizim oda da kal dedim öyle değil mi? Beğendin mi şimdi yaptığını?"

 

"Bana ne kızıyorsun Selin? Leyla'nın keyfi bozulacak diye kendi düzenimi mi bozayım!"

 

"Pelin'i de odamda istemiyorum." diyerek hırladım. Gözüm hâlâ uyuyan Selvi'nin üzerindeydi. Birdenbire o da kehribar rengindeki gözlerini açınca beni baş aşağı görüp çığlığı basması bir olmuştu.

 

"Neler oluyor burada?" diye ciyakladı. Ecelin olmaya geldim ne demek ne oluyor?

 

"Bir şey olduğu yok Selvi." dedi Pelin sakinleştirmek isterken. Ulan ben senin!

 

Selvi hayretle yüzüme bakıp beni incelemeye devam etmişti. "Leyla'nın nesi var? Neden böyle duruyor? Ve hepiniz neden buradasınız?" dedi gözlerini yeniden bana diktiğinde. Bu kadar soruyu polisler sormuyor be. CIA haber verin. Kaçak ajanlarından biri burada. Göz devirme...

 

"Bir şeyi yok. Leyla'nın garip bir huyudur bu." dedi İpek dudaklarını dişlerken. Garip ve ben? Çok mu garip kaçan bir hareket yapmıştım size göre millet?

 

"Düşünmek istediği zamanlar böyle şeyler yapma özelliğine sahip." diyen de Selin'di.

 

"Neyi düşünüyor ki? Acayip cidden, ilk defa böyle birine denk geliyorum." Nedense bunu demesi bana Yaman'ı hatırlatıyordu! İlk... Sonu duyma, kulaklarını kapa!

 

"Sen boş ver onu canım. Uyumaya devam et." diyerek kestirip atmıştı Pelin.

 

"Leyla böyle durup bana bakmaya devam ederse, uyuyamam ki, ama ben." dedi Selvi ürkek bir şekilde. Uyuma zaten kolla kendini! Avada Kedavra! Lan birden gözü dönmüş Lord Voldemort'a benzedim iyi mi? Kendine gel Leyla!

 

"O yüzden odanı değiştir." dediğimde Selvi bakışlarını bana dikmişti.

 

"Böyle bir şey olmayacak." diyende araya giren Pelin olmuştu.

 

"Kızlar..." demişti İpek heyecanla. "Neden öyle bakıyorsunuz? Bir şeyler içmek ister misiniz diye soracaktım?" Kaos izlemeye devam et sen Çeyrek milyarderim. Çekirdekte ister misin? Çekinme söyle!

 

"Neden odamı değiştiriyorum ki? Hem burası büyük ve eşyalarım anca sığdı." Hepsini yarın çöpte bulacaksın bekle sen!

 

"Ben horluyorum." demiştim birden. "Burada rahat etmezsin yani. Selin benden illallah ediyor. İstersen sor." dediğimde Bombacım bana inanamayarak bakındı. Yalandan kim ölmüş ki, ben de öleyim?

 

Pelin, "Sen horlamazsın ki Leyla." dedi.

 

"Artık horluyorum." dedim dişlerimin arasından tıslayarak. "Burnumdaki alerji etleri yüzünden böyle oluyor."

 

"Daha önce böyle bir şeyin yoktu. Salla masan olmuyor değil mi?" dedi Pelin yeniden beni votelerken. Bu kızı ortadan kaldırmama hiçbir şey engel olamaz artık!

 

Duruşumu bozarak yerimden doğrulmuştum. Selin, Pelin, İpek ve olduğu yerden bana bakan Selvi ürkmüştü. "Herkes odasına dönsün." dedim ne yapacağım belli olmayan bir sesle. İpek ve Pelin odasına gitmek üzere kuzu kuzu çıktı. Selin ise, yanımda durmuştu.

 

"Işığı kapatır mısınız size zahmet?" dedi yeniden başını yastığa koyduğunda Selvi. Keserim lan seni!

 

Ona doğru atılırken Selin beni tutmuştu. Kaş göz işareti yaparak yatmamı ve sonra konuşuruz gibisinden zoraki bir şekilde fısıldamış, ışığı kapatmıştı. Bütün güzel şeylerin içine edilmiş, iş bulma partim yarıda kesilmiş ve bir savaş çanı çalmıştı. Artık herkes kendini kollasın. Yedi belanız Viking Leyla geliyor!

 

'YEDİ BELA VİKİNG LEYLA MI?' neon yazılar şoklarda. Siyah kuşağıma da inanmadınız. Hâlâ aynı düşüncede misiniz görün bakalım yapacaklarımdan sonra!

Loading...
0%