@mahinehar
|
BÖLÜM 26: DUYGUSAL YAKINLIK
LEYLA YAMAN
Ben değil, kardeşim yaşamıştı. Süveyla... Diyen Yaman'a, gözlerimi şaşkınlıktan kocaman açarak bakmıştım. Kız kardeşi nasıl bir şey yaşamıştı ki, Yaman bunun etkisinde kalarak böyle tepkiler verebiliyordu acaba? Olduğum yere adeta çivi gibi çakılmıştım. Gözlerim onun, gecenin karanlığında koyulaşan kehribar harelerine takılı kalmıştı. Bir süredir aklımı kurcalayan düşünceleri soru haline getirip sormak istiyordum; ancak bunun için önce kendimi toparlamam gerekiyordu. Cesaretim un ufak olmadan dudaklarımı aralamayı seçmiştim sonunda.
"Ona ne oldu? Yani Süveyla' ya..."
"Öldü..." dedi kısık çıkan sesiyle Yaman. Tüylerim diken diken olurken, gözlerim ılık gözyaşların etkisiyle buğulanmıştı. "Onu da tıpkı sana takan bir adam yüzünden kaybettim." Tahmin ettiğim şeyin bu kadar net olması kalbimi delip geçmişti sonunda.
"Ben... Ben, ne diyeceğimi bilemiyorum." diyerek titremiştim. "Nasıl... Nasıl oldu?"
"Süveyla çok gençti, hayat doluydu. Onun için bazı şeylerin bu kadar erken biteceğini tahmin edemezdim. Tıpkı, iç yeşerten gülümsemesinin yitip gitmesi gibi... Bir daha kardeşimin gülümsemesine şahit olamadım ben. O güzel gülümsemesi sonsuza dek solup gitti. O da sevdiği ve güvendiği erkek arkadaşı tarafından zorbalığa uğrayarak ağır travmalar geçirdi. Yaşadığı şeyler o kadar ruhuna ağır geldi ki, psikolojik destekli tedaviler görmeye başladı. Ta ki..."
"Ta ki?" dediğimde yüzüme patlatılan acı gerçeklerle yüzleşmiştim bir anda.
"Ölene kadar. Kardeşim saldırıya uğradı ve ondan sonra bir daha hayata tutunamadı eskisi gibi. Kaldırıldığı hastaneye gidemeden yolda kalbi durdu ve hayatını kaybetti." dediğinde dizlerinin üzerinde durmakta zorlanan Yaman kaldırıma çökmüştü. "Sana karşı olan tutumumun sebebi, biraz da buna bağlıydı Leyla. Haddimi aştıysam sana karşı özür dilerim."
"Böyle söyleme lütfen. Ben de hatalar yaptım ve sana karşı dediğin gibi hiç yapıcı olmadım Yaman. Ben de özür dilerim." dediğimde yanına çömelip oturmuştum. Duygusallığım benim en büyük düşmanımdı millet!
"Süveyla çok gençti ve psikolojikmen yeterince güçlü değildi. Hiç iyi şeyler yaşamadı ve kendini senin yaptığın gibi koruyamadan hayata gözlerini yumdu. Ağabeyi olarak ben de onu koruyamadım!"
"Kendini suçlama lütfen."
"Ağabeyiydim ben onun Leyla, ağabeyi. Bunca zaman ölümüyle hep kendimi suçlayıp durdum ben. Onu kaybettikten sonra iyi biri olmadım. Öfkesiyle hareket edip, insanları görmezden gelen bir canavara dönüştüm. Aksi, huysuz ve sınırlarını aşan biri olarak yaşadım bunca zaman. Senin bu yaşadıklarını görünce, ben Süveyla' ya olanları hatırlıyorum ve kendime engel olamıyorum. Beni anlıyor musun?"
"Anlıyorum..." diyerek bir elimi Yaman'ın elinin üzerine koymuştum. "Senin için hiç kolay olmadı ve bana karşı gelişen olayları da görünce tepkisiz kalamadın, ama inan o kişinin gözaltına alınmasını sağlayacağım. Ve benimle bir ilgisi olduğuna hâlâ inanmıyorum. İçin rahat olsun."
"Bunu kendini başına yapamazsın. Az önce neler oldu gördün. Gelmeseydim o kişi seni de yaralayabilirdi Leyla. Ayrıca hâlâ kim olduğunu bilmeden, seninle bir ilgisi olmayacağına nasıl bu kadar emin olabiliyorsun sen?" Seninle bunu asla paylaşamam Yaman. Bunu yapamam...
"Boş ver. Bunu sürekli dile getiriyorum sana karşı, ama kendimi-"
"Koruyabilirsin." diyerek sözlerimi noktalamıştı Yaman. "Süveyla ile aranızdaki tek fark ne biliyor musun?"
"Ne?" dediğimde bakışlarımı Yaman'ın yüzüne dikmiştim.
"Cesaretli olup yaşamına dört elle sarılman ve kendini korumak için dövüş sanatı eğitimi alman. O senin kadar güçlü kalamadı Leyla." diyerek cebinden çıkardığı bir peçete ile kanayan kolumu silmeye başladı. Dokunuşu ile ürperip öylece dona kalmıştım. Daha önce bana ondan başka kimse böyle yakın durmamıştı ve nutkum bir saniye boyunca tutuklu kalmıştı. Ne diyeceğimi kestiremezken, Yaman dudaklarını aralamıştı.
"Geldiğim gün sana olan davranışımdan ötürü çok utandım." dedi elimdeki kremi alırken. "Bunun için üzgünüm. Bir daha yaşanmasına izin vermeyeceğimden emin olabilirsin." diyerek sızlayan koluma üflemişti.
"İyi biri olduğun halde kendine neden haksızlık ediyorsun?"
"Sana karşı böyleyim Leyla."
"Anlamadım?"
"Sıcak ve içten bir şekilde samimiyim yani sana karşı. Geçmişte böyle biri olmadığımı varsayarsak, bu ilk oluyor. İtiraf etmeliyim ki, daha önce senin gibi biri ile hiç karşılaşmadım."
"Nasıl yani?"
"Dik başlı, agresif, dediğim dedik ve her ne yaşamış olursan ol, güçlü biri olarak kalabiliyorsun Leyla. Çok kız arkadaşım oldu." dediğinde yüzüne bön bön bakmıştım. "Hayır, yanlış anlamanı istemem. Sevgili manasında değil..." Şimdiki Leyla olabilmek için ben nelerimden ödün verdim bilemezsin...
"Olsa bile bunun beni ilgilendireceğini düşünmüyorum Yaman." dedim koluma doğru bakarken. İlgilendirmemeliydi... Bu doğru olmazdı!
"Selvi yanımda kalmayı başarabilen ender insanlardan. Diğerleri beni hep kaprisli ve egolu sandı. Kimse kimsenin ne yaşadığını bilmeden ön yargı ile hareket edebiliyor bazen."
"Aynen öyle." dediğimde susmayı tercih etmiştim. Aklım Süveyla' ya yaşatılan şeyler karşısında dumura uğramış ve başıma gelen şeylerle kaybolup gitmiştim akıp giden zamanın içinde. Beni karamsarlığın girdabına çeken düşüncelerime yenik düşmemek için verdiğim savaş zaferimdi!
"Seninle barışabilecek miyiz?" Sessizlik...
"Leyla?"
"Efendim?"
"Daldın."
"Evet, kusura bakma. Ne demiştin en son?"
"Seninle barışabilecek miyiz demiştim?"
"Küs müydük niye?" dediğimde bana gülümseyerek bakan Yaman'a, ben de gülümsemiştim aklıma hâkim olan acı hislerimle birlikte. Ona karşı en azından bazı şeyleri netleştirmiş oldum. Daha fazla ileri gitmenin hiç kimseye faydası olmayacaktı. En iyisi akışına bırakıp unutmak daha doğru olacaktı...
"Erkeklere pek sıcakkanlı bakmıyorsun. Bu beni ürkütüyor birazda." diyen Yaman'a soğuk soğuk bakmıştım bir anda.
"Neden?"
"Ben de bir erkeğim ve dediğim gibi seninle arkadaş olmak istiyorum Leyla. Aslında seni daha fazla rahatsız etmek istemiyorum bu konu hakkında." dedi bakışlarını kaçırdığında kremi sürmeyi bırakan Yaman. "İşte oldu."
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim." dediğinde ayağa kalktı ve bana doğru elini uzatmıştı. Doğrulttuğu parmaklarına kayan bakışlarım aynı zamanda kehribar harelerini bulmuştu. "Bir daha sana karışmayacağım, ama sen de tehlikeli olan şeylere karşı kendini atmayacağına dair bana söz vermelisin; yoksa başka türlü içim rahat etmeyecek Leyla." Hayır, hayır...
"Yapma..." dediğimde Yaman afallamıştı. "Bana böylesine iyi biri olmaya çalışma Yaman."
"Neden?"
"Çünkü... Çünkü ben kimseye güvenemeyecek kadar yaralıyım!" dedim gözlerimden akan bir damla gözyaşım eşliğinde. "Erkeklere güvenmemem gerektiğini çok kötü bir şekilde yaşayarak öğrendim. Tıpkı kız kardeşin Süveyla gibi." dediğimde Yaman uzattığı elini indirmiş ve yumruk yaparak sıkmıştı. Sanırım artık benim de gerçeğimle yine ve yeniden yüzleşme vaktim gelip çatmıştı.
🍀🍀🍀🍀
YAMAN EROĞLU
Çünkü ben kimseye güvenemeyecek kadar yaralıyım... Leyla'nın gözlerimin içine bakarak bunu söylemesi kalbime soluksuz bir acı dalgası yaymıştı. Erkeklere güvenmemem gerektiğini çok kötü bir şekilde yaşayarak öğrendim. Tıpkı kız kardeşin Süveyla gibi. Dediğinde nefesim kesilmişti. Ne yaşamıştı da hayatına böylesine acı bir şekilde devam edebiliyordu bu kız? İçim titrerken bir şey yapamadığım için kendimden nefret etmiştim o an. Yumruklarımı canım acıyana kadar sıkmıştım bu hassas ve kırgın bakışlar arasında. Koşulsuz şartsız sonuna kadar sarılmak istedim Leyla'ya. Yapamazdım, biliyorum ve içim daha da acı çekiyordu bu güvensizlik karşısında!
"Bu sabah söylediğin şeyler..." diyemeden boğazım düğüm düğüm olmuştu. Bir insan nasıl olurda böylesine yarım yaşayabilirdi? Nasıl, hiçbir şey yokmuş gibi güvensiz bir şekilde hayatına devam edebilirdi? Bir insan, güven olmadan yaşamaya devam edebilir miydi sahiden? Beynime üşüşen sorulara yanıt bulamadan dudaklarını aralamıştım. "Hayat doluydu, neşeliydi ve-"
"İnsanlara güvenebileceğini düşünecek kadar aptal biriydi." diyerek sözlerimi tamamlamıştı Leyla. "O kız çocuğu zamanında çok aptallıklar yaptı."
"Kendine böyle söyleme lütfen. Değer verdiğin birinden yara almak hangi insan için zor olmamıştır ki? Güvendiğimiz insanların bize zarar verecek kadar kendini kaybetmesinin bir izahı olamaz. Asıl onlar bunu yaşattı diye kendilerinden utanmaları gerek. Güven, kazanılması zor ama kaybetmesi en kolay duygudur."
"Güven..." diyerek gökyüzüne bakmış, ürkütücü bir şekilde gülümsemişti Leyla. "İnsanlara haddinden fazla bağlanıp güvenmek birilerinin sonu olabiliyor Yaman. Benim de sonumu yazdıran güvenim oldu." dedi gözlerini, gözlerimden ayırmadan baktığında.
"Kim..." diyemeden nutkum tutulmuştu yeniden. Kendimi toparlayarak bir daha sormuştum. "Kimdi sana böylesine zarar veren kişi?"
"Mert..." diyerek bakan Leyla'nın buzdan bile soğuk hissettiren gözlerine bakmıştım. "Adı Mertti. Eski erkek arkadaşım."
"Ne yaptı? Sana ne yaptı da kendini herkesten ve her şeyden böylesine soyutlayabildin? Bu güvensizliğine sebep olacak kadar ne yaşattı sana o şerefsiz?"
"Bunu anlatacak gücüm olmayabilir Yaman. Böyle bir şey yaşamanın ne demek olduğunu bizden, yani Süveyla ve benden başka kimse anlayamaz. Bir de bizim gibi yaşayan kadınlar ve kızlar var. Onları da kimse anlamayacak, dinlemeyecek. Ayıplayacaklar ve küçümsenecek muameleler yaşamaya devam edecekler. Sesimizi yükseltmek için ne yapmamız gerekiyor daha fazla? Başka kadınların hayattan koparılmaması için bizim daha ne yapmamız gerekiyor?" dediğinde oluk oluk akan gözyaşları canımı yakmaya devam ediyordu.
"Adil bir dünya değil burası." diyerek hiç düşünmeden Leyla'yı aniden kendime doğru çekip sarılmıştım. "Üzgünüm, Leyla. Hem de çok üzgün..." Keşke, keşke daha önce karşına çıkabilseydim. O zaman seni koruyabilirdim Leyla...
"Bırak beni Yaman!"
"Yanında olmama izin ver." dediğimde ona sarılmayı bırakmıştım. Koyulaşan yeşil harelerini üzerime dikmişti hemen ardından. "Bırak da güvenini yeniden kazanabileyim. Arkadaşın olarak yanında olmak istiyorum. Güven duygunu yeniden kazanmanı istiyorum. Hiçbir şey için geç değil..."
"Yapamam..." diyen Leyla'ya hüzünle bakmıştım. "Yıkılmamak üzere ördüğüm duvarları alaşağı edemem. Bunu yapamam Yaman."
"Yapabilirsin. En azından denemelisin Leyla. Ben Süveyla'yı koruyamadım. Kendi öz kardeşimi, ama seni korumak istiyorum bu saatten sonra. Bir arkadaşın olarak seni korumak ve yanında olmak istiyorum. Daha önceden karşına çıkmadığım içinde üzgünüm, ama ne yaparsın, kader bizi yeni bir araya getirdi. Hiçbir şey için geç değil inan bana."
"Ne diyeceğimi bilmiyorum ben Yaman."
"Hemen cevap verme zaten. Gerçek anlamda iyice düşünmeni istiyorum Leyla. Beni bir arkadaşın olarak gör ve yanında olup güvenini kazanmam için bana bir fırsat ver. Bugün sen varsın karşımda ve benim elim, sadece sana uzanabiliyor. Lütfen Leyla, kardeşim gibi bir son yaşamını istemiyorum."
"Düşüneceğim..." dediğinde her ne kadar sevinmiş olsam da bir yanım beni reddederse ne olur diye şimdiden kemirmeye başlamıştı zihnimi. "Artık eve dönsem iyi olacak. Kızlar merak etmiştir." dedi kendini toparlarken.
"Tabii." diyerek önden yürüyen Leyla'yı ardından takip etmiştim. Söylediğim her şeyin ardındaydım ve ben elimden geldiğince Leyla'yı koruyup yeniden insanlara karşı güvenini kazanmasını sağlayacaktım. Buna ilk olarak kendimden başlayarak yapacaktım. Bizim binanın önüne geldiğimizde bizim çocuklar ve Leyla'nın arkadaşları kapının önündeydi. Ne olmuştu da hepsi birden oradaydı? Leyla benden önce davranarak sormuştu.
"Neler oluyor?"
"Nuri..." dedi korkarak İpek. "O siyah kapüşonlu kişiyi Nuri tutmuş aslında Leyla. Sen gelmeden önce Selin'in yolunu kesen Nuri gerçeği itiraf etmiş, ama Selin'i de aynı zamanda hırpalamaya çalışmış pislik."
"Ne?" diyerek Selin'e doğru hızla adım atmıştı Leyla. "Bir şey oldu mu? Sana bir şey yaptı mı?" dedi sesini yükseltirken.
"Sakin olsana kızım. Ben iyiyim. Öğrettiğin birkaç taktiği o adinin üzerinde denedim. Ne kadar etkili oldu bilmiyorum, ama ilerde çocuk sahibi olamayacağına eminim." diyen Selin'e ben dâhil hepimiz gülmüştük. "Ayrıca o kişinin seninle bir ilgisi yoktu. Biz de onu konuşuyorduk demin. En sonunda kim olduğunu ve neden buralarda dolandığını öğrendik. İçim artık rahat Leyla."
"Böyle diyorsun, ama az önceki kişinin kim olduğuna dair şüphelerim var benim hâlâ Selin." dedim dikkatle ona baktığımda.
"Ne demek bu?"
"Yaman." diye uyarmıştı beni Leyla. "Bir şey yok Selin, aldırma."
"Var ki söylüyor çocuk Leyla. Az önce ne oldu?"
"O sürekli Leyla'nın karşısında beliren kişi yeniden yoluna çıktı; ama bu sefer elinde bıçak vardı."
"Bıçak mı?" diye bir ağızdan konuşmuştu herkes.
"Sen iyi misin Leyla?" dedi arkadaşını kontrol eden Selin. "Sana zarar verdi mi?"
"Koluna ne oldu?" diyende Pelin olmuştu.
"Düştüm. Bir şeyim yok, sakin olur musunuz?"
"Bunu o şerefsize ödeteceğim!" diyerek tıslamıştı Selin. "Bıçakta ne demek oluyor? Görecek o!"
"Hiçbir şey yapmayacaksın Selin. Bu kargaşaya sebep olan bendim."
"Hayır Leyla. Sen sadece beni korumak istedin, hepsi bu."
"Nuri'yi dövmeseydim sen de şu an bu halde olmazdın."
"Bırak saçmalamayı kızım." diye gürlemişti Pelin. "Az bile yaptın. Onun gibilerinin gırtlağını sıkmak böyle suçlu hissettirmemeli sana. Senin yerinde kim olsa aynı şeyi yapardı."
"Leyla başka birini daha mı dövdü?" diye araya girmişti Doruk.
"Evet, beni aldatan eski erkek arkadaşımı patakladı."
"Vay, canına! Ben bunu nasıl kaçırdım." diyen Doruk'u yanıma çekmiştim hızla.
"Saçmalamayı keser misin lütfen?"
"Ne yaptım ki?"
"Sus sadece."
"Neyse ne artık. Ben aşırı yorgunum, evimize girelim." diyen Leyla'yı arkadaşları onaylamıştı.
"Kendini suçlama sakın tamam mı?" diyen Selin, Leyla'nın omuzlarından tutarak içeriye doğru yönlendirmişti. Bizlerde onları takip ederek kendi evimize girmek için yukarı doğru çıkmaya başladık. Sorun her ne kadar bu şekilde kapanmaya çalışılsa da benim böyle olmadığına dair şüphelerim vardı ve rahat değildim. Ne olursa olsun bu işin peşini bırakmayacaktım.
|
0% |