@mahinehar
|
BÖLÜM 29: RAHATSIZ EDİCİ TARTIŞMA
Aynı bünyede hem halsiz hem de şaşkın iki kadın barındırıyordum şu an. Eve girer girmez ortalığın darmaduman olması karşılamıştı beni. Ulan bu ev nasıl bu hale gelmişti böyle? İçeriden belli belirsiz sesler yükselirken odama doğru yürümüştüm çabucak. Ne göreyim millet? Selvi odanın altını üstüne getirmiş, temizlik yapıyordu harıl harıl. Eşyalarım, yatağım. Olamaz ya, olamaz!
Pelin yan odadan çıkınca karşısında beni bulmuştu. "Senin ne işin var bu saatte evde? Ayrıca neden hasta gibi görünüyorsun?" diyerek elindeki bezi katlamıştı.
"Benim gibiler hasta olmazlar. Nazara denk gelirler Baytar Hanım. Evin hali ne böyle?"
"Ne varmış halinde agresif belam? Dip köşe temizlik yapıyoruz işte hep beraber." diye ardımda belirmişti Uğur böceğimde.
"Nesi mi var? İcra memurları tarafından basılmış gibi bir hali var tabii ki. Ben bugün işe gitmedim ve evimde dinlenmek istiyorum, ama gelin görün ki odam iyice çarşamba pazarına dönmüş."
"Fazla tepki veriyorsun Leyla." diyerek yaptığı işi bırakıp kapıya doğru gelmişti Selvi. "Odayı derinlemesine temizlemek şarttı. Ben titiz bir insanım. Rahat edemiyorum başka türlü." Sana söz hakkını kim verdi Yasal soyguncu? Ayrıca biri şuna Selin'in ve benim, canımız istediğinde ne kadar dağınık bir insan olduğunu söyleyebilir mi lütfen? Göz devirme...
"Hadi oyalama bizi. Temizliği bitirmemiz gerekiyor. Sen de evde olduğuna göre bize yardım et hemen." diye çıkışmıştı Pelin. Ne diyor lan bu?
"Yok ya! Ben hayatta temizlik yapmam. Size kurallarımı söylemiştim hatırlarsanız?"
"Kural mı?" dedi alaycı bir tavırla Selvi. He, kural seni şapşal...
"Size ders verme karşılığında talep ettiğim şeyleri nasılda çabuk unutuyorsunuz?" Zaten her zaman böyle olmaz mıydı? Yo, sen böyle bir şey söylemedin kileri bekliyorum en kötüsünden yine...
"Biz ders almak istemiyoruz Pelin'le artık. Anlaşma iptal olsun." diye atılmıştı Selvi. Sen dedin diye mi iptal edeceğim koca anlaşmayı? Yürü işine!
"Sözde bankacı olacak hanımefendi. Donunuza kadar alırım anlaşmamızın feshini yaparsanız!"
"Tefeci mi oldun sen başımıza Leyla? Bu kanunlarda geçen bir şey değil ki!" diyende Pelin olmuştu. Faiz diye bir şey var! Resmî işlemlerin işleyiş sürecini bilmeyen kara cahiller sizi...
"Yine ne oluyor bu evde? Sorun ne?" diyerek eve gelmişti Selin kapı ağzından seslenirken.
Sinirle yanına doğru gittiğimde, "Eve gelir gelmez önce odamın haline, sonra bunların sözlerine sinirle şok arasında kalmakta gidip geliyorum Bombacı!"
"Leyla?" dedi şaşkınca. "Sen nereden çıktın?" Anamdan!
"Dükkân kapalı bugün. Bu yüzden evime gidip rahat edeyim dedim de demez olaydım. Kızlar elimde kalacak bak bu gidişle!"
"Yahu bir sakin ol. Leyla niye sinirli İpek?" diye sormuştu Selin salona doğru hareket ederken.
"Selvi ev temizliğine Leyla'nın da yardım etmesini istiyor. Agresif belam ders vermek için kural koymuştu ya, onun yüzünden sıkıntı çıktı şu anda Selin."
"Ne sıkıntısı? Leyla iş yapmayacaktı zaten. Kabul etmiştik hepimiz."
"Biliyorum da Pelin ve Selvi ders almak istemediklerini söyleyip anlaşmayı feshetmek istediler. Leyla da ona kızıyor."
"Saçmalık. Birdenbire fikirlerini ne değiştirdi acaba?"
Pelin salona gelip, "Yorgunluk Selin. Fikrimi bu değiştirdi. Bir süre devam ettim derslere, ancak dövüş sanatlarının bana göre olmadığını sonunda anladım."
"Pelin'e katılıyorum, bana da göre değil." dedi yorgun argın oturan Selvi.
"Bu sizin düşünceniz, ama benim değil." diyerek İpek'e bakmıştı Bombacım. "Sen ne diyorsun Uğur böceği?"
"Yani ben devam etmek isterim tabii dersleri almaya. Sonuçta Leyla güzel anlatıyor ve o kadar öğretmeye çalışıyor. Yarıda bırakmak istemem. Bu yola birlikte çıktık ne de olsa." Ah masum kelebeğim. Her dediğine katılıyorum; ancak devam etmek istemenin sebebi Eros mu? Yoksa ben miydim acaba hı?
"Ne olacak şimdi?" diyerek kıpırdamıştı Selvi. "Pelin ve ben gelmek istemiyoruz diye anlaşma gereği Leyla hâlâ kaytaracak mı?" Amel defterini kapatmam için kaşınan bir kişi daha!
"Senin bizim işlerimize karışma gibi bir lüksün var mıydı Yasal soyguncu? Ayrıca benim hakkımda konuşmadan önce iki kez düşün derim!" Ne be? Taş olsa çatlar artık. Bu levele kadar iyi geldiğimi söyleyin hadi millet? Göz devirme...
"Sen de beni görmezden gelmeyi bırak artık tamam mı? Geldiğimden beridir gitmem için her türlü çabayı gösteriyorsun Leyla." diye patlamıştı sonunda Selvi. İşte şimdi gelebilirdik seri katil filmlerine taş çıkartacak bölümlere millet! Bakın Selvi Hanım'ın gerçek maskesi düşüyor...
"Ne güzel lan, sonunda anlamışsın bak. Ne diye beni uğraştırmaya devam ettin o zaman?" dediğimde ikimizde ayağa kalkmıştık tartışmanın verdiği hararetle. Birinci raunt başladı!
"Kızlar sakin olun!" diye araya girmişti Selin.
Selvi sahteliğe parmak ısıttıracak kırgın bir sesle, "Benden bu kadar nefret edeceğini düşünmezdim Leyla." dedi.
"Ben senden nefret etseydim, bu evin içine giremezdin Selvi! Aklından ne geçiyor bilmiyorum, ama düşmanım olmak istemezsin inan." Ciddiyet resmî bir şekilde yükleniyor... %99
"O zaman neden bana böyle davranıyorsun?" diye sormuştu Selvi.
"Gayet açık değil mi? Senden hoşlanmıyorum ben."
"Niye?"
"Kanım ısınmıyor, niyesi var mı?"
"Açık sözlüsün biliyorum, ama kalp kırmayı ne zaman bırakacaksın?"
"Zerre umurumda değilsin Selvi. Ben sevdiğim insanların kalbini kıracak bir insan olmadım hiçbir zaman. Hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun. O yüzden sus."
"Bilmiyor muyum? Seni tanımayan mı var Leyla?" dedi öfke patlaması yaşayan Selvi. "Egon tavan yapmış resmen. Bir şeyler bildiğini zannediyorsun; ancak hiçbir şey bilmiyorsun. Kızların ve benim üzerimde tahakküm kurmayı bırak artık. Anlamsız hareketlerin ve sen fazlasınız bu eve." Canına susadığı aşikâr. Öfke nöbetini benden çıkarmasına ne demeli? Sınırlarımı ihlal ediyor bu yerden bitme arkadaşlar!
"Sen ne dediğini zannediyorsun be? Benimle böyle konuşamazsın! Seni haşat etmeden önce yıkıl gözümün önünden hemen!"
Pelin, "Hey, hey! İkinizde derhal susun çabuk!" dedi gerilirken.
"Kapa çeneni! Sana onu evimde ve odamda görmek istemiyorum demiştim. Böyle olacağını bilmen gerekiyordu Baytar bozuntusu! Benimle böyle konuşma haddini ona kim veriyor?"
İpek, "Lütfen böyle yapmayın kızlar." diyerek tırnaklarını dişlemişti. "Size hiç yakışmıyor."
"Beni sen çağırmadın ki kovasın Leyla. Haddini bil!"
"Sen hâlâ konuşuyor musun?" diyerek üzerine atıldığımda Selvi kaçarak çıkış kapısına doğru koşmuştu. Kapıyı açtığında, karşı tarafta Yaman ve Melih karşılamıştı bizi. Rezillik yükleniyor... %100
"Yaman yardım et! Leyla çıldırdı yine, bana zarar vermeye çalışıyor." dedi neye uğradığını şaşıran megalomanın boynuna atlarken.
Kızlar kolumdan tutarak sakinleşmem için beni zapt etmeye çalışmıştılar. "Bırakın ulan beni! Şuna dersini vereyim de bir daha benimle bu şekilde konuşamasın densiz!"
"Neler oluyor?" diye şaşkınca sormuştu Melih. Arkadaş adı altında katliam yapıyorum. Başka ne olabilir?
"Birdenbire kavgaya tutuştular işte." diye cevaplamıştı Selin.
"Leyla beni evden kovmaya çalışıyor geldiğim günden beri. Dövüş sanatlarından birkaç şey biliyor diye kendini bir şey sanıyor!" Allah, yedim ulan seni! Tutmayın beni...
"Senin o dilini koparacağım ki, bir daha hakkımda böyle konuşamayasın! Hâlâ devam ediyorsun terbiyesizliğine Selvi!"
"Ya sana ne demeli?"
"Bak hâlâ!" dediğimde Eleni Hanım çıkagelmişti.
"Çocuklar, sesiniz aşağiya kadar geliyor. Neler oluyor?"
"Özür dilerim leydi Eleni. Birinin helvasını kavurmak üzereyim de ondan bu gürültü!"
"Ti?" (Ne?) dedi anlamadan.
"Saçmalıyor Leyla." dedi Selin panik olmayı bırakmadan önce. "Kızlar bir konu hakkında anlaşamadılar da. Siz neden buradasınız acaba?" Cidden konu bu muydu yani Bombacı?
"Yamanlarin evinde küçük bir sorun var diye bakmaya gelmiştim ben de. Sizi böyle görmek beni şaşkina çevirdi açikçasi." Her seferinde bu kadar şeker olmayı nasıl başarabiliyor bu kadın be? Biri bana izah etsin derhal...
"Rahatsızlık verdiğimiz için üzgünüz leydi Eleni. Biz en iyisi eve girelim. Gel Leyla, sonra konuşuruz." diyerek beni çekiştirmeye çalışmıştı Selin.
"Hayır, efendim! Hiçbir yere gitmiyorum ben."
"Bu hanim kizimiz kim?" diye sormuştu Eleni hengâme arasında.
"Kiraya verdiğiniz dairenizin parasını ödeyen bir diğer öğrenciyim efendim. Sizinle böyle tanışmak istemezdim. Kusura bakmayın lütfen." dedi Selvi kendine çekidüzen verirken. Görende İngiliz Kraliyet Ailesi üyesi sanır bu manyağı! Hele hareketlere bak, hareketlere...
"Siz yeni bir ev arkadaşi alacağiz dediğiniz hanim kizimiz bu sanirim." dedi Yunanistan leydisi.
"Artık değil." dediğimde hepsi yüzüme bakmıştı.
"Ne demek bu?" diye sormuştu Pelin.
"Selvi ile aynı evde kalmak istemiyorum demek."
"Saçmalamayı derhal bırakın Selvi ile Leyla!" diye araya girmişti Selin de.
"Saçmalamıyorum. Bu saatten sonra onunla aynı evde kalamam. Hadsiz ve kendini bilmezin teki o."
"Benimle düzgün konuş Leyla!" diye bağırmıştı Selvi. Sen yaparken iyiydi!
"Düzgün konuşmayan sendin, hatırlatırım. Çizgini aşman seni bu eve geri sokacağım anlamına gelmiyor küçük hanım. Derhal eşyalarına topla ve evden ayrıl!" dediğimde hepsi yüzüme sıkıntıyla bakmıştı.
"Karışmak istemezdim, ama fevri karar veriyorsun Leyla." demişti Melih. "Ev arkadaşları arasında böyle tartışmalar olur. Bence biraz sakinleşin ve aranızdaki meseleyi sonra konuşun derim ben." Kibar Feyzo bari sen yapma!
Eleni, "Yakişikli çocuğum hakli kizim."dedi. "Şimdi evinize gidin ve aranizdaki meseleyi güzelce halledin daha sonra." dediğinde Yamanların evine girmişti Leydi Eleni. Aman ya, ne güzel!
Öfkeyle bir Selvi'ye bir de bana bakan Yaman'a kaymıştı bakışlarım. Bugün yaşadığım olay yüzünden hâlâ diken üzerinde hissediyordum kendimi. İçim tuhaftı ve gergindim aynı zamanda. Onlara bakmayı bırakıp eve girmiştim hızla. Selin ve İpek ardımdan gelirken, Pelin ise, çok değerli arkadaşı Selvi'nin yanına gitmişti.
"Leyla..." diyerek ardımdan seslenmişti Selin. Onu dinlemeden odama gidip seri bir şekilde Selvi'nin valizini alıp içine masada duran kişisel eşyalarını doldurmaya başlamıştım.
Bunu gören Selin, "Ne yapıyorsun sen?" dedi hayretle.
"Anlaşılmıyor mu ne yaptığım Bombacım? O kızı odamda görmek istemiyorum artık!"
İpek, "Biraz yavaş ol Leyla. Sinirle bir yerine zarar vereceksin bak." demişti endişeyle.
"Hiçbir şey olmaz İpek böceğim. Sen derhal eşyalarını topla ve bizim odaya gel."
"Neden?" diye sormuştu İpek.
"Çünkü Selvi bu odadan sizin odanıza transfer olurken, sen de buraya, bizim odaya yerleşeceksin."
"Yine başlıyoruz." diye söylenmişti Selin.
Pelin, "Sana inanamıyorum Leyla." diye gelmişti yanımıza. Hazır olun millet! Başlıyoruz...
"Ben de sana inanamıyorum. Seçimlerin ve kendi başına aldığın kararın sonucunu görüyorsun değil mi? O yüzden bana bir şey söyleme Pelin." Haklıydım! Kendi başına Selvi'yi eve davet etmeyecekti ne olursa olsun...
"Her şey bir arada olmamızı sağlamak içindi." dediğinde hepimiz Pelin'e bakmıştık. "Grubumuzun dağılmasını istemedim ben. Nereden bileyim böyle olacağını? Şu halimize bak?"
Eşyaları toparlamayı bırakıp, "Niyetini biliyorum Pelin. Ayrılmak istemedin bizlerden anlıyorum, ama Selvi ile anlaşamadığımı ve ondan hazzetmediğimi sana söylemiştim. Olan oldu artık. Canını sıkmayı bırak ve Selvi'nin eşyalarını al."
"Onu evden göndermeye kararlı mısın cidden?"
"Evden değil, kendi odamdan göndermeye kararlıyım."
"Ne?"
"Sinirle söylenmiş olabilirim, ama gaddar bir insanda değilim. Senin odana yerleşsin şimdilik Selvi. Kendine yeni bir yer bulunca evden ayrılır."
"Leyla." dedi Pelin coşkuyla. "Sen harika bir arkadaşsın. Beni mahcup etmediğin için teşekkür ederim."
"Selvi'yi söyledikleri için asla affetmeyeceğim, o sana dua etsin. Durumu ortada olmasaydı ensesinden tuttuğum gibi sokağa atardım onu. Ben de bir öğrenciyim ve olaya mağdur olma tarafından bakıyorum; yoksa başka bir nedeni yok. Olamazda..."
"Tamam, odaları değişin. Bir süre böyle idare edelim. Selvi'yi de sana söyledikleri şeyler için uyaracağım. Merak etme." diyerek Yasal soyguncunun birkaç eşyasını alıp çıkmıştı odadan Pelin.
"Ben geliyorum, ama yatağım ne olacak?" diyen İpek'e birlikte gülmüştük Selinle.
"Bu gece idare ederiz. Sen benim yatağımda yatarsın İpek. Ben de yerde yatarım sorun yok."
Selin, "Olmaz Leyla. Rengin zaten soluk duruyor. Hasta olacaksın sanki." dedi beni incelerken.
"Havalar soğumaya başladı artık. Üşütmemek imkânsız gibi bir şey olurdu Selin."
"Neyse. Sen yerde yatma yine de. Ben yerde yatarım bu gece. Sende benim yatağımda yat İpek."
"Olur." dediğinde yerleşmek için eşyalarını taşımaya devam etmişti İpek.
Selin yanıma gelip, "Sen iyisin değil mi?" diye sordu.
"Evet, iyiyim."
"Neden ben öyle hissetmiyorum peki?"
"Cidden bir şey yok." Yalandan bir gün çarpılacaktım kesin!
"Hayır, Leyla. Böyle olmadığını ikimizde biliyoruz."
"Hava değişimi, çatlak bir ev arkadaşı ve para sıkıntısı... Bir de öğrenci olmanın verdiği eziyet. Hepsi bir arada sorunlar yaratıyor Selin, yoksa başka bir şey olduğu yok." dediğimde şüpheyle bakmaya devam etmişti yüzüme. "Bakma öyle, bu bünye nasıl kaldırsın bunca şeyi? Tabii ki rengi de atar, sinirden ateşte basar. O yüzden endişe etme."
"Öyle olsun." diyerek İpek'e yardım etmeye gitmişti nihayet Bombacım. Kalkıp Nuri itinin yolumu kestiğini ve onun yüzünden geçmişte yaşadıklarımın beni etkilediğini söyleyemezdim. Ne Selin'in canı sıkılsın. Ne de benim huzurum kaçsın. En iyisi yapabildiğim kadar susmak herkes için en doğru şey olacaktı bu saatten sonra.
'DÜŞÜNCE DENİZİNDE 365 GÜN!' adlı neon yazılar göklere tabelasını astı! Kestirme yolu bilen varsa aranızda bana haber versin millet. İyi akşamlar... |
0% |