Yeni Üyelik
32.
Bölüm

31. BÖLÜM

@mahinehar


BÖLÜM 31: ARABA SEVDASI

 

"Hayatı komedi sananlar, son espriyi iyi düşünsünler." diye boşuna uyarıda bulunmamış Seneca. Kalkıp en değerli esprimi kıçı kırık Eros'a harcamayacaktım herhalde millet. Hayat bir komedi miydi bunların arasında hiç bilmiyordum; ancak bildiğim tek şey, benim hayatımın yarısı Yıldız Tilbe konserleri veriyordu, kendi halinde bir başına. Neyse, oralara hiç girişmeyelim şimdi. Çarşı pazar boşuna karışmasın...

 

Kapıyı açar açmaz sırıtan küçük enişte beyciğime hitap şeklim, son sürat giden aracın birden direksiyon kırması gibi aniden yolunu değiştirmişti. Hızlı ve öfkeli Viking Leylanız gururla sunar...

 

"N-ne dedin sen Leyla?" diye bön bön bakmaya devam etmişti Doruk bana. Bu surat bir tek aptal âşıkların yüzünde olurdu canlarım. Normal insanlarda bu maske yoktu; ne yazık ki. Aksini iddia eden? Sessizlik...

 

"Küçük enişte dedim. Niye bu kadar şaşırdın sen?"

 

"B-ben nasıl..." diye eveleyip geveleyen Doruk'un ensesinden tutup kendime doğru çekmiştim hızla. Selin'in, Çeyrek milyarderim için kullandığı tekniği ben de Eros' un üzerinde kullanabilirdim öyle değil mi? Göz devirme...

 

Boğazımı temizleyip, "Son zamanlarda bir hazımsızlık var mı?" diye sordum.

 

"Evet." Aha!

 

"Midende gaz var mı?" diye devam ettim.

 

"Evet." Bingo!

 

Kelebek-melebek hikâye. "Teşhis belli. Sen âşık değilsin. Gaz bunların hepsi. Ben demiştim, aşk ile gazı karıştırıyorlar diye." dediğimde Doruk bana doğru anlamayarak bakmıştı.

 

"Affedersin, ama dediklerinden hiçbir şey anlamadım Leyla."

 

"Hiç boşuna kıvırma Eros. İpek'ime karşı boş olmadığını biliyorum." diyerek ortalığa infilak etmek için atılan bomba gibi patlamıştım aniden. Sabırsız Leylanız başladı!

 

"S-sen nasıl..." diyemeyen Hacker Bey'e sus işareti yapıp kapı dışına doğru iteklemiştim.

 

"Şimdi beni iyi dinle küçük Eros. İpek'i eğer üzersen, onun canını sıkarsan, eve yüzü beş karış suratla gelirse senin yüzünden, el birliği ile Fatiha'nı okumamız için başka sebebimiz kalmaz. Duydun mu beni?" Daha çok, senin gibi Leyla dediğinizi duyar gibiyim millet. Hadi canlar...

 

"Ama Leyla, sen nasıl..."

 

"Kes tıraşı! Sen ne zaman açılacaksın İpek'e onu söyle?" Yıldırım onayı veren nikâh memuru gibi hissediyorum şu anda kendimi millet...

 

"Ne?" diye bağırmıştı Doruk.

 

Elimle ağzını tutup, "Lan ne yapıyorsun sen? Az daha bağır istersen? Mikrofon da getirme mi ayrıca ister misin? Yerel bir anonsu terk edip, derhal global bir sesleniş yaparsın hiç yoktan!"

 

"Birdenbire ne oldu ki?" diye sormuştu Doruk, hırsızlar gibi sessizce konuşmaya çalışırken. Ne mi oldu? Bir kedi bir oğlan oldu. Göz devirme...

 

"Birden mi?" dedim ölgün bakışlarımı Doruk'un üzerine dikerken. "Sen İpek'i sevmiyor musun?"

 

"Hayır!" diye bağırmıştı yeniden Eros. El, Fatiha...

 

"Ulan niye bağırıyorsun?" dediğimde gerilen Doruk elini karnının üzerine koymuştu. "Müshil mi kattılar yemeğine? Ne diye karnını tutuyorsun sen?" diye sorduğumda elini malum bölgeden hızla çekmişti küçük enişte.

 

"Ben... Ben..."

 

"Sen ne lan? Yoksa İpek'e karşı bir şey hissetmiyor musun? Onu kötü emellerin için mi kullanacaktın? Her şey bir oyundan ibaretti değil mi? Onca hareketin, iman, bakışların, sözlerin yalan mıydı?" Huh!

 

"Yahu bir dur! Ben İpek'i seviyorum Leyla!" dediğinde benzini bitmiş araba gibi eror vermiştim. Benim için hayatın durduğu noktadayız millet...

 

"Ne diye beni günaha sokacak düşüncelere itiyorsun o zaman sen lan Havuç?"

 

"Korkundan ne diyeceğimi bilemedim ki. Sonum dövdüğün adamlar gibi olacak diye ödüm patlıyor şu anda Leyla. Onları nasıl patakladığına şahit olamadım, ama kendi dayağıma bizzat şahitlik edeceğim gibi görünüyor." dedi geri geri giderken.

 

Üzerine doğru yürüyüp, "Saydıklarım olursa şayet Eros Efendi, zaten endişe ettiğin şeyleri düşünecek pek vaktin olmayacak." dedim ciddiyetle dururken. "Hem söyle, sen benden korkuyor musun?" Tamam, bakmayın öyle millet. Merak ediyordum ne yapayım? Siz de merak ediyorsunuz, hadi itiraf edin... ÇOCUK SENDEN KORKUYOR LEYLA. Ulan brütüsler siz de mi?

 

"Ben... Ben..."

 

"Bırak la ben, ben demeyi. Evet, mi? Hayır mı? Sen onu söyle önce. Karar vermek bu kadar zor olmasa gerek?"

 

"Evet." dediğinde yumruğumu sıkmıştım yüzüne doğru Hackerin. Allahtan bahis oynamadım millet! Ben size ne demiştim? BAHİS-MAHİS YOK. BİZ TÖVBEKÂRIZ! 'TÖVBEKÂR VİKİNG LEYLA!' adlı neon yazılar göklere...

 

"Lades kemiği gibi ikiye ayırasım var şu an seni." dediğimde sesim fısıltıyla çıkmıştı.

 

Anlamayan Doruk, "Ne dedin Leyla? Duyamadım seni?" derken kapı ağzından İpek belirmişti. O neydi lan öyle? Bu bizim Çeyrek milyarder miydi harbiden?

 

"Çok güzel olmuşsun İpek." dedi, dibi düşen fırsatçı Eros. Kâinat güzeli minik kardeşim benim. Elem tere fiş, kem gözlere şiş!

 

İpek böceğim, her zaman örmekten vazgeçmediği uzun saçlarını bu sefer açık bırakmış, harika bir göz makyajı ve hepsini tamamlayan şık giyimiyle karşımızda kuğu gibi süzülüyordu adeta. "Araba sürmeye değil de düğüne mi gidiyorsunuz siz?" demiştim şak diye. Ne be? Bu kadarı da fazla, ama!

 

Uğur böceğim iki adım atıp, "Çok mu abartı olmuş Leyla?" diye sormuştu utanınca. Google amcaya abartı yazsam ilk senin adın çıkar be, Çeyrek milyarder...

 

"Araba süreceksiniz alt tarafı. Bana göre abartı." dedim göz devirirken. Eşofmana can kurban!

 

"Hazırsan çıkalım İpek." demişti araya giren Eros. Ne acelen var acaba?

 

"Hazırım." diyen İpek'in gözlerinin içi parlıyordu resmen. Ulan birkaç haftaya sönmese bari o güzelim parıltılar. Göz devirme...

 

"Araban mı vardı senin Hacker Bey?"

 

"Evet, Leyla."

 

"Hm, anladım." Çalış kafam çalış! Bir şeyler bul ki İpek gitmesin yalnız başına... "Ders verebilecek misin peki? Sonuçta tehlikeli bir şey yani. Dikkat ister..." Bunun dikkati sadece İpek'in üzerindeydi. Alooo! Arabayı nasıl kullandırtacaksın böyle bakarsan lan?

 

"Kime diyorum?" dediğimde parmaklarımı Eros' un yüzüne doğru götürüp şaklatmıştım. "Buradayım."

 

"Senden iyi olmasın, ama güzel kullanırım arabayı Leyla. O yüzden merak etme, bir sorun çıkmayacak."

 

"Nedense pek emin olamıyorum." dediğimde İpek bana doğru bakmıştı.

 

"İstersen sen de gel Leyla?" dedi keyifle. Bu şimdiden yeni gelin havalarına girmiş abi! Gazamız mübarek ola...

 

"Ben mi?"

 

"Evet. Hem, Doruk sana da gösterir nasıl araba kullanacağını."

 

"Leyla'nın bilmediği bir şey var mı cidden? Ben araba kullanmasını biliyor sanıyordum." diye ukala bir şekilde gülümsemişti Doruk. Babamızın araba koleksiyonu yoktu Havuç Bey! Ne yaparsın...

 

"Yok, ben almayayım. Siz en iyisi önden gidin. Belki daha sonra." dediğimde İpek inatla diretmişti. Eh şimdi, teklif ediliyoruz. Gitmesek olmaz hani millet... AÇILIN!

 

"Hadi, ama agresif belam."

 

"İpek'i kırma istersen Leyla. Sen de bizimle gel." demişti Doruk da. Acaba ne kadar istiyordu yanlarına ciddi ciddi gitmem için? Göz devirme...

 

"Peki, madem. Geleyim... Siz aşağıda bekleyin ben birazdan inerim." dediğimde içeriye girip üzerimi güzelce değiştirmek için odama geçmiştim.

 

 

 

🍀🍀🍀🍀

 

 

Giriş, gelişme diyemeden, sonuç hak yolu gibi gözüküyor millet. Böyle hayatın gelmişini, geçmişini... Ben ne diye bunlara katıldım ki? Niye! Saatlerdir; debriyaj, fren, gaz. Debriyaj, fren, gaz. Ne lan bu böyle? İçim dışıma çıktı resmen! Doruk pek kıymetli sevdasını kırmadan dişlerini sıka sıka talimatları anlatıyordu İpek'e. Ama bizim Uğur böceği sürekli tedirgin bir şekilde hareket ediyor ve ikide bir soru soruyordu. Senin neyine araba sürmek Çeyrek milyarderim ha? Kral babana söyle sana şoför tutsun. Siz de paradan çok başka ne var zaten? Göz devirme...

 

İpek yine ve yeniden frene basınca özür dileyip devam etmişti sürmeye. Biraz ilerledikten sonra daha sert bir şekilde tekrardan frene basınca, Doruk ve ben öne doğru savrulmuştuk hafiften. Emniyet kemerim takılı olduğu halde göt korkusu sarmıştı beni arabanın içinde millet. Yok, abi yok. Bunlar beni böyle de yavaş bir şekilde ölüme götürebilirdi kesinlikle. En iyisi biraz dışarıda ayakta durup temiz hava almak olacaktı. Hem ne demişler, tek başına ayakta durmanın bedeli ağır olur, ama sefasını anlatamam... Ne be? Bakmayın öyle boşuna siz de bana. Zorlu koşullar altındayım bu iki aptal aşığın yanında. HAYATİ TEHLİKE SÖZ KONUSU! 'LEYLA ABARTIRSA ADLI YENİ BİR HİKÂYE BAŞLIĞI.' adlı bulutlu anime karakterli neon yazılar hız kesmeden yükseklere göz dikiyor... Komik şeyler sizi!

 

"İpek, bütün dileklerimi tek seferde frene basmaman için harcadım biliyor musun?" Bu saatten sonra dilek hakkımda bitti. Ben boku bu sefer kesin yedim arkadaşlar...

 

"Özür dilerim Leyla. Ben kötü bir şoförüm cidden." dedi mahcup bir sesle. "Sanırım araba sürmek bana göre değil." Bunu saatler sonra şimdi mi anlıyorsun sen kelebeğim? Ağğğ... Hiçbir şey için geç değil. HİÇBİR ŞEY İÇİN GEÇ DEĞİL!

 

"Hayır, hayır. Sen kötü bir şoför değilsin hayatım. Ben sabırsız bir yolcuyum. Çek çabuk sağa!" diye midem ağzıma gelmeden söylendim. Çarpıldı!

 

"Niye ki?"

 

"Sağa çek ve derhal arabayı durdur İpek. Çünkü midem aşırı derecede bulanıyor. Temiz havaya ihtiyacım var." Ani fren krizi yaşıyorum. FRENE BAS HAYATIM FRENE!

 

İpek, "Peki, tamam." diyerek aracı durdurmuş, hemen kendimi dışarıya atmıştım ben de. Biraz soluklanıp kendimi toparlamaya çalışırken bana tuhaf tuhaf bakan Doruk'a ne der gibi bakınmıştım.

 

Aracın içinde uğraşan İpek'i kontrol edip sessizce yaklaşmıştı yanıma. "Biraz daha iyi misin Leyla?" diye sormuştu.

 

"İyiyim. Eğer durmasaydı daha da kötü olabilirdim. İpek, felaket araç kullanıyor lan." dediğimde dudaklarını dişliyordu Eros.

 

Doruk, "Çok istekli duruyordu hâlbuki. Neden böyle oldu anlamadım?" diyerek çaresizce seyretmeye devam etmişti İpek'i.

 

"Kesin ona araba sürmeyi öğretmek istediğin anı geri almak istiyorsundur sen şimdi?"

 

Doruk dalgın bir şekilde, "Evet, yani hayır." diyerek toparlamıştı hemen kendini. Vay, anasını be...

 

İstemsizce gülüp, "Korkmana gerek yok. Sanırım bunun için sana kızmam Doruk. Ben bile sizinle geldiğim için pişmanım, çünkü. Elimde olsa, o güzelim saatlerimi geriye almak isterdim. Siz ikinizde ne haliniz varsa görebilirdiniz." dedim oyalanmaya devam eden arkadaşıma bakarken.

 

"O zaman açık olacağım Leyla. Korkunç bir şekilde araç kullanıyor cidden İpek. Bunu ona hangimiz söyler?" dediğinde yüzüne kaşlarımı çatarak bakmıştım.

 

"Yapma ya? Lan sen ne dediğinin farkında mısın? Ben, hayatta İpek'e bir şey söylemem. Git ne yapacaksan yap, ama bana bunu söylemem için sakın baskı yapma!"

 

"Ben mi?"

 

"Evet, sen."

 

"Ama..."

 

"Âmâsı yok. Ben mi dedim gel sana araba sürmeyi öğreteyim diye? Toz ol hemen." dediğimde İpek seslenmişti.

 

"Hangisi frendi ya? Unuttum ben..." Ne? ŞAKA MI BU?

 

Doruk ve ben aynı anda, "Ortadaki." diye bağırdığımızda Çeyrek milyarderim korkuyla kalktığı yere geri oturmuştu.

 

"Tehlikenin farkındasın değil mi? Midemi ağzıma getiren o değilmiş gibi yeniden frenin yerini sordu sana. Müdahale et çabuk. Eve tek parça halinde dönmek istiyorum."

 

"İpek'e ne dersem kırılacak Leyla. Üzgünüm, bunu yapamam şu an için. Daha ona aşkımı bile ilan etmedim ben. Böyle ilk günden her şeyi berbat etmek istemiyorum." diyen Doruk'a öldürücü bakışlarımı iletmiştim. Bana söyle diyen babamdı zaten! Ayrıca ben niye sazın teli gibi gerginim şu anda millet? Ulan Eros...

 

"Bu sefer öğrendim. Asla karıştırmayacağım Leyla. Hadi binin, son kez denemek istiyorum." demişti İpek heyecanla. Allah'ım sana geliyorum...

 

Hevesi kursağında kalmasın diye sessizce arabaya binmiştim kelebeğim için. İpek bu sefer aracı düzgün bir şekilde kaldırmış ve sürmeye başlamıştı. Derin bir iç çekip yatağımın hayalini kurarken, Doruk söze girmişti.

 

"Aferin İpek. Gayet iyi gidiyorsun." Şom ağızlı fırsatçı şarlatan seni!

 

"Yapamayacağım diye umudumu kesiyordum az daha ben de. Teşekkür ederim Doruk. Senin sayende başarıyorum." diyerek dikkatle aynalara bakmıştı.

 

Hacker bozuntusu, "Başaracağını biliyordum zaten İpek. Senin mutlu olup sevinmen benim için her şeyden önemli." Ulan bu az önce hangimiz söyler kötü araç kullanıyor diyen çocuk muydu harbiden? Ben size diyorum erkeklere güven olmaz kızlar! EN ACİLİNDEN KENDİNİZE GELİN...

 

"Mutlu olmamı neden bu kadar çok istiyorsun peki?" diye sormuştu utana sıkıla İpek. Ben ne izliyordum böyle? Nelere tanıklık ediyor bu gözlerim!

 

Doruk hayranlıkla Çeyrek milyarderime baktı. "Çünkü seni seviyorum İpek." dediğinde Uğur böceğim kontrolünü kaybetmiş, fren yerine gaza basmıştı.

 

"Ne? Ne oluyor şimdi? Yanlış yere mi bastım ben yine? Nasıl duracağım?" diyerek paniklemişti. Beyaz ışıklar... ALLAHIMA, KİTABIMA BEYAZ IŞIKLAR! ANNE...

 

"Sakin ol İpek, sakin ol. Ortada fren var, ona bas ve yavaşla." diyen Doruk da panik olmuştu. "Ayağını gazdan çek."

 

"Lan şimdi söylenecek şey miydi bu manyak herif? Nasıl bir fantezi dünyasında yaşıyorsunuz? Siz erkekler neden böylesiniz neden?" dediğimde şahadet getirmeye başlamıştım. Ölmek için çok gencim. ÖLMEK İÇİN ÇOK GENCİM!

 

"Gaz sağdakiydi değil mi?"

 

"Evet!" diye aniden bağırmıştık Dorukla. "Çek ayağını hemen!"

 

"Bari siz sakin olun. Panik oluyorum iyice." dedi İpek gerilirken. Sakin mi? Bu şartlar altında nasıl sakin olayım ben? İMDAT! HELP ME!

 

"Ulan açtın o şom ağzını, bak ne oldu Eros?" diye yumruğumu sallamıştım Doruk'a.

 

"Tamam, tamam sakin olun ikinizde." dedi Doruk bizden daha da panik bir halde.

 

İpek aniden karşımıza çıkarak üzerimize gelen aracın şeridine sapınca, hepimizin gözü kocaman açılmıştı. Bu araçta nereden çıkmıştı şimdi? "Aha, valla sonumuz geldi. İpek durdur lan arabayı. En iyi yaptığın şeyi yap, frene bas. Lan Doruk sen de bir şey yapsana!" dediğimde üzerimize süren araca son kez bakmış, gözümü korkudan kapatmıştım. Ani bir fren sesi ile çığlık atmam kaçınılmaz olmuştu.

 

"Ne oldu? Ne oldu? Öldüm mü? Ben öldüm mü?" dediğimde İpek'in sesini işitmiştim.

 

"Sen değil, ama benim araba sürme hevesim öldü Leyla." demişti saçı başı dağınık bir şekilde konuşan Uğur böceğim. Allah'ım sana şükürler olsun. ŞÜKÜRLER OLSUN!

Loading...
0%