@mahinehar
|
BÖLÜM 8: TUHAF YABANCI
Selin ile birlikte mahalleye doğru yürüyorduk. Yol boyunca yakınmalarım devam ederken, beni hiç sıkılmadan dinliyordu Bombacım. Herkesin böyle birine ihtiyacı vardı şüphesiz. Demirden bile sağlam olan kardeşliğimiz ödüllendirilecek kadar muazzamdı millet. 'HELAL OLSUN!' adlı neon yazılar ufuktan göz kırpmaya devam ediyor. Teşekkürler, teşekkürler...
"Biraz sık dişini Leyla. Bir yolunu buluruz illaki."
"Ay, ben de sıkacak dişte kalmadı be kâküllüm."
"Çalışırken hata yapmamaya bak sadece. Gerisi hallolabilecek şeyler canım benim."
"Benim güzel hatalarım var. Başta çok mantıklı geliyorlar. Sonradan bana sıkıntı olarak geri dönüyorlar işte."
"Ve bunları bilerek hareket etmen?" diye göz devirmişti Selin.
"Canım, benim dediklerimde bir mantık ararsan hiçbir yere varamayız, ama biz."
"Sana göre varmak istediğin yol ya yanlış yolsa?"
"Birazda yanlış yoldan gidelim. Hem gezmiş oluruz."
"Leyla!"
"Kızma, tamam."
Sokağımıza doğru girdiğimizde kuru bir gürültü karşılamıştı bizi. Yaren abla camının önündeki saksıları olduğu gibi kocası Rıfat ağabeyin üzerine atıyordu ikinci kattan. Her zamanki gibi parayı kumara yatıran Rıfat ağabeyle Yaren ablanın kavgalarıydı işte. Selin kolumdan tutup beni durdururken, alelacele kaçarak ortalıktan kaybolan yabancı bir adama takılmıştı gözlerim. Herkesin dikkati Yaren abla ve Rıfat ağabeyin üzerindeyken, ben siyah kapüşonla yüzünün görünmesini engelleyen kişiye dikkat etmiştim. Neden panik bir havaya sahipti acaba? Ve neden şüpheli hareketler sergiliyordu? 'DEDEKTİF LEYLA ŞÜPHE EDERSE!' anime karakterli neon yazılar belirdi.
"Bu da kim?"
"Kimden söz ediyorsun?"
"Siyah kapüşonlu kişi." dediğimde gözüm hâlâ bizim binamızın yanındaki kapının girişindeydi.
"Hani nerede?" diyerek baktığım tarafa doğru göz gezdirmişti Selin.
"Bakma, çünkü artık yok. Uzaklaştı buradan."
"Niye bu kadar takıldın ki o kişiye?"
"Bilmem, hareketleri biraz tuhaf geldi bana."
"Yapma Leyla. Mahalleden biridir kesin. Hadi gel, eve girelim. Bir hayli yoruldum." Ben sana gelme demiştim, ama!
"Tamam." diyerek takip etmiştim Selin'i. Umarım kuruntu olarak kalır...
Kapıyı açarak içeri giren Selin, "Biz geldik." diye seslenmeyi ihmal etmedi; ancak ortalıkta kimse yoktu.
"Nerede bunlar?"
"Bilmem." diyerek elimi cebime atıp İpek'i aradım. Hat meşgul!
"Dikizci Ayten teyzeye sorsak mı? Malumatın kralı onda malum." diyerek sırıttım.
"El verip kol kaptırma sonra Leyla?" dedi Selin gülümserken.
"Haklısın kanka. Aman, neyse boş verelim onları şimdi. Şu telefonunu uzatsana bana sen."
"Neden?" diye sordu Selin merakla.
"Sen ver önce." diyerek cebinden telefonunu çıkarmasını izledim. Bana doğru uzatarak birden geri çekmişti Selin. "Önce ne yapacağını söyle Leyla?"
"Köpek Nuri sen de ne diye kayıtlı?" diye sordum.
"Nuri Kafal tabii ki." Yeminle tahmin etmesi zor değil millet. Selin her kim olursa olsun, telefonuna isim ve soy isimle kaydederdi birilerini. TABİİ Kİ BEN HARİÇ! Leyla'm diye kaydettirmiştim kendimi ona.
"Beni şaşırtmanı beklerdim kanka."
"Benden çok şey beklemişsin desene?"
"Küçük bir fark sadece." diyerek telefonu kaptığım gibi salona geçtim. Selin peşime düşmüş, yüzünde hayret verici bir ifade ile bana bakmıştı.
"Onu arayacağını söyleme sakın bana Leyla!"
"O kadarda delirmedim lan! Sadece küçük bir değişiklik yapacağım."
"Ne gibi bir değişiklik?" Bundan sonra o göt herif seni arayacak. İnim inim inleteceğim onu bekle sen!
Telefonun rehber kısmına girip Nuri itinin ismini aradım. Bulduğumda düzenle kısmına basarak Nuri Kafal ismini silmiş, yerine Yalv yazıp kaydetmiştim. "İşte bitti. Al bakalım." dedim Selin'e telefonunu uzatırken.
"Yalv mı?" dedi şaşkınca bakan Selin. "Neden böyle kaydettin onu?"
"Belki bir gün ararsa seni, Yalv-arıyor adlı bir ekran çıksın karşına diye Selin. Ne güzel bak. Kulağa da hoş geliyor ayrıca. Düşünsene, sana Yalvarıyor Selin dediğimi?"
"Ne fenasın kız sen."
"Fenayım, başa belayım." diyerek sırttım.
"Yani ben mi çok düzgünüm, yoksa insanlar mı yavşak?" diyerek söylenen Pelin'in öfke dolu sesini işittik. Selin ile birlikte kapıya doğru hareket etmiştik çabucak.
"Ne oldu?" diye sormuştu Selin.
"Dolandırıldı bir arkadaşı tarafından." dedi İpek. Pelin mi dolandırıldı? Duyduğum halde inanasım gelmiyor millet.
"Kötü olmuş." dedi Selin kısık çıkan sesiyle.
"Bu devirde kimseye güvenmeyeceksin abi." diyerek söylene söylene odasına doğru gitmişti Pelin. Ne boktan bir gün, ama...
"Anlaşılan kimsenin günü güzel geçmiyor?"
"Niye bir şey mi oldu Leyla?" dedi İpek merakla sorduğunda.
"Sabah uyandığımdan beridir sence düzgün giden tek bir şey var mı, İpek'im, böceğim?"
"Haklısın agresif belam."
"Pelin baksana bir?" diye seslendim. Selin ve İpek ne diyeceğim diye beklemişlerdi.
"Ne oldu?" diye yanımıza geri dönmüştü asabiyet kraliçesi.
Hepsinin gözleri beni bulduğunda, "Sıkma canını diyecektim."
"Bunu cidden sen mi söylüyorsun?"
"Benden bir tane daha olmadığına göre?" Göz devirme...
"Şaşırdım." diyerek bana bakmaya devam etmişti Pelin.
"Bunda şaşırılacak ne var?" dedim ona bakmaya devam ederken. "Talihsiz bir şey yaşamışsın."
"Aynen. Leyla ile her ne kadar anlaşamıyor gibi görünseniz de siz arkadaşsınız Pelin. Düşman değil."
"Laf sokmadan durabilmesi ilginç sadece." dedi yeniden Pelin bana doğru bakarken.
"Yalan yok. Nasıl dolandırıldığını merak ediyorum." dedim tek bir nefeste. "Anlatsana?"
"Sekiz yüz TL verdim bir arkadaşıma. İhtiyacı olduğunu söylemişti. Aradan uzun bir süre geçince geri istemek zorunda kaldım haliyle ben de. Malum, harcamalar falan, paraya ihtiyacım vardı. Kızın bana bir iftira atmadığı kaldı yahu. Sözde ben ona öyle bir para vermemişim falan filan. Daha neler neler..." dediğinde birden durup bize doğru bakmıştı Pelin.
"Ne?"
"Ne mi? Şaka mısın sen?" diyerek aptal aptal bakmıştım yüzüne.
"Ne oldu be?"
"Ulan biz İpek'i, aramızdaki en zengin bebe sanırdık. Meğer sen de gizliden milyardermişsin haberimiz yok!"
"Dalga geçme Leyla!"
"Lan o kadar parayı tek seferde nasıl verebiliyorsun? Öğrencisin sen öğrenci! Söyle, hangi Lordun kızısın sen Pelin?" İpek'in babasını da geçtim ben artık millet. Pelin'in babası beni direkt nüfusuna almalıymış!
"Acım zaten büyük, bir de sen gelme üzerime. Demin daha ılımlı bir Leyla vardı. Ne oldu ona?" Sizlere ömür... TÖVBE!
"Ne mi oldu? Ne mi oldu?" diyerek söylendim. "Para biz de şöhret siz de şarkısını her gün dinlemenden belliydi zaten. Nasıl fark edemedim, nasıl?" 'VİKİNG LEYLA GÖZDEN KAÇIRDI!' adlı anime karakterli neon yazılar, tabloları cilaladı!
"Şu an hiç seni çekemem Leyla." diyerek mutfaktan balkona doğru geçmişti Pelin.
"Ya, tabii... Oturmadan önce bence soğuk bir su iç sen o manilerin üzerine." Gitti, gitti, gitti. Gitti, gitti, gitti diye Adile Naşit gibi söylen dur sen şimdi Peliniko!
"Sakin olun kızlar. Olmuş ile ölmüş olana çare yok nasılsa. Ben hepimize kahve yapayım en iyisi."
"He, yap tabii yap. En yakın arkadaşlarla Allah belamızı verdi, ama hâlâ gülüyoruz kahvesi içelim balkonumuzda."
"Leyla!" diye sert sert baktı Selin.
"Ben yapayım mı Selin kahveleri?" dedi İpek birdenbire. Kasap et derdinde, koyun can derdinde!
"Hayır!" dediğim an Selin ve İpek yüzüme bakmıştı. "Son tarçınlı kahve denemenin ardından, hayata olan bakış açım değişti İpek. Sen elleme o yüzden." Bir gün hastanelik olacaktık, ama Allah bilir ne zaman?
"Bakış açında bir değişiklik oldu mu peki?" diye araya girmişti Pelin. İmkânı yok didişmeden duramazdık biz efenim! Hem de ne değişiklikler oldu bir bilsen? Göz devirme...
"Bakma sen Leyla'ya İpek. Ben yaparım kahveleri. Sen geç otur." demişti Selin.
"Bakın ne diyeceğim?" dedi İpek sandalye çekerken kendine.
Bir gözüm ona kayarken, öteki gözüm kendini yiyip bitirmekle meşgul olan zengin bebe Pelin'deydi. Züğürt Pelin! Düzeltelim...
"Film gecesi yapmaya ne dersiniz?"
"Bana uyar." dedi Selin kahve fincanlarını çıkarırken.
"Mümkün mertebe dram olmasın." dedi Pelin de sıkıntıyla. Hayatımız olmuş dram ne gerek var öyle değil mi? Doğru dedin Baytar!
"Korku filmi olsun." dediğim an İpek ürkerek baktı.
"Komedi olsun. Korku filmlerini izlemeyi sevmiyorum ben." Korkuyorum desene sen şuna Uğur böceğim?
"Yapılan araştırmalara göre korku filmi izleyerek gülen tek millet, Türk milletiymiş. Geçenlerde rast geldim bu bilgiye." dedi Selin cezveyi dikkatle karıştırırken.
"As bayrakları! As, as, as!" diyerek gaza gelmiştim birden. "E-e?"
"E-si? Korku filmi izlerken ölenlerin sayısı bin beş yüz dört iken, Türkiye'de bu sayı sıfırmış." dedi Selin bize doğru bakarak.
"Ölmek istemiyorum!" diyerek yüzünü şekilden şekle sokmuştu İpek. Henüz film başlamadı, ama birazdan korkudan ölen İpek olacaktı belli ki. Adını altın harflerle yazdırırsa hiç şaşmam...
"Ortada daha bir şey yok İpek. Bu kadar çabuk korkma." demişti Pelin. "Biz de izlemeyiz olur biter."
"Ne münasebet? Tabii ki izleyeceğiz!"
"Böyle bir şey olmayacak Leyla. İpek ne isterse onu izleriz. Kızı korkutmanın bir âlemi yok."
"Niye bir Vampir filmi izlesek akşam akşam hiç fena olmazdı Baytar Hanım. Sana da alıştırma olurdu hem. Paranı alıp vınlayan arkadaşının kanını nasıl emeceğini öğrenmiş olurdun hiç yoktan."
"Bu berbattı." dedi Pelin yüzünü ekşiterek. "İpek korku filmi izleyemiyor. Başka bir şey izleyelim. Ne bu ısrar?"
"Aman ne isterseniz açın be." dediğimde Selin'in uzattığı kahveyi aldım.
"Eline sağlık Bombacı."
"Afiyet olsun."
"Düğün Derneğe ne dersiniz?" dedi İpek hevesle.
"Başka yok mu?" dedim kahvemden keyifle bir yudum alırken.
"Çakallarla Dans?" demişti İpek daha sonra.
"Çakal çukal dolu zaten etrafımız. Aha, biri daha çakallar tarafından soyuldu." dedim Pelin'i işaret ederek. "Karşımda oturuyor."
"Hoşuna gidiyor değil mi bana sataşmak?"
"Zevk alıyorum, zevk." dedim tekrardan kahvemi yudumlarken.
"Fabrika ayarlarına dönmen iki saniye sürüyor resmen Leyla!"
"Bütün bunlar o halime hemen alışma diye."
"Alışkın olmadığımız formatın dışına çıkman ışık hızı maşallah. Aksini düşünmemiz imkânsız gibi bir şey olurdu zaten."
"Ha, şunu bileydin." diyerek göz kırptım Pelin'e.
"Çeneniz düşmeye başladı yine bakıyorum?" diye araya girmişti Selin. "Film izlemeyecekseniz yatağa gidelim. Malum, yarın erkenden ders var." Hatırlatmasa olmaz!
"Benim yok." dedi İpek sevinerek.
"Benim de öğleden sonra." diyende Pelin olmuştu.
"Peki ya sen Leyla?" diye sordu Selin.
"Cumali hocayla dersim var benim de. Saat onda."
"Film izlemekten vazgeçtim o zaman ben. Gel, uyumaya gidelim biz seninle.
"Ama oyunbozanlık yapmayın." diye çıkışmıştı İpek. "Güzel vakit geçirelim istiyorum."
"Hayatım daha sonra yapalım mı? Sabah erken kalkmamız gerekiyor."
"Tamam, siz gidin. Ben izlerim İpek ile filmi." dedi Pelin.
"Korku filmini seçseydin, şimdi hepimiz bir arada keyifli dakikalar geçiriyor olurduk Uğur böceği."
"Korku filmi ve keyifli dakikalar mı?" dedi Pelin hayretle.
"Evet, ne oldu ki?"
"Manyak olduğunu ciddi ciddi düşünmeye başlıyorum Leyla." dedi Pelin yüzüme hayretle bakarken. "Korku filmi izlerken zevk alan bir seni tanıyorum şu an."
"Ne kadar şanslı olduğunu görüyorsun değil mi Baytar Hanım?"
"Ya, ya ne demezsin Leyla Hanımcım. Hadi, hadi iyi geceler size."
"İyi geceler." dedi Selin mutfaktan çıkarken.
"Sahiden iyi mi geceler?" dedim Selin'i takip ederek, kızları ardımda bırakırken. |
0% |