@mahinehar
|
BÖLÜM 9: ÇALAR SAAT VAKASI
Tik-tak.
Tik-tak.
Tik-tak.
Zır, zır, zır, zır... Çalar saat: 07:00'ı gösterir ve benim katil olma seanslarıma sıra gelmiştir millet! Kulağımı tartaklayan bu zırıltılı zil sesi yüzünden böyle uyanmak zorunda mıydım ben? Amele sümüğü gibi yere yapışmam kaderimde tekrarlanması gereken tokat sahneleri gibiydi. Çıldırmamak mümkün değil!
"Ulan Selin, bittim kızım sen!" dediğimde vücudumu saran yorgandan kurtulmam için epey bir uğraş vererek sersemleşmiş bir şekilde etrafıma bakmıştım. Deli danalar gibi ümüğünü sıkmak istediğim Bombacıyı aramıştı gözlerim. Neden her seferinde alarmdan önce erken uyanıp, tekrardan o lanet alarmını kapatmazsın ki!
Yerden kalkıp karşımda duran aynadan kendimi görene kadar her şeyin biraz daha sakin ilerlemesini dilemiştim, oysa ben. Bu da neyin nesiydi şimdi? Saçım başım dağılmış bir halde veryansın ederek çığlığımı bastığımda, kendime bakmaktan bir hayli korkmuştum. "Bu ben miyim cidden? Millet beni görse korkup kaçar be! Bu ne hâl Leyla?" diye parmaklarımı saçlarıma dolayıp tarak niyetine kullanmaya başladım. Odamın kapısı gürültü ile açıldığında olduğum yerden sıçrayarak, sağ ayağımı yarı yarıya havaya doğru kaldırıp savunma moduna geçerken, ellerimi yumruk yapmıştım odama dalan kişiye doğru.
"Ne? Ne oldu?" dedi İpek korkuyla. "Neden çığlık attın Leyla?"
"Odamda bir yabancı var!" dediğimde kuşkuyla ortalığı süzmüştü İpek.
"Hani nerede?" dedi Pelin odama girip esnerken. "Sabah sabah bu ne gürültü?"
"Ben kimseyi göremiyorum Leyla?" dedi İpek.
"İyice bak, tam karşında duruyor."
"Ne?" dedi tam olarak anlamakta güçlük çeken Uğur böceği.
"Kendinden söz ediyor bu manyak İpek." Bingo seni çatlak!
"Neden yabancı dedin kendine? Ben hiçbir şey anlamadım." Bana bakınca ne görüyordu acaba? Çok merak ediyorum...
"Şu halimi görmüyor musun cidden?"
"Ne varmış halinde? Her zamanki gibi fıstık gibisin."
Aynaya yeniden bakıp İpek'in iltifatı çerçevesinde kendime alıcı gözüyle bakmıştım. "Mahmut Tuncer'e benziyorum bence şu an. Sen beni kardeşim Şahika ile karıştırmış olabilir misin İpek?"
"Leyla haklı İpek." dedi Pelin bana doğru bakarak. "Her zaman iki kardeşten biri Pelinsu, diğeri ise Mahmut abidir." Dinime küfreden Müslüman olsa bari!
"Ne alakası var ya? Leyla da çok güzel bir kız. Sadece kendine bakmıyor o kadar." Kendine bakmıyor kısmını geri alabilir miyiz lütfen?
"Ben kendime bakıyorum zaten." 'YALANCI LEYLA!' adlı bulutlu anime karakterli neon yazılar gururla sunar!
"Bakım dediysem, böyle bir bakım değil Leyla." dedi İpek gülümseyerek.
"Eşofman giyip şapka takmak bakım mı sana göre Leyla?" diye araya girmişti yeniden Pelin de alayla. Başka ne oluyor ki Baytar bozuntusu? Ben anlamam manikürden pedikürden!
"Rahat giyinmek moda bir kere." 'SALLADI, AMA TUTMADI!' adlı neon yazılar yükselişte. Sağ olun ya!
"Moda olduğunu kim söyledi? Krolar gibisin öyle giyindiğinde haberin var mı?" KRO MU?
"Gazetelere düşmedim henüz. Nereden haberim olsun?" Göz devirme...
"Başladık yine. Ben odama geri dönüyorum İpek." dedi Pelin kapı pervasızı tutmayı bırakıp giderken. Birden arkasına dönüp, "Bir daha gürültü çıkarma. Bu saçmalıklara maruz kalmak zorunda değilim."
"Dün niye sesin çıkmıyordu bina inlerken Baytar Hanım? Anca bana çene çal sen zaten!" dediğimde aynaya bakmaya devam etmiştim. Yüzümü şekilden şekle sokup kendimle uğraşmayı bıraktığımda, baktım ki umutsuz vakayım, direkt yatağa oturmuştum hüsranla.
"İstersen uyumaya devam et." dedi İpek sakince. "Nasıl olsa dersin saat onda."
"Ne uyuması ya? Sadece Selin'i kıtır kıtır doğrama isteğim var şu an o kadar."
"Nedenmiş o?"
Çalar saati işaret ederek, "Alarmdan önce uyanıp kapatmadığı için tabii ki." dedim sinirle. "Neyse, ben en iyisi bir duş alayım."
"Nasıl istersen. Ben de spora gidiyorum." dedi İpek ardına dönerken. Ne dedi ne dedi? Spor mu yapacak çeyrek milyarderim? NE SPORU BU DURDUK YERDE?
"Bir dakika, bir dakika." dediğimde ayağa fırlamıştım bir ok gibi. "Sen ve spor yapmak? Doğru mu duydum ben az önce İpek'im, böceğim?"
"Evet, doğru duydun agresif belam."
"Lan sen spor yapmazsın ki hiç. Sabah sabah neyin sporu bu? Nereden esti?"
"Şey, söylerim; ama kızma." dedi İpek ürkerek baktığında. Lütfen düşündüğüm şey olmasın. LÜTFEN!
"Yok ya, ne kızması? Sen söyle..." Kızgın damarlar, yoldan çıkan nabızlar ve kayıt!
"Doruk davet etti." dedi bir çırpıda. Yedim ulan seni Eros Doruk!
"Başka kimse geliyor mu spora?"
"Hayır, ben ve Doruk olacağız."
"Ben de geliyorum."
"Anlamadım?" Seni yalnız bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun küçük hanım! Ateş ile Barut yan yana gelmemeli!
"Anlamayacak bir şey yok. Spor yaptığım bir şey sonuçta. Senin kadar yabancısı değilim."
"Takıldığını var sayıyorum şu an tatlı belam." dedi İpek inanmadan.
"Kaset miyim takılayım kız? Bekle biraz kapıda. Üzerimi değiştirip hemen geliyorum."
"Tamam." diyebilmişti İpek odamdan çıkarken.
Çok geçmeden üzerimi değişip odadan çıktığımda, Pelin de hazırlanmış çıkmak üzereydi. Hayret!
"O-o, Pelin Hanım. Sizi sahalarda görmeyi neye borçluyuz?"
"Çığlığına olabilir mi?" dedi makyajını kontrol ederken. "Bir işim var, onu halletmek için çıkacağım."
"Sebebi Selin'in kurmuş olduğu aptal çalar saat alarmı. Sese korkuyla uyanıp aynadan kendime bakmış olmasaydım çığlıkta atmazdım." dedim cevap verirken. "Ne işin varmış bu saatte?"
"Bu seni hiç alakadar etmez. Ben sana soruyor muyum nereye gidiyorsun diye?" Ukala zilli!
"İpek ile spora gidiyoruz."
"Seni anladım da İpek ne alaka?"
"Hani sormazdın bir şey?"
"Senle ilgili bir şeyi sormadım farkındaysan? İpek'i soruyorum." Vıdı vıdı vıdı!
"Erkek koğuşundan masum ayakları yapan Hacker Doruk, spor yapmaya davet etmiş İpek'i."
"Şimdi sen ne alaka? Çocuk İpek'i çağırmış." Bir dediği bir dediğini tutmayan kulüplerin daimî üyesi Pelin Aktürk var karşınızda arkadaşlar...
"Bu sefer benle alakalı bir soruya cevap vermemi istiyorsun. Gördün mü?"
"Aman, neyse ne. Bu topuzla bir yere çıkmayı düşünme de ne yaparsan yap."
"Sebep?"
"Cidden bir sebep mi arıyorsun Leyla?"
"Konu ne tam olarak?" dedi İpek mutfaktan çıkarken.
"Leyla'nın kaynana topuzu." dedi Pelin gülerek. Kaynana topuzu mu? Ne alaka ya ne alaka?
Alt tarafı saçlarımı kalem ile toplamıştım çabucak. "Dünyadaki bütün kuaförler bir araya gelse, şu yaptığım topuzu asla yapamaz Pelin!"
"Haklısın. Kimse bu felaket topuzu asla yapmak istemezdi." dedi kapıya doğru yaslanırken.
"Çok hoş duruyor aslında. Ben hiçbir zaman kalem ile saçlarımı toplayıp tutturamadım bir türlü." dedi İpek dikkatle bakarken. Mütevazım benim.
"Hiç mi?" dedik Pelin'le aynı anda.
"Hiç..." Umutsuz vakalardan biri de burada işte! Adı: İpek Acar.
"Zor bir şey değil." dedi Pelin.
"Daha önce hiç yaptın mı?"
"Eminim yapmıştır. Dünyada bunu yapmayan kız yoktur." İpek hariç!
"Yaptım tabii ki, ama zamanında." Ben sizin gibi genç iken diye başla istersen cümlenin devamına Baytar bozuntusu!
"Neyse, hadi İpek, çıkalım."
"Tamam."
Hep birlikte aşağı inip kapıya çıkmıştık. Pelin aşağıya doğru hızla yürüyüp gözden kaybolmuştu. Ben ve İpek ise davet edip ortalıkta görünmeyen Doruk'u bekliyorduk. Allah bilir nerede?
Cama çıkıp bizi gören Serpil abla seslendi. "Hayırdır kızlar sabah sabah?"
Kafamızı kaldırıp üçüncü kattan bize bakan Serpil'e, "Asıl sana hayırdır abla? Sabah sabah ne işin var camda? Mesai yapmaya mı karar verdin yoksa?" dediğimde İpek gülmüştü.
"Deli deli konuşma kız. Camları sileceğim. Siz nereye bakayım?" Sormasa ölecek!
"Öğrenciyiz biz öğrenci. Erken kalkmak ruhumuzda var." dedim kendim bile inanmakta zorlanırken. "Spora..."
"Ah, ah. Ne kadar şanslısınız. Hayat size güzel kızlar." Bize mi güzel? Yanlış teşhisin daniskasıydı bu resmen!
"Şanslı olduğundan habersiz olan bir tek ben değilimdir umarım? Şans denilen şeyi ben küçükken bedava çıkar diye aldığım cips paketlerinde harcadım da çünkü." GÖZ DEVİRME!
"İlahi sen Leyla. Neyse ben sizi tutmayayım. Gidip sporunuzu yapın. Çayım ocakta kaldı ona bakayım ben de. Güle güle." Gitme yahu. Sen de eşlik et bize. Lokum gibi yanakların var malum...
"Güle güle." demişti İpekte gülerken.
"Niye sırıtıyorsun Uğur böceği?"
"Çünkü beni hep güldürüyorsun da ondan Leyla." dedi gülmeye devam ederken.
"Çok bekletmedim umarım?" diye seslenmişti Doruk.
Arkamıza döndüğümüzde yanında Yaman denilen çocukta vardı. "Bekletmek ne kelime ağaç olduk. Birazdan meyve vermeye başlarız." dedim ters ters bakarak.
"Yine formundasın bakıyorum Leyla? Sende mi spora geliyorsun?"
"Bu kıyafetlerle düğün salonuna gitmemi beklemiyorsundur herhalde?"
"Şaka yapıyordum."
Doruk'a doğru eğilip, "Biliyor musun? Şakalardan nefret ederim." diyerek tısladım.
"Öğrenmiş olduk." dedi Yaman'a bakarak. "Hadi gidelim o zaman." Ne yani? Yaman da mı bizimle spor yapmaya geliyordu?
Hep birlikte büyük parka doğru ilerlemiştik. Postacı yürüyüşü yaparak tempo tutan Doruk bize doğru dönüp, "Hazır mısınız kızlar?" dedi neşeyle. Sen İpek'e dua et mikrop şey, yoksa ne işim var seninle burada? SPORDA!
"Evet." dedi İpek onunla birlikte tempo tutarak. Ben birazdan seni görürüm Uğur böceği!
Yaklaşık yarım saat boyunca postacı yürüyüşünü koşuya doğru çevirdiğimizde bi' on beş dakika daha devam etmiştik böylece. İpek nefes nefese kaldığında ona doğru bakıp, "Daha yeni ısındık. Bu kadar çabuk mu yoruldun?" dedim rahatça koşarak.
"Dermanım kalmadı." dedi nefes nefese koşmaya çalışırken.
"Biraz duralım mı?"
"Çok iyi olur." dedi İpek koşmayı bıraktığında. Bizi gören Doruk yanımıza elinde tuttuğu iki tane su şişesi ile gelirken, Yaman kaldığı yerden devam etmişti koşmaya.
"İyi misin, İpek?"
"Evet, iyiyim. Sadece birazcık yoruldum."
"Al, biraz su iç." dedi elindeki açılmamış su şişesini uzatırken.
Suyu kaptığım gibi açarak içmiştim. "Berhudar ol." dedim Doruk'un bozuk bakışları arasından. O da hemen diğer bir su şişesini vermişti İpek'in yanına otururken. Kalk la oradan hemen!
"Daha yeni taşındınız, ama nereden geliyor bitmek tükenmez bilmeyen bu enerjiniz Doruk?" diye sormuştum şak diye. 'VİKİNG LEYLA YİNE İŞ BAŞINDA!' adlı neon yazılı tabelalar yeniden sahalarda! Thank you canlar.
"Güçlü bir erkeğim ben." dedi kaslarını gösterip sırıtırken. "Çabuk yorulmam yani." Arizona kertenkelesi dişisini etkilemek için atakta sayın seyirciler!
"Buradan bakınca çok cılız bir erkeğe benziyorsun. Rüzgârlı havalarda sokağa falan çıkma sakın."
"Neden?"
"Rüzgâr uçurur seni uzaklara doğru da ondan." Merak etme Fettah'ım, ablan kaybetmene asla izin vermez!
"Şakacı olduğunu daha önce söylemiş miydim?" dedi İpek ile konuşmak için konuyu değiştirmeye çalışan Doruk. Başın sıkıştığında bundan başka bir şey diyemiyorsun zaten Hacker Eros!
Kollarımı yana doğru açıp esnemek isterken, birdenbire ardımda bir elin bana doğru uzandığını hissettiğimde, refleksle arkamda beliren kişinin kolundan tutup sert bir şekilde yere sermiştim onu. Ne olduğunu anlamayan Doruk ve İpek korkuyla ayağa kalkmışlardı.
"Kimsin sen!" dediğimde yerde acı çeken Yaman'ı görmem bir olmuştu.
"Deli misin kızım sen! Ne yaptığını sanıyorsun?"
"Asıl sen arkamda sinsi sinsi yaklaşıp ne yaptığını sanıyordun?"
"Böcek vardı sırtında. Onu almaya çalıştım korkarsın diye." dedi yerden Doruk'un yardımıyla kalkmaya çalışırken.
"Ne! Böcek mi?" diye direkt elimi sırtıma doğru uzatmaya çalıştım. İpek de yanıma gelip sırtıma bakmıştı hızla.
"Bir şey yok." dedi Yaman'a bakarak.
"Yokmuş işte." diye hiddetle baktım ben de Yaman'ın yüzüne.
"Yalan söyler gibi bir halim mi var?" dedi üzerini elleriyle silkelerken. "Sen de nasıl bir güç var öyle? Canımı okudun iki dakikada!" dedi yüzü ekşirken. Bu daha ne ki? Bulaşmaya devam edersen olacaklardan ben sorumlu değilim!
"Çok havalıydı cidden." dedi Doruk arkadaşı Yaman'a aldırmadan. "Yaptığın bir spor var mı?"
"Taekwondo." dedim Doruk'a bakmayıp Yaman'a dikkat ederken.
"Bence sallıyor." dedi Yaman yüzüme bakmadan kendiyle ilgilenirken.
Seri bir şekilde aniden sağ ayağımı havalandırıp Yaman'ın yüzüne doğru kaldırdım. Doruk, bu ani hareketim ile geri çekilirken, Yaman yüzünde dehşet bir ifade ile heykel gibi dikilmişti. "Ayak Sistemi ile Yumruk metodunun zamanla bir araya getirilerek Taekwondo'nun ortaya çıkışına merhaba demeye ne dersin?" dedim alayla bükülmeyen bir demir gibi durmaya devam ettiğimde. "Şimdi inandırıcı geldi mi sana?"
Yaman, "Evet, elbette." dedi şaşkın dolu bir sesle.
"Vay, canına! Harikasın Leyla." dedi Doruk heyecanla.
"Aynı zamanda Kick Boks da yapıyor Leyla." dedi İpek ise beni överken. "Dövüş sanatlarına büyük bir ilgisi var."
"Bu harika. Ona olan saygım daha da arttı şimdi." Yağcı Eros!
"Dinlenmen bittiyse, koşmaya kaldığımız yerden devam edelim mi İpek?" dedim Doruk'un ilgisini bırakıp Yaman'a bakmadan.
"Bu kadar yeterli. Koşabiliriz yeniden." dediğinde İpek, arkama bakmadan sporuma kaldığım yerden devam etmiştim.
|
0% |