Yeni Üyelik
22.
Bölüm

21. BÖLÜM

@mahinehar

BÖLÜM 21: AŞKIN VAHİM RÜYASI

 

“Yüreğim acınla örselendi. Gel sarıl gönlüme, üstün başın buram buram acım koksun.”

 

 

Hümeyra, kalbinin derinliklerinde hissettiği mutluluğu tek başına elzemleyerek iktidarını sağlıyordu. Minik yüreği aşk denilen kanserli hastalığa çoktan kapılmış, iyileşmek için çaba gösteriyordu. Derdinin dermanı, yüreğinin duası olacak kişi Kayahan'dan başkası değildi şüphesiz. Girmiş olduğu çıkmazda dengesiz düştüğü için ne yapacağını bilemez bir hâldeydi genç kız. Sadece ona karşı bir ilgisi oluşmuştu gönlünde. O öfkeli, cesur, babayiğit kız gitmiş, yerine, 'Aşk insanı aptallaştırır.' deyimine parmak bastırtacak birini getirtmişti sanki. Yüzünün aldığı şekiller, iki dostunu bir hayli şaşırtırken ne ara bu kadar çabuk tutulduğunu, aşk yolunda sırılsıklam bir hale geldiğine hiçbir şekilde anlam veremiyorlardı.

 

İlerleyen dakikalar, geceyi kapıya dayatınca yorgun düşmüş gözler mağlup oluyordu efsunkâr beldeye. Hümeyra, mırıldanarak olduğu yerde uykuya dalmıştı. Melis ve Asi mavi renkli pufun üzerinde oturmuş, fısır fısır konuşuyorlardı.

 

"Sahiden kaybettik mi, Hümoyu?" dedi keyifsiz bir şekilde elini çenesinin üzerine koyan Asi.

 

"Hiç var mıydı ki kaybedelim bu deliyi?"

 

"Of, Melis... Kâbus görmüş gibi hissediyorum ben şu an."

 

"Hayatın acımasız kâbusu bize bahşedilen bu manyak kızım. En büyük kâbus olarak karşımızda duruyor, baksana." dediğinde işaret parmağını Hümeyra'nın üzerinde gezdirmişti Melis.

 

"Peki, Kayahan âşık mıdır sence?" diye şüpheyle sormuştu Asi. Açıkçası karşı tarafın ne düşündüğü pek umurunda değildi. Onun korkusu ve paniği, Oburunun hiçbir şekilde üzülmemesiydi. Tamam, o çocukta bir şeyler hissediyorsa Hümeyra'ya karşı, yine de güzel olabilirdi; fakat Asi, Hümeyra'yı ilk kez bu halde gördüğü için hâlâ şoktan kurtulamamıştı maalesef.

 

"Bilmiyorum. Bildiğim tek şey, bu delinin kör kütük bir şekilde âşık olduğu Asi."

 

"Hâlâ anlamış değilim. Nereden baksan, anlamak falanda istemiyorum ben açıkçası."

 

"Neyi anlamıyorsun kız? Karşımızda duran kişi kanatlanıp uçmuş. Yemekleri haddinden daha fazla yiyor, abur cuburları da durmadan istiyor. Kaybettik Hümoyu biz, kaybettik. Gitti, bu sefer kesin gitti." dedi Melis, gülerek dalga geçtiğinde.

 

"Ya, Allah'ım. Öyle söylemesene Melis." diyerek arkadaşının omzuna hafifçe vurmuştu genç kız.

 

"Niye söylemeyeyim ki? Koy kafanı yastığına, yat güzelce kızım. Yarın ola hayrola, hadi."

 

İtiraz dolu sesiyle, "Uyku tutmaz beni şimdi." dedi bakışlarını tavana doğru diken Asi.

 

"Valla ben zıbarıp yatarım. Uykusuzluk bana iyi gelmiyor. Hadi iyi geceler." diyen arkadaşı başını çoktan yastığına koymuştu.

 

"İyi geceler." demişti genç kızda çaresizce gözlerini yavaşça yumarak uyumaya çalıştığında.

 

 

 

•*•*•*•*•

 

Hümeyra, şarkıyı mırıldanırken tuhaf sesler duyan Asi, arkadaşı Melis'e doğru dönerek, "Sen de duydun mu?" diye sordu.

 

"Neyi?"

 

"Bir ses geliyor."

 

"Bu deli susarsa eğer, o sesin nereden geldiğini duyabiliriz."

 

Cama atılan taşların tıkırtısı giderek artınca, Asi yaklaşıp tül perdeyi aralayarak etrafa bakındı. Karşısında Kayahan'ı gülümserken görür görmez elini ağzına doğru yapıştırarak, dehşetle dostu Melis'e dönmüştü.

 

"Eyvah, bittik biz!" dedi cama doğru bakmaya devam ettiğinde genç kız.

 

"Ne oldu, Asi?"

 

"Kayahan gelmiş. Nereden biliyor evimi? Onu geçtim, odamı nereden biliyor da cama taş atabiliyor? Neden burada bu çocuk Melis?" dediğinde Kayahan'ın geldiğini duyan Hümeyra, yerinden adeta bir ok gibi fırlamıştı.

 

"Ne? Sevdiğim mi gelmiş? Hani, nerede?" diye sormuştu heyecanla cama doğru ilerlerken.

 

"Belli oldu. Bu manyak çağırmış Asi." dedi sinirle Melis. "Gebertirim bunu ben! İyice manyadı." diyerek Hümeyra'ya doğru atılmıştı hızla genç kız.

 

"Yapma dur! Önce şu çocuktan nasıl kurtulacağız, onu düşünelim." dedi Melis'in kolundan tutarak gitmesini engelleyen Asi.

 

Hep birlikte camdan aşağı doğru baktıklarında, stresten tırnaklarını kemirmeye başlamıştı ikili. Hümeyra olduğu yerde el sallıyor, gülücükler saçıyordu etrafına. Hümeyra'ya bakan Asi ve Melis ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Genç kız korkuyla evdekileri düşündüğünde endişeyle dudaklarını araladı.

 

"Babam görürse ne deriz? Hele bir de dışarıda birinin gördüğünü düşünsene Melis? Bu sefer kesin bittik biz!" dedi gittikçe evhamlanan Asi.

 

"Tamam, sakin ol. Ben şimdi halledeceğim Asi." dedi Melis düşünmek için beynini zorlarken.

 

Kayahan, yere doğru eğilerek eline aldığı çakmağı aniden ateşledi. Ne yaptığına bakan Asi ve Melis şaşkınlıkla genç adamı oldukları yerden izlemişlerdi.

 

"Ne yapıyor ya bu?" diye sordu merakla Melis.

 

"Ay ne bileyim!"

 

Kayahan'ın çakmakla yaktığı yer alev alınca, yerde beliren alevli harflerde birdenbire, 'Hümeyra'm, seni çok seviyorum.' yazısı belirmişti.

 

"Allah'ım, sokağı, evi ateşe verecek bu manyak!" dedi sinirlenen genç kız.

 

"Asi koş." dedi aceleyle bağıran Melis.

 

"Nereye, ne oldu?"

 

"Daha ne olsun lan? Alev aldı her yer! Bir kova su doldur, bana getir koş."

 

Asi, hızlıca banyoya doğru giderek Melis'in dediğini yapmış, elinde su dolu kovayla pencerenin önüne çabucak geri gelmişti.

 

"Açılın..." dedi Melis, eline aldığı su dolu kovayı camdan aşağı doğru Kayahan'ın üzerine boşaltırken.

 

Sırılsıklam olan Kayahan, "Bu ateş içimi sarmış, sönmez asla!" dediğinde avazı çıktığı kadar bağırmıştı.

 

Melis, genç adamın gür çıkan sesine tepkiyle kızarak, "Höst lan! Kış, kış..." dedi elleriyle seri bir şekilde haydut kovar gibi işaret yaparken.

 

Hümeyra olan bitene bakarak, "Aşkıma engel olmayın." diyerek söylenmişti buhranla.

 

"Başlatma aşkından, gir içeri!" dedi öfkeyle yan camdan bakmaya devam eden Melis. "Asi, al şunu içeriye ve derhal perdeyi kapat!"

 

Olduğu yerde bağıran Kayahan, "Aşkın aldı benden beni. Bana seni gerek seni Hümeyra'm." dediği an Melis, "Ben şimdi sana gösteririm." diyerek eline aldığı süs saksılarını, hızla genç adamın üzerine doğru fırlatmaya başlamıştı. Kayahan, hızla atılan saksılardan sıyrılarak işi, aceleyle kaçmakta bulmuştu.

 

 

•*•*•*•*•

 

 

Sabah olmuştu. Güneş, bütün heybetiyle doğarken bu güzel saklı kente, kuşlar cıvıltısıyla etrafı şenlendiriyordu. Hümeyra uykusundan kalkmış, gerinerek camdan dışarıya doğru bakıyordu. Melis'te hemen hemen yeni uyanmış, kendine gelmeye çalıyordu. Asi, uykusunda sayıklamaya başladığında Hümeyra'nın dikkatini olduğu gibi çekerken, beraberinde Melis'in de dikkatini çekmişti.

 

"Atma, gitti güzelim çiçeklerim. Melis, ne olursun atma." dedi uykusunda panikle sayıklayan genç kız.

 

Asi' ye bakarak gözlerini ovuşturan Melis, "Neyi atıyorum, ne diyor bu?" diye sormuştu arkadaşına doğru anlamayarak baktığında.

 

"Rüya görüyor olmalı." diyerek kestirip atmıştı Hümeyra.

 

Asi tekrardan, "Gitti mi Kayahan, gitti mi Melis?" dediğinde, genç kız aniden gözlerini kocaman açmıştı.

 

"Ne diyor lan bu? Kayahan ne alaka?" demişti ayaklanırken.

 

"Sayende kafayı yedi Asi. Kına yakarsın artık bir tarafına Hümo." demişti Melis, ters ters bakarak kalkmaya çalıştığında.

 

"Ne yaptım ki ben?"

 

"Daha ne olsun? Kalas'a âşık oldun. Kızda duyar duymaz şok oldu. Kâbusu oldunuz be. Rüyaların da bile sizi görmeye başladı. Al, bu da kanıtı..."

 

"Tüküreyim böyle aşka! Uyandır çabuk Asi' yi."

 

"Kendin uyandır. Hiç uğraşamam sizinle." diyerek kestirip atan bu seferde Melis olmuştu.

 

"İyi, iş başa düştü." dediğinde yatağa doğru ilerlemişti Hümeyra. "Asi, kalk." dedi genç kızı omuzlarından tutup sertçe sarsarken.

 

"Gitmemiş mi? Sopam nerede, sopam?" dedi hâlâ sayıklayan Asi' ye bakarak ellerini havaya kaldıran Hümeyra.

 

"Asi, kalk dedim sana, uyan çabuk!"

 

Uykusundan fırlayarak uyanan Asi, karşısında Hümeyra'yı görünce, "Seni öldüreceğim." diyerek boğazına sarılmıştı kendini kaybettiğinde.

 

"Ne oluyor lan? Bırak beni! Melo, yardım et." diyerek güçlükle konuşmuş, yardım dilemişti genç kız.

 

"Bana kalmadan işini bitiriyor işte. Süper! Asi, az daha ümüğünü sık." dedi oldukça keyif alan Melis.

 

"Kalleş!" diyen Hümeyra, arkadaşı Asi' ye doğru bakmıştı hiddetle. "Bırak beni, yoksa fena yaparım seni lan." dediğinde kendine bir an gelen Asi, boğmak istediği arkadaşını bırakmış, elini başına doğru götürerek etrafına bakmıştı.

 

"Ben ne yaşadım be az önce öyle?" diyerek dağılan saçlarını çekiştirmiş, etrafına sakince bakmıştı. "Kâbusum oldunuz! O nasıl bir rüyaydı öyle? Aksakallı dede gelse, o kadar korkmazdım." dedi alnını korkuyla ovuşturmaya çalıştığında.

 

Kendini toparlayan Hümeyra, derin bir nefes aldı. "Boğazıma yapışacak kadar ne gördün?" diye sormuştu şiddetli bir şekilde öksürdüğünde.

 

Asi yerinden kalkarak banyoya doğru ilerledi. "Elimi yüzümü yıkasam iyi olacak. Anca öyle kendime gelebilirim ben." demişti banyoya kapısından geçip gözden kaybolduğunda.

 

"Kime diyorum, alo?" diyerek ardından bağıran Hümeyra, su içmek için masanın üzerinde duran bardağa uzanmıştı.

 

"Sağır mı var kızım? Ne bağırıyorsun?" dedi arkadaşına yastık fırlatan Melis.

 

"Sen de kalk uykucu, bir an önce kendine gel. Yeni dükkânın için daha gezeceğimiz çok yer var." demişti kalktığı yere geri oturan Hümeyra.

 

Elinde havlu ile banyodan gelen Asi' yi gören Melis, "Az daha gırtlağını sıksaydın ya şu Oburun. Ne diye işi yarıda bırakıyorsun Asi?" diyerek hayıflanmıştı.

 

"Anlık oldu. Az kalsın elimde kalıyordu yeminle."

 

"Beni öldürmeye ikinizde çok meraklısınız bakıyorum? Nasıl bir rüya gördün, anlat hadi. Bizi de daha fazla çatlatma." dedi merakla bakan Hümeyra.

 

Asi, olan biteni tek tek anlattığında Melis'in gözlerinden kahkaha atmaktan dolayı yaşlar akmıştı. Hümeyra sinirli bir şekilde bakınırken de söyleniyordu.

 

"Biri rüyasında beni boğazlıyor, öteki gerçekten boğazıma yapışıyor. Gülme dedim sana Melis!"

 

"Kovayla su atma işi baya hoşuma gitti. Saksılar da çabası kızım." dedi Melis gülmeye devam ettiğinde.

 

"Bak, hâlâ! Gülme diyorum lan sana, gülme! Senin de göreceğin rüyaya ben Asi." dedi arkadaşının sözünü kesen Hümeyra.

 

"Ne var Obur bozuntusu? Zaten senin yüzünden az kalsın yüreğime iniyordu. Bir de kalkmış bana mı kızıyorsun sen? Ne ara ilerledi? Hem o da sana âşık mı? Dökül çabuk?" dedi hiç nefes almadan konuşan Asi.

 

"Yavaş gel lan, yavaş. Yok, öyle bir şey! Yani bilmiyorum. Kayahan bana karşı ne hissediyor, cidden hiçbir fikrim yok. Ben sadece ondan hoşlanıyorum o kadar."

 

"Allah'ım, biz nerelere gidelim? Hümeyra'nın kafasını nerelere vuralım? Platonik aşk mı şimdi seninki?" dedi zılgıt çekerken Asi. Melis gülerken, Hümeyra hızla araya girmişti.

 

"Oha be, oha. Evi ayağa kaldır istersen? Bu nasıl ağıt yakma şekli?"

 

"Takıldım sana ben, kızma Oburiks."

 

"Fazla abartmayın isterseniz. Ben hâlâ aynı Hümeyra'yım tamam mı? Değişen bir şey de yok üstelik. Bu konu, burada kapanmıştır! İkinizde bir şey duymadınız. Yok, aşk meşk." dedi ellerini birbirine çarparak odadan çıkan genç kız. Melis ve Asi giden arkadaşının ardından öylece baka kalmışlardı.

 

"Sinirlendi işte. İyi olmadı bu Melis." demişti kapıya bakan Asi.

 

"Aptal âşık, tirip atıyor kendince. Tiribine ekmek banarım ben onun, haberi yok." demişti ardından baka kalan Melis'te.

 

"Bence onu sinirlendirmemeliyiz."

 

"Bir şeycik olmaz. Hâdi gel, biz de aşağıya inelim. Bizim derbeder daha fazla çemkirmesin."

 

"Olur."

 

 

 

•*•*•*•*•

 

 

"Zeliha, kızım, ağabeyin Ömer nerede?" diye seslenmişti Hafize Hanım, merdivenlere doğru bakarken.

 

"Gelir birazdan anne, seslendim ben." dedi genç kız mutfağa doğru aceleyle girdiğinde.

 

"Geldim, geldim." diyerek annesine yürüyen Ömer, iyi görünüyordu. "Günaydın Hafize Sultan." demişti neşeyle.

 

"Günaydın oğlum." diyen yaşlı kadın, aynı şekilde neşeyle oğluna bakmıştı. "Bakıyorum, yine hazırlamışsın oğul. Nereye böyle?"

 

Genç adam bir eliyle annesinin omuzlarını hafifçe sıkmıştı. "Kayahan birazdan gelecek. Birlikte gezmeye çıkacağız anne." dedi.

 

"Gezin tabi oğlum-" diyemeden sözünü tamamlayamayan Hafize Hanım, Kayahan'ın gelişiyle durmuştu.

 

"Günaydın Hafize teyze." dedi genç adam Hafize Hanımın elini öpmek için yanına doğru yaklaştığında. Ömer de gelen arkadaşına doğru samimi bir şekilde gülerek sarılmıştı.

 

Neşeyle iki gence bakan Hafize Hanım, "Nasılsın evladım?" diye sormuştu yüzüne geniş çaplı bir tebessüm yayarken.

 

"İyiyim teyzecim. Sen nasılsın?"

 

"Ben de iyiyim evladım. Gezmeden bir kahvaltı yapsaydınız bari. Olmaz mı?"

 

"Ömer ile dışarıda yapmayı planlamıştık aslında. Yine de sağ olun."

 

"Ne demek evladım, en azından bir çay içseydin." dedi mutfakta olan kızı Zeliha'ya seslenen yaşlı kadın.

 

"Gerçekten gerek yok. Teşekkür ederim." demişti mütevazı bir şekilde Kayahan. Zeliha'nın mutfaktan çıktığını gören genç adam, "Zahmet etme kardeşim. Hadi, gitmiyor muyuz Ömer?" diyerek dostuna bakmıştı beklentiyle Kayahan.

 

Gülümseyerek karşılık veren Ömer, "Gidelim." dediğinde iki genç, birlikte konağın çıkışına doğru keyifle konuşarak ilerlemişlerdi.

Loading...
0%