Yeni Üyelik
36.
Bölüm

35. BÖLÜM

@mahinehar

 

BÖLÜM 35: ÖZGÜR BIRAK

 

 

“Kâğıttan olma dostlukları ve aşkları ateşe verdim!”

 

 

Kayahan ve Ömer, bu güzel tablo karşısında gülümsediler. Melis, her ikisini fark ettiğinde geldiklerini belli etmek adına boğazını temizledi. Dikkatleri kapı yönüne çevrilen iki genç kız, sakince yerlerine oturmuştu. Hümeyra, sevdiği adamı görünce sanki yeniden dünyaya gelmiş gibi kıpır kıpırdı yüreği ve bedeni. Kayahan ona doğru yaklaşarak yavaşça önünde eğilmişti. Arkasına döndüğünde onu şaşkınlıkla izleyen gençlerden bir ricada bulunmuştu.

 

"Diyorum ki, acaba bizi biraz yalnız mı bıraksanız?" dediğinde Melis, Asi ve Ömer telaşla akıllarına gelmeyen şeyle aniden odadan çıkmak için hamle yapmışlardı. Bu hallerine gülen Hümeyra daha da kıkırdadı.

 

Sevdiğinin gözlerine merhametle bakan Kayahan, "İyisin değil mi?" diye sordu şefkatle bakmaya devam ettiğinde.

 

Hümeyra sevdiği adamı bekletmeden cevap vermişti. "Evet, iyiyim."

 

Kayahan, "Seni o hâlde görünce dünyam başıma yıkıldı Hümeyra. Sana bir şey olsaydı ben ne yapardım? Nasıl yaşardım?" dedi bakışlarını bir an olsun kaçırmadan.

 

"Şşşt, bana bir şey olduğu yok. Yaşayacağım çok şey var daha. Hem, sen beni niye bu kadar düşünüyorsun ki?" dediğinde Kayahan tuhaf bir şekilde yüzüne doğru bakmıştı genç kızın.

 

"Düşünemez miyim? Sen benim sevdiğim kadınsın Hümeyra." dediğinde genç kızın nutku tutulmuştu sanki.

 

"Hı?" diye mırıldanmıştı şaşkınlıkla afallarken. Bu kelimeden sonra yutkunmakta oldukça zorlanmıştı.

 

"Şaşırma. Bunu sen de iyi biliyordun."

 

"Ne? Benim bildiğim hiçbir şey yok." dediğinde Kayahan aceleci bir yapıya sahip olduğu için direkt konuya girmeyi seçmişti.

 

"Bak, ben hayatımda daha önce hiç böyle hissetmedim." dedi Hümeyra'ya doğru sevgiyle baktığında.

 

"Nasıl?" diye sormuştu onu kıvrandırmak istediği her hâlinden belli olan genç kız da.

 

"Aşka esir olmuş bir şekilde böyle bir duygu yoğunluğu yaşamadım yani. Her neyse, ben afili sözler etmeyi bilmem küçük hanım. Bir kızla nasıl konuşulur, onu da bilmem. Ama şu yüreğimin senin için attığına dair yemin edebilirim." dediğinde genç kızın gözlerinin içine bakmaya devam etmişti Kayahan. "Senin de bana karşı duyguların var, bunu hissediyorum. Daha fazla beklemenin bir anlamı yok o yüzden Hümeyra." dediğinde genç kız Kayahan'ın gözlerine bakmıştı.

 

"Neyi beklemenin anlamı yok?" diye sordu, şaşkınca bakmaya devam ettiğinde. Kayahan hiç beklemeden aniden sığınağından firar ettirmişti sözlerini.

 

"Bu kalasın bir ömür kadını olur musun? Benimle evlenir misin Hümeyra?" dediğinde cebinden çıkardığı yüzüğü Hümeyra'ya doğru uzatmıştı Kayahan. Şaşkınlıkla izleyen Hümeyra ani bir şokla çığlık atmıştı. Kapı önünde bekleyen Melis, Asi ve Ömer üçlüsü bu bağırış karşısında aceleyle odaya dalmışlardı.

 

"Ne? Ne oldu Hümo?" diye soran ilk isim Melis olurken, Hümeyra elini ağzına kapatarak Kayahan'a doğru bakmaya devam etmişti. Cevap vermeyince, Kayahan elindeki yüzük kutusunu sallayarak kızlara ve dostuna doğru gülümseyerek bakmıştı.

 

"Evlenme teklifime engel oluyorsunuz gençler." dedi küçük çaplı bir serzenişte bulunan genç adam.

 

Asi ve Melis aynı anda, "Evlenme teklifi mi?" diye sormuşlardı şaşkınlıkla.

 

Ömer kahkaha atarak, "Adamsın be! Yakışır kardeşime..." dediğinde Asi genç adama doğru göz devirmişti. Kayahan hâlâ şokta olan Hümeyra'nın vereceği cevabı bekliyordu. Onunla birlikte odada bulunan diğer herkeste hevesle vereceği cevabı bekliyordu. Hümeyra ne de çok istiyordu Kayahan ile birlikte güzel bir yuva kurmayı. Ama bu şekilde olacağını tahmin bile etmemişti. Aceleci olduğunu her yönden belli ettirmişti zaten Kayahan da.

 

Melis ıssız sessizliği bölerek, "Hayır yani, yangından mal mı kaçırıyorsun sen? Bu işlerin bir yeri, yordamı var. Bu şekilde olduğu ne duyuldu ne de görüldü yahu!" diye söylenmişti küçük çaplı bir sitem yaptığında.

 

"Hastane odasında evlilik teklifi çok cazip duruyor bana göre. İlk ve tek..." diyen de Ömer olmuştu. Arkadaşına destek olduğu bariz ortadaydı genç adamın. Bunu söylerken de Asi' ye doğru bakmıştı bir yandan.

 

Kayahan Melis'e dönerek, "Ona zaten güzel bir evlilik teklifi yapacağım. Ben sadece biraz sabredemedim o kadar. Hem aşkta bekleme olur mu hiç? Yer ve mekân önem arz eder mi?" diye sorduğunda Melis göz devirerek ellerini aman şeklinde boş verircesine sallanmıştı. Kayahan tek laf etmeden duran Hümeyra'ya bakmıştı tekrardan.

 

"Bir şey demedin?"

 

"Ben, ne diyeceğimi bilemiyorum." dediğinde hastane hemşireleri de odaya dalmıştı. Hep birlikte tezahürat yaparak destek olmuşlardı genç adama.

 

"Evet de. Evet, evet, evet..."

 

Hümeyra yerinden doğrularak ayağa kalkmıştı. Önce iki dostuna, ardından beraberinde duran hastane çalışanlarına bakmıştı utanarak. Korkarak duran Kayahan'a dönünce kurumuş dudaklarını aralamıştı. "Evet!" diye bağırmıştı ani bir coşkuyla. Genç adam sevdiği kadının onayını aldığında sevinçle Ömer'e doğru bakmıştı.

 

"Kardeşim, doğru duydum değil mi? Evet dedi bana değil mi?" diye sormuştu hâlâ duyduğu şeye inanmakta güçlük çekerken.

 

"Doğru duydun... Ne duruyorsun, taksana hemen yüzüğü." dedi Ömer heyecanla ikaz ettiğinde. Kayahan, elleri titreyerek tuttuğu yüzüğü Hümeyra'nın sol yüzük parmağına takmıştı. Kuvvetli bir alkış koptuğunda genç kız heyecanla ona doğru baktı.

 

"Yalnız böyle kolay bir şekilde sıyrılamazsın işin içinden." dediğinde Kayahan her şeyi güzel yapacağına dair söz vererek keyifle tebrikleri kabul etmişti. Hümeyra, Melis ve Asi' ye sarılarak mutlu gününü kutlamış, tebriklerini sevinerek kabul etmişti. Aynısını Asi için dilediğinde genç kız koluna çimdik atarak susturmuştu onu.

 

"Bediha teyzem ve Ahmet amcam gelmeden olmaz Oburcum." dedi genç kız gülümsediğinde.

 

"Asi haklı Hümeyra. Annen ve babandan usule uygun bir şekilde gelip istesin seni enişte bey." dedi Melis dostuna doğru yeniden sarıldığında.

 

"Kızım, siz bana baksanıza bir? Ben de hemen öyle gidecek göz var mı?"

 

"Ne demek bu Obur?" dedi fısıldayarak konuşan Asi.

 

"Kız evi, naz evi diye boşuna söylenmiyor." dediğinde göz kırpmıştı Hümeyra dostuna.

 

"Yeminle pes abi!"

 

"Ne oldu Melo? "

 

"Evcilik oyunu oynamıyoruz, Oburiks. Bari şu durumda biraz ciddi ol. Çocuk parmağına yüzük takmış, sen ise naz yapmaktan söz ediyorsun? Yok, valla Asi. Bu dumanı çekti ve kafayı buldu iyice diyeyim ben sana. İlaçlarla hiçbir alakası yok." dediğinde kahkaha atmıştı iki genç kız.

 

Gülüşmeleri dikkat çekince, Kayahan ve Ömer kızlara doğru baktı. "Neymiş o kadar güldüğünüz şey? Bize de söyleyin de gülelim."

 

"Yok, bir şey canım." dedi elini iki yana açan Hümeyra.

 

"Öyle olsun bakalım. Ben taburcu işlemlerini halletmek için aşağıya iniyorum, bir isteğin varsa söyle." dedi şefkatle sevdiğine bakan Kayahan.

 

"Ay, aslında ben çok acıktı-" diyemeden Melis ikaz dolu bakışlarını genç kıza çevirmişti.

 

"Şşştt."

 

"Ne oldu ya? "

 

"Açma şu konuyu. O midene asfalt barikat kurmak istiyorum artık. Tanzanya canavarı gibi her şeyi istiyorsun!"

 

"Ee, ama açım ben." dediğinde Kayahan Hümeyra'ya dönmüştü.

 

"Bir şey demedin?"

 

"Çakma eniştecim, Hümocuğumun bir isteği yok, değil mi canım?" dedi arkadaşına doğru kaşlarını çattığında.

 

"Hı, evet, yok." dedi küsmüş bir şekilde dudak büken genç kız da.

 

"Tamam, o zaman. Ben her şeyi halledip geliyorum birazdan." dedi. Kayahan ve Ömer odadan dışarı çıktığında Melis çoktan söylenmeye başlamıştı.

 

"Hayır, yani her zaman bu kadar iştahlı olmayı ve acıkmayı nasıl başarıyorsun sen Oburiks?"

 

"İnsanım ben. Acıkıyorum işte ne yapayım?"

 

"Biz de insanız. O dediğin şey niye bizde de yok?"

 

"Bak şimdi kanka, şöyle söyleyeyim ben sana hemen. Zaten artık senden korkmama hiç gerek kalmadı. Neden diye soracak olursan? Yarı yatalak kıvamında olduğum için bana bir şey yapamazsın. İkisi bir arada sütlü ve şekerli bir kahve oldum. Yeminle kendimden soğudum." dedi yüzünü buruşturan Hümeyra.

 

"Sade de gel. Kahveyi sevmediğini biliyorum. Örnekte vermesen olmazdı."

 

"Asi Hanım, lakabı kaplumbağa gibi yavaş yavaş sindire sindire yiyor. Korkuyorum beni de bir gün sindirerek yiyecek diye. Sen desen? Her şeyin gramajını ölçerek yemeyi seviyorsun. Şunu yesem kaç gram alırım? Bu şu kadar kilo falan. Ay valla gören sanki sana diyecek şişko bir kız, bilmem ne? Ayol alt tarafı on kilo fazlan var." dedi nefes almadan konuşan genç kız.

 

"Ben hani kilolu değildim? Canına susadın galiba sen?" dedi Hümeyra'nın üzerine yürüyen Melis.

 

"Bir gittim, didişmeye başladınız." dedi serzenişte bulunan Asi de. Odaya girdiğinde elinde tekerlekli sandalye vardı.

 

Bunu gören Hümeyra, "İnanamıyorum..." dedi dostuna ve getirdiği tekerlekli sandalyeye doğru hayretle bakarak.

 

"Ne oldu Hümeyra?"

 

"Bana ona oturma mı söylemeyeceksin öyle değil mi, Asi?"

 

"Tam da onu diyecektim. Niye aşırı bir tepki verdin sen şimdi?"

 

"Evdeki hesap çarşıya uymadı."

 

"Yine ne yaptın?"

 

"Bana on kilo fazlam olduğunu söyledi Obur." dediğinde Hümeyra'ya kısık ve tehlikeli bakışlarını yöneltmişti Melis.

 

"Ne yaptı ne yaptı?" dedi şaşkınlıkla Hümeyra'ya bakarak soran Asi.

 

"Durum vahim değil mi?"

 

"Kendini camdan aşağıya at sen bir an önce Hümo. Böylesi senin için daha kolay olur."

 

"Nedense tekerlekli sandalye gözüme daha güzel gelmeye başladı kanka. Seçme şansım yok mu?"

 

"Gelmeli bence de." dedi Hümeyra'nın üzerine doğru yürüyen Melis'te. "Seni şu camdan aşağı sallandırmamam için bana tek bir şey şöyle Obur bozuntusu!"

 

Hümeyra aniden tekerlekli sandalyeye oturarak, "Bas gaza kızım Hümo. Kaç kurtar kendini, ileri hücum." dediğinde kıpırdayamadığını fark etmişti. Ardına bakınca tekerlekli sandalyenin bir ucunu Asi, öteki ucunu da Melis'in tuttuğunu görmüştü.

 

"Allah belamı verdi sonunda." dediğinde Asi ve Melis kahkaha atmıştı.

 

"Şu çenen yüzünden başına gelmeyen kalmayacak bir gün Obur. Hastane de olman direkt çıkmanı gerektirmez. " dedi Asi, gülmeye devam ettiğinde.

 

"Ne demek la o?"

 

"Melis'in bir şey yapmayacak düşüncesi ile körü körüne gitmişsin resmen. Ama seni Hastanede tutmak için oldukça hevesli görünüyor bizim Çimen göz." dedi kulağına doğru fısıldayarak konuşan Asi.

 

"Tamam, yardım et bana Asi. Kurtar beni şu Vicdansız Kraliçenin ellerinden."

 

"Senin dediğin ve çok sevdiğin bir şey vardı, değil mi Melis?" demişti Asi bilmiş bir tavırla.

 

Hümeyra merakla sordu. "Neymiş o? Benim sevmediğim şey yok ki?" dediğinde Melis ve Asi aynı anda sarf etmişlerdi sözlerini.

 

"Bu durumda üç maymunu oynamak en büyük hobim." dediler birlikte güldüklerinde.

 

Hümeyra göz devirerek, "Ağlama duvarı ne taraftaydı? Acilen günah çıkarmam lazım." diye söylenmişti aniden suratı değiştiğinde.

 

"O yüzden senin bana yaptığın gibi bende mi üç maymunu oynasam Oburum?" diye sormuştu Asi dostuna dik dik baktığında.

 

"Ben ettim, sen etme kardeşim."

 

"Melis beni bahçede kovalarken iyiydi, sen de öylece izliyordun. Bunu hâlâ unutmadım ben..."

 

"Unutsan şaşardım zaten."

 

"Efendim, duyamadım?"

 

"Yok canım, yok bir şey."

 

Melis ters ters bakarak cama doğru ilerlediğinde Asi de yatağa oturarak Hümeyra'ya doğru gülerek bakmıştı. Genç kızda yaramaz çocuklar gibi etrafını süzüp duruyordu.

 

"Sıkıldım artık ne zaman gideceğiz?"

 

"Oysa ben sandalyeden gayet memnun olduğunu duymuştum. Yanlış mıyım sence Asi?" diye sormuştu arkadaşının yanına varan Melis.

 

"Doğru duymuşsun canım. Hem ne bu acele Hümo?" demişti Asi de sorgulayan gözlerle.

 

"Açım... Açlık başıma vurmak üzere. Bari Melis beni camdan sallandırmadan önce, son isteğimi yerine getirin. Her mahkûmun en yasal hakkıdır bu istek."

 

"Yok, sana yemek falan." dedi ciddi bir şekilde bakan Melis.

 

"Asi, ben Tutiyi de çok özledim. Haydi eve gidelim artık."

 

"Görende sanır, sanki yıllardır hastanede. Alt tarafı bir gece kaldın Hümo. Ne diye ajitasyon yapıyorsun sen böyle?"

 

"Allah düşürmesin bir daha kanka. Bana seneler gibi geldi vallahi."

 

"Melis seni şu camdan sallandıracak diye yapıyorsun böyle değil mi? Sanki bilmiyorum ben..."

 

"Ulan madem biliyorsun ne diye yardım etmiyorsun he? Camı gördükçe psikolojim bozuluyor şuracıkta. Yükseklik korkum var zaten benim vicdansız!"

 

"Oh olsun sana, dersini al işte böyle."

 

"Bundan keyif alıyorsun değil mi?"

 

"Hem de çok..." demişti keyifle şakıyan Asi. "Şaka maka, haydi çıkalım bir an önce şu kasvetli odadan. Hem hazır sen de tekerlekli sandalyedeyken oyun oynayalım bir güzel seninle."

 

"Derken küçük hanım?"

 

Asi tekerlekli sandalye de oturan Hümeyra'yı hareket ettirerek hız yapmaya başlamıştı birden boş koridoru fırsat bulduğunda. Heyecanla gülen genç kız, "Bundan söz etmiştim Oburiks. Kollarını yana aç ve kendini özgür bırak. Sıkı tutun, vuhu..." dediğinde gittikçe hızlanmıştı Asi.

 

"Yavaş lan! Öldürecek misin sen beni?" diye çıkışan Hümeyra korkuyla paniklemişti.

 

Bütün bu olanları gören Melis, "Yok artık! İkiniz de birbirinizden betersiniz. Delirmiş bunlar, yavaş olun be! Bak hiç duyuyorlar mı? Kime diyorum?" dedi peşlerinden koşan Melis'te. Bir hayli zor geçen geceden sonra güne güzel bir şekilde başlamışlardı üç genç kız. Ne olursa olsun bütün zorluklarda yan yana olan bu üç genç arkadaş, birlikte olmaya devam ettikleri sürece hiçbir güç onları alaşağı edemeyecekti. Sevginin, sadakatin, merhametin var olduğu yürekler geç olmadan her zaman refaha kavuşurdu. Üçü de sonunda hayatlarına güzel bir şekilde kaldıkları yerden devam etmeye başlamışlardı.

Loading...
0%