Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Perde 2

@mavikelebek_04

(Gözde Öney - Bi Ruh)

"Hayatta herkesin bir koruyucusu vardır, bazen geç gelir bazen de hep yanı başınızdadır..."

 

Gecenin ilerleyen saatlerinde karaoke etkinliği yapılmıştı. Sıra Nil' in ve Elçin' in müthiş performansına gelince bolca tezahürat yapmaya başlamıştık. Yasemin Mori' nin N'olur n'olur n'olur şarkısını söylemeye başladıklarında kafedekilerde onlara eşlik etmeye başlamışlardı.

"Esas söylediğim.

Bak ben zır deliyim.

Ya benimsin yada ölüsün.

Budur tek söylediğim!

N'olur n'olur n'olur!

Bu suç belki af bulur!"

Kahkahalar ile gülerken telefonum çalmaya başlamıştı. Arayana baktığımda bilinmeyen numara olduğu için aramayı sessize aldım.

Şarkıları bittiği sırada bolca tebrik almışlardı. "Oh be, stres attım valla." Nil' e gülmüş ve saate bakmıştım. "Kızlar saat çok geç oldu, artık kalkalım bence." Beni onayladıkları sırada hesabı ödemek için kasaya ilerledim. Hesabı ödedikten sonra tekrardan kızların yanına döndüm. "Yine' mi Umay?" Neva' nın sitemi ile ona öpücük atıp omuz silktim. Ceketimi giyip çantamı aldım.

Mekandan çıkıp kızları taksi ile evlerine yolladıktan sonra saatin geç olduğunu umursamadan sakin bir şekilde caddede yürümeye başladım. Soğuk hava üşümeme neden olsa da, soğuğu seviyordum. Serin havada yürümek iyi gelmişti.

Telefonum tekrardan çaldığında bu sefer abimin aradığını gördüm. Aramayı cevaplayıp telefonu kulağıma yasladım. "Efendim abilerin en yakışıklısı." Kıkırtısı kulaklarımı doldururken yüzümdeki gülümseme genişlemişti. "Bence yeterince yürüdün. Hadi arabaya bin artık yoksa yine hasta olacaksın." Dedikleri ile şaşırmış ve etrafıma bakmak adına arkamı dönmüştüm. Yavaşça beni takip eden araba ile derin bir nefes verdim. Telefonu kapatıp arabaya ilerledim. Yolcu koltuğuna geçip oturduktan sonra kemerimi takıp abime baktım. "Ne zaman geldin?" Saatine bakmıştı. "Siz mekandan çıkmadan bir beş on dakika önce falan geldim." Gülümsedim. "Kızları önden gönderdiğini fark edince yürüyeceğini tahmin etmiştim." Yandan bir bakış attım ona. "Beni bu kadar iyi tanıman, bazen gerçekten korkutucu oluyor." Gülmüş ve arabayı sürmeye başlamıştı. Sessiz geçen araba yolculuğundan sonra eve varmıştık.

İçeri girdiğimiz gibi karşımda beliren anneme kısa bir bakış attım. Bu gün ikinci kez yüzüme attığı tokat ile şok olmuştum. "Saatten haberin var' mı senin?! Gecenin bir yarısı eve gelmek ne demek?! Nasıl bir kız oldun sen böyle! Kim bilir kimin altı-"

"ANNE!!" Abimin öfke ile kükremesi, söyleyecek olduğu cümlenin yarıda kalmasına neden olmuştu. Hayal kırıklığı ile dolan gözlerimi annemin mavi gözlerine diktim. Bu sözleri işitmeyi hiç ama hiç hak etmemiştim. "Bana bunları söylediğine inanamıyorum.." Ardından koşar adım odama çıkıp kapıyı kilitleyerek yere çöktüm.

"Sen şımarttın bunu böyle! Nasıl bir abisin sen?! Kız kardeşinin gecenin bir yarısına kadar dışarıda olmasına nasıl izin verirsin?!"

Aşağıdan gelen seslerini dinlemeye başladım. Akan göz yaşlarım eşliğinde.

"Evet onu ben şımarttım! Neden böyle şımardı biliyor' musun?! Onu ben büyüttüğüm için! Ben kardeşimi en temiz, en düzgün, en akıllı insan olmayı öğreterek büyüttüm! Çünkü onu büyütürken ne sen nede o babamız olacak adam yanımızdaydı! Sakın anne. Seni uyarıyorum. Sakın bir daha kardeşim hakkında böyle iğrenç ithamlarda bulunma. Çünkü benim kardeşim, senden daha temiz."

Böyle bir abiye sahip olduğum için Allâh'a binlerce kez şükrediyordum. O yanımda olmasaydı eğer, nasıl hayatta kalırdım bilmiyorum.

Hıçkırıklar eşliğinde sessizce ağlarken kapım tıklatılmıştı. Ayağa kalkıp kapının kilidini açtım içeri girip ardından kapıyı kapatan abime baktım. Kollarını açtığında, hızla kollarının arasına girdim. Saçlarımı okşayıp öpücükler kondurmaya başladı.

Bir süre öyle sarıldık. Ağlamam dinince sarılmayı bırakıp ona baktım. Ellerini yanaklarıma koyup göz yaşlarının bıraktığı izleri sildi. "Ağlama güzelim. Ağlamak seni daha da çirkin yapıyor." Tebessüm ederek söylediği ile ters bir bakış attım ona. "Hiçte bile. Ben çok güzelim, ağlarken bile." Gülmüş ve başını sallayarak beni onaylamıştı. "Evet, evet ağlarken de güzel benim kardeşim. Ama ağlamak hiç yakışmıyor. Gülmek daha çok yakışıyor meleğime."

Tekrardan sarıldım ona, saçlarımı okşamaya devam etti. "Uyuyana kadar yanımda kalır' mısın abi? Eskiden yaptığın gibi." "Olur güzelim." Gülümsedim ve sarılmayı bırakıp geceliklerimi alarak banyoya girdim. Üzerimi değiştirdikten sonra tekrardan odaya döndüm.

Yatağın kenarına oturan abimin yanına gitmiş ve yatağa girip başımı göğsüne yaslamıştım. Saçlarımı okşayıp hayal meyal hatırladığım annemizin ninnisini mırıldanmaya başlamıştı.

Çok net hatırlamıyordum belki ama annemin bize bu ninniyi söylediğini hatırlıyordum. Sadece sesi vardı zihnimde, görüntüler yoktu.

Gözlerimi kapatıp abimin güvenli kollarında kendimi uykuya bıraktım.

 

⨕🦋⨕

Odanın dışında onları dinleyen kadın, elini ağzına bastırıp hıçkırıklarının duyulmasını engellemeye çalışıyordu. Kendine binlerce kez lanetler okumuştu o gece. İlk kez. İlk kez kızının gözlerindeki hayal kırıklığını iliklerine kadar hissetmişti.

Pişmandı belki ama onlardan uzak olması, onlar için daha iyiydi. Kapıdan uzaklaşmış ve sessizce kendi odasına girmişti. Kapıyı ardından kapamış yatağına oturmuştu. Yatağının üzerindeki evraklara baktı.

Boşanma evrakları ve yurt dışı için hazırlık evraklarıydı. Her şeyin sonuna gelmişti artık. Canını en çok yakan şey evlatlarından bu şekilde ayrılmaktı.

 

⨕🦋⨕

Saçlarımda gezen parmaklar ile gözlerimi araladım. "Günaydın güzelim." Abimin sesi kulaklarımı doldurunca uzandığım yataktan doğruldum. "Günaydın." Kendime gelmeye çalışırken telefonumu alıp saate baktım. "Şarjım bitmiş. Abi saat kaç?" Sorum ile gülmüş ve kolundaki saate bakmıştı. "Saat 12.15 güzelim." Başımı salladım. "Üstünü değiştir kahvaltıya in."

Odadan çıkan abimin ardından yataktan kalkıp telefonumu şarja taktım. Yatağımı topladıktan sonra elim ile boynumu yokladım. Kolyemin boynumda olduğunu fark edince derin bir nefes almış ve banyoya girmiştim.

 

⨕🦋⨕

Üstümü değiştirmiş saçımı öylesine toplamıştım. Telefonumu kontrol ettikten sonra odamdan çıkıp mutfağa gittim. Masada kahvaltı yapan bedenlere kısa bir bakış atmış ardından abimin yanına oturmuştum. "Dün gece söylediklerim için.. özür dilerim, kızım." Kısık sesle söylese bile, evin sessizliğinden dolayı çok rahat duyulmuştu söyledikleri. "Önemli değil." İlk kez benden özür dilemişti. Nasıl bir tepki vereceğimi bilememiş bir anlık ağzımdan öyle çıkmıştı. Abime kısa bir bakış attığımda tebessüm etmiş ve tabağımı doldurmaya başlamıştı. "Abi yeter."

"Sus bakayım sen. Bu tabak bitecek. Yoksa bozuşuruz ona göre." Göz devirmiş ve başımı sallamıştım. "Emriniz olur efendim." Yanağımdan makas almış ve yemeğini yemeğe devam etmişti. Onun bu hali beni güldürürken bizi izleyen anneme kısa bir bakış atıp yemeğimi yemeğe başladım.

Gerisinde sessiz ilerleyen kahvaltıdan sonra masayı toplamış ve odama çıkmıştım. Annem ve abim holdinge gitmişlerdi. Su kabındaki suyu yeniledikten sonra fırçalarımı yıkamış ve tekrardan tabureye oturmuştum. Boya paletimi alıp yarım kalan tuvalime devam etmeye başladım.

Odanın kararmaya başlaması ile tuvali bitirmiştim. Gülümseyerek son rötuşları da yaptım. Çalan telefonum ile elimdeki paleti bırakıp aramayı cevapladım. Bir yandan da rötuşlara devam ediyordum. "Alo?" Karşı taraftan bir süre ses gelmeyince arayana baktım. Kayıtlı olmayan bir numaraydı. "Alo? Kiminle görüşüyorum?" Karşı taraftan tekrardan ses gelmezken fırçamı su kabına bıraktım. "Cevap vermiyorsanız eğer kapatıyorum." Tam telefonu kapatacağım sırada duyduğum fısıltı ile duraksamıştım. Karşı taraftan duyduğum erkek sesi ile dediğini anlamlandırmaya çalışıyordum. "Pardon kimsiniz?" Karşı taraftan cevap gelmemiş tam tersine telefon yüzüme kapanmıştı.

Şaşkın bakışlarımı telefondan çekip derin bir nefes aldım. Oturduğum tabureden kalkıp belimi esnettim. Odayı saran boya kokusunun dağılması için odamın camını açtım. Derin bir nefes alıp temiz havayı içime çektim. Kapının önünde duran abimin arabasının görmem ile kaşlarım çatılmıştı. Bu saatte gelmesi tuhaftı.

Hızlı adımlar ile kapıyı açmaya gittim. Merdivenlerden görünen bedene merakla baktım. "Abi?" İçeri girmiş ve direkt odasına girmişti. Kapıyı kapatıp peşinden gittim.

Odasının kapısını tıklattım. "Abi? İyi' misin?" "İyiyim abi' cim. İçeri geç sen, gelirim birazdan yanına."

"Peki." Kapıdan uzaklaşıp odama girdim. Telefonu alıp salona geçtim ve abimin yanıma gelmesini bekledim. Sesinden anladığım kadarı ile bir şeyler olmuştu ama bana anlatmak gibi bir düşüncesi yoktu sanırım. Derin bir nefes alıp kızların olduğu gruba baktım. Yarın gece Nur ve Neva'nın evinde toplanma planı yapmışlardı. Onlara işim çıkmaz ise gelebileceğimi yazdım.

Ardından güncel hesaplarımı gezip yeni şeyler var' mı kontrol etmeye başladım.

 

⨕🦋⨕

Neredeyse iki saat sonra abim odasından çıkmıştı. Saate baktığımda 21.27 olduğunu görmüştüm. Salona gelmiş ve karşımdaki koltuğa oturmuştu. Üzerini değiştirmiş rahat bir şeyler giymişti. "Abi?" Sesimi duyması ile bana dönmüştü bakışları.

Bakışlarında gördüğüm durgunluk, içime oturmuştu sanki. "Ne oldu abi? Anlat bana." Başını sallamış ve tebessüm etmişti. "Önemli bir şey yok. Bu gün duruşmaya gittik.. boşandılar." Şimdi anlaşılmıştı gözlerindeki o durgunluğun sebebi. Oturduğum tekli koltuktan kalkıp yanına gittim. Dizimi bir iki kez pat patladım. Başını dizime yaslayıp koltukta uzandı. "Çok tuhaf hissettim. Belki hiç düzgün bir aile olamadık ama-"

Sözünü kesim. "Ama onlar bizim anne ve babamız. Hiç bir evlat ailesinin bu duruma gelmesini istemez." Derin bir nefes almıştık ikimizde. "Onu, gördün' mü?" Başını salladı. "Evet. Geldi. Duruşmadan sonra da hisselerden payını alıp, çekip gitti." Boğazıma oturan yumru ile gözlerim dolmuştu. "Peki, hiç sordu' mu?" Titrek sesimi duyması ile doğrulmuştu. "Ondan umudunu kesmeni söyledim sana. O bizi terk edip gitti. Bizim bir babamız yok. Bunu anla artık!" Öfke ile çıkışması dolan gözlerimin akmasına neden olmuştu.

Başımı eğip ellerime baktım. "Kesemiyorum." Dedim titrek sesimle. Kesemezdim geçen gün arayan bilinmeyen numara ve bu gün arayan kayıtlı olmayan numara oydu. Beni aramıştı hem de iki kez. Kesin değildi belki ama öyle hissediyordum. Bu yüzden merak ediyordum onu. "Beni arıyor. Biliyorum. Bu gün de aradı. Kızım diye fısıldadı. Başta anlamadım o olduğunu sonra yüzüme kapattı telefonu." Öfke ile nefesini dışarı vermiş ve ellerini saçlarında gezdirmişti. "Hangi yüzle arıyor kızım o seni?! Hangi yüzle?! Bu adam beni çıldırtacak! Konuşacağım onunla, seni aramaya hakkı yok!" Başımı salladım. "Abi yapma." Hızla bana döndü bakışları.

"Güzelim, asıl sen yapma. Bak zamanında az çekmedik ondan. Sende biliyorsun. Bizi bırakıp gittikten sonra neler yaşadığımızı çok iyi hatırlıyorsun." Başımı eğdim, haklıydı. Tam anlamıyla cehennemi yaşamıştık. Şirketimiz batmak üzereydi. Abim okuluna ara vermek zorunda kalmıştı bir yıl. Annem deli gibi çalışıyordu. Sırf batmak üzere olan şirketimizi kurtarmak için. Her gece annemin geçirdiği sinir krizleri hâlâ aklımdaydı. Derin bir nefes alıp iç çektim. Ardından başımı salladım. "Haklısın abi. Ben, özür dilerim."

"Şşşh, özür dileme güzelim. Özre gerek yok." Beni kendine çekip sarılmıştı. Derin bir nefes alıp kokusunu içime çektim. "Hadi yemek yiyelim." Başımı salladım. Mutfağa gidip yemek için bir şeyler hazırlamaya başladık.

 

⨕🦋⨕

"Yarın Nur ve Neva'nın evinde toplanıyoruz kızlarla. Son bir kız gecesi yapalım diyorlar okul başlamadan." Yemeğimizi yerken kafamızın dağılması adına farklı konulardan konuşuyorduk.

"Tamam. Bu arda annem pazar günü gidiyor. Sende istersen eğer, onu birlikte yolcu edelim." Başımı salladım. Ardından biten yemeklerimiz ile mutfağı toparlamıştık. Abim dinlenmek için odasına çıkınca bende odama çıktım. Annem anlaşılan bu gece gelmeyecekti. Çoğu gece olduğu gibi. Üstüne birde bu gün babamla karşı karşıya gelmek eminim ki onu çok yıpratmıştır.

Odama çıkıp açık bıraktığım camı kapattım. Yaptığım tuval gözüme çarpınca duraksayıp ona baktım. Çiçek tarlasının ortasında iki küçük kız çocuğu gülerek kelebekleri yakalamaya çalışıyorlardı. Neden böyle bir resim yaptığımı bilmiyordum. Farkında olmadan kendiliğinden gelişen bir resim olmuştu. Geceliklerimi giydikten sonra ışıkları kapamış ve yatağıma girmiştim.

Bu gün ailesi tamamen dağılan iki evlat olarak gözlerimizi kapıyorduk. Yarın ne şekilde uyanacağımızı bilmeden.

 

⨕🦋⨕

Hazırlanmış öylece aynanın karşısında dikiliyordum. Tuhaf bir şekilde bir durgunluk vardı üzerimde. Halsiz hissediyordum. Kahvaltımı bile düzgün yapamamıştım. Midem yemek kabul etmiyordu. Yedikçe kusasım geliyordu nedensiz bir şekilde.

Başımı sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Çantamı ve telefonumu alıp evden çıktım. Caddeye doğru ilerledim. Otobüs durağına ilerleyip, otobüsü beklemeye başladım. Abimin kullanmam için aldığı bir arabam vardı ama ben çoğunlukla kullanmıyordum.

Gelen otobüse binip kartımı okuttum. Boş olan yerlerden birine oturup kulaklığımı taktım. Saat 15.35' idi. Bilerek geç çıkmıştım evden. Kızlarla tabi ki vakit geçirmek istiyordum ama halsiz olduğumdan anca ayaklanabilmiştim.

Başımı cama yaslayıp yolu izlemeye başladım. Yarım saatlik yolun ardından otobüsten inmiş ve ara sokaklara girmiştim. Kulaklığımı çıkartıp çantama attıktan sonra sakin adımlar ile ilerlemeye devam ettim. Nur ve Neva'nın evinin olduğu binaya gelince zile bastım. Kapı açılınca asansöre binip 7. kata bastım.

Bir süre sonra asansör durunca inip sol taraftaki açık kapıya ilerledim. Beni kapıda karşılayan Ceylan ile içeri girmiş ve direkt ona sarılmıştım. Ani sarılışım ile şaşırsa da karşılık verip kollarını bana sarmıştı. "Kelebek? İyi' misin?" Endişeli sesi ile tebessüm ettim. Sarılmayı bırakıp başımı salladım. Ceketimi askılığa astıktan sonra içeri girdik. Çantamı kenara bir yere bırakmış kızların yanına gitmiştim.

Nil ve Elçin'in ortasına oturup başımı Nil'in omzuna yasladım. "Umay? Bir sorun' mu var?" Neva'nın ve diğerlerinin endişeli bakışlarını görünce başımı kaldırdım. "Sadece biraz halsiz hissediyorum. Önemli bir şey yok." Başlarını salladıkları sırada Ceylan elinde tepsi ile salona girmişti. "Atıştırmalıklar geldi. Hadi dedikoduya devam edelim." Yerine oturduktan sonra kızlar yarım bıraktıkları sohbetlerine devam etmeye başladılar. Bende kendimi zorlayarak sohbetlerine odaklanmaya çalıştım.

Bir süre daha dayanmaya çalıştım ama pekte başarılı olamamıştım. Baygın bakışlarımı fark eden Elçin hemen bana odaklanmıştı. "Kuzum sen hiç iyi görünmüyorsun. Ateşin var'mı bir bakalım." Elini anlıma koymuştu. "Kızım yanıyorsun sen!" Elini çekip hızla beni Neva'nın odasına götürmüşlerdi. Yatağa uzandığım gibi elinde ateş ölçer ile yanıma gelmişti Elçin. "Nur ve Neva ince bir şeyler verin giymesi için." Ateşimi ölçerken bir yandan da kızları yönlendiriyordu. "39 derece. Hemen ateşini düşürmemiz gerek. Umay, kuzum kalk hadi duşa sokalım seni." Zorlukla başımı salladım. Kolumdan destek verdiği sırada kızlara seslenmişti. "Çağrı abiye haber verin!" Banyoya girip hızlıca üzerimi çıkartmış ve beni duşa sokmuştu.

Bedenime değen ılık su buz gibiydi sanki. İçim titrerken bir süre ılık suyun altında bekledim.

Bir süre sonra suya alıştığımda Elçin suyu biraz daha soğutmuştu. "Kızım çok soğuk oldu bu su ya!" Sitemim ile hemen kızmıştı. "Sus Umay. Ateşini düşürmemiz gerek. Havalemi geçirmek istiyorsun sen?" Titrememi umursamadan suyu soğutmaya devam etmişti.

Suyu kapatmış ardından bedenime havluyu sarıp odaya geri dönmüştük. Nur ve Neva'nın ayarladığı ince giysileri giymiş Neva'nın yatağına geri uzanmıştım. Elçin tekrardan ateşimi ölçeceği sırada kapı çalmıştı. Ardından abimin endişeli sesi kulaklarımı doldurdu. "Umay! Güzelim?" Baygın bakışlarım bu sefer onu bulmuştu. Gülümsedim. "Dünyanın en yakışıklı abisi geldi." Ateş bende kafa yapmıştı sanırım. Kendi halime gülerken kızlarında güldüklerini duymuştum.

"Abi' cim, hadi hastaneye gidelim." Başımla onu onayladım beni direk kucaklamış kapıya ilerlemeye başlamıştı. Gözlerimi kapatıp başımı göğsüne yasladım. Omuzlarıma örtülen ceketimin ardından evden çıkmış asansöre binmiştik. Ceylan da bizimle birlikte gelirken binadan çıkmış ve hemen karşımızdaki abimin siyah arabasına binmiştik.

Beni arkaya yatırdıktan sonra Ceylan da yanıma gelmiş ve başımı dizlerine koymuştu. Abim arabayı çalıştırıp hızla sürmeye başladığında zorlukla yutkundum. "Abi yavaş sür. Kaza yapmak istemezsin her halde." Boğuk çıkan sesim ile sıkıntılı bir nefes verdiğini duymuştum. "Tahmin etmiştim zaten. Sabah adam akıllı kahvaltı bile yapmadın. İki gündür çok strese girdin buda ters tepki verdi doğal olarak. Sana kaç kez söyledim strese girmemeye çalış diye. Ama beni dinleyen kim."

Söylenen abim ile gözlerim kapalı olsa bile göz devirmiştim. Tamam belki haklıydı ama o iki günde isteyerek strese girmemiştim sonuçta. Olanlar ortadaydı. Ben her ne kadar uzak durmaya çalışsam da yine bir şeyler oluyor kendimi hasta buluyordum. Derin bir nefes aldığım sırada saçlarımda gezen parmaklar ile üzerime uyku çökmüştü.

Arabanın durmasının ardından olduğum tarafın kapısı açılmış abim tekrardan beni kucağına almıştı. İçeri girip direk beni acile almışlardı. Sedyeye yatırıldıktan sonra doktorları beklemeye başlamıştık.

 

⨕🦋⨕

Kendime geldiğimde odaya alınmıştım. Abim bir kaç test daha yapılmasını istemiş bu nedenle bir gece hastanede kalmıştık. Ceylanı evine bıraktıktan sonra geri gelmişti.

Biraz uyumak adına gözlerimi kapamıştım. Saat çoktan gece yarısı olmuştu.

 

⨕🦋⨕

Sabah uyandığımda yanımdaki koltukta uyuya kalan abimi izlemeye başlamıştım. Gece boyu iki kez, iki saat aralıkla serum verilmişti.

Odanın kapısı açılmış ve içeri doktor ve hemşireler girmişti. "Günaydın Umay." Doktorum Kamer amcayı görmem ile kocaman gülümsedim. Uzandığım yatakta doğrulup Kamer amcaya döndüm. "Günaydın Kamer amca." Gülümsemiş ve yanıma yaklaşmıştı. Bakışları abimi bulunca başını olumsuzca salladı. "Kaç kez dedim şu kerataya, kalmana gerek yok ben hastanedeyim diye ama dinleyen' mi var?" Gülmüştüm. Abime çekmişim ben belli. İkimizde konu biz olunca inat oluyorduk.

Eline ışığını alıp beni muayene etmeye başladığı sırada abimde uyanmıştı.

"Kamer amca? Test sonuçları çıktı' mı? Nasıl? Bir şeyi yok değil' mi?" Abimin soruları ile Kamer amca bana gülümsemiş ve odadan çıkmadan önce hemşirelere bir iki ilaç ismi söylemişti. Ardından abime kısa bir bakış atıp odadan çıkmıştı. Meraklı bakışlarımı abime çevirdiğim sırada oda bana dönmüştü. Saçlarıma öpücük kondurup gülümsedi. "Geliyorum hemen güzelim." Onu başımla onayladığım sırada hemşirelerden biri kolumu uzatmamı istedi. Abim odadan çıktıktan sonra derin bir nefes alıp hemşirelere döndüm.

Kolumu uzattığım hemşire altı tüp kan aldıktan sonra yeni bir serum bağlamıştı. Başımı yatağa yaslayıp boydan boya cam olan duvara döndüm.

 

⨕🦋⨕

Telefonumun çalması ile bakışlarımı camdan çekip yanımdaki komodine çevirdim. Serum bitmişti başka serum takmadıkları için daha rahat hareket edebiliyordum.

Çalan telefonumu alıp arayana baktım. Gülümsedim ve aramayı cevapladım. "Alo?" Sesimi duyar duymaz kızlar rahatladıklarını belli eden bir nefes almışlardı. "Kızım çok korkuttun bizi ya!" Neva'nın sitemi ile kıkırdadım. "İyiyim ben endişelenmeyin."

"Ne demek endişelenmeyin? Dün o kadar testi boşa'mı yaptılar sana kızım?!" Ceylan'ın kızgın sesi ile derin bir nefes aldım. "Test sonuçları nasıl çıktı?" Nil'in sorusu ile bakışlarım odanın kapısını buldu. "Valla bilmiyorum." Arkadan gelen şaşkın sesler ile sessiz kaldım. "Ne demek bilmiyorum. Kızım Kamer amca bir şey demedi'mi?" Elçin'in sitemi ile omuz silktim. "Hayır. Abim sorunca sessiz kalıp odadan çıktı sabah. Abimde peşinden çıktı. Şu saat oldu hala odaya gelen giden yok. Hemşireler dışında tabi." Anladıklarını belirten sesler çıkartmışlardı. "Bu işin içinde bir iş var. Ahanda buraya yazıyorum." Nur'un söylediğine gülümsedim. Odanın kapısı çalınca bakışlarımı aralanan kapıdan içeri giren hemşireye çevirdim. "Kızlar ben kapatıyorum bir şey olursa haber veririm size." "Tamam kelebek. Kendine dikkat et. Habersiz bırakma bizi." "Tamam." Telefonu kapatıp hemşireye döndüm…

Loading...
0%