Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Perde 4

@mavikelebek_04

 

(Cem Adrian & Şebnem Ferah ~ İnce Buz Üstünde Yürüyorum)

 

"Hiç bir sır saklı kalmaz, her sır elbet bir gün ortaya çıkar..."

 

 

Yeni dönemin ilk gününe böyle başlayacağımı hiç tahmin etmezdim.

 

Kahvaltıya indiğimde gördüğüm manzara ile şok olmuştum. Kızlar Kadriye teyze ile kahvaltı hazırlamış bana ufak çaplı bir sürpriz yapmışlardı. "Siz ne zaman geldiniz?" Tek tek hepsine sarıldım. "İlk gün hep birlikte gidelim dedik." Neva'nın söylediğine gülümsemiştim. "Ayrıca dün anneni yolcu ettiğinden moralinin bozuk olduğunu biliyoruz." Nur'a ufak bir bakış attım. Haklıydı sanırım. "Bu yüzden moralini yükseltmeye geldik." Elçin elinde pankek dolu tabakla mutfaktan çıkınca gülümsedim. Hemen masaya oturup yerimi aldım.

 

Elçin' in pankek'leri efsaneydi. "Hadi şu görsel şöleni silip süpürelim o zaman." Gülüşerek yerlerine oturduklarında abime bakındım. "Çağrı abi biz gelince çıktı. Holdinge gideceğini söylememizi istedi." Ceylanı başımla onaylayıp reçelli pankeki'mi yedim.

 

Sakin ama keyifli kahvaltının ardından hazırlanmamı beklemiş ardından hep birlikte evden çıkmıştık. Elçin ve Nil, Neva'nın arabasına binmişti. Ceylan ve Nur ile abimin bana bıraktığı arabaya bindik. Bu arabayı pek kullanmazdım. Sadece okul zamanı kullandığım için genelde abim kullanırdı. Kemerimi takıp arabayı çalıştırdım. Garajdan çıkıp yola koyulduk.

 

 

⨕🦋⨕

 

Sabah dersinden sonra kızların dersi olduğu için tek kalmıştım. Kütüphaneye gidip okuyabileceğim bir şeyler aramaya karar verdim.

 

Sakince kitaplıkların arasında geziyor, raflardaki kitapları tek tek inceliyordum. Üst raflara yöneldiğim sırada arkamdan uzanan bir el ile irkilmiştim. Arkamı dönüp karşımdaki bedene baktım. "Pardon." Başımı olumsuzca salladığım sırada kitabı alıp gitmişti. Arkasından baktığımda kitaplıkların biraz uzağındaki masalardan birine oturmuştu. Dağınık koyu kahve saçları ve kolundaki dövmeler ile benden uzak dur diye bağıran bir aurası vardı. Geri dönüp dikkatimi çeken kitabı aldım.

 

Kitaplıkların arasından çıkıp masaların olduğu tarafa ilerledim. Az önceki çocuğun solunda kalan boş masaya ilerleyip oturdum. Çantamı masaya bırakıp kitabı okumaya başladım.

 

 

⨕🦋⨕

 

Garip bir şekilde ilk kez kütüphanede uyuya kalmıştım. Uyandığımda çoktan saat öğleni bulmuştu. Başımı yasladığım masadan kaldırdığım sırada yüzümü saklayan, önümde dik duran kitap ile şaşırmıştım. Açık olan sayfaya yapıştırılmış olan post-it'i alıp kitabı kapattım.

 

"Yüzünüze güneş vurduğundan rahatsız olmuş gibiydiniz. Bu yüzden kitabı önünüze koydum. Umarım kabalık etmemişimdir."

 

Yüzümde oluşan gülümseme ile ayağa kalktım. Etrafıma bakıp notu bırakan kişiyi aradım. Ama kimseyi görememiştim. Çantamı ve kabanımı alıp kütüphanenin çıkışına ilerledim.

 

Telefonumun çalması ile çantamdan çıkartıp arayan numaraya baktım. Ceylan'ın aradığını fark edince aramayı cevaplayıp yürümeye devam ettim. "Efendim bebeğim?"

 

"Dersim bitti kelebek. Neredesin?" Kolumdaki saate baktım. "Akşam dersi için fakülteye gidiyorum bebeğim." Anladığını belirten bir mırıltı çıkarınca yaklaştığım fakülteme baktım. "Tamamdır kelebek. Nil ve Nur'un da akşam dersleri iptal edilmiş evlere dağılıyoruz biz." "Tamam bebeğim. Yarın görüşürüz. Selam söyle kızlara." Beni onaylayıp aramayı sonlandırdığımız sırada fakülteye giriş yapmıştım.

 

Dersimin olduğu salona ilerleyip, salona giriş yaptım.

 

 

⨕🦋⨕

 

Dersten sonra malzemelerimi toplamaya başladım. Malzemelerimi toparladıktan sonra salondan çıktım. Fazla kalabalık olmayan koridorda ilerleyip fakülteden çıktım. Hava kararmıştı. Kış geldiği için hava artık daha erken kararıyordu.

 

Derin bir nefes alıp karanlık bulutlu gökyüzüne baktım. İçime oturan his ile etrafıma bakındım. İzleniyormuş gibi hissediyordum. Kolumdaki saate baktım. 19.17' idi.

 

Yavaş adımlar ile park alanına ilerledim. Kimsenin olmadığı park alanı içimi ürpertirken üstüne birde takip edildiğime dair bir his vardı içimde. Adımlarımı hızlandırıp arabama yöneldim. Çantamdan anahtarımı çıkartıp tam arabanın kapısını açıyordum ki birinin kapıyı tutması ile korku ile arkamı döndüm.

 

"Selam." Karşımdaki adama baktım. "Tanışıyor' muyuz?" Adam gülümsemiş ve bir adım gerilemişti. Elini ceketinin cebine uzattığı an korkuyla bir adım geriledim. Ceketinin iç cebinden bir zarf çıkartmıştı. "Bunu abine ver küçük Karahan." Uzattığı zarfa bakış attım. "Nedir o?" Başını sallamıştı. "Seni ilgilendirmez. Dediğimi yap ve Soylu' nun emaneti olduğunu söyle. O anlar."

 

Herife bak. Birde abime zarf yolluyordu. Ne saçma işti bu böyle. Uzattığı zarfı tam alacağım sırada geri çekmiş ve sırıtmıştı. "Sakın zarfı açayım deme. Başına bela almak istemezsin küçük hanım."

 

Güldüm. Sinir bozucu pislik herif. "Bu seni hiç alakadar etmez. Şimdi o zarfı ver ve defol git." Bir adım yaklaşmış ve elimi tutup zarfı elime vermişti. Elimi elinden kurtarıp arabamın kapısını açtım.

 

Kemerimi takar takmaz hızla arabayı çalıştırdım. Park alanından çıkar çıkmaz uzaklaşmak için gaza bastım.

 

Korku ile derin bir nefes verdim. Ani bir şey yapacak diye çok korkmuştum. Bu adamların kim olduğunu bilmiyordum ve bu beni daha çok korkutuyordu. Arabayı kenara çekip sakinleşmek adına gözlerimi kapadım.

 

Çalan telefonum ile korkuyla yerimden sıçramıştım. Sakinleşip çalan telefonu çantamdan çıkarttım. Arayan abimdi. "Alo." Sesim biraz kısık çıkınca kendime kızdım. "Alo güzelim? İyi' misin?" "İyiyim abicim. Yoldayım eve geçiyorum şimdi." "Tamam güzelim ben biraz gecikeceğim ama erken gelmeye çalışacağım." "Tamamdır. Bu arada abi."

 

"Efendim güzelim." "Bir adam geldi yanıma az önce. Bana, sana vermem için bir zarf verdi ve geçen sahilde yanıma gelen adamın emaneti olduğunu söyledi." "Tamam güzelim. Zarfı sakın açma. İş ile ilgili açılmaması gerekiyor." "Peki. O zaman evde görüşürüz. Zarfı çalışma odana bırakırım." "Tamam güzelim." Telefonu kapatıp yolcu koltuğuna çantamın yanına bıraktım. Derin bir nefes alıp arabayı sürmeye devam ettim.

 

 

⨕🦋⨕

 

Eve gelir gelmez odama çıkmıştım. Üstümü değiştirip çantamdan zarfı çıkarttım. Abimin çalışma odasına ilerleyip içeri girdim. Masanın üzerindeki dosyalar dikkatimi çekince elimdeki zarfı masanın üzerine bırakıp dosyaları incelemeye başladım. "Yetimhaneler' mi?"

 

Abim neden İstanbul'da ki tüm yetimhaneleri araştırmış ki?

 

Dosyaları incelediğim sırada çalışma odasının kapısı açılmıştı. "Güzelim." Abimin geldiğini görünce dosyaları bırakıp ona baktım. "Hoş geldi abi. Zarfı masana bırakmak için gelmiştim. Ama dosyaları görünce merak ettim." Yanıma gelip zarfı masanın üstünden alıp ceketinin iç cebine koymuştu. "Bağış için yetimhaneleri araştırıyordum. Her yıl bağış yaptığımızı biliyorsun. Bu yıl yönetim kurulu yetim çocuklara bağış yapma kararı aldı." Başımı salladım.

 

"Benim ufak bir işim var tekrardan çıkmam gerekiyor." "Peki." Yanıma gelip saçlarıma öpücük kondurmuş ve çalışma odasından çıkmıştı.

 

Salona geçip camdan dışarıya baktım. Kapıdaki güvenliklere bir şeyler söylemiş ardından arabasına binip uzaklaşmıştı. "Küçük hanım akşam yemeğiniz hazır." Dışarıyı izlemeye devam ettiğim sırada Kadriye teyzenin seslenişi ile ona döndüm. Başımı sallayıp mutfağa ilerledim.

 

 

⨕🦋⨕

 

Yemekten sonra tekrar odama çıkmış ve Kamer amcaya söz verdiğim resme devam etmeye başladım. Aklıma gelen şey ile elimdeki fırçayı bırakıp çantama uzandım. Çantamdaki post-it' i çıkarttım.

 

Çalışma masama ilerleyip dolap kısmından kullanmadığım küçük beyaz sandığı aldım. İçine post-it' i koydum. Sandığı yerine bırakıp tekrardan resmime döndüm.

 

 

⨕🦋⨕

 

Sabah dersim olmadığından öğlen evden çıkmıştım. Okula yaklaştığımda kızları arayıp nerede olduklarını sordum. Okulun yakınındaki bir kafeye geçtiklerini söylediklerinde oraya doğru sürmeye başladım.

 

Kafenin yakınına park ettikten sonra çantamı alıp arabadan indim. Sakin adımlar ile kafeye ilerlediğim sırada kafeden çıkan bedenler dikkatimi çekmişti. En son çıkan bedeni görünce şaşırmıştım. Karşı karşıya geldiğimizde o da ufak bir şaşkınlık yaşamış ardından başı ile ufak bir selam vermişti. Bende aynı şekilde başım ile ufak bir selam verip kafeye girdim. Kafeden uzaklaşan bedenlere baktığım sırada omzuma atılan kol ile irkilmiştim. "Hoş geldin bebeğim. Kime bakıyorsun öyle?" Nil'in sorusu ile karşıya geçen bedenleri gösterdim. "Şu gruba baktım. Tanıyor' musun?" Başını sallamıştı. "Evet. Bizim üniversitede okuyorlar. Gel kızların yanına geçelim." Başımı sallayıp kızların yanına ilerledik.

 

"Hoş geldin kelebek." Hepsine öpücük yollayıp yerime oturdum. "Eee sen neden sordun?" Nil'in meraklı haline meraklanan kızlar ile omuz silktim. "Dün öğleden sonraki dersime kadar kütüphanede takılmaya karar verdim. Kitap okurken uyuya kalmışım."

 

"Sen ve kütüphanede uyuya kalmak?" Ceylan'ın şaşkınca sorduğunu başımı sallayarak cevapladım. "Bir dakika ya konuyu hâlâ anlayamayan bir tek ben' miyim burada?" "Tek değilsin bende anlayamadım." Nur'un sitemini onaylayan Elçin ile derin bir nefes alıp kısaca dün kütüphanede olanları özet geçtim.

 

"Oha." Nil'in ani tepkisine göz devirdim. "Eee tanıyorum dedin kim onlar Nil? " Sorum ile omuz silkti. "Pek tanımıyorum. Sadece isimlerini biliyorum o kadar birde bizim üniversite de okuduklarını." Başımı salladım. "Sana o notu bırakanda büyük ihtimalle Aren Öztürk olmalı. İçlerinde kolları dövmeli olan bir tek o var."

 

"Neyse ya hadi bırakın erkekleri şimdi tahmin edin dün derste ne oldu." Neva' nın erkek düşmanı bir kadın olduğunu söylemiş miydim? Onun bu tavrı bizi güldürürken anlattıklarını dinlemeye başladık. Sohbet konumuz anında değişmiş konu konuyu açmaya başlamıştı.

 

 

⨕🦋⨕

 

Tam dersimin olduğu salona girmiştim ki gruba gelen mesaj ile öylece kala kaldım. Salonda olan bir kaç öğrencide öfke ile söylenerek salondan çıkmaya başladığı sırada bende girdiğim kapıdan geri çıkmıştım. Dersin son dakika iptal olması kadar can sıkıcı bir şey yoktu gerçekten. Fakülteden çıkıp otoparka ilerledim. Arabama bindiğim sırada ön camımdaki sarı zarf ile duraksadım. Arabadan inip sileceklere sıkıştırılan zarfı aldım. Etrafıma bakındığımda hiç kimsecikler yoktu.

 

Arabaya geri binip zarfı açtım. İçindeki resimleri alıp baktığımda gördüklerim ile öylece kala kaldım.

 

Bir insanın dünyasının nasıl başına yıkıldığını hiç bilmezdim ben. Tâki o güne kadar.

 

O gün benim dünyam başıma yıkılmıştı, belki ilkti ama son olmayacağını tahmin bile edemezdim.

 

Saatlerce arabanın içinde elimdeki resimlerle bakıştım. Telefonum yüzlerce kez çaldı belki de. Ama benim o çağrıları cevaplayacak cesaretim bile yoktu.

 

Korkuyordum.

 

Hayatımda ilk kez doğrusundan şaşmadığım birini tanıyamadığımı öğrenmiştim. Abimin benden sakladığı en büyük sırrını öğrenmiştim ben bu gece.

 

Yanaklarımdan süzülen yaşlar ile arabayı çalıştırdım. Nereye gittiğimi bilmeden bastım gaza. Her yer dar geliyordu sanki. Boğuluyordum. Biri, öldürmeyecek ama nefessiz bırakacak şekilde boğazımı sıkıyordu sanki.

 

Şimdi ne olacaktı?

 

Her şey eskisi gibi olabilecek' miydi?

 

Hiç bir şeyden emin değildim artık.

 

Kime güvenip yaslanacaktım ben?

 

Ani fren yapıp yolun ortasında durdum. Arkadan gelen korna seslerini duymuyordu kulaklarım.

 

Öfkeyle direksiyona vurup bağırmaya başladım. Hayatımda ilk kez bu kadar çaresiz kalmıştım.

 

Başımı direksiyonu sıkan ellerime yasladım.

 

"Nasıl?! Nasıl böyle bir işin içinde olabilirsin abi?!!! Aklım almıyor!!"

 

Tekrardan sürmeye başladım. Kalan tek güvenli yere.

 

 

⨕🦋⨕

 

Geldiğim sahil kenarına bakındım. İlk kez bu kadar geç saatte buraya geliyordum. Bu gece ne çok ilkim olmuştu. Hepsi de yaşamayı, görmeyi istemediğim şeylerdi sanırım. Bu sahil kenarına, bu saatte gelişim hariç.

 

Telefonum bir kez daha çaldığında arayana baktım. Ceylandı, aramayı cevaplayıp arabadan indim. "Alo." Öfkeli sesi direk kulaklarımı doldurmuştu. "Kızım neredesin sen?! Çağrı abi aradı sana ulaşamadığını benim evde olup olmadığını sordu. Bende burada dedim. Ama bil bakalım ne oldu. Sen burada değilsin! Allâh aşkına neredesin sen?" Derin bir nefes aldım.

 

Yanaklarımdan süzülen yaşlar ile karşımdaki denize baktım. "Ceylan, ben boğuluyorum. Hiç bir yere sığamıyorum sanki. Sahile geldim. Abimle bizim yerimize. O kadar kötü bir şey oldu ki. Sanki.. Sanki dallarına tutunduğum, gölgesinde kendimi güvende hissettiğim o ağaç üzerime devrildi. Ceylan, ben aslında abimi hiç tanımamışım.." Elimdeki zarfı sıktım öfkeyle.

 

"Kelebek. Neler diyorsun sen? Ne demek abimi hiç tanımamışım? Oraya geliyorum. Sakın bir yere ayrılma. Beni bekle kardeşim." Telefon kapanınca kulağımdan çektim. Şarjım bitmişti. Kabanımın cebine koyup kumlara oturdum. Elimdeki zarftan resimleri çıkartıp bir kez daha baktım.

 

Bir resimde abim elindeki silahı bir adama doğrultmuştu. Bir diğer resimde sandalyeye bağlı bir adamı elindeki demir sopayla dövüyordu. Başka bir resimde para dolu olduğu görünen bir çantayı bir adama uzatıyordu. Ve daha benzer bir çok resim vardı. Ama çoğu şiddet ve.. Beterini içeriyordu.

 

"Benim abim olamaz bu. Benim abim, mert bir insan. Bir karıncayı bile incitemezken, bunları nasıl yapsın? Nasıl? Benim abim böyle pis işlere bulaşmış olamaz! Benim abim katil değil!!! "

 

Elimdeki resimleri öfkeyle fırlattım. O sırada resimlerin arasından ayaklarımın dibine düşen küçük siyah zarf ile duraksadım. Uzanıp zarfı aldım. Derin bir nefes alıp zarfı açtım. İçindeki kartı çıkartıp yazanlara baktım.

"Ne?"

 

Okuduklarım ile diyebildiğim tek şey buydu.

 

"Senden saklanan onca sırdan sadece biri bu Umay Karahan. Sen kendi hayatını bile yönetemiyorsun. Artık uyanmanın vakti geldi... ~Mavi Kelebek"

 

Öylece kala kalmıştım.

 

Kimdi bu "Mavi Kelebek" ?

 

Ne istiyordu benden?

 

Benden saklanan daha kaç sır vardı?

 

Omzuma dokunulması ile yerimden sıçramıştım. Elimdeki kartı Ceylan fark etmeden cebime koydum. "Gelmişsin." Başıyla onayladı beni. Etraftaki fotoğrafları toplayıp şok olmuş bir biçimde elindeki resimlere bakıyordu. "Kelebek? Bahsettiğin şey bunlar' mı? " Başımı salladım. "Abimle tanış Ceylan. Kendisi bir yer altı iş adamıymış. " Sesim ağlamaktan çatallaşmış, geçirdiğim öfke krizlerinden dolayı yorgun düşmüştüm. Yanıma oturduğu sırada başımı Ceylan'ın dizlerine yasladım. Saçlarımda gezinen parmakları ve duyurmak istemediği hıçkırıkları ile bir kez daha doldu gözlerim.

 

"Bahtsız kardeşim. Kim bilir ne zaman gülecek yüzün. Dilerim çok mutlu olduğun anları görmek nasip olur bize kelebek. " Onun bu sözleri sessiz hıçkırıklarımın gür çıkan haykırışlara dönmesine neden olmuştu.

 

 

⨕🦋⨕

 

Güneş yavaştan doğmaya, ışığını denizin üzerine örtmeye başladığı sırada içinde oturduğum arabadan çıktım. Yan koltukta uyuyan Ceylan'a ufak bir bakış atıp kapıyı kapattım. Bir kaç adım atıp ayaklarımın ucuna değen denize baktım.

 

Hiç bir şey olmamış gibi davranacaktım. Abim bana demişti. Zamanı geldiğinde o her şeyi bana anlatacak. Bu yüzden sadece bekleyeceğim.

 

Notta yazdığı gibi artık uyanmanın vakti geldi. Ben dün gece gözlerimi açtım. Şimdi gerçeklerin birbir ayağıma gelmesini bekleyecektim. Sonunda canım acıyacaksa, acısın. Benim bu hayattaki ormanımı kuruttular belki ama yaslandığım o koca gövdeli, güçlü dalları olan. Gölgesinde huzuru bulup güvende hissettiğim o ağacı, kimsenin kurutup devirmesine izin veremezdim. Ben o ağaçtaki yapraklarla kendime koza örmüştüm. Dün gece o kozadan çıktım, bu günden itibaren de kanatlarımın kurumasını bekleyecektim.

 

Ben kocaman çok güçlü kanatları olan kelebeklerden sadece bir tanesiyim. Kim bilir nice ormanlarda nice kelebekler vardı, benim gibi güçlü kanatlara sahip olmaya çalışan.

 

 

⨕🦋⨕

 

Ceylan kendi arabası ile evine geçmişti. Bende eve gidip gitmemek arasında kalsam da eve gitmek daha doğru olurdu. Madem bekleme kararı almıştım o zaman abime hiç bir şey belli etmemem ve normal hayatıma devam etmem gerekiyordu.

 

Evin bahçesine girip arabayı garaja park ettim. elimdeki zarfı çantama sıkıştırdım. Abimin arabası da garajdaydı, bu da evde olduğu anlamına geliyordu.

 

Derin bir nefes alıp kendimi topladım. Arabadan inip sakin adımlarla eve ilerledim. Tam zile basıyordum ki kapı aniden açılmış ve kendimi abimin kolları arasına bulmuştum.

 

"Şükürler olsun.." Fısıltısını duyunca duraksadım. "Abi?" Saçlarıma kondurduğu öpücükler ve sürekli fısıldayarak şükür etmesinin sebebini anlamamıştım. Sarılmayı bırakıp omuzlarımı tuttu. "Neden telefonun kapalı? Aramalarımı neden cevaplamadın? Ceylan haber vermese nerede olduğunu bile bilmeyeceğim! Hiç böyle yapmazdın sen. Bir sorun' mu var?" Başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır sadece dün akşam dersim iptal edilince bende Ceylan'a gittim. Telefonumu da şarj etmeyi unutmuşum o kadar." Rahatladığını belli eden bir nefes almıştı. "Bir daha sakın. Sakın telefonun kapalı olmasın. Anlaşıldı' mı küçük hanım." Sert ve kesin çıkan sesi ile şaşırmıştım. Abim çok nadiren benimle bu şekilde konuşurdu. "Tamam abi." Başını sallamış ve eve girmiştik.

 

Odama çıkar çıkmaz çantamdaki zarfı gardırobumdaki kasama koydum. Bu kasayı genelde önemli evraklarımı ve neredeyse hiç kullanmadığım takılarımı saklamak için kullanıyordum. Abimin de kendi odasında böyle bir kasası vardı. Ama bir birimizin kasa şifresini bilmiyorduk. Sonuçta özeldi. Kasayı kilitledikten sonra rahat bir nefes aldım. Ardından kendimi direk banyoya attım. Dün soğukta kaldığım için bu gün iyice kendimi ısıtmak istiyordum. Bir kez daha rahatsızlanmak şuan isteyeceğim en son şeydi.

 

 

⨕🦋⨕

 

Sabah dersim için erkenden kalkmıştım. Hazırlandıktan sonra sessizce odamdan çıktım. Abimin uyanık olup olmadığından emin değildim. Bu yüzden sessiz olmaya çalışıyordum.

 

Tam salona inmiştim ki duyduğum konuşmalar ile duraksadım. "Onu takip etmesi için birini görevlendir. Soylu onunla görüştüğünden beri tedirginim. Benden önce ona bir şeyler anlatması bana olan inancını zedeleyebilir." Abimin kiminle konuştuğuna bakmak adına bir basamak daha indim. Karşısındaki adamı tanımıyordum. Daha önce hiç görmemiştim de. "Tamamdır efendim." Abimin başı ile işaret vermesinin ardından evden çıkmıştı. Bende hızla kendimi toplayıp sanki yeni iniyormuş gibi davrandım. "Günaydın. Ben çıkıyorum. Sabah dersim var. " Bana dönünce gülümsemiş ve başını sallamıştı. Yanına gidip sıkıca sarıldım ona. "Akşam görüşürüz abicik." Gülmesi ilk bende gülmüştüm. "Görüşürüz meleğim." Sarılmayı bırakıp evden çıktım.

 

Garaja girip arabama bindim. Hızlıca evden uzaklaşıp okula doğru sürmeye başladım.

 

 

⨕🦋⨕

 

Kızlarla güzel bir kahvaltının ardından geç kalmamak adına koşar adım fakülteye ilerledim. Dersimin olduğu atölyeye girip eşyalarımı dolabıma koydum. Önlüğümü bağladığım sırada aynı dersleri aldığım bir kız geldi. "Selam." O önlüğünü bağlarken gülümsedim. "Selam. Bu gün yarım bıraktığımız tabloya devam ediyoruz değil' mi?" Beni başıyla onaylamıştı. "Evet. Sergi için bu tabloların bitmesi gerekiyor. Ardından başka projeler verilecekmiş." Başımı salladım. "Teşekkür ederim." "Rica ederim." O kendi taburesine geçmiş bende kendi tabureme geçmiştim.

 

Fırçamı elime alıp yarım bıraktığım tabloya devam etmeye başladım.

 

 

⨕🦋⨕

 

Tabloya o kadar çok dalmıştım ki atölyede bir tek benim kaldığımı yeni fark ediyordum. Kulaklığımı çıkartıp etrafıma bakındım. Kimse kalmamıştı. Saate baktığımda çoktan altı olmuştu. Sabahtan beri buradaydım. Resme fazla odaklanmış saatin nasıl geçtiğini fark edememiştim.

 

Eşyalarımı toparlayıp ellerimi yıkamak için lavaboya gittim. Akşam dersi için bazı öğrenciler hâlâ fakültedeydi. Ellerimdeki boyaları çıkartıp temizledikten sonra üzerimi düzelttim. Lavabodan çıkıp koridorda ilerlerken çalan telefonum ile arayana bakmadan aramayı cevapladım. "Alo." Karşı taraftan ses gelmeyince arayan numaraya baktım. Bilinmeyen bir numaraydı. "Alo?" Yine ses gelmeyince telefonu kapatmak adına kulağımdan çektim. Tam o sırada duyduğum silah patlama sesi ile korkuyla olduğum yere çivilenmiştim…

Loading...
0%