@mavikelebek_04
|
(Ayça Özefe - Yıkılmam Asla) "Korku, insanları yönlendiren en güçlü duygudur..." Aniden duyduğum sesin ardından telefon kapanmıştı. Korkudan elim ayağım boşalmış öylece olduğum yere yığılmıştım. Gözlerim dolmuş, ellerim titriyordu. Derin bir nefes alıp solumdaki duvara tutundum. "İyi' misiniz?" Duyduğum ses ile irkildim ve önümdeki bedene baktım. Sadece başımı sallamakla yetinmiştim. Kolumdan tutup beni ayağa kaldırmıştı. Lavaboların olduğu tarafa ilerlemiş ve içeri girip elimi yüzümü yıkamamda yardımcı olmuştu. Ardından kolumdan destek vererek beni fakültenin dışına çıkartıp boş bir banka oturtmuştu. Derin nefesler alıp yaşadığım korkuyu üstümden atmaya çalıştım. Ellerim hâlâ titriyordu. "Daha iyi' misiniz?" Yanımda oturan bedene baktım tekrardan. Kütüphanedeki adamdı. "İ- iyiyim. Teşekkür ederim." Başını sallamıştı. Çantasından çıkarttığı pet şişeyi bana uzatmıştı. "Merak etmeyin yeni almıştım." Başımı sallayıp şişeyi aldım. "Teşekkürler." Suyu içtikten sonra arkama yaslanıp gözlerimi kapadım. "Sorun olmazsa eğer ne olduğunu sorabilir' miyim?" Gözlerimi açıp ona döndüm. "Önemli bir şey yok. Sadece ufak bir panik atak gibi bir şeydi. Önemli değil." Başını sallamıştı. "Dersiniz var' mı?" "Yok. Ben, atölye dersindeydim. Eşyalarımı almam gerek." Ayağa kalkmıştı. "Tamam. Siz burada bekleyin ben alıp getireyim." "Yok, yani gerek yok ben kendim alırım." Tam kalkıyordum ki beni omuzlarımdan tutup geri oturtmuştu. "Sizi böyle bırakmam doğru olmaz. En azından sizi evinize bırakayım yada güvenle gittiğinizden emin olmalıyım." Başımı salladım. Hem şaşırmış hem de biraz utanmıştım doğrusu. O atölyeden eşyalarımı almak için fakülteye girince bende öylece arkasından baka kalmıştım. Telefonumdan abimi aradım. Bir kaç çalıştan sonra açılmıştı. "Alo. Güzelim." Derin bir nefes alıp kendimi toparladım. "Abi beni almaya gelir' misin? Okuldayım." Duyduğum seslere göre hemen ayaklanmıştı. "Tamam. Hemen geliyorum güzelim. Bir şey' mi oldu? " Başımı salladım. "Hayır, hayır olmadı. Sadece araba süremeyecek kadar yorgunum." "Anladım. Bekle beni meleğim." Aramayı sonlandırdığı sırada elinde eşyalarım ile yanıma gelen bedene baktım. "Şey, abimi aradım. Beni alması için." Başını sallamış ve kabanımı omuzlarıma örtmüştü. Çantamı yanıma bıraktığında alıp içinden sakinleştirici ilacımı aldım. Bir ilacı yanımdaki su ile içtikten sonra etki etmesini bekledim. Çok nadiren kullanıyordum bu sakinleştiriciyi. "Sakinleştirici' mi kullanıyorsun?" Başımı salladım. "Maalesef. Pek stres olmamam gerek. Aslında psikolojik bir durum ama fazla stres ve korku beni hasta ediyor. Bünyem ve psikolojim pek sağlam değil." Gülerek söylediğim için yüzünde hüzünlü bir tebessüm oluşmuştu. Yanıma oturduğu sırada elimdeki ilacı tekrardan çantama koymuştum. Telefonum titreyince gelen mesaja baktım. "Şey, abim mesaj atmış. Geldiğini söylüyor. Otoparkın oradaymış." "Tamam o zaman. Oraya gidelim." Başımla onayladım onu. "İzninizle." Kolumdan destek vermek için izin istediğinde tebessüm edip kolundan tutundum. Yavaş adımlar ile otoparka ilerlerken çok tuhaf hissetmiştim. İlk kez abimden başka bir erkek ile bu kadar yakındım. Burnuma gelen parfüm kokusu çok hoştu. Üstündeki kabanından dolayı kolundaki dövmeleri göremiyordum. "İsminizi sorabilir' miyim?" Konuşması ile bakışlarımı yerden çekip ona çevirdim. Onunda bakışları bendeydi. "Umay, Umay Karahan." Gülümsemişti. Onun gülümsemesi ile tuhaf bir şekilde bende gülümsemiştim. İçimi kaplayan heyecan duygusu ilk kez bu kadar yoğundu. "Senin adın ne?" "Aren, Aren Öztürk." "Ihm ıhm." Aramızda oluşan bu tuhaf çekimi bozan abim ile aşırı utanmıştım. Abimin böyle bir görüntüye şahit olması hiçte hoş olmamıştı. Aren' in kolundan çıkıp bir iki adım ondan uzaklaştım. Yanıma gelen abim bana bakmış bir şeyim olup olmadığını kontrol ediyordu. "Ben iyiyim abi." Başını sallamıştı. Ardından kolunu omzuma atıp Aren' e döndü. "Çağrı abi?" Aren' in şaşkın sesi ile onlara baktım. "Aren? Ne işin var oğlum senin burada?" Aren' le kısa bir sarılmanın ardından şaşkın bakışlarım ile onlara baktım. "Abi, siz tanışıyor' musunuz?" Abim gülerek başını sallamıştı. "Bizim Kamer amcanın oğlu olur kendisi. Burada okuduğunu bilmiyordum. Tesadüfe bak." Başını sallamıştı. Ardından bana bakmıştı. Yüzündeki gülümseme tebessüme dönüşürken konuşmuştu. "Evet, çok güzel bir tesadüf." Yanaklarım ısınırken bakışlarımı ondan çekmiştim. "Ben arabadayım abi. Görüşürüz ve tanıştığımıza memnun oldum Aren." Hızlı adımlar ile arabaya bindim. İçimde uçuşan kelebeklerin heyecanı ile arkama yaslandım. Camdan dışarı baktığımda abimle bir süre konuştular ardından bana baktığı sırada abimde arabaya doğru gelmişti. Arabaya binip çalıştırdığında gülümseyerek bana bakan Aren' e baktım. Otoparktan çıkıp eve doğru ilerlemeye başladığımızda ilacın etkisi ile uyku bastırmıştı.
⨕🦋⨕ Uyandığımda yatağımdaydım. Ben arabada uyuya kalınca abim odama taşımış olmalıydı. Kalkıp üzerimi değiştirdikten sonra saat geç olduğundan tekrardan uyumak adına yatağıma girdim. Aklıma gelen o telefon görüşmesi beni tekrardan ürpertse de ardından olanlar ile tebessüm ettim. Tekrardan içimde kelebekler uçuşmaya başlamıştı. Zorla uykuya dalmaya çalıştım.
⨕🦋⨕ Sabah çok erken uyanmıştım. Bu gün dersim olmadığı için evde kalıp biraz kafa dinlemek istiyordum. Aklımı kurcalayan çok şey vardı ama içlerinde en önemlisi notu kimin gönderdiğiydi. Odamı toparlamış ve üzerimi değiştirmiştim. Bir süre odamdaki camın önünde dikilmiş elimdeki not ile dışarıyı izlemiştim. Zarfı, içindeki resimlerle kasaya koymuştum lakin içinden düşen notu cebimde unutmuştum. Odamın kapısı tıklatıldığında elimdeki notu yatağımın yanındaki çekmeceye koydum. "Gir." Kapıyı aralayıp içeri bakan Kadriye teyzeye baktım. "Küçük hanım Çağrı bey sizi kahvaltıya bekliyor." Başımı salladım. Yatağımın üzerindeki telefonumu alıp odamdan çıktım. Mutfağa indiğimde masada arkası bana dönük bekleyen bedene ilerledim. Boynuna kollarımı dolayıp yanağına öpücük kondurdum. "Günaydın evrenin en yakışıklı abisi." Gülüşü kulaklarımı doldururken sarılmayı bırakıp sağındaki sandalyede yerini aldım. "Sana da günaydın, narin meleğim." Gülümsedim. Kim ne derse desin, ne düşünürse düşünsün. Ben bir tek abime inanıyor ve güveniyordum. Benden saklanan sırlar her ne olursa olsun, abime asla sırtımı dönemezdim. Her ne kadar gerçekte kim olduğunu anlatan resimleri görmüş olsam da, kedi gözlerimle şahit olmadığım hiç bir şeye inanmazdım. İnanamazdım… Sakince geçen kahvaltımızı abimin sorusu bölmüştü. "Dün okulda ne oldu Umay?" Sesi ciddiydi. Nefes alıp elimdeki çatalı bıraktım. "Sakin kalmanı istiyorum." Diyerek yüzüne baktım. Bana ters bir bakış atmış ardından başını sallamıştı. "Dün beni bir numara aradı. Kayıtlı değildi. Bende açtım." Ellerimi masanın altında bir birine kenetlenmiş sıkıyordum. O an aklıma geldikçe içim korkuyla doluyordu. "Bir kaç kez alo dedim. Ama kimse cevap vermedi. Ben tam telefonu kapatıyordum ki. Silah patladı ve arama sonlandı. O kadar çok korktum ki elim ayağım boşaldı. O sıra Aren geldi yanıma. Yardım etti. Çok fazla strese girdim. Sakinleştirici kullanmam gerekti." Öfkeyle ellerini saçlarından geçirdi. Ardından derin bir nefes aldı. "Tamam güzelim. Bu gün dersin yok. Dinlen evde. Bu günlük bir yere çıkma." Başımla onayladım onu. Masadan kalkıp saçlarıma bir öpücük kondurmuş ardından evden çıkmıştı. Kahvaltı yapmayı bırakmış ve odama çıkmıştım. Yapacak bir şey bulamadığım için Kamer amca için yapmaya başladığım resme devam etmeye karar vermiştim.
⨕🦋⨕ Telefonumdan ardı ardına gelen bildirimler ile şaşırmıştım. Yatağımın üzerine bıraktığım telefonumu alıp gelen bildirimlere baktım. X kaos halindeydi. Hükümetin yayınladığı bildiri yüzünden bir çok paylaşım yapılmaya başlanmıştı. Odamdan çıkıp salona girdim. Pek kullanmadığımız televizyonu açıp bir haber kanalı açtım. "Evet sayın seyirciler son dakika gelişmeleri ile devam ediyoruz. Son zamanlarda artan cinayetler tüm ülkeyi etkisi altına aldı. Sosyal medyada yapılan paylaşımlar sonucu TBMM az önce kriz masasına oturdu. Aldığımız son gelişmelere göre hâlâ bir karar açıklanmış değil. Kurulun bu artan cinayetler konusunda ne tür bir karar alacağı tüm ülke genelince merak edilen bir konu." Telefonumun çalması ile arayan numaraya baktım. "Alo. Kelebek." Bakışlarımı karşımdaki televizyondan çekmeden Ceylanı yanıtladım. "Alo. Ceylan neredesin? Kızlar yanında' mı?" Tedirginlikle televizyona bakıyordum. Durum çok ciddiydi. "Evet. Yoldayız sana geliyoruz." "Tamam. Dikkatli olun." Anlaşılan onlarda durumu fark etmişlerdi. Zaten fark etmemek imkansızdı. Sosyal medyada tüm dünya, ülkedeki bu durumdan haberdar olmuştu. Mutfaktan elinde çantası ile çıkan Kadriye teyzeye baktım. "Küçük hanım? Neler oluyor?" Yanıma gelmiş ve televizyonu görmüştü. "Aman Allah'ım! Rabbim korusun neler oluyor böyle?" Abimi aradım hızlıca. "Alo. Abi neredesin? Haberleri gördün' mü? Görmemen imkansız olur gerçi." "Sakin ol güzelim. Holdingdeyim. Ve evet haberleri gördüm. Muhtemelen sokağa çıkma yasağı falan konulacak bu yüzden acil işleri halledip çalışanları eve yolladıktan sonra geleceğim. Beni merak etme ve sakın evden ayrılma." Derin bir nefes verdim. "Tamam. Dikkatli ol abi." "Sende güzelim bir kaç saate görüşürüz." Aramayı sonlandırıp Kadriye teyzeye döndüm. "Kapıdaki güvenliklerden seni güvenle ev bırakmasını isteyeceğim." "Peki siz küçük hanım?" "Beni merak etme. Arkadaşlarım yolda. Eve varır varmaz kapı ve pencerelerini iyice kilitle olur' mu Kadriye teyze." Beni başıyla onayladığında kapıya çıkmıştık. Güvenliklerden biri ile onu evine yolladım. Eve gireceğim sırada garajın oraya park eden iki araba ile durdum. Kızlar arabalardan inip hızlı adımlar ile yanıma gelmişti. "İçeri girelim." İçeri girer girmez açık olan televizyonun karşısına dizilmiştik. "Üç gün. Sadece üç gün sosyal medyaya bakmadım ve olanlara bak. Bu durum ne zaman bu kadar ciddi bir hal aldı?" Sitemim ile kızlara döndüm. "Son zamanlarda bir çok cinayet vakası oldu. Lakin tuhaf olan tarafı bu cinayetlerin bir anda nasıl bu kadar arttığı. Ölenlerin hepsi benzer şekillerde öldürülmüşler. Hukuk fakültesi bu konuyla çalkalanıyordu. Ama bu kadar ciddi olduğunu tahmin etmezdim." Neva' nın konuşması ile iyice tedirgin olmuştum. "Aldığımız bilgilere göre kriz masası bir karara varmış durumda. Cumhurbaşkanının açıklama yapması için acil bir basın toplantısı düzenlendi. Canlı olarak aktarması için ekip arkadaşlarımıza bağlanıyoruz." "Evet. Şuan açıklama yapılması için beklemedeyiz. Bildiğiniz üzere son günlerde artan benzer cinayetler hükümeti ayaklandırdı. Halk korku içinde ne olacağını düşünürken hükümetin aldığı kararı merakla bekliyoruz. Şuan salona giriş yapan cumhurbaşkanımız ve yanında savaş bakanı ile dışişleri bakanını görüyoruz. Cumhurbaşkanımız konuşma yapmaya hazır." "Sayın Türk halkı. Son zamanlarda artan cinayetler üzerine bir kriz masası kurduk. Gerekli önlemler alınmaya başlandı. Savaş bakanımız gerekirse askeri güçlerimizi devreye sokmaya hazır durumda. Durum fazlasıyla ciddi. Yirmi yaş altı çocuklarımızın ve kırk beş yaş üzeri yetişkinlerin dışarı çıkma yasağı vardır. İlk, orta ve liselerde başka bir bildiri paylaşılana dek tatil ilan edilmiştir. Üniversite öğrencileri okullarına devam edecek lakin güvenlik önlemleri hat safhaya alınacaktır. Sakin olmanızı ve gerekmedikçe evlerinizden çıkmamanızı istiyoruz." "Evet. Cumhurbaşkanının yaptığı açıklama üzerine güvenlik güçleri harekete geçmiş durumda. Her şehirde tüm cadde ve sokaklarda devriyeler görevlendirildi. Üniversitelerde güvenlik önlemleri arttı. Gelişmelerden haberdar olmak için beklemede kalın." Tüm bu olanlar resmen kaosa sürükleniş gibiydi. "Böyle bir şeyin yaşandığına inanamıyorum." Elçin' in isyanına hak verdim. "Yani kim nasıl böyle bir şey yapar?" Nil' in söyledikleri üzerine kaşlarımı çatmıştım. "Bunu tek bir kişi yapmış olamaz. Görmüyor' musun tüm ülkede olan bir şey. Muhtemelen örgüt gibi bir şey var işin içinde." Başları ile onaylamışlardı beni. "Bu gün birlikte kalalım. Ayrı kalırsak aklım sizde kalır." Ceylanı başımızla onayladık. "Burada kalın. Alt katta boş odalar var. Hem biliyorsunuz abim sürekli holdingde." Beni onayladıklarında saate baktım. "Gelin bir şeyler atıştıralım." Mutfağa geçip hem olanları konuşmaya devam etmiş hem de atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya başlamıştık.
⨕🦋⨕ Saat akşam sekizi bulmuştu. Ama abimden hâlâ ses yoktu. Kızlar salonda konuşurlarken odama çıkmış ve kafa dağıtmak adına tabloya devam etmeye başlamıştım. Aralık olan odanın kapısı tıklatılınca tablodan bakışlarımı çekip kapıda bana bakan Ceylana baktım. "Kelebek?" İçeri girip solumda kalan yatağımın kenarına oturmuştu. O beni izlerken ben tabloya devam ediyordum. "Kızlara anlatmayı düşünüyor' musun?" Başımı olumsuzca salladım. "Hayır. Bu aramızda kalsa daha iyi olur. Kızları da bu işin içine sürüklemek istemiyorum. Aslında senide bu işin içine dahil etmemem gerekirdi." Söylediklerim üzerine hemen inkar etmişti. "Hayır Umay. Böyle düşünme. Sen benim kardeşimsin. Tabi ki bana anlatacaksın. Benim endişem şimdi neler olacağı. Çağrı abi ile konuşabildin' mi?" Başımı olumsuzca salladım. Elimdeki fırçayı su kabına batırdım. "Hayır. Bu konuyu asla açmayacağım Ceylan. Abim bu öğrendiklerimi bilmemeli. O eminim ki zamanı geldiğinde her şeyi birbir bana anlatacaktır. Şuan sadece o zamanın gelmesini bekliyorum. Hem de dört gözle." İçimde oluşan hırsı hissedebiliyordum. Abime karşı değil de notu gönderen kişiye karşıydı bu hislerim. "Anladım. Eminim ki Çağrı abi senin için doğru olanı yapmaya çalışıyordur." Başımla onayladım onu ardından ikimizde sessiz kalmıştık. Ben tabloma devam etmiş o da beni izlemişti.
⨕🦋⨕ Duyduğum kapı sesi ile mutfaktan fırlamış içeri giren abime sıkıca sarılmıştım. Saat gece on iki olmuştu ve o daha yeni eve geliyordu. Kızlar çoktan yatmak için boş odalara geçmişlerdi. "Erken geleceğini söylemiştin." Sarılmayı bırakıp ona baktım. Bedenini göz ucu ile kontrol ettiğimde bir sorun yok gibiydi. İçeri geçip odasına çıkarken açıklama yapıyordu. "İşler uzadı. Çalışanlara iki günlük izin verdim. Holdingin işleri aksamasın diye de online konferanslara katılmak zorunda kaldım. Yurtdışındaki müşterilerimiz ülke durumundan haberdar olmuş bu yüzden onlarla da online toplantılar yaptım." Odasına girdiğimiz gibi bana döndü. "Çok yorucu bir gündü güzelim. Hadi sende yat artık." Başımı salladım. "Kızlar burada kaldı bu akşam. Şu cinayet durumu yüzünden." Kaşları çatılmış ve gerilmişti. "İyi yapmışsınız." Abime iyi geceler diledikten sonra odama geri dönmüştüm. Bitirdiğim tabloya baktım bir süre. Karanlık bir ormanın içinde ayın ışığı ile parıldayan bir göl, etrafında uçan kelebekler ve uğurböcekleri ile değişik bir tablo olmuştu. Kelebekler benden bir izdi. Ama aralarına neden uğurböcekleri çizdiğimden emin değildim. Yine de güzel bir tablo olmuştu. Bir dahaki kontrolüme daha vardı. Ama ben bir an önce tabloyu vermek ve Kamer amcanın tepkisini görmek istiyordum. Beğenecek' miydi emin değilim. Küçüklüğümden beri ona yaptığım her resmi sakladığını söylemişti bir keresinde. Öz babamın bana göstermediği sevgiyi göstermişti o bana. Benim için bir baba gibiydi Kamer amca. Hastanede kaldığım tüm zamanlarda hep benimle ilgilenmişti. Küçüklüğümden beri.
⨕🦋⨕ Sabaha kadar doğru dürüst bir uyku çekememiştim. Hem bu olanlar hem de not aklımı tamamen ele geçirmişti. Kahvemden bir yudum alıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Mutfaktaki bahçe kapısını açıp bahçedeki masaya geçtim. Havalar iyice soğumuştu. Üzerimdeki hırkaya iyice sokuldum. Dumanı tüten kahvemi izlemeye başladım. Omuzlarımı tutan eller ile irkilmiş hızla arkama dönmüştüm. "Aklım gitti be kızım ya." Bu halime gülmüş ve yanıma oturmuştu. "Senide uyku tutmamış sanırım. Bir sorun' mu var?" Başımı sallayarak yanıtladım. Masadaki elini tutup hafifçe sıktım. "Sağol Ceylan' ım. İyi ki varsın." Gülümsemiş ve elimin üzerine diğer elini koymuştu. "Sende iyi ki varsın kelebek." Bir süre sessizce masada oturduk. Ardından üşüdüğümüz için eve geri girmiştik. Odama çıkıp yatağın üzerine oturdum. Ceylan odamın içinde dolaşmış ve çalışma masamın sağındaki tabloyu eline almıştı. "Çok güzel olmuş. Küçüklüğümüzden beri yeteneğine hayranım." Tabloyu incelemeyi bırakmış ve Kamer amca için yaptığım tabloya bakmıştı. "Waow. Gerçekten yeteneklisin kızım." Bu hâli beni güldürmüştü. Yatağa uzanıp tavanı izlemeye başladım. "Dün okulda bir şeyler oldu." Konuşmam ile yanıma oturmuştu. "Ne gibi şeyler?" Derin bir nefes aldım. "Atölye dersinden çıktığım sırada kayıtlı olmayan bir numara aradı. Bir kaç kez alo dedim. Ama kimse cevap vermedi. Bende tam telefonu kapatıyordum ki.. bir silah patladı ardından telefon kapandı." Şok olmuş bir ifade ile bana döndü. "Sen iyisin değil' mi? Şok olmuş olmalısın. Allah' ım. Neler oluyor böyle?!" Başımı olumsuzca sallamakla yetindim. Derin bir nefes verip ellerini saçlarından geçirdi. "Başka bir şey oldu' mu peki?" Uzandığım yerden kalkıp ona döndüm. Ellerimle oynarken anlatıp anlatmama konusunda kararsızdım. "Şey." Kaşları çatılmış ve o da bana dönük bir şekilde oturmuştu. "Ne? Ne oldu?" Ona baktım. "Dün olanlar yüzünden ufak bir şok yaşadım. O sırada geçen kafede hakkında konuştuğumuz çocuk geldi. Ve bana yardım etti." Gülmemek için kendini tuttuğu belli olsa da bozuntuya vermedim. "Neydi ismi? Nil söylemişti sanırım." "Aren." Hızla cevap vermem üzerine gülmeye başlamıştı. "Sandığın gibi değil. Gerçekten. Hem o duyguya inanmadığımı ve asla da inanmayacağımı en iyi sen biliyorsun. Sadece bana yardım etti o kadar. Asıl önemli olan kısmı daha söylemedim ayrıca." Gülmeyi kesmişti. Onun bu hâline göz devirip asıl söylemek istediğim noktayı anlattım. "Aren Öztürk ve Kamer Öztürk sana bir şey çağrıştırıyor' mu?" Kaşları çatılmış düşünceli bir ifade yüzünde yer edinmişti. "Bir dakika. O çocuk Kamer amcanın oğlu' muymuş?!" Başımla onayladım onu. "Ve de abimle tanışıyorlarmış." Son söylediğim üzerine daha çok şok olmuştu. "Oha! Tesadüfe bak." Omuz silktim. "Yani küçüklüğümden beri Kamer amca benim doktorum. Bu yüzden oğluyla tanışmış olmaları normal." Başını sallamıştı. Kolundaki saate baktı. "Saat 07.00 olmuş. Biraz uyumalısın." Başımı salladım. Yatağıma girip direk uyku moduna geçtim. Fazlasıyla yorulmuştum. Biraz uyusam çok iyi olurdu.
⨕🦋⨕ Uyandığımda saat çoktan öğleni bulmuştu. Kızların sesleri aşağıdan geliyordu. Bir şey tartıştıkları çok belliydi. Hızla yataktan kalkıp aşağıya indim. Kızların yanına gittiğimde hepsi bana dönmüştü. Geldiğimi görür görmez konuşmayı kesmişlerdi. "Neler oluyor kızlar?" Sorum üzerine her biri bir yere dağılmış hiç biri sorumu yanıtlamamıştı. "Sadece dünkü haberler üzerine tartışıyorduk. Önemli değil yani." Pek umursamamıştım doğrusu. Önemli bir konu olsaydı eğer kızlar kesinlikle benimle paylaşırlardı. Başımı sallayıp mutfağa geçtim. Ada tezgahın üzerindeki suyu bardağa doldurup bir iki yudum içtim. Elçin ve Nur kahvaltıyı hazırlıyorlardı. Kadriye teyze bugün izinliydi. "Günaydın çiçeklerim." Yanlarına gidip yanaklarına birer öpücük kondurdum. "Günaydın ay parçam." Nur' un sevgi dolu sözcükleri üzerine gülüşmüştük. Bende kızlara yardım edip masayı hazırlamaya başladım… |
0% |