Yeni Üyelik
7.
Bölüm

Perde 6

@mavikelebek_04

(Gözde Öney ~ Tik Tak)

"Kısacık ömrü olan kelebekler..."

Güzel bir hafta sonu kahvaltısının katili olan haberler ile iştahımız kaçmıştı. Hepimiz önümüzdeki tabakla bakışıyorduk. "Kaç kişi olmuş." Sorumun üzerine beni Neva yanıtlamıştı. "Sanrım ölü sayısını saklıyorlar. Medya yasağı koyulmuş. Bu konu hakkında paylaşım yapılması yasak. Haberlerde de insanları geçiştiren şeyler söyleyip konudan bahsedilmiyor." Ne saçma işti bu böyle. Bilmediğimiz bir örgüt ülkemizde resmen terör estiriyordu. "Bu işin sonu iyi değil." Başımla onayladım Elçin' i. Kapının çalması ile oturduğum yerden kalkıp mutfaktan çıktım. Kapıyı açtığımda evin önündeki güvenlik elinde bir çiçek ve sarı bir zarf tutuyordu. "Umay hanım. Bunlar size gelmiş." Teşekkür edip uzattığı çiçekleri aldım. Zarfı da aldıktan sonra kapıyı kapadım. Çiçeklerin üzerindeki notu cebime zarfı da üzerimdeki hırkanın altına sakladım. Yine isimsiz birinden saçma sapan bir şey gelmiş olabilirdi. Şuan kızların bunu öğrenmesi en son istediğim şeydi.

Mutfağa girip çiçekleri ada tezgâhın üzerine bıraktım. "Waow. Çok güzeller! " Kızların beğenileri ile gülümsedim. "Kimden gelmiş kelebek?" Ceylan'ın sorusu ile omuz silktim. "Bilmem. İsimsiz gelmiş. Üzerinde notta yok. Neyse üzerimi değiştireyim sonrada dışarı çıkalım biraz." Beni onayladıklarında mutfaktan çıkıp odama geçtim.

Odama girer girmez kapıyı kilitlemiştim. Hırkamın altına sakladığım sarı zarfı ve cebime koyduğum kartı çıkarttım. İlk önce kartı açıp içinde yazanı okudum.

"Sana yaşattığım korku için özür dilerim küçük Karahan. Ama bunu yapmam gerekiyordu...
~Soylu"

Sinirle elimdeki kartı masaya fırlattım. "Adi şerefsiz!" Derin bir nefes alıp elimdeki sarı zarfı açtım. İçindeki evraklar ile kaşlarım çatılırken yatağımın kenarına oturdum. Türkiye genelindeki yetiştirme yurtlarının bir listesiydi. Sadece birinin üzeri sarı fosforlu kalem ile işaretlenmişti. "Antalya Özel Samyeli Çocuk Yetiştirme Yurdu... Abim yetimhaneleri araştırıyordu. Bu zarf ona gelmiş olabilir' mi?" Sayfaları karıştırırken arasından düşen siyah kart ile duraksadım. Yerdeki siyah kartı alıp yazanlar ile öylece kala kaldım.

"Geçmişini unutmuşsun Umay Karahan. Artık uyandığına göre, gerçekler hakkında sana ilk cevabı geçmişin verecek...
~Mavi Kelebek"

Kimdi bu?

Neden bana yardım ediyordu?

Gerçekleri neden bu kadar öğrenmemi istiyordu?

Kafam allak bullak olmuştu. Antalya'ya mı gidecektim?

Geçmişim…

Doğru dürüst hiç bir anım yok. Sadece hastane.

Peki ya öncesi?

Derin bir nefes verip elimde ki belgeleri zarfa geri koydum. Masanın üzerindeki kartı da alıp gardırobumdaki kasama koyduktan sonra hızlıca üzerime bir şeyler geçirdim.

Madem Antalya'ya gitmemi istiyordu, o zaman gidecektim. Okul biraz sıkıntı yaratabilirdi ama abimden gizlice bu işi halletmem gerekiyordu. Hafta sonu tek başıma gidip dönecektim. Şuan kimseyi bu işe karıştırmayacaktım. Üzerimi giyinip hazırlandıktan sonra çantamı alıp odamdan çıktım.

 

⨕🦋⨕

Kafeye girip her zamanki masamıza geçtik. Önce birer kahve söyleyip sakince beklemeye başladık. Ne konuşmamız gerektiği hakkında en ufak bir fikrimiz dâhi yoktu. Kızlara söyleyip söylememe konusunda hâlâ kararsızdım. Ama ilk önce kendim, tek başıma bir şeylerden emin olmalıydım. Ben emin olduğum zaman onlarda benden emin olabilirlerdi.

"Bu böyle olmaz kızlar. En azından biraz normal olmaya çalışalım. Her ne kadar durum ülke genelince korkutucu olsa da. Sonuçta hayat devam ediyor. Bizde buna ayak uydurmalıyız." Elçin'i başımızla onayladık. Sokağa çıkma yasakları kalkmıştı bu sabah. Ama güvenlik önlemleri hâlâ hat safhadaydı. "Çok haklısın kankacım. Valla ben hiç sevmiyorum böyle karamsar halimizi. Ya biz cıvıl cıvılız, bunu söndürmelerine izin vermeyelim kızlar." Nil'in sitemine gülmüştüm. "Aynen öyle valla. Hadi bu akşam karaokeye kalalım. Biraz kafa dağıtıp şu kasvetli havadan kurtulalım. Sonuçta yarın yeni bir gün." Nur da yorumunu ortaya attığında onayladık.
Kızların her duruma karşı pozitif kalmaları sanırım benim en güçlü ilacımdı. Kahvelerimiz geldiğinde güzel bir sohbetin başlangıcı olmuştu.

 

⨕🦋⨕

Kahvelerimizi içtikten sonra biraz dolaşmış ve akşam karaoke saatinde kafeye geri gelmiştik. Masamıza geçip oturduğumuz sırada çoktan başlayan karaoke gecesine bizde katılmıştık. Her zamanki gibi kızlar sahneye çıkmış tüm kafeyi ayaklandırmışlardı. Bende masada kalıp onların bu hallerini izliyordum.

Üzerimde bir durgunluk vardı. Sebebi zaten belliydi.

Notlar…

Hafta sonunun bir an önce gelmesini istiyordum. Notları gönderen kişiye bu kadar güvenmem doğru değildi. Belki de bir kandırmaca yada tuzak olabilirdi. Abimin çok düşmanı vardı sonuçta. Her iş adamının olduğu gibi. Ona zarar verebilmek için beni kullanabilirlerdi. Bu yüzden bu kadar korumacıydı abim. Şu iki gündür doğru dürüst konuşmuyorduk. Daha doğrusu annem gittiğinden beri.

Abimle ilk kez aramız bu kadar açılmıştı ve bu beni huzursuz hissettiriyordu. İçimdeki bu huzursuzluk olacak olanların habercisi' miydi yoksa çoktan olanların işaretimi bilmiyorum. Derin bir nefes alıp etrafıma bakındım. Kafeye giren bedenlerin arasında karşılaştığım beden ile biraz şaşırmıştım. Kızlar masaya döndüklerinde Nil baktığım yere bakmış ve hızla oturduğu sandalyeden kalkıp el sallamaya başlamıştı. Onun bu hareketi ile gerilmiş ve de utanmıştım. "Nil! Ne yapıyorsun Allâh aşkına?!" Omuz silkmişti. "Masaya davet ediyorum. Aynı üniversitede okuyoruz yakın olmamızda bir sorun olmaz diye düşündüm."

Tam onu azarlayacağım sırada masaya gelen bedenler ile kendimi toparladım. "Selam." Selamlarını başımla yanıtladım. Kızlarda onları selamladıklarında boş bir masayı masamızla birleştirmiş onlarla karşılıklı oturmaya başlamıştık.

Ardından kısa bir tanışma faslı yaşamıştık. Yağız İlkay tıp fakültesinden. Ege Akduman yazılım bölümünde mühendislik fakültesinden. Olcay Doğan medya ve iletişim fakültesinden. Barış Arslan iktisadi ve idari bilimler fakültesinden. Çınar Kılaç ve Aren Öztürk ise Neva ile aynı hukuk fakültesindelermiş.


Koyu bir sohbetin içine giren arkadaşlarıma kısa bir bakış atıp oturduğum yerden kalktım. Ceylana abimle konuşacağımı söyleyip kafeden çıktım. Telefonumdan abimi aradım.


"Alo güzelim. Şuan acil değilse sonra konuşalım' mı önemli bir toplantının ortasındayım." Derin bir nefes verdim. "Hayır sadece kızlarla dışarıda olduğumuzu söylemek istemiştim. Evde görüşürüz." Beni onaylamış ve telefonu kapatmıştı. İçimi kaplayan üzüntü ile gözlerim dolmuştu. Omuzlarıma örtülen kabanım ile üşüdüğümü bile yeni fark ediyordum. Kabanımı giyip yanımda bana bakan bedene döndüm. "Teşekkür ederim."
"Önemli değil. Sen iyi' misin?" Sorusu ile dolan gözlerim yanaklarımdan süzülmüştü. Başımı olumsuzca salladım. "Sanırım hayır." "Yürümek ister' misin?" Başımla onayladım. Sakin caddede yavaşça yürümeye başladık.


Ağlayarak attığım her adımda bir adım arkamdan gelen bedenin bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Yanımdan yürümüyordu çünkü güçlü olduğunu düşündüğümüz biri, ağlarken görünmek istemezdi. Benim güçlü olduğumu düşünüyor olabilirdi. Ama ben güçlü biri değildim. Özelliklede şu sıralar.

Sahile geldiğimizde bir banka oturdum. Ağlamam dinene kadar arkamda dikilmişti. Boş sözlerle beni avutmak yerine sessiz kalarak acımı akıtmama izin vermişti.


Sakinleştiğim zaman yanıma oturdu. Benim anlatmamı bekliyor hiç sesini çıkartmıyordu. Derin bir soluk çektim içime.

"Küçükken bir kaza geçirmiş ve uzun süre yoğun bakımda kalmıştım. İyileştiğim zaman bir süre daha hastanede kaldım. O sıra annem ve babamın arası pek iyi değildi. Ben hastaneden çıktıktan sonra evde sürekli kavga ederlerdi. Abim beni o kavgalardan uzak tutmak için elinden gelen her şeyi yapardı. Bir gün ikisi çok büyük bir şekilde kavga etmeye başladılar. Abimde ben evde o kavgaya şahit olmayayım diye beni sahile getirmiş tüm günü ve geceyi sahilde geçirmiştik. O günden sonra her kavgalarında sahile kaçardık. En sonda babam bizi terk edip gidene kadar."

Güldüm. Hatta o kadar çok güldüm ki gözümden yaşlar akmıştı. "Onun gidişinden sonra annem kendini işine verdi. Abimde ona yardım etmek için şirkete girdi. Annem beni resmen görünmez ilan etmişti biliyor' musun. O kadar rahatlamıştım ki. Artık kendi hayatım vardı. Öyle sanıyordum ama meğerse öyle değilmiş." Üzerimde hissettiğim bakışlarına bakamıyordum. Sanki bakarsam gözlerinde bana acıdığını görecektim. İlk kez birinin bana acımasından korkuyordum. "Annem gitmeden önce döndüğünde onu affetmem için şans istedi. Bende çok çabalaması gerekeceğini söyledim. Çünkü benden çocukluğumu çalmışlardı. Güzel olması gereken her ânımın katiliydi onlar." Sona doğru fısıldadığım cümleyi duyduğundan emin değildim.

"Onlara rağmen bu kadar saf ve temiz kalabilmen.. Muhteşem bir şey." Aren' in söylediği ile şaşırmış bir şekilde yüzüne baktım. Yüzündeki hüzünlü tebessüm ve gözlerindeki hayranlık duygusu ile daha çok şaşırmıştım. Ben bana acımasını beklerken o bana hayranlık duyuyordu. "Açıkçası bana acımanı bekliyordum." Başını olumsuzca salladı. "Sen acınacak biri değilsin. Tam aksine öyle bir aileye rağmen bu şekilde büyümek çoğu çocuğun yapabileceği bir şey değil. Sanırım bu birazda abinin sayesinde. Seni o kadar çok sevmiş ki bu sevgi sayesinde bu kadar temiz bir kalple kalabilmişsin." Yüzümde oluşan gülümseme ile ona baktım. "Böyle düşünmen beni şaşırttı. Evet, abim olmasaydı eğer muhtemelen ben şuan burada olamazdım. Ona çok şey borçluyum." Karşımızdaki denizin dalgalarını izlerken bir süre sessiz kalmıştık ikimizde.

"Küçükken çok korkardım. Abimde annem gibi iş kolik olur ve beni unutursa diye. Sanırım korkmakta haklıymışım. Abim şu sıralar çok fazla işle ilgileniyor. Annem gittikten sonra iş yükü arttı. Bundan dolayı eve bile çok geç saatlerde geliyor. Bana söz vermişti eve geç gelemeyeceğine dair. Ama yine de işinden dolayı hep geç geliyor." Bakışlarını denizden çekmeden yanıtladı beni.

"Korkmakta haklısın. Tüm hayatın boyunca ona bağlı, onun sevgisi ve ilgisi ile büyüdün. Şimdi senden uzaklaşınca boşlukta gibisin. Ablamla bende öyleydik. Ama zamanla daha az konuşmaya ve görüşmeye başladık. Yine de aramız hâlâ çok iyi. Çünkü temeli sağlam bir bağımız var. Kardeş bağı." Bu dediği ile ikimizde gülmüştük. Daha rahatlamış hissediyordum. "Tekrar teşekkür ederim. Sana sürekli teşekkür ediyorum." Gülümsemişti. "Önemli değil."

Bir süre daha sessizce denizi izlemiştik. Ceylan aradığında geri dönmüş kafenin önünde vedalaşıp herkes evine dağılmıştı.

 

⨕🦋⨕

Eve geldiğimde sessiz ev beni ürkütmüştü. Kızlar bir gece daha kalmak istemişlerdi ama ben yalnız kalmak istediğimi söyleyerek onları evlerine yollamıştım. Abim hâlâ evde değildi ve saat çok geç olmuştu. Aklımı kurcalayan tilkilere yenik düşüp odamdan çıktım. Abimin çalışma odasına girip masadaki evrakları karıştırmaya başladım.

Eğer bağış yaptıysa belgeleri burada olmalıydı. Tâbi bu bağış meselesi de başka bir yalan değilse.

Masanın çekmecelerini karıştırdığım sırada bulduğum sarı zarf ile duraksadım. Zarfın kenarından görünen evrakları çıkarttım hızla. Okuduklarım ile öylece kala kalmıştım.


"Annem.. hasta' mıymış?" Okuduğum rapora göre yaşama ihtimali çok düşüktü. Bu yüzdendi. Bu yüzden benden onu affetmemi istemişti. Ellerim titrerken aşağıdan gelen kapı sesi ile hemen belgeyi geri zarfa koyup çekmeceyi düzelttim. Masanın üzerindeki belgeleri de düzeltip çalışma odasından çıktım. Odama girip kapıyı kapadım.

Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım. Cama yaklaşıp, camı açtım. Soğuk hava yüzüme çarptığında derin bir nefes aldım. Üşütse de iyi gelmişti soğuk.

Abim bunu benden nasıl saklardı?

Annemiz şuan hayatta' mıydı yoksa çoktan.. Hiç bilmiyordum. Cebimden telefonu çıkartıp annemin numarasını arayıp aramama konusunda gidip geldim. Ya o değil de bir başkası açarsa. Keşke onu affedebilseydim.


Camın yanında yere çöktüm. Yanaklarımdan süzülen yaşlarla öylece elimdeki telefona bakıyordum.

Hayat çok kısaydı. Ne zaman büyüdüğünü bilmiyordu insan. Büyümek her çocuğun hayal ettiği kadar güzel bir şey değilmiş. Bunu büyüyünce anlıyordu insan.

Karanlık odayı aydınlatan tek şey ayın ışığıydı. Karanlıkta öylece oturunca fark etmiştim. Bende artık küçük bir kız çocuğu değildim.
Kozamı yırtmış ve kanatlarımı açmıştım. Peki uçmayı bana kim öğretecekti?

 

⨕🦋⨕

Gelen üşüme duygusu ile irkilerek uyandım. Açık camın altında öylece uyuya kalmıştım. Annemi arayamazdım belki ama abime sorabilirdim. Ama abime sorarsam da çalışma odasını karıştırdığımı anlardı ve bu hiç iyi olmazdı. Ondan bir şeyler sakladığımı anlardı ve benden şüphe etmeye başlayabilirdi. En iyisi şimdilik başka şekilde anneme ulaşma yolu aramaktı.

Uyuya kaldığım yerden zorlukla kalktım. Tüm bedenim tutulmuştu. Camı kapatıp ısınmak için sıcak duşa girdim.

 

⨕🦋⨕

Kahvaltı için aşağıya indiğimde masayı hazırlayan abim ile gülümsedim. Yanına gidip ona sarıldım. "Günaydın güzelim. Gel abi kardeş güzel bir kahvaltı yapalım seninle. Uzun zamandır birlikte vakit geçirmiyoruz. Bu günü birlikte geçirelim." Gülümsedim. "Çok güzel olur abicik!" Onu onaylayıp masaya geçtim.

 

⨕🦋⨕

Güzel bir kahvaltının ardından abimle dışarı çıkmıştık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Abim hiç bir şey söylememişti.

Sessiz araba ilerlerken nereye gideceğimizi merak ediyordum. "Abi, nereye gidiyoruz?" Bana kısa bir bakış atmış ve yola geri dönmüştü. "İlk önce biraz alışveriş yapalım dedim. Ardından istediğin yere gideriz güzelim." Gülümsedim. "Tamamdır kaptan!" Gülmüştü. Radyodan güzel bir şarkı açıp yolu izlemeye devam ettim.

 

⨕🦋⨕

Güzel ve eğlenceli geçen alışverişimizin ardından yemek yemiş ve sahile gelmiştik. Hava çoktan kararmıştı. Kumlarda oturmuş karşımızdaki denizin hırçın dalgalarını izliyorduk öylece.

Sessiz ortamı bölen telefon sesi ile abime döndüm. Arayan kişiyi gördükten sonra bana kısa bir bakış atmış ve ayağa kalkıp benden uzaklaşmıştı. Aramayı cevapladıktan kısa bir süre sonra karşı tarafla yoğun bir konuşmaya girmişti. Kiminle ve ne hakkında konuştuğunu her ne kadar çok merak etsem de önüme döndüm. Bir süre sonra abim yanıma gelmişti. "Güzelim, hadi çok geç oldu eve dönelim artık." Onu başımla onaylayıp oturduğum yerden kalktım. Üzerimdeki kumları temizleyip arabaya binen abimin ardından arabaya binip kemerimi taktım.

 

⨕🦋⨕

Eve geldiğimizde abime iyi geceler demiş ve direk odama çıkmıştım. Yarın sabah dersim yoktu erkenden gidip Kamer amca' nın tablosunu verebilirdim. Hafta sonu Antalya'ya gideceğim için sonrasında neler olacağını bilemiyordum. Bu nedenle tabloyu erkenden vermek istiyordum. Paketlediğim tabloya kısa bir bakış atıp üzerimi değiştirdim.

 

⨕🦋⨕

Elimdeki tablo ile hastaneye girdim. Asansöre binip Kamer amca' nın odasının bulunduğu kata çıktım. Odası' nın önüne geldiğimde tam kapıyı çalıyordum ki kapı içerden açılmıştı. Karşılaştığım bedenle ufak bir şaşkınlık yaşasam da bir iki adım geriledim. "Umay?" Şaşkın sesi ile başımla ufak bir selam verdim. "Selam. Ben Kamer amca' yı görmeye gelmiştim." Başını sallamıştı. "Selam. Babam şuan bir hastasına bakmaya gitti. İstersen odasında bekleyebilirsin." Başımı salladım. İçeri geçmem için kenara çekildiğinde içeri girip elimdeki tabloyu bir kenara bıraktım. "Babam gelene kadar istersen sana eşlik edebilirim." Sorusu ile ona baktım. "Şey, benim için sorun değil. Seni meşgul etmek istemem." Tebessüm etmiş ve açık olan kapıyı kapatıp karşıma oturmuştu. "Bende babam için geldim. Ama daha onu bulup konuşmadım. Onu beklemek için kafeteryaya inecektim. Yani bir işim yok aslında." Tebessüm ettim. "Anladım." Başını sallamıştı.

Sessizce beklemeye başladık. Aramızda olan tuhaf sessizlik beni rahatsız etmeye başladığı sırada kapı açılmış ve Kamer amca içeri girmişti. Bizi fark ettiğinde ilk başta şaşırmış ardından gülümseyerek bana dönmüştü. "Umay hanım, bu ziyareti neye borçluyuz acaba?" Gülümsedim ve oturduğum yerden kalkıp Kamer amca ile ufak bir sarılmanın ardından kenara bıraktığım tabloyu gösterdim. "Sözümü tamamlamaya geldim." Gülmüş ve başı ile beni onaylamıştı. Ardından bize bakan oğluna dönmüştü. "Siz tanıştınız' mı?" Sorusunu başımla onayladım. "Evet baba. Aynı üniversitede okuyoruz Umay' la." Bana baktığında başımla onayladım onu.

"Evet geçen gün tanıştık bizde. Ben ufak bir panik atak geçirdim. Sağolsun kendisi bana yardımcı oldu." Dediklerim ile şaşkınca bana dönmüştü Kamer amca. "Ne demek panik atak. Nasılsın şimdi? İyi' misin?" Gülümsedim. "Sakin ol Kamer amca. Çok iyiyim ben." Başını sallamış ve masasına geçmişti. Bizde yerlerimize geri oturduğumuzda tabloyu Kamer amcaya verdim.

Tabloyu dikkatle açmıştı. Bir süre tabloyu beğenmiş bir ifade ile inceledi. "Çok güzel. Tamda beklediğim gibi inanılmaz olmuş." Gülümsedim. Ayağa kalkıp arkasında boş duran duvara tabloyu astı. "İşte şimdi oldu. Aren, sence nasıl olmuş tablo?" Sorusu ile bakışlarım onu bulmuştu. Tabloyu incelemiş ve bana dönmüştü. "İnanılmaz. Gerçekten yeteneklisin." Bakışlarımı ondan çekip ellerime diktim. "Teşekkür ederim." Gereksiz bir gerginlik oluşmuştu içimde. Ayağa kalktım. "Ben artık gitsem iyi olur." Kamer amca yanıma gelip ufak bir sarılmanın ardından gülümseyerek bana baktı. "Tablo için çok teşekkür ederim Umay' cım. Aylık kontrolün pazartesi günü. Abinin haberi var. Mutlaka gel tamam' mı?" Başımı sallayıp onayladım onu. "Tamam Kamer amca. Merak etme mutlaka geleceğim." Aren' e de veda edip odadan çıktım.

Hastaneden çıkar çıkmaz derin bir nefes aldım. Hastanelerden nefret ediyorum. Park alanına gidip arabama bindim. Bir süre öylece durdum. Ardından arabayı çalıştırıp hastaneden uzaklaştım.

 

⨕🦋⨕

Ders saatim gelene kadar kütüphanede oyalanmaya karar vermiştim. Okuduğum kitaba ara verip saate baktım. Ders saatim yaklaşırken oturduğum masadan kalktım. Aldığım kitabı geri aynı rafına bırakıp kütüphaneden çıktım. Sakince fakülteye doğru ilerlerken Ceylanı bir adamla tartışırken gördüm. Adam Ceylan'ın kolunu tutunca hızla oraya doğru ilerledim.

Adamın kolunu tutup Ceylanı elinden kurtardım. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?!" Adam bana ve Ceylana kısa bir bakış atmış ardından bana bakıp arkasını dönüp gitmişti. Hızla arkamı dönüp Ceylana baktım. "İyi' misin? Kimdi o adam?" Gerilmiş gözlerini benden kaçırmıştı. "Babamın alacaklısı. Önemli bir şey değil. Babamı sordu bende nerde olduğunu bilmiyorum dedim. Ondan sonra sen geldin işte." Kaşlarım çatılmış bir şekilde yüzüne baktım. "Baba'nın alacaklısı mı? Nasıl yani?"

Bakışlarını benden kaçırıp ellerine baktı. "Babam kumara bulaşmış." Derin bir nefes verdim. İnanamıyordum. Günay amca nasıl böyle bir şeyin içine düşebilirdi. Başımla onu onaylayıp okula doğru ilerlemeye başladık.


Fakülteye gireceğimiz sırada aniden önümüze düşen beden ile çığlık atmış ve geriye doğru yere düşmüştük. Bizim ve yanımızdan geçenlerin çığlıkları ile bahçede tam bir kaos oluşmuştu.

Korku tüm bedenimi ele geçirirken. Kitlenmiş bir şekilde önümde yatan kanlar içerisinde ki bedene bakıyordum…

Loading...
0%