Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Perde 7

@mavikelebek_04

(Cem Adrian ~ Zincir)

"Gerçek olmadığını düşündüğümüz şeyler, aslında gerçeklerin ta kendisidir..."

 

Polisler fakültenin etrafını sarmıştı. Öğrencileri oradan uzaklaştırdıkları sırada Ceylan ile beni de oradan uzaklaştırmışlardı.

Bedenim kitlenmiş bir şekilde karşımda üzeri örtülmüş bedene bakıyordum. Yanımıza koşarak gelenlere odaklanamıyordum. Kızların sesini duyuyor omuzlarımın sarsıldığını hissediyordum. Lakin ne onlara bakabiliyor nede onlara cevap verebiliyordum. Öylece kitlenmiştim.

Önüme geçip başımı göğsüne yaslayan beden ile gözlerimi kapadım. Aniden bastıran ağlama duygusu ile bedenim sarsılır şekilde ağlamaya başladım. Korku tüm bedenimden akıp giderken bana sarılan bedene sıkıca tutundum. O kadar sıkıyordum ki eğer bırakırsam bu sefer düşen ben olacak' mışım gibi hissediyordum.

Bir süre o şekilde ağlamış gelen ambulans görevlilerinin yaptığı sakinleştiricinin etkisiyle uyuya kalmıştım.

 

⨕🦋⨕

Kendime geldiğimde hastanedeydim. Yatakta öylece uzanmış donuk bir şekilde tavanı izliyordum.

Baygınken tuhaf bir rüya görmüştüm. Çocuktum. Muhtemelen 5 yada 6 yaşlarımda falan. Çiçek dolu bir çayırın ortasında çiçeklerle oynuyordum. Elimde iki tane çiçekten taç vardı. Birini yanımda yüzünü göremediğim benim yaşlarımda ki altın sarısı saçları olan kızın başına takmıştım. Kahkahalarımız kulaklarımda çınlıyordu hâlâ. Bu sadece bir rüya' mıydı yoksa çocukluğuma dair hatırlayamadığım bir anı' mıydı emin değildim.

Yanaklarımdan süzülen yaşlar boynuma oradan da yastığa akıyor silmek için hiç bir harekette bulunmuyordum.

Odanın kapısı açılmış ve içeri birileri girmişti. Ama ben hiç dönüp bakmamış tavana bakmaya devam ediyordum. Okulda olanlar sonrasında gördüğüm o rüya beni derinden etkilemişti. "Umay kızım?" Kamer amcanın sesini duymam ile bakışlarımı solumda ki bedene çevirdim. Beni muayene ettikten sonra yanındaki bedene döndü. "Sen yanında bekle. Çağrı birazdan gelir. Bende gidip hemşirelere haber vereceğim bir kaç test ve tahlil için örnek almaya gelecekler. Umay ben şimdi gidiyorum ama geri geleceğim. Abinde yolda korkma." Bir tepki vermeden tavanı izlemeye geri döndüm. O görüntü kolay kolay unutabileceğim bir şey değildi.

Aniden bastıran mide bulantısı ile hızla kolumdaki serumu söküp odadaki banyoya girdim. Midem boşaldığı hâlde hâlâ midem bulanıyordu.

Zorlukla klozetin kenarına tutunup kalktım. Kapağını kapatıp sifonu çektikten sonra aynadan kendime baktım. Kapıyı deli gibi çalan Aren' in sesi uğultu gibi geliyordu kulağıma. Aynadaki yansımama bakmayı bırakıp elimi yüzümü yıkadım. Ardından banyodan çıktım. Bana endişe ile bakan bedeni umursamadan yatağa geri uzandım. "Buraya bakar' mısınız. Serumu çıktı." Bir hemşire yanıma gelip serumu geri taktığı sırada odaya giren bedene baktım. "Umay!" Abimin sesi kulaklarımı doldurunca gözlerim tekrardan dolmuştu. "Abi.." Fısıltım ile yanıma geldi. Hemşire gidince sıkıca sarıldı bana. "Şşşh. Geçti yanındayım güzelim. Abin burada." Serum sol koluma takıldığı için sağ kolumla sarıldım ona. Sıkıca tutundum ceketine. Sessizce onun kollarında sakinleşmeye çalıştım. "Çağrı abi ben babama haber vereyim." Abim başı ile onu onayladığı sırada saçlarımı okşuyordu.

Aren odadan çıkınca aklıma Ceylan geldi. Oda yanımdaydı. "Abi Ceylan nasıl?" Sorum ile sarılmayı bırakmıştık. Yüzümdeki saçlarımı çekip ıslak yanaklarımı silmişti. "O iyi. Evinde dinleniyor." Başımı salladım. Saçlarımı okşadığı sırada kapı açılmış ve içeri Aren ve Kamer amca girmişti. "Gelmişsin. Bende test sonuçları için seni arayacaktım. Konuşalım' mı?" Karen amcaya kısa bir bakış atmış ardından saçlarıma öpücük kondurup ayağa kalkmıştı. Üçü odadan çıktığı sırada yatağa geri uzanmış ve sağımdaki cam duvardan dışarıyı izlemeye başlamıştım.

 

⨕🦋⨕

Kapı aralanmış ve peluş bir tavşanın içeri uzatılması ile şaşırmıştım. "Duydum ki çok güzel bir prenses hastalanmış. Hemen koştum geldim. Hem onu iyileştirmek için hem de onunla oyunlar oynamak için." Güldüm. Aklıma çocukluğumda hastanede kaldığım zamanlar gelmişti. Belinay teyze yine bu şekilde her hafta gelir benimle ilgilenirdi. İçeri giren yaşına göre oldukça genç duran beden ile gülümsedim. "Prenses." Yanıma gelip elindeki peluşu kucağıma bırakmış ve kollarını bana sarmıştı. Bende sıkıca sardım kollarımı ona. Kendi annemden daha çok annelik yapmıştı bana. "Belinay teyze." Saçlarımda gezinen elleri daha çok sakinleşmemi sağlamıştı. O anne şefkatini iliklerime kadar hissediyordum.

Sarılmayı bırakınca gülümseyerek ellerimi elleri arasına aldı. Yarım saat önce serum bittiği için çıkarmışlardı bu sayede kolumu rahat hareket ettirebiliyordum. "Nasılsın güzel kızım. Kamer arayıp olanları anlatınca aklım çıktı. Sana da bir şey oldu sandım." Tebessüm ettim. "Ben iyiyim gerçekten. Sadece ufak bir şok geçirdim." Başını salladı. "Biz senle hep hastanede' mi buluşacağız yavrum. Neden aramıyorsun sen bu kadını?" Mahcup bir şekilde baktım. "Kusura bakma. Tatillerde çalışıyorum biliyorsun. Yoksa unutur' muyum hiç seni validem." Gülümsemişti. O sırada odanın kapısı açılmış ve içeri giren bedenlere dönmüştük. Belinay teyze oturduğu yerden kalkmış abimi görür görmez kulağına yapışmıştı. "Hele seni hergele. Sen niye arayıp sormuyorsun bakim. Benim kızım burada hasta hiç haber etmiyorsun." Abim can havliyle elinden kurtulmuş ve ondan uzaklaşmıştı. "Belinay sultan hele bir dur. Neye uğradığımı şaşırdım. Arayacaktım ben seni Kamer amca benden önce davranmış bu sefer. Benim ne suçum var ben hep seni arayıp haberdar etmiyor' muyum sanki." Abime ters bir bakış atmış ve başı ile onu onaylamıştı. "Kamer amca ben ne zaman çıkacağım." Sorum ile bakışlar bana dönerken vereceği cevabı bekliyordum. "Bir gece burada kalman gerek. Önlem amaçlı gözetim olarak düşün. Yarın bir iki test daha yaparız. Sonuçlara göre tabucu edilip edilemeyeceğine bakarız." Başımla onayladım. Elimle kucağımdaki peluşun yumuşak tüylerini okşuyordum. "Bu akşam ben kalırım yanında. Sen eve git oğlum." Abim bana kısa bir bakış attığında başımla onayladım onu. Yanıma gelmiş ve saçlarıma öpücük kondurmuştu.

Kamer amca ve abim odadan çıktıktan sonra Belinay teyze oğluna döndü. "Oğlum?" Aren yerdeki bakışlarını çekip annesine çevirdi. "Efendim anne?" Belinay teyze oğlunun yanına gitti. "İyi' misin oğlum." Başını sallamıştı. "İyiyim annem." Belinay teyzenin bakışları anlık bana kaydı. "Siz tanışıyor' musunuz?" Başımızı salladık. "Aynı üniversitedeyiz." Benim yerime cevapladığında sessizce onayladım onu. Anladığını belirttikten sonra yanıma geldi. "İyi iyi. Bir birinize arkadaş olursunuz. Neyse oğlum sende geç eve dinlen hadi." Başını salladı Aren. "Yok anne. Ben kalıyorum. Bir ihtiyaç olursa hallederim. Hem babam nöbetçi bugün yoğun olabiliri. Belli ki Çağrı abinin de işleri vardı. O yüzden kalayım ben."

"E iyi madem. Gel bir şeyler ye o zaman." Getirdiği çantadan saklama kaplarını çıkarmış ve masaya dizmeye başlamıştı. Annesini başı ile onaylamış ve koltuklardan birine oturmuştu.

 

⨕🦋⨕

Sabah taburcu olmuş şimdi abimle eve gidiyorduk.

Sessiz geçen yolculuğun ardından eve vardık. Odama çıkıp yatağın kenarına oturdum. Odamın kapısı tıklatılmış ardından abim içeri girmişti. Ona kısa bir bakış atmış ve karşımdaki duvarı izlemeye devam etmiştim. "Güzelim. Olanlardan dolayı fakülteniz bu hafta kapalı. Sende yatıp dinlen. Tamam' mı?" Onu başımla onayladım. "Hiç konuştun' mu onunla? Annemizle?" Kısık sesle sorduğum soru ile odadan çıkmak için hareketlenen beden durmuş ve bana dönmüştü. "Dün konuştum onunla. İyiymiş." Başımı salladım ardından yatağıma uzandım. Odadan çıkmış ve kapıyı kapatmıştı. Derin bir nefes alıp bileğimdeki bilekliğe baktım.

Yorgunluk ve uykusuzluk bedenimi esir alırken fazla direnememiş kendimi uykuya bırakmıştım.

 

⨕🦋⨕

Gece bir kaç kez kâbuslar eşliğinde geçse de sabah dinç bir şekilde uyanmıştım. Kahvaltı hazırladığım sırada mutfağa giren abim ile gülümsedim. "Güzelim. Yormasaydın kendini." Sorun olmadığını belirtip bardaklara çayları doldurdum. "Sana da günaydın dünyanın en yakışıklı abisi." Gülmüş ve yerine geçmişti. "Eline sağlık güzelim." Kahvaltıya başladığımız sırada abimin telefonu çalmıştı. Aramayı cevapladığı sırada çayımdan bir yudum almış onu dinleyerek kahvaltıma devam ediyordum.

"Anladım. Birazdan geliyorum. Siz bir şey yapmayın beni bekleyin." Telefonu kapatıp çayını içmiş ve ayaklanmıştı. "Benim çıkmam lazım güzelim. Sen çıkacak' mısın dışarıya?" Başımı salladım. "Bilmiyorum. Kızlarla konuşacağım belki onlarla buluşurum. Hem Ceylan'ın iyi olduğundan emin olmalıyım." Beni onayladıktan sonra evden çıkmıştı.

Abim gittikten sonra kahvaltımı yapmış ardından toparlamıştım. Hazırlandıktan sonra Ceylanı aradım. Kızlarla birlikte onun evinde buluşma kararı almıştık.

Evden çıktığım gibi arabama binmiş ve yola koyulmuştum.

 

⨕🦋⨕

Ceylan'ın evine geldikten sonra kızların gelmesini beklerken olanlar hakkında konuştuk. "Baba'nın borcu yüzünden gelen giden oldu' mu?" Sorum ile gerilmişti. Benden bakışlarını çekip başka bir şeyle ilgilenmeye başladı. "Yok canım. Kim gelip beni rahatsız edecek. Borç babamın benimle bir ilgisi yok." Tavrı karşısında işkillensem de bir şey demedim. Sakladığı bir şey olduğu çok barizdi. Ama ne olduğunu sormayacaktım. Israr edersem kesinlikle hiç bir şey anlatmazdı ve aramız gereksiz yere açılabilirdi.

Kapı çalınca kaçar gibi yanımdan kalkıp gitmişti. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Kızlar içeri gelir gelmez nasıl olduğum hakkında milyon tane soru sıralamışlardı. Onları iyi olduğuma ikna ettikten sonra başka konulardan konuşmaya başladık. Gülüşler eşliğinde geçen dakikalar iki gün önce olanları unutmamızı sağlamıştı. Bu olanlar ve olmaya devam eden ölümlerin asıl sebebi hâlâ açıklanmamıştı.

Nil ve Nur'un ısrarı ile gün boyunca filmler izlemiş sohbetler etmiştik. Ceylan da kalıp kızlar gecesi yapmak hepimize terapi olmuştu. Bolca dedikodu ve kahkaha.

Akşam yemeğinden sonra salonda oturuyorduk. Telefonuma gelen bildirim ile bakışlarımı yanımda dura telefonuma çevirdim. Gelen mesaja baktığımda benim adıma bir bilet alınmıştı. Hem de Antalya' ya. Şok içinde kalsam da kızlara belli etmemeye çalıştım.

Kim benim adıma bilet almıştı?

Hafta sonuna sabah erken saate alınan bilet ile artık kesinleşmişti. Bu kişi kesinlikle Antalya' ya gitmemi istiyordu. Ardından gelen mesaja baktım bu sefer.

Gönderen: Bilinmeyen Numara

Antalya' ya gel. Gel ve gerçeklere doğru bir adım daha at Umay Karahan. ~Mavi Kelebek.

Gönderilen: Bilinmeyen Numara

Her kimsen seni bulacağım ve bahsettiğin gerçekleri öğreneceğim.

Yazıp mesajı yolladım. Ama karşılık gelmemişti. Telefonu kenara bıraktım. Bugün günlerden çarşambaydı. İki gün sonra gidecektim. Saate baktığımda baya geç olduğunu fark ettim. "Kızlar yarın okulunuz var ve saat baya geç oldu. Artık uyusak' mı?" Sorum ile beni onayladıklarında her birimiz yatmak için bir yere dağılmıştık.

 

⨕🦋⨕

Sabah erkenden kalkmış kızlara kahvaltı hazırlayıp evden çıkmıştım. Daha sonra bana kızacaklardı belki onlara haber vermeden gittiğim için ama şuan bu benim için pek önemli değildi.

Eve girdiğim sırada yanıma gelen Kadriye teyzeye döndüm. "Küçük hanım. Bu size gelmiş." Elindeki beyaz zarfı uzatınca başımla onaylayıp aldım. Odama çıkıp üzerimdeki ceketi çıkarttım. Yatağın kenarına oturup zarfı incelemeye başladım. Üstünde isim yada adres yoktu. İçini açıp baktığımda otobüs biletini gördüm. "Çok ısrarcısın. Her kimsin bilmiyorum ama bu kadar ısrarcı olmanın arkasında ne gibi bir neden olduğunu çok merak ediyorum." Bileti zarfa geri koymuş, ardından içindeki kartı çıkarttım.

"****** otele git. Senin adına bir oda ayarlandı. Hafta sonunu orda geçir ve Samyeli çocuk yetiştirme yurdunu bul...

~Mavi Kelebek"

Samyeli yurdu' mu?

Aklıma bana gönderdiği belgeler geldi. Kasadaki belgeleri çıkarttım. "Antalya Özel Samyeli Çocuk Yetiştirme Yurdu.." Bu yurt. Kesinlikle bir şey vardı bu yurtta. Ve bende Umay Karahan' sam ne olduğunu bulacağım. Zarfı ve belgeleri geri kasaya koydum.

Yatağıma uzanıp gözlerimi kapadım. Yorgunluk vardı üzerimde. Gözlerim ağırlaşırken yan dönüp cenin pozisyonunda uykuya daldım.

 

⨕🦋⨕

Ertesi gün okula uğramış dersine girdiğim hocalar ile görüşmüştüm. Son olanlardan sonra dersleri toparlamak adına planlamalar yapılmıştı. Otoparka doğru ilerlediğim sırada bahçedeki kızları fark ettim. Gülüşerek sohbet ediyorlardı. Onların bu mutlu ve huzurlu duran halleri beni rahatlatmıştı. Beni fark eden ilk kişi Neva olmuştu. Direk el sallayıp yanlarına gitmemi işaret ettiğinde gülümseyerek yanlarına adımladım.

Yanlarına gittiğim gibi ilk işleri habersiz yanlarından ayrılmama kızmaları olmuştu. Onları ikna ettikten sonra sohbetlerine katılmıştım.

Güzel geçen sohbetimizi sonlandıran saat ile Ceylan, Elçin ve Nur ayaklanmış derslerine gitmişlerdi. Ardından Nil randevusu olduğunu söyleyip neşeli havası ile yanımızdan ayrılmıştı. Neva ile yalnız kalmıştık. "Sonunda baş başa kalabildik. Dökül bakalım." Şaşkın bakışlarım ile yüzüne baktım. "Ne?" Başını yana yatırmış ve tek kaşını konuş artık dercesine kaldırmıştı. Onun bu baskın bakışları ile derin bir nefes aldım. Neva' da Ceylan gibi çok iyi tanıyordu beni. Sonuçta birlikte büyümüştük. "Hep böylesin. Ne olduğunu çok iyi seziyorsun. Ama anlatamam. Senide bunun içine sürükleyemem Neva." Kaşları anında çatılırken ellerini omuzlarıma koydu. "Saçmaladığının farkında' mısın şuan. Tâbi ki hissediyorum. Biz birlikte büyüdük. Hatırlıyor' musun? Sen, ben ve Ceylan ilk tanıştığımızda her ne olursa olsun bir birimize söyleyeceğimize dair yemin etmiştik. Şimdi bu yemini bozacak' mısın gerçekten?" Yüzüne baktım. Kararlı duruşu ile tebessüm ettim. O zamanlar bile böyle kararlı ve cesur bir kişiliği vardı. Başımı salladım. "Tamam anlatacağım. Baya uzun bir konuşma olacak. Kafeye geçelim' mi?" Beni başıyla onayladığı sırada kol kola girmiş kafeye doğru yürümeye başlamıştık.

 

⨕🦋⨕

Kahvemden bir yudum aldım ve karşımda düşünceli bakışlar atan arkadaşıma kısa bir bakış attım. Ona da Ceylan' ın bildiği kadarımı anlatmış notlardan bahsetmemiştim. Kimseye bahsedemezdim. İlk önce şu hafta sonunu atlatmam ve Antalya' ya gitmem gerekiyordu. "Yani anladığım şu ki Çağrı abi yer altından. Öyle' mi?" Başımla onayladım onu. "Ama bunu bildiğimden haberi yok. O fotoğraflara güvenmiyorum. Kendi gözlerim ile şahit olmadığım sürece abime sırtımı dönmeyeceğim. Benden saklamasının bu işlere bulaşmasının elbette ki bir açıklaması geçerli bir sebebi vardır. Ben abime güveniyorum Neva." Kararlı tavrım karşısında bir süre yüzüme bakmış ardından başı ile onaylayıp derin bir nefes almıştı.

"Çağrı abi asla düşünmeden iş yapacak birisi değil. Bunu çok iyi biliyorum. Dediğin gibi elbette ki sağlam bir gerekçesi vardır." Başımı sallayıp kahvemizi içmeye ve konuşmaya devam ettik.

 

⨕🦋⨕

2 Gün Sonra…

Sonunda hafta sonu gelmişti. Hazırladığım küçük valizi alıp sessiz adımlarla odamdan çıktım. Abim şansıma gece eve gelmişti ve şuan en ufak seste uyana bileceği için çok sessiz olmaya çalışıyordum.

Evden çıktığım gibi çağırdığım taksiye binmiştim. Korumalar nereye gittiğimi sorduklarında Ceylan'ın evinde olacağımı söyledim. Dün Ceylan' la konuşmuş hafta sonunu düşünmek adına Antalya' da geçireceğim söylemiştim. O da başta benimle gelmek istese de yalnız kalmak istediğim konusunda ısrar etmiştim.

Evden uzaklaştığımız sırada adama otogara gitmesini söyledim. Arkama yaslanıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. İçimde oluşan kötü bir his vardı. Sanki bir şey olacaktı ve ben buna engel olamayacaktım.

 

⨕🦋⨕

Otobüsüme binip koltuğuma oturduğumda içimdeki o kötü his artmıştı. Beynim geri dönmem için isyandayken kalbim gitmem konusunda ısrarcıydı. İki arada bir derede kalmıştım resmen. Derin bir nefes alıp arkama yaslandım ve gözlerimi kapatıp kulaklıklarımı taktım. Bu seferde kalbimi dinleyecek ve beynimi susturacaktım.

Otobüsün hareket etmeye başlaması ile kendimi uyumaya zorladım. Yoksa bu yol içimdeki bu hisle geçmezdi.

 

⨕🦋⨕

Karşısındaki altın sarısı saçları olan küçük kıza döndü kumral olan. Gördüğü mavi kanatlı kelebeğin peşinden koşuyor sarışın olana sesleniyordu. "Hadi ikizim gey. Bakşana mabi keyebek buydum." dedi kumral olan. Ama sarışın olan onun yanına gelmiyordu. Eline konan kelebek ile kocaman gülümsedi. Kanatlarını okşadı narince. Ardından elini havaya kaldırdı. "Uç hadi annene dit. Şeni çok öşlemiş oyabiyiy." Demiş ve kelebeğin uçması ile ormana doğru peşinden gitmişti…

 

⨕🦋⨕

Hala gördüğüm rüyanın etkisindeydim. Otobüsten indiğim gibi terminaldeki lavaboda elimi yüzümü yıkamış kendimi sakinleştirmeye çalışmıştım. Ardından terminalden çıkıp ilk bulduğum boş taksiye bindim.

Taksiden indiğim gibi karşımdaki otele baktım. Oldukça iyi görünen bir oteldi. İçeri girip resepsiyona ilerledim. "Merhaba. Umay Karahan adına bir oda ayırtılmıştı." Resepsiyon kadın bilgisayarda bir şeylere baktıktan sonra bana dönmüştü. "Üzgünüm hanım efendi ama adınıza oda yok." Ne demek oda yok? Benimle dalgamı geçiyorlardı bunlar. Zaten yeterince kötü hissediyordum. Şimdide bu durum benim için son nokta olmuştu. "Ne demek oda yok!" Kadın derin bir nefes almış ve tekrardan bana dönmüştü. "Hanımefendi. Öncelikle sakin olun lütfen. Tekrardan kontrol edeceğim." Bilgisayarda bir şeyler yapmış ve tebessüm ile bana dönüp bir kart uzatmıştı. "Odanız 202 numaralı oda. Buyurun, üçüncü katta. Sağda ki asansörden çıkabilirsiniz." Uzattığı kartı almış ve arkamı dönmüştüm. Girişteki bedenlere takıldı gözlerim. Altın sarısı saçları ile mükemmel görünen kız ve yanında ki kumral çocuğa kısaca baktım.

Tam asansöre ilerleyecekken aklıma gelen şey ile durup resepsiyon kadına döndüm. "Şey acaba bir şey sorabilir' miyim?" Kadın tebessüm ederek bana döndü. "Tabi buyurun."

"Özel Samyeli Çocuk Yetiştirme yurduna nasıl gidebilirim acaba?" Kadın bakışlarını etrafta gezdirmiş ardından girişteki az önce gördüğüm bedenleri işaret etmişti. "Bakın girişteki iki kişi var. Onlar bilirler. Onlara sorabilirsiniz." Bakışlarım girişteki bedenleri bulduğunda kadına teşekkür edip küçük valizim ile onlara doğru ilerlemeye başladım. Tam karşılarında durup sarışın kıza baktım. Kahverengi gözleri sanki içimden geçecekmiş gibi bakarken bozuntuya vermemeye çalıştım. Tebessüm edip konuşmaya başladım. "Pardon. Rahatsız ediyorum. Size bir şey sorabilir' miyim?" Dediklerimin ardından kumral adam elini uzatmış ve gülümsemişti. "Tabi sorabilirsiniz." Elini sıkmak için uzattığımda elimi tutup üzerine ufak bir öpücük kondurmuştu. Ben şaşkınca ona bakarken kız hala sessizce beni süzüyordu. Elimi elinden kurtarıp zoraki bir tebessümle başımı salladım.

Arkamda hissettiğim hareketlilik ile arkamı döndüm. Gördüğüm kalabalık grup ile duraksadım. Yanımda duran bedenler onların yanına ilerlerken bir iki adım uzaklarında kaldım. Benim o yurdu bir an önce bulmam lazımdı zamanım çok dardı. "Pardon. Bakın durumum acil. Acaba size bir şey sorabilir' miyim?" Dediğimde bakışları bana dönmüştü grubun. Beni süzmeleri ve buz gibi bakışları altında ezildiğimi hissetmiştim. "Tabi buyurun." En önde duran yapılı bedene baktım. Elimi uzattım. "Ben Umay Karahan. Özel Samyeli Çocuk Yetiştirme yurdunu arıyorum. Acaba bana neresi olduğunu tarif edebilir' misiniz?" Sorum ile grup meraklı ve şaşkın bakışlarını bana çevirmişti bu sefer…

 

Loading...
0%